Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/1037 E. 2022/1633 K. 07.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1037 Esas
KARAR NO: 2022/1633
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/71Esas,
DAVANIN KONUSU: Markaya Tecavüz
TALEP KONUSU: İhtiyati Tedbirin Reddi Kararının kaldırılması
KARAR TARİHİ: 07/10/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili tedbir talepli dava dilekçesi ile, müvekkilinin … başvuru numarası ile “…” ibareli markası ve … başvuru numaralı “…” ibareli markaları için başvuruda bulunduğunu ve markaların bültende ilana açıldığını, müvekkilinin sektöründe tanınmış bir marka olduğunu ve davalının müvekkili ile aynı alanda faaliyette bulunmakta olup müvekkili şirkete ait markayı iltibas oluşturacak şekilde kullandığını, davalı tarafın davacıya ait marka hakkını ihlal edilerek, haksız ve hukuka aykırı şekilde imalatının yapıldığı, depolandığı ve bir çok mecradan pazarlandığını, müvekkilinin; bu ürünlerin Türkiye’de üretilmesi, satışı ve pazarlanması konusunda tek yetkili kişi olduğunu, davalının eyleminin, müvekkilin markasına tecavüz teşkil ettiğini ve yaratılan bu ikili durumun, müşteri kitlesi açısından kafa karışıklığı oluşturduğunu, davacı tarafa ait marka hakkına tecavüz fiillerinin tespiti ile tecavüzün giderilmesini talep etme zorunluluğu olduğunu, bu bağlamda davalıya ait ürünün her türlü kullanımın durdurulmasına, ürün, tabela, araç üzeri reklam, reklam, ambalaj, broşür, fatura, katalog, poster, kartvizit vb. evrak ile bütün iş materyallerine, belgelerine ve bu ürünlerin üretimine yarayan makine, araç, kalıplara, davalının adresinde e ve görüldüğü yerde tedbiren el konulması, davalıya ait; https: //www…com/…,https://www…://www… internet sitelerine erişimin tedbiren engellemesine kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince bilirkişi raporu alınmış olup dosya üzerinden ihtiyati tedbir talebi değerlendirilerek; dosya kapsamı, deliller, TPMK kayıtları ve aldırılan bilirkişi raporuna göre yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediği gerekçesiyle davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkil şirketin dava konusu ”…” ve ”…” adlı markalar için haricen bir marka başvurusunda bulunduğunu, ”…” adlı markaya ilişkin yapılan olduğumuz tescil başvurusunun 22.04.2022 tarihinde kabulüne karar verilmiş olup ”…” adlı marka başvurularının ise Resmi Markalar Bülteninde ilan aşamasında olduğunu, müvekkilin ürettiği ürünler ve kullandığı marka ile sektöründe en üst sıralarda yer almakta olup ciddi bir müşteri kitlesine sahip olduğunu, davalının da müvekkili ile aynı alanda faaliyette bulunduğunu ve müvekkili şirkete ait markayı, ”…” isimli ürününde iltibas oluşturacak şekilde kullandığını, bu durum, hedef kitlenin aynı olması nedeniyle kafa karışıklığına sebebiyet vermekte ve davalının haksız kazanç elde etmesine neden olduğunu, davalı tarafın satışını yaptığı ürünün adı, tanıtımı ve açıklama kısmında yer alan ifadeler müvekkil firmanın tescilli markası ile iltibas oluşturmakta ve ayırt edici bir vasıf taşımadığını, bu hususun mahkeme dosyasına sunulan bilirkişi raporunda da açıkça ifade edildiğini,müvekkili ürünlerinin Türkiye’de üretilmesi, satışı ve pazarlanması konusunda tek yetkili kişi olduğunu, davalının eyleminin, TTK M.54,55 vd. uyarınca haksız rekabet yasağını ihlal mahiyetinde olduğu gibi aynı zamanda 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun M.7/f(4). ve M.29 uyarınca müvekkilin marka hakkına tecavüz de teşkil ettiğini,mahkemece; müvekkile ait markanın tescilli olduğu (ki tescilli olmasa bile davalının eyleminin haksız rekabet yasağını ihlal ettiği dikkate alındığında ihtiyati tedbir t aleplerinin haklılığının yine de ortaya konmuş olacağını), davalı tarafın müvekkile ait markayı iltibas oluşturacak şekilde kullandığı (ürün adı, içeriği, ambalaj tipi hiçbir ayırt edici unsur taşımaksızın her anlamda müvekkile ait markanın birebir aynısı olduğunu) belirterek ihtiyati tedbir kararı verilmesini, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME -Bilirkişi raporuna göre; Dava tarihi itibarı ile davacının dayandığı “…” markasının 16.12.2021 tarihinde ve “…”markalasının 3.nolu emtia sınıfında 15.12.2021 tarihinde tescil başvuruları yapılmış ancak başvuru kesinleşmemiştir. Davalının … ibareli markası 22.10.2019 tarihinde 3 ve 35 nolu sınıflarda tescillidir. Bilirkişi marka vekili …14/04/2022 havale tarihli raporunda özetle; – “Davacı tarafa ait … başvuru numaralı “…” ve … başvuru numaralı “…” markalarının 03. Sınıfı kapsadığı, markaların dava ve inceleme tarihinde henüz … ve … sayılı Resmi Markalar Bülteninde ilanda olduğu, henüz tescile bağlanmadığı, davacıı markalarının tescilli olmamasının 7 ve 29. Maddeler bağlamında değerlendirmesinin mahkemeye ait olduğu, -davalı taraf adına … markasının … tescil numarası ile 03 ve 35. Sınıflarda tescilli olduğu, https://www..com/.., https://…, https://www… adreslerinde davalı ürünlerinin satış ve tanıtımının yapıldığı, ürün adının “…” olarak belirtildiği, davalı tarafça ürünler üzerinde kullanılan logoda, davalının kendi tescilli markası olan … ve harf sayı kümesini kullandığı, bu kümenin … şeklinde okunacağının söylenemeyeceği, davacı adına başvurusu yapılan markaların ise tertip tarzını haiz olduğu, çok sarih ve anlaşılır şekilde … ibaresinin marka örneği üzerinde okunduğu, taraf markalarının tertip tarzlarının farklı olduğu, … ibaresinin 03. Sınıfta yaygın kullanılan bir ibare olduğuna ilişkin herhangi bir veri bulunmadığı, davacı markalarının tek başına … ibaresinden oluşmadığı, davaya konu her iki markada da … ibaresinin yer aldığı, markalar arasında yapılan karşılaştırmada, davacı adına başvurusu yapılan markalar ile davalı tarafça ürünler üzerinde kullanılan markaların tertip tarzı, anlam, görsel unsurlar ve genel izlenim bakımından farklı olduğu, davalı tarafın ürünler üzerinde kullandığı marka ile davacı markası objektif olarak farklılık olmakla birlikte davalı tarafın satış esnasında herhangi bir zorunluluk olmadığı halde … ibaresini tescilli markası ile birlikte kullandığı, markanın satış sitelerinde adlandırılması esnasındaki … şeklindeki kullanımın 7/b anlamında “tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali” yaratabilecek bir kullanım olduğu, davalının ürünler üzerinde kullandığı marka ve tertip tarzı davacı markasından farklı olmakla birlikte, davacı tarafça kullanılan … ibaresinin ürün içeriğinde kullanılan 16 ayrı içeriğe atıf yapması, davalı tarafın da kendi ürün açıklamalarında 16 ayrı içeriğe atıf yapması, davalının satış sitelerinde herhangi bir logo olmaksızın … ibaresini kendi tescilli markası ile kullanmasının ve davacının ürün ve satış tekniği ile benzerlikler bulunmasının şartları varsa ve takdiri mahkemeye ait olmak üzere TTK kapsamında değerlendirilmesinin de mümkün olacağı” şeklinde görüş bildirmiştir.
GEREKÇE: Davacı, müvekkilinin sektörde tanınmış marka olduğunu, davalının kullanımlarının müvekkiline ait başvuru aşamasında olan “…” ve “…” markaları ile iltibas oluşturduğunu, davalının kötüniyetli olduğunu ileri sürerek haksız rekabetin ve markaya tecavüzün meni tesipiti, durdurulmasını talep etmiştir. Dava dilekçesindeki ihtiyati tedbir istemi ise; davalı ürünlerinin satış, tanıtım ve üretim ve her türlü kullanımının tedbiren engellenmesi, reklam, broşür, ambalaj, katalog vb ürünlere, bu ürünlerin üretimine yarayan araç ve kalıplara el konulması, ürün satışı yapılan internet sitelerine erişimin engellenmesi istemlerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut uyuşmazlıkta; davacının markasının sektörde tanınmış olup olmadığının ve kötüniyet iddiasının yargılamayı gerektirmesi, dosyada mevcut delil durumu, bilirkişi raporundaki tespitler dikkate alındığında ilk derece mahkemesinin bu aşamada ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmesi yerinde görülmüş ve davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,3-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 07/10/2022 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.