Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/918 E. 2021/1094 K. 28.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/918 Esas
KARAR NO: 2021/1094
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/06/2018
NUMARASI: 2017/606 2018/935
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 28/05/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia :Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; Davalı tarafından müvekkili aleyhine Bursa …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyası ile Kambiyo Senetlerine Özgü haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, müvekkilince söz konusu icra dosyasına konu edilen senetteki imzanın kendisina ait olmadığı, söz konusu senedin varlığından takip ile haberdar olduğu belirtilmiş ise de, davalı tarafından icra ve haciz işlemlerinin durudurulmayıp müvekkili hakkında müvekkilini yıldırmak için haciz işlemleri yapıldığını, Bursa … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına dayanak olarak gösterilen senedin sahte olduğunu, Bursa 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/1420 esas sayılı dosyası ile tespit edilmiş olup, ceza mahkemesi dosyası sanığının resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçundan ceza aldığı ve takibe konu edilen senedin sahte olduğunun kesinlik kazanmış olduğunu, müvekkilinin davalıya borçlu bulunmadığı gibi söz konusu senetteki imzanın da müvekkiline ait olmadığından davalı tarafça başlatılan icra takibine kona senedin ceza mahkemesi kararı ile sahte olduğu anlaşıldığından icra takibinin teminatsız olarak durdurulmasına karar verilmesi ile müvekkilinin davalıya borçlu bulunmadığının tespiti ile haksız ve kötü niyetli olarak yapılan takip sonucunda müvekkili hakkında uygulanan haksız haciz ve icra takip işlemleri için 5.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler :Davalı vekili davaya cevap dilekçesi ile; müvekkilinin takip dayanağı bononun lehdarı olmayıp ciro yolu ile temlik aldığından sahteliğini bilebilecek durumda olmadığını, senedin sahte olarak düzenlendiği konusunda Bursa 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/1420 esas sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılama sırasında haberdar olduğunu, ceza davasında yapılan yargılama sonucunda senedin … isimli kişi tarafından verildiği kabul edilerek dolandırıcılık suçundan mahkumiyetine karar verilmesi üzerine asıl cirantalara müracaat eden müvekkilinin alacağını … isimli şahıstan haricen tahsil ederek davacı borçlu … hakkındaki Bursa … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takibinden UYAP üzerinden 18/09/2015 tarihli vazgeçme dilekçesi ile vazgeçtiğini, davacı borçlu hakkındaki icra takibinden vazgeçilmiş olduğundan takip dayanağı bonodan dolayı davacının borçlu bulunmadığının tespitine ilişkin iş bu davaya ilişkin talebi konusuz kalmış olup, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi ile müvekkilinin senedin sahte olduğunu bilebilecek durumda olmadığından ve yasal prosedüre uygun olarak icra takibi başlattığından müvekkili hakkında tazminat ve vekalet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı :İlk derece mahkemesince verilen 03/11/2016 günlü karar ile; “davalının 18.9.2015 tarihinde davacı hakkındaki icra takibinden vazgeçtiği, davanın konusuz kaldığı, Bursa 18.Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/1420 esas 2015/993 karar sayılı dosyasında kararın 02.06.2015 tarihinde verildiği, kararın henüz kesinleşmediği, davalının ciro yoluyla hamil olup senedin sahteliğini bilebilecek durumda olmadığı, icra takibinin 18.3.2013’te başladığı, iş bu menfi tespit davasının ise 8.6.2015’te açıldığı, davacının bu 2 yıllık süreçte tedbir istemediği, devam eden icra işlemlerinde davalı alacaklının takip hukuku kapsamında haklarını kullandığı, 2.6.2015 tarihinden sonra davalının icra dosyasında bir işlem yapmadığı, davalının haksız ve kötü niyetli bir davranışının bulunmadığı, manevi tazminat koşullarının gerçekleşmediği” gerekçeleriyle konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacının manevi tazminat talebinin reddine ve davalı lehine 1.800 TL vekalet ücretine hükmedilmiş, karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
D -İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili, istinaf sebebi olarak, davalının senedin sahteliğini ceza mahkemesinin karar tarihi olan 2.6.2015’te öğrendiğini, takipten ise 18.9.2015’te vazgeçildiğini, dolayısıyla 3,5 aylık sürede müvekkili hakkında icra tehdidinin devam ettirildiğini, dava sonunda senet nedeniyle borçlu olmadığının tespiti şeklinde karar verilmesi gerektiğini, davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını, müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, zira dava açılmasına davalının sebebiyet verdiğini, müvekkilinin takip tehdidi nedeniyle de manevi zarara uğradığını, bu nedenle manevi tazminata da hükmedilmesi gerektiğini, mahkemenin bu yöndeki istemin reddine karar vermesinin doğru olmadığını bildirmiştir.
