Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/994 E. 2023/445 K. 10.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/994 Esas
KARAR NO: 2023/445 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/10/2020
NUMARASI: 2017/435 E. – 2020/250 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
KARAR TARİHİ: 10/03/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkilinin kendi adına tescilli “…” markası adı altında ürettiği elektronik eşyaların dünya çapında alım, satım ve ticareti işe ile iştigal ettiğini, aynı zamanda “…” markasının dünya çapında tanınmış marka olduğunu, davalı şirketin … markasının birebir aynısını taşıyan taklit ürünleri piyasaya arz etmesi nedeniyle, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan şikayet üzerine, İstanbul 4.Sulh Ceza Hakimliğinin ve Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan şikayet üzerine Bakırköy 6.Sulh Ceza Hakimliğinin D.İş dosyalarından alınan arama el koyma kararı ile toplamda 324.790 adet “…” markalı pillere el konulduğunu ve muhafaza altına alındığını, müvekkili şirket …, Belçika’da yerleşik olup, kendi adına tescilli bulunan “…” markası altında üretilmiş elektronik eşyaların dünya çapında alım, satım ve ticareti ile iştigal ettiğini, dünya çapında sayısız ülkede tescilli ve tüketiciler nezdinde tanınmışlığa ulaşmış bir marka olduğunu, müvekkilinin … markasının pek çok ülkede tescilli ve dünya çapında tanınmış bir marka olduğunu, Türkiye’de Türk Patent Enstitüsü (“TPE”) nezdinde tescilli onlarca markasının yanı sıra, 16.11.1995 tarih ve … sayılı “…”, 21.11.2012 tarih ve … sayılı “…”, 14.10.L008 tarih ve … sayılı “…”, 23.11.2011 tarih ve … sayılı “…”, 09.02.2012 tarih ve … “…”, 24.07.2012 tarih ve … sayılı “…” markalarının sahibi olduğunu, müvekkilinin tanınmış “…” markasının ülkemizde de yaygın olarak kullanılarak, bu markalara sunduğu mal ve hizmetlerini yoğun reklam ve tanıtım faaliyetleri ile tüketiciler kitlesine ulaştırdığını, müvekkilinin “…” markasının tanınmış marka olduğunu, bu nedenle müvekkilinin izni olmadan söz konusu markanın aynı ya da benzerinin herhangi bir mal ya da hizmet üzerinde kullanılmasının müvekkili ile irtibatlı olunduğu izlenimi yaratılmasının yasaklanmış olduğunu, davalı tarafın müvekkili şirketin … markalarını birebir taşıyan taklit ürünleri piyasaya arz ettiğinin ihbar edilmesine müteakip davalı şirket yetkilileri aleyhinde yapılan şikayetler neticesinde; İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2016/139759 Sor. sayılı dosyasında yapılan şikayet üzerine İstanbul 4. Sulh Ceza Hakimliğinin 2016/4987 D.İş dosyasından alınan arama – el koyma kararı, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/103006 Sor. sayılı dosyasından yapılan şikayet üzerine Bakırköy 6.Sulh Ceza Hakimliğinin 2016/4310 D.İş dosyasından alınan arama – el koyma kararı neticesinde davalı şirkete ait üç adreste 18.11.2016 tarihînde yapılan aramalarda toplamda 324.790 adet pil cinsi ürüne el konulduğunu, yakalanan ürünler üzerinde müvekkilinin logolarının Türkçe etiket ve güvenlik uyarısı dahi taşımayan el konulan bu mallar üzerinde yapılan incelemelerde, müvekkili tarafından bu malların taklit olduğunun tespit edildiğini, müvekkillerin “…” markalı ürünlerinin taklidi olan ürünleri davalı şirketin piyasaya arz ettiği ve bu suretle müvekkili aleyhine marka tecavüz ve haksız rekabet yaratığını, davanın kabulü ile tecavüz teşkil eden tüm kullanımların engellenmesini, ilgili ürünlerin imhasını, fazlaya ilişkin talep ve dava haklan saklı tutularak ve talepleri HMK 107 maddesi uyarınca değerlendirilerek, davalının haksız rekabet ve marka tecavüz fiilleri sebebiyle şimdilik 30.000 TL maddi ve 15.000 TL manevi tazminata hükmedilmesine, haksız fiil ve marka tecavüzünün başladığı tarihten itibaren merkez bankasının Türk Lirasına uygulamış olduğu senelik en yüksek mevzuat faizin yürütülmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; Müvekkil şirketin 1983 yılında şahıs firması olarak kurulan, 1995 yılından itibaren limited şirket olarak hizmet etmekte olan ve 2011 yılından beri …-…-…-…-… ve … markalı pillerin Türkiye Distribütör (Genel Dağıtımcısı) ve …, …, …, …, … ve başka markalı pillerin ithalatçısı ve satıcısı olan ticari itibarı yüksek olan bir şirket olduğunu, müvekkili şirketin tamamı orijinal ürünler olan pilleri Hong Kong’da bulunan …, Ltd, isimli firmadan fatura karşılığında ithal eden ve yasal vergisi ödenerek Ambarlı gümrük müdürlüğünce denetlenerek teslim alındığını, müvekkilinin yurtdışından ithal ettiği bataryaları(piileri) Tarex raporlarıyla da orijinal olduklarının tescil edildiğini, aynı zamanda haksız rekat ete sebebiyet vermemek ve marka hakkını ihlal etmemek amacıyla bu ürünlerin uluslararası ve yerel mevzuatlara uygun olduğunu test etmek için konusunda uzman ve deneyimli olan … ve … şirketlerinden ortak test raporları alındığını dolayısıyla müvekkilinin … pillerinin orijinalliğine hem Tarex raporlarıyla hem de yaptığı test saparlarıyla teyit edildiğini, müvekkili şirketin yurtdışından pil ithal ettiği …, Ltd firması, 1977 yılında Hong Kong’da kurulan … grubuna bağlı ve uluslararası ölçekte pil tedarik eden başta … pilleri, … pil, …, … ve … gibi pillerin ihracat temsilcisi olan ve dünya çapında bir çok ülkeye bu hizmeti sunan Hong Kong’un en büyük pil tedarikçisi firması özelliğini taşıdığını, dünyanın hemen hemen tüm bölge ve ülkelerinde sayılan 1.000’i aşan iş ortağı ile doğru ve orijinal ürünleri en rekabetçi fiyatlarla tedarik eden ve ihracatını yapan bir firma olduğunu, ihracatçı firma olan … firması, 18.01.2012 tarihli belgelendirme mektubu ile müvekkili şirketin, … pillerinin Türkiye’deki yetkili satıcısı ithalatçısı olduğunun tasdik ettiğini, davacı … firması üretmiş olduğu pilleri Hong kong’daki …, Ltd firmasına kendi isteğiyle ücreti karşılığında sattığını, bu aşamadan sonra … firmasının marka hakkından söz etmesi veya pil satmış olduğunun firmalara sahtecilik iddiasında bulunması söz konusu olamayacağını, bu ürünleri kendi bünyesinde üretip sattığını, Hong Kongdaki …, Ltd firması da bu ürünleri müvekkiline ücreti karşılığında sattığını, dolayısıyla karşı tarafın iddia ettiği gibi “tescilli markaya tecavüz” veya taklit ürün olması sebebiyle “haksız rekabet suçu” teşkil ettiği yönündeki beyanlarının mesnetsiz olduğunu, bu ürünler … firmasının ihracatçı firma olan Matsushima firmasına sattığı ve kendi ürettiği ürünler olduğunu, Müvekkil şirkette ihracatçı firma olan … LTD’den aldığı pillerde herhangi bir değişiklik yapmadan temin ettiği şekilde satışını yaptığını, marka hakkına tecavüz halleri, 556 Sayılı KHK’da sınırlı sayıda düzenlendiğini, … vekilinin İstanbul ve Bakırköy Cumhuriyet Savcılıklarına yapmış olduğu şikâyet ile müvekkil … Tic. Sa:ı. Ltd. Şti. ve yetkililerinin … markalarını taşıyan taklit ürünleri satmak suretiyle marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet suçunu işlediği iddiasıyla, 18.11.2016 tarihinde müvekkilline ait Unkapanı-Eminönü-istoç işyerlerinde el koyulan … markalı pillerin sayısı toplamda 324.792 adet olduğunu, karşı tarafın iddia ettiği gibi müvekkili şirketin ithal etmiş olduğu ve Türkiye’deki satışını yaptığı … pillerin benzerini veya onların esaslı unsurlarını içeren herhangi bir markanın izinsiz kullanılmasının söz konusu olmadığını, davacı vekili tarafından İstanbul ve Bakırköy Savcılıklarındaki dosyalara sunduğu bilirkişi raporlarında da görüleceği üzere müvekkiline ait el konulan mallar üzerinde yapılan incelemede sadece ambalaj üzerinde inceleme yapıldığını ve el konulan pillerin sahte olup olmadığı ile ilgili herhangi bir inceleme yapılmadığını, hukuki dayanaktan yoksun ve yasalara aykırı olarak açılmış olan davanın reddine, usul ve yasalara aykırı olarak konulan ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını, müvekkiline ait taklit ürün olduğu iddia edilen 324.792 ADET … markalı pillerin iadesini ve haksız yere açılmış ve müvekkilimin ticari itibarını zedeleyen ve itibarsızlaştırmaya maruz bırakıldığı için müvekkili lehine, maddi ve manevi tazminata hükmedilmesini, mahkeme masrafları tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 01/10/2020 tarihli 2017/435 E. – 2020/250 K. sayılı kararıyla; “…Davacının pil emtialarında kullandığı “…” markasının davalı tarafından aynı emtialarda kullanılmış olmasının, davacının emeğinden haksız faydalanma olarak değerlendirildiği, bu nedenle davalı eyleminin haksız rekabet teşkil ettiği, davalının eyleminin, davacının marka hakkına tecavüz teşkil ettiği, davalı tüzel kişi tacir olmakla kusur şartının gerçekleştiği bu nedenle maddi tazminat talebinin kabulü ile 30.000 TL maddi ve manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile takdiren 10.000 TL manevi tazminata hükmedilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine, el konulan dava konusu ürünlerin karar kesinleştiğinde masrafı davalıdan tahsil edilmek suretiyle imhasına ve karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde: usule ilişkin sebeplerinde; mahkemenin 02/07/2020 tarihli ara kararında eksiklik yok ise gelecek oturumun sözlü yargılama oturumu olarak tayinine karar verdiğini, oysa HMK 184.madde de tahkikatın bittiğinin tefhim edilmesi gerektiğini, yasada belirtilen usule uyulmadığını, mahkemenin uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek önemli delilleri toplamadan ve değerlendirmeden karar verdiğini, dava dışı … Ltd.’nin de bulunduğu bir kısım davalılar aleyhine Hong Kong Özel İdari Bölgesi Asliye Mahkemesinde ikame ettiği davada davacının da dahil olduğu şirketler topluluğunun çalışanı/yöneticisi …’e ait beyanlarının incelenmeden hüküm kurulduğunu, kararın kesin kaldırılması gerektiğini. -Esasa ilişkin sebeplerinde; mahkemenin, tedarik zincirindeki kopukluğun mevcudiyetini, ürünlerin sahte olup olmamasını ve buna bağlı olarak tükenme ilkesinin söz konusu olup olmadığını, müvekkilinin basiretli tacirin göstermesi gereken özel yükümlülüğünü yerine getirip getirmediğini beyanları ve delilleri çerçevesinde değerlendirmediğini, eksik inceleme ile karar verdiğini, müvekkilinin 556 sayılı KHK 12.maddesine uygun olarak orijinal ürünleri … Ltd.’den hukuka uygun şekilde fatura ve gümrük belgelerine dayalı olarak ithal ettiğini, dürüstçe sattığını, tedarik zincirinde kopukluk olmadığını. -Ürünlerin sahte olmadığını, Hong Kong da açılan davada davacının da dahil olduğu şirketler topluluğunun çalışanı/yöneticisi …’in beyanında; “(a) Davalılar [dava dışı … Ltd.den Hong Kong’da yürütülen bu dava bakımından 1.davalı olarak söz edilmektedir], kaynağı bilinmeyen ancak Çin’de üretilen orijinal PİLLER SATIYORLAR. (b) Davalılar tarafından paketlenmeden önce pillerin saklandığı ortam ve koşul veya kaynağı bilinmiyor. (…) (74) Yukarıdaki 73(a) paragrafında belirtildiği gibi, Davalılar tarafından satılan piller orijinal … pilleridir. Bununla birlikte, Davacının daha önce piyasaya sürülmemiş olup olmadığının veya Davacının rızasıyla dünyanın herhangi bir yerinde piyasaya sürülmüş olup olmadığının tespit edilmesi mümkün değildir (…)” dediğini, HMK 188.madde uyarınca davacı çalışanının ikrarının kesin delil olarak mahkemeyi bağlayacağını. -Mahkemece alınan bilirkişi raporlarında ürünlerin orijinal olup olmadığı konusunda net bir tespit yapılamadığını, mahkemenin hükme esas aldığı 16/10/2019 tarihli bilirkişi raporunda ürünlerin orijinal olup olmadığına yönelik tespit bulunmadığını, önceki raporlardaki gibi “ambalaj, paketleme ve pil dış özellikleri” itibarıyla bir tespitte bulunulduğunu, oysa davada öncelikle ürünlerin orijinal olup olmadığının tespit edilmesi daha sonra varılacak sonuca göre