Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/992 E. 2023/390 K. 08.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/992 Esas
KARAR NO: 2023/390
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/02/2020
NUMARASI: 2016/308 2020/125
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)|Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/03/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVA: Davacı vekili asıl dava dilekçesinde özetle; müvekkilimin mimar olduğunu ve inşaat işleri ile iştigal ettiğini,. Müvekkilinin tanıdığı ve iş yaptığı … ile … arasında yapılan bir satış işleminde, …’in düzenlediği bir senedin müvekkili tarafından ciro edildiğini ve …’a verildiğini, düzenlenen senedin 06.05.2003 tanzim tarihli olup, teminaten verildii için vade tarihi konulmadığını, daha sonra … ile … arasındaki işlerin sona erdiğini ve gerekli ödemelerin yapıldığını, ancak senedin geri verilmediğini, …’ın senedi bulamadığını ve kaybettiğini ileri sürdüğünü, senet bedelini tahsil ettiğini ve senedi kaybettiğini belirtir bir yazıyı …’e verdiğini, senedin düzenlenmesinden ve ödemelerin yapıldığı tarihten yaklaşık 12 yıl sonra davalının İstanbul Anadolu … İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takip başlattığını, halen müvekkiline ödeme emri tebliğ edilmediğini ve müvekkilinin davalıyı da tanımadığını, takibin yapıldığının …’den öğrendiklerini, yapılan araştırmada ise kaybolduğu ileri sürülen senedin … tarafından …’ya verildiğinin öğrenildiğini, bu konuda davalı hakkında suç duyurusunda da bulunulduğunu belirterek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine ve yapılan icra takibinin durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı vekilinin dilekçesinde ileri sürdüğü hususların tamamının çelişkili ve hukuki dayanaktan yoksun ve gerçek dışı olduğunu, takibe konu olan bononun unsurları tamam olan şekil şartları bakımından eksiksiz bir kambiyo senedi olduğunu ve … Ümraniye çarşı şubesinden protesto edildiğini, buna rağmen ödenmemesi üzerine de İstanbul Anadolu .. icra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından icra işlemlerinin başlatıldığını, senet incelendiğinde görüleceği üzere bononun keşideci … tarafından ön yüzü imzalanarak davacıya teslim edildiğini, davacının da ciro ederek diğer borçlu …’a verdiğini ve …’ın da ciro ederek davalı müvvekkiline iş bu bonoyu borcuna karşılık olarak verdiğinin anlaşılacağını, borçlular …, … ve davacı … arasındaki ilişkilerin müvekkilini bağlamayacağını , iddia edildiği gibi dava konusu olan bu kadar yüksek meblağlı bir kambiyo evrakının 12 yıl gibi uzun bir süre başkasının uhdesinde bekletilmesinin mümkün olmadığını, davacı yanın dilekçesindeki iddiaların tamamen soyut ve hukuki dayanaktan yoksun bulunduğunu belirterek haksız ve mesnetsiz olduğundan reddi gerektiğini ayrıca takip tutarının % 20 ‘si tutarında icra inkar tazminatının davacıdan tahsili gerektiğini savunmuştur.
