Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/1025 E. 2022/2096 K. 09.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1025 Esas
KARAR NO: 2022/2096
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/02/2022
NUMARASI: 2019/508 2022/108
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/12/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine bonoya dayalı takip başlattığını, müvekkili ile davalı arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını, müvekkili şirket yetkilisi …’nin takibe konu senedi incelediğinde, imzanın eski ortağı …’ün imzasına benzerliğinin görüldüğünü, bunun üzerine bu kişi ile davalı aleyhine suç duyurusunda bulunulduğunu, soruşturmanın devam ettiğini, davalının ifadesinde müvekkili yetkilisi …’yi tanımadığını, senedi …’den ona verdiği paralar karşılığında aldığını beyan ettiğini, …’ün ise davalıdan peyder pey borç aldığını, aldığı paraları …’ye havale ettiğini, ancak davalıya ödeme yapamadığını, bu nedenle şirket adına bonoyu imzalayıp davalıya verdiğini, borcun şirketin borcu olduğunu beyan ettiğini, buna göre hem davalının hem de davacı şirketin eski ortağının davacı şirkete borç verilmediğini kabul ettiklerini, eski ortağa verilen borçlardan müvekkili şirketin sorumlu tutulmasının doğru olmadığını belirterek müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacının iddialarının doğru olmadığını, …’ün ifadesinde senetten …’nin haberi olduğunu belirttiğini, bu kişinin şirketin finansal ihtiyaçları için davalıdan para aldıklarını beyan ettiğini, davacının dava dilekçesinde …’den zaman zaman para aldığını kabul ettiğini, bu beyanın ikrar niteliğinde olduğunu, sundukları belge ve yazışmalardan davacı şirket ve ortaklarının devamlı borç para bularak şirketi fonladıklarını, ancak daha sonra borcu inkar yolunu seçtiklerini bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davacı şirket ile davalı lehtar arasında herhangi bir akdi ilişki olmadığı, dolayısıyla davacı şirketin herhangi bir borcunun ödenmesi için bononun düzenlenmediği, senedin tanzim tarihinde davacı şirketin ortağı olan dava dışı … tarafından kendi şahsi ihtiyaçları için almış olduğu borçların ödenmesi için bononun düzenlendiği kanaatine varıldığı, bu tür bir borcun ödenmesi amacıyla şirket adına senet düzenlenebilmesi için o tarihte şirketin diğer ortağı olan …’nin de onayının alınması gerektiği, dava dosyası içeriğinden böyle bir onayın bulunmadığının anlaşıldığı, senedin geçersiz olduğu, davacıyı bağlamayacağı gerekçeleriyle davanın kabulüne, davacının dava konusu senet nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, icra dosyasından tahsil edilen 43.100,00 TL’nin davacıya iadesine, hükmolunan tutarın %20’si oranında kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir.
DAİREMİZ KARARI: Dairemiz 16/10/2019 tarihli, 2017/2264e.-2019/2155K. Sayılı kararı ile; “…Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 Sayılı TBK’nun 74.maddesi uyarınca, ceza mahkemesince maddi vakıanın tespitine ilişkin kararlar hukuk hakimini bağlayacağından, anılan ceza dosyasının sonucu beklenerek tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup açıklanan bu yön itibariyle davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü…” şeklinde karar verilmiştir.
DAİREMİZ KARARI SONRASI İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 22/02/2022 tarihli, 2019/508E.-2022/108K. Sayılı kararı ile;”…dava konusu senedin lehtarı durumundaki davalı ile davacı şirket arasında, herhangi bir akdi ilişkinin olmadığı ve dava konusu senedin davacı şirketin davalıya olan herhangi bir borcunun ödenmesi için düzenlenmediği, davalının şirketle herhangi bir ticari ilişkisinin bulunmadığı, dava dışı …’ün ortaklık payını davacı şirketin diğer ortağına devrettikten sonra, davacı şirketin borçlu, davalının alacaklı olduğu, davaya konu senedin, keşide tarihi hisse devrinden önceki bir tarihe tekabül edecek şekilde düzenlendiği ve dava konusu bonoya dayanarak davalı tarafından icra takibi başlatıldığı, ceza dosyasında da davaya konu senedin sahte oluşturulduğu ve sahte oluşturulmuş bu senedi tahsile çalışmalarıyla sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçunu beraberce işledikleri anlaşılan davalı ve dava dışı …’ün sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçundan ayrı ayrı cezalandırılmalarına karar verildiği ve kararın kesinleştiği anlaşıldığından, davacının davasının kabulü ile, davacının, Gaziosmanpaşa …İcra Müdürlüğü’nün … E., sayılı dosyasından takibe konu, 05/05/2013 tanzim, 25/08/2014 