Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/1092 E. 2023/1747 K. 24.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1092 Esas
KARAR NO: 2023/1747
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/12/2021
NUMARASI: 2020/336 Esas – 2021/263 Karar
DAVA: Markaya Tecavüzün Tespiti, Önlenmesi
DAVA TARİHİ : 20/03/2015
BİRLEŞEN 2015/116 ESAS SAYILI DOSYA
DAVA: Markaya Tecavüzün Tespiti, Men’i, Ref’i
DAVA TARİHİ: 11/06/2015
KARAR TARİHİ: 24/11/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 23/11/1999 tarihinde kurulduğunu ve kurulduğu tarihten itibaren “…” markası ile faaliyette bulunduğunu, müvekkilinin “…” ibareli markasını 21/11/2005 tarihli, … tescil numarası ile 35. sınıfta, 26/05/2010 tarihli, … tescil numaralı markasını 04, 05, 06, 08, 09,10,11,12,13, 15, 17, 19, 21, 22, 23, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 38, 44 ve 45. sınıflarda, 26/05/2010 tarihli, … tescil numarası ile 14, 16, 18, 20, 24, 25, 35, 37, 40, 41 ve 42. sınıflarda TPMK nezdinde tescil ettirdiğini, müvekkilinin söz konusu marka ile bütünleştiğini ve bu marka ve logosunun Türkiye’de ve dünyada tanınmış hale geldiğini, ancak hal böyle iken davalının, müvekkili adına tescilli “…” markasını, izinsiz olarak kendi adına aldığı www…com internet sayfasında, şirket merkezinin kapısında ve iş yeri girişinde iltibas yaratacak şekilde kullanıldığını, davalının müvekkilinin markasını kullanarak aralarında organik bir bağ olduğu izlenimi yarattığını ve müşterilerine bu şekilde bilgiler verdiğini, davalının müvekkilinin tescilli markasını herhangi bir rıza veya izinsiz şekilde kullanmasının, müvekkilinin markasından doğan haklarını ihlal ettiğini iddia ederek, müvekkilinin markasına yönelik tecavüzün tespitini, men’ini, davalı şirkete ait markanın kullanıldığı tabelaların sökülmesini, reklam vasıtası, basılı evrak ve ürünlerin, levha, broşür ürün ve reklam malzemelerin toplatılmasını, davalının www…com sayfasındaki “…” markasını kullanmasının engellenmesini ve durdurulması ile verilecek hüküm özetinin ilanını talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin kullandığı “…” markasının 36, 39, 43. sınıflarda … sayı ile tescil edildiğini, davacı ve davalının faaliyet alanlarının farklı olduğunu, davacı markasının tanınmış marka olmadığını, müvekkili şirketin 2003 yılında akaryakıt, gayrimenkul, finans ve turizm alanında faaliyet göstermek üzere kurulduğunu, davacı şirketin ise tekstil alanında faaliyet gösterdiğini, davacı markasının 35. sınıfta tescil edildiğini, davacı şirketin bir buçuk yıl önce inşaat işine başladıktan sonra markayı inşaat sektöründe de kullanmaya başladığını ve Bakırköy 2. FSHHM’nin 2015/116 Esas sayılı dosyasında müvekkili tarafından davacı aleyhine markanın inşaat sektöründe kullanılması nedeniyle tecavüzün engellenmesi için dava açıldığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin … A.Ş unvanını aldığını, markanın tescilli bulunduğu … San ve Tic Ltd Şti’nin unvan değiştirerek … A.Ş. haline dönüştüğünü, müvekkili adına 2006 tarihinde … tescil numarası ile 36, 39, 43. sınıflarda “…” markasının tescil ettirilmiş olduğunu, davalının tescilli markasını bulunduğu sınıftan farklı iş alanında, müvekkilinin markasına tecavüz edecek şekilde genişletmeye başladığını, davalının markasını 36. Sınıfta “…gayrimenkul işleri, emlak komisyonculuğu, apartman yöneticiliği…” faaliyetlerinde ve … ile … otellerinde 43. sınıfta “…Geçici konaklama hizmetleri, otel, motel, tatil köyü pansiyon vb. hizmetleri…” için kullanması eyleminin müvekkilinin tescilli markasından doğan haklarını ihlal ettiğini iddia ederek, müvekkilinin markadan doğan haklarına tecavüzün tespitini, durdurulmasını, önlenmesini ve verilecek hüküm özetinin ilanını talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVAYA CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının dayanağı olan … tescil numaralı markanın dava dışı … Ltd.Şti’ye ait olduğundan, dava açma hakkının bulunmadığını, esas yönünden müvekkilinin 1999 tarihinden itibaren faaliyete geçtikten sonra “…” markasını kullanmaya başladığını, tanınmış marka haline getirdiğini, otelcilik, inşaat ve mağazacılık alanında faaliyette bulunduğunu ve “…” ibaresinin gerçek hak sahibinin müvekkili olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEMECE VERİLEN İLK KARAR: Mahkemece 2015/57 Esas, 2017/142 Karar sayılı kararla; “Davalının dava tarihi itibariyle tescilli “…” ibareli markasını davacı adına tescilli “…” ibareli markasına yaklaştırmak ve markaların kaynağı işletmeleri arasında organik bağ bulunduğu ihtimalini oluşturacak şekilde kullanması sebebiyle marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespitine, tecavüzün men’ine, davalının tescilli markasını farklı şekilde kullandığı tabelaların sökülmesine, reklam vasıtası ürünlerin toplatılmasına, Davalı şirketin kullanımında olan www…com alan adlı internet sitesindeki davacı markasına benzer kullanımının (tescil dışı kullanımın) kaldırılmasına, kaldırılmadığı taktirde internet sitesine erişim engellenmesine, Kararın Türkiyede yayınlanan 5 gazeteden birinde ilanına, Birleştirilen 2015/116 