Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/110 E. 2022/749 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/110 Esas
KARAR NO: 2022/749
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/11/2021
NUMARASI: 2018/493 2021/194
DAVANIN KONUSU: Fikir Ve Sanat Eseri (Manevi Tazminat İstemli.)
KARAR TARİHİ: 28/04/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, “müvekkilinin, … adıyla bilinip tanındığını, … üyesi olduğunu, bestekar ve ses sanatçısı olduğunu, müvekkilinin ilk bestesi olan ve sözleri de müvekkiline ait bulunan … isimli eserin, … üyesi olmayan ve müvekkili gibi Karadeniz türküleri ve şarkıları seslendiren … tarafından izinsiz olarak ve şarkının sözleri ve adı değiştirilerek kullanıldığını, bu şarkının, “…, …” adıyla ve sözleri değiştirilerek kendi eseriymiş gibi konserlerde, radyo ve televizyonda, sosyal medyada kullanıldığını, davalının kötüniyetli olduğunu, müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğradığını” iddia ile ihtiyati tedbir kararı verilerek şimdilik 10.000 TL maddi, 20.000 TL manevi tazminatın zararın oluşma tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, “davacının … olmasının, zaten uyuşmazlığın temeli olduğunu, davacının kendi adına tescil ettirdiği türkünün esasen … köylerinde …’a ait olduğunu ve sözlerinin de tescilden yıllar önce lazca küplesi dahil … ile … tarafından düet şeklinde okunduğunu ve maruf bir türkü olup halka mal olduğunu, sanatçı camiasının, kendi pazarlarının korumak için meslek örgütlerini alet ettiklerini, davacının kendisine ait olduğunun iddia ettiği … türküsünün yöresel ve anonim olduğunu, sözlerin değiştirilerek kullanılmasının, ilk defa 13.12.2011 tarihinde … adlı bir programda … tarafından icra edildiğini, müvekkilinin bu videoyu sosyal medyada görüp, 2013 yılında kendi stüdyosunda okuduğunu ve internet ortamında paylaştığını, bu şarkının “…” olup, müziğin müvekkiline ait olduğunu, davacının kardeşi …’in müvekkilini aradığını ve türkünün sosyal medya hesabından kaldırıldığını, dosyada mevcut raporun aldatmaca olduğunu” savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece ilk olarak 15/03/2018 tarihinde davanın kısmen kabulüne, 7.500-TL maddi, 5.000-TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline fazlaya dair maddi ve manevi tazminat talepleriyle tecavüzün ref’i talebinin reddine, tecavüzün men’i talebinin kabulüyle davalının davacının … isimli eserinin sözlerini değiştirerek aynı beste ile … adıyla okuduğu isimsiz şarkıyı okumaktan men’ine karar verilmiş, kararı davalı vekilinin istinafı üzerine Mahkemece ek karar ile kararın usulüne uygun bir şekilde kesinleştirildiği ve süresinde istinaf edilmediği gerekçesiyle istinaf isteminin reddine karar verilmiş, bu kararın da davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine Dairemizce 05/11/2018 tarihinde verilen karar ile davalının eski mernis adresine yapılan tebligatın usulsüz olduğu, istinafın bu nedenle süresinde olduğu kabul edilmiş ayrıca işin esası yönünden ise, içlerinde … radyosundan bir bilirkişi ile Karadeniz yöresi alanında uzman bir müzisyenin de bulunduğu bir heyetten kanaat verici bir rapor alınmadan ve davacının eser sahipliği iddiasında bulunduğu müzik eserini Karadeniz bölgesinde eskiden beri bilinen ve anonim nitelikte olan yöresel bir ezgi ise davacının ne şekilde eser sahipliğinin söz konusu olabildiği hususları yeterince araştırılmadan yetersiz