BİRLEŞEN DAVA: Davacı vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; inşaat mühendisi olan müvekkili ile davalı … ve dava dışı … arasında tadilat işi konusunda anlaşma yapıldığını, … tarafından davalıya 06/05/2003 tanzim tarihli 200.000 USD bedelli senet düzenlenerek verildiğini, teminat senedi olarak düzenlenen bu senedi müvekkilinin de teminat amaçlı cirolayarak imzaladığını, 2004 yılında işin bitirildiğini ve … tarafından da senet bedelinin ödendiğini ancak davalının, senet aslını bulamadığını belirterek iade edemediğini, buna karşılık düzenlediği ibranamelerle senedin teminat senedi olduğunu ve bedelinin ödendiğini beyan ve kabul ettiğini, gelen ödeme emri ile davalı tarafından cirolanan söz konusu senedin hamil … tarafından İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün .. esas sayılı dosyası ile takibe konulduğunu öğrendiğini, müvekkili aleyhine haciz işlemleri yapıldığını, senet hamili … aleyhine İstanbul Anadolu 9.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/308 esas sayılı dosyası dava konusu senetten dolayı borçlu olunmadığının tespiti için menfi tespit davası açtıklarını, senedi cirolayarak …’ya veren davalıya da borçlu olunmadığının tespiti gerektiğinden bu davanın açıldığını, her iki davanın aralarındaki irtibat nedeniyle birleştirilmesi gerektiğini belirterek, davalıya borçlu olunmadığının tespiti ve her iki davanın birleştirilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/308E-2020/125K. Sayılı kararı ile; “… dosya kapsamındaki tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, asıl ve birleşen davaya konu senedin dava konusu edilen senedin dava dışı … tarafından düzenlenerek birleşen davalı …’a verildiği, senedin ayrıca davacı tarafından da cirolandığı, dava konusu senetteki ciro imzasının davacıya ait olduğu, davacının hernekadar senedi teminat amaçlı kefil babında ciro ettiği birleşen davalı tarafça da kabul edilmiş olsa da , bu yönde yazılı delil bulunmadığından davalı … yönünden bu iddiaya itibar edilemeyeceği, birleşen davalı … tarafından senedin asıl davalı …’ya ciro edilerek verildiği , davalı …’nun senedin hamili olduğu, kötüniyetli olduğu hususunun ispatlanamadığı, bu nedenle asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar vermek gerektiği, mahkememizce 03.05.2016 tarihinde İİK nun 72/3 maddesi gereğince, davacı tarafça alacağın tamamının takdiren % 20 ‘si oranında yatırılacak teminat karşılığında alacaklıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmiş isede teminatın yatırılmaması nedeniyle ihtiyati tedbir kararı uygulanmadığından ve asıl davada kötüniyet tazminat isteminin yasal koşulları oluşmadığından reddine karar vermek gerektiği vicdani kanaate varılarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. Asıl davanın REDDİNE, Asıl davada davalının kötü niyet tazminat isteminin yasal koşulları oluşmadığından reddine, Birleşen Anadolu 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1300 Esas sayılı davanın KABULÜ ile; birleşen davacı …’nın İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına dayanak yapılan 06.05.2003 düzenleme tarihli, 30.11.2015 vade tarihli lehtarı davacı …, borçlusu … olan ve davalı …’ın cirantası olduğu 200.000,00 USD bedelli senet nedeni ile birleşen davalı …’a BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE…” şeklinde karar verilmiştir. Kararı davacı ve birleşen davada davalı vekilleri istinaf etmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Asıl ve birleşen davada davacı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemenin gerekçeli kararında davalı tarafın beyanlarına yer verildiğini, ancak bu beyanların hepsinin müvekkili aleyhine olacak şekilde yer aldığını, taraflarınca verilen