ödeme tarihli, 117.000-TL. bedelli bono nedeniyle, davalıya 117.000-TL. borçlu olmadığının tespitine, Gaziosmanpaşa …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından tahsil edilen 41.300-TL.’nin davalıdan istirdatı ile davacıya ödenmesine, davacının kötüniyet tazminat talebinin, şartları oluştuğundan kabulü ilekabul edilen tutarın %20’si olan 23.400-TL.’nın davalıdan alınarak davacıya verilmesine…” şeklinde karar verilmiştir. Kararı davalı vekili istinaf etmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı asıl istinaf dilekçesinde; karara itiraz ettiğini, ceza dosyası içeriğinde şirkete borç verdiğini ve şirketin borçlu olduğunu belirtmediğini veya kast etmediğini, kendisinin diğer ortak …’e elden borç verdiğini ve karşılığında senet verdiğini, bilirkişilerin deftere senedin işlenip işlenmediği hususunda durduğunu, oysa senedi deftere işleyecek kişilerin ortaklar olabileceğini hiç dikkate alınmadığını, deftere işlenmemiş borç sahte sonucu çıktığını, mahkemenin araştırma yapmadan adeta bilirkişi raporunu onayladığını, kararı kabul etmediğini, son kararın duruşmadan evvel verildiğini, duruşmada avukatının istifa ettiğini söyleyerek yeni avukat ataması için süre talep ettiğini, bu talebin reddedildiğini, ayrıca dosyada tahsil edilen rakamın ekli belgeden de görüleceği üzere 36.715,70TL olduğunu ancak mahkemenin bu rakamı dikkate almadığını, maddi hata yaptığını, %20 cezanın da vekalet ücretinin ve harcın bu rakama göre belirlenmesi gerekirken mahkemenin maddi hata yaptığını bildirmiştir.İstinaf dilekçesi ekinde sunulan 18/08/2015 tarihli reddiyat makbuzunda davalıya 36.715,70 TL icra dosyasından ödeme yapıldığı görülmüştür.
DELİLLER: Gaziosmanpaşa …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasının bir kısmının fotokopisinden davalının davacı şirket aleyhine 117.000,00 TL asıl alacak olmak üzere toplam 122.850,00 TL’nin tahsili için bonoya dayalı olarak 21/11/2014 tarihinde kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlattığı, takibe konu senedin 05/03/2013 tanzim, 25/08/2014 vade tarihli, 117.000,00 TL bedelli olduğu, keşidecisinin davacı şirket, lehtarın ise davalı olduğu, senedin nakden düzenlendiği görülmüştür. Hazırlık soruşturması sırasında …’ün kendisinin Türkiye’ye döndükten sonra geliri olmadığından ve şirketten de bir gelir alamadığından … isimli kişiden peyder pey para aldığını, aldığı paraları … hesabına havale ettiğini, ayrıca kendisine elden nakit olarak verdiği paralar da olduğunu, …’dan aldığı paraları peyder pey ödediğini, ancak 2013 yılında ödeyemediği için ve şirketin işlerinin de iyi gitmemesi nedeniyle senet düzenlediğini, senede şirket kaşesini vurduğunu, borcun şirketin borcu olduğunu beyan ettiği görülmüştür. Hazırlık soruşturması sırasında müşteki …’nin …’dan ve …’den şikayetçi olduğu, …’ı tanımadığını, şirketin muhasebe kayıtlarında böyle bir borcun olmadığını beyan ettiği görülmüştür. Hazırlık soruşturması sırasında beyanda bulunan … ise …’yi tanımadığını, …’ü tanıdığını, bu kişinin şirket kurduktan sonra para ihtiyati olduğunda 2013 yılına kadar değişik miktarlarda para aldığını, borcu ödemesini istediğinde kendisinin şirketin işlerinin iyi gitmediğini söylediğini, senedi düzenlediğini ve şirket kaşesini kullandığını, yanında şirket yetkilisi olduğuna dair belgeyi de sunduğunu, senetten dolayı şirketten alacağı olduğu için takip başlattığını beyan ettiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan iki kişilik bilirkişi raporunda; davacı şirket defterlerinde senetle ilgili bir kayda rastlanılmadığı, davacının ortakları olan … ve …’ün 2011, 2012 ve 2013 yıllarında herhangi bir borç bakiyelerinin olmadığı, buna göre şirket ortaklarının davacı şirkete borç verdiklerine ilişkin herhangi bir hesap hareketinin olmadığının anlaşıldığı, yine davacı şirketin 2011, 2012 ve 2013 kayıtlarında davalının alacağı olduğuna dair bir kayda da rastlanılmadığının belirtildiği, davalının davacı şirkete borç verdiğine dair herhangi bir makbuz, belge vs ibraz edemediği, icra dosyasından davalıya 41.300,00 TL ödeme yapıldığı, davalının ağır ceza mahkemesindeki duruşmada peyder pey davacı şirketin eski ortağı …’e nakit paralar verdiğini beyan ettiği, davalının varsa bir alacağı bunu davacı şirketten değil eski ortağı olan dava dış …’e yöneltmesi gerektiği, …’ün kendi şahsi ihtiyaçları için aldığı borçları ödemek maksadıyla bu senedi düzenlediği kanaatine varıldığı, böyle bir durum için ise diğer ortağın, yani …’nin onayının alınması gerektiği, senedin geçersiz olduğu, davacıyı bağlamadığı, bu senetten dolayı davacının davalıya borçlu olmadığı yolunda görüş ve kanaat belirtildiği görülmüştür.