bilirkişi raporlarına göre hüküm kurulmasının doğru olmadığı kabule göre de davacının açık bir talebi olmadığı halde FSEK 68.maddesinde yazılı 3 kat telif tazminatı hükmünün uygulamasının yerinde olmadığı gerekçeleriyle kararın kaldırılmasına ve iadesine karar verilmiş, Dairemiz kaldırma kararından sonra Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; “FSEK’nun 3. maddesinde musiki eserleri, her nevi sözlü ve sözsüz besteler olarak tanımlanmıştır. Buna göre, davaya konu edilen ve davacı adına Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği’ne kayıtlı olan “…” isimli şarkı bir musiki eseridir. Eserin davacıya ait olmadığı, anonim olduğu iddia edildiğinden, bu konuda Karadeniz yöresi halk müziği konusunda uzmanın da yer aldığı bilirkişi heyetinden raporlar alınmış, alınan raporlarla, davacının kendisine ait olduğunu iddia ettiği “…” adlı şarkının ezgisinin anonim bir ezgi olan “…” isimli türkünün ezgisi ile benzer olduğu, notalarının isimlerinin aynı, ancak nota değerlerinin farklı olduğu, bu durumun ezgiyi anonim olmaktan çıkartmayacağı tespit edilmiştir. FSEK’nun 21, 22, 23 ve 24. maddelerinde eser sahibinin mali hakları, 14, 15 ve 16. maddelerinde ise manevi hakları sayılmıştır. Bu hakları eser sahibinin izni olmaksızın kullanarak eserden yarar sağlayanlar hakkında eser sahibi tarafından, FSEK’nun 66 ve devamı maddelerinde belirtildiği gibi, tecavüzün tespiti, önlenmesi, maddi ve manevi tazminat davası açılabilir.FSEK’nun 24. maddesinde bir eserden doğrudan doğruya yahut işaret, ses veya resim nakline yarayan aletlerle umumi mahallerde okumak, çalmak, oynamak ve göstermek gibi temsil suretiyle faydalanma hakkının münhasıran eser sahibine ait olduğu belirtilmiştir. Davalının konserlerde ve sosyal medya ortamında seslendirdiği “…” isimli şarkının ezgilerinin benzer olduğu tespit edilmişse de, bu ezginin Karadeniz yöresinin anonim bir ezgisi olduğu, bu nedenle davacının bu ezgi üzerinde eser sahipliğinden kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili tarafından bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Söz konusu karar, eksik incelemeye dayalı olarak ve yapılması gereken teknik araştırmalardan da yoksun olarak kurulmuş bir hüküm olduğunu ve hukuka aykırı olarak karar verildiğini, Müvekkilim …, … Üyesi bir ses sanatçısı oldup söz ve müziği kendisine ait olan “…” isimli eseri ile müzik dünyasına giriş yapmış ve dava konusu eseriyle müzik dünyasında tanınmış olup şahsı ve dinleyicileri adına büyük önem arz eden, en değer verdiği eserlerinden biri olduğunu, lakin … üyesi olmayan ve Karadeniz yöresine ait türküleri ve şarkıları seslendiren davalı tarafından, eseri, izinsiz bir şekilde sözleri ve adı değiştirilmek suretiyle kullanıldığını, davalı yanın söz ve müziği müvekkilime ait olan eserin sözlerini değiştirerek ve “… ” adı altında izinsiz bir şekilde konserlerinde, sosyal medyasında yani seslendirebileceği her türlü mecrada kullandığını, taraflarınca yapılan uyarılar sonucu, davalı, konser verdiği tüm mekanlarda ve sanal ortamlarda seslendirmeye devam ettiğini, hakları ihlal edilen “…” isimli eserin, müvekkilinin en çok bilinen ve kendisinin var ettiği, hayranlarının ise müvekkili dava konusu eser ile tanımış olduğunu, davalı tarafın, kötü niyetli bir şekilde müvekkilinin eserini izinsiz kullandığını, ne var ki dosya kapsamında alınan bilirkişi raporları her ne kadar … Radyosu tarafından bir