beyanlara ise 7. Sayfada esası etkilemeyeceği gerekçesiyle dikkate almadığını, oysa bu beyanların dikkate alınmadan karar verilmesinin hukuka ve vicdana sığmadığını, davaya sebep olan senet ile alakalı ceza davasının devam etmekte olup, iş bu dosyada alınan bilirkişi raporunda da senet üzerinde oynama yapıldığının tespit edildiğini, mahkemenin adli tıp raporuna hiç değinmeden karar verdiğini, İstanbul BAM 21. Ceza Dairesinin 2018/755E. Sayılı dosyasında davalı …’nun ceza davasının devam etmekte olduğunu, mahkemenin bu dosyayı beklese idi borcun ödendiğini ve davalı …’nun senedi haksız ve kötü niyetli olarak elinde bulundurduğunu görecek olduğunu, ceza davası devam ederken karar verilmesinin hukuki olmadığını, icra hukuk mahkemesindeki davaların da devam ettiğini, buna rağmen davalının müvekkiline ait taşınmazları sattırdığını, mahkemenin ispat külfetinde yanılgıya düşerek borçlu olunmadığını ve davalının kötü niyetli olduğunu ispatını kendilerine yüklediğini, oysa bu hususların zaten ispatlanmış olduğunu, ayrıca takibin iptaline ilişkin İstanbul Anadolu 4. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2020/65E., sayılı dosyasının devam ettiğini, senedin gayri ahlaki bir sebepten dolayı düzenlendiğini, dolayısıyla eksik borç niteliğinde olduğunu, davalı …’nun senedi nasıl ele geçirdiğini ve kötü niyetli olduğunun ispatlandığını ancak mahkemenin bu hususu dikkate almadığını, senedin 06/05/2003 tarihli olup teminat senedi olduğundan vade yazılmadığını, 2004 yılında borç ilişkisi ifa edildikten sonra …’ın senedi geri vermeyip kaybolduğunu söylediğini, ibraname düzenleyerek …’e verdiğini, aradan 12 yıl geçtikten sonra senedin ortaya çıktığını, … tarafından verilen ibraname, yine ceza dosyasında verilen beyan ve senedin ödendiğine dair yazılı belge davalı …’nun alacaklı olmadığını ve kötü niyetli olduğunu ispatladığını bildirmiştir. Birleşen davada davalı … vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin üstlenmiş olduğu işlerin yapımı karşılığında …’den dava konusu senedi aldığını, müvekkilinin üzerine düşen edimleri yerine getirdiğini, ancak senede bağlı alacağını …’den tahsil edemediğini, 01/03/2014 tarihli ibranamede senedin tahsil edildiğine dair ibareler bulunmakta ise de bu ibranamenin …’in ricası üzerine düzenlendiğini ve gerçeği yansıtmadığını, borcun ödenmediğini, zaten …’in ceza dosyasında para borcunu tam olarak ifa etmediğinin tevil yollu ikrar ettiğini, müvekkilinin 02/05/2017 tarihli evraktan anlaşılacağı üzere …’in müvekkiline masraflar için 35.000,00 TL verdiğini, geriye kalan borç için ise dava konusu senedi verdiğini, senet borcuna karşılık Altınolukta bulunan bir taşınmazı müvekkiline vermek istediğini ancak tapuyu devlemediğini müvekkilinin Edremit 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/37E. Sayılı dosyasında tapu iptal ve tescil davası açtığını ancak ekonomik sıkıntı nedeniyle davadan feragat ettiğini, müvekkiline söz verilen meblağın ödenmediğini, müvekkilinin bu arada … ile birtakım ticari alışverişlerde bulunduğunu ve dava konusu senedin yalnızca emanet olarak …’ya teslim edilmediğini, müvekkilinin adı geçene borcunu ödemesine rağmen senedi müvekkiline iade etmeyerek takibe koyduğunu, kararın hatalı olduğunu davanın reddine karar verilmesi gerektiğini bildirmiştir.
EK KARAR: Mahkemece birleşen davanın davalısı … vekiline istinaf harçlarının yatırılması için muhtıra çıkarıldığı, ancak verilen kesin sürede muhtıranın tebliğine rağmen harcın yatırılmadığı gerekçesiyle 05/04/2021 tarihli ek karar ile davalı … vekilinin kararı istinaf etmemiş sayılmasına karar verildiği, bu kararın davalı … vekiline tebliğ edildiği, ancak ek karar yönünden istinaf yoluna başvurulmadığı görülmüştür.
