Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/1043 E. 2022/2071 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1043 Esas
KARAR NO: 2022/2071 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/04/2017
NUMARASI: 2015/144 E. – 2017/98 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/12/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili adına … ibareli 33. Sınıfta markaların tescilli olduğunu, …’ın bir şarap çeşidi olduğunu, genellikle Elazığ yöresinde üretilerek sektörde bilinir hale geldiğini, adını Elazığ’ın Harput ilçesindeki buzluk mağaralarından aldığını, … ibaresinin de şarap serisi olduğunu, pek çok firmanın … ibareli şarap serileri bulunduğunu, bu sektörde faaliyet gösteren tüm firmalar tarafından kullanılan ibareler olduğunu, … markasının gerçek hak sahibinin müvekkili olduğunu, 2005 yılından beri adına tescil edildiğini beyanla; davalı şirket adına … numara ile tescilli … ve … Numara ile Tescilli … markalarının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının kötüniyetli olduğunu, davanın süresi içinde açılmadığını, … ibareli markanın 33. sınıfta yer alan alkollü içkiler emtiaları üzerinde 8/3 maddesi anlamında gerçek hak sahibi olduğu iddiasının kabul edilemez olduğunu, 556 sayılı KHK nin 8/3 maddesi gereğince; davacının … ibaresi üzerinde, müvekkili firmadan önceki ve üstün bir hakkının varlığının kabulü için öncelikle; 2005 tarihinden önce “alkollü içecekler” üzerinde ticari hayatta etki yaratacak şekilde bir markasal kullanımının olup olmadığı, bu ibare ile anılan emtialar hizmetler üzerinde … ibaresinin ayırt edici / tanınmış hale gelip gelmediğinin tespit edilmesi gerektiğini, davacının … ibaresini markasal anlamda kullandığı ve bu ibareye ayırt edici ve bilinen bir özellik kazandırdığına ilişkin hiçbir delil sunmadığını, … ve … markalarının tanınmış markalardan olup, dava konusu … … VE … … markalarının müvekkilinin tanınmış markalarının seri markaları olduğunu, markaların esas unsurunun tanınmış … ve … markaları olduğunun açık olduğunu, davacının müvekkiline ait … ve … ibarelerinin marka vasfına haiz olmayan ibareler olduğunu ileri sürmesinin gerçek dışı olduğunu, davacı iddialarının aksine, dayanak aldığı markaların müvekkiline ait hükümsüzlüğü talep edilen markalar ile 556 sayılı KHK anlamında benzer olmadığını, salt hükümsüzlüğü talep edilen markalar içerisinde … ibaresinin geçmesi nedeniyle markaların benzer kabul edilmesinin mümkün bulunmadığını, davacının 6 yıl sonra hükümsüzlük davasını açmasının iyiniyetli olmadığını davanın reddi gerektiğini beyan etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2015/144 E. – 2017/98 K. sayılı kararıyla; ” Davacı ve davalının markaları bir bütün halinde görsel açıdan kıyaslandığında kendine özgü bir ticari takdim şekli ile oluşturulmuş olup, markalar görsel olarak benzer değildir, tek ortak nokta genel bir ibare olan … ibaresidir. Markalar arasında görsel, işitsel ve logo anlamında bir benzerlik mevcut değildir. Genel ibarelerin ticari hayatta dürüstlük ilkesine göre yanına ekler yapılması suretiyle kullanımı da engellenemez. Bu açıdan davalı … ibaresini tek başına kullanmayıp, özgün olarak … ve … yani markanın asıl fonksiyonu olan ayırt ediciliği sağlayacak şekilde ,ticari hayatta dürüstlük ilkesine göre kullanıyor olması, davacı ve davalının markaları arasında karıştırma ihtimalinin bulunmadığı anlaşıldığından , toplanan deliller , denetim ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu ile birlikte değerlendirildiğinde davanın esastan reddi gerektiğinden” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; bilirkişi heyetinde marka hukuku bilirkişisinin bulunmadığını, bilirkişi heyetinin sektör bilirkişilerinden oluştuğunu, raporun yarısının davalının marka tescil listesinden oluştuğunu, bilirkişilerin dosyaya sundukları başka firmaların … ve … ibarelerinin yıllardır kullanıldığını gösteren delillerini dikkate almadığını, davalı markalarında … ve … ibareleri ile … ibaresinin siyah beyaz ve aynı puntoda yazılmasına rağmen, her nasılsa markalarda asli unsurun … ve … olduğunu, … ibaresinin tali unsur olduğunu beyan ettiklerini. -Bilirkişi raporunda müvekkilinin markalarına yer verilmediğini, davacı müvekkilinin 33. Sınıfta tescilli “…”müvekkili firmanın ibareli birçok markası bulunduğunu, birbirleriyle kıyasıya rekabet halinde bulunan iki firmanın markaları değerlendirilirken haksız rekabet hükümlerinin ayrıca dikkate alınması gerektiğini, müvekkili firmanın … ibaresiyle sektörde faaliyet gösterdiğini, davalı tarafın … ibaresi ile 33. Sınıf kapsamına girmesine müsaade edilmesinin iki firma arasındaki rekabet koşullarını olumsuz etkileyeceğini, davalı tarafın … ibaresini müvekkilinden sonra kullanmaya başladığını, alkollü içecek müşterilerinin … ibaresi ile davacı müvekkilini bilinç altına yerleştirdiğinden davalı markalarını müvekkilinin serisi gibi algılayacağını, incelenmesi gereken hususun, taraf markaları arasında benzerlik, taraf markalarının 33. Sınıf kapsamında birbirine karşı etkisi ve 33. Sınıfta ilk tescilin hangi tarafa koruyucu etki sağlayacağı olması gerektiğini, bu incelemeler yapılmaksızın karar verildiğini. -Bilirkişilerin hiçbir belge ve kamuoyu araştırması olmaksızın … ve … markalarının tanınmış marka olduğuna karar verdiklerini, bilirkişilerin tanınmış marka kavram ve kriterlerini bilmediklerini, müvekkilinin 2005 yılından beri tescilli markaları ile faaliyet sürdürdüğünü ve markalarının çoğunluğunda … ibaresini kullandığını, müvekkilinin … markası ile tanınır hale geldiğini, davalının müvekkilinin tanınmışlığından faydalanmaya çalıştığını. -Davalının … … ve … … markalarının müvekkili adına tescilli … markası ile benzer olduğunu, “her yönden vasat seviyedeki tüketici” ler nezdinde karışıklığa sebebiyet vereceğini, taraf markalarında ortak unsurun … ibaresi olup, tüketicinin bu ibareyi görünce yıllardır gördüğü davacı markası ile karıştıracağını, “…” ibaresinin taraf markalarının tümüne hâkim olan görünüş ve ayrıcalığını vurgulayan imaj olarak da karşımıza çıktığını, taraf markalarında ayrıcalığı vurgulayan unsurun “…” unsuru olduğundan, söz konusu markaların asli unsuru “…” ibaresi olduğunu, davalı tarafın … ibaresini içeren marklarının davacı müvekkiline ait … ibareli markalar ile benzer markalar olup aralarında iltibas tehlikesi bulunduğunu,, “… ve …” ibarelerinin ürün cinsi olup, marka olma niteliği taşıyan ibareler olmadığını, …’ın bir şarap çeşidi olduğunu, genellikle Elazığ yöresinde üretilerek sektörde bilinir hale geldiğini, adını Elazığ’ın Harput ilçesinin buzluk Mağaralarından olan …dan alan bir şarap türü olduğunu, … ibaresinin de yine bir şarap serisi çeşidi olduğunu, pek çok firmanın … ibareli şarap serileri bulunduğunu, sektörde faaliyet gösteren bütün firmalar tarafından kullanılan ibareler olduğunu beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak, yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin istinaf dilekçesine