Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/932 E. 2023/507 K. 22.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/932 Esas
KARAR NO: 2023/507
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/09/2020
NUMARASI: 2019/254 E. – 2020/219 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Fikir Ve Sanat Eseri İle İlgili Sözleşmeden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/03/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirkette kullanılmak üzere davalı tarafa ait bir program için görüşmeler yapıldığını, sistemde kullanılmak istenen hususlara ilişkin davalı tarafa bilgi verildiğini, davalı tarafça hiçbir itirazda bulunulmadığını, sipariş mektubunun davalı tarafından müvekkili şirkete gönderildiğini ve yazılımın satın alındığını, sistemin tespit edilen süreden sonra tamamlandığını, kullanıldığında ise programın projeleri doğru olarak çizemediğinin tespit edildiğini, talep edilen diğer sistemlerin için ise hiçbir işlem yapılmadığını, davalı tarafa ilgili hususlarda bilgi verildiğini, ancak davalı tarafça kusurların ve eksiklerin tamamlanamadığını beyan ederek, yapılan ödemelerin ve müvekkilinin uğradığı zararın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sözleşme gereği Fransız kanunlarının geçerli olduğunu, davacı tarafça davalı şirketten bir talebinin olmadığını, yalnızca davacı tarafça kendisine ait broşür ve component detaylarının gönderildiğini, diğer hususların müvekkili şirkete gönderilmediğini, davacı tarafça talep edilen hususların sözleşmeden sonra ortaya konduğunu, öncesinde bu taleplerden söz edilmediğini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 16.09.2020 tarih ve 2019/254 Esas – 2020/219 Karar sayılı kararıyla; “…taraflar arasındaki akdi ilişkinin 22 aralık 2011 tarihli sipariş mektubu ile kurulduğu, 6 Ağustos 2015 ve 7 Ağustos 2015 tarihlerinde görevsizlik kararı veren mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinde heyetin davacının merkez ofisinde yerinde inceleme gerçekleştirdiği, raporun 8. sayfasında, bilirkişi heyeti tarafından tespit edilen kusur ve hataların belirlendiği, keza mahkekemizce alınan bilirkişi raporunda da; davalı tarafından davacıya teslim edilen bilgisayar programının eksiklikler içerdiği ve bu hali ile kullanılamaz durumda olduğu keza daha önce tanzim edilen bilirkişi raporunda tespit edilen hususlara teknik bilirkişinin katıldığı, bu programın çalışmaması nedeniyle davacının bu program ile elde etmeyi umduğu fonksiyonların icra edilememesi anlamına geleceğini, bilgisayar programlarını diğer ürünlerden ayıran en temel özelliğin bünyesinde barındırdığı bir kusurun tüm sistemi çalışmaz hale getirmesi olduğunu, dolayısıyla bilgisayar programında var olan eksikliğin büyük veya küçük (majör veya minör) nitelikte olup olmamasının önemi bulunmadığını, zira bu tür değerlendirmeler sübjektif değerlendirmeler olup sipariş veren kişiyi bu haliyle programı kabule zorlamanın hakkaniyete aykırı olduğunu bildirmişlerdir. Dolayısıyla bir bilgisayar programı ya eksiksiz olarak çalışır veya çalışmaz. Somut olayda da dava konusu programın kendisinden beklenen faydayı sağlamaması sebebiyle davacı tarafça sözleşmeden dönme hakkının kullanıldığı anlaşıldığından, davalı şirketin Fransa’da mukim yabancı bir şirket olmakla birlikte, taraflar arasındaki akdi ilişkiye esas olan sipariş mektubunda yabancı para üzerinden düzenlendiğinden davacının talebini Euro olarak talep etmesinde hukuki yararının bulunduğu anlaşılmış, davacının davalıya ödemiş olduğu bedeli (28.600-EURO) talep hakkı bulunduğu toplanan delillerle subuta erdiğinden, davacının davalıya ödediği 28.600 EURO’nun 15.10.2013 tarihinden itibaren devlet bankalarının euro üzerinden açılmış bir yıl vadeli mevduatlara ödediği en yüksek fazi oranı ile hesaplanacak faiziyle birlikte EURO olarak davacıya ödenmesine, bununla birlikte 10.435-EURO zarar kalemi ile ilgili olarak davacı yanca herhangi bir somut delil sunulmadığı, davacının bünyesinde istihdam edildiği iddia edilen 2 kişinin salt bu iş için istihdam edilip edilmediği hususunun ispat edilemediği, bu kişilerin davacının başkaca işleri için de kullanılmalarının mümkün olduğu, dolayısıyla 10.435 Euro tazminat istemi yönünden davacı davasını ispat edilemediğinden bu talep yönünden davanın reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; “Müvekkilin tazminat talebi dosyadaki mübrez belgeler, deliller ve beyanlar çerçevesinde somut olarak ispat edilmesine rağmen mahkeme tarafından yanlış değerlendirme ile tazminat