tedarik zincirinde kopukluğun olup olmadığı, buna göre de tükenme ilkesinin gerçekleşip gerçekleşmediğinin değerlendirilmesi ve müvekkilinin kusurunun olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiğini, mahkemece alınan ilk rapordaki testlerin hiçbirinin yapılmadığını, ispat yükünün davacıya ait olduğunu, uyuşmazlığın ürünlerin taklit olup olmadığı değil, markanın taklit edilip edilmediğinden kaynaklandığını, KHK 13.maddesinin uygulanması bakımından ürünün taklit olup olmadığının ön mesele olduğunu, pillerin orijinal olup olmadığının … ve … firmalarınca tespit edildiğini ve Tarex raporlarının yer aldığını, eksik inceleme ile karar verildiğini. -Davacı tarafın bilirkişi incelemesine sunduğu … (orijinal ekipman üreticisi anlamına gelen orijinal …) yazdığını, … ibaresinin, marka sahibinin ürününün tamamını veya bir kısmını özel isteğe göre başka bir işletmeye ürettirmesi anlamına geldiğini, davacı tarafın sunduğu … piller üzerinde “…” yazdığını, işbu yazının “perakende satışı için değildir” anlamına geldiğini ve pilin belirli nitelikleri değiştirilerek ve tüketiciye özel olarak üretildiğini gösterdiğini, davacının standart pilleri sunmaktan kaçındığını, davaya konu piller üzerinde son kullanma tarihlerinin yazıldığını, ancak son bilirkişi heyet raporunda son kullanma tarihinin yazılmadığı ve ambalajların sahte olduğunun belirtildiğini, davaya konu piller üzerinde geri dönüşüme müsait olduğu ve çöpe atılmamasına ilişkin işaret bulunduğunu, davacının sunduğu pillerde bu işaretlerin bulunmadığını, pillerin menşelerinin farklı olmasının ambalaj üzerindeki etkisinin dikkate alınmadığını, müvekkilinin ithal ettiği piller üzerinde “…” yazısının olduğu, yani Avrupa Birliği kaydının olduğunu. -Haksız rekabetin söz konusu olmadığını, ambalajlama paketleme şeklinden ötürü müvekkilinin haksız fayda elde etme amacı ve imkanının bulunmadığını, ürünün herkes tarafından tüketilen ürün olduğunu, haksız rekabetin ancak taklit ürünlerde söz konusu olabileceğini, oysa müvekkilinin ürünlerinin orijinal olduğunu, ürün ambalajı ve ürünün dış özelliğini davacı tarafın ürününe benzetme çabası gütmediğini. -Tükenme ilkesinin uygulanacağını, mahkemenin KHK 13.maddesini dar yorumladığını, Yargıtay’ın tükenme ilkesini model bazında değil marka bazında yorumladığını, markalı malların yurtiçinde piyasaya sunumunun birkez yapılması halinde yurt dışında piyasaya sunumu yapılan markalı mallar üzerindeki hakkında tükeneceğinin kabulü gerektiğini, orijinal markalı malların üçüncü kişilerce yurtdışından ithal edilerek Türkiye’de pazarlanması (Paralel İthalat)’ın marka hakkına tecavüz teşkil etmeyeceğini, somut olayda marka ile ürün dolayısıyla işletme arasındaki bağı zedeleyecek, markanın işletmesel köken ve kalite garantisi işlevini bertaraf edecek bir durumun söz konusu olmadığını. -Dosyaya sundukları uzman görüşü ile bilirkişi raporu arasında çelişki bulunması halinde dosyanın yeni bir bilirkişi heyetine tevdi edilmesi gerektiğini, ancak yeni bir heyetten rapor alınmadan karar verildiğini. -Mahkemenin delilleri değerlendirmediğini, Hong Kong Mahkeme kararının yeminli tercümesinin sunulmasına rağmen incelenmediğini, davacı çalışanının ikrar mahiyetindeki beyanının dikkate alınmadığını. -Müvekkiline kusur izafe edilerek tazminata hükmedilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığını, ürünlerin tamamının fatura karşılığında alınarak gümrük ve vergi işlemlerinin tamamlandığını, tazminatın müvekkiline yükletilebilmesi için kusurun kast derecesinde olması gerektiğini, kabul anlamına gelmemek üzere tazminat miktarının tespitinde hafif ihmal bakımından değerlendirme yapılması gerektiğini, hükmedilen maddi ve manevi tazminatın yerinde olmadığını, tazminat koşullarının oluşmadığını beyanla mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde; mahkeme kararında sonraki celsenin sözlü oturum