Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/904 E. 2021/1410 K. 08.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/904 Esas
KARAR NO: 2021/1410
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/368
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Ref’i İstemli)
KARAR TARİHİ: 08/07/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili şirketin kurucusunun … olup … Merkezi Dershanesi isimli işletmeyi 29/07/1997 tarihinde sözleşmeyle … A.Ş’den devraldığını, müvekkili şirketin Türkiye genelinde 140 adet “… Eğitim kurumu” bulunduğunu, ayrıca www…com alan adının da sahibi olduğunu, yine müvekkilinin … esas unsurlu birçok markasının bulunduğunu ve sektörde tanınır nitelikte bulunduğunu, müvekkilinin “…” esas unsurlu markalarının eskiye dayalı kullanım sonucu ayırt edicilik kazandığının TPMK tarafından da kabul edildiğini, davalı şirketin ise kötüniyetli olarak müvekkilinin … markasını ayırt edilemeyecek derecede benzer bir şekilde kullandığını, durumun İstanbul Anadolu 2.FSHHM’nin 2020/97 D.İş sayılı dosyasıyla tespitinin yapıldığını ve alınan bilirkişi raporunda davalı kullanımlarının müvekkili markalarıyla ayırt edilemeyecek düzeyde benzer olduğunun tespit edildiğini belirterek müvekkilinin markasına, ticaret unvanına ve işletme adına karşı gerçekleştirilen vaki tecavüzün ve haksız rekabetin önlenmesine, men’ine, durdurulmasına, kaldırılmasına, araçların ve malların imhasına, değişik iş dosyasında verilen ihtiyati tedbirin de devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, kendisinin TPMK nezdinde tescilli marka sahibi olduğunu, ayrıca işyeri açma ve çalışma ruhsatı gereğince tescilli markası adı altında faaliyet gösterdiğini, faaliyetlerinin marka hukukuna uygun olduğunu, … ibaresinin tekel hakkının davacıya verilemeyeceğini, davacının mantığıyla düşünülürse kendisinin tescilli olan “…” markasının davacı tarafından ihlal edildiğini bildirerek davanın reddini istemiştir. İstanbul Anadolu 2.FSHHM’nin 2020/97 D.İş sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine tespit talebinde bulunulduğu, alınan bilirkişi raporu gerekçe yapılarak 16/09/2020 tarihinde dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulüne, 50.000 TL teminat karşılığında talep edenin tescilli markalarında geçen “…” ibaresinin karşı tarafça kullanımının yasaklanmasına, bu şekilde markanın kullanıldığı aleyhine tespit istenen tarafın broşürlerinde, kartvizitlerinde, reklam, tabela ve afişlerinde, plaketlerinde, bulundukları ortamda silinmesine, mümkün değilse el konulmasına, muhafaza altına alınmasına, internet sitesine erişimin engellenmesi talebinin reddine, karşı tarafın lisans verdiği şubelerinde kullanımın tedbiren önlenmesi taleplerinin tespit yapılamadığından reddine karar verildiği görülmüştür. Esas yargılama sırasında mahkemenin tensiple birlikte değişik iş dosyası üzerinde verilen ihtiyati tedbirin devamına karar verdiği anlaşılmıştır. Davalı vekilinin değişik iş dosyası üzerinden itiraz ettiği, davanın açılması nedeniyle tedbire itirazın esas dosya üzerinden duruşma açılarak değerlendirilmesine karar verildiği, bu doğrultuda 03/12/2020 tarihli kararla, davalının kullanımlarının bir bütün olarak değerlendirildiğinden davacının markasına benzediği ve karışıklığa sebebiyet vereceğinin belirtildiği, bu aşamada yaklaşık ispat koşulları nedeniyle verilen ihtiyati tedbir kararının yerinde olduğu gerekçeleriyle davalı vekilinin itirazının reddine karar verilmiş, kararı davalı istinaf etmiştir. Davalı , istinaf sebebi olarak; kendisinin … ibareli markası bulunduğunu, bu marka ile işyeri açma ve çalışma ruhsatı gereğince faaliyet gösterdiğini, faaliyetinin marka hakkına uygun olduğunu, davacının iddia ettiği hususları kabul etmediğini, davacının hiçbir hakkına tecavüz etmediğini, … ibaresinin bilimsel bir terim olup hiçbir kişi ve kurumun tekeline bırakılabilecek bir terim olmadığını, sektörel bir ibarenin ve işaretin başına, sonuna eklemeler yapılarak marka hakkı alınmış olmasının bu ibarenin başkalarınca kullanılmasına engel oluşturamayacağını, kendisinin tescilli markası bulunduğunu, davacı mantığıyla düşünüldüğü durumda dahi davacının kendisinin tescilli markasına tecavüz ettiğini, Türkiye’de yüzlerce … ibaresini taşıyan kurum bulunduğunu ve sıradan bir şahsın dahi okuyan çocukları olduğu için her kurumun farklı olduğunu bileceğini, kararın tamamının hukuka ve usule aykırı olduğunu bildirmiştir. Davacının dava dilekçesinde dayandığı markaların sicil kayıtlarının TPMK’dan getirildiği, … A.