Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/851 E. 2021/1408 K. 08.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/851 Esas
KARAR NO: 2021/1408
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/316
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/07/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, müvekkili adına sahte bir bono düzenlenerek hamil gözüken davalı … tarafından müvekkili aleyhine takip başlatıldığını, müvekkilinin böyle bir bono düzenlemediğini, imzanın sahte olduğunu düşünerek icra hukuk mahkemesinde dava açtığını, ancak bahse konu mahkemede alınan raporda imzanın müvekkiline ait olduğunun belirtildiğini, takibe konu bono aslını incelediklerinde, orjinal olmadığını, etrafının kesildiğini, fotokopi veya bilgisayar ortamında yapıldığını ve boş alanlarının da daktilo ile doldurulduğunu farkettiklerini, müvekkilinin de imzanın kendisine ait olabileceğini söylediğini, imzanın monte edilmiş olabileceği şüphesine vardıklarını, ayrıca konuyla ilgili suç duyurusunda bulunduklarını, davalı … senedin 2006 yılında düzenlendiği şeklinde emniyette ifade verdiğini, hem müvekkilinin hem de davalı …’nun çok yaşlı olduklarını, bu şekilde bir para alışverişine girmelerinin mümkün olmadığını, diğer davalının da kötüniyetli olduğunu belirterek müvekkilinin takip nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline, takibin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili, davacının icra hukuk mahkemesinde açtığı davanın reddedildiğini, imzanın davacıya ait olduğunun anlaşıldığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Davalı …, davacının öz kardeşinin oğlu olduğunu, kambiyo senedini davacıya verdiği taşınmazlar karşılığında aldığını ve kendisinin de diğer davalı … bir miktar borcu bulunması nedeniyle tahsil edilmesi için adı geçene ciro ettiğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece 18/09/2020 tarihinde davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin İİK’nun 72/3 maddesi uyarınca kabulü ile dava değerinin %15 tutarında teminat yatırılması halinde icra veznesine ödenen paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmiştir. Davacı vekilinin mahkemeye sunduğu 16/11/2020 tarihli dilekçesi ile davalılar hakkında açılan kamu davası sonunda İstanbul 19.Ağır Ceza Mahkemesi tarafından davalıların resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından mahkumiyetlerine karar verildiği, bu nedenle 18/09/2020 tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılarak takibin durdurulması yolunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiş, mahkemece 20/11/2020 tarihinde dosya üzerinde yapılan inceleme ile İİK’nun 72/3 maddesi uyarınca verilen 18/09/2020 tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, takibin HMK’nun 209.maddesi uyarınca teminatsız olarak derhal durdurulmasına karar verilmiş, işbu karara davalı … tarafından itiraz edilmiştir. Davalı … itirazında; mahkemenin önceki kararını gözardı ettiğini, takibin kesinleştiğini, ağır ceza mahkemesinin karar verirken hukuk mahkemesindeki hususları gözetmediğini, kararın mevzuata aykırı olduğunu, ayrıca davacı ve adamları hakkında kendisini tehdit etmeleri nedeniyle şikayet ettiğini, konuyla ilgili hazırlık soruşturmasının derdest olduğunu, ağır ceza mahkemesi kararının doğru olmadığını, HMK’nun 214.maddesi gereğince belgenin sahte olmadığına dair hukuk mahkemesinde verilen karar kesinleştikten sonra ceza mahkemesinde sahtecilik iddiasının dinlenemeyeceğini, ayrıca icra hukuk mahkemesi kararının kesinleştiğini bildirerek 20/11/2020 tarihli ihtiyati tedbir kararının iptal edilmesini istemiştir. Mahkemece duruşma açılarak yapılan inceleme sonunda, 28/01/2021 tarihli kararla, talep edenin haklılığını yaklaşık olarak ispat ettiği gerekçesiyle ihtiyati tedbir kararına itirazın reddine karar verilmiş, kararı davalı … vekili istinaf etmiştir. Davalı … vekili, istinaf sebebi olarak; itiraz dilekçesindeki hususları tekrar etmiş, ağır ceza mahkemesi kararının doğru olmadığını, icra hukuk mahkemesinin imzaya ve borca itiraz kararının kesinleştiğini, hukuk mahkemesindeki hususların ceza mahkemesinde dikkate alınmadığını, ayrıca HMK’nun 46, 47 ve 214.maddelerinin dikkate alınmadığını, davacı ve ailesi hakkında gerek kendisini, gerekse ailesini evine ve işyerine gelmek suretiyle tehditlerinden ve iftiralarından dolayı İstanbul Anadolu C. Başsavcılığı nezdinde şikayet ettiğini, soruşturmanın derdest olduğunu bildirerek 20/11/2020 tarihli ihtiyati tedbir kararının iptal edilmesini istemiştir. Davanın başlangıçta asliye hukuk mahkemesinde açıldığı, asliye hukuk mahkemesinin ticaret mahkemesine görev yönünden usulden red kararı verdiği görülmüştür.Davacı tarafından İstanbul 22.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2019/912 esas sayılı dosyasında imzaya ve borca itiraz davası açıldığı, yargılama sırasında grafolog bilirkişiden alınan 14/12/2019 tarihli raporda; takip ve dava konusu senetteki imzanın davacının eli ürünü olduğu yolunda görüş bildirildiği, mahkemenin yargılama sonunda imzaya ve borca itirazın reddine karar verdiği, kararın davalı tarafından istinaf edildiği, ancak bu istinaftan da davalının feragat ettiği görülmüştür. Davalı … tarafından dava konusu senede dayalı olarak toplam 4.015.959 TL üzerinden kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlatıldığı, takip konusu senedin 22/06/2017 tanzim, 21/10/2019 vade tarihli, 4.000.000 TL bedelli ve nakden kaydıyla düzenlenmiş, keşidecisinin davacı …, lehtarın ise davalı … olduğu görülmüştür. Konuyla ilgili yapılan hazırlık soruşturması sonunda İstanbul 19.Ağır Ceza Mahkemesi’nde dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından kamu davası açıldığı, kamu davası sonunda mahkemece 27/10/2020 tarihinde sanıkların ayrı ayrı üzerlerine atılı resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından dolayı cezalandırılmalarına istinaf yolu açık olmak üzere karar verildiği görülmüştür. Ceza mahkemesinde alınan 14/07/2020 tarihli bilirkişi raporunda; senetteki imzanın davacının eli ürünü olduğu, imzanın ıslak imza olduğu, senedin piyasada kullanılan senetlerden olmayıp fotokopi marifetiyle oluşturulduğu, senet ön yüzünün bazı bölümlerinde kağıt liflerinde düzensizlikler görüldüğü, bu yerlerin travmatik yolla silinmesinden sonra üzerine daktilo ile yazılmış olduğu, buna göre ıslak imzalı belgenin senet haline dönüştürülmüş olacağı kanaatine varıldığının bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE:Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık, ihtiyati tedbire itirazın reddi üzerine verilen karara yöneliktir. Davacı taraf, takibe konu bono nedeniyle borçlu olmadığını iddia etmiş, davalılar ise davanın reddini savunmuştur. Davacı tarafça yapılan suç duyurusu üzerine başlatılan hazırlık soruşturması sonunda davalılar hakkında İstanbul 19.Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan kamu davası sonunda her iki davalı hakkında dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediklerinden bahisle cezalandırılmalarına dair hüküm kurulduğu gözetildiğinde, davalı Mustafa Koca vekilinin istinaf taleplerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı … vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı … vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 3-Davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile HMK’nun 362/1-f maddesi uyarınca kesin olarak karar verildi.08/07/2021