Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/907 E. 2021/1567 K. 22.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/907 Esas
KARAR NO: 2021/1567
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/03/2021
NUMARASI: 2020/31 2021/99
DAVANIN KONUSU: Marka (Maddi Tazminat İstemli)|Marka (Manevi Tazminat İstemli)|Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)|Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/09/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkilinin alanında uzman eğitmen, enerjist ve yazar olduğunu ve Sapanca ilçesinde 2008 yılından itibaren “…” isimli işletmesinde çeşitli taşlar ve süs eşyalarının satışını yaptığını, ayrıca yaptığı çalışmalar ve yazdığı kitaplarla 12 yılı aşkın süredir faaliyette bulunduğunu ve yaptığı çalışmalar neticesinde “…” , “…” ibareli ve yine değişik ibareleri içeren 28 adet tescilli markasının bulunduğunu, müvekkilinin stoneşifa bioenerji hakkında eğitim ve öğretim faaliyetleri yaptığını, bu konuda kitapları bulunduğunu ve çeşitli TV kanallarında program ve yayınlar yaptığını, halen de devam eden fiili yayınlarının bulunduğunu, müvekkilinin Türkiye’de ve dünyada kişilerin avuçlarına taşlar koyarak eriyen taşlardan kişilerin fiziksel ve ruhsal hastalıkları konusunda analizler yaparak şifa bulmalarına yardımcı olduğunu, bu nedenle taşları konuşturan kadın olarak tanındığını, davalının da müvekkilinin eğitim verdiği öğrencisi olduğunu, müvekkilinden aldığı eğitim sonrasında 2018 yılından itibaren eğitimler verdiğini ve aynı sektörde çalışmakta olduğunu, davalının haksız ve kötüniyetli olarak müvekkilini yıllardır markasal olarak kullandığı taşları konuşturan kadın ibaresini … tescil numarasıyla kendi adına 19, 35, 41 ve 44 .sınıflarda tescil ettirdiğini ve hemen akabinde müvekkiline ihtar gönderdiğini belirterek davalıya ait markanın üçüncü kişilere devrinin önlenmesi bakımından ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davalının “…” markası ve “…” , “…” markalarını kullanmasının önlenmesine, bu ibareli ürün satışı ve hizmetlerdeki marka kullanımının durdurulmasına, davalının müvekkilinin marka haklarına tecavüz ve haksız rekabete yönelik fiillerinin tespiti ile markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden her türlü fiillerinin durdurulmasına , sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, bu konuda her türlü materyalin imha edilmesine, müvekkilinin 5846 Sayılı Kanundan doğan haklarının tespiti ve bukonudaki haksız kullanımların durdurulması ile davalının devam eden tecavüzün ref’i ve men’ine, eserleri çoğaltmasının ve yaymasının önlenmesine, FSEK’in 21, 22, 23, 24 ve 25.maddelerindeki haklarının ihlali dolayısıyla şimdilik HMK’nın 107.maddesi kapsamında 10.000 TL maddi tazminatına ve 35.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, davalı tarafından Sapanca Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/219 esas sayılı dosyasında açılan davanın bu dava ile birleştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının kötüniyetli olduğunu, müvekkilinin taşları konuşturan markasını kullandığını ve kendi adına tescil ettirdiğini ve markanın tescilli olduğu sınıflarda faaliyetlerinisürdürdüğünü, davacının ise bu durumdan yararlanmak amacıyla bu ibareyi 14.sınıfta kendi adına tescil ettirdiğini, davacının tescilinin müvekkilinden sonra olduğunu ve sınıfların farklı olduğunu, markayı müvekkilinin meşhur ettiğini ve bu konuda davacı aleyhine Sapanca Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açtıklarını bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, Sapanca Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/219 esas sayılı dosyası ile huzurdaki dava arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğu, biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyeceği, davaların birlikte görülmesinde hukuki yarar ve zorunluk bulunduğu gerekçeleriyle taraf vekillerinin de talepleri doğrultusunda dosyaların birleştirilmesi gerektiği gerekçeleriyle huzurdaki dava dosyasının Sapanca Asliye hukuk Mahkemesinin dosyasıyla birleştirilmesine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili, istinaf sebebi olarak; dava dilekçesindeki iddialarını tekrar etmiş, ayrıca