bilirkişi ile bir inceleme yapılarak hazırlanmışsa da, müvekkilinin bir … üyesi olduğu adeta göz ardı edildiğini, musiki eser sahiplerinin resmi kurumuna ait bir teknik bilim kurulu incelemesi dahi yapılmadan kanaat verici olmayan ve hükme esas alınabilecek nitelikte bulunmayan bilirkişi raporlarına göre hüküm kurulduğunu, dava dosyasına, davaya konu eserin alanında uzman kişiler tarafından teknik bir inceleme ile anonim eserden farklı oluşu hususunun bilimsel olarak desteklenmesi gerektiğinden, taraflarınca uzman görüşü sunulmasının zorunlulu olduğunu, yapılan incelemede eserin anonim olduğuna ait herhangi bir yerde kayıtlı bilgi bulunmadığını, … kayıtlarında ”…” isimli eserin … (…) adına kayıtlı olduğunu, işbu uzman görüşünün dosyada mevcut olduğunu, … isimli eserin ses kaydı dinlendiğinde, bestenin “…” eseri ile aynı olduğu, işleme farkı ile eserin stüdyo ve/veya kayıt için sessiz bir ortamda amatörce kaydedildiği kanaatine varıldığını, dosyaya özellikle Karadeniz yöresine ait uzman bilirkişi ve Rize’de tulum sanatını icra eden uzmanlar tarafından teknik inceleme sunulduğunu, ne var ki gerekçeli kararda, teknik rapor alınabilecek en yetkili uzmanlardan görüş sunulmasına rağmen söz konusu hususlar tamamen göz ardı edilerek müvekkilinin eser hakkına tecavüz iddiasının yerinde olmadığı kanaatine varıldığını ancak, bilirkişi raporunda anonim bir eserle karşılaştırılması yapılan müvekkilimin eseri arasında, teknik ayrıntılar belirtilmeden gerekli kurum ve kuruluşların bilim kurulu incelemeleri alınmadan, sadece teknik dayanaksız tanzim edilen bilirkişi raporlarına itibar edilerek hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, dava dosyasına sunulan uzman raporu ile bilirkişi raporu arasındaki çelişki giderilmeden hüküm tesis edildiğini, bu yöredeki özgün eserlere ait ezgilerin birbirine benzer oluşu da çok doğal bir durum olduğunu, davalı yanın seslendirdiği müzik ile müvekkilin eserindeki ezgilerinin benzerlik olduğunun tespit edildiğini, müvekkilin eseri ise kendisine özgü bir eser olduğundan ötürü, müvekkilinin eser hakkına tecavüz edildiğini, söz konusu hukuka aykırılığın giderilmesi gerektiğini beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Dosyada bulunan ve “Müzik telif hakları uzmanı” ünvanıyla imzalanmış 11.09.2017 ibraz tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak, “eserin melodisinin anonim olmadığı, her iki eserin melodisinin ayrı olduğu, eserin sessiz bir ortamda amatörce kaydedildiğini ve izinsiz kullanılan eserin kısıtlı imkânlarla amatörce aranje edildiğini, sahnede kaydedilmediği, mevcut piyasa koşullarında izin alınsa idi 6.000 ila 9.000 TL arasında bir bedel talep edilebileceği, FSEK 68.madde’ye göre 3 kat’ın 18.000 -27.000 TL olacağı” görüşü açıklanmış ve birtakım hukuki değerlendirmelerde bulunulmuştur. 17.01.2018 tarihli bilirkişi raporunda ise, “eserin izinsiz kullanımı için talep edilebilecek bedelin 2.500 – 3.000 TL aralığında olduğu, FSEK 68.madde gereğince bu bedelin 3 katı olan 7.500 – 9.000 TL kadar tazminata hükmedilebileceği” görüşü açıklanmıştır. Dava dilekçesi ekinde … yazısında Teknik Bilim Kurulu’nun her iki eseri incelediği ve her iki müziğin işleme farkı olmakla birlikte aynı olduğu sonucuna varıldığının yazılı olduğu ve gene davacının 1999 tarihli noter bildirimi ile … adlı müzik eserini, sözleriyle birlikte notere ibraz edip onaylattığı, ancak notaların yazılı olduğu kağıtta noter mührünün bulunmadığı görülmektedir. Rayiç bedel araştırması sırasında … Meslek Birliği’nce herhangi bir bedel bildirilmediği, … Meslek Birliği’nin ise söz ve müzik aynı kişiye ait ise rayiç bedelin 2.000 TL olabileceğini bildirdiği görülmektedir. 