talebinin reddine karar verildiğini,Müvekkil ile davalı arasındaki sözleşme ilişkisi çerçevesinde müvekkilin münhasıran davalıya ait yazılımın kullanılması amacıyla personel (stajyer) istihdam ettiğini ve personellerin isimlerini davalı ile paylaştığını,Delil listemiz ekinde sunulan bordro dökümlerinde de yazılımın çalıştırılması için istihdam edilen stajyerlerin müvekkile olan maliyetinin belgelendiğini, bu delilimiz ile yazılımın kusurlu olması sebebiyle sonlandırılan akdi ilişki çerçevesinde müvekkilin uğramış olduğu zarar miktarının açıkça belgelendirildiğini,Yine dava dosyasına sunmuş olduğumuz 4 Kasım 2015 tarihli beyanlarımız ekinde sunulan belirli süreli iş sözleşmeleri ile personele ilişkin SGK giriş/ çıkış kayıtlarının da mahkeme tarafından değerlendirilmediğini, bu belgelerin açıkça istihdam edilen personelin münhasıran “Bölme Duvar Yazılım Stajyeri” olarak işe alındığını gösterdiğini, İlgili tarih itibariyle müvekkilin kullandığı tek yazılımın davalıya ait yazılım olduğunu, müvekkilin işe akdığı stajyerler de iş sözleşmeleri ile sabit olduğu üzere bölme duvar yazılım stajyeri olarak ve münhasırarı davalımın yazılımı üzerinde çalışmak üzere işe alındıklarını, SGK giriş/çıkış kayıtlarının da stajyerlerin müvekkil nezdinde istihdam sürelerinin davalının kusurlu yazılımının kullanılmaya çalışıldığı süreler ile örtüştüğünü gösterdiğini, Yazılımın kusurlu olmasından dolayı bu personellerin akdi ilişkisinin sonlandırılması nedeniyle müvekkil sırf bu yazılım için istihdam etmiş olduğu personel bakımından zarara uğradığını, müvekkilin istihdam edilen stajyerlere yönelik talep ettiği zararın doğrudan kusurlu yazılım ile ilişkili olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde; “Mahkemenin ispat edilemediğinden davacının 10.435 Euro tazminat isteminin ireddine’ kararının tarafımızca hukuka uygun olduğunu; fakat mahkemenin ‘Davacının davalıya ödediği 28.600 EURO’nun 15.10.2013 tarihinden itibaren devlet bankalarının euro üzerinden açılmış bir yıl vadeli mevduatlara ödediği en yüksek fazi oranı ile hesaplanacak faziyle birlikte Euro olarak davacıya ödenmesine’ kararının usule aykırı olduğunu, İşbu dava yabancılık unsuru taşıyan ve taraflar arasındaki sözleşmeye dayalı bir dava olması nedeniyle bu davada uygulanması gereken hukukun Fransız Hukuku olduğunu, müvekkil tarafından davacıya gönderilen teklif metninin ekinde yer alan Lisans Sözleşmesinin 9. maddesinde ”This Agreeme-ent shall be governed by the laws of France- Bu sözleşme Fransız Kanunlarına tabiidir. ” cümlesi yer aldığını, MÖHUK m. 24; ‘Sözleşmeden doğan borç ilişkilerinde uygulanacak hukuk (1)Sözleşmeden doğan borç ilişkileri tarafların açık olarak seçtikleri hukuka tabidir. Sözleşme hükümlerinden veya halin şartlarından tereddüde yer vermeyecek biçimde anlaşılabilen hukuk seçimi de geçerlidir.’ Bu hükümlerden hareketle taraflar arasında 22/11/2011 tarihinde imzalanan sözleşmede karakteristik edim borçlusu davalı müvekkildir ve davalı müvekkilin şirket merkezi Fransa Versailles’de yer almaktadır. Bu sebeple davanın fransız mahkemelerinde açılması ve uygulanacak hukukun Fransız hukuku olarak kabul edilmesi, MÖHUK m. 24’ün bir gereği olduğunu, Esasa ilişkin itirazlarımıza değinirsek; davalı müvekkil tarafından hazırlanan yazılımın hatalı olmadığını, Mahkeme müvekkil tarafından hazırlanan yazılım programının davacı tarafın taleplerini karşılamadığını belirterek karar vermiş olsa da, davacının uyuşmazlığa konu ettiği taleplerini müvekkil şirkete iletmediği ve belirtilmeyen taleplere ilişkin beklentiye girmiş olması hususuna dair tüm yazışma ve delilleri sunmuş olmamıza rağmen, mahkeme tarafından hukuka uygun bir inceleme yapılmadan karar verildiğini, Dosyada bilirkişilerce yapılan incelemede yazılım hatasının neye dayandığı ile ilgili kabul edilebilir hususlar belirtilmemiş sadece ‘hatalıdır’ denilerek eksik inceleme yapılarak gerekçesiz ve dayanaksız bir şekilde yazılımın hatalı olduğu tespiti yapıldığını, E-postalarda da görüleceği üzere, davacının müvekkile şirkete sadece kendisine ait örnek sistem broşürleri ve component (bölme-bileşen-parça) detaylarını gönderdiğini, dava dilekçesinde belirttiği diğer hususların davalı müvekkile iletilmediğini, Davacının müvekkil şirketten en başından beri talebi ürün çeşitlerinin sisteme girilmesinin sağlanması ile sınırlı olduğunu, müvekkilin kendisine verilen bilgilere dayanarak çalışmalarını oluşturduğunu, Davacı tarafından müvekkile iletildiği belirtilen taleplerin esasında iletilmediği, iletilmemesinin