Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/917 E. 2023/176 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/917 Esas
KARAR NO: 2023/176
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/11/2020
NUMARASI: 2017/1192E, 2020/544K.
DAVANIN KONUSU: MENFİ TESPİT
KARAR TARİHİ: 02/02/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Müvekkili davacı hakkında İst,Anadolu … İcra Müd.’nün … E sayılı dosyası ile 30.03.2015 vadeli 125.000. TL bedelli bir adet senet alacağı iddiası nedeni ile davalı … tarafından Kambiyo takibine ilişkin takip başlatıldığını, müvekkilinin bir takım mazeretleri nedeniyle süresi içinde takibe itiraz edemediğinden takibin kesinleşmiş olduğunu, öncelikle takip dayanağı kambiyo senedi üzerindeki imzanın müvekkilinin eli ürünü olmadığını, gerek senet üzerinde yazılan yazılar, rakamlar gerekse senetteki borçlu taraf olarak müvekkilin imzası olduğu iddia edilen imzanın müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin asla davalı tarafa senet imzalayıp vermediğini, müvekkilinin takibe konulan senet alacağından doğan davalı tarafa bir borcunun bulunmadığını, takip konusu senet üzerindeki imzanın müvekkiline ve keza adına alacaklı sıfatı ile senet düzenlenen davalı … tarafından davalı -takip alacaklısı görünen eşi … adına yapılan ciro ve cirantanın imzasının da sahte olup, (ciro eden … nun komada, elinden tutularak el ürünü olduğunu göstermek maksadı ile imza attırılmaya çalışıldığı, imzanın titrek ve belirsiz olduğu görülmekte olduğundan) geçersiz ve sahte imza ile düzenlenen senede dayanarak yapılan takip de geçersiz olup öncelikle açıklandığı üzere ve yargılama sırasında subut bulacağı üzere müvekkil imzasını taşımayan senetden ötürü müvekkil hakkında başlatılan takip konusu borç nedeni ile borçlu olmadığımızın tespitine, takibin durdurulmasına ve iptaline, tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Huzurda görülen menfi tespit davasının şartları oluşmadan açılmış olan bu dava olup, müvekkili alacaklıyı zarara uğratmak ve hak ettiği alacağa sahip olmasını engellemekten başka bir amaç taşımadığını, 30.03.2015 vade tarihli müvekkil adına düzenlenmiş 125.000,00 TL değerli bononun vadesi gelmesine rağmen davacı/borçlu tarafından ödenmemesi sebebiyle müvekkil tarafından İstanbul Anadolu … İcra Dairesi … Esas sayılı icra takibi başlatılmışsa da borçlu tarafından haksız ve kötüniyetli şekilde takibe itiraz edildiğini, davacı vekili her ne kadar bono üzerindeki imzanın davacı eli ürünü olmadığını iddia etse de iddiasını kanıtlayabilecek deliller sunmadığını, buna karşın haksız olduğu bir durumda haklıymış gibi kendini hukuki sorumluluktan kurtarmaya çalışması ne hukuk ne de adalet mantığı ile örtüşmediğini, eğer böyle olursa müvekkilinin hem mağdur olacağını hem de haklarının gasp edilmiş olacağını, davacı tarafın sunmuş olduğu dava dilekçesinde, iddia etmiş olduğu hususlar, yasal dayanaktan yoksun, somut bir delile dayanmayan ve tamamen soyut iddialardan ibaret olup, bu beyanlara itibar edilmesi hukuken mümkün değildir. Davacı taraf, iddia etmiş olduğu hususları ispat yükü altında olup, dava dilekçesinde delil olarak sunulan bilgi ve belgelerin hiç biri, usul kuralları çerçevesinde, iddia edilen vakıayı ispata elverişli araçlar olmadığını, nitekim imza itirazında bulunmuş olan davacının bu iddiasını ispatlama yükümlülüğü bulunmakta olduğunu iddia ile mesnetsiz ve Kötü niyetle ikame edilen davanın reddine, takip borçlusu aleyhine %40 tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …’nun dava tarihinden sonra vefat ettiği, veraset ilamının dosyaya alındığı mirasçılarının davaya dahil edildiği görülmüştür. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; Müvekkilinin İst.Anad.12.Sulh Hukuk Mahkemesinden almış olduğu karar ile davalı müteveffa …’nun mirasını kayıtsız şartsız reddettiğini, reddi miras nedeniyle müvekkilinin davada taraf ehliyeti kalmadığından müvekkili yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesi ekinde; 08.11.2017 tarihli mirasın reddi kararını sunmuştur. İstanbul Anadolu 12.