Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/894 E. 2021/1678 K. 06.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/894 Esas
KARAR NO: 2021/1678
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/12/2020
NUMARASI: 2020/374 2020/722
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/10/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı şirket ile aynı işi hurda alım satım ticareti yaptığını, davalı ile aynı yerde faaliyette bulunduğunu ve ortak ticaretlerinin olduğunu, keşidecisi … Elektrik şirketi olan 50.000TL bedelli ve 30.10.2013 tarih 50.000TL bedelli iki çekin müvekkilinden davalı şirkete geçtiğini, müvekkili ile davalı şirketin ortak iş yaptıklarını ve işleri davalı şirketin yürüttüğünü, müvekkili şirket defterlerine gerçek bir mal alım satımı olmaksızın sahte faturalar düzenleyerek defter kaydının yapıldığını, şirket kasasına çekler ve nakit tahsilatlar girmediği halde tahsilatlar girmiş gibi gösterildiğini, usulsüz çek çıkışlarının yapıldığı resmi ve özel evraklara sahte imza atıldığını, muhasebe kayıtlarında pek çok usulsüzlüğün yapıldığını, haksız yere ve kötü niyetle borca itiraz eden borçlunun itirazının iptaline alacağın %20 sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı ve davalının ortak ticari faaliyette bulunduklarını, mal alım ve satım ilişkisi kurduklarını, müvekkili şirketin davacı şirketten ciro yolu ile teslim almış olduğu çeklerin bedellerini çekleri bankaya ibraz etmeden çek ve keşidecisinden banka harici havale yolu ile tahsil edildiğini beyanla; haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini, icra takibi davacı tarafından kötü niyetli başlatıldığından %20 den aşağı olmamak kaydı ile davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: Bakırköy 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 03.04.2017 tarihli 2014/1387 E. – 2017/294 K.sayılı kararıyla; “davacı tarafın icra takibine konu etmiş olduğu iki adet çeki tarafların geçmişe dayalı ticari ilişkilerini sonlandırmak suretiyle vardıkları mutabakata konu ettikleri, varılan anlaşma kapsamında her iki şirketin alacak-borç ilişkisini sıfırladıkları, bu işlemlerden sonra mutabakata konu edilen çeklerden dolayı davacı tarafın alacaklı olduğundan bahisle icra takibi yapmasının yasal dayanağı bulunmadığı (Yargıtay 19.HD 2015/7623 Esas, 2016/4388 Karar, 2015/13082 Esas, 2016/4314 Karar sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere), dava konusu yapılan çeklerin aynı zamanda ödeme aracı olduğu, davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle; davanın reddine, koşulları oluşmadığından davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin de reddine karar verilmiştir. Davacı vekili karara karşı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
DAİREMİZ KARARI; Dairemizin 12/06/2020 tarihli 2017/4398 Esas-2020/1096 Karar sayılı kararıyla; “… Bakırköy Asliye Ceza Mahkemesinde; davacı şirketin şikayeti üzerine davalı şirket yetkilisi … ve davacı şirketin eski ön muhasebe çalışanı olan … aleyhinde Resmi Belgede Sahtecilik suçundan ceza davası açıldığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince, ceza davasının sonucunun bu davayı etkileyeceği göz önüne alınarak, bekletici mesele yapılmasına karar verilmesi gerekirken, ceza davasının sonucunun beklenmeksizin eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, mahkeme kararının 6100 Sayılı HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın ceza davasının sonucu beklendikten sonra hasıl olacak sonuca göre karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine” karar verilmiştir.