sebebinin ise davalı müvekkilden değil davacı şirketin sorunlarından dolayı kaynaklandığını, Müvekkil, sözleşmede kendisine atfedilen edimlerini zamanında ve anlaşmaya uygun bir şekilde eksiksiz yerine getirmiş olup, yazılımda ortaya çıkan sorunların hiçbirinin müvekkilden kaynaklanmadığını; bu sorunların davacının eksik yanlış, iyi çalışılmamış ve sürekli değişen personel sebebiyle, organizasyonsuz durumundan kaynaklanmakta olup, taraflar arasında yapılan sözleşme kapsamı dışında kalan istekler nedeniyle oluştuğunu, Sadece taraflar arasındaki yazışmalara bakılarak bile sorumluluğun müvekkil şirketten kaynaklanmadığı belirlenebilecekken, mahkeme tarafından bu hususlar dikkate alınmadan müvekkili sorumlu tutacak şekilde hüküm kurulmasının usule aykırı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *Bilirkişi heyetinin 05/02/2020 tarihli raporunda; “Dava konusu yazılımın çalışabilir durumda olmadığı, dosyada mevcut verilerden söz konusu programın teslim tarihi itibariyle kendisinden beklenen faydayı sağlamaması sebebiyle davacı tarafından sözleşmeden dönme hakkının kullanıldığının anlaşıldığı, bilgisayar programlarının özellikleri gereği bünyelerinde barındırdıkları hataların minör veya majör hata olarak nitelemenin mümkün olmayacağı, dolayısıyla bu hatalarla sipariş verenin programı kabule zorlanamayacağı, sonuç olarak dönme hakkını kullanan davacının davalıya ödemiş olduğu 28.600-EURO bedeli talep hakkı bulunduğu, bununla birlikte 10.435-EURO zarar kalemi ile ilgili olarak herhangi bir somut veriye rastlanmadığı, davacının bünyesinde istihdam edildiği iddia edilen 2 kişinin salt bu iş için istihdam edilip edilmediği hususunun dosya içeriğinden anlaşılamadığı, bu kişilerin davacının başkaca işleri için de kullanılmalarının mümkün olduğunu.” bildirdikleri anlaşılmıştır.
GEREKÇE: Dava; satın alınan yazılımın hatalı çıkması nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesi tarafından, “-Davacının davalıya ödediği 28.600 Euro’nun 15.10.2013 tarihinden itibaren devlet bankalarının euro üzerinden açılmış bir yıl vadeli mevduatlara ödediği en yüksek fazi oranı ile hesaplanacak faziyle birlikte Euro olarak davacıya ödenmesine, -10.435 Euro tazminat istemi ispat edilemediğinden reddine.” karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili ile davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacı, davalıdan satın aldığı bilgisayar yazılımının hatalı çıktığını ve beklenen faydayı sağlayamadığını, durumun davalıya bildirildiğini ancak davalı tarafça kusurların ve eksiklerin tamamlanamadığını beyanla davalı tarafa yapılan ödemelerin ve uğradığı zararın davalıdan tahsilini talep etmiş; davalı ise, sözleşme gereği tüm yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirdiğini, kendilerinin bir sorumluluğunun bulunmadığını beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece alınan ve denetime elverişli bulunan bilirkişi raporu, görevsizlik kararı veren mahkemece alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamıyla; davada Türk mahkemelerinin görevli ve yetkili olduğu ve olaya Türk hukukunun uygulanması gerektiği, davacının davalıdan aldığı yazılım üzerinde yapılan teknik bilirkişi incelemeleriyle davalı tarafından davacıya teslim edilen bilgisayar programının eksiklikler içerdiği ve bu hali ile kullanılamaz durumda olduğunun tespit edilmesi karşısında davacının bu haliyle programı kabule zorlamanın hakkaniyete aykırı olduğu, dava konusu programın kendisinden beklenen faydayı sağlamaması sebebiyle davacı tarafça sözleşmeden dönme hakkının kullanılmasının haklı ve yerinde olduğu, bu kapsamnda davacının davalıya ödemiş olduğu bedelin (28.600-EURO) iadesini talep hakkının bulunması nedeniyle davacının bu miktarla ilgili talebinin kabulüne; ancak davacının sözleşme nedeniyle uğradığını iddia ettiği 10.435-Euro tutarındaki zarar ile ilgili, dosyaya sunulan personel istihdamına yönelik belge ve kayıtların bu zararı ispat etmeye elverişli ve yeterli olmadığı gözetildiğinde mahkemece bu yöndeki talebin reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından taraf vekillerinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Taraf vekillerinin istinaf taleplerinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Davacıdan alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalıdan alınması gereken 6.018,85 TL harçtan, peşin alınan 1.504,71 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.514,14 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.22/03/2023