Esas sayılı dosya yönünden davanın REDDİNE,” karar verildiği, karara karşı davalı- birleşen davacı tarafça istinaf yargı yoluna başvurulması üzerine Dairemizin 09/11/2020 tarihli ve 2017/6000 Esas, 2020/1880 Karar sayılı kararı ile “Asıl davada davacı vekili müvekkilinin “…” markasının tanınmış marka olduğunu, “…”, “…” ve “…” alan adlarının sahibi bulunduğunu, davalının … internet sayfasında, şirket merkezinin giriş kapısında, işyeri girişinde davacı markasının iltibas yaratacak şekilde kullanıldığını ileri sürerek, davacının markası ve ticaret unvanına tecavüz edildiğinin ve haksız rekabette bulunulduğunun tespiti, meni ve refi talebinde bulunmuştur. İlk derece mahkemesince asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiş, davalı-birleşen davanın davacısı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacı ve davalı adına marka tescilleri bulunmaktadır. Markaya tecavüz iddiasının incelenmesinde, tarafların markalarının tescil sınıflarının belirlenmesi, davalının kullanımının markanın tescil sınıfında olup olmadığı ve markanın tescil edildiği şekilde ya da markanın ayırt edici unsurunu değiştirmeden tescil kapsamında kullanılıp kullanılmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Davacı tarafça markasının tanınmış olduğu ve davalının müvekkilinin markasına yakınlaştırarak kullandığı iddia edilmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda davacı markasının sunulan deliller kapsamında tanınmış olup olmadığı, davacının genişletilmiş korumadan faydalanıp faydalanmayacağı incelenmemiştir. Davalının internet sitesi üzerinde inceleme yapılmadığı, esasen bilişim uzmanı bilirkişinin de heyette bulunmadığı görülmüştür. Davalı tarafça eski tarihli faturalar, projeler ve belgeler sunularak tescilden önce ve farklı sınıflarda gerçek hak sahipliği iddiasında bulunulduğu ve davacı tarafça da bu kullanıma ses çıkarılmayarak dava açma hakkının yitirildiği ileri sürülmüş, mahkemece bu belgeler değerlendirilmeyerek, bilirkişi raporundaki görüş benimsenerek internet sitesinin tescil tarihi ile dava tarihi arasındaki süreye göre hak kaybının gerçekleşmediği beyan edilmiştir. Esasen sunulan belgelerdeki kullanımın markasal kullanım olup olmadığı, markasal kullanımsa hangi emtia yada hizmet sınıfında kullanıldığı, bir kısım grup şirketlere ait belgeler sunulmakla kullanımın davalıya hak sahipliği sağlayıp sağlamadığı hususları incelenerek ve sessiz kalmak suretiyle dava açma hakkının yitirilip yitirilmediği koşullarıyla birlikte tartışılarak karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi yerinde görülmemiş, davalı-birleşen davanın davacısı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemizin kararında işaret edildiği şekilde, bilişim uzmanı bilirkişinin bulunduğu yeni bir heyetten rapor alınarak ve davalı- birleşen davada davacı vekilinin sunduğu deliller incelenerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi için mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.Mahkemenin kabulüne göre de; asıl davada hüküm kurulurken, davalının hangi kullanımlarının davacı markasına yakınlaştırılarak kullanım olduğu, yasaklanan tescil dışı kullanımların hangisi olduğu konusunda açıklık bulunmadığı, hükmün muallak olup, infazında tereddüt yaratacağı anlaşılmışsa da, hüküm eksik inceleme nedeniyle kaldırılmakla resen gözetilen bu hususa işaret edilmekle yetinilmiştir.” şeklinde karar verilerek dosyanın ilk derece mahkemesine iade edildiği görülmüştür.
MAHKEME KARARI:Yeniden yapılana yargılama sonucunda Bakırköy 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 07/12/2021 tarihli 2020/336 E. – 2021/263K. sayılı kararıyla; “…Asıl dosya yönünden; dosya kapsamı deliller ve Bölge Adliye Mahkemesi kararı ve bu karar doğrultusunda aldırılan bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; davacı markasının tanınmış marka olduğu hususunun ispatlanamadığı ancak, … alan adının 10.11.2014 tarihinde “….A.S” adına kayıt ettirildiği, ticaret sicil kayıtlarına göre şirketin en son … Anonim Şirketi adını aldığı, internet sitesindeki davalı yan kullanımlarının … tescil numaralı markaya dayandığını iddia ve beyan etmekte ise de, ilgili markanın görseli “…” şeklinde iken, davalı yanın markasal kullanımlarının “…” şeklinde olması ile davalının marka tescil ibaresini tescilli halinden farklı olarak kullandığının tespit edildiği ve tescilli markada yer alan ayırt edici unsurun ve “…” ile “…” ibareleri arasında yer alan “-” şeklinin çıkartılması sureti ile yapılan kullanımların davacı yana ait markalara yakınlaşmakta olduğu, davalıya ait internet sitesinde yer alan “Akaryakıt İstasyonları”, “Gayrimenkul ve Danışmanlık”, “Dış-İç Ticaret”, “Likra ve İplik” ve “Sosyal Sorumluluk” şeklinde sıralanabilecek kullanımları ile davalı tescil sınıflarında yer alan hizmetler karşılaştırıldığında, yukarıda yer alan kullanımlardan yalnızca Gayrimenkul ve Danışmanlık şeklindeki kullanımlarının tescili kapsamındaki 36. nice sınıfı ile paralellik arz ettiği, davalı yanın kullanımında olduğu değerlendirilen sair mal ve hizmetlerin ise ilgili markanın tescilli olduğu sınıfların içerisinde yer