Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/1016 E. 2023/1305 K. 26.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1016 Esas
KARAR NO: 2023/1305
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/04/2017
NUMARASI: 2016/178 – 2017/77
DAVANIN KONUSU: Marka (Maddi Tazminat İstemli)
DAVA TARİHİ: 17/08/2016
KARAR TARİHİ: 26/09/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 356. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma açılarak yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin 43. sınıf emtia Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri vs. olan … markasının 18/11/2015 tarihinden itibaren on yıl süreyle 25/05/2016 tarihinde müvekkili adına tescil edildiğini, müvekkilinin daha önce de Suriye Arap Cumhuriyeti’nde de … markasını kendi adına 19/07/2011 tarihinde … nolu talebine istinaden tescil ettirdiğini, 9 Mayıs 2014 tarihinden itibaren İstanbul ilinde lokanta işleterek sürdürdüğünü, davalının, marka sahibi olan müvekkilinin izni olmaksızın … markasını veya ayırt edilemeyecek derecede benzerini işletmesini açtığı tarihten beri kullanmak suretiyle markayı taklit ettiğini, İstanbul 1. FSHHM’nin 2016/60 D. iş sayılı dosyasında davalının ihtiyati tedbir kararına karşı yapmış olduğu itiraz dilekçesinde müvekkilinin markasını kullandığını da kabul ettiğini, davalının müvekkiline yakın mesafede Fatih ilçesinde restoran işlettiği, müvekkiline ait olan markayı müvekkilinin izni olmaksızın işletmesinin ön cephesine … yazan bir tabela asmak suretiyle, ayrıca ilan, reklam, broşür, afiş ve sair her türlü tanıtım malzemesi bastırmak suretiyle kullanarak müvekkilinin markasına tecavüz teşkil eden fiillerde bulunduğunu, müvekkilinin noter aracılığı ile davalı yana ihtarname göndermesine rağmen davalının faaliyetlerine devam ettiğini belirterek tecavüzün tespiti, önlenmesi, durdurulması; haksız rekabetin önlenmesi, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla, şimdilik müvekkilin yoksun kaldığı kazanç nedeniyle 1.000,00 TL maddi ve 15.000,00 TL manevi tazminatın davalının müvekkilinin markasını kullanmaya başladığı tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini, davalı şirketin ticaret unvanı olarak kullandığı … ibaresinin unvanından terkinini ve kullanmaktan men edilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE KARŞI DAVA: Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin dava konusu markayı 2015 yılında açtığı lokantada kullandığını, …’un yemekleri ile ünlü arap coğrafyasında meşhur Yemen Ülkesinde bir il adı olduğunu, davacının tescil ettirdiği … markasını yalnız başına kullanmadığını, özellikle iyi yaptığını iddia ettiği … yöresinin en meşhur yemeği olan … yapmaya özgülediği, bu amaçla lokantada … coğrafi işaretini kullandığı ve bununla ilgili olarak Türk Patent Enstitüsüne tescil talebinde bulunduğunu, müvekkilinin ise lokantasında Arapça ve latin harfleri ile … ibaresini kullandığını, bu ibare ile lokantasında hem … iline ait hem de Yemen ülkesinin diğer yörelerine ait tüm yemekleri üretip satmayı amaçladığını, ihtiyati tedbir nedeniyle müvekkilinin büyük zarar gördüğünü, … coğrafi bölgesi, bu coğrafi yer ile bağlantılı mal ve hizmetlerin yöreye aitliği netleşmiş yemekler, bu bağlantıyı kavrayan çevrenin ise Araplar olduğunu, dolayısıyla … adının tek başına