Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/931 E. 2021/1950 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/931 Esas
KARAR NO: 2021/1950 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/01/2021
NUMARASI: 2013/134 E. – 2021/20 K.
DAVANIN KONUSU: Fikir Ve Sanat Eseri (Maddi Tazminat İstemli)
Fikir Ve Sanat Eseri (Manevi Tazminat İstemli.)
KARAR TARİHİ: 18/11/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; Söz ve müziği müvekkiline ait olup notercede tespiti yapılan … isimli müzik eserinin davalılar tarafından izin alınmadan ”…”isimli sinema filminde kullanıldığını, davalılardan filmin yapımcı ve yönetmeninin …, diğer davalının sinema dağıtıcısı olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 3 katı tazminat talebine karşılık 30.000 TL maddi tazminatın ve 10.000 TL manevi tazminatın tecavüzün başlama tarihi 03/05/2013 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, kararın …, … gazetelerinde 1’er hafta ile ilanını talep etmiştir.
CEVAP:Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; “…” isimli müzik eserinin … ‘ ait olduğunu, … ve …’ın davaya konu sinema filminin tüm müzik eserlerinin hak sahibi olduklarını, bu kişilerden davalının muvafakatname aldığını, davacının söz konusu müzik eseri üzerinde hak sahipliğinin mevcut olmadığını, davacının mail ortamındaki yazışmalarını takiben, sinema filminin orjinalinden, bu müzik eserini çıkardığını ve kullanmadığını, davacının dava ehliyeti bulunmadığını, davacının tek başına eser sahibi olmadığını eseri … ve …’ la oluşturduğunu, davalının da bu şahıslardan muvafakat aldığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin diğer davalı ile olan sözleşme gereğince filmin sinemada dağıtımını gerçekleştirdiğini, müvekkilinin filmin üzerindeki hakları devir almadığını, sadece sinemalara dağıttığını, müvekkiline husumet düşmeyeceğini, ayrıca müvekkiline her hangi bir ihtar çekilmediğini, müvekkilinin eser işletme belgesine dayanarak filmi dağıttığını ayrıca tazminat isteminin fahiş olduğunu, davacının dava ehliyetinin bulunmadığını, müvekkilinin bu dağıtımdan sadece 2.000 TL aldığını beyan etmiştir. Dahili Davalılar … ve … beyan dilekçelerinde; kendilerinin hukuki sorumluluklarının bulunmadığını, dahili dava yoluyla taraf olarak davaya eklenmelerinin hukuken mümkün bulunmadığını, talebin zamanaşımına uğradığını, …’in davacının öz kardeşi diğer …’ın ise kayınbirader’i olduğunu, davacının tüm bestelerinin kardeşi … tarafından notaya alındığını, filmin bir sahnesinde davacının … isimli eserinin tamamen davacıya jest yapmak için kullanıldığını, eserin kullanılacağını davacının bildiğini, kardeşinden sözlü olarak muvafakat aldığını, filmde davacı eserinin kullanılmasını sırf davacı mutlu olsun diye istediklerini, film bitip vizyona gireceği sırada davacının verdiği sözleri yok sayarak bu duruma tepki gösterdiğini, filmin jeneriğinde … söz müzik: … olarak belirlendiğini, ancak davacının sözünde durmayarak herkesi mağdur ettiğini bildirmişlerdir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 20.01.2021 tarihli 2013/134 E. – 2021/20 K. sayılı kararıyla; “Dosyada mübrez belgelerden davacının Samsun …noterliği nezdinde 27.8.2007 