almadığı, davalı şirkete ait web sitesinin, davalı şirketin iştigal ettiği faaliyet alanlarından “Akaryakıt İstasyonları”, “Gayrimenkul ve Danışmanlık”, “Dış-İç Ticaret”, “Likra ve İplik” ve “Sosyal Sorumluluk” şeklinde belirtilmiş olan emtia ve hizmetlerin bakımından gerçekleştirilen kullanımlarından “Likra ve İplik” faaliyetlerinin davacının … tescil numaralı markasının 23. Sınıfındaki *… amaçlı büküm iplikleri; dikiş, nakış ve örgü iplikleri, tireler, esnek iplikler…” emtiaları ile benzer olduğu, “Akaryakıt İstasyonları” faaliyetlerinin, davacının … tescil numaralı markasının 37. Sınıfındaki . “…Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve yakıt dolumu)…” hizmetleri ile ayniyet derecesinde benzer olduğu, davalının ilgili kullanımlarının davacı yana ait … tescil numaralı 23. Sınıfta ve … tescil numaralı 37. Sınıfta belirtilen emtialar/hizmetler yönüyle tescilli markadan kaynaklanan haklarını ihlal eder ve davacı yan ile haksız rekabet teşkil eder mahiyette olduğu, … San. Ve Dış Ticaret Ltd. Şti. tarafından 17/09/2007 tarihinde “Komple İstasyon Saha Çizimi, Konapi Çalışması, Danışmanlık Bedeli” açıklaması ile kesilmiş olan fatura ile davacının … numaralı 37. sınıfındaki (… Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve yakıt dolumu)…) belirtilen hizmetlerde tescilli markasının bulunması nedeniyle davacının davalıdan işbu fatura tarihi itibariyle haberdar olacağı, fatura tarihi olan 17/09/2007 tarihinden dava tarihi olan 20/03/2015 tarihine kadar davacının davalının eylemlerine yönelik herhangi bir girişimde bulunduğuna dair dosyada herhangi bir evrak/belge de yer almadığından davacının Kara Araçları Servis İstasyonu Hizmetleri (Bakım, Tamir ve Akaryakıt Dolumu hizmetleri yönüyle uzun süre sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığı, davalı yanın sunmuş olduğu fatura örneklerinden davalı yanın “Gayrimenkul ve Danışmanlık”, “Dış-İç Ticaret”, “Likra ve İplik” ve “Sosyal Sorumluluk” emtia ve hizmetleri bakımından kullanımını gösterir fatura suretlerine ve/veya kullanımı gösterir dosyada başkaca herhangi bir evrak/belgeye de rastlanılmadığından, davalı yanın ilgili alanlarda yaptığı faaliyetlere karşı davacı yan tarafından başlatılan huzurda bulunan dava bakımından davacının uzun süre sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğramadığı sonuç ve kanaatine varılarak davanın kısmen kabulü ile, Davalının adına olan … alan adlı internet sitesinde “Gayrimenkul ve Danışmanlık” “Dış – İç Ticaret”, “Likra ve İplik” ve “Sosyal Sorumluluk” emtia ve hizmetleri bakımından “…” markası altındaki kullanımının davacının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, men’ine, belirtilen bu emtia ve hizmet sınıfları yönünden davalıya ait tanıtım vasıtalarının toplatılmasına, bahsi geçen internet sitesinde davalının bu şekildeki kullanıma son vermemesi halinde internet sitesine erişimin engellenmesine ve hükmün ilanına,Mahkemenin Birleşen 2015/116 Esas sayılı dosyası yönünden ise; davacı tarafın davasına dayanak yaptığı marka tescilinin dava dışı … Anonim Şirketi adına tescilli olduğu, davacının hak sahibi olduğuna dair delil ibraz etmediği gibi, davalının inşaat alanında kullandığı projelerde dava konusu “… ibaresinin kullanılmadığı, davalının başkaca hak ihlali teşkil edecek bir eyleminin ispatlanmadığı” gerekçesiyle “davanın reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Asıl davada davacı / Birleşen Davada davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; davalı-birleşen davacı şirketin 2007 Temmuz ayında kurulduğunu, bu güne kadar tam 7 kez ticaret unvanını değiştirdiğini, Müvekkili şirketin ise 23/11/1999 tarihinde … ve … tarafından kurulduğunu, “…” adıyla tanınıp bilindiğini, o tarihten bu yana “…” markasını kullandığını, davalının ilamı etkisiz hale getirmek için faaliyetlerde bulunduğunu, kötüniyetli olduğunu,Davalı-birleşen davacının dayandığı markanın kendi adına tescilli olmadığını, Tek bir faturaya dayanılarak müvekkilinin hak kaybına uğradığına karar verilemeyeceğini, sunulan faturanın davalı-birleşen davacı şirkete ait olup olmadığının dahi bilinmediği, önemli olanın müvekkilinin kullanımdan haberdar olması olduğunu, karşı tarafın internet sitesinin 2014 yılında kurulması ile olaydan haberdar olduklarını, Her ne kadar davalı-birleşen davacı tarafça tescilli marka kullanımlarına dayanılmışsa da, kullanılan markaların tescil edildiği şekilden farklı olduğunun tespit edildiğini belirterek, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak, asıl davanın tümden kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Asıl davada Davalı / Birleşen Davada davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; müvekkilinin “…+Şekil” markasının tescili kapsamında ve tescil edildiği şekilde markayı kullandıklarını, markanın mavi, beyaz ve kırmızı renkli olarak tescil edildiğini, dava açıldığı sırada ve sonrasında markanın ” …” olarak kullanıldığını, tescil edildiği şekilde kullanımın aşırı katı şekilde yorumlanamayacağını, markada tire işaretine yer verilmeden kullanılmasının farklı kullanım olarak kabul edilemeyeceğini,Tescil kapsamındaki marka