E-İSTANBUL BAM 16. HD KARARI:Dairemizce verilen 14/04/2017 gün 2017/185 Esas – 2017/1103 Karar sayılı karar ile “davanın takip dayanağı bonodaki keşideci imzasının inkarına dayalı menfi tespit davası olduğu, mahkemece davalının takipten vazgeçmesi nedeniyle yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu, zira vazgeçme beyanı incelendiğinde alacaklının takipten şimdilik vazgeçtiği, alacağın esasına ve ileride yeniden takibe ilişkin haklarını saklı tuttuğu dolayısıyla davalı alacaklının her zaman elinde bulundurduğu bonoya dayalı olarak takip yapabileceği veya dava açabileceğinden menfi tespit davasının konusuz kaldığından söz edilemeyeceği, davacının dava dilekçesinde delil olarak takip dosyasına Asliye Ceza Mahkemesi dosyasına, bilirkişi incelemesine ve gerektiği görüldüğünde her türlü yasal delile dayandığı ayrıca 19.6.2015 günlü yazılı beyanında ise yine takip dosyasına, Asliye Ceza dosyası ile dosya kapsamındaki tüm raporlara dayandığını beyan ettiği, mahkemece yapılan yargılamada dava konusu uyuşmazlığın davanın konusuz kaldığı gerekçesi ile esastan çözülmediği, delillerin de toplanmadığı, delillerin toplanıp usulüne uygun şekilde değerlendirilmesi ve bunun sonucunda varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesinin ilk derece mahkemesince yapılması gerektiği, zaten yasa koyucunun bu amaçla HMK’nun 353/1-a-6 maddesini düzenlediği” gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin kabulüne, Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 03.11.2016 gün 2015/744 Esas, 2016/1141 Karar sayılı ilamının kaldırılmasına, dosyanın dairemiz kararına uygun şekilde yeniden karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine iadesine karar verilmiştir. Dairemiz kararı nihayetinde ilk derece mahkemesince verilen 28/06/2018 gün ve 2017/606 Esas – 2018/935Karar sayılı karar ile; “davanın, Bursa …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takip dosyasına konu senedin sahte olduğundan bahisle davalıya borçlu bulunmadığının tespiti ile haksız takip ve haciz nedeni ile 5.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınmasına karar verilmesi istemi ile açılmış olan bir dava olup yasal süresi içinde açıldığı, Bursa … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takip dosyasının celp ve incelenmesinde; alacaklı … vekili tarafından borçlular …, … aleyhine 28/01/2013 tanzim 28/02/2013 vade tarihli 8.000,00 TL tutarlı bonoya istinaden 18/03/2013 tarihinde başlatılmış kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibine ilişkin olduğu, daha önce icra takibinin durdurulmasına dair alınmış bir ihtiyati tedbir kararının bulunmadığının anlaşıldığı, Bursa 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/1420 esas sayılı dosyasının UYAP sistemi üzerinden celp ve incelenmesinde; sanık … hakkında dava ve icra takibine konu edilen senet nedeni ile resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından açılan kamu davasında üzerine atılı dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçleri sabit görülmekle mahkumiyetine dair 02/06/2015 tarihinde mahkemenin 2015/993 karar sayılı kararı ile karar verildiği, iş bu ceza dava dosyasında müştekinin … olup davalı …’un ise katılan sıfatı ile yer aldığının anlaşıldığı, davacı tarafça açılan iş bu dava ile senedin sahteliği iddia olunmakla Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/11/2015 tarihli ara kararı ile HMK’nun 209/1. Maddesi uyarınca Bursa 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/1420 esas 2015/993 karar sayılı kararı