olarak tayin edildiği ve duruşmanın karar duruşması olacağının tefhim edildiğini, davalının her iki duruşmada da hazır bulunarak tahkikatın bitimine ilişkin detaylı savunmalarını sunduğunu, savunma hakkının kısıtlanmadığını, davalının sunduğu tüm belgelerin 16/10/2019 tarihli bilirkişi raporunda tartışıldığını, bu raporun hükme esas alındığını Hong Kong Mahkeme kararının dava konusu pillerden farklı ürünler olduğundan kararda tartışılmamasının doğru olduğunu. -Davalının ürünlerin sahte olmadığına ilişkin tüm iddialarının tek tek çürütüldüğünü, tedarik zincirinin üretim bandından perakende satışına kadar geçen süreyi tanımladığını, davalının birbiri ile örtüşen fatura silsilesi ile ürünün hak sahibi üreticisinden çıktığını ispatlaması gerektiğini, ancak davalının sunduğu faturalardan ürünlerin alındığı şirketin … ile hiçbir bağı ve ticari ilişkisinin olmadığının anlaşıldığını, gelinen aşamada … isimli firmanın …in yetkili satıcısı olmadığı gibi ürünlerin sahte olması nedeniyle baskına uğrayan elindeki mallara el konulan, elinde bulunan ürünleri dahi …den aldığını ispat edemeyen müvekkilinin açtığı dava kapsamında sulh olmak adına bir daha … ürünü üretip satmayacağına dair resmi olarak taahhüt veren bir firma olduğunun anlaşıldığını. -Davalının davaya konu ürünlerin orijinal olduğunu ispatlayamadığını, dosyadaki 3 farklı bilirkişi raporu ile malların sahte olduğunun tespit edildiğini, gümrük belgeleri, tarex raporları ve … raporlarının ise 16/10/2019 tarihli bilirkişi heyetinde bulunan Gümrük Uzmanınca incelenerek dikkate alınamayacağının tespit edildiğini, bilirkişi raporunda davalının sunduğu tüm belgelerin incelenerek ürünlerin orijinal olduğunu göstermediğinin mütalaa olduğunu, davalının … yetkilisinin ifadesinin bir cümlesinden yola çıkarak ikrar niteliğinde olduğunun ileri sürülmesinin yerinde olmadığını, Hong Kong da görülen davada uzlaşma yoluna gidildiğini, davalının tedarikçisinin bir daha … ürünleri ile ilgili hiçbir ticari iş gerçekleştirmeyeceğine dair taahhütte bulunduğunu. -Davaya konu ürünlerin büyük bir kısmının … olarak paketlendiğini, bilirkişilerce de bu hususun tespit edildiğini, dosyadaki ürünler ile karşılaştırılmak üzere Çin de ki fabrikadan … paketli ürünlerin tedarik edildiğini, bunun yanında Türkiye piyasasından temin edilen Çin meşeli ürünlerinde dikkate alınarak incelendiğini, orijinal olmadıklarının tespit edildiğini. -Ürünler orijinal olmadığından tükenme ilkesinin tartışılmasının gereksiz olduğunu. -HMK 293.madde gereğince uzmanların sadece teknik ve özel bilgi gerektiren alanda yorumda bulunabileceklerini, hakim tarafından yapılması gereken hukuki nitelendirme ve değerlendirmede bulunamayacaklarının hüküm altına alındığını, davalının Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesinden malların orijinalliğine dair uzman görüşü aldığını, müvekkilinin ülkemizin en yetkin hukukçularından Prof.Dr. …’dan görüş alarak davalı mütalaasının haksızlığını ortaya koyduğunu. -Davalının hem ürünü hem ambalajlarının sahte olduğunu, kusurlu olup tazminat koşullarının oluştuğunu haksız rekabet teşkil ettiğini beyanla istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir. Davalı vekili 09.01.2023 tarihli dilekçesi ekinde Hong Kong Özel İdare Bölgesi Yüksek Mahkemesi Asliye Hukuk Mahkemesinin dava no: 144-2017 tercüme evrakının bir kısmını sunarak istinaf sebeplerini tekrar ettiği anlaşılmıştır.