kullanımlarının karşı tarafın markasına tecavüz teşkil etmeyeceğini, 36. sınıfta yer alan “Gayrimenkul ve danışmanlık” hizmetlerinin de müvekkilinin markasının tescili kapsamında yer aldığını, gerekçeli kararda bu kullanımların karşı tarafın markasına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğine dair tespitin maddi hatadan kaynaklandığını, Kararda müvekkilinin bu kullanımlarının karşı tarafın hangi markasına, hangi sınıfına tecavüz teşkil ettiğinin somut şekilde açıklanmadığını,Müvekkilinin ilgili ibare üzerinde gerçek hak sahibi olduğunu, karşı tarafın sonradan markayı 35. Sınıfta tescil ettirdiğini, ancak distribütörlüğünü gerçekleştirdiği mağazalarda, yani asıl faaliyet alanında “…” markasını kullanmadığını, Her iki tarafın farklı alanlarda faaliyet gösterdiklerini, bu nedenle markaya tecavüzün ve haksız rekabetin gerçekleşmeyeceğini, Karşı tarafın markalarının tescil tarihlerinin müvekkilinin marka kullanımlarından çok sonraki tarihlerde olduğunu, davacı-birleşen davalının mağazacılık alanında faaliyet gösterirken 2010 yılından sonra farklı alanlara yöneldiğini ve bu davayı açtığını, mağazacılık alanında “…” markasını kullanmadığını, ticaret unvanının kılavuz unsurunun “…” olduğunu, Davacı-birleşen davalı bakımından sessiz kalma nedeniyle hak kaybının gerçekleştiğini, yalnızca müvekkilinin akaryakıt istasyonları hizmetleri bakımından değil, 2006 yılından bu yana tescilsiz kullanımları nedeniyle hak kaybına uğradığını, davayı açmakta kötüniyetli olduğunu, Davacı-birleşen davalının markalarının tanınmış marka olmadıklarını,Birleşen dava tarihinde müvekkilinin … tescil numaralı marka üzerinde hak sahibi olduğunu, kullanımdan kaynaklı üstün hakkı bulunduğunu, dava açıldıktan yaklaşık bir ay sonra müvekkilinin markayı diğer grup şirketi … Anonim Şirketi’ne devrettiğini, Müvekkilinin tescilli markasını kullanmasının haksız rekabet teşkil etmeyeceğini belirterek, Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2020/336 Esas, 2021/263 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, asıl davanın tümden reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:Dosyada mevcut TPMK kayıtları incelendiğinde; davacı adına tescilli … başvuru numaralı “…” ibareli markanın 14, 16, 18, 20, 24, 35, 37, 42. sınıfta, … başvuru numaralı “…” ibareli markanın 35. sınıfta, … başvuru numaralı “…” ibareli markanın 25. 20, 14, 16, 24, 35, 37, 40, 41, 42 , … “…” ibareli markanın 04, 5, 6, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 15, 17, 19, 21, 22, 23, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 38, 44, 45. sınıflarda tescilli olduğu, dava tarihi itibariyle tescil kaydının devam ettiği, “…” ibareli markanın … tescil numarası ile 36, 39, 43. sınıflarda … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi adına tescilli olduğu, marka başvurusunun … Tic. LTD. ŞTİ adına yapıldığı anlaşılmıştır.Dosyaya sunulan Bakırköy …. Noterliğinin 24 Mayıs 2013 tarihli, … Yevmiye numaralı Marka Devir Sözleşmesi incelendiğinde; …Ltd. Şirketi tarafından … tescil numaralı “…” markasının … Tic. Ltd. Şirketi’ne devredildiği görülmüştür. Davalı-birleşen davacı tarafça dosyaya sunulan TPMK kaydına göre … tescil numaralı markanın birleşen davanın açıldığı 11/06/2015 tarihinden sonra, 19/06/2015 tarihinde … Anonim Şirketi’ne devredildiği görülmüştür.Davalı-birleşen davacı tarafça dosyaya sunulan 27/02/2017 tarihli İnhisari Marka Lisans Sözleşmesi incelendiğinde; … tecsil numaralı markayla ilgili … A.Ş. tarafından, davalı-birleşen davacı … A.Ş.’ne (Davalı-birleşen davacının unvanı bu şekilde değişmiştir) 10 yıl için marka kullanım hakkı verildiği tespit edilmiştir.Davacı-birleşen davalı … Ticaret A.Ş.’nin ticaret sicil kaydı incelendiğinde; 23/11/1999 tarihinde tescil edildiği, faaliyet alanının belirli bir mala tahsis edilmeyen mağazacılık, inşaat ve taahhüt hizmetleri, kiralama hizmetleri vb. olduğu tespit edilmiştir.Davalı-birleşen davacı … Tic. LTD ŞTİ’nin ticaret sicil kaydı incelendiğinde; 19/07/2007 tarihinde tescil edildiği, faaliyet alanının gayrimenkul, inşaat, mimarlık hizmetleri ile kuyumculuk ürünleri alım satımına ilişkin olduğu görülmüştür. Yine ticaret sicil kaydı incelendiğinde; … Tic. LTD ŞTİ ‘ nin … Anonim Şirketi’ ne katılarak ticaret sicil kaydını değiştirdiği, davalı birleşen davacı şirketin ticaret unvanının yeniden değiştirilerek halen …Anonim Şirketi unvanını aldığı anlaşılmıştır.