Ş adına …, …, …, …, …, … sayılı markaların sahibi adına hüküm ifade etmediği; … Hizmetleri A.ş adına kayıtlı …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … sayılı markalar üzerinde devir kaydına rastlanıldığı ve devir evraklarının da yazı ekinde gönderildiği, söz konusu markaların sahibi adına geçerliliğini koruduğu yolunda cevap verildiği görülmüştür. 28/10/2020 tarihli noterde düzenlenen marka devir sözleşmesiyle … A.Ş’nin devreden, … A.Ş’nin ise devralan olarak yer aldığı, buna göre …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … tescil numaralı markaların devredildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 01/07/2021 tarihli iki kişilik bilirkişi heyet raporunda; davacının markalarının Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyinin halen markanın itibarından haksız bir yarar elde edilebilecek seviyede olduğu, davalının kullandığı tespit edilen … ibaresi ile tik işaretinin ibare olarak vurgulanan kısmının “…” olduğu, davacıya devredilen … ve … başvuru numaralı markaları ile bütüncül olarak karşılaştırıldığında hitap edilen ortalama tüketicinin … yan unsurlarını davacının şubesi olarak değerlendireceği ve asıl unsur olan … ibaresi vurgulanması ile davalının kullanımlarının davacının tescilli markalarıyla benzer olduğu, SMK’nun 7/2-b ve c açısından tecavüzün söz konusu olduğu, hitap edilen tüketiciler nezdinde karıştırılma ve davalı markalarının itibarına haksız bir yarar elde etmesi, itibarına zarar vermesi ve ayırt edici karakterini zedelemesi ihtimalinin kuvvetli olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Tespit dosyasında alınan 03/09/2020 tarihli iki kişilik bilirkişi heyet raporunda; davalıya ait adreste yapılan incelemelerde aleyhine tespit istenilen tarafın broşürlerinde, kartvizitlerinde, reklam, tabela ve afişlerinde, plaketlerinde, tespit talep eden tarafa ait ve özellikle “Eğitim, öğretim hizmetleri” emtiasında tescilli … tescil numaralı şekil markası ile … tescil numaralı … ve … tescil numaralı … markalarıyla ayırt edilemeyecek düzeyde benzer kullanımlarının olduğunun tespit edildiği, haksız rekabet ve tecavüzün tespiti taleplerinin huzurdaki dosya kapsamı dışında esas üzerinden değerlendirilmesi gerektiği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Huzurdaki davanın 27/10/2010 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. Davacı vekili Av. … tarafından 29/01/2021 tarihli dava dosyasına gönderilen dilekçe ile vekaletname ve marka devir sözleşmesi eklenerek davacı adına kayıtlı olan markaların devri sebebiyle taraf değişikliği hususunun yapılmasının istendiği, buna göre davacı … Turizm Hizmetleri A.Ş adına kayıtıl olan dava konusu markaların marka devir sözleşmesiyle … Hizmetleri A.Ş’ye devredildiğini, TPMK’da tescil işlemlerinin tamamlandığını, HMK’nun 124/2 maddesi gereğince … Hizmetleri A.Ş’nin (vergi no:…) davacı olarak kaydedilmesini istediği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, markaya, ticaret unvanına ve işletme adına tecavüzün ve haksız rekabetin önlenmesi, men’i, durdurulması, kaldırılması, araçların ve malların imhası taleplerine ilişkindir. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık ise ihtiyati tedbir kararına yönelik itirazın reddi kararına ilişkindir. Davacı tarafın fen bilimleri esas unsurlu markalarının bulunduğu, davalı tarafın ise 2019/27345 tescil numaralı parlayan … markasının 41.sınıfta tescilli olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Dava öncesinde davacı tarafça İstanbul Anadolu 2.FSHHM’nin 2020/97 D.İş sayılı dosyasında davalı aleyhine tespit işlemi yaptırılmış, yapılan tespit sonrası alınan bilirkişi heyet raporunda tespit isteyen tarafa ait ve özellikle eğitim öğretim hizmetleri emtiasında tescilli markalar ile davalının ayırt edilemeyecek düzeyde benzer kullanımlarının olduğunun tespit edildiği yolunda görüş bildirildiği görülmüş, ayrıca dosyanın UYAP ortamında yapılan incelemesinde, alınan bilirkişi raporunda da davalının kullanımlarının hitap edilen ortalama tüketicinin davacının şubesi olarak değerlendirilebileceği ve kullanımlarının davacının tescilli markalarıyla benzer olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüş olup açıklanan bu hususlar gözetildiğinde, ihtiyati tedbir için gerekli yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiği anlaşıldığından davalının istinaf taleplerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalının vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile HMK’nun 362/1-f maddesi uyarınca kesin olarak karar verildi.08/07/2021