İstanbul 3.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/197 esas sayılı dosyasında davalı ile davacı şirketin eski ortağı … hakkında kamu davası açıldığı, bu kişilerden davalının 24/11/2015 tarihli duruşmadaki ifadesinde; …’ü çocukluğundan beri tanıdığını, nakit para aldığını, …’yi tanımadığını, 2013 yılı Mayıs ayında paraları ödemesini istediğini, kendisinin de bir yıl sonraya senet verebileceğini söylediğini ve senedi şirket kaşesiyle kaşeleyerek verdiğini, paraları şirket adına aldığını söylediğini, tefecilik yapmadığını belirttiği, sanık …’ün ise; şirkete finansal destek sunduğunu, yetmediğinden diğer sanıktan borç alıp şirkete verdiğini, bu durumdan …’nin de haberi olduğunu, borç parayı verdiğinin e-postalarda geçtiğini beyan ettiği görülmüştür. Söz konusu ceza dosyasının dairemiz kararından sonra beklenilmesine karar verildiği ve ceza mahkemesince yapılan yargılama sonunda sanık … ile sanık davalının dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından ayrı ayrı cezalandırılmasına karar verildiği, gerekçe olarak senedin sahte olarak oluşturulduğunun ve tahsile çalışıldığının belirtildiği, kararın istinaf incelemesine geçmek suretiyle 27/09/2021 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nın 72. Maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır.Davacı taraf, dava konusu senedin şirket borçları için düzenlenmediğini, davalı ile davacı arasında ticari ilişki bulunmadığını, senedin davacı şirketin önceki ortağı tarafından düzenlendiğini iddia etmiş, davalı taraf ise davacının iddialarının doğru olmadığını, verilen paraların şirketin finansmanında kullanıldığını savunmuştur. İlk derece mahkemesince 25/01/2017 tarihinde davanın kabulüne dair verilen kararın davalı vekilince istinaf edildiği, dairemizin 16/10/2019 tarihli kararı ile davalı … aleyhinde dava konusu senet ile ilgili olarak ağır ceza mahkemesinde açılan davanın sonucunun TBK’nın 74. Maddesi uyarınca beklenilerek tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle ilk derece mahkemesinin kaldırılarak yargılamaya devam edilebilmesi için dosyanın iade edildiği, dairemiz kaldırma kararından sonra mahkemece belirtilen ceza dosyasının sonucunun beklenildiği ve ceza dosyasının kesinleştiği gerekçe yapılarak davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekilince istinaf edilmiştir. Mahkemece kesinleşmesi beklenen ağır ceza mahkemesi kararının incelenmesinde dava konusu senet ile ilgili olarak davalı ve dava dışı … hakkında resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonunda dava konusu bononun dava dışı sanık …’ün şirket ortaklığından ayrıldıktan sonra diğer sanık olan davalı ile birlikte hareket ederek huzurdaki davanın konusu olan bonoyu düzenledikleri ve keşide tarihi olarak …’ün ortaklıktan ayrılmasından önceki bir tarihin yazıldığı, davalının davacı şirket ile herhangi bir ticari ilişkisinin bulunmadığının sabit olduğu ve davalı ile diğer sanığın sahte oluşturdukları senedi tahsile çalıştıkları ve üzerlerine atılı sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarını birlikte işledikleri gerekçeleri ile mahkumiyetlerine karar verildiği, kararın istinaf incelemesinden geçerek kesinleştiği anlaşılmıştır. Kesinleşen ceza dosyası içeriğinden de anlaşılacağı üzere davacının iddialarının sübuta erdiği, mahkemece bu hususlar gözetilerek yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, hükmedilen tutarın davacıdan tahsil edilen tutar olup, bu miktar yönünden kararda bir isabetsizlik olmadığı, ayrıca menfi tespit davasının dava değerinin bono bedeli olup, bu miktar gözetilerek vekalet ücreti ve yargılama giderleri ile %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesinde usule aykırı bir yön bulunmadığı, her ne kadar davalı tarafça avukatının çekilmesi nedeniyle süre talebinde bulunulmuş ise de bu hususun davalıya 07/02/2022 tarihinde tebliğ edildiği, duruşmanın ise 22/02/2022 tarihli olup, davalının yeni bir avukat tutması için arada yeterli bir sürenin bulunduğu, bu hususlar gözetildiğinde davalıya avukat tutması hususunda süre verilmemesinde usule aykırılık görülmediği anlaşılmakla davalı asılın istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalının istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 7.992,27 TL istinaf harcından peşin alınan 1.998,10 TL’nin mahsubu ile 5994,17TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.09/12/2022