tarihinde … isimli eserin notalarını ve sözlerini kendi adına kayıt ve tescil ettirdiği dolayısıyla eser ve beste üzerinde tek başına hak sahibi olduğu , dahili davalıların ise bu tarihten önce eser üzerinde hak sahibi olduklarını ispat edemedikleri gibi dosyaya sunulu ikrar içeren beyanlarından da eserin davacıya ait olduğunu ikrar ettikleri, dolasıyla eserin gerek söz gerekse bestesinin davacıya ait olduğu,… Bir musiki eserinin söz yada bestesinin yada her ikisinin bir sinema eserinde kullanım hakkını yada eserin bir başkası tarafından sözlü olarak icra edilmesi hakkını yada senkronizasyon hakkını bir başkasına devir hakkının ( hangi hakların hangi süre ile hangi film için verildiğinin ) yazılı olarak FSEK 52. Maddeye göre ispatlanması gerektiği, dahili davalı davacının kız kardeşi olduğundan bahisle yazılı bir sözleşme sunulmadığını, davacının bilgisi olduğunu beyan etmekteyse de bu yöndeki iddialar yazılı delil ile ispatlanmadığı gibi, yasanın amir hükümleri gereği yazılı belge ile ispatlanması gerekli hususlarda tanık dinlenemeyeceği gibi yemin teklifi yapılmasının da sonuca etkili olmadığı…. Toplanan delillere göre , davacının … İSİMLİ eser üzerinde mali hakların tek başına sahibi olduğu, müzik eserinin davalılar tarafından izin alınmadan ”…”isimli sinema filminde kullanıldığı, davalıların izinsiz kullanım nedeniyle maddi ve manevi tazminat sorumluluklarının bulunduğu,…Gerek ilk rapordaki görüş, gerek son raporda 3 lü heyetin rayicin 5000 TL olması gerektiği, 3 katı olarak 15.000 TL ödenmesinin somut dosyaya uygun olduğunu beyan etmeleri gözetildiğinde, rayicin 5000 TL olarak belirlendiği ve bu bedelin 3 katının ödenmesi somut olaya uygun görüldüğü, FSEK m,68 çerçevesinde 3 katı 15.000 TL ye hükmedilmesinin uygun görüldüğü, son raporda 3.sayfada IMBD verilerine göre yaklaşık filmin 10.000 kişi tarafından izlendiği, filmde yer alan oyuncuların popülaritesine göre bilirkişilerce raiyicin 5000TL olarak belirlendiği…huzurdaki somut olayın özelliği yanında tarafların sıfatı, işgal ettiği makam ve tarafların sosyal konumları somut olayın gerçekleşme biçimi , sosyal medya hesabındaki yazışmalarda davacının izinsiz kullanım nedeniyle yaşadığı elem ve üzüntü, filmin jeneriğinde … söz müzik-… olarak adı belirtilmesine rağmen , eser ilk vizyona girdikten sonra davacının eserinin filmden çıkarılması, öte yandan eser işletme kaydında davacının hakkı gasp edilerek kendi adı yerine kayıtlarda halen …’ın adının yer alması gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde davacının eserin umuma arz yetkisi, adın belirtilmesi yetkesi, eserde değişiklik yapma ve eserin aslına varma yetkisinin ihlal edildiği ve talep edilen 10.000 TL Manevi tazminatın davalılardan tahsiline ve davacıya ödenmesine karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle; “DAVANIN KISMEN KABÜLÜNE, KISMEN REDDİNE, -FSEK 68. maddeye göre hesaplanan 5.000 -TL nın 3 katı 15.000.TL maddi tazminatın 3.5.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, maddi tazminat da fazlaya ilişkin istemin reddine, -Manevi tazminat isteminin kabulü ile 10.000-TL manevi tazminatın 3.5.