dayanak gösterilerek ihtiyati tedbir talep eden davacı … yönünden Bursa … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takibinin durdurulmasına karar verilmiş ise de, anılan icra takibinde alacaklı … vekilinin 18/09/2015 tarihi itibari ile borçlu davacı … hakkındaki takip talebinden vazgeçtiği anlaşılmakla ihtiyati tedbir kararının da hükümsüz kaldığı anılan tarih itibari ile davacı borçlu yönünden durdurulacak bir icra takibi bulunmadığı dosya içerisine celbedilen Bursa … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyası üzerinden göndermiş olduğu 03/11/2016 tarihli cevabi yazısından anlaşıldığı, davacı vekili tarafından her ne kadar iş bu dava ile hakkında başlatılan Bursa … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyasına konu 28/01/2013 tanzim 28/02/2013 vade tarihli ve 8.000,00 TL bedelli bono üzerindeki imzanın kendisine ait olmayıp senedin sahte olduğundan bahisle bu senet nedeni ile davalı icra takip alacaklısı …’a borçlu bulunmadığının tespiti talep edilmiş ise de, bilahare alacaklı vekilince diğer borçlu…dan alacağını tahsil etmiş olmakla davacı borçlu … hakkındaki icra takip talebinden 18/09/2015 tarihinde vazgeçtiği anlaşılmakla davacının Menfi Tespit talebi konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ise de, dosya kapsamına göre tarafların haklılık ve haksızlık durumlarının gerek yargılama giderleri yönünden tespiti, gerekse davacı yanın dava dilekçesinde talep ettiği haksız icra takibi ve haksız haciz nedeni ile manevi tazminat taleplerinin karara bağlanması yönünden önemli olup, yapılan yargılama ve inceleme de davacı tarafça sahte olduğu iddia edilen senet yönünden yapılan şikayet üzerine açılan kamu davası sonucunda Bursa 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/1420 esas 2015/993 karar sayılı dosyasından verilen kararın 02/06/2015 tarihli olup, halen temyiz incelemesinde olup kesinleşmediğinin anlaşıldığı, eldeki bu davanın ise davacı tarafça 08/06/2015 tarihinde açıldığı, alacaklı vekilince davacı hakkındaki icra takibinde ise 18/09/2015 tarihinde vazgeçildiğinin anlaşıldığı, her ne kadar davacı tarafça davalının icra takibinde ve yapmış olduğu haciz işlemlerinde haksız bulunduğundan bahisle bir miktar manevi tazminata karar verilmesini talep etmiş ise de, alacaklı yanın icra takibine başladığı, 18/03/2013 tarihinde senedin 3. cirantası ve yetkili hamili olup senedin sahteliğini bilebilecek durumda olmadığı, zira senette keşideci görünen davacı borçlu … ile aralarında temel ilişki bulunmadığı, senedin sahteliği yönünden yürütülen Bursa 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/1420 esas sayılı dosyasına katılan sıfatı ile katılmış ise de, verilen kararın halen kesinleşmediği, davalı alacaklı yanın icra takibinde kötü niyetli bulunduğundan bu nedenle bahsedilemeyeceği, davacı tarafça her ne kadar 08/06/2015 tarihinde iş bu menfi tespit davası açılmış ise de, bu davanın dahi icra takibinin başlatıldığı 18/03/2013 tarihinden 2 yıl kadar sonra açıldığı icra takibinin devam ettiği 2 yıllık bu süre boyunca davacı borçlu tarafın icra takibinin durdurulmasına yönelik almış olduğu bir ihtiyati tedbir kararı bulunmadığı gibi senedin sahteliği iddia olunan şikayet nedeni ile yürütülen soruşturma ve açılan ceza davasında dahi icra takibinin durdurulmasına yönelik verilmiş bir karar bulunmadığı, devam eden icra takibinde alacaklı tarafın ise icra takip işlemlerini ve aşamalarını sürdürüp dosya haciz aşamasına geldiğinde de haciz işlemlerini yürütmesinin icra takip hükümleri yönünden