DELİLLER: İlk derece mahkemesince Yüksek Elektrik Müh. …’den alınan 24.04.2017 tarihli bilirkişi raporunda; “…Davacı ve davalı taraflara ait olan “…” ve “…” pil modelleri karşılaştırılarak, inceleme sonucu ilgili görseller yardımıyla raporda ifade edildiğini, taraflara ait olan ve listelenen diğer ürünlerin birbirleri ile aynı teknik özelliklere ve model kodlarına sahip olmadığının anlaşıldığı için inceleme yapılmasına gerek duyulmadığını, yapılan teknik incelemede marka ve modelleri belirtilerek davacı tarafından dosyaya sunulan ilgili ürünlerin referans alınarak teknik incelemesi yapılmış olan davalı tarafa ait ürünlerin “taklit” olup olmadığı hususunun Mahkemenin takdirine bırakıldığını, davalı tarafa ait olan ve taklit olduğu düşünülen ürünlerden alınacak olan farklı model koduna sahip numunelerin yurtdışı ve/veya yurtiçinde bulunan akredite olan uluslararası anlamda tanınan, bağımsız test kuruluşlarından birine gönderilerek kapasiteleri, içerisinde bulunan kimyasal madde ve miktarları, iç direnişleri ve geometrileri, kimyasal bileşenlerin hareketliliği, yük profilleri, görev döngüleri(dolma(şarjlı ise) – boşalma periyodu), sıcaklık değişimleri, boşalma süreleri boyunca gerilim değişimleri ve kesme gerilimleri bakımından testlerinin yapılarak orijinal lisans sahibi üretici (…) verileri ile karşılaştırılmasının daha sağlıklı bir inceleme yöntemi olacağı” bildirilmiştir. İlk derece mahkemesince Endüstri Müh. Marka ve Tasarım Uzmanı …, Endüstriyel Tasarım Uzm. … ile Marka Uzm. …’den oluşan heyetten alınan 26/09/2018 tarihli bilirkişi raporunda; “…Davalı şirkete ait adreslerde ele geçirilen 3 ayrı model/paketli (…) pillerinin davacı tarafından sunulan orijinal aynı menşeli piller ile karşılaştırmalı incelemesi neticesinde ambalaj, paketleme ve pil dış özelliklerinin uyumlu olmadığı, davalı şirkete ait adreslerden ele geçirilmiş olan 2 ayrı model (…) pillerin davalı tarafından sunulan orijinal aynı menşeli kartlı piller ile karşılaştırmalı incelemesi neticesinde ; ambalaj, paketleme ve pil dış özelliklerinin uyumlu olmadığını, davalı şirkete ait adreslerden ele geçirilmiş olan … model ÇİN menşeli kartlı piller için orijinal olarak davacı tarafından Amerikan menşeli kartlı piller ibraz edildiğini, menşeleri farklı olduğundan dolayı detaylı inceleme yapılamadığı bildirilmiştir. İlk derece mahkemesince Elektrik Y.Müh. …, Ticaret Hukuku Marka ve Patent Vekili …, Marka Uzm. Dr.Öğr.Üyesi … ile SMM …’dan oluşan heyetten alınan 16/10/2019 tarihli bilirkişi heyet raporunda; Davalıya ait işyerlerinde ele geçirilen (…) pillerin, davacı tarafından sunulan … (…2) aynı menşeili (Çin) piller ile karşılaştırılması sonucu; Ambalaj, paketleme ve pil dış özelliklerinin uyumlu olmadığı, davalıya ait işyerlerinde ele geçirilen (…) pillerin, davalı tarafından dosyaya sunulan Türkiye’de satılan aynı özellikli ve menşeili (Çin) piller ile karşılaştırılması sonucu, ambalaj, paketleme ve pil dış özelliklerinin uyumlu olmadığı, dosya içeriğinde menşeileri farklı piller için inceleme yapılmadığı, … ibareli …, …, …, … no.lu markaların 09. sınıfta (bataryalar, batarya şarj aletleri ve bunların parçaları dahil olmak üzere) davacı adına tescil edilmiş olduğu, yapılan teknik incelemede; Davalıya ait işyerlerinde ele geçirilen pillerin davacı tarafından sunulan piller ve davalı tarafından dosyaya sunulan Çin menşeli ve Türkiye pazarında satılan pillerin ambalaj, paketleme ve pil dış özelliklerinin uyumlu olmadığı tespit edilmiş olmakla davada marka hakkına tecavüz koşullarının mevcut olduğu, davacının pil emtialarında kullandığı “…” markasının davalı tarafından aynı emtialarda kullanılmış olmasının davacının emeğinden haksız faydalanma olarak haksız rekabet kapsamında değerlendirilebileceği, huzurdaki davada tazminata hükmedilebilmesi için aranan kusur şartının gerçekleşmiş olduğunun kabul edilebileceği, talep edilebilecek maddi tazminatın 30.000,00 TL olabileceği, manevi tazminat miktarı takdirin Mahkemeye ait olduğu” bildirilmiştir. Dosya içeriğinde yer alan Hong Kong Özel İdare Bölgesi Yüksek Mahkemesi Asliye Mahkemesi Dava No:… numaralı Karar evrakının tercümesinde: Davacı: … Davalılar: 1. …, Lid., 2. … Ltd. , 3. … “.. taraflar burada belirtilen davanın sonuçlanması için verilecek nihai Kararın şartları üzerinde anlaşmaya varmışlardır, ve davalılar