Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/1107 E. 2022/2064 K. 07.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1107 Esas
KARAR NO: 2022/2064
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/05/2022
NUMARASI: 2017/231 E. – 2022/46 K.
DAVANIN KONUSU: Fikir Ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i, Önlenmesi Ve Tazmini
KARAR TARİHİ: 07/12/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin profesör doktor unvanı ile öğretim üyeliği yaptığını, “…” isimli kitabın yazarı ve eser sahibi olduğunu, müvekkiline ait yazılı eserin herhangi bir yazılı izni olmaksızın ve FSEK 52.madde uyarınca da bir sözleşme yapılmaksızın davalı tarafından basıldığını ve dağıtıldığını, davalı şirket tarafından ilgili eserin öncelikle 2005 yılında basıldığını ve daha sonra tıpkı basım olarak 2014 yılında 2014 yılı bandrolü alınmak suretiyle yeniden basılarak satışa arz edildiğini, ayrıca davalı şirketin www…com.tr alan adlı internet sitesinde de satış yapıldığını, davalı şirket tarafından eserin yayınlanması ile ilgili hiçbir şekilde telif ücreti ödenmediğini, müvekkili tarafından davalıya 27/01/2014 tarihinde noter aracılığı ile ihtarname keşide edildiğini ve bu ihtarnamenin davalıya 28/01/2014 tarihinde tebliğ edildiğini, ihtara cevap verilmediğini, öncelikle davacının eserine vaki tecavüzün kaldırılmasına, FSEK 68. maddesi uyarınca üç katı olarak şimdilik 20.000,00 TL tazminatın eserin yayın tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, 20.000,00 TL manevi tazminatın eserin yayın tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının 2004 yılında müvekkilinin sahibi olduğu … bünyesinde … Danışmanlık firmasıyla çıkarmış oldukları … Dergisinde yayınlanmış makalelerden siyaset bilimi ve sivil toplum konulu bir dizi eseri yayınlama kararı aldıklarını ve bu çerçevede bazı telif eserleri yayınladığını, bu dönemde davacının kendi eseri olan dava konusu … adlı kitabını da asistanı olarak araştırma görevlisi … vasıtasıyla … Danışmanlık firmasıyla irtibat kurarak yayınevinde yayımlatmak istediğini ve bu yönde asistanı aracılığıyla irtibatlı oldukları … firmasına eserinin Word formatında yazılmış halini gönderdiğini, … firmasıyla yapmış oldukları anlaşma çerçevesinde kitabı 500,00 TL editörlük ücreti ve 100 adet kitap telif ücreti anlaşması çerçevesinde basabileceklerini bildirdiklerini ve 2005 yılında kitabı bastıklarını, davacıya 500,00 TL editörlük ücreti ve 100 adet kitap telif ücreti verildiğini, buna göre eserin kendilerince 2004 yılında teslim alındığını ve yayım programına alınarak 2005 yılında yayınevi tarafından yayınlattırıldığını, söz konusu eserin müvekkilinden önce başka kimse tarafından basılmadığını, davacı tarafından eserin 2005 yılında yapılan bu basımına bizzat kendisinin teşekkür yazısı yazdığını, davacının kendi kitabının yayımlandığını bilmediğini öne sürmesi ve maddi-manevi haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle davayı açmasının tamamen kötü niyetli olduğunu, davacının kitabının sadece 2005 yılında basımının yapıldığını, ancak 2014 yılında asla ve kesinlikle bir tıpkı basımının yapılmadığını, davacının dava konusu kitabını 2012 yılında … Yayınları’na verdiğini ve yayınlattırdığını, davacının gönderdiği ihtarnamenin usulsüz olduğunu, yayınevinin 2006 yılından önceki yayınlarında stok bandrol kullandığını, davacının kasten ve kötü niyetli olarak Savcılığa şikayet ederek şirkete polis yoluyla baskın yaptırdığını ve depoda bulunup satışa arz edilmemiş olan kitaplarını toplattığını, davacının telif hakkı olarak talep ettiği 100 adet kitabını teslim aldığını ve buna bağlı olarak da 10 yıl boyunca hiçbir itirazı bulunmadığını, dava konusu taleplerin zamanaşımına uğradığını belirterek, bu nedenlerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 12.05.2022 tarih ve 2017/231 Esas – 2022/46 Karar sayılı kararıyla; “…davalının davacı tarafça yazılan ve FSEK’nun 2. maddesi uyarınca ilim ve edebiyat eseri niteliğinde olduğu tespit edilen … isimli kitabın basımı konusunda davalı ile FSEK’nun 52. maddesinde emredildiği gibi mali haklara dair yazılı bir sözleşme yapmaksızın 2005 yılında kitabın basımını yaptığı, 2014 yılında yeniden kitabın basımını yaptığının ispatlanamadığı, davalının bu şekilde davacı eser sahibine ait manevi haklardan FSEK’nun 14. maddesindeki umuma arz hakkını, mali haklardan FSEK’nun 22. maddesindeki çoğaltma hakkı, 23. maddesindeki yayma hakkını ihlal ettiği, davacının bu nedenle FSEK’nun 70/1. maddesi uyarınca manevi tazminat ve 68/3. maddesi uyarınca sözleşme bedelinin üç katı kadar maddi tazminat talep edebileceği, 2005 yılında basımı yapılan bu kitap için Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan bandrol talebinde bulunmadığı, davalıya ait iş yerinde bulunan kitapların bandrolsüz oldukları, ayrıca davacı tarafça Mahkemeye sunulan iki adet kitabın üzerinde ise başka kişilere ait iki farklı kitap için davalı tarafça alınan bandrollerin yapıştırılmış oldukları, bu nedenle davalının dava konusu kitaptan tam olarak kaç adet baskı yaptığının tespit edilemediği, ancak davalının iş yerinde kendi oluşturduğu resmi olmayan bir kayıtta 1550 adet kitap basıldığının yazılı olduğu, davaya konu kitabın niteliğine ve davalı şirket yetkilisinin başka kitaba ait bandrolleri kullanmak suçundan beraat etmiş olmasına göre, diğer kitaplar için aldığı toplam 6000 adet bandrolün tamamının bu kitaplar üzerinde kullanıldığının kabul edilemeyeceği kanaatine varılmıştır. TMK’nın 6. maddesi uyarınca davacının iddiasını geçerli delillerle ispatlaması gerekir. Zararın varlığına rağmen tutar ispat edilemez ise gerektiğinde TBK’nın 50. ve 51. maddeleri uyarınca hakim uygun tazminatı kendisi belirleyebilir. Bandrol ve davalı kayıtları üzerinden yapılan inceleme sonucunda 6000 adet kitabın basıldığına ilişkin olarak somut delil bulunmamaktadır. Dava konusu olayda davalı işyerinde 37 adet kitabın ele geçtiği, iki adet kitabın da davacı tarafça dosyaya sunulduğu, davalıya ait iş yeri kaydında ise 1550 adet kitabın basıldığına dair kayıt bulunduğuna göre, tazminat hesabının ele geçen bu kitaplar ve kayıt dikkate alınarak belirlenmesi gerektiği, taraflar arasında sözleşme bulunmadığından davacı yazara ödenecek telif tazminatının ne kadar olduğunun da bilinemediği, tüm bu nedenlerle maddi tazminatın Mahkememizce belirlenmesi gerektiği, basılan kitap sayısına, kitapların satış bedeline, kitabın yalnızca toplumun belli bir kesimine hitap edecek akademik ve bilimsel nitelikte bir kitap olmasına, davalının kusur derecesine göre 5.000,00 TL telif bedelinin üç katı kadar 15.000,00 TL maddi tazminat ve 10.000,00 TL manevi tazminatın hakkaniyete uygun olacağı, davacı tarafından telif tazminatı talep edilmesi nedeniyle dava tarihinden önceki basımlar için taraflar arasında farazi sözleşme ilişkisi kurulduğundan, yalnızca muhtemel tecavüzünün önlenmesine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmakla, 2005 yılındaki basımın hangi ayda gerçekleştiği tespit edilemediğinden faizin başlangıç tarihi 01/07/2005 olarak kabul edilmek suretiyle, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Davacının kitabının sadece 2005 yılırda basıldığını, 2014 yılında hiçbir şekilde kitabın basımı yapılmadığını; davacının 2014 yılında yeniden ikinci basımın yapıldığını iddia ettiğini, mahkemede bulunan iki kitap üzerinde kitabın kağıdı ve mürekkebi üzerinde karbon testi yapıldığında kitabın hangi yılda basıldığı rahatlıkla tespit edilebileceğini, Davacının tüm iddiaları