ve alacaklı bakımından bir hak olup usulsuzlükte bulunmadığından alacaklının kötü niyetinden söz edilemeyeceği, sahteciliğe dair Bursa 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/1420 esas sayılı dava dosyası üzerinden 02/06/2015 tarihinde verilen karar ile aynı günde yapılmış 1 adet maaş haczi bulunuyor ise de, anılan kararın halen daha kesinleşmemiş olduğu 02/06/2015 tarihinden sonra ise alacaklı tarafın icra dosyasında yapmış olduğu başkaca bir işlem bulunmayıp davanın açıldığı 08/06/2015 tarihinden sonra 18/09/2015 tarihinde de davacı borçlu hakkındaki icra takibinden vazgeçtiği anılan nedenlerle alacaklının haksız ve kötü niyetli davranışı icra takibi içerisinde bulunmadığından davacının manevi tazminat talep etme koşullarının oluşmadığı koşulları oluşmadığından bu talebinin de reddine karar verildiği, mahkeme kararının istinaf incelemesi sonucunda İstanbul BAM 16. HD’nin 2017/185 esas 2017/1103 karar sayılı ilamı ile “davanın takip dayanağı bonodaki keşideci imzasını inkarına dayalı Menfi Tespit davası olup, mahkemece davalının takipten vazgeçmesi nedeni ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, vazgeçme beyanı incelendiğinde, alacaklının takipten şimdilik vazgeçtiği, takibe ilişkin ve alacağın esasına yönelik haklarını saklı tuttuğu, davalı alacaklının her zaman elinde bulundurduğu, bonoya dayalı takip yapabileceği ve dava açabileceğinden Menfi Tespit davasının konusuz kaldığından söz edilemeyeceği, Bursa 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/1420 esas 2015/993 karar sayılı dosyasında 02/06/2015 tarihinde karar verilmiş ise de, henüz kesinleşmediği, Asliye Ceza Mahkemesindeki dosya içeriği ve yapılan incelemelere delil olarak dayanıldığından anılan dosya içeriğinin de dikkate alınarak davacının iddiaları ile ilgili tüm delillerin toplandıktan sonra bir karar verilmesi yönünden …” mahkeme kararı kaldırılmıştır.
F- İLK DERECE MAHKEMESİNİN YENİDEN YARGILAMA SONUCU VERİLEN KARARI Mahkemece yeniden yapılan yargılama ile Bursa 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/1420 esas 2015/993 karar sayılı dosyasının akibeti ve kesinleşmesinin beklenilmesine, davalı … yönünden istinaf kararı doğrultusunda imza incelemesi yapılması gerekeceğinden dava ve icra takibine konu edilen senedin tanzim edildiği, 28/01/2013 tarihi ve öncesine ilişkin davacının resmi dairelerde bulunan imza asıllarını içeren belgelerin celbedilerek senet üzerinde bulunan imzanın davacıya aidiyeti yönünden grafolog bilirkişi aracılığı ile inceleme yapılmasına karar verilmiş, yapılan araştırmada Bursa 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/1420 esas sayılı dosyası içerisinde davacı ile ilgili yapılmış bir imza incelemesinin bulunmadığı anlaşılmakla davacıya ait uygulamaya esas teşkil edecek imza örnekleri tespit edilmiş, ıslak imzalı incelemeye esas belgeler bulundukları yerlerden celbedildikten sonra icra takibine ve davaya konu 28/01/2013 düzenleme tarihli 28/02/2013 ödeme tarihli ve 8.000,00 TL bedelli senet aslı Bursa C. Başsavcılığı Emanet Memurluğundan getirtildikten sonra dosyanın grafolog bilirkişi … tevdii edilerek yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen 04/05/2018 tarihli grafolog bilirkişi raporu ile inceleme konusu keşideci borçlusu davacı …, lehdar … olan 28/01/2013 tanzim ve 28/02/2013 ödeme tarihli 8.000,00 TL tutarlı bononun ön yüzünde davacı …’a atfen atılan 2 adet imzaların davacının eli ürünü olmadığının tespit edildiğinin görüldüğü, yapılan yargılama ve inceleme sonucunda davaya