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2017/815 E, 2017/226 K sayılı ilamı incelendiğinde; dava tarihini 06.11.2017, karar tarihinin 08.11.2017 olduğu, Davalı …’ın muris …’nun mirası reddettiğinin tespitine karar verildiği görülmüştür. Davalı … cevap dilekçesinde; Dava dilekçesindeki iddia ve talepleri kabul etmemekle birlikte davalı babası …’nun yasal mirasçısı sıfatıyla davalı olarak gösterildiğini, davaya konu borç ilişkinin varlığından keza icra takibine konu senetden haberdar olmadığını, senetdeki imzanın kime ait olduğunu bilemeyeceği gibi senedin yada cironun sahte olup olmadığını da bilmediğini, vefat eden babası ve üçüncü eşi olan davalı …’nun ailevi ve ticari ilişkileri konusunda bilgi sahibi olmadığını bu nedenle davada ileri sürülen olay ve iddialarla ilgisi olmadığı gibi hiçbir bilgisinin de olmadığını, işbu davanın açılmasına sebebiyet vermediği göz önüne alınarak yargılama gideri ve veklet ücreti ile haksız takip ve kötüniyet tazminatından sorumlu tutulmaması gerektiğini, davacının davasını ispatla yükümlü olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: “….bilirkişi raporunda senette yer alan keşideci imzalarının dosya kapsamında yer alan mukayese imza örneklerine kıyasla, sahtelik iddiası herkese karşı ileri sürülebileceğinden ve alınan bilirkişi raporuna göre imzanın davacıya ait olmaması nedeni ile davanın kabulü ile davacının davalılara dava konusu senetten dolayı borçlu olmadığının tespitine, davalı … dava konusu senedin ciro yolu ile kendisine davalı müteveffa … tarafından verildiğini iddia etse de davalıların karı koca oluşu ve senetteki imzanın davacıya ait olmadığını bilmemesinin hayatın olağan akışına aykırı oluşu ve dinlenen tanık beyanlarında da davacının davalı müteveffa ile herhangi bir ticari münasebetini gerektirecek durum olmadığı kanaatine varılarak haksız takip tazminat talebinin davalılardan … yönünden kabulü ile, davalının 125.000,00 TL üzerinden % 20 haksız takip tazminatına mahkumiyetine davalıdan alınarak davacıya verilmesine, diğer davalılar yönünden haksız takip tazminatı taleplerinin reddine …” şeklindeki gerekçe ile neticeten
1-DAVANIN KABULÜ İLE, Davacı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile 22/12/2014 tarihli 30/03/2015 vade tarihli, 125.000,00 TL bedelli senetten dolayı davalılara borçlu olmadığının tespitine, Davacı vekilinin haksız takip tazminat talebinin davalılardan … yönünden kabulü ile, davalının 125.000,00 TL üzerinden % 20 haksız takip tazminatına mahkumiyetine davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Diğer davalılar yönünden haksız takip tazminatı taleplerinin reddine…” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı … istinaf dilekçesinde özetle; Davanın alacağın engellenmesi amacı ile açıldığını,davacının imzanın kendine ait olmadığını iddia ettiğini ancak delil sunmadığını, iddianın soyut olduğunu, ispat yükünün davacıda olduğunu, davacının eşine borcu olduğu için eşinin vefatından sonra hesabına 5000TL gönderdiğini, borcu olmasa ödeme yapmayacağını ve halen kendisine borcu olduğunu söylemeyeceğinin, davacının eşine olan borcunu ödemediğini, senedin imza kısmının davacıya ait olup olmadığını bilmediğini, rahmetli eşi ile aralarında olan bir konu olduğunu, bilmesinin mümkün olmadığını, kötüniyet tazminatı ve yargılana giderlerinden sorumlu tutulmasının yerinde olmadığı belirterek kararın kaldırılmasını, davacının istemlerinin reddini talep etmiştir. Davalı … istinaf dilekçesinde özetle; …’nun 05.11.2016’da trafik kazası geçirerek 07.09.2017 Tarihinde hayatını kaybettiğini, kendisinin murisin ilk eşinden olan kızı olduğunu, diğer davalı …’nin ikinci eşinden olan kızı olduğunu, davalı …’nin ise murisin üçüncü eşi olup, ilişkilerinin mesafeli olduğunu, senetten haberi olmadığını, davacının iddia ettiği gibi “senedin murisin hasta yatağında eli tutularak davalı …’ye ciro edilmesinin sağlandığı ” şeklindeki iddiası yönünden kendisinin bilgi