Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/995 E. 2021/1309 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/995 Esas
KARAR NO: 2021/1309 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/03/2021
NUMARASI: 2020/124 E., 2021/98 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Maddi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 24/06/2021
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin dünyaca tanınmış … marka ve ilgili bazı şekil, logo, yazı, sözcük ve benzerlerinin TPE nezdinde tescilli hak sahibi olduğunu, davalılardan …’ın … markası adına tescilli olan ve ticaretini yapan şahıs, … A.Ş’nin ise bu markanın ithalat veya imalatını yapan olmakla … markasının ticaretini birinci elden yapan şirket, diğer davalıların da bölge ana bayileri olduğunu, bu itibarla her bir davalının dava konusu ayakkabıların haksız ticaretini yapmak suretiyle müvekkiline zarar verdiğini, müvekkilinin hakkı olan kârı elde etmesine mani olup, dünyaca tanınmış markasına ait logoyu JUMP markalı ayakkabılarda kullanarak tüketici nazarında markanın ve logonun prestij kaybetmesine neden olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000 TL maddi, 5.000 TL manevi tazminatın 1 ve 2 numaralı davalılardan müştereken ve müteselsilen, davalı … A.Ş’den 250 TL maddi ve 250 TL manevi, davalı … Ltd.Şti’den 250 TL maddi, 250 TL manevi, davalı … A.Ş’den 250 TL maddi ve 250 TL manevi, davalı … adına yetkilisinden 250 TL maddi ve 250 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def’inde bulunmuş, davacının iddialarına dayanak yaptığı tespit dosyalarında ibraz edilen raporların gerçek ürünler üzerinden değil, davacının sunduğu katalog ve resimler üzerinden inceleme neticesinde sadır olup, bu raporlara itibar edilemeyeceğini, iltibasa yol açtığı öne sürülen ayakkabılara ait piyasadan temin edilen bir ürün bulunmadığını, tetkikat sırasında ibraz edilen … markalı ayakkabıların ise üretimde ve stokta bulunmadığını, müvekkiline ait … logo ve markalı ayakkabıların kendine özgü modeller olup, markanın dünyaca tanınmış bir marka olduğunu, çizgi, şerit vb. unsurların spor ayakkabılarının genel konsepti olup, inhisar altına alınmasının mümkün olmadığını, modeller arasında iltibasın da bulunmadığını, … logolu ve markalı ürünlerin bu her iki karekteri de beraber taşıyarak satışa sunulduğundan diğer tüm ürünlerden ve davacı ürünlerinden de kesin olarak ve kolaylıkla ayrıldığını, müvekkillerinden … dışındaki diğer davalıların … markalı spor ayakkabıları pazarlayan firmalar olduğundan onlara husumet yöneltilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir. İstanbul 1. FSHHM’nin 27/12/2012 gün 2005/487 Esas – 2012/325 Karar sayılı kararıyla “1.000.-TL maddi tazminat ile 5.000.-TL manevi tazminatın davalı … ile ….’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 250.-TL maddi 250.-TL manevi tazminatın davalı ….’den alınarak davacıya verilmesine, 250.-TL maddi 250.-TL manevi tazminatın davalı … Ltd. Şti’den alınarak davacıya verilmesine, 250.-TL maddi 250.-TL manevi tazminatın davalı … A.Ş.’den alınarak davacıya verilmesine, 250.-TL maddi 250.-TL manevi tazminatın davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, ıslah dilekçesiyle talep edilen faiz talebine davalı vekili zaman aşımı itirazında bulunduğundan fiil tarihi dikkate alınarak 5 yıllık ceza zaman aşımının geçmiş olması nedeniyle faize ilişkin talebin reddine, dava alacak davası olduğundan ilan talebinin reddine ” karar verilmiştir. Karara karşı taraf vekilleri ayrı ayrı temyiz başvurusunda bulunmuştur.
YARGITAY BOZMA KARARI; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 07/05/2014 tarihli 2013/11280 Esas-2014/8714Karar sayılı kararıyla; davalılar vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, “dava açarken temerrüt faizi isteminde bulunmayan ve bu hakkını saklı tutan davacı 14.12.2012 tarihinde faiz isteminde bulunmuştur. Mahkemece dönemin bir kısmı bakımından faiz alacağının zaman aşımına uğradığının kabul edilmesi doğru ise de, ıslah tarihinden geriye doğru ceza zamanaşımı nedeniyle hükmolunan tutar bakımından faiz alacağının zamanaşımına uğramadığının nazara alınmaması doğru olmamıştır. Faiz talebi yönünden ayrı bir dava açma hakkını haiz bulunan davacı, ıslah yoluyla da faiz isteminde bulunabileceğinden ve hükmolunan miktar için ıslah tarihinden geriye doğru 5 yıllık süre bakımından ana alacakla aynı zamanaşımı süresine tabi olacağından, faiz alacağının zamanaşımına uğramadığının göz ardı edilmesi doğru olmadığı” gerekçesiyle davacı vekilinin bu husustaki temyiz itirazının kabulü ile kararın davacı yararına bozulmasına karar verilmiştir. Bozma sonrası ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda verilen 02/03/2021 gün 2020/124 Esas – 2021/98 Karar sayılı karar ile “1.000.-TL maddi tazminat ile 5.000.-TL manevi tazminatın davalı … ile ….’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 250.-TL maddi 250.-TL manevi tazminatın davalı ….’den alınarak davacıya verilmesine, 250.-TL maddi 250.-TL manevi tazminatın davalı … Ltd. Şti’den alınarak davacıya verilmesine, 250.-TL maddi 250.-TL manevi tazminatın davalı … A.Ş.’den alınarak davacıya verilmesine, 250.-TL maddi 250.-TL manevi tazminatın davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, ıslah dilekçesiyle talep edilen faiz talebi yönünden ıslah işlemi 14.12.2012 tarihinde yapılmış olduğundan bu tarihten geriye doğru 5 yıllık süre için yasal faiz işletilmesine( 14.12.2007-14.12.2012 ), 14.12.2007 tarihinden önceki faiz talepleri zamanaşımına uğradığından dava tarihinden itibaren faiz hesaplanması yönündeki istemin reddine, ( Yargıtay 11.HD’nin 2018/3937 esas- 2020/1189 karar ve 11.2.2020 tarihli ilamı gözetilerek), dava alacak davası olduğundan ilan talebinin reddine ” karar verilmiştir. Davalılar vekili karara karşı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
GEREKÇE; 6100 sayılı HMK’nın Geçici 3. maddesi 2. fıkrası “Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/09/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez.” hükmünü haizdir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 08/06/2020 tarihli 2019/4870 Esas-2020/2659 Karar sayılı emsal kararında da açıklandığı üzere; mahkemenin davanın esası hakkında verdiği karar, bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçtiği tarihten sonra verilmiş ise de, dosya daha önceden Yargıtay incelemesinden geçmiş olup, bu durumda, anılan hükme karşı başvurulacak kanun yolu temyiz kanun yolu olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay’a gönderilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ; 1-Dosya daha önce Yargıtay incelemesinden geçtiğinden, 6100 sayılı HMK’nın Geçici 3. maddesi 2. Fıkrası gereğince, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay’a gönderilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, İstinaf aşaması için taraflar tarafından yatırılan tüm harçların talepleri halinde yatıran taraflara iadesine, İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin avansından kullanılan taraflar üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile ve kesin olarak karar verildi. 24/06/2021