ve icra takibine konu edilen senedin ön yüzünde davacıya atfen atılan imzaların davacının eli ürünü olmadığı, aksi ispat edilmeyen grafolog bilirkişi incelemesi ile tespit edilmiş olmakla başkaca bir inceleme ve araştırmaya gerek bulunmaksızın ve Bursa 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/1420 esas ve 2015/993 karar sayılı dosyası içeriği de dikkate alınarak ve artık bu aşamada anılan ceza dosyasının kesinleşmesi beklenilmeksizin davacının dava tarihi itibari ile davalıya Bursa … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takibine konu 28/01/2013 tanzim 28/02/2013 ödeme tarihli 8.000,00 TL tutarlı bonodan dolayı borçlu bulunmadığı anlaşılmış olmakla birlikte davanın açıldığı tarihten sonra ve istinaf bozma – kaldırma kararından sonra davacı tarafça 16/ 02/2016 tarihinde verilen dilekçe ile borçlu aleyhine yapılan icra takibinden koşulsuz olarak vazgeçildiği beyanında bulunulmuş olmakla menfi tespit istemi yönünden dava konusuz kalmış olacağı, davacının manevi tazminat talebi yönünden ise ilk verilen kararda açıklanan gerekçelerle alacaklının icra takibinde kötü niyetli olduğu anlaşılmadığından ve ispat edilemediğinden alacaklının senette 3. kişi hamil durumunda olup, işleyen icra takibi aşamalarında senedin sahteliği anlaşılana kadar yapmış olduğu icra takip işlemleri ile ilgili kötü niyeti bulunmadığı” gerekçeleriyle dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, yasal koşulları oluşmadığından yerinde görülmeyen manevi tazminat isteminin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Kararı davacı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde “….Davalı taraf Bursa …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile müvekkil aleyhine icra takibi başlatmış bunun üzerine senet üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığı gerekçesiyle müvekkil öncelikli olarak Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’na 14.10.2013 tarihli dilekçe ile suç duyurusunda bulunmuş ve sonuç olarak Bursa 18.Asliye Ceza mahkemesinde işbu davada davalı sıfatına sahip …. katılan sıfatıyla katıldığı dava dosyasından yürütülen tahkikat sonucu senedin sahteliğine ve sanık … dolandırıcılık ve belgede sahtecilikten mahkumiyetine karar verilmiştir. Müvekkil mağdur olmamak kendi imzasını taşımayan bir senetten dolayı icra işlemlerine maruz kalmamak maksadıyla yetkili mercilere başvurmuş bunu yaparken de takip alacaklısı durumunda olan işbu davadaki davalı tarafla iletişime geçerek durumu defalarca izah etmiştir.Ne var ki davalı taraf önce 13.06.2013 tarihinde müvekkile ait olduğu düşünülen işyerine hacze gidilmiş ancak müvekkile ilişkin herhangi bir evrak bulunamamsı üzerine haciz talebi mahaldeki icra memuru tarafından reddedilmiştir.Süren davada her geçen celse haklılığının ortaya çıktığını bu süreçte işlem yapılamayacağını düşünen müvekkile yukarıda işaret ettiğimiz mahkeme hükmünün açıklandığı tarih olan 02.06.2018 tarihinde davalı vekili tarafından çalıştığı iş yerine gönderilmek üzere tekitli haciz müzekkeresi yazılması talebi gönderilmiştir. Bunun üzerine haklılığı mahkeme kararıyla ortaya çıkmasına rağmen icra işlemlerinin durmayacağını anlayan müvekkil tarafımıza ulaşmış ve ceza mahkemesi kararından 6 gün sonra işbu menfi tespit davası açılmıştır. Müvekkil 2013 yılından bu tarihe kadar hiçbir kusuru olmamasına,borçlu bulunmamasına rağmen ceza davası,icra takibi ve nihayet hukuk davasının tarafı olmak zorunda kalmış maddi anlamda birçok harcama yapmasının yanında sürekli haciz tehtidi altında kalmış