tescil edilemeyeceğini belirterek, hukuka aykırı olarak tescil edilen … markasının hükümsüz kılınmasını, İstanbul 1. FSHHM’nin 2016/60 D.iş sayılı dosyasından verilen ihtiyati tedbirin müvekkili açısından telafisi imkansız zararlar meydana geleceğinden kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 11/04/2017 tarihli 2016/178 Esas – 2017/77 Karar sayılı kararıyla; “Toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu ışığında, 2015/93898 tescil nolu “…” markasının 43. sınıfta davacı adına tescil edildiği, “…” ve “…” markaları için de tescil başvurusu yapıldığı, … Yemen Arap Cumhuriyetinde lezzetli yemekleriyle ünlü bir il olduğu, tüketicilerin “…” ifadesini coğrafi bir işaret olarak gördüğü, markanın münhasıran “…” ibaresinden oluştuğu ve 43. sınıfta yiyecek içecek hizmetlerinde tescilli olduğu göz önüne alındığında … tescil nolu “…” markasının hükümsüzlük şartlarını taşıdığı, bu sebeple karşı davada markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiği, hükümsüzlük nedeniyle markanın tescilden itibaren doğmamış sayılacağı ve ortada tecavüz iddiasına dayanak teşkil edecek bir markanın kalmaması sebebiyle asıl davanın da reddi gerektiği ” gerekçesiyle; “Asıl davada; davacı … tarafından davalı şirket aleyhine açılan davanın reddine, İstanbul 1.Fikri Sınai Haklar Mahkemesinin 2016/60 D.iş dosyasında verilen 04/08/2016 tarihli ihtiyati tedbirin kaldırılmasına,Karşı davada; davacı şirket tarafından davalı … aleyhine açılan davanın kabulü ile; davalının TPE nezdinde tescilli … +( arapça …) ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU:Davacı-karşı davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; davalı tarafın yargılama sırasında Yemen Büyükelçiliğinden aldığını beyan ettiği, fakat Büyükelçilikten alınıp alınmadığı belgenin muvaffakatlarının olmamasına rağmen, doğruymuş gibi bilirkişi raporu düzenlendiğini, oysa … yemekleri ünlü bir yer olmadığını, davalı vekilinin kendilerine aynı zamanda Yemen Büyükelçiliğinin vekili olduğunu beyan ettiğini, bu beyan doğruysa Yemen Büyükelçiliğinin kendi vatandaşı lehine belge düzenlediğini, içeriğinin doğru olmadığını, bilirkişileri reddettiklerini, tarafsız Büyükelçilik ve kurumlardan konuya ilişkin belge ve bilgiler sorulması gerektiğini, -Müvekkilinin lokantasına Suriye’liler kadar Türklerinde geldiğini, davadan önce bilirkişiler dahil hiç kimsenin … isminden haberdar olmadıklarını, Yargıtay kararlarına göre, yabancı başkent, eyalet ve şehirlerin isimlerinin yalnızca meşhur ve bilinir oldukları doğrudan çağrışıma neden oldukları taktirde marka olarak tescil edilemeyeceğini, … isminin ise meşhur olmadığını ve çağrışım yapmadığını, tescile engel bir durum bulunmadığını, -… Yemen’de bir vadi ismi olduğunu ve Suriye ile ilgisinin bulunmadığını, Suriye Arap Cumhuriyeti tarafından davacıya verilen tescil sertifikasından, müvekkilinin … markasını Suriye’de tescil ettirdiğini ve meşhur ettiğini, -Yargıtay kararlarına göre Yabancı şehir isimlerinin Türkiye’deki ilçe isimleri gibi muamele gördüğünü, davalının müvekkilinin markasını izinsiz olarak taklit ederek lokanta işlettiğini beyanla mahkeme kararının kaldırılarak asıl davanın kabulü ile karşı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı-karşı davacı vekili istinaf dilekçesine karşı cevap vermemiştir.