MAHKEME KARARI: Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 28.12.2020 tarihli 2020/374 E. – 2020/722 K. sayılı kararıyla; “…davacı tarafın alacağına dayanak yapmış olduğu iki adet çekin taraflar arasında varılan mutabakat kapsamında alacak borç ilişkisini sıfırlamış olmaları nedeniyle davacı tarafın talep edebileceği herhangi bir alacağının bulunmadığı, mahkemece İBAM kaldırma kararından önce verilen karar kapsamında iş bu hususun toplanan delillerle sabit olduğu, İBAM kararında belirtilen Bakırköy 14.ASCM’nin 2016/738 esas sayılı dosyasında da davalı şirket aleyhine ve alacağın varlığının kanıtlayan herhangi bir tespitin söz konusu olmadığı, bu bağlamda sanıklar hakkında beraat kararı verildiği, söz konusu kararın kesinleştiği dikkate alınarak davacı tarafın açmış olduğu davanın sübuta ermemesi nedeniyle reddine; davalı tarafın kötü niyet ve para cezasına ilişkin talebinin ise koşullar oluşmaması nedeniyle reddine” karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; taraflar arasında ticari ilişkinin sonlandığına dair mutabakata dayanarak davanın reddine karar verilmişse de, davalı ile ticari ilişkinin sonlandırıldıktan sonra müvekkilinin ticari defter ve kayıtlarının zoraki alındığını, davalı tarafın alacak-borç ilişkisinin tasfiye edildiğini, bu alacaklarının kalmadığını beyan etse de, bu davadan 2 yıl sonra sahte belge oluşturarak müvekkili hakkında Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında 977.967,40 TL miktarlı icra takibi başlattığını, bunun dahi davalının kötüniyetli olduğunu gösterdiğini, 29.12.2015 tarihli bilirkişi raporunda değerlendirme kısmının 7. Maddesinde; “Hesap bakiyesinin her iki şirket ticari defter kayıtlarına göre 1 TL farkla mutabık (sıfırlandığı) göz önüne alındığında davacının dava konusu çekleri davalıya mükerrer olarak ödediği tespit edilmiştir” değerlendirmesi yapıldığını, her iki defter kayıtlarının iddia ve taleplerini doğruladığını, davalı defterlerinin davalı aleyhine delil teşkil ettiğini, rapor doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu. -Ceza mahkemesinin gerekçesinin önem arz ettiğini, ceza mahkemesinin olayın hukuk mahkemesinde çözülmesini isteyerek yeterli inceleme yapmadığını, hukuk hakiminin ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı olmadığını, ceza mahkemesi dosyasında maddi olgulara ilişkin hiçbir değerlendirme yapılmadığını, bilirkişi raporunda mükerrer tahsilat yaptığının belirtilmesine rağmen bilirkişi raporunun hükme esas alınmadığını. -Müvekkilinin şikayeti üzerine, davalı şirket yetkilisi … aleyhine resmi belgede sahtecilik ve bilişim sistemleri banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçundan Bakırköy 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2020/330 Esas sayılı dosyasında kamu davası açıldığını, Bakırköy C.Başsavcılığına 25.11.2016 tarihinde yaptıkları şikayette müvekkili aleyhine takip başlatıldığını ve takibe konu çekin daha önce mahkeme kararıyla iptal edildiğini ancak çek arka yüzünde bulunan ciro edildiğine dair imzanın müvekkiline ait olmadığını çeki işleme koyanların kötüniyetli olduklarını belirttiklerini, takip başlatan …’un çeki …’dan aldığını işleme koyması için verdiğini beyan ettiklerini, bu çek ile davaya konu çekin aynı yıla ait olduğunu beyanla mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesine cevap vermemiştir.