ve bu durum gerek kendisini gerekse ailesini psikolojik anlamda ciddi seviyede yıpratmıştır. Yerel mahkeme takip alacaklısının icra takibinde kötü niyetli olduğu anlaşılmadığından ve ispat edilemediğinden alacaklının senette 3. Kişi hamil durumunda olup, işleyen icra takibi aşamalarında senedin sahteliği anlaşılana kadar yapmış olduğu icra takip işlemleri ile ilgili kötü niyeti bulunmadığından bahisle manevi tazminat isteğimizi yerinde görmemişse de yukarıda kısaca izah etmeye çalıştığımız olan zincirinden anlaşılacağı üzere bunun kabulü mümkün değildir.Davalının ceza davasına katılan sıfatıyla katılması,olayları ve gerçek imza sahibini bilmesi ve müvekkilin kendisine ulaşıp durumu izah etmesine rağmen yaptığı icrai işlemler tarafımızca net bir şekilde niyetini göstermekle beraber göreceli kabul edilebilecekse de,ceza mahkemesinde sanık aleyhine verilen mahkumiyet kararı ile imzanın müvekkile ait olmadığı her yönüyle ortadayken aynı gün maaş haczi yollamak suretiyle icra işlemlerine devam etmesi ve müvekkile menfi tespit davası açmaktan başka yol bırakmamasının iyi niyetle izahına imkan yoktur.Kanaatimizce yerel mahkeme hükmünü tesis ederken manevi tazminat talebimiz ile kötü niyet tazminatı talebimizi eş görerek aynı koşulların gerçekleşmesine bağlı tutmuş bu sebeple manevi tazminat talebimizi reddetmiştir. Ancak kötü niyet tazminatı için her ne kadar karşı tarafın kötü niyetinin ispatlanması gerekli ise de manevi tazminat yönünden ne işbu dava kapsamında ne de mevzuatımızda yer alan herhangi bir dava kapsamında böyle bir ispat yükü aranmayıpo manevi tazminat talep eden kişinin yapılan eylem neticesinde elem ve ızdırabının olup olmadığı olağan hayatın bize öğrettiği tecrübeler doğprultusunda tespit edilmeli ardından karşı tarafın bu durumun oluşmasındaki rolü araştırılmalıdır.Ancak karşı taraf bu duruma mutlaka kastı ile mevcudiyet vermesi gerekmeyip ihmalinin bulunması da yeterli görülmelidir.önemle belirtmemiz gereken bir durum da davalı tarafın 18.09.2015 tarihinde icra takibinden feragat etmesinin sebebi diğer takip borçlusundan alacağını haricen tahsil etmesidir.Yani alacak bir şekilde tahsil edilmeseydi takip alacaklısı ceza mahkemesinde bilirkişi incelemesi sonucu şüpheye yer bırakmayan şekilde imzasının müvekkile ait olmadığı ortaya çıkan bonoya dayalı takibine devam edecek ve müvekkilin mağduriyetini daha da arttıracaktı. 5 yıldır haklılığını ispatlamak için hukuk mücadelesi veren,haciz tehtidi yaşayan,bu süreç içerisinde bankalarla kredi ilişkileri hasar gören ,ailesi ile bu yüzden yer yer tartışmalar yaşayan müvekkilin manevi zarara uğramadığını iddia etmek abesle iştigal olacaktır.Uğranılan manevi zarar ile davalı tarafın eylemleri arasındaki illiyet bağı ise yukarıda açıklamaya gayret ettiğimiz sebeplerle apaçık ortadadır….” denilerek kararın kaldırılması talep ve istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Dava ;menfi tespit davasıdır.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.İstinaf edilen husus manevi tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı noktasındadır. HMK 355. Maddeye göre yapılan incelemede, mahkemenin görevli olduğu, kesin yetki kuralına tabi bir dava olmadığı, zorunlu arabuluculuk konusunda dava şartı eksikliğinin bulunmadığı, taraf ehliyetlerinde bir eksiklik bulunmadığı, taraf teşkilinin sağlandığı , tarafların teminat yükümlülüklerinin bulunmadığı, vekaletnamelerin dosyada olduğu, davada hukuki yarar bulunduğu, hak düşürücü süre uygulanmasını gerektirir bir uyuşmazlığın bulunmadığı, derdestlik