ve taleplerinin zamanaşınımına uğradığını, kanunun aradığı 1 yıllık hak düşürücü sürenin çoktan geçtiğini, Davacının dava konusu kitabı 2012 yılında … yayınevinde tekrar bastırdığını, bu yayınevine kaç adet bandrol aldığı ve sattığı sorulduğunda kitabın kaç adet satıldığının ortaya çıkacağını, Esasen yayıncılık piyasasında çoğu zaman sözlü anlaşmalar yapıldığını, bu uygulamanın teamül haline geldiğini, davacıya telif ücreti olarak davacı 100 adet kitap verildiğini, Bilirkişi … raporunda ‘2014 yılında baskının yapıldığına dair herhangibi bir tespitin bulunmadığını, bilirkişi yapılacak teknik inceleme ile basım tarihinin belirlenebileceğini, ayrıca bilirkişi nüshaların ilk baskıya ait olduğunun belirlenmesi halinde maddi tazminat hesabının kabulünün yapılamayacağını’ belirttiğini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER:*Davacı tarafından davalı şirket ve … aleyhine yazılı izin olmaksızın … adlı eserinin basılması, dağıtılması sonucunda FSEK 71 ve 75.maddeleri gereğince cezalandırılması ve FSEK 81. maddesi gereğince bandrol yükümlülüğüne aykırılık suçundan İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/36201 soruşturma sayılı dosyası ile suç duyurusunda bulunulduğu, akabinde İstanbul Anadolu Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesinin 2014/385 Esas sayılı dosyası ile ceza davası açıldığı, mahkeme tarafından sanık …nin mahkumiyetine (HAGB), sanığın eser üzerinde başka bir esere ait bandrol kullanmak suçundan beraatine, davalı şirket hakkında tüzel kişi hakkında güvenlik tedbirlerine hükmedilmesine yer olmadığına karar verildiği, hükmün kesinleştiği anlaşılmıştır. *Bilirkişi heyetinin 23/05/2017 tarihli raporunda; “Davacının dava konusu … isimli eserin sahibi bulunduğu ve bu eserin FSEK kapsamında korunan eserlerden olduğu, davalının eserinin eser sahibinden izin almadan ve FSEK 52.madde kapsamında yazılı sözleşme yapmadan yayınladığı, dağıttığı ve satışa sunduğu, davacı tarafın FSEK 68/1 maddesine göre tazminat isteme hakkı bulunabileceği, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile yapılan yazışmada kitaba ait bandrol aralıklarında yapılan başvuruda farklı kitaplar adına düzenlenmiş olsa da farklı tarihlerde 5000 ve 1000 adet olmak üzere toplam 6000 adet bandrol alındığı, telif ücretinin 6000 adet bandrole göre hesaplanması gerektiği, buna göre 2016 yılı için kitapların toplam satış tutarının 97.200.00 TL olarak hesaplandığı, ancak taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmadığından telif ücretinin somut olarak belirlenemediği, dolayısıyla telif ücretine yönelik yaklaşık asgari ve azami tutarların ortalaması esas alınarak davacının talep edebileceği maddi tazminatın 18.225.00 TL olduğu, ayrıca talep tarihinden dava tarihine kadar geçen süre için 186,05 TL faiz talep edebileceği” kanaati bildirilmiştir. *Mali bilirkişinin 17/11/2017 tarihli raporunda; “Davalı tarafça ibraz edilen yasal defterlerde dava konusu eserin yayınlandığına ve 2014 yılında baskısının yapıldığına dair herhangi bir tespitin bulunmadığı, davalı nezdinde yapılan incelemelerde resmi geçerliliği bulunmayan 19 nolu cari hesap kartında 06/10/2005 tarihinde 1550 adet baskı yapıldığına dair vesaik tespit edildiği, dava konusu … adlı eserle ilgili Kültür ve Turizm Bakanlığından gelen yazı içeriğine göre herhangi bir bandrol alınmamış olduğu, dosya kapsamına göre taraflar arasındaki en önemli ihtilafın dava konusu … adlı eserin basım tarihi olduğu, basım tarihi ile ilgili ihtilafın söz konusu kitabın yapılacak teknik inceleme ile basım tarihinin belirlenmesi ile giderilebileceği, başka eserler ile ilgili alınan bandrollerin tamamının davacı tarafa ait … adlı eserde kullanıldığının kabulü halinde ilk raporda yapılan tazminat