İSTİNAF KARARI:Dairemizin 02/10/2020 tarihli 2017/5071 E. – 2020/1588 K.sayılı kararıyla; “…Somut olayda da, … ismini kullanarak tarafların işyerlerinde, Yemen mutfağına ait yemeklerin sunulduğunu açıklamak istedikleri, bu ismin Dünya da yaygın şekilde yanına ek getirilerek restaurant ismi olarak kullanıldığı, coğrafi bir bölgeye ait yemekleri ifade ettiği, ancak davacı-karşı davalının … markasını 43. Sınıfta “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri. Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri” sınıfında tescil ettirmesi coğrafi yer adı üzerinde tekel hakkı yaratacağından, karşı davada davacı markasının bu sınıfta hükümsüzlüğüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamıştır. Markanın “Hayvanlar için geçici barınma hizmetleri sağlanması” sınıfında tescile engel bulunmadığından, karşı davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmesi gerekirken, tümden kabulüne karar verilerek, markanın tüm alt sınıflarda sicilden terkinine karar verilmesi yerinde görülmemiş, davacı-karşı davalı vekilinin asıl davaya yönelik istinaf başvurusunun reddine, karşı davaya yönelik istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, mahkeme kararının kaldırılmasına, davacı markasının 43. Sınıfta lokantacılık hizmet sınıfında hükümsüzlüğüne karar verilmekle, markaya tecavüz ve haksız rekabete ilişkin asıl davanın reddine, karşı davanın kısmen kabul ve kısmen reddine” karar verilmiş, kararı davacı/k.davalı vekili istinaf etmiştir.
YARGITAY KARARI: Dairemizin 02/10/2020 tarihli 2017/5071 E. – 2020/1588 K.sayılı kararı Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2020/7648 Esas 2022/2589 Karar sayılı ilamı ile davacı-karşı davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile dairemizin kararının bozulmasına, karar verilmiştir.
DELİLLER: İstanbul 1. FSHHM’nin 2016/60 D.iş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda, davacı … markanın haksız olarak kullanıldığı hususunda tespit isteminde bulunduğu, yapılan tespitte, davacının (büyük puntolarla) … ibaresinin davalı restaurant hizmeti veren bir işletmede markasal olarak kullanıldığının görüldüğü, aynı ibarenin davalının kartviziti üzerinde, yemek menüsünde, işyerinde dışarıdan görünen yan kenarında bulunan 2. katın üzerinde … ibaresinin kullanıldığı, masa altı kağıt servisi üzerinde, kartvizitte, içecek standının alt kısımlarında ayrı ayrı … ibaresinin yazdığı ve ibarenin markasal olarak kullanıldığı, tespit isteyenin tescilli … ibareli markası ile iltibas oluşturacak kadar belirgin biçimde aynı ve benzer bir markasal kullanımın olduğunu beyan etmiştir. Davacı-karşı davalı tarafın, … tescil nolu “…” markasını 43.sınıfta “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri, geçici konaklama hizmetleri, gündüz bakımı (kreş) hizmetleri, hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri”nde kullanmak üzere 25/05/2016 tarihinde tescil ettirdiği ve söz konusu markanın 18.11.2015 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle koruma altına alındığı görülmüştür. … başvuru nolu … markasının 43.sınıftaki emtialarda tescil edilmesi için 11/12/2015 tarihinde davacı adına TPE’ye başvurulduğu görülmüştür.Davalıya ait … başvuru nolu “…” markasının 43.sınıf emtialar bakımından tescil edilmek üzere 20/07/2016 tarihinde TPE’ye başvurulduğu görülmüştür. İlk derece mahkemesince alınan 07/02/2017 tarihli raporda; davacı/karşı davalı taraf 19/07/2011’de “…” ibaresini 7132 sayılı talebine istinaden Suriye Arap Cumhuriyetimde tescil ettirdiğini ifade etmiş olup, Şam’da “…” isimli bir lokanta işlettiği anlaşılmıştır. Ancak söz konusu kullanımın “…” kelimesinden ibaret