veya kesin hüküm bulunmadığı ,harcın dava değerine ve niteliğine nazaran doğru hesaplanmadığı ve gerekçeli karar ile hüküm fıkrası arasında çelişki bulunduğu görülmüştür.Mahkeme gerekçesinde davalı yanın icra takibinden koşulsuz vazgeçtiği nedenle davanın konusuz kaldığı yönünde hüküm kurmuş ancak konusuz kalma tarihinden sonra imza incelemesi yaptırarak imzanın davacının eli ürünü olup olmadığını araştırmış ve ortaya çıkan sonucu ise kararına yansıtmamıştır. Yani imza incelemesi ile neyin hedeflendiği karar yerinde açıklanmamıştır. Bu husus HMK 355. Madde anlamında kaldırma nedenidir.İstinaf nedeni sadece manevi tazminat olmakla; davanın konusuz kalması hususunda davacı yanın da örtülü kabulü bulunmakta olup, artık tartışılması gereken husus manevi tazminat verilmesi koşulları oluşup oluşmadığı noktasındadır.Davacının takibe konu edilen senette keşideci görünmektedir. Davalı ise sırasıyla lehdar … ,sonrasında … ve son hamil de davalı …’tur. Davacı ile davalı arasında doğrudan ticari ilişki bulunmaması, davalının ceza yargılamasında sanık değil katılan durumunda oluşu, bononun sahteliğini takip tarihinde bilebilecek durumda olmaması, takibin devam ettiği tarihte sanığın mahkumiyet kararının kesinleşmediği gibi, yapılmış bir imza incelemesinin de bulunmaması nedeni ile takip işleminin yasal hak arama hakkı kapsamında değerlendirilmesinin zorunlu olduğu ve davacının kişilik haklarına ağır ve haksız bir saldırı olarak nitelendirilmeyeceği nedenle manevi tazminat koşullarının oluşmadığı kabul edilmiş ve ilk derece mahkemesi kararı HMK 355. Maddeye göre gerekçe ile hüküm fıkrasındaki çelişki nedeni ile kaldırılarak ve HMK 353/1-b-2 madde uyarında davanın esası hakkında yeniden hüküm kurulması gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davacı yanın istinaf başvurusunun HMK 355. 353/1-B-2 Madde dikkate alınarak KISMEN KABULÜNE ,İlk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA 2- İlk derece mahkemesine açılan davada Menfi tespit davası konusuz kalmış olmakla esas hakkında hüküm kurulmasına YER OLMADIĞINA Manevi tazminat davası yönünden koşulları oluşmayan davanın REDDİNE Alınması gereken 118,60 TL nispi harçtan peşin alınan 222,01 TL harcın mahsubu ile fazla yatan 103,41 TL karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iade edilmesine Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca Menfi Tespit istemi yönünden davanın açıldığı tarih itibari ile haklılık durumu gözönüne alınarak taktir ve tayin olunan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddolunan manevi tazminat talebi üzerinden taktir ve tayin olunan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, Davacı tarafça yapılan toplam 886,11 TL yargılama giderinden haklılık durumuna göre 545,32 TL sinin davalıdan alınıp davacı tarafa VERİLMESİNE, bakiyesinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA, Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın hükmün kesinleşmesinden sonra 6100 sayılı HMK’nun 333. Maddesi uyarınca davacı tarafa İADESİNE, İSTİNAF YARGILAMASINDA 3- Davacı tarafından yatırılan peşin harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde iade edilmesine 4- Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kaldırma gerekçemize nazaran kendi üzerinde bırakılmasına 5- İstinaf incelemesi duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair; dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonucu HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 28/05/2021 tarihinde ve oy birliğiyle karar verildi.