ve görgüsü olmadığını, senedin … tarafından takibe konulduğunu, Vadeden itibaren 2 yıl geçtiğini, protesto çekilmediğini, lehtar …’nun davada taraf gösterilmesinin yerinde olmadığını, murisin sağ olması halinde de kendisine takip dava yöneltilemeyeceğini, davacının davalılar … ve …’yi taraf olarak göstermesinde hukuki yararı olmadığını, kmabiyo senedine dayalı kendisine başvuru olanağı kalmayan kişilere karşı dava açılamayacağı yönünden Yargıtay kararları olduğunu, Menfi tespit davası takipten sonra açıldığından davalısının takip alacaklısı olduğunu, murise ve mirasçılarına yöneltilen davanın bu nedenle dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, karar ile birlikte yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmasının da yerinde olmadığını, HMK 114 ve 115 md dava şartlarının hakimin resen inceleyeceğini, Yargılama giderlerinden sorumlu tutulması yerinde olmadığı gibi hangi oranda sorumlu tutulacağının belirtilmemesinin de yerinde olmadığını, infazın mümkün olmadığını, davalı … ile mirasçılar arasında mecburi dava arkadaşlığı olmadığını, dava açılmasına sebebiyet vermediğini, Mahkemenin 28.05.2019 tarihli duruşmada öninceleme yaparak tahkikata geçmiş ise de devam eden duruşma günlerinin kendisine tebliğ edilmediğini, mahkemenin ilk bilirkişi raporunu önceki tarihli belgeleri celp etmeden yapıp HMK 186 md gereğince sözlü yargılamaya geçtiğini, 07.01.2020 tarihinden sonra ise delil toplamaya devam ederek yaklaşık bir yıl sonra tahkikatı bitirdiğini, duruşma gün ve saatinden önce gerçekleştirilerek, ek rapor ve duruşma tutanakları kendisine tebliğ edilmeden karar verilmek sureti ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini, HMK usul hükümlerinin dikkate alınmadığını, davanın öncelikle pasif husumetten reddi gerektiğini, kararaın kaldırılmasını, davanın reddini talep etmiştir.
İNCELEME: Davaya esas İst. And. … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasının incelenmesinde; Davalı … tarafından davacı … aleyhine 30.03.2015 tarihli 125.000,00 TL meblağlı bonoya dayalı olarak 125.000,00 TL asıl alacak ile 26.994,87 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 151.994,87 TL’nin tahsil için kambiyo senedine dayalı haciz yolu ile icra takibi başlatıldığı anlaşılmıştır. Davalı …’nun davadan sonra 07.09.2017 tarihinde vefat ettiği, dosyada mevcut mirasçılık belge örneğine göre mirasçıları olarak; …, … ve …’nun kaldığı anlaşılmıştır. Takip dayanağı olan 30/03/2015 tarihli 125.000 TL senet incelendiğinde keşideciye atfen …’nun yer aldığı, lehtar cirantanın …, 2.ciranta hamilin … olduğu, senette nakden kaydı olduğu, tanzim tarihinin 22.12.2014, vadenin 30.03.2015, düzenlenme yerinin İstanbul olduğu anlaşılmıştır. Grafoloji uzmanı bilirkişi raporunda; İnceleme konusu senedin ve dosya içerisindeki diğer belgelerin göz, lup, optik cihazlar ve bilgisayar yardımıyla, grafolojik, grafometrik yöntemlerle yapılan incelemesinde; İnceleme konusu 30.03.2015 ödeme günlü 125.000 TL bedelli, ödeyecek kısmında “…” adı bulunan senetteki keşideci imzaları ile …’na ait huzurda alınmış ve resmi belgelerde bulunan mukayese imza örnekleri arasında, imzaların genel tersim tarzı, işleklik derecesi, sürat ve seyir, eğim, yön ve doğrultu, fulaj, gramaların konstrüksiyonu, başlangıç ve bitiriş hareketleri ile diğer itiyadi imza unsurları bakımından anlamlı farklılıklar ve benzemezlikler saptandığından, inceleme konusu senette yer alan keşideci imzalarının mevcut mukayese imza örneklerine kıyasla, …’nun eli ürünü OLMADIĞI kanaatine varıldığını bildirmiştir. Bilirkişi Ek raporunda; İnceleme konusu 30.03.2015 ödeme günlü 125.000 TL bedelli, ödeyecek kısmında “…” adı bulunan senetteki keşideci imzaları ile …’na ait huzurda alınmış imza örnekleri ile iki farklı tarihli … sözleşmeleri, … sözleşme ve ek belgeleri, şikayet ifade tutanakları ve tapu belge suretlerinde yer alan bütün imza örnekleri arasında yapılan grafolojik ve kaligrafik mukayesede, senet üzerinde yer alan keşideci imzalarının tersimi, işleklik