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, -Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalılardan alınmasına, iki kez ve iki gazetede birden ilan isteminin reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURULARI: Davacı … vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; bilirkişi raporu ile tespit edilen bedele itirazlarının dikkate alınmadığını, bilirkişi raporunda eserin rayiç bedelinin 2.000,00 – 6.000,00 TL arasında değerlendirildiğini ve davalılar arasında akdedilen sözleşme ile eserin bedeli için 5.000,00 TL tutarında anlaşma yapıldığı gerekçe gösterilerek eserin değerin 5.000,00 TL olduğu, bu sebeple 3 katı tutarına denk gelen 15.000,00 TL’nin maddi tazminat olarak müvekkiline ödenebileceği beyan edilmişse de; bilirkişi raporunda belirlenen rayiç bedele itiraz edildiğini, bilirkişi raporunun hükme esas alınması halinde rayiç bedelin raporda tespit edilen en yüksek bedel olarak açıklanan 6.000,00 TL olarak kabul edilmesi talebinin dikkate alınmadığını beyanla, mahkemenin maddi tazminata ilişkin kararının kaldırılarak, talepleri gibi davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … AŞ vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; davanın müvekkili açısından husumet yokluğundan reddi gerektiğini, müvekkilinin eser sahibinin uğradığı zararlardan sorumlu tutulamayacağını, müvekkilinin filme ait eser işletme belgesine dayanarak dava konusu filmin sadece sinema salonlarına dağıtımıyla ilgilendiğini, dağıtıcı rolünün bulunduğunu, sorumlu tutulmasının mümkün bulunmadığını, eserin tamamlanma sürecinde bulunmadığını, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 27.09.2012 tarih, 2010/10171E. ve 2012/14474K. Sayılı emsal kararına göre müvekkiline ihtar yapılmadan FSEK 68. Maddesine dayalı telif tazminatından sorumlu tutulamayacağını, mahkemece FSEK 54/1 maddesinde düzenlenen “Mali bir hakkı yahut kullanma ruhsatını devre salahiyetli olmıyan kimseden iktisap eden, hüsnüniyet sahibi olsa bile himaye görmez.” hükmü esas alınarak …’in iyi niyetinin korunamayacağına hükmedilmiş olsa da, dava konusu esere ilişkin mali ve manevi hakları kullanma veya devralma yetkisi ve sorumluluğunun diğer davalıya ait olduğunu, müvekkilinin dava konusu filmin içeriğini bilmesinin ve içeriğine müdahale etmesinin mümkün olmadığını, Lisans sözleşmesinin 4.4 maddesi uyarınca hukuki ve cezai sorumluluğun Lisans Verene ait olduğunu, 08.10.2014 tarihli bilirkişi raporunda da müvekkiline sorumluluk yüklenemeyeceğinin belirtildiğini, müvekkilinin sadece dağıtımına aracılık ettiği dava konusu filmin, içeriğinin oluşturulmasına katkısının olmaması, söz konusu yayınların içeriğini değiştirme olanağının bulunmaması ve özellikle yayında eser ve/veya bağlantılı hak sahiplerinin haklarının ihlal edilip edilmediğini önceden bilebilecek durumda olmaması, nedeniyle tazminatından doğrudan sorumlu tutulamayacağını, eksik inceleme neticesinde tanzim edilmiş raporun hükme esas alınmasına olanak bulunmadığını, 02/06/2017 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmında, davalının FSEK kapsamında eser sahibinin haklarını ihlal ettiği ve sorumlu olacağı şeklinde kanaate varılmış ancak hangi davalı olduğunun açıkça belirtilmediğini, davacının dava ehliyetinin