kararın hukuka aykırı olduğunu, birleştirme kararının müvekkilini mağdur ettiğini, HMK’nun 166.maddesi gereğince aynı düzey ve sıfattaki mahkemeler arasında birleştirme kararı verilebileceğini, oysa Sapanca’daki mahkemenin asliye hukuk mahkemesi iken İstanbuldaki mahkemenin FSHHM olduğunu, yine istinafa konu dava açısından Sapanca Asliye Hukuk Mahkemesi’nin yetkili olmadığını, HMK’nun 110.maddesi uyarınca tüm talepler bakımından ortak yetkili mahkemenin bulunmasının şart olduğunu, müvekkilinin özetle markaya tecavüzün tespiti, haksız rekabetin tespiti, davalı markasının hükümsüzlüğü ve FSEK’in ihlali nedeniyle tazminat istemiyle dava açtığını, Sapanca Asliye hukuk Mahkemesinde ise davalı tarafından markaya tecavüz iddiasıyla dava açıldığını, dolayısıyla Sapanca’nın mevkiinin talepleri bakımından yetkili olmadığını, görev ve yetki konusunun SMK’nun 156.maddesinde düzenlendiğini, buna göre açtıkları bu davanın ihtisas mahkemesi olan FSHHM’de görülmesi gerektiğini, bu durumun usul ekonomisi gereği olduğunu, yine 5846 Sayılı FSEK’in 76.maddesi gereğince SMK’nun 156.maddesine atıf yapıldığını, dolayısıyla mahkeme kararının hatalı olduğunu bildirmiştir. UYAP ortamında yapılan incelemede , davalı tarafından davacı aleyhine Sapanca Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/219 esas sayılı dosyasında markaya tecavüz nedeniyle dava açıldığı, dava dilekçesinin incelenmesinde taşları konuşturan kadın markasının Sapanca Asliye hukuk Mahkemesinde açılan davanın davasına ait olduğu, davalının bu markayı kullandığı, çekilen ihtardan sonuç alınamadığı iddia edilerek markaya tecavüzün tespiti, men’i ve bu markanın kullanımının yasaklanması ve markaya erişimin durdurulmasının talep edildiği, davanın derdest olduğu ve davanın 08/07/2019 tarihinde açıldığı görülmüştür. Huzurdaki davanın 20/01/2020 tarihinde açıldığı görülmüştür. Davalıya ait … tescil numaralı taşları konuşturan kadın ibareli markanın 19, 35, 41 ve 44.sınıflarda 28/12/2018 tarihinde tescil edildiği görülmüştür. Davacıya ait markaların ise TPMK’da celbedildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, markaya tecavüz ve haksız rekabet fiillerinin durdurulması, ayrıca 5846 Sayılı Kanundan kaynaklandığı belirtilen hakların tespiti ve bu konudaki haksız kullanımların durdurulması, tecavüzün ref’i, men’i ve eserlerin çoğaltılması ile yayılmasının önlenmesi, ayrıca maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir. Davacı vekilinin dava dilekçesinde davalı tarafından davacı aleyhine Sapanca Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan dava ile huzurdaki davanın birleştirilmesini de istediği görülmüştür. Dosya içeriğinden davalı tarafça davacı aleyhine Sapanca Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/219 Esas sayılı dosyasında markaya tecavüz istemi ile dava açıldığı ve bu davanın 08/07/2019 tarihinde huzurdaki davadan daha önceki bir tarihte açıldığı anlaşılmıştır. Huzurdaki dava ise 20/01/2020 tarihinde açılmıştır. HMK’nun 166/2 maddesi uyarınca davalar ayrı yargı çevrelerinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış ise bağlantı sebebi ile birleştirme ikinci davanın açıldığı mahkemeden talep edilebilir. Birinci davanın açıldığı mahkeme talebin kabulü ile davaların birleştirilmesine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren bununla bağlıdır. Az önce de belirtildiği üzere Sapanca Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki dava daha önce açılmıştır. Davacı vekilince mahkemelerin farklı olduğu belirtilmiş ise de, Sapanca Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen davanın FSHHM sıfatıyla görüldüğü izahtan varestedir. Öte yandan dava dosyası içeriğindeki deliller ve her iki davanın dava dilekçeleri gözetildiğinde davalar arasında hukuki ve fiili bağlantı bulunduğu, biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyeceği anlaşılmaktadır. Öte yandan birleştirme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan bu aşamada Sapanca Asliye Hukuk Mahkemesi’nin bir kısım talepler yönünden yetkili olmadığının ileri sürülmesi dinlenebilir görülmemiştir. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davacı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.22/09/2021