İlk derece mahkemesince alınan 22/02/2016 tarihli bilirkişi raporunda; “tarafların markalarının ticari hayatta kullanılmaları durumunda vasat düzeydeki muhatapların, her iki şirket ya da işletme arasında iktisadi ya da idari bağlantı olduğunu düşünmelerinin mümkün olduğunu, bu durumun da iltibas tehlikesi olarak değerlendirileceği, ancak somut olayda davalının markasının da tescilli olup, davacının bu tescilli markanın kullanılmasından dolayı men ve ref talep edemeyeceği, davalının tescilli markasını tescilli olduğu şekilde ve tescil edildiği mal ve hizmetlerde kullanmasının haksız rekabet teşkil etmeyeceğini, davalının tescilli markasını tescil edildiği şekilden farklı olarak internet sitesinde kullanmasının haksız rekabet olarak nitelendirilebileceği, davalının 2006 yılında tescil edilen markasıyla ilgili 2015 yılında dava açılmasının dosyadaki bilgiler kapsamında MK’nun 2. maddesi kapsamında dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığı, marka hukuku açısından sessiz kalma nedeniyle hak kaybının gerçekleştiğinin kabul edilebileceğine” dair görüş bildirmişlerdir.Birleşen davayla ilgili alınan 16/01/2017 tarihli ek bilirkişi raporu incelendiğinde; “dosya içerisinde bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesi ve yapılan tespitler ve yürürlükteki mevzuat hükümleri çerçevesinde yapılan değerlendirmeler sonucu; davacı tarafın söz konusu marka üzerinde hak sahibi olduğuna ve dolayısıyla dava açma hakkına sahip olduğuna dair dosyaya evrak sunmadığı, bu sebeple marka hakkına tecavüz davasının ilk şartı olan, marka hakkına sahip olma hususunun işbu dava bakımından gerçekleşmediği, davacı tarafın marka hakkına sahip olması halinde dahi, davalının markasına tecavüz teşkil eden kullanımlarını ispatlayamadığı, dava konusu kullanımların gerçekleştiği tarihte davalı şirketin marka tesciline sahip olduğunu ispatlaması halinde, kök rapordaki kanaatlerini muhafaza ettikleri, ancak davalı/karşı davacının kendisine ait marka tescili bulunduğunu ispatlayamaması halinde, davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden kullanımları gerçekleştirdiğine” dair görüş bildirdikleri anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince alınan 29/04/2021 havale tarihli raporda; “… alan adının sahipliği hakkında bilgi edinmek amacıyla yapılan incelemelerde, internet sitesinin yer sağlayıcısı ve erişim sağlayıcısının … A.Ş olduğu, söz konusu alan adının 10.11.2014 tarihinde kayıt ettirilmiş olduğu, alan adı kayıt ettiren bilgilerine bakıldığında; alan adının “….A.Ş” adına kayıt ettirildiği, davalı yan kullanımlarının … tescil numaralı markaya dayandığını iddia ve beyan etmekte ise de, ilgili markanın görseli “…+Şekil” şeklinde iken, davalı yanın markasal kullanımlarının “…+ŞEKİL” şeklinde olması ile davalının marka tescil ibaresini tescilli halinden farklı olarak kullandığının tespit edildiği ve tescilli markada yer alan ayırt edici unsurun ve “…” ile “…” ibareleri arasında yer alan “-” şeklinin çıkartılması sureti ile yapılan kullanımların davacı yana ait markalara yakınlaşmakta olduğu kanaatine varıldığı, davalının dosyaya sunmuş olduğu ticaret sicil kayıtları ve davalının https:/…org.tr/… alan uzantılı İTO kayıtları incelendiğinde, … Anonim Şirketi’nin eski unvanlarının … Ticaret Ltd. Şti., … Ticaret Ltd. Şti., …Ticaret Ltd. Şti., … A.Ş., Tasfiye Halinde … A.Ş.. Ve … A.Ş. olduğunun tespit edildiği, bu durumda, davalı “…A.Ş.”nin dosyada mündemiç İTO kayıtlarından eski unvanının … Anonim Şirketi olup olmadığının tespit edilemediği, davalı … Anonim Şirketi’ne ait internet sitesinde yer alan “Akaryakıt İstasyonları”, “Gayrimenkul ve Danışmanlık”, “Dış-İç Ticaret”, “Likra ve İplik” ve “Sosyal Sorumluluk” şeklinde sıralanabilecek kullanımları ile davalı tescil sınıflarında yer alan hizmetler karşılaştırıldığında, yukarıda yer alan kullanımlardan yalnızca Gayrimenkul ve Danışmanlık şeklindeki kullanımlarının tescili kapsamındaki 36. nice sınıfı ile paralellik arz ettiği, davalı yanın kullanımında olduğu değerlendirilen sair mal ve hizmetlerin ise ilgili markanın tescilli olduğu sınıfların içerisinde yer almadığı, davalı … Anonim Şirketi’ne ait web sitesinin, davalı şirketin iştigal ettiği faaliyet alanlarından “Akaryakıt İstasyonları”, “Gayrimenkul ve Danışmanlık”, “Dış-İç Ticaret”, “Likra ve İplik” ve “Sosyal Sorumluluk” şeklinde belirtilmiş olan emtia ve hizmetlerin bakımından gerçekleştirilen kullanımlarından “Likra ve İplik” faaliyetlerinin davacının … tescil numaralı markasının 23. Sınıfındaki “..Tekstil amaçlı büküm iplikleri; dikiş, nakış ve örgü iplikleri, tireler, esnek iplikler…” emtiaları ile benzer olduğu, “Akaryakıt İstasyonları” faaliyetlerinin, davacının … tescil numaralı markasının 37. Sınıfındaki . “…Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve yakıt dolumu)…” hizmetleri ile ayniyet derecesinde benzer olduğu, davalının ilgili kullanımlarının davacı yana ait … tescil numaralı 23. Sınıfta ve … tescil numaralı 37. Sınıfta belirtilen emtialar/hizmetler yönüyle tescilli markadan kaynaklanan haklarını ihlal eder ve davacı yan ile haksız rekabet teşkil eder mahiyette olduğu, …Ticaret Ltd. Şti. tarafından 17/09/2007 tarihinde “Komple İstasyon Saha Çizimi, Konapi Çalışması, Danışmanlık Bedeli” açıklaması ile kesilmiş olan fatura ile davacının … numaralı 37. sınıfındaki (… Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve yakıt dolumu)…) belirtilen hizmetlerde tescilli markasının bulunması nedeniyle davacının davalıdan işbu fatura tarihi itibariyle haberdar olacağı, fatura tarihi olan 17/09/2007 tarihinden dava tarihi olan 20/03/2015 tarihine kadar davacının davalının eylemlerine yönelik herhangi bir girişimde bulunduğuna dair dosyada herhangi bir evrak/belge de yer almadığından davacının Kara Araçları Servis İstasyonu Hizmetleri (Bakım, Tamir ve Akaryakıt