bulunmadığını, dava konusu “…” isimli eserin hak sahibi ve yaratıcısı davacı değil davacının kız kardeşi … ve … olduğunu, mahkemece hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarlarının fahiş olduğunu, “…” isimli eserin, sadece özgün müziğin bir parçası olduğunu, filmin müziklerinin tamamı için 5.000,00 TL bedelle anlaşılmış olmasından hareketle film müziğinin yalnızca bir parçası olan “…” isimli eser için de 15.000,00 TL takdir edilmesinin tezatlık oluşturduğunu, dava konusu filmin sinema gösteriminden kaynaklanan gelirlerinin toplamının sadece 20.272,42-TL olup, müvekkili şirketin toplam komisyonu dağıtım sözleşmesi gereği %10’u olan 2.027,24 TL gelir elde edildiğini beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dahili davalılar … ve … vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkemenin gerekçeli kararında HMK’da dahili davalı müessesesi bulunmadığı ve dahili davalı müvekkilleri hakkında hüküm oluşturulamayacağı belirtilmişse de, hüküm oluşturulurken davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil kararı verilmesinin çelişkiye sebep olduğunu, dahili dava yoluyla taraf teşkili yapılamayacağını, davacının dava konusu müziğin kullanımına muvafakat verdiğini, müziğin meydana gelmesinde davacı kadar müvekkillerinin de davacı kadar payı bulunduğunu, eseri davacının ablası …’ın notaya aldığını, …’nın 2007 yılında aranje ettiğini, davacının şarkının filimde yer alacağını bildiğini ve itirazının bulunmadığını, filmin jeneriğinde bestekar olarak davacının adı yazılarak onore edildiğini, mahkemenin davacıya yemin tekliflerini kabul ettiğini, davacının yemini iade ettiğini, mahkemenin kararında yeminin uyuşmazlığa etkisi bulunmadığını beyan ettiğini, davacının kötüniyetli ve tutumunun çelişkili olduğunun dikkate alınmadığını, adi yazılı şekil şartının bulunması halinde yemin teklifinin geçerli olduğunu, filmde başka bir sürü müzik eserinin okunduğunu, taraflar arasındaki akrabalık bağı dikkate alınarak HMK 203/1-a maddesi gereğince tanıklarının dinlenmesi gerektiğini, davacının müvekkilleri hakkındaki talebinin zamanaşımına uğradığını, maddi ve manevi tazminat miktarlarının yüksek olduğunu, ayrı ayrı 5.900 TL vekalet ücretinin de fahiş olduğunu beyanla mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … -… vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; yargılama sırasında, tanıklarının dinlenmesine karar verildiğini, ara kararda belirtilen süre içerisinde tanık ücretlerinin yatırıldığını, ayrıca dosya içerisinde avans giderinin de mevcut olduğunu, kaldı ki yasal süre içerisinde avans gider yatırıldığından, eksik kalan kısım mevcut ise mahkemenin müzekkere ile eksik kısmın tamamlanmasını ihtar etmesi gerekirken, ara kararından rücu ederek tanıkların dinlenmesinden vazgeçildiğini, dosyanın eksik belgeler ile bilirkişiye tevdii edildiğini, bilirkişi raporunun tanziminden sonra, dinlenmeyen tanıkları … ve …’ın dahili davalı olarak davaya dahil edildiğini, beyanlarında söz konusu müzik eserinin davalı ile davalının ablası olan … tarafından birlikte üretildiği ve eser sahipliğinin de bu iki kişide iştirak halinde olduğunu aranjesinin de Yahya tarafından yapıldığını, eser üzerinde iştirak