hesaplamasının aynen kabulünün gerekeceği, diğer taraftan dava konusu eserle ilgili davacı tarafça sunulan nüshaların yapılacak inceleme sonucunda ilk baskıya ait olduğunun belirlenmesi ve bu durumun kabul edilmesi halinde ise önceki heyet tarafından verilen rapordaki maddi tazminat hesabının kabulünün yapılamayacağı, davalının dava konusu … adlı eser ile ilgili davacı ile herhangi bir yazılı sözleşme yapmadığı, FSEK’nun 52. maddesi uyarınca mali haklara dair sözleşme ve tasarrufların yazılı olması ve konuları olan hakların ayrı ayrı gösterilmesinin şart olduğu, davalı yayıncının buna uygun davranmadığı, bu itibarla davacının kayıtlarında tespiti yapılan 1550 adet kitap ile ilgili önceki raporda belirlenen veriler üzerinden hesaplama yapılabileceği, söz konusu verilere göre 1550 adet kitabın satış değerinin (1550 Adetx16,20) 25.110,00 TL olabileceği, yine telif ücretlerine göre minimum telif ücretinin (25.110,00 TLx12,5) 3.138,75 TL ve maksimum telif ücretinin (25.110,00 TLx25) 6.277,50 TL ve ikisinin ortalamasının ise (6.277,50 TL+3.138,75 /2) 4.708,13 TL olabileceğinin hesaplandığını, iş bu tazminata ihtarnamenin tebliği olan 28.011.2014 tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiği, söz konusu tazminata dava tarihine kadar 53,78 TL işlemiş faiz talep edilebileceği.” kanaati bildirilmiştir.
GEREKÇE:Dava, kitabın izinsiz basımının yapılması nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından, “Davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, -Davalının davacıya ait … isimli eserini izinsiz basmak nedeniyle mali ve manevi haklarına muhtemel tecavüzlerinin önlenmesine, kitabın yeniden basımını yapmasının yasaklanmasına,-FSEK’ in 68. maddesi uyarınca 5.000,00 TL telif bedelinin 3 katı kadar 15.000,00 TL maddi tazminatın 01/07/2005 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,-10.000,00 TL manevi tazminatın 01/07/2005 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, -Davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine” karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacının “…” isimli kitabın yazarı ve eser sahibi olduğu, kitabın FSEK kapsamında eser niteliğinde olduğu, kitabın davalı tarafından izinsiz ve sözleşme yapılmaksızın basıldığı ve dağıtıldığı iddiasına dayalı olarak işbu davanın açıldığı, kitabın 2005 yılında basıldığı hususunun davalının kabulünde olduğu ancak 2014 yılındaki basım iddiasının kabul edilmediği, taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin bulunmadığı, kitap için Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan bandrol alınmadığının gerek işbu davada gerekse de kesinleşen ceza davasında sabit olduğu; tüm bu hususlar dikkate alındığında davalının davacıya ait kitabı 2005 yılında basımını yaptığı ve dava tarihi itibariyle halen satışta tuttuğu, davacının 2014 yılına ilişkin basım iddiasının kanıtlanamadığı, FSEK 52.maddesindeki “Mali haklara dair sözleşme ve tasarrufların yazılı olması ve konuları olan hakların ayrı ayrı gösterilmesi şarttır.” hükmüne aykırı olarak davalının kitabı yazılı bir sözleşme olmaksızın basmış olması nedeniyle davacının tazminat hakkının bulunduğu, FSEK 68 ve TBK 146.maddelere tabi davanın 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde açıldığı, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin ve TBK.50.-51.maddeler gereğince yapılan maddi tazminat ile somut olayın özellikleri dikkate alınarak belirlenen manevi tazminat miktarlarının yerinde olduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-İstinaf yargılaması yönünden davalıdan alınması gereken 1.707,75 TL harçtan, peşin alınan 426,93 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.280,82 TL davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.07/12/2022