aşağıdakileri, kendileri, yardımcıları, işçileri, ajansları, temsilcileri’ve 1. (… Ltd.) Ve 2. Davalıların Yöneticileri veya memurları durumunda, ana şirketleri, bağlı şirketleri ya da yan şirketleri veya aksi takdirde bunlardan herhangi biri tarafından gelecekte herhangi bir zaman diliminde, a) Üretim, Satış, ithalat, ihracat, dağıtım, satışa sunma, reklam, promosyon, ya da aksi takdirde özellikle Mahkeme Celbine (Ticari Marka) eklenmiş olan programda belirlenen Davacı’nın ticari markasını taşıyan ya da ticari markası altında satılan pil ürünlerinin alım satım işlerini Yapmayacak, b) Ticari markayı taşıyan paketlerin üretim, satış, ithalat, ihracat, dağıtım, satışa sunma, reklam, promosyon yada aksi takdirde alım satım işlerini yapmayacak ve c) Yukarıda belirtilen eylemlerden herhangi birini yönlendirmeyeceğine, tedarik etmeyeceğine, sebebiyet vermeyeceğine, erişmeyeceğine veya yardımcı olmayacaktır. Gereği düşünüldü. 1. Bu dava reddilmiştir…” denildiği anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E: Davacı vekili dava dilekçesinde … markasının müvekkili adına tescilli olduğunu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan şikayet üzerine, İstanbul 4.Sulh Ceza Hakimliğinin ve Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan şikayet üzerine Bakırköy 6.Sulh Ceza Hakimliğinin D.İş dosyalarından alınan arama el koyma kararı ile toplamda 324.790 adet “…” markalı pillere el konulduğunu, pillerin taklit olduğunu, davalı tarafça davacı markasına tecavüz ve haksız rekabet fiilinin işlendiğini ileri sürerek, markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, meni, refi ile maddi ve manevi tazminat talebinde bulunulmuş, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.İstinaf incelemesi HMK 355. Madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepler ile, kamu düzeniyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davalı vekilinin yargılama sırasında ve istinaf dilekçesinde, paralel ithalat ve marka hakkının tüketildiği savunmasında bulunduğu, ürünlerin dava dışı Hong Kong menşeli … Ltd, isimli firmadan fatura karşılığında ithal edildiğini, orijinal olduğunu ileri sürmüştür. Dava 24/11/2016 tarihinde açılmakla, dava tarihinde yürürlükte olan 556 Sayılı KHK hükümlerinin uygulanacağı ve KHK 13/1. Maddesinde;”Tescilli bir markanın tescil kapsamındaki mal üzerine konularak, marka sahibi veya onun izni ile Türkiye’de piyasaya sunulmasından sonra, mallarla ilgili fiiller marka tescilinden doğan hakkın kapsamı dışında kalır .” hükmünün düzenlendiği anlaşılmıştır. Yasal düzenlemedeki “Türkiye’de piyasaya sunulmasından sonra” ibaresi dikkate alındığında, ülkesel tükenme ilkesinin kabul edildiği anlaşılmaktadır. Uluslararası tükenme ilkesine göre ise; “markayı taşıyan malın dünyanın herhangi bir ülkesinde marka sahibi tarafından ya da onun rızası ile piyasaya sürülmesinden sonra artık o mallar bakımından dünyanın her yerinde ilk satış hakkının tükendiği” (AYOĞLU, s.19- alıntının yapıldığı eser Uğur Çolak-Türk Marka Hukuku, 4. Baskı, sf 611) kabul edilmektedir. 6769 Sayılı SMK 152. Madde de, uluslararası tükenme ilkesi benimsenmiştir. Firmaların, çeşitli ekonomik nedenlerle, aynı tür malı, farklı ülkelerde, farklı fiyattan ve farklı kalitede satışa sunduğu, bu durumun “gri piyasa” olarak adlandırıldığı , Türkiye’de piyasaya sunulmuş olan malların aynısının, bir başkası tarafından başka bir ülkeden Türkiye’ye ithalinin “paralel ithalat” olarak kabul edileceği anlaşılmaktadır. 