Dolumu hizmetleri yönüyle uzun süre sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığı, davalı yanın sunmuş olduğu fatura örneklerinden davalı yanın “Gayrimenkul ve Danışmanlık”, “Dış-İç Ticaret”, “Likra ve İplik” ve “Sosyal Sorumluluk” emtia ve hizmetleri bakımından kullanımını gösterir fatura suretlerine ve/veya kullanımı gösterir dosyada başkaca herhangi bir evrak/belgeye de rastlanılmadığından, davalı yanın ilgili alanlarda yaptığı faaliyetlere karşı davacı yan tarafından başlatılan huzurda bulunan dava bakımından davacının uzun süre sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğramadığı, davacının dosyada mündemiç delilleri ışığında davacı markasının tanınmış olduğu sonucuna ulaşılamadığı” belirtilmiştir. İlk derece mahkemesince 14/09/2021 havale tarihli ek raporda sonuç olarak; “…dosyada mündemiç deliller ışığında davacı ve davalı yanın kök rapora karşı yaptıkları itirazların incelenmesi neticesinde, kök raporda yer verilen görüş ve kanaatlerinde herhangi bir değişiklik olmadığı” belirtilmiştir.
GEREKÇE: Asıl ve birleşen dava marka hakkına tecavüzün tespiti ve önlenmesi davasıdır.Mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiş, karara karşı her iki taraf vekili de istinaf yargı yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Öncelikle davacı-birleşen davalı vekilinin istinaf nedenleri incelenmiş; davalı-birleşen davacının dayandığı markanın kendi adına tescilli olmadığı iddia edilmişse de, dosyaya sunulan Bakırköy …. Noterliğinin 24 Mayıs 2013 tarihli, … Yevmiye numaralı Marka Devir Sözleşmesi incelendiğinde; … Ticaret Ltd. Şirketi tarafından … tescil numaralı “…” markasının davalı-birleşen davacıya devredilmiş olduğu, devren alınan markayla ilgili önceye dayalı tüm hakların da davalı-birleşen davacı şirkete geçtiği, birleşen dava açıldıktan kısa bir süre sonra markanın başka bir şirkete devredildiği, asıl ve birleşen davaların açıldığı tarihlerde davalı-birleşen davacının marka üzerinde hak sahibi olduğu anlaşılmakla, davacı-birleşen davalı vekilinin buna ilişkin istinaf talebi kabul edilmemiştir.Davacı-birleşen davalı vekili tek bir fatura ile davalı-karşı davacının markayı kullandığının kabul edilemeyeceğine dair istinaf talebinde bulunmuşsa da, dosyaya davalı-birleşen davacı tarafça sunulan 17/09/2007 tarihli fatura ile 37. sınıf kapsamında yer alan “Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve yakıt dolumu)” hizmetleri ile bağlantılı olan akaryakıt istasyonu kurulması ve danışmanlık hizmetleri konusunda davalı-karşı davacı şirket ile bağlantılı olduğu ticaret sicil kayıtları ve bilirkişi raporları ile tespit edilen … Tic. Ltd. Şirketi tarafından ticari faaliyette bulunulduğu, faturada “…” ibaresinin ticaret unvanından ayrı ve öne çıkacak şekilde markasal olarak kullanıldığı, hatta aynı şirketin bu tarihten daha eski tarihleri taşıyan benzer faturalarının da dosyada mevcut olduğu, ancak davalı-karşı davacı şirketin kuruluş tarihinden önceki faturalar oldukları, davalı-birleşen davacı şirketin “…” esas unsurlu ticaret unvanı ile 19/07/2007 tarihinde “gayrimenkul, inşaat, mimarlık hizmetleri ile kuyumculuk ürünleri alım satımı” faaliyetleri için ticaret sicile kaydedildiği, hizmet sunumlarında ticaret unvanlarının genellikle marka olarak kullanıldıkları, davacı-birleşen davalı tarafın ticaret unvanı benzerliği nedeniyle de dava tarihine kadar bir itirazda bulunmadıkları, esasen davacı-birleşen davalının bu sınıfı barındıran markasının 2010 yılında tescil edildiği, aynı sektörde faaliyet gösteren davacı-birleşen davalının karşı tarafın akaryakıt istasyonu kurulması ve danışmanlık hizmetlerinde marka kullanımlarından haberdar olmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, 2007 yılından dava tarihine kadar davalı-birleşen davacının marka tescili kapsamında kalmayan bu hizmetlerde marka kullanımına itiraz edilmediğinden davacı-birleşen davalı tarafın bu hizmetler için sessiz kalma nedeniyle hak kaybına uğradığı kanaatine varılmakla, davacı-birleşen davalı vekilinin bu yöndeki istinaf talepleri de kabul edilmemiştir. Davacı-birleşen davalı vekili karşı tarafın marka kullanımlarının tescil edildikleri şekilden farklı olması nedeniyle tüm kullanımlarının müvekkilinin markasına tecavüz teşkil ettiğine dair istinaf talebiyle ilgili yapılan incelemede; her iki tarafa ait markaların esas unsurunun “…” olduğu, davalı-birleşen davacının markasında “…” ibaresinin “…” şeklinde tescil edildiği, ayrıca davacı-birleşen davalının markasının mora yakın pembe renkli dikdörtgen şekil içine beyaz harflerle yazıldığı, davalı-birleşen davacının markasının ise mavi renkli dörtgen şekil içinde beyaz renkli ters hilal şekli, altında yine beyaz harflerle “…” ibaresi, onun altında da kırmızı dikdörtgen içinde beyaz harflerle “…” ibaresinin yazılı olduğu, her iki tarafın markalarının şekil unsurlarının ve renklerinin farklı olduğu, davalı-birleşen davacı tarafça … tescil numaralı markanın kırmızı dikdörtgen içinde “… ” şeklinde kullanıldığı, her ne kadar davalı-birleşen davacı tarafça markanın ayırt edici karakteri değiştirilmeden farklı unsurlarla kullanılması