olmadığı, “…” ibaresi ile birlikte kullanıldığı, kullanımın Türkiye’de değil Suriye’de gerçekleştiği ve ayırt edici bir nitelik kazanmadığı göz önüne alındığında davacı MarkKHK m. 42/3’deki özel hükümden faydalanamayacağı, … nolu “…” markasının münhasıran Yemen’de bir il olan “…” ibaresinden oluştuğu, söz konusu ibarenin tüketiciler nezdinde coğrafi yer çağrışımı yaptığı, ayrıca söz konusu ilin lezzetli yemekleriyle meşhur olduğu ve davacı/karşı davalı tarafa ait markanın 43. sınıftaki “yiyecek içecek sağlanması hizmetlerinde” tescilli olduğu göz önüne alınarak, davacı/karşı davalı tarafa ait … nolu “….” markasının hükümsüz kılınması için gerekli şartların oluştuğu kanaatine varıldığı, markanın hükümsüz kalması durumunda asıl davanın da ortada tecavüz iddiasına dayanak teşkil edecek bir marka kalmaması nedeniyle reddedileceği” beyan edilmiştir.Dairemizce tüm dosya kapsamına göre; davacının tescilli markasının “hayvanlar için geçici barınma hizmetleri sağlanması” sınıfında tescil engelinin bulunmadığı, karşı davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmesi gerektiği, gerekçesi ile davacı-karşı davalı vekilinin asıl davaya yönelik istinaf başvurusunun reddine, karşı davaya yönelik istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davacı markasının 43. Sınıfta lokantacılık hizmet sınıfında hükümsüzlüğüne karar verilmekle, markaya tecavüz ve haksız rekabete ilişkin asıl davanın reddine, karşı davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş verilen karar davacı- karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2020/7648 E ve 2022/2589 K ve 30.03.2022 tarihli kararı ile; marka hukukunda markanın korumasında ülkesellik ilkesinin esas olduğu, marka başvurusuna konu işaretlerin mutlak ve nispi tescil engelleri bulunup bulunmadığı, başvurunun yapıldığı ülkedeki koşullar dikate alınarak belirlenmekte olduğunu belirli ürünler yönünden maruf ve meşhur yerlerin isimlerinin marka olarak kullanılmasının 556 sayılı KHK’ nın 7/1-c ve d maddeleri hükümleri göz önüne alındığında kimsenin tekeline bırakılamayacağını, ancak, bununla birlikte bir markanın tanımlayıcı niteliği olup olmadığınında marka başvurusuna konu hizmetler yönünden ortalama tüketici kitlesinin genel özellikleri ve bakış açıları nazara alınarak belirlenmesi gerektiğini, somut olayda “…” ibaresinin yemekleri ile meşhur coğrafi yer adı olduğundan bahisle “yiyicek ve içecek sağlama hizmetleri “açısından tanımlayıcı olduğu gerekçesi ile hükümsüzlük kararı verilmesinin yerinde olmadığını bu konuda ek rapor alınarak markanın köken olarak dayandığı coğrafi bölgeden bağımsız olarak Türkiye içindeki ortalama tüketici kitlesinin genelinin Türçede bilinen bir anlamı olmayan ve yabancı kökenli bir sözcük olduğu anlaşılan “…” ibaresini bir restorant yada kafe tarzı hizmet sunan bir işyeri tabelasında görmeleri halinde bu yerin yemekleri ile meşhur coğrafi bir yer olduğunu bilip bilemecekleri hususu delilleri ile birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozularak dairemize iade edilmiştir.Dairemizce usul ve yasaya uygun bozma ilamına uyulmak suretiyle yukarıda belirtilen hususta bilirkişi kurulundan ek rapor aldırılma yoluna gidilmiş bilirkişi kurulundan alınan 05.10.2022 tarihli ek raporta özetle; “…” sözcüğünün Türkçe bir kelime olmadığını Türkçe bir anlamınında bulunmadığını, davacı-karşı davalının Fatih’te … adında bir restrorant işlettiği ve bu restorantın arap yemeklerini servis ettiğini, bu restorantın ana dili arapça olan Suriyelilere hizmet verdiğini,”…” kelimesinin suriyeli tüketiciler nezdinde coğrafi yer çağrışımı yapabileceği ancak Türk tüketicilerinin büyük çoğunluğunun “…” kesilemisinin Türkçede bilinen bir anlamı olmaması nedeneniyle bu kelimeyi tabelada yada restorantta görmeleri halinde bu yerin yemekleri ile meşhur coğrafi bir yer adı olduğunu bilemeyeceğini raporen beyan etmişlerdir. Dairemizce asıl dava yönünden davalının, davacıya yakın mesafede Fatih ilçesinde restoran işlettiği, davacıya ait olan markayı müvekkilinin izni olmaksızın işletmesinin ön cephesine … yazan bir tabela asmak suretiyle, ayrıca ilan, reklam, broşür, afiş ve sair her türlü tanıtım malzemesi bastırmak suretiyle kullanarak müvekkilinin markasına tecavüz teşkil eden fiillerde bulunduğu gerekçesi ile tazmiat talepleri yönünden dosya yeniden mali müşavir bilirkişiye tevdi edilerek ek rapor aldırılma yoluna gidilmiş bilirkişi tarafından verilen 21.08.2023 tarihli ek raporda özetle; davalı şirketin 2016 yılı yıllık kurumlar vergisi beyannamesine göre 12 aylık dönemde 11.120,09-TL zarar etmiş olduğunu beyan ettiğini, davacı şirketin davalı tarafa İstanbul … Noterliğinin 13.06.2016 tarih ve … yevmiye nolu ihtar tarihi ile dava tarihi arasındaki dönemde günlük brüt satışının 1926 TL olduğu 64 günlük bedelin ise brüt 12,326,40 TL olduğunu, brüt satışların %20 sinin kar olarak kabul edilmesi gerektiğini buna göre net kazancın 2465,20 TL olduğunu raporen beyan etmiştir.
G E R E K Ç E: Asıl dava, marka hakkına tecavüzün tespiti, durdurulması, önlenmesi, maddi ve manevi tazminat talepli ve davalının ticaret unvanının terkini talebi ile açılmıştır. Karşı dava da ise, davacı adına tescilli … markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesi talep edilmiştir.Mahkemece, bilirkişi raporunda yapılan tespit esas alınarak; “…” ibaresinin Yemen’de bir il adı olduğu, tüketiciler nezdinde coğrafi yer çağrışımı yaptığı, bu ilin lezzetli yemekleriyle meşhur olduğu, 43. Sınıfta “yiyecek içecek sağlanması hizmetlerinde” tescilli olduğu için , hükümsüzlük şartlarının oluştuğu gerekçesiyle karşı davanın kabulüne, davacı-karşı davalının TPE nezdinde tescilli … … + ( arapça …) ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, asıl davanın reddine karar verilmiştir.Dosyaya sunulan fotoğraflardan davacı ve davalı işyerlerinin tabelalarında Latin harfleriyle ve ayrıca Arapça isimlerinin yazıldığı, Türk ve Arap müşterilere lokanta hizmeti verildiği görülmüştür. Davalı karşı davacı tarafça; … ibaresinin Yemen’in 21 ilinden biri olduğu, en eski yerleşim yerlerinden birinin adı olup lezzetli yemekleriyle meşhur olduğu ileri sürülmüş, bu hususta Dünya’da birçok ülkede halen faaliyette olan …/… isimli restaurantların … arama motorlarından temin edilen reklam ve tanıtım görüntüleri ile Yemen Büyükelçiliği’nin mahkemeye hitaben düzenlediği yazı sunulmuştur. … ibaresinin Yemen’in ili olup coğrafi yer adı olduğu konusunda ihtilaf bulunmamaktadır. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2020/7648 E ve 2022/2589 K ve 30.03.2022 tarihli kararı ile de açıklandığı üzere, marka hukukunda markanın korumasında ülkesellik ilkesinin esas olduğu, marka başvurusuna konu işaretlerin mutlak ve nispi tescil engelleri bulunup bulunmadığı, başvurunun yapıldığı ülkedeki koşullar dikate alınarak belirlenmekte olup belirli ürünler yönünden maruf ve meşhur yerlerin isimlerinin marka olarak kullanılmasının 556 sayılı KHK’ nın 7/1-c ve d maddeleri hükümleri göz önüne alındığında kimsenin tekeline bırakılamayacağı herkezin malumudur. ancak, bununla birlikte bir markanın tanımlayıcı niteliği olup olmadığınında marka başvurusuna konu hizmetler yönünden ortalama tüketici kitlesinin genel özellikleri ve bakış açıları nazara alınarak belirlenmesi gerektiği bu hususta alınan rapora görede,…” sözcüğünün