556 Sayılı KHK 13. Maddesinde “ülkesel tükenme” ilkesi benimsenmekle birlikte Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 01/03/1991 tarihli 1991/171Esas- 1991/1406 Karar sayılı POLICE kararı, 26/05/1999 tarihli 1999/2086 Esas- 1999/4505 Karar sayılı CONVERSE kararı, 12/03/1999 tarihli 1998/7997Esas- 1999/2098 Karar sayılı LANCOME kararlarında paralel ithalat yoluyla, Türkiye’ye ithal edilen mallar nedeniyle marka hakkına tecavüzün söz konusu olmayacağı kabul edilmiştir. Paralel ithalat savunmasının yapılabilmesi için, dava konusu malların orijinal olması, bu malların Türkiye’ye ithalinin yasal yollardan yapıldığının ve bu markalı ürünlerin, bunları üretmeye, satmaya yetkili kimselerden ithal edildiğinin ispat edilmesi gerekir(Uğur Çolak-Türk Marka Hukuku, 4. Baskı, sf 616-619) Davacı tarafça davaya konu pillerin ve ambalajlarının taklit olduğu ileri sürülmüş, ilk derece mahkemesince bilirkişi raporları alınarak, davalı tarafa ait … markalı pillerin orijinal olmadığı sonucuna varılmıştır. Ürünlerin orijinal olmadığını ispat yükünün davacıda olduğu, davalı vekilinin istinaf dilekçesinde dosyaya sunulan orijinal ürün örneklerinin suçlanan ürünlerden farklı olduğunun ileri sürüldüğü, ancak hükme esas alınan bilirkişi heyet raporunun “Teknik Tespit ve İnceleme” başlıklı 6-12. Sayfalarında tablo halinde yapılan ürün karşılaştırmasından, suçlanan ürünlerle aynı menşe ve modelde orijinal ürün örnekleri ile karşılaştırma yapıldığı anlaşılmıştır. Davalı vekili dosyaya davalı ürünlerinin orijinal olduğunu gösterir, tarex raporları ve … raporları sunduklarını bilirkişiler ve mahkeme tarafından incelenmediğini ileri sürmüşse de; raporun 16. Sayfasında …, … ve … raporlarının orijinallik/sahtelik denetimi içermediği gerekçelendirilerek açıklanmıştır. Davacı tarafça dosyaya, cevap dilekçesi ekinde … Şirketi tarafından düzenlenen 18 Ocak 2012 tarihli “Yetkilendirme” belgesinin sunulduğu, … şirketinin, davalı … Saat ve Elektronik Şirketinin, …-…-… markalı bataryalarının (pillerinin) yetkili satıcısı, ithalatçısı olduğunu tasdik ettiğinin beyan edildiği anlaşılmıştır. Davalı vekilinin 09/01/2023 tarihli dilekçesi ekinde sunulan davacının Hong Kong Mahkemesi’ne sunduğu talep dilekçesinde, … şirketinin … Tic. Ltd. Şti.’ne sahte ambalaj ve paketleme yaparak hak ihlali teşkil eden malları Türkiye’ye ihraç ettiğinin ileri sürdüğü anlaşılmıştır. Dosya içeriğinde yer alan Hong Kong Özel İdare Bölgesi Yüksek Mahkemesi Asliye Mahkemesi Dava No… numaralı Karar evrakının tercümesinden, davacının … Aleyhine açtığı davanın anlaşma ile sonuçlanması nedeniyle reddine karar verildiği, ancak … Şirketinin yargılamada, davacının ticari markasını taşıyan ya da ticari markası altında satılan pil ürünlerinin alım satım işlerini yapmayacağını, ticari markayı taşıyan paketlerin üretim, satış, ithalat, ihracat, dağıtım, satışa sunma, reklam, promosyon yada aksi takdirde alım satım işlerini yapmayacağını taahhüt ettiği anlaşılmıştır. Davacı şirket yetkilisinin Hong Kong’daki yargılamadaki beyanlarının HMK 188. Madde gereğince ikrar niteliği taşıdığı ve kesin delil olduğuna yönelik itirazı ise hükmün kapsamı dikkate alındığında yerinde değildir. Mahkemece alınan bilirkişi raporları ile ürünlerin orijinal olmadığının ispatlandığı, davalının ürünleri satın alındığı … firmasının davacı şirketin yetkili satıcısı/distribütörü olmadığı ve davalıya satılan ürünlerle ilgili davada, … firmasının davacıya taahhütte bulunduğu anlaşılmakla, ürünlerin faturalı ve usulüne uygun ithal edildiği iddiasına yönelik inceleme yapılmasının sonuca etkili görülmediği, basiretli davranmakla yükümlü davalının, satın aldığı ürünlerin orijinal olup olmadığını ve menşeini araştırması gerekirken araştırmadığı, maddi ve manevi tazminat koşullarının oluştuğu, hükmedilen miktarların dosya kapsamı ile uyumlu olduğu kanaatiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 2.732,40 TL nispi harçtan, peşin alınan 683,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak;a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 58,00 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, b)Davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 10/03/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.