Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/965 E. 2021/1687 K. 06.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/965 Esas
KARAR NO: 2021/1687
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/10/2020
NUMARASI: 2019/101 2020/528
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/10/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından, dayanağı bankaya ibraz edilmemiş toplam 50.000 TL bedelli 2 adet çek olan bir icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun bu takibe yetki ve borç yönünden itiraz ettiğini, ancak çeklerin keşide yerlerinin İstanbul olması sebebiyle takibin yetkili icra dairesi olan İstanbul İcra Müdürlüklerinde açıldığını ve HMK uyarınca davalının yetki itirazının yerinde olmadığını, müvekkilin takip dayanağı çeklerin yetkili hamili olduğunu ve davalının bu çeklerin toplam bedeli kadar müvekkil aleyhine sebepsiz zenginleşmiş olduğunu, borca ve yetkiye yapılan itirazların yersiz olduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, davalıların icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; icra takibine dayanak olan çeklerin süresinde bankaya ibraz edilmeyerek çek vasfını yitirdiklerini ve bu nedenle keşide yerlerine göre yetkili icra müdürlüğünün belirlenmesinin yerinde olmadığını, müvekkilinin mernis adresinin Zeytinburnu olması sebebiyle yetkili icra müdürlüklerinin Bakırköy İcra Müdürlükleri olduğunu, bu nedenle davanın usul yönünden reddi gerektiğini, müvekkilinin takipte belirtilen nitelikte ve miktarda bir borcunun bulunmadığını, takip dayanağı çeklerin süresinde bankaya ibraz edilmeyerek çek vasfını yitirdiklerini, müvekkil ile davacı arasında ilamsız takibe konu edilebilecek bir ticari ilişki yahut alacak-borç ilişkisinin de bulunmadığını ve bu nedenle yapılan icra takibinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, sebepsiz zenginleşmenin varlığını da reddetmekle birlikte zamanaşımı gereği sebepsiz zenginleşme hükümlerine gidilemeyeceğini belirterek davanın reddi, takibin iptali ile davacının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir. İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 21.03.2017 tarihli 2016/575 E. – 2017/263 K. sayılı kararıyla yetkili icra müdürlüğü’nün Bakırköy İcra Müdürlüğü olduğundan bahisle, davanın usulden reddine karar verilmiş, davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine, Dairemizin 06/02/2019 tarihli 2017/5812 Esas, 2019/251 Karar sayılı kararıyla, davacı vekilinin istinaf isteminin kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, yargılamaya devam edilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, mahkemece yapılan yargılama sonunda aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 12.10.2020 tarihli 2019/101 E. – 2020/528 K. sayılı kararıyla; “… davaya konu somut olayda ispat yükünün, sebepsiz zenginleşmediğini ileri süren davalı/keşideciye ait olduğu, davalının sebepsiz zenginleşmediğine ilişkin mahkemeyi bağlayıcı nitelikte delil sunmadığı, davacının, TTK.nın 732. maddesi hükmune göre sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak keşideciden borcun ödenmesini isteyebileceği ve davacının böyle bir dava açmakta haklı ve hukuki yararının da bulunduğu anlaşıldığı, çek bedeline yönelik olan 50.000 TL asıl alacak yönünden davanın kabulüne, dava ve takip konusu çeklerin, süresi içerisinde muhataba ibraz edilmediği için çek vasfını kaybetmiş oldukları ve sadece yazılı delil başlangıcı niteliğinde sayılacakları ve davacının, bu belge ile keşide tarihinden itibaren faiz istemesinin, temerrüt oluşmadığı için mümkün olmadığı,takip öncesi işlemiş faiz isteminin reddi gerektiği, dava konusu alacak likit olduğundan icra inkar tazminatı isteminin de kabulü gerektiği” gerekçesiyle;” Davanın KISMEN KABULÜ İle; 1-Davalı borçlunun İstanbul … İcra Müd. … Esas sayılı dosyasına vaki itirazının 50.000,00 TL (25.000,00 TL çek + 25.000,00 TL çek ) asıl alacak yönünden İPTALİ ile takibin bu miktar üzerinden (50.000,00 TL ) takip talebindeki şartlar ile DEVAMINA, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE, 2-Hükmolunan alacağın %20 si oranında hesaplanan 10.000,00 TL icra inkar tazminatı davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURULARI: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; çeklerin keşide tarihlerinin 25.03.2015 ve 07.04.2015 olup, bu tarihlerden itibaren faiz talep edilebileceğini, ancak mahkemece usul ve yasaya aykırı şekilde işlemiş