cevabında; müvekkilinin davaya konu markalarında asli unsurun bilirkişi raporu ve mahkeme kararında belirtildiği üzere … ve … ibareleri olduğunu, … ibaresinin tali unsur olduğunu, mahkemenin markaların bir bütün olarak bıraktığı izlenimi dikkate alarak yargılama yaptığını, davacının tanınmışlık ve gerçek hak sahipliği iddiasını kabul etmedikleri gibi, bu iddiaların ispatlanamadığını, müvekkilinin markalarının itiraza uğramayarak Kurum tarafından tescil edildiğini, … ibaresinin markalar için ayırt ediciliği düşük bir unsur olup, birçok içki firmasının içki emtiasında kullandığını, gerekçeli kararda da belirtildiği üzere genel ibarelerin ticari hayatta dürüstlük ilkesine göre yanına ekler yapılmak suretiyle kullanımının önlenemeyeceğini, gerekçeli kararda da belirtildiği üzere; … ve … markalarının asli unsuru olup, … ibaresinin ayırt ediciliği düşük tali unsur olup, tek bir kişinin tekeline verilemeyeceğini, taraf markalarının benzer kabul edilemeyeceğini, müvekkiline ait markaların şarap emtiasında, davalı markasının ise rakı emtiasında kullanıldığını, taraf markaları arasında genel görünüm, anlam, okunuş ve biçim itibarıyla karıştırılmaya sebebiyet verebilecek benzerlik bulunmadığını, … ve … ibarelerinin ayırt edici ve esas unsur olup, şarap emtiası için jenerik ibare olmadığını, … ve … markalarının tanınmış markalar olduğunu, … ibareli markanın ilk olarak 07/09/2983 tarihinde … sayı ile tescil edildiğini beyanla davacı istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: TPE kayıtlarının incelenmesinde; hükümsüzlüğü istenen davalı markasının … tescil no ile ticaret markası olarak 33. sınıfta … … ibaresi ile 31.7.2009 tarihinden itibaren 14.6.2010 tarihinde tescil edildiği, davalı markası … …’nun ise … tescil no ile ticaret markası olarak 33. sınıfta … … ibaresi ile 31.7.2009 tarihinden itibaren 14.7.2010 tarihinde tescil edildiği anlaşılmıştır. Mahkemece alınan bilirkişi raporundaki tespitlere göre; … markasının 2004 yılı öncesi … tarafından … ve … üzümlerinin karışımından yapılan bir şarap markası olduğu, 2004 yılı itibariyle … San. ve Tic, A.Ş’ye geçtiği, İngilizce menşeili … kelimesinin Türkçe karşılığının toprak, yerküre anlamına geldiği, … ibareli marka üzerinde … San. ve Tic. A.Ş’nin … tescil numarası ile hak sahibi olduğunu, … ve … markalarının ürünün adının yerine geçmiş jenerik markalar olmadığını, davalı firmanın ticari markaları olduğunu, raporlarındaki tablodada açıkça izah etikleri üzere, marka araştırma sonuçlarına göre … ve … markalarının davalı firma adına tescilllenmiş bir şarap serisi olduğunun anlaşıldığını, , … ve … markalı şarapların … ve … üzümlerinden yapılmakta olduğunu, bu sektörde kalite standardı yakalamış, yaygın dağıtım ağına sahip tanınmış markalardan olduğunu, 556 Sayılı KHK. 12. Maddesi gereğince “Dürüstçe ve ticari veya sanayi konularıyla ilgili olarak kullanmaları koşuluyla üçüncü kişilerin, ad ve adresini, mal veya hizmetlerle ilgili cins, kalite, miktar, kullanım amacı, değer, coğrafi kaynak, üretim veya sunuluş zamanı veya diğer niteliklere ilişkin açıklamaları kullanmaları marka sahibi tarafından engellenemez” hükmünün bulunduğunu, … … ve … … markalarında … ve … markalardaki hakim unsur olduğunu, davacı firma ile ortak İbaresi olan … ibaresinin ürün sınıfı ile ilgisi bulunmayan bir kelime olduğunu, markaların hakim unsurları dikkate alındığında, tali unsur olarak “…” ibaresinin kullanılmasının benzerlik, iltibas ya da karıştırılmaya neden olmayacağını, … ibareli