halinde markanın farklı kullanıldığından söz edilemeyeceği savunulmuşsa da, tarafların markalarının esas unsurlarının aynı olduğu, davalı-birleşen davacının markasının davacı-birleşen davalının markasından farklı olarak “…” ve “…” ibareleri arasındaki “-“ işaretinin mevcut olduğu, bu işarete yer verilmeksizin markanın “…” olarak kullanılmasının markayı davacı-birleşen davalının markasına yakınlaştırma amacını taşıdığı, ortalama tüketiciler tarafından markaların karıştırılma ve ilişkilendirilme ihtimalinin mevcut olduğu, bu nedenle davalı-birleşen davacının … tescil numaralı “… ” markasının tescili kapsamında kalan mal ve hizmetlerde de bu şekildeki marka kullanımlarının da davacı-birleşen davalının tescilli markalarına tecavüz teşkil edeceği, ancak davacı-birleşen davalının 37. sınıf kapsamında yer alan “Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve yakıt dolumu)” hizmetleri için davalı-birleşen davacının “…” şeklindeki marka kullanımına 2007 yılından itibaren sessiz kalması nedeniyle, bu hizmet sınıfı için hak kaybına uğradığı kanaatine varılmakla, davacı-birleşen davalı vekilinin bu yöndeki istinaf talebinin de reddine karar verilmiştir.Davalı-birleşen davacının kötüniyetli olduğuna dair istinaf talebiyle ilgili yapılan incelemede; davalı-birleşen davacının ticaret unvanını birden çok değiştirmesinin tek başına kötüniyetli hareket ettiğini ispatlamaya yeterli olmadığı kanaatine varılmıştır.Davalı-birleşen davacı vekilinin birleşen davayla ilgili, müvekkilinin marka üzerinde hak sahibi olduğuna dair istinaf talebiyle ilgili yapılan incelemede; dosyaya sunulan Bakırköy …. Noterliğinin 24 Mayıs 2013 tarihli, … Yevmiye numaralı Marka Devir Sözleşmesi incelendiğinde; … Ticaret Ltd. Şirketi tarafından … tescil numaralı “…” markasının davalı-birleşen davacıya devredilmiş olduğu, devren alınan markayla ilgili önceye dayalı tüm hakların da davalı-birleşen davacı şirkete geçtiği, birleşen dava açıldıktan kısa bir süre sonra markanın başka bir şirkete devredildiği, birleşen davanın açıldığı tarihte davalı-birleşen davacının marka üzerinde hak sahibi olduğu anlaşılmakla, davalı-birleşen davacı vekilinin buna ilişkin istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir. Ancak birleşen davayla ilgili davacı-birleşen davalının, davalı-birleşen davacının dava açıldığı tarihte hak sahibi olduğu … tescil numaralı markaya tecavüz teşkil edecek şekilde markayı kullandığına dair hiçbir delil elde edilemediği, davalı-birleşen davacının markasının gayrimenkul hizmetleri için 2010 yılından itibaren tescilli olduğu, 43. sınıfta geçici konaklama hizmetleri için davalı-birleşen davacı tarafça markanın kullanıldığına dair dosyada bir delil bulunmadığı, birleşen davacının davasını ispatlayamadığı, bu nedenle birleşen davanın reddine dair verilen kararın sonuç olarak doğru olduğu anlaşılmakla, yalnızca gerekçesinin düzeltilmesine karar vermek gerekmiştir. Davalı-birleşen davacı vekilinin müvekkilinin markasının tescilli olduğu şekilde kullanıldığı, marka üzerinde öncelik haklarının bulunduğu, davacı-karşı davalının sessiz kalma nedeniyle hak kaybına uğradığına dair istinaf talepleri incelendiğinde; davalı-birleşen davacının “…” esas unsurlu markasını “-” işaretine yer vermeksizin kırmızı dikdörtgen içinde yer alacak şekilde ” …” şeklinde kullandığı, bu kullanımın tescilden farklı kullanım olarak değerlendirilmesi gerektiği, bu nedenle asıl davanın açıldığı tarihte hak sahibi olduğu … tescil numaralı markanın tescili kapsamında kalan mal ve hizmetlerde bu şekildeki marka kullanımlarının davacı-birleşen davalının marka haklarına tecavüz teşkil edeceği, ancak davacı-karşı davalının 37. sınıf kapsamında yer alan “Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve yakıt dolumu)” hizmetleri için sessiz kalma nedeniyle hak kaybına uğradığı, davalı-birleşen davacının iş yeri tabelasında ve alan adında tescilli ticaret unvanının esas unsuru olan “…” ibaresini kullanmasının yasal hakkı olduğu, ilk derece mahkemesince davalı-birleşen davacının “Sosyal sorumluluk” ve “İç ve Dış Ticaret” konularında marka kullanımının da davacı-birleşen davalının marka haklarına tecavüz teşkil ettiğinin tespitine karar verilmişse de, davacı-birleşen davalının markasının tanınmış marka olduğunun ispatlanamadığı, “İç ve Dış Ticaret” ile “Sosyal Sorumluluk” kavramlarının çok geniş bir alanı kapsayacak genel kavramlar oldukları, davacı-birleşen davalının tescilli markalarının kapsamındaki hangi mal ve hizmetleri ifade ettiklerinin tespit edilemediği gibi, çok geniş bir tanımlamaya sahip olmaları nedeniyle hükmün infazının mümkün olamayacağı, davalı-birleşen davacının bu alanlarda marka kullanımlarının karşı tarafın marka haklarına tecavüz teşkil ettiğinin kabul edilemeyeceği, davalı-birleşen davacının … alan adlı internet sitesinde markasının tescili kapsamında bulunmayan “Likra ve İplik” emtiası için “… ” şeklindeki marka kullanımının davacı-birleşen davalının 2010 74877 tescil numaralı markasının 23. sınıfındaki “..Tekstil amaçlı büküm iplikleri; dikiş, nakış ve örgü iplikleri, tireler, esnek iplikler…” emtiaları ile benzer olduğu, bu