30/09/2020 tarihli bilirkişi raporunda; Somut uyuşmazlığa konu tonogramla ilan ezginin/melodinin ayırt edilemez derecede benzer olduğu fakat yapılan araştırma neticesinde, her iki fonogramda ortak olarak kullanılan ezginin anonim nitelikte olduğunun belirlendiği. dava konusu eserlerin güftesi arasında ise herhangi bir benzerlik bulunmadığı, bu itibarla davacının eser hakkına tecavüz iddiasının yerinde olmadığı” yolunda görüş bildirmiştir. 26/01/2021 tarihli ek bilirkişi raporunda; “Kök raporda yer verdikleri görüşlerde herhangi bir değişiklik bulunmadığı” yolunda görüş bildirmiştir. 07/06/2021 tarihli ek bilirkişi raporunda; Davacı tarafından sunulan uzman görüşünde, bir önceki ek raporumuzda dava konusu eserin melodisinin anonim olduğunu göstermek bakımından yer verdiğimiz “…” adlı türkü ile dava konusu “…” isimli eserin birinci ölçülerindeki notalarının isimlerinin aynı fakat nota değerlerinin farklı olduğu belirtilmiştir. Heyetimiz de bir önceki ek raporda zaten bunu belirtmiştir. Nota değerlerinin farklılığı biçimsel bir durum olup özü değiştirmez. Değerlendirmelerde nazara alınması gereken özdür. Türküler taşıyıcı unsurlar tarafından farklı yerlere gittikleri zaman Söz, ezgi ve usul yönünden varyantlaşırken kaynağından uzaklaştıkça çeşitlenme farkı artmaktadır. Yörede farklı ezgiler birbirine karıştırılarak yeni ezgi gibi sunulmaktadır. Bir önceki raporda incelendiği üzere, “…” adlı türkü ile dava konusu “…” isimli eser melodi bakımından benzeşmektedir. Netice itibariyle, bundan önceki raporlarda yer verdiğimiz görüşlerde herhangi bir değişiklik bulunmadığı” yolunda görüş bildirmiştir.
GEREKÇE: Dava, eser sahipliği iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir. Davacı taraf davalının davacıya ait eseri izinsiz kullandığını ayrıca sözlerini ve adını değiştirdiğini iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece başlangıçta davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, kararın istinaf edilmesi üzerine Dairemizce yapılan istinaf incelemesi sonunda yargılamada noksanlıklar bulunduğu aralarında … Radyosundan bir bilirkişi ile Karadeniz yöresi alanında uzman bir müzisyenin de bulunduğu bir heyetten rapor alınması ve davacının eser sahipliği iddiasında bulunduğu müzik eserinin anonim olup olmadığı hususları üzerinde durulması için dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine karar verilmiş, mahkemece Dairemiz kaldırma kararı doğrultusunda bilirkişi heyeti oluşturulmuş ve alınan kök ve ek raporlarda dava konusu eserin melodisinin anonim olduğu, davacının eser sahipliğini iddia ettiği müzik eseriyle davalının söylediği şarkının güftesi arasında herhangi bir benzerliğin bulunmadığı böylelikle davacının tecavüz iddiasının yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Söz konusu raporlar ayrıntılı incelemeyi içerdiği gibi istinaf denetimine de elverişli bulunduğundan davacının bahse konu ezgi üzerinde eser sahipliğinden kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı, buna göre tazminat taleplerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmış olup, davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.28/04/2022