halinde mülkiyet hükümlerinin uygulanacağını, davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını. -Davacının muvafakatinin de bulunduğunu, sinema filminin galasının yapılmasından kısa bir süre önce, davalının yine e- mail yolu ile müvekkili davalıdan eserin bedelini tekrar talep ettiğini, yaşanan bu husumet sonucu , söz konusu müzik eserinin film içeriğinden çıkarıldığını, söz konusu sinema filminin hiçbir gösteriminde “…” isimli müzik eserine yer verilmediğini, gösterime çıkarılan filmde , davacıya ait olduğu iddia edilen müzik eserinin yer almadığını, çoğaltılmadığını, yayınlanmadığını, dağıtılmadığını, umuma arz edilmediğini, “…” isimli sinema filminin sadece galasının yapıldığını, söz konusu filmin gösterime alınmadığını, bu filmin halka arz edilmediğini, hiçbir sinema salonunda ve / veya TV kanallarında, digital ortamda yayınlanmadığını. – 2013 senesinde sinema filminin içeriğinde çok kısa yer alan bir müzik eserinin 5.000 TL gibi bir bedele ulaşmasının sektörel bazda imkansız olup fahiş olduğunu, sinema filminin montajı aşamasında bu müzik eserinin filmden çıkarıldığını ve filmin eser yer almayacak şekilde gösterime arz edildiğini. -10.000 TL manevi tazminatın da fahiş olduğunu beyanla mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekilinin istinaf dilekçelerine karşı cevabında; davalı …’in husumet itirazının yerinde olmadığını, davalılar arasındaki sözleşmenin müvekkilini bağlamayacağını, FSEK 54. Madde gereğince yetkisiz kişiden hakkı devralan kişinin iyi niyetli olması halinin de korunmayacağını, ihtarname gönderilmemesi nedeniyle davalının sorumlu tutulamayacağına dair iddianın geçerli olmadığını, ihtarnamenin ön şart olmadığını, müvekkilinin dava ehliyeti bulunduğunu ve mali manevi haklara sahip olduğunu, filmden edilen hasılat ile davanın konusunun ilgisinin bulunmadığını, davalı …in tüm ihtarlara rağmen tanık giderine ilişkin avans yatırmadığını, mahkemenin ara kararından rücu ettiğini, müvekkilinin tek başına eser sahibi olmadığına dair iddiaların gerçeği yansıtmadığını, dahili davalıların bilirkişi raporuna itiraz dilekçelerinde bu hususu ikrar ettiklerini, mali ve manevi hakların müvekkiline ait olduğunu ve devredilmediğini, müvekkilinin mali haklarının ihlal edilmediği iddiasının yerinde olmadığını, filmin İtalya’da Roma’da gösterildiğini, facebook sayfasında yer almaya devam ettiğini, hali hazırda youtube’da filmin fragmanında kullanılmaya devam edildiğini, tazminatın fahiş olduğuna yönelik iddiaların yerinde olmadığını ve reddi gerektiğini,
DELİLLER: Dosyaya ibraz edilen, davalı …-… ile … arasında yapılan 16 Aralık 2010 tarihli noter tasdikli sözleşme ile dava konusu filmin bestecilik görevinin …’a verildiği ve toplam sözleşme bedelinin 5.000 TL olduğu anlaşılmıştır. Dosyaya ibraz edilen 25 Ocak 2013 tarihli, davalı … ile davalı … arasında imzalanan sözleşmeden, davaya konu filmin sinema salonlarında gösterim, dağıtım ve yayma hakkının davalı …e devredildiği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince bilirkişi …’tan alınan 08.10.2014 tarihli raporda; Davalı- …- filmin yapımcısı olmadığı, filmin içeriğinin oluşturulmasında herhangi bir katkısının olmadığı, sadece dava