markasına tecavüz teşkil ettiği, yine davalı-birleşen davacının markasının tescili kapsamında kalan “Gayrimenkul ve danışmanlık” hizmetleri için markasını “-” işaretine yer vermeksizin “…” şeklindeki kullanımının da karşı tarafın bu sınıfta tescilli … başvuru numaralı “…” ibareli markasına tecavüz teşkil ettiği, davalı-birleşen davacının “Likra ve iplik” emtiası ile “Gayrimenkul ve danışmanlık” hizmetleri dışında, davacı-birleşen davalının markalarına tecavüz teşkil eden başkaca bir marka kullanımının da tespit edilemediği anlaşılmakla, davalı-birleşen davacı vekilinin istinaf taleplerinin kısmen kabulüne, ilk derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılması gerekmediğinden yeniden hüküm kurulmasına, asıl davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, davalıya ait olan www…com alan adlı internet sitesinde “Likra ve İplik” emtiaları için “…” markasını kullanmasının ve “Gayrimenkul ve Danışmanlık” hizmetleri bakımından tescilli “…” markasını “… şeklinde kullanmasının davacının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin men’ine, belirtilen bu emtia ve hizmetler yönünden davalıya ait ve tecavüz teşkil eden tanıtım vasıtalarının toplatılmasına, bahsi geçen internet sitesinde davalının bu şekildeki kullanıma son vermemesi halinde internet sitesine erişimin engellenmesine, karar kesinleştiğinde hüküm özetinin masrafı davalıya ait olmak üzere ülke çapında yayımlanan tirajı en yüksek beş gazetenin birinde ilanına, davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine, birleşen davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı-birleşen davalı vekilinin istinaf taleplerinin REDDİNE, 2-Davalı-birleşen davacı vekilinin istinaf taleplerinin kısmen KABULÜNE, kısmen REDDİNE, 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b2. maddesi uyarınca Bakırköy 1. Fikri ve sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 07/12/2021 tarihli, 2020/336 Esas, 2022/263 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Asıl davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, Davalıya ait olan www…com alan adlı internet sitesinde “Likra ve İplik” emtiaları için “…” markasını kullanmasının ve “Gayrimenkul ve Danışmanlık” hizmetleri bakımından tescilli “…” markasını “…” şeklinde kullanmasının davacının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, Marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin men’ine, Belirtilen bu emtia ve hizmetler yönünden davalıya ait ve tecavüz teşkil eden tanıtım vasıtalarının toplatılmasına, Bahsi geçen internet sitesinde davalının bu şekildeki kullanıma son vermemesi halinde internet sitesine erişimin engellenmesine,Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin masrafı davalıya ait olmak üzere ülke çapında yayımlanan tirajı en yüksek beş gazetenin birinde ilanına, Davacının fazlaya ilişkin taleplerinin REDDİNE, Birleşen davanın REDDİNE,4-İlk derece yargılaması yönünden; a)Asıl dava için karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 269,85 TL ilam harcından, 27,70 TL peşin harcın mahsubu ile, eksik kalan 242,15 TL bakiye karar harcının, davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,b)Birleşen davada karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 269,85 TL ilam harcından, 27,70 TL peşin harcın mahsubu ile, 242,15 TL bakiye karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,c)Asıl davada davanın kısmen kabulü nedeniyle, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,ç)Asıl davada davanın kısmen reddi nedeniyle, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,d)Birleşen davada karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,e)Asıl davada davacı tarafından yapılan 54,80 TL harç giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,f)Asıl davada davacı tarafından yapılan 819,10 TL tebligat-tezkere masrafı ve 1.300,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.119,10 TL yargılama giderinin, davanın kısmen kabulü nedeniyle 1.059,55 TL’sinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin üzerinde bırakılmasına,g)Asıl davada davalı tarafından yapılan 120,00 TL tebligat – tezkere masrafı ve 3.900,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.020,00TL yargılama giderinin, davanın kısmen reddi nedeniyle 2.010,00 TL’sinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin üzerinde bırakılmasına, ğ)Birleşen davada davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf yargılaması yönünden;a)İstinaf peşin harcının talebi halinde davalı-birleşen davacıya iadesine, b)Davacı-birleşen davalıdan alınması gereken 269,85 TL harçtan, peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 189,15 TL harcın davacı-birleşen davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına, c)İstinaf aşamasında davalı-birleşen davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 441,40 TL (220,70 x 2) istinaf yoluna başvurma harcının davacı-birleşen davalıdan alınarak davalı-birleşen davacıya verilmesine, ç)Davacı-birleşen davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, d)İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/11/2023