Türkçe bir kelime olmadığı Türkçe bir anlamınında bulunmadığı, davacı-karşı davalının Fatih’te … adında bir restrorant işlettiği ve bu restorantın arap yemeklerini servis ettiği, bu restorantın ana dili arapça olan Suriyelilere hizmet verdiği,”…” kelimesinin Suriyeli tüketiciler nezdinde coğrafi yer çağrışımı yapabileceği ancak Türk tüketicilerinin büyük çoğunluğunun “…” kelimesinin Türkçede bilinen bir anlamı olmaması nedeniyle bu kelimeyi tabelada yada restorantta görmeleri halinde bu yerin yemekleri ile meşhur coğrafi bir yer adı olduğunu bilemeyeceği göz önüne alındığında davalı karşı davacının “…” kelimesinin kulllanımına yönelik hükümsüzlük talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Davacı-karşı davalının açmış olduğu marka hakkına tecavüzün tespiti, durdurulması, önlenmesi, maddi ve manevi tazminat talepli ve davalının ticaret unvanının terkini istemli davasına gelince; 22.07.2016 tarihinde Marka Patent vekili …”dan alınan raporda ayrıntıları ile belirtildiği üzere,davalı -karşı davacının iş yerinde davacı adına tescilli “…” markası ile iltibaş oluşturacak şekilde aynı ve benzer “…” ibaresini kullandığı, kullanımın markasal kullanım olduğu davacının markasına tecavüz oluşturduğu, davacının marka hakkına tecavüzün tespiti, durdurulması, önlenmesi, talebinin kabulü gerektiği, davacının maddi ve manevi tazminat talebine gelince davalı şirketin 2016 yılı yıllık kurumlar vergisi beyannamesine göre 12 aylık dönemde 11.120,09-TL zarar etmiş olduğunu beyan ettiği, davacı şirketin davalı tarafa İstanbul … Noterliğinin 13.06.2016 tarih ve … yevmiye nolu ihtar tarihi ile dava tarihi arasındaki dönemde günlük brüt satışının 1926 TL olduğu 64 günlük bedelin ise brüt 12,326,40 TL olduğu, brüt satışların %20 sinin kar olarak kabul edilmesi gerektiği buna göre net kazancın 2465,20 TL olduğu göz önüne alındığında davacının maddi zararının 2.465,20-TL olduğu ancak davacının dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakları saklı tutmak suretiyle 1000-TL maddi tazminat talep ettiği bu bedel yönünden davanın kabulü gerektiği manevi tazminatın ise gerek ihlal süresi somut olayın özelliği nazara alındığında 10.000TL olarak taktirinin uygun olduğu, davacının ünvan terkinine gelince; davacının “…” markasının 25.05.2016 tarihinde tescil edildiği 18.11.2015 tarihinde koruma altına alındığı davalı şirketin 19.12.2014 tarihinde tescil edildiği göz önüne alındığında davalı şirketin ünvan tescil tarihinin daha eski esaslı olması nedeniyle öncelik hakkına sahip olduğu ünvan terkini talebinin bu nedenle reddi gerektiği anlaşılmakla; asıl davanın kısmen kabul kısmen reddine, karşı davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı-karşı davalı vekilinin asıl ve karşı davaya yönelik istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 11/04/2017 tarihli 2016/178 Esas- 2017/77 Karar sayılı kararının, 6100 Sayılı HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3-ASIL DAVADA;a- Davacı … tarafından davalı şirket aleyhine açılan DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE, b-Davalı yanın davacı adına tescilli bulunan … markasına yapmış olduğu tecavüzün tespiti,durdurulması ve önlenmesine,c-Davacıya ait … markasını davalı şirket tarafından … şeklinde haksız ve davacının izni olmaksızın kullandığı anlaşılmakla … markasının bulunduğu tabelalar, levhalar, dış camlar, duvarlar üzerinden silinmesi ve bulunduğu yerlerden sökülerek indirilmesine, davalı yanın ilan,reklam,broşür, afiş ve sair her türlü tanıtım malzemesinin, basılı kağıtlarının fatura ve sair evraklarının üzerinde kullanılmasının önlenmesine ve bu evrakların toplanarak muhafaza altına