konusu filmin sinemalara, dağıtımının gerçekleştirdiği, özellikle filmde hak sahiplerinin haklarının ihlal edilip edilmediğinin önceden bilebilecek durumda olmadığı için ve bir ihtar yapılmadığı sürece FSEK’e dayalı talep edilen telif tazminatından sorumlu tutulmaması gerektiğini ifade ettiğini, buna dayanak olarak ise Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 27.09.2012 tarih, 2010/10171 E. ve 2012/14474 K. kararını dayanak gösterdiğini, bu kararın belirttiği gibi “…söz konusu yayınların içeriğini değiştirme olanağının bulunmaması ve özellikle yayında eser ve/veya bağlantılı hak sahiplerinin haklarının ihlal edilip edilmediğini önceden bilebilecek durumda olmaması nedeniyle …68. maddesine dayalı olarak talep edilen telif tazminatından doğrudan sorumlu tutulamaz. Buradaki taraf bir yayıncı kuruluşu olmakla beraber özünde bir “dağıtıcıdır.” şeklinde olduğunu, aynı şekilde davalı- …’in de bir dağıtıcı olduğunu, konu olan filmin sinemalara dağıtımını yapan bir tüzel kişilik olduğunu, dağıtıcı sıfatıyla dağıttığı ürünün bu hakları ihlal ettiğini bilmesinin mümkün olmadığını, aynı şekilde Davalı- …’in iddia ettiği gibi yazılı bildirim ile ihlalin durdurulmasını sağlayabileceğini, bu durumun film dağıtıcı firmanın dağıttı binlerce filmden sorumlu olması ve içeriklerini bilmesi, her eserin, her notanın haklarının doğru olup olmadığını bilmesinin mümkün olmadığını, bu kadar geniş bir sorumluluğun yasanın ruhuna aykırı olduğunu bu çerçevede Davalı- …’in iddiasında haklı olduğunu, ihlali yapan davalı- …’in ihlalden sorumlu olduğunu,..eser sahibinin aynı zamanda söz ve bestenin sahibi olması halinde rayicin 2.000- 6.000 TL aralığında ve 3 katı olarak takdir edilmesi gerektiğini, 2010 yılında yapılan bir sözleşmede 5000 TL bedelin kabul edilebilir nitelikte bulunduğunu beyan etmiştir. İlk derece mahkemesince bilirkişiler …, …, …ndan oluşan bilirkişi heyetinden alınan 02.06.2017 tarihli raporda; dava dosyasına taraflarca sunulan CD’ler ve Kültür Bakanlığından gönderilen CD’lerin incelendiğini, davalı … tarafından sunulan ve kasada saklanan CD içeriğinin davacının sunduğu CD içeriği ile bire bir aynı olduğunu, filmin 20.dakika 35. Saniyesinden itibaren Kül Kedisi isimli bir şarkının dörtlüğünün, kadın bir ses tarafından seslendirildiğini, bu dörtlükteki sözlerin, davacının dava dilekçesinde sunduğu noter tasdikli belgede yer alan eserin sözlerinden alındığını, Turizm Bakanlığından gelen CD içerisinde bulunan filmin 20. Dakika 53. Saniyesinden itibaren …’ın … isimli şarkısının çalındığını, filmin IMDB verilerine göre 6.7 notu aldığını, 10.000 kişi tarafından izlendiğini, gerek bu veriler, gerekse film oyuncularının popülaritesi göz önüne alındığında, mesleki bilgi ve tecrübeleri ile, rayiç bedelin 5.000 TL olması gerektiği, davalının FSEK kapsamında eser sahibinin haklarını ihlal ettiğini, davacının daha öncesinde film müziğinin satışına ilişkin bir tarife dosyaya sunmadığını, dosya kapsamında davalı …nın filmin müzikleri için 5.000 TL ye anlaşmış olması, davacının eserinin filmde kullanılmış olması , mali hakların ihlal edilmiş olması gözetildiğinde 15.000TL tazminata hükmedilmesinin uygun olacağını beyan etmişlerdir.