derecesi, sürat ve seyir, eğim, yön ve doğrultu, fulaj, gramaların konstrüksiyonu, başlangıç ve bitiriş hareketleri ile diğer itiyadi imza unsurları bakımından aralarında anlamlı farklılıklar ve benzemezlikler saptandığından, inceleme konusu senette yer alan keşideci imzalarının dosya kapsamında yer alan mukayese imza örneklerine kıyasla, …’nun eli ürünü OLMADIĞI kanaatine varıldığını bildirmiştir. Ek raporda senetten önceki tarihli belgelerin incelendiği görülmüştür. Dava tarihi; 24.05.2017 olup davacı; 125.000TL üzerinden dava harcını tamamlamıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, İİK’nın 72.maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … ve …, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalılardan …’nun usule ilişkin istinaf istemi öncelikle incelenmiştir.Davalı pasif husumeti olmadığını, davacının davayı kendilerine yöneltmekte hukuki yararı olmadığını ileri sürmüş ise de; davalıların murisi …’nun takibe konu senette lehtar olarak yer aldığı, davacının dava dilekçesinde hem lehtara hem de hamile karşı senet nedeni ile borcu olmadığını ileri sürdüğü dikkate alındığında davalıların pasif husumeti olduğu gibi davacının da hukuki yararı mevcuttur.İstinafa başvuran davalılarca bilirkişi kök ve ek raporundaki tespitlere ilişkin açık bir istinaf istemi ileri sürülmemiş, davalı hamil … senetteki imzanın lehtara ait olup olmadığını bilmediğini beyan etmiştir. İmza defi, mutlak defi olup herkese karşı ileri sürülebilir. Davacının takibe konu senetteki imzasının davacının eli ürünü olduğunu ispat yükü davalıdadır. Bilirkişi ek raporuna göre senetteki imzanın davacının eli ürünü olmadığı tespit edilmiş olmakla davacının menfi tespit davasının kabulü yerinde görülmüştür. Dosyada mevcut delil durumu, davalı takip alacaklısı …’nun kendisinden önceki lehtar/1.cirantanın eşi olduğu da dikkate alındığında davalının, imzanın davacıya ait olmadığını bilebilecek durumda olduğu kabul edilerek mahkemece takip alacaklısı … aleyhine kötüniyet tazminatına hükmolunması ve davanın kabulü ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinden davalının da sorumlu tutulması yerindedir. Davalı …’nun istinafının esastan reddi gerekmiştir.Davalı …, ek raporun ve duruşma tutanaklarının kendisine tebliğ edilmediğini, yargılamada HMK’daki usul kurallarına aykırılıklar olduğunu ileri sürmüş ise de; dosyada 18.03.2020 Tarihli duruşmanın HSK’nın 13.03.2020 Tarihli Corono Virüs Hakkında Tedbirler başlıklı yazısına istinaden ertelenerek yeni duruşma günün davalıya bizzat tebliğ edildiği, ek raporun davalının bizzat tebliğ yapılan adresine usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, hukuk yargılamasında taraflarca takip ilkesinin geçerli olduğu, davayı takip etmeyen mazeret bildirmeyen taraflar adına tüm duruşma günlerinin tebliğinin gerekmediği, yasal tebligatların usulüne uygun yapıldığı dikkate alındığında davalının bu yöndeki istinafının reddi gerekmiştir. Davanın kabulü kararı ile birlikte yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılması yerinde olduğu gibi, davalıların davalı …’nun mirasçısı sıfatı ile yargılama giderlerinden birlikte sorumlu oldukları dikkate alındığında mahkemece hükümde sorumluluk oranının belirtilmemesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Açıklanan nedenle davalı … ve davalı …’nun istinaf isteminin esastan reddi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı … ve davalı …’nun istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2- İstinaf istemi reddedilen davalı … ‘ndan alınması gereken 8.538,75-TL harçtan peşin alınan 2.134,68-TL harcın mahsubu ile bakiye 6.404,07-TL harcın davalı …’ndan alınarak Hazine’ye irat kaydına, 3- İstinaf istemi reddedilen davalı …’ndan alınması gereken 8.538,75-TL harçtan peşin alınan 2.075,38TL ve 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.404,07-TL harcın davalı …’ndan alınarak Hazine’ye irat kaydına, 4-Davalı … ve davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.02/02/2023