markanın, … San, Ve Tİc, A,Ş. … numarası ile tescil lenmiş olduğunu, davalının başvuru tarihinden evvel içki türü olmadığı ve başka firmalarca da … ibareli alkollü içecek markası bulunmadığını, … ibareli markanın ise 2004 yılı öncesi … e ait bir şarap markası olduğunu, … in alkollü içkiler bölümünün 2004 yılında %100 blok satışı İle davalı firmaya geçtiğini, başka firmalarca da alkollü içki sektöründe bu markanın kullanılmadığını, Türk Patent Enstitüsünün sayfasından “…” ibareli Marka Sahibi araştırıldığında aynı sınıf içerisinde faaliyet gösteren ve … ibresi ile başlayan birçok firma tespit ettiklerini, 556 Sayılı K.HK. 7. Maddesi c bendi “Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin yapıldığı zamanı gösteren veya malların ve hizmetlerin diğer karakteristik özelliklerini belirten işaret ve adlandırmaları münhasıran veya esas unsur olarak içeren markalar tescil edilmez” hükmünü amir olduğunu, … … ve … … markalarındaki … ibaresi coğrafi kaynak belirten tanımlayıcı ibare olduğunu, tüketici tarafından mal veya hizmetin kaynağını belirten sözcük olarak algılandığını ve markanın asli fonksiyonu kullanıcı kitlesi tarafından bilinen … ve … olduğunu, davalı firmaya ait … markasının yapıldığı coğrafık bölgeye göre … , …, … vb, gibi tescilli markaları olup, …, …, … vb. gibi ibareler coğrafî bölgeyi tanımlayıcı bir görev yapmakta olup, markanın asıl fonksiyonu … ibaresi olduğunu, davalı firmaya ait … … markasında, … teriminin coğrafi bölgeyi belirtip, markanın asıl unsuru kullanıcı kitlesi tarafından … topraklarında yetişen üzümlerden yapıldığı bilinen … ibaresi olduğunu, sonuç olarak; … ve … İçki türü değil, … grubuna tescilli, şarap kategorisine ait markalardan olduğundan, … … ve … … markalarında … ve … markalardaki hakim unsur olup, davacı firma ile ortak ibaresi olan … ibaresi ürün sınıfı ile ilgisi bulunmayan bir kelime olduğunu, … … ve … … markalarındaki … ibaresi coğrafi kaynak belirten tanımlayıcı olup, tüketici tarafından mal veya hizmetin kaynağını belirten sözcük olarak algılanmakta ve markanın asli fonksiyonu … ve … olduğunu bildirdikleri anlaşılmıştır. Dava, 15/06/2015 tarihinde harcı yatırılarak açılmıştır.
G E R E K Ç E: Marka hükümsüzlüğü davasında, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verildiği, davacı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır. Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 Sayılı HMK 355. Madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepler ile, kamu düzeniyle ilgili hususlarla sınırlı olarak yapılmıştır. Dosyada bulunan marka tescil kayıtlarından; … markasının, davacı şirket adına 33. Sınıfta, 2005 yılından beri seri marka olarak tescilli olduğu anlaşılmıştır. Davalının hükümsüzlüğü istenen 33. sınıfta … … markasının 2009/41162 tescil no ile 31.7.2009 tarihinden itibaren, … … markasının ise … tescil no ile 31.7.2009 tarihinden itibaren tescil edildiği, … markasının davalı adına seri marka olarak yanına ve başına ekler getirilerek”… , … , … , … , … , … vs” şeklinde 2005 yılından itibaren tescilli olduğu anlaşılmıştır. Davalı adına … markasının “… Rezerv, … Rezerv+ şekil, … şekil, … dondurma ve cafe şekil , …, … , … ” şeklinde 2006 yılından itibaren tescilli olduğu anlaşılmıştır. Davacı vekilinin davalının hükümsüzlüğü istenen markalarda asli unsurun … ibaresi olduğunu, … ve … ibarelerinin ise tanımlayıcı nitelikte bulunup feri unsur olduğunu ileri sürmüşse de, mahkemece sektör bilirkişilerinin raporunda, … ve … ibarelerinin şarap emtiası yönünden tanımlayıcı olmadığı, davalı firma adına tescillenmiş bir şarap serisi olduğunu tespit ettiklerini beyan ettikleri, davacı tarafça da dosyaya bu ibarelerin tanımlayıcı olduğuna dair delil sunulmadığı, İngilizce … ibaresinin “toprak, yerküre” anlamına geldiği, … ibaresinin ise, Elazığ’ın Harput ilçesindeki buzluk mağaralarından esinlenerek oluşturulan ibare olduğu tanımlayıcı nitelikte bulunmadıkları anlaşılmıştır. Dava tarihinde yürürlükte olan, 556 sayılı KHK’nın 7/1 maddesinin c bendinde; “Ticari alanda cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin yapıldığı zamanı gösteren veya malların ve hizmetlerin diğer karakteristik özelliklerini belirten işaret ve adlandırmaları münhasıran veya esas unsur olarak içeren işaretlerin” marka olarak tescil edilemeyeceği düzenlenmiştir. … ibaresi davacı adına 33. Sınıfta tescilli ise de, aynı zamanda yaşadığımız coğrafi bölgenin adı olup, markaların tescilli olduğu emtialar bakımından, her hangi bir şekilde karakteristik özellik belirten bir ibare vasfında değildir. KHK 12. Maddesinde “dürüstçe ve ticari veya sanayi konularıyla ilgili olarak kullanmaları koşuluyla… Mal veya hizmetlerle ilgili coğrafi kaynaklara ilişkin açıklamaların kullanılmasının marka sahibi tarafından önlenemeyeceği” düzenlenmiştir. Bu durumda davalı markasında … ibaresinin asli unsur olarak yer alıp almadığının incelenmesi ve taraf markalarının 556 Sayılı KHK’nin 8/1-b maddesi anlamında iltibasa yol açacak derecede benzer olup olmadıkları hususunun değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmıştır. Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde taraf markalarının hitap ettiği tüketici kitlesini “her yönden vasat seviyedeki tüketici” olarak nitelendirdiği anlaşılmışsa da, taraf markalarının ortalama tüketici kitlesine hitap ettiği, görüşüne başvurulacak kişi olan ortalama tüketicinin; CJEU kararlarına göre “iyi bilgilenmiş, makul derecede gözlem yapan ve makul derecede dikkatli, makul derecede tecrübeli ve ihtiyatlı kimse” olarak tarif edildiği (CJEU, 498/07, Paragraf 74. CJEU, T-559/13, paragraf, 19) (Uğur Çolak-Türk Marka Hukuku-4. Baskı sf-238) anlaşılmıştır. Ortalama tüketici kitlesinin dikkat düzeyi değerlendirilirken, hedef tüketici kitlesinin de dikkate alınması gerektiği, alkollü içeceklerin, 18 yaşından büyük yetişkinlere hitap ettiği, ürün fiyatının da dikkat düzeyinin belirlenmesinde etkili olacağı, bu durumda taraf markalarının hitap ettiği tüketici kitlesinin makul derecede bilgilendirilmiş, makul derecede dikkatli ve makul derecede ihtiyatlı yetişkinler olduğu kanaatine varılmıştır. İlk derece mahkemesince alınan raporda da, belirtildiği üzere, davalı adına 2005 yılından itibaren tescilli … ve … markalarının 33. Sınıfta seri marka olarak tescilli olduğu, davaya konu markaların ise bu ibarelerin yanına … ibaresi getirilerek tescil edildiği ve davalı markalarında … ibaresinin asıl unsur değil tali unsur olduğu ve 2005 yılından beri tescilli oldukları ve alınan bilirkişi raporu kapsamında belirli bir bilinirlik kazanan … ve … ibareleri ile birlikte tali unsur olarak kullanılması halinde, alkollü içecek emtiasının hitap ettiği ortalama tüketici nezdinde davacı markaları ile iltibas yaratma tehlikesinin bulunmadığı kanaatine varılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken harç peşin alınmakla yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 08/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.