DELİLLER; İlk derece mahkemesince alınan 29/12/2015 tarihli kök raporda bilirkişi; davacı tarafından davalıya ciro edilerek verilen çek bedellerinin, … hesabından, davalı şirket yetkilisi … hesabına 23/09/2013 tarihinde 30/09/2013 tarihli … numaralı çek için 50.000 TL, 22/10/2013 tarihinde 30/10/2013 tarihli … numaralı çek için 20.000 TL, 01/11/2013 tarihinde 30.000 TL ödendiğini, ödemesinin çek keşidecisi tarafından yapılan çeklerin, yeniden ciro eden şirkete iade edilerek dekont düzenlendiğini ve düzenlenen dekontlarda, çek bedeli ödenmemiş gibi ciro eden davacı şirketin yeniden borçlandırıldığını ve ticari defterlere bu şekilde kayıt yapıldığını, davacı şirket ticari defterlerinde davalı tarafından düzenlenen çek iade dekontlarının davalının alacaklı olduğu şeklinde kayıt edildiğini, yapılan bu kayıtların Genel Muhasebe İlke ve Kuralları ile Tek Düzen muhasebe Sistemine uygun olmadığını, ödenen çek nedeniyle davacının yeniden borçlandırılmasının da hukuken mümkün bulunmadığını ,hesap bakiyesinin her iki şirket kayıtlarına göre 1 TL farkla mutabık 0 (sıfırlandığı) göz önüne alındığında davacının dava konusu çekleri davacıya mükerrer olarak ödediğini beyan etmiştir. Bilirkişinin 16/05/2016 tarihli ek raporunda; davacı vekilinin rapora itirazında çeklerin ödeme tarihinden itibaren faiz talep ediliyorsa da, çeklerin cari hesap içerisinde bir tutar olduğu ve cari hesabın bir unsuru olduğu, cari hesap içerisinde herhangi bir yerde çek bedeli olarak ödenmediğini, davalı vekilinin itirazı yönünden ise; çek bedellerinin davalı şirketin hesabına değil şirket yetkilisinin şahsi hesabına ödendiğinden, davalı şirket kayıtlarında çek tutarı kadar borcun devamının sağlandığını, hesap bakiyeleri ve ödemelerin yüksek tutarlarda olmasının, hangi paranın hangi faturalar ya da çekler karşılığında ödendiğinin belgelerde ve defterlerde yazılmamış olması sebebiyle ödeme ya da tahsilatların dava konusu çeklerle ilgili olanlarının tespit edilemediğini, davacı tarafından davalıya yapılan 100.000 TL tutarındaki fazla ödemenin çek bedeli olarak ödendiğine dair bir belge ve kayıt olmadığını, ödemenin cari hesap bakiyesi içerisinde yapıldığını, çek bedellerinin davalı tarafça şirket kayıtlarına intikal ettirilmiş olsaydı taraf hesap bakiyelerinin davalı aleyhine 100.000,00 TL daha az bakiye vereceğini, hesap bakiyesinin sıfırlanması aşamasında davacının 100.000,00 TL daha fazla ödeme yapmasına sebep olduğunu, beyan etmiştir. Davalı vekilinin 01/06/2016 tarihli Ek Rapora itiraz dilekçesinde, davaya konu çekin iadesinin yapıldığı tarihte, davacı şirketin müvekkiline yaklaşık 1.400.000,00 TL borçlu olduğunu, cari hesaplar arasında denge sağlanması ve borcun sıfırlanması için davacı şirketçe 16/04/2014 tarihinde 1.518.000,00 TL ödeme yapıldığını bu ödemenin de çekler ile ilgisinin bulunmadığını, tapu devri sonrası devir bedelinin bir kısmının cari hesabı sıfırlamak maksadı ile yatırılmasından ibaret olduğunu, 19/01/2014 tarihli “Borç Tahsisi” başlıklı belgede 3.560.000,00 TL’nın davacı şirket yetkilisi … tarafından davalı şirket yetkilisi …’a ödeneceğinin kabul edildiğini, 15/04/2014 tarihli mutabakattan sonra 16/04/2014 tarihli ödemenin hesap kapatma ödemesi olduğunu mükerrer ödeme bulunmadığını beyan etmiştir. Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibinin 26/11/2014 tarihinde, davacı şirket tarafından, davalı borçlu aleyhine 100.000,00 TL asıl alacak (çek bedellerinin mükerrer tahsili sebebiyle) ve 12.824,66 TL işlemiş faiz alacağının asıl alacağa %11.75 oranında avans faiziyle tahsili talebiyle başlatıldığı , davalının süresinde borca ve ferilerine itiraz ettiği görülmüştür. Bakırköy 14. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/738 Esas sayılı dosyasında müşteki … Ltd. Şti.’nin şikayeti üzerine, sanıklar … ve … aleyhinde “Resmi Evrakta Sahtecilik” suçundan açılan kamu davasında, mahkemenin 31/01/2019 tarihli, 2019/56 Karar sayılı kararıyla; “Her ne kadar sanıklar hakkında mahkemeye resmi belgede sahtecilikten kamu davası açılmış ve sanıkların cezalandırılması istenmişse de, çeklerin bankaca imha edildiğine dair yazı, tüm dosyaya giren bilgi ve belgeler ile taraflar arasındaki meselelerin alacak vereceğe dayanan hukuki mahiyette olduğu göz önüne alındığında, bunun üzerine verilen çekler olduğundan ve bu çeklerle ilgili ödemelerden kaynaklandığından olayın hukuki mahiyette olduğu ” gerekçesiyle, açılan kamu davasından sanıkların CMK 223/2-b maddesi uyarınca sanıkların ayrı ayrı beraatine karar verilmiş, kararın katılan vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması sonrasında, istinaf başvurusunun reddine karar verilerek 08/04/2019 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
GEREKÇE: İtirazın iptali talepli davada; davacı vekili 50.000 TL bedelli iki adet çek bedelinin davacı şirketten mükerrer olarak tahsil edildiğini ileri sürmüştür.Taraflar her iki çek bedelinin, keşideci dava dışı … Şirketi tarafından davalı şirket yetkilisi …’ın hesabına keşide tarihinden önce ödendiğini ve çeklerin asıllarının keşideci şirkete iade edildiğini kabul etmektedir. Davalı vekili cevap dilekçesinde, ödenen çek bedellerinden sonra ticari kayıtlarının düzenli tutulması maksadıyla iade dekontu düzenlenerek tahsilat olmadan iade edildiğini, mükerrer tahsilat bulunmadığını ileri sürmüştür. Dosya kapsamında alınan kök ve ek raporda, tarafların ticari defterler ve kayıtlarının birbiri ile uyumlu olduğu, hesaplar arasında bakiye itibarıyla mutabakat olduğu, her iki şirket kayıtlarına göre hesap bakiyesinin sıfırlandığının beyan edildiği, davalı vekilinin ek rapora itiraz dilekçesinde, taraflar arasındaki 15/04/2014 tarihli mutabakattan sonra 16/04/2014 tarihli ödemenin hesap kapatma ödemesi olduğunu mükerrer ödeme bulunmadığını beyan ettiği görülmüştür. Bilirkişi ek raporunda taraflar arasında cari hesap ilişkisi bulunduğu, cari hesabın herhangi bir yerinde ya da herhangi bir belgede dava konusu çek bedeli olarak ödendiği belirtilen bir durumun tespit edilemediği beyan edilmiştir. Bakırköy 14. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/738 Esas sayılı dosyasında müşteki … Ltd. Şti.’nin şikayeti üzerine, sanıklar … ve … aleyhinde Resmi Belgede sahtecilik suçundan açılan kamu davasında, sanıkların beraatine karar verildiği ve beraat kararının kesinleştiği anlaşılmıştır. Davacı vekilinin bekletici mesele yapılmasını talep ettiği, Bakırköy 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2020/330 Esas sayılı dosyasının bu davaya konu çeklerle ilgisinin bulunmadığı, bekletici mesele yapılmasında hukuki yarar bulunmadığı anlaşılmıştır. Ceza mahkemesinin delil yetersizliğinden beraat kararları her ne kadar hukuk hakimini bağlamıyorsa da, ceza dosyasında davaya konu çeklerin bedellerinin mükerrer ödendiğine dair maddi vakıa tespiti bulunmadığı gibi, somut olayda dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu ve ek raporu ile, takibe konu çeklerin mükerrer ödendiğine dair cari hesap ilişkisinde bir kayda rastlanmadığı, tarafların cari hesap ilişkisinin mutabakatla sonlandırıldığı anlaşılmakla, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiş, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.06/10/2021