G E R E K Ç E: Davacı vekili dava dilekçesinde; ”…” isimli sinema filminde, söz ve müziği davacıya ait olduğu ileri sürülen “…” isimli müzik eserinin davalılar tarafından izin alınmadan kullanıldığından bahisle, davalılar filmin yapımcı ve yönetmeni …-… ve sinemalara dağıtım hakkı devredilen davalı … aleyhine ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak FSEK 68. Madde kapsamında 3 katı tazminat ve manevi tazminat ile hükmün ilanını talep etmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dairemizce istinaf incelemesi, HMK 355. Madde gereğince istinaf dilekçelerindeki sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni ile ilgili hususlarda resen yapılmıştır. Mahkemece iki ayrı bilirkişi raporu alınmış, ilk raporda; “rayicin 2.000- 6.000 TL aralığında ve 3 katı olarak takdir edilmesi gerektiğini, 2010 yılında yapılan bir sözleşmede 5000 TL bedelin kabul edilebilir nitelikte bulunduğunun” beyan edildiği, ikinci raporda “dosya kapsamında davalı …nın filmin müzikleri için 5.000 TL ye anlaşmış olması, davacının eserinin filmde kullanılmış olması , mali hakların ihlal edilmiş olması gözetildiğinde 15.000TL tazminata hükmedilmesinin uygun olacağının” beyan edildiği anlaşılmıştır. Mahkemece alınan her iki raporda da, davalı …-… ile … arasındaki sözleşmedeki bedelin esas alındığı anlaşılıyorsa da, ibraz edilen sözleşmenin filmde kullanılan tüm müziklere ilişkin olduğuna yönelik davalı savunması ve itirazları incelenmemiştir. Davacı tarafça hükmedilen tazminat miktarının düşük olduğu, davalılar tarafından fahiş olduğu ileri sürülmüştür. Bu durumda mahkemece çeşitli meslek birliklerinden davaya müzik eserinin söz ve bestesi ile birlikte, ihlal tarihinde davaya konu filmde kullanılması halinde talep edilebilecek rayiç bedel konusunda emsal araştırması yapılması, daha sonra müzik eserinin filmde kullanılma şekli ve süresi gibi ile rayiç bedele etki edebilecek diğer hususların da değerlendirilerek, tarafların itirazlarını giderici şekilde bilirkişi heyetinden ek rapor yada yeni bir heyetten rapor alınarak karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmesi yerinde görülmemiş, davacı vekili ve davalılar vekillerinin sair istinaf sebepleri incelenmeksizin istinaf başvurularının kabulüne karar verilmiştir. Dahili davalılar … ve …’ın davada taraf olmadığı, davalı … vekilinin davanın ihbarını talep etmesi üzerine, mahkemenin davanın bu kişilere yöneltilmesi yada ayrı bir dava açılarak bu dava ile birleştirilmesi yönündeki ara kararı üzerine, davaya dahil edildikleri anlaşılmaktadır. Esasen mahkemenin gerekçeli kararında da açıklandığı üzere, davada taraf olmayan üçüncü kişilerin bu şekilde dahili dava yoluyla davada taraf olarak yer alması ve haklarında hüküm kurulması mümkün değildir. Mahkemenin gerekçeli kararında dahili dava işleminin usule uygun olmadığı açıklanmışsa da, dahili davalıların karar başlığında dahili davalı olarak gösterilerek, maddi ve manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi, hükmün infazında tereddüte sebep olabileceği gibi, kararın gerekçesi ile hüküm kısmı arasında da çelişki oluşturduğundan, dahili davalılar vekilinin usule yönelik istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiştir. 6100 Sayılı HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince, eksik inceleme nedineyle davacı vekili, davalılar vekilleri ve dahili davalılar vekilinin sair istinaf sebepleri incelenmeksizin istinaf başvurularının kabulüne karar verilmekle, mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın Dairemizin kararında işaret edilen hususlarda yargılamaya devam edilerek karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Dahili davalılar vekilinin sair istinaf sebepleri incelenmeksizin usule yönelik istinaf isteminin KABULÜNE, 2-Davacı vekili ve davalılar … A.Ş. vekili ile davalı …-… vekilinin sair istinaf sebepleri incelenmeksizin kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince, İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ’nin 20/01/2021 tarihli 2013/134 E. – 2021/20 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın, Dairemizin kararında işaret edilen hususlarda yargılamaya devam edilerek karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine, 4-İstinaf kanun yoluna başvuran tarafların istinaf istemleri yerinde görülmekle karar kesinleştiğinde ve talep halinde istinaf peşin harçlarının iadesine, 5-İstinaf yargılama giderlerinin, ilk derece mahkemesince verilecek karar ile birlikte değerlendirilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 18/11/2021 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.