DELİLLER: İstanbul Anadolu …icra müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası ile; asıl davalı tarafından asıl ve birleşen davacı … ile birleşen davalı … ve dava dışı … aleyhine davaya konu dava dışı … tarafından düzenlenen lehdarı asıl ve birleşen davacı olan ve davacı tarafından cirolanarak birleşen davalı …’a verilen 06.05.2003 tanzim tarihli 30.11.2015 vade tarihli 200.000.00 USD lik senet dayanak yapılarak 200.000.00 USD asıl alacak, 920.55 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 200.920,55 USD alacağın tahsili için genel haciz yolu ile takip yapıldığı görülmüştür. İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1300 esas sayılı dava dosyasında; asıl davacı tarafından … aleyhine davaya konu senet nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemli açılan davada mahkemece 2016/1005 karar sayılı 07.12.2016 tarihli birleştirme kararı verildiği görülmüştür. Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/157593 soruşturma sayılı dosyasında birleşen davalı … tarafından asıl davalı … aleyhine resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçundan bahisle şikayette bulunulduğu, soruşturma sonucunda ;” Şikayete konu senedin müşteki … tarafından ciro edilerek şüpheli …’ya verildiği hususunda ihtilaf bulunmadığı, taraflarca senedin sadece veriliş amacının farklı olarak belirtildiği, müştekinin iddia ettiği gibi 200.000.00 DOLAR değerinde dolu bir senedin ciro edilerek üçüncü bir kişiye borç ödemek dışında sadece saklama amacına yönelik verilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, bu bağlamda müştekinin somut beyanı dışında şüpheli … hakkında üzerine atılı suçlardan kamu davası açılmasına yeterli şüphe oluşturan delilin elde edilmediği,….kamu adına kavuşturma yapılmasına yerolmadığına” karar verildiği görülmüştür.
Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/41056 soruşturma sayılı dosyasında, asıl ve birleşen davacı … tarafından asıl ve birleşen davalılar aleyhine 16.03.2017 tarihli dilekçe ile sahte imza atmak suretiyle resmi belgede sahtecilik suçu işlendiğinden bahisle şikayette bulunulduğu, soruşturmanın devam ettiği anlaşılmıştır. Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/3907 esas sayılı soruşturma dosyasında; dosyamız davacı …’nın öncelikle birleşen davalı hakkında davaya konu bedelsiz kalan senedi tahsile koymak, sahtecilik, dolandırıcılık suçundan bahisle şikayette bulunduğu, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/43569 soruşturma sayılı dosyası ile de yine davacının birleşen davalı Yaşar Kolca aleyhine aynı suçlardan dolayı şikayette bulunduğu , ilgili soruşturma dosyasının 2015/3907 soruşturma dosyası ile birleştirildiği , yine davacı tarafından birleşen davalı … yönünden bedelsiz senedi kullanmaktan bahisle 2016/159703 soruşturma sayılı dosyasında şikayette bulunduğu, iş bu soruşturma dosyasının da 2015/3907 soruşturma sayılı dosyasıyla birleştirildiği, yapılan soruşturma sonucunda İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca 2017/14105 karar sayılı takipsizlik kararı verildiği, takipsizlik kararına asıl ve birleşen davacının itiraz etmesi üzerine İstanbul Anadolu Sulh Ceza Hakimliğinin 2017/1224 Değişik iş sayılı 16.03.2017 tarihli kararı ile verilen takipsizlik kararının kaldırılmasına karar verildiği, bunun üzerine 2017/52963 sayılı soruşturma sonucunda İstanbul Anadolu 8.Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/210 esas sayılı dava dosyasında asıl ve birleşen davalı ve dava dışı asıl davalı …’nun oğlu … aleyhine bedelsiz senedi kullanma suçundan kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda mahkemece 25.01.2018 tarihli 2018/39 karar sayılı kararı ile … hakkında açılan davanın “Eylemin bir bütün halinde TCK 156/1 maddesinde düzenlenen suçu oluşturduğu , ödeme emri tebliği ile birlikte takipten haberdar olunmasına rağmen altı aylık şikayet süresi içerisinde müşteki tarafın şikayetçi olmadığı, şikayet süresinin geçirildiği ve kovuşturma şartının oluşmadığı anlaşılmakla, kamu davasının CMK 223/8 maddesi uyarınca düşürülmesine ” asıl davalı … ve dava dışı … hakkında açılan davanın ” Hernekadar sanıklar … ve …’nun TCK 156/1 maddesi gereğince cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı,ödeme emri tebliği ile birlikte takipten haberdar olunmasına rağmen 6 aylık şikayet süresi içerisinde müşteki tarafın şikayetçi olmadığı, şikayet süresinin geçirildiği ve kovuşturma şartının oluşmadığı anlaşılmakla açılan kamu davalarının CMK 223/8 maddesi gereğince ayrı ayrı düşürülmesine” şeklinde karar verildiği görülmüştür. Ceza dosyasına dayanak soruşturma dosyası kapsamında alınan beyanlar arasında dava dışı …’in özetle; davaya konu senedi …’a teminat olarak verdiğini, … ile arasındaki borç-alacak ilişkisinin kısmi uzlaşma ve kısmi ödeme ile sonuçlandırılarak ibralaştığını ancak …’ın senedi kendisine iade etmediğini, bilahare senedi …’ya verdiğini , …’nun da bedelsiz kalan senedi takibe koyduğunu bildirdiği görülmüştür. Dosyada mevcut İbraname başlıklı belgede; ” borçlusu … ve teminat adı altında …’a verilmek üzere lehdarı … olan 200.000.00 Dolar olarak 06.03.2003 tarihinde tanzim edilmiş senet bedeli tarafların üzerinde uzlaştıkları miktar üzerinden ödenmiştir. Ancak ödenmekle bedelsiz hale gelen senet bulanamadığından ve muhtemelen kaybedilmiş olabileceğinden iade edilememiştir. Bu nedenle bila mecbur bu iş bu ibraname hazırlanmış ve vadesi boş olup 06.05.2003 tarihinde düzenlenmiş olan senet ödenmekle, borçlu …’in ibrasını kapsayan iş bu ibraname düzenlenmiş ve imza altına alınmıştır” şeklinde düzenlendiği ve yine aynı şekilde …’ın kapsamına ve imzasını itiraz etmediği 01.03.2014 tarihli ibraname ve taahhütname başlıklı belgede ; ” 06.05.2003 tanzim tarihli ve keşidecisi … ve muhatabı … olan vade tarihsiz senet … tarafından ciro edilerek tarafıma verilmiştir. İş bu senet tarafımdan tahsil edilmiş olup, senetten mütevellit başkaca bir alacağım kalmamıştır. Ancak senet tarafımdan kaybedildiği için iade edilememiştir. İş bu senet nedeniyle …’dan herhangi bir alacağım kalmadığından kesin olarak ibra ettiğimi ve senedin iade edilmemesi nedeniyle ileride …’nın uğrayacağı tüm zararları karşılayacağıma gayrıkabili rücu kabul beyan ve taahhüt ederim” şeklinde düzenlendiği görülmüştür. Davacı taraf 20.07.2017 tarihli harçlandırılmış ıslah dilekçesi ile asıl ve birleşen dava yönünden dava sebebinin kısmen ıslah edildiğini belirterek, ıslah dilekçesinde özetle ; “yargılama aşamasında davaya konu senedi inceleyen müvekkil … imzanın kendisine ait olmadığını ve taklit edilerek atıldığını farketmiştir. Bu nedenle, dava sebebimizi kısmen ıslah ederek, genişletmek zorunluluğu doğmuştur. Davaya konu 05.06.2003 tanzim tarihli 200.000.00 USD bedelli senedin arka yüzünde yer alan ve … adı altında bulunan imza müvekkilimize ait değildir. İmza , bilinmeyen bir şahıs tarafından taklit edilmek suretiyle atılmış bulunmaktadır. Bu hali ile senet sahte olup , müvekkilimizin bu senet bedelinden sorumluluğu ve dolayısıyla davalılar … ve …’a herhangi bir borcu bulunmamaktadır…” şeklinde beyanda bulunmuş, imza incelemesi yapılmasını ve İstanbul Anadolu C.Başsavcılığının 2017/41056 soruşturma sayılı dosya sonucunun bekletici mesele yapılmasını talep etmiştir. Yine davacı taraf 06.03.2018 tarihli dilekçesi ile de , İStanbul Anadolu 8.Ağır ceza mahkemesinin 2017/210 esas sayılı dava dosyasında verilen kararın kesinleşmesinin bekletici mesele yapılmasını talep etmiştir. Dosya, istinaf incelemesi için dairemizde beklediği sırada asıl ve birleşen davanın davacı vekili tarafından dairemize sunulan 18/02/2022 tarihli dilekçe ile dava konusu senedin arka yüzündeki 1. Ciranta imzasının davacının eli ürünü olmadığı yolunda uzman görüşü sunduğu görülmüştür.
