Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/1000 E. 2022/1261 K. 04.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1000 Esas
KARAR NO: 2022/1261
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/02/2022
NUMARASI: 2021/106 E. – 2022/182 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Kefalet Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
KARAR TARİHİ: 04/07/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla dava dışı … A.Ş tarafından davalıya ve dava dışı cirantalara kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, dava dışı … 26/01/2011 tarihinde menkul haczi için dava dışı cirantalara iş yerine gelindiğinde talimat gereğince haciz işlemlerine başlandığını, o esnada hacze tanık olan müvekkilinin insani duygularla haczin yapılmasını engellemek amacıyla ve borçlunun da borcunu sonradan ödeyeceği inancıyla birlikte borca icra kefili olma iradesi gösterdiğini, dava dışı alacaklının alacağını tahsil edememesi üzerine 23/04/2011 tarihli icra emri müvekkilin gönderildiğini, dava dışı alacaklı tarafından süresinde ödeme yapmayan müvekkilimizin araçlarına 03/08/2016 tarihinde haciz konulduğunu, aracının yakalatılmasını müteakip müvekkilinin 31/08/2016 tarihinde 61.800,00 TL ödeyerek dosya borcunu kapattığını, icra kefili sıfatıyla icra dosyasına borçlu olarak eklenerek asıl borçlunun kambiyo senedine bağlı borcunu ödeyen müvekkilin, ödedeği bedelin tüm ferileriyle davalıdan rücuen tahsili için işbu davanın açıldığını, müvekkilinin yaptığı 61.800,00 TL tutarındaki ödemenin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont avans faizi ile davalıdan rücuen tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu talebin zamanaşımına uğradığından davanın zamanaşımı nedeniyle usulden reddine karar verilmesini, huzurdaki davanın, davacı yanın dava dışı-… adına dosya borcunu ödeyerek icra kefili olduğu Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına dayanak 22.12.2010 tarihli 28.000,00 TL bedelli çek dolayısıyla 17.01.2011 tarihinde müvekkil ve dava dışı … Tic. Ltd. Şti., … aleyhine başlatılmış bir icra takibine dayanılmak suretiyle iş bu dava ikame edildiğini, alacak iddiasının 22.12.2010 tarihli 28.000,00 TL bedelli çeke dayandığını, çek alacağından kaynaklanan icra kefaleti dolayısıyla alacak iddiası zamanaşımına uğramış olup öncelikle davanın zamanaşımı nedeniyle usulden reddine karar verilmesini, davacı yanın alacak iddiası, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında dava dışı-… Ltd. Şti.’nin adresinde 26.01.2011 tarihinde gerçekleştirilen haciz dolayısı ile haciz esnasında …’nın borcuna istinaden kefil olmasına dayandığını, yani davacının, … şirketi adına borca icra kefili olduğunu, buna rağmen davacı yanın müvekkili ve … şirketinin yetkilisi olan … aleyhine öncelikle Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatmış olup takibe itirazımız üzerine de işbu huzurdaki alacak davasını ikame ettiğini, ancak davacı yanın … şirketi adresinde gerçekleştirilen haciz esnasında …’nın borcuna kefil olmasına rağmen şirket yetkilisi (…) ve müvekkili şirket aleyhine icra takibi başlatmış ve alacak davası açtığını, davacının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davasının öncelikle usulden reddine, aksi halde davanın esastan reddine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Bakırköy 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01.02.2021 tarih ve 2021/106 Esas – 2022/182 Karar sayılı kararıyla; “Somut davada davalı vekili tarafından zamanaşımı definde bulunulmuştur. Kural olarak müteselsil kefalet sebebiyle rücu alacağında 6098 sayılı TBK’nun 146.maddesinde düzenlenen 10 yıllık genel zamanaşımı süresine tabidir. Ancak yukarıda belirtildiği üzere davacının icra kefaleti geçerli bir kefalet değildir. Dolayısıyla davacı tarafından ödenen bedel kefalet sözleşmesine dayalı olarak davalıya ödenen bedel oranında rücu yolu ile talep edilemez. Davacı geçersiz bir icra kefalet sözleşmesine dayalı olarak ödeme yapmıştır ve bu ödemeyi sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde talep edebilecektir. 