alınmasına,d-1000-TL maddi zararın 13.06.2016 tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı tutulmasına,e-Taktiren 10.000-TL manevi tazminatın 13.06.2016 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, f-Davacının sair istemlerinin reddine,4- KARŞI DAVADA; a-Davalı karşı davacının açmış olduğu davanın REDDİNE, 5-İlk derece yargılaması yönünden;A) Asıl davada;a-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan tecavüz davası yönünden 269,85 TL maktu harç, maddi tazminat yönünden 68,31 TL nispi harç, manevi tazminat davası yönünden 683,10 TL nispi harç olmak üzere toplam 1.021,26 TL’den peşin alınan 273,24 TL’nin mahsubu ile kalan 748,02 TL bakiye karar harcının davalı-k.davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,b-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı – k.davalı yararına tecavüzün tespiti yönünden 25.500,00 TL vekalet ücretinin davalı-k.davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacı-karşı davalıya verilmesine, c-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı-karşı davalı yararına maddi tazminatın kabulüne ilişkin 1.000,00 TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacı-k.davalıya verilmesine, d-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı-karşı davalı yararına manevi tazminatın kabulüne ilişkin 10.000 TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacı-k.davalıya verilmesine, e-Reddedilen miktar üzerinden hesaplanan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı-karşı davacı yararına manevi tazminatın reddine ilişkin 5.000 TL vekalet ücretinin davacı-karşı davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalı-karşı davacıya verilmesine, f-Davacı tarafından yapılan 6.430,50 TL posta-teb.müz. yargılama giderlerinin kabul/red oranına göre 4.827,87 TL + 273,24 TL peşin harç olmak üzere toplam 5.101,11 TL’nin davalı-k.davacıdan alınarak davacı-k.davalıya verilmesine, kalan bakiyenin davacı-k.davalı üzerinde bırakılmasına, B) Karşı davada;a-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 269,85 TL maktu harçtan peşin yatırılan 29,20 TL’nin mahsubu ile kalan 240,65 TL bakiye karar harcının davalı-karşı davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, b-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı-karşı davalı yararına hesap olunan 25.500,00 TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacı-karşı davalıya verilmesine, c-Davalı -karşı davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,6-İstinaf yargılaması yönünden; a-Davacı-karşı davalı vekilinin asıl ve karşı davaya yönelik davaya yönelik istinaf başvurusunun kabulü nedeniyle peşin alınan istinaf harçlarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,b-İstinaf yargılaması için davacı-karşı davalı … tarafından yapılan (85,70TL X 2) = 171,40 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 4.500,00 TL bilirkişi ücreti ile 97,50TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 4.768,90 TL’nin, davalı-k.davacı … TİC. LTD.’den alınarak davacı-k.davalı …’e verilmesine, c-İstinaf incelemesi duruşmalı yapıldığından ve birden fazla duruşma icra edildiğinden davacı -karşı davalı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 20.400,00 TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine,7-Temyiz yargılaması yönünden;a-Temyiz yargılaması için davacı-karşı davalı … tarafından yapılan (267,80TL X 2) = 535,60 TL temyiz yoluna başvurma harcı ile 122,00 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 657,60 TL’nin davalı-k.davacı … TİC. LTD.’den alınarak davacı-karşı davalı …’a verilmesine, b-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 26/09/2023