Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/860 E. 2023/286 K. 22.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/860 Esas
KARAR NO: 2023/286
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/11/2020
NUMARASI: 2016/105 E. – 2020/552 K.
DAVANIN KONUSU: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
KARAR TARİHİ: 22/02/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın Bahçelievler şubesi ile … arasında Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmesi akdedildiğini, bahse konu sözleşmelere istinaden müvekkili banka tarafından borçlu adına çeşitli krediler tahsis edildiği ve kullandırıldığını, davalı borçlular tarafından söz konusu sözleşmeler müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladıklarını, borçlu kredi borcunu ödemediğinden kendilerine Bakırköy … Noterliğinin 30/11/2015 tarih ve … sayılı ihtarname ile keşide edildiğini, ihtarnameye rağmen borcun ödenmemesi üzerine davalı borçlu hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından genel haciz yoluyla icra takibine geçildiğini, başlatılan icra takibine davalı borçlular tarafından itirazda bulunduğunu, itirazlarının hiç bir haklı gerekçeye, hatta hiç bir gerekçeye dayanmamakta olduğunu ve kötü niyetli olduğunu, davanın kabulü ile takibe yapılan itirazın iptaline, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili …’ın adına düzenlenmiş olan kefalet sözleşmesi yasal koşulları taşımadığından geçersiz olduğunu, kefalet sözleşmesinde davalı …’ın el yazısı ile yazılmış bir tarih olmadığını, sözleşmenin ne zaman yapıldığına dair herhangi bir tarih bulunmadığını, tarihi olmayan bir kefalet sözleşmesinin yasal geçerliliğinin de olmadığını, ayrıca kefalet sözleşmesindeki hiç bir el yazısının müvekkili …’a ait olmadığını, diğer müvekkili …’nin …’nin eşi olduğunu, eşinin kredi almasına rıza göstermek maksadıyla davacı banka şubesine gittiğini, banka tarafından gösterilen evrakları imzaladığını ve gösterilen yerleri doldurduğunu, ancak sözleşmede …’nin müteselsil kefil olma bilgisi ve iradesini gösterir herhangi bir el yazısının da bulunmadığını, davanın müvekkiller … ve … yönünden esastan reddine, haksız kötü niyetli icra takibi ve davadan dolayı her iki davalı müvekkili yönünden ayrı ayrı %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.Davalı …’ye usulüne uygun tebligatın yapıldığı ancak cevap verilmediği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09.11.2020 tarih ve 2016/105 Esas – 2020/552 Karar sayılı kararıyla; “… davacı banka ile davalı … arasında kredi sözleşmesi bulunduğu, diğer davalılar … ve …’nin kefil olarak imzalarının bulunduğu, ancak davalı … yönünden el yazısı ile yazılmış tarih bulunmadığından kefaletinin geçerli olmadığı, davalı … yönünden kefaletin geçerli olduğu anlaşılmış olup, yapılan bilirkişi incelemesinde davalı kredi asıl borçlusu … ve davalı kefil … yönünden raporda hesaplanan miktarlar kadar borçlu olduğunun da belirlendiği ve mahkememizce aldırılan raporun bu davalılar yönünden yerinde olup hükme esas alınmaya elverişli olduğu ve bu davalıların itirazında haksız olduğu kanaatine varıldığından, takibin davalılar … ve … yönünden devamı ile itirazın kısmen iptaline karar verilmiştir.Dava değeri, takip talebinde olup tefrik edilen 3 ve 5 nolu alacak kalemleri miktarları düşülerek, takip talebindeki 1,2 ve 4 nolu alacak toplam miktarları ile, bilirkişi raporunda nakte dönüştüğü belirlenen 19.290,00 TL ile 32.550,00 TL olmak üzere toplam 247.740,18 TL olarak değerlendirilmiş ve buna göre davanın kabul red oranı belirlenmiştir.” kararı verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; “Mahkemenizin yukarıda esas numarası yazılı dosyasından verilen ‘davanın reddine’ yönündeki kararı haksız ve hukuka aykırı olduğundan işbu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuruyoruz, Gerekçeli karar tarafımıza tebliğ edildikten sonra gerekçeli istinaf dilekçemiz sunulacaktır.” beyanında bulunulduğu, ancak gerekçeli kararın tebliğinden sonra ayrıntılı dilekçenin sunulmadığı görülmüştür. Davalılar … vekili istinaf dilekçesinde; “Dosyada mübrez olan davalı müvekkil … adına düzenlenmiş olan kefalet sözleşmesinin yasal koşullara haiz olmamasından geçersiz olduğunu; davalının aslında eşi …’nin kredi almasına rıza göstermek maksadıyla davacı banka şubesine gittiğini, rızasını göstermek amacıyla davacı banka tarafından gösterilen evrakları imzaladığını ve gösterilen yerleri doldurduğunu, eşine müteselsil kefil olma bilgisi ve iradesinin bulunmadığını, nitekim sözleşmede davalının müteselsil kefil olma bilgisi ve iradesini gösterir herhangi bir el yazısının da olmadığını, Davalı müvekkile imzalattırılan metin matbu bir metin olup: sadece boşluk doldurularak, kefalet sözleşmesi ve limit arttırımı oluşturulmaya çalışıldığını, buna göre işbu kefalet sözleşmesi yasal koşulları taşımadığını, TBK’nin 583/1.maddesinde belirtilen yasal koşullar oluşmadığı sürece kefalet sözleşmesinin geçerli kabul edilemeyeceği, bu şartların geçerlilik şartı olduğu, gözetilerek davalı … yönünden davanın esastan reddi gerekirken kabulüne karar verilmesinin usule aykırı olduğunu, Ayrıca birlikte kefaleti düzenleyen TBK’nın 587/3.maddesine göre: ‘Alacaklı, kefilin aynı alacak için başka kişilerin de kefil olduğunu veya olacağını varsayarak kefalet ettiğini biliyor veya bilmesi gerekiyorsa, bu varsayımın sonradan gerçekleşmemesi veya kefillerden birinin alacaklı tarafından kefalet borcundan kurtarılması ya da kefaletin hükümsüz olduğuna karar verilmesi durumunda kefil, kefalet borcundan kurtulur.’ düzenlemesi gereğince iki kefilden biri olan …’ın kefalet akdinin hükümsüz olduğunun mahkemece tespiti karşısında davalı müvekkil …’nin de kefalet borcundan kurtulmasının zorunlu olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında; davacı tarafından davalı aleyhine toplam 63.915,47 TL üzerinden icra takibi yapıldığı, takip talebinde 3 nolu talep olan … tüketici kredisi borcu için 30.000,00 TL asıl alacak, 601,06 TL kat öncesi işlemiş faiz, 449,53 TL kat sonrası işlemiş faiz, 22.48 TL bsmv, 87,00 TL masraf olmak üzere 31.160,07 TL ve takip talebinde 5 nolu talep olan … kredi kartı borcu için 32.407,01 TL asıl alacak, 91,16 TL kat öncesi işlemiş faiz, 224,99 TL kat sonrası işlemiş faiz, 12,25 TL bsmv olmak üzere toplam 32.755,40 TL alacağın ticari kredi ve ticari kredi kartı alacağı olmadığı belirlenmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nın 67.maddesine dayalı olarak açılan itirazın iptali davasıdır.İlk derece mahkemesi tarafından “Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; 1.Davanın davalı … hakkındaki kefalet sözleşmesi geçerli olmadığından bu davalı yönünden REDDİNE, 2.Davalı … için; a)- Takipteki 1 nolu alacak kalemi olan Çek yaprağı tazmininden dolayı toplam 9.827,75 TL üzerinden takipteki aynı koşullarla devamına, b)- Takipteki 2 nolu alacak kalemi olan Kredili mevduat hesabından dolayı toplam 68.323,43 TL üzerinden takipteki aynı koşullarla devamına, c)-Takipteki 4 nolu alacak kalemi olan ticari kredi kartı hesabından dolayı toplam 112.097,67 TL üzerinden takipteki aynı koşullarla devamına, d)- Dava tarihine kadar nakte dönüşen 6 adet çek için 19.290,00 TL ile, dava tarihinden sonra nakte dönüşen 26 adet çek için 32.550,00 TL olmak üzere toplam 51.840,00 TL çek tazmin bedelinin tazmin tarihinden itibaren % 54 oranında temerrüt faizi ve % 5 BSMV si ile birlikte istenebileceğine, e)- Tazmin edilmeyip nakte dönüşmeyen 64 adet çek için 75.360,00 TL depo bedelinin bu davalı tarafından faiz getirmeyen bir hesapta blokesinin davacı tarafça istenebileceğine, f)- Bu davalı yönünden takibin 1,2 ve 4 nolu alacak kalemlerindeki fazlaya ilişkin 5.651,33 TL lik talebin reddine,3. Davalı … için; a)-Takipteki 4 nolu alacak kalemi olan ticari kredi kartı hesabından dolayı toplam 112.097,67 TL üzerinden takipteki aynı koşullarla devamına, b)- Bu davalı yönünden takibin 1 ve 2 nolu alacak kalemlerinin tamamının ve 4 nolu alacak kalemlerindeki fazlaya ilişkin kısım olmak üzere 83.802,51 TL lik talebin reddine.” karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili ve davalılar … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı vekili tarafından 19.02.2021 tarihinde süre tutum dilekçesi verildiği, ancak sonraki aşamada ayrıntılı istinaf dilekçesinin sunulmadığı görülmüştür. Buna göre kararı istinaf eden davacı tarafça istinaf nedenlerinin gösterilmemiş olması ve kamu düzenine aykırı bir durumun bulunmaması nedenleriyle davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir. Davalı …’nin “Kefalet iradesinin ve bilgisinin olmadığı, bankaya eşinin kredi çekmesine rıza için çağrıldığı” yönündeki iddialarının “yazılı belgelere karşı yazılı delil ile ispat zorunluluğu” nedeniyle bu konuda delil ibraz edilmemiş olduğu gözetilerek yerinde görülmemiştir. Davalı vekilinin “Kefalet sözleşmesinin TBK’nin 583/1.maddesinde belirtilen yasal koşullara uygun düzenlenmemiş olması nedeniyle geçerli olmadığı” yönündeki savunması ile “Birlikte kefaleti düzenleyen TBK’nın 587/3.maddesine göre, iki kefilden biri olan …’ın kefalet akdinin hükümsüz olduğunun mahkemece tespiti karşısında davalı müvekkil …’nin de kefalet borcundan kurtulmasının zorunlu olduğu” yönündeki savunmasının, kredi sözleşmesinin düzenlendiği tarih itibariyle 818 Sayılı Borçlar Kanunu’na tabi olması ve anılan kanun uyarınca sözleşmenin geçerliliği ve davalının sorumluluğunun sabit olması nedeniyle mahkemece savunmaların yerinde görülmeyerek denetime elverişli bilirkişi raporu uyarınca davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmasında usule aykırılık bulunmadığından, davalı … vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekili ile davalılar … vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Davacıdan alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalılar … ve …’den alınması gereken 16.537,08 TL harçtan, peşin alınan 4.134,28 TL harcın mahsubu ile bakiye 12.402,80 TL harcın davalılar … ve …’den alınarak hazineye irat kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.22/02/2023