Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/856 E. 2023/296 K. 22.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/856 Esas
KARAR NO: 2023/296
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/11/2020
NUMARASI: 2018/914 E. – 2020/687 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/02/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının, davacı aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, takibe konu çekteki ciro imzanın kendisine ait olmadığını, bu nedenle takibe konu çekteki ciro imza ile ilgili olarak imzanın kendisine ait olmadığının tespiti bakımından imza incelemesi talebi bulunduğunu, daha önce davalıya Bakırköy 7. İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/1360 Esas sayılı dosya ile imza inkarı davası açtığını, davayı takisiz bıraktığı için davanın düştüğünü, bu dosyada imza örneklerinin bulunduğunu, davalı ile hiç bir münasebeti olmadığını bu nedenle menfi tespit talebinde bulunduğunu, ciro imzanın kendisine ait olmadığının bilirkişi incelemei ile tesipti ile davalıya borçlu olmadığının tespitini, davalının kötü niyetli olmasından dolayı %20 den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16.11.2020 tarih ve 2018/914 Esas – 2020/687 Karar sayılı kararıyla; “Davacının dayanak çekteki imzayı inkar etmesi nedeniyle kıyasi imza örnekleri toplanmış; davacının imza örnekleri de alınmak suretiyle takip ve dava konusu çekteki ciranta imzasının davacıya ait olup olmadığı yönünden uzman bilirkişiden rapor alınmıştır. Bilirkişi raporunda dava konusu çekteki imzanın davacıya ait olmadığını bildirmiştir. Dava konusu çekteki imza davacıya ait olmadığından davacının senet metninden anlaşılan bu yöndeki savunmasını herkese bu arada çek hamili davalıya karşı da ileri sürebilir. Dolayısı ile davacının bu çekten dolayı sorumlu tutulması hukuken mümkün değildir. Hal böyle olunca davanın kabulüne” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde; “Mahkemenin menfi tespite ilişkin kararının isabetli olduğunu, ancak % 20 oranındaki inkar tazminatı taleplerinin reddi yönündeki kararın hatalı olduğunu,Davalı alacaklının ağır kusurlu olduğunu, müvekkilden kendisine geçtiğini iddia ettiği çek yönünden davalının müvekkil imzasının huzurunda atılmasını sağlaması gerektiğini bu nedenle müvekkil lehine inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini. ” beyanla ilk derece mahkemesinin talepleri gibi kaldırılması istenmiştir.Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Müvekkil davaya konu senedi ticari ilişki içinde bulunduğu ve faturalı mal sattığı … Dış Ticaret Limited Şirketi sahipleri üç kardeş olan …, … ve diğer kardeşlerinden imzalı olarak bir ödeme aracı şeklinde almış olup, müvekkilin çek dolayısıyla alacaklı olduğunu,Davacının borçlu olmadığı ve aralarında bir ticari ilişki bulunmadığı yönündeki iddiasının yerinde olmadığını, zira çek davacı ve kardeşlerine ait şirketin … Bankası A.Ş. Beşiktaş Şubesine kayıtlı çek defterinden alınmış olup keşidecisinin anılan şirket olduğunu ve ciro ile davacıdan müvekkile geçtiğini, Bilirkişi tarafından düzenlenen 11/03/2020 tarihli raporda ‘Çekteki yazı ve imzaların davacının eli ürünü olup olmadığının tespiti istenmiş ise de dava dosyası ve eklerinde davacının karşılaştırma yapılabilecek nitelikte mukayese yazıları olmadığından yazı yönünden karşılaştırmalı incelemeler yapılamamıştır’ denilmekte olup, raporun yetersiz olduğunu ve bu rapora göre bir hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, dosyanın Adli Tıp Kurumuna gönderilerek oradan imza incelemesi talep edilmesi gerekirken bu hususun göz önünde bulundurulmaması yerinde olmadığını.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE:Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır.Davacı, takibe konu çekteki ciranta imzasının kendisine ait olmadığından bahisle menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı taraf ise davaya cevap vermemiştir. İlk derece mahkemesi tarafından, “… bilirkişi incelemesi ile davaya konu çekteki imzanın davacıya ait olmadığı anlaşıldığından menfi tespit isteminin kabulüne, davacı vekilinin kötü niyet tazminat talebinin reddine” karar verilmiştir.Hüküm davalı vekili ile katılma yoluyla davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacının takibe konu 31/03/2016 keşide tarihli, 10.000,00 TL tutarlı hamiline düzenlenmiş çekin birinci cirantası göründüğü, davacının çekteki birinci ciranta imzasının kendisine ait olmadığından bahisle menfi tespit isteminde bulunduğu, mahkemece aldırılan ve denetime elverişli bulunan grafoloji raporu ile “Çekteki davacı adına atılı ciranta imzasının davacı ürünü olmadığı” sabit olmuştur. Sahtecilik iddiasının mutlak defi olması ve herkese karşı ileri sürülebilecek olması nedeniyle davalının iyiniyetli hamil olduğu iddiasının sonuca etkili olmadığı, çekteki imzanın davacı tarafa ait olmadığının tespiti nedeniyle başkaca araştırılacak hususun bulunmadığı, tüm bu hususlar gözetildiğinde ilk derece mahkemesinin davanın kabulüne dair vermiş olduğu kararının isabetli olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir. Dava değerinin 10.950,00 TL olduğu ve mahkemece davanın kabulüne karar verildiği, davacının “Davalı alacaklının kötüniyetli olması nedeniyle % 20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle kararı istinaf ettiği görülmüş ise de; dava değerinin % 20’sinin 2.190,00 TL olduğu, karar tarihi olan 2020 yılı itibariyle istinafa başvurma sınırının 5.390,00 TL olduğu gözönüne alındığında istinaf edilen miktarın kesinlik sınırı içinde kaldığı anlaşıldığından, davacı vekilinin isteminin HMK 346. md gereğince usulden reddi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin USULDEN REDDİNE, 2-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,3-Davacı tarafın peşin harç yatırmadığı anlaşıldığından, 179,90 TL maktu istinaf peşin harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 4-Davalıdan alınması gereken 748,00 TL harçtan, peşin alınan 187,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 561,00 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 5-İstinaf yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.22/02/2023