GEREKÇE: Asıl ve birleşen dava İİK’nın 72. Maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır.Yargılama sonunda asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne dair verilen karar asıl ve birleşen davanın davacı vekili ile birleşen davanın davalı vekilince istinaf edilmiştir. Birleşen dava davalısı … vekili tarafından istinaf dilekçesi sunulmuş ise de mahkemece harçların ikmali için HMK’nın 344. Maddesi uyarınca çıkarılan muhtıranın tebliğine rağmen verilen kesin sürede istinaf harçları tamamlanmadığından mahkemece 05/04/2021 tarihli ek karar ile davalı … vekilince kararın istinaf edilmemiş sayılmasına karar verildiği, ancak bu karara karşı istinaf yoluna başvurulmadığından davalı … vekilinin istinaf talebi değerlendirilmemiştir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın 74. Maddesi uyarınca maddi vakıanın sübutuna ilişkin ceza mahkemesi kararları hukuk mahkemelerini bağlar, somut olayda İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2017/210E.-2018/39 K. Sayılı dosyasında huzurdaki davanın davalıları olan …, … ve dava dışı … aleyhine bedelsiz senedi kullanma ve dolandırıcılık suçlarından kamu davası açıldığı, yargılama sonunda verilen kararın istinaf edildiği, istinaf mahkemesince ağır ceza mahkemesi kararının kaldırılarak davalılardan … hakkında davacıya karşı işlediği iddia edilen dolandırıcılık suçundan düşme davalı … yönünden ise davacıya karşı işlediği iddia edilen bedelsiz senedi kullanma suçundan beraat kararlarının temyiz yolu açık olmak üzere verildiği, iş bu kararın istinafa konu ilk derece mahkemesi kararından sonraki bir tarihte verildiği anlaşılmıştır. Her ne kadar ilk derece yargılamasında İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesini dosyasının bekletici mesele yapılmasına yer olmadığına dair karar verilmiş ise de bu kararın gerekçesiz olduğu ayrıca dosyanın istinafta yeniden ele alındığı ve ceza mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak hüküm kurulduğu görülmüştür. Bu durumda mahkemece söz konusu ceza mahkemesi dosyasının akıbeti araştırılarak ceza davasının geldiği aşama itibariyle sonucunun bekletici mesele yapılıp yapılmaması gerektiği hususunun yeniden değerlendirilmesi ve gerektiğinde yukarıda anılan yasa hükmü uyarınca ceza davasının sonucunun beklenmesi bakımından HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle 1-Asıl ve birleşen davada davacı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE,2-İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/02/2020 tarih,2016/308 E. -2020/125 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde yargılamaya kaldığı yerden devam edilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-Bu aşamada Asıl ve birleşen davada davacı vekilinin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 5-İstinaf peşin harcının talebi halinde Asıl ve birleşen dava davacısına iadesine, 6-İstinaf aşamasında Asıl ve birleşen dava davacısı tarafından yapılan yargılama gideri olan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 65,40 TL posta masrafı olmak üzere toplam 214 TL’nin davalılardan alınarak Asıl ve birleşen dava davacısına verilmesine, 7-Birleşen davada davalı vekilinin istinaf talepleri değerlendirilmediğinden yatırdığı istinaf haçlarının talebi halinde ilk derece mahkemesince kendisine iadesine,8-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.08/03/2023