faiz taleplerinin reddine karar verildiğini, davanın külliyen kabulüne karar verilmesi gerekirken, kısmen kabulüne karar verilmesi ve müvekkili aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu beyanla, mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; takibe konu çeklerin süresi içinde bankaya ibraz edilmediğinden çek vasfının bulunmadığını, müvekkili ile davacı arasında alacak borç ilişkisi bulunmadığını, haksız ve hukuka aykırı olarak takip başlatıldığını. -davanın bir yıllık süre içerisinde ikame edilmediğini, mahkemece zamanaşımı itirazının reddine ilişkin hükmün hatalı olduğunu, mahkemenin TTK 814/1 maddesi uyarınca çeklerin ibraz süresinin bitiminden itbaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağı hükmünden hareket etmişse de, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04/05/2011 tarihli 2011/19-132 E- 2011/266 K sayılı kararında da açıklandığı üzere TTK 814/1 maddesinin (6762 Sayılı TTK 726. Madde) kambiyo senedi vasfını yitirmiş olan çek için uygulanamayacağını, TTK 732. Maddesinde yer alan 1 yıllık zamanaşımı süresinin de çeklerin bir yıllık ibraz süresinden sonra geçtiğinden sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanamayacağını. -Davacı tarafın 16/12/2019 tarihli dilekçe ekinde sunduğu borç ödeme ve çek teslim protokolünün hukuken hiçbir geçerliliğinin bulunmadığını, hükme esas alınamayacağını beyanla, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı/alacaklının, davalı/borçlu hakkında, keşidecisi … olan hamile yazılı olup … tarafından davacı alacaklıya ciro edilen 07.04.2015 keşide tarihli 25.000 TL bedelli çek ve 25.03.2015 keşide tarihli çeke dayalı olarak 50.000,00 -TL asıl alacak ve 1.488,70.-TL takip öncesi işlemiş faiz olmak üzere toplam, 51.488,70-TL alacağın tahsili için ilamsız icra takibi yaptığı ve davalı/borçlunun süresi içerisinde, borca, fer’ilere ve yetkiye itiraz ettiği takibin durduğu görülmüştür.
GEREKÇE: İlamsız takibe dayalı itirazın iptali davasında, mahkemece davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiş, davacı vekili ve davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/2 maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 6763 Sayılı Kanun’un 41. Maddesiyle HMK’ya eklenen Ek-Madde 1’de öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2021 yılı için 5.880,00 TL olduğundan, davacı vekili tarafından istinaf edilen 1.488 TL dava değerinin kesinlik sınırının altında kaldığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine karar vermek gerekmiştir. Davalı vekilinin istinaf başvurusunda, taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığını, davaya ve takibe konu çeklerin kambiyo senedi vasfı bulunmadığından TTK 814/1 maddesinin uygulanamayacağını ve TTK 732. Madde gereğince de çeklerin ibraz süresinin dolmasından itibaren 1 yıllık zamanaşımı süresi dolduğundan, davacının sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanarak da talepte bulunamayacağını ileri sürdüğü anlaşılmıştır. Davalı alacaklı çekin keşidecisi olup, çek zamanında ibraz edilmemiş olsa bile çekten dolayı çek hamiline karşı sebepsiz zenginleştiği oranda sorumlu olduğundan, davacı hamil tarafından çek keşidecisine karşı bir yıllık süre içerisinde takip başlatılması mümkündür. Davacı tarafça davalı alacaklı ile arasında ticari ilişki bulunduğu ileri sürülmemiştir. Dava konusu yapılan çeklerin 07/04/2015 ve 25/03/2015 keşide tarihli olduğu, ibraz süresinin dolduğu tarihlerden itibaren bir yıllık süre dolmadan 13 Temmuz 2015 tarihinde icra takibi başlatıldığı, davalı tarafça takibe itiraz edilmesi üzerine 28/05/2016 tarihinde itirazın iptali davası açıldığı, takip ve dava tarihi itibarıyle TTK 732/4 maddesi gereğince, sebepsiz zenginleşme temeline dayalı 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı, davalı keşidecinin bu çekten dolayı TTK m. 732 gereğince sebepsiz zenginleşmediğini kanıtlamakla yükümlü olduğu ancak, sebepsiz zenginleşmediğini ispatlayamadığı, mahkemenin davanın kısmen kabulüne ilişkin kararının yerinde olduğu kanaatiyle davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin USULDEN REDDİNE, 2-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 3-Davacı taraftan harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 4-Davalıdan alınması gereken 3.415,50 TL harçtan, peşin alınan 1.024,65 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.390,85 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.06/10/2021