6098 Sayılı TBK’nun 82.maddesi uyarınca “Sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkı, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.” hükmünü içermektedir. Davacı tarafından dava dışı icra dosyası alacaklısına 31/08/2016 tarihinde ödeme yapılmıştır. Söz konusu ödeme sebebiyle 08/11/2016 tarihinde davalı aleyhine icra takibinde bulunulmuş ve bu tarihte zamanaşımı kesilmiştir. İcra takip tarihinde zamanaşımı süresinin kesilmesi sebebiyle yeniden zamanaşımı süresi başlamıştır. İcra takip tarihi olan 08/11/2016 tarihinden itibaren işleyen 2 yıllık zamanaşımı süresi 07/11/2018 tarihinde dolmuştur ve dava tarihi itibariyle davacı vekilinin sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı olan dava konusu alacağının zamanaşımına uğradığı anlaşıldığından davanın reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Davaya konu kefalet sözleşmesinin 818 Sayılı Borçlar Kanunu döneminde imzalanmış olması nedeniyle bu kanun hükmüne tabi olduğunu, 818 Sayılı B.K.484.maddesi gereğince geçerli bir sözleşme olduğunu, kanunun sadece imzanın atılmasını yeterli saydığını, başkaca bir şartın aranmadığını, Geçerli bir kefalet sözleşmesini bulunması nedeniyle, olayda kefalet sözleşmesine ilişkin 10 yıllık dava zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğini, bu duruma göre sebepsiz zenginleşme hükümlerinin ve zamanaşımı süresinin olayda uygulanma olanağının olmadığını, Kefalet sözleşmesinin geçerli olması nedeniyle, olayda herhangi bir zamanaşımının sözkonusu olmadığını, kefalet sözleşmeleri için kanunun öngördüğü zamanaşımı süresinin dava tarihi itibariyle dolmadığını, davanın süresinde açıldığını.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, kefalet sözleşmesine dayalı alacak istemine yöneliktir. İlk derece mahkemesi tarafından, “… davacının geçersiz bir icra kefalet sözleşmesine dayalı olarak ödeme yaptığı ve bu ödemeyi sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde talep edebileceği, davacının dava dışı icra dosyası alacaklısına 31/08/2016 tarihinde ödeme yaptığı, ödeme sebebiyle 08/11/2016 tarihinde davalı aleyhine icra takibi açtığı, bu tarihte zamanaşımının kesildiği ve sürenin yeniden başladığı, davacının açtığı 08/11/2016 tarihinden itibaren işleyen 6098 Sayılı TBK’nun 82.maddesindeki 2 yıllık zamanaşımı süresinin 07/11/2018 tarihinde dolduğu ve dava tarihi itibariyle davacı vekilinin sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı olan dava konusu alacağının zamanaşımına uğradığı anlaşıldığından davanın reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacının tarafı olmadığı Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası kapsamında yapılan 26.01.2011 tarihindeki haciz işlemleri sırasında icra kefili olduğu, belirtilen tarih itibariyle 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun yürürlükte olması nedeniyle kefaletin geçerliliği yönünden bu kanunun uygulanması gerektiği, 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun kefaleti düzenleyen 484. maddesinde, “Kefaletin sıhhati, tahriri şekle riayet etmeğe ve kefilin mes’ul olacağı muayyen bir mikdar iradesine mütevakkıftır” şeklinde olup, madde düzenlemesi gereğince icra müdürlüğü tarafından belirlenen miktara davacı tarafından imza atılması ile kefaletin geçerlilik kazandığı, başkaca bir şartın bulunmadığı sabittir. Mahkemece olaya uygulanacak kanun bakımından yanılgıya düşülerek, olayda uygulanma olanağı bulunmayan 6098 Sayılı TBK’nın 583. ve 584.maddelerindeki koşulların olmadığı gerekçesiyle kefaletin geçersiz olduğu ve bu nedenle olayda sebepsiz zenginleşme hükümlerinin uygulanması gerektiği, buna göre iki yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi hatalı olduğundan davacı vekilinin istinaf isteminin kabulüyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına; kefaletin geçerli olması nedeniyle davanın 10 yıllık genel zamanaşımı süresine tabi olduğu ve davanın yasal süresinde açıldığı gözetilerek davaya devamla delillerin toplanarak oluşacak duruma göre karar verilmesi için dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-Bakırköy 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/02/2022 tarih, 2021/106 E. – 2022/182 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 5- İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 220,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 6,50 TL tebligat masrafı olmak üzere toplam 227,20 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.04/07/2022