Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/84 E. 2022/2107 K. 09.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/84 Esas
KARAR NO: 2022/2107
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/10/2020
NUMARASI: 2018/35E, 2020/241K.
ASIL DAVA: Endüstriyel Tasarımın Hükümsüzlüğü
KARŞI DAVA: Markaya Ve Tasarıma Tecavüz, Maddi Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ: 09/12/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … Tic. Ltd. Şti 2016 yılında kurulmuş olup, şirket ana sözleşmesinde de görüleceği üzere baklava, lokum, pekmez, reçel gibi gıda maddelerinin imalatı, bunların ham ve yardımcı maddelerinin toptan ve perakende alım satımı imalatı, ithalat ve ihracatını yapmakta olduğunu, müvekkil firmanın üretip satmakta olduğu ürünler arasında sıvı çikolatanın bir plastik şırınga içerisine konulmak suretiyle çocukları cezbedici şekilde sunulan “çikolata şırıngası” şeklindeki bir ürün de yer aldığını ve Dünya’da ve Türkiye’de uzun yıllardır birçok firma tarafından üretilmekte olan ve herkes tarafından bilinen bir ürün olduğunu, müvekkilinin rutin ticaretine devam ederken geçtiğimiz günlerde davalı firma yetkilileri tarafından telefonla aranarak “davalı firmanın “çikolata şırıngası” şeklindeki bir ürünün endüstriyel tasarım olarak tescil haklarına sahip olduğunu, bu ürünü müvekkilin de üretip satmakta olduğunu tespit ettiklerini, şayet bu satışa devam ederse müvekkili aleyhinde her türlü davayı açacaklarını” beyan ettiklerini, bunun üzerine müvekkilinin Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtlarında yaptığı araştırmada davalı şirketin gerçekten Dünya’da ve Türkiye’de uzun yıllardır birçok firma tarafından üretilmekte olan”çikolata şırıngası” şeklindeki ürünü 01.12.2015 başvuru tarihi ve … tescil no ile kendi adına tescil ettirdiğini gördüğünü, bunun kabul edilebilir bir durum olmadığını zira hiçbir şekilde davalı firmanın tasarımı olmayan, davalı firmanın başvurusundan çok önce birçok firma tarafından üretilip satılan bir ürünün davalının tekeline verilip bir de davalı tarafından bu ürünü üreten diğer firmaların engellenmeye çalışılması ve tehdit edilmesi hem ticaret etiğine hem de hukuka aykırı olduğunu, davalı … tescil nolu “çikolata şırıngası” ürününün tescili için 01.12.2015 tarihinde Türk Patent ve Marka Kurumu’na başvurduğunu ancak aynı tasarımlı yüzlerce hatta binlerce ürün çok daha eski tarihlere dayalı olarak dünyanın birçok yerinde üretilip satılmakta olduğunu, öncelikli delillerinin tüm Türkiye’de en az davalı kadar bilinen … firmasının 2010 yılında piyasaya sürdüğü … isimli ürünü olduğunu, Halen her … mağazasında satılan bu ürün davalının çikolata şırıngası ürününün birebir aynısıdır ve 2010 yılında satışa çıkmış olduğunu, web sitesinde kahve dünyası firmasının bu ürünü tanıttığı 09.12.2010 tarihli duyurusunun yer aldığını, Google arama motoruna “çikolata şırıngası” ya da İngilizce adıyla “chocolate syringe” yazıldığı zaman bu ürünün daha binlercesinin sergilendiği görüleceğini, Tüm bu deliller de davalının … tescil nolu ürünü kendisinin tasarlamadığını, ürünün tescili için TPMK ya başvurulduğu 01.12.2015 tarihinden çok önce Türkiye’de ve dünyada üretilip satıldığını açıkça ortaya koyduğunu bu nedenlerle davalı adına tescilli … tescil numaralı markanın yeni ve ayırt edici niteliğe sahip olmaması nedeniyle hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP VE KARŞI DAVA; Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketİN 1957 yılından bu yana pastacılık, çikolata ve gıda ürünleri alanında faaliyet gösteren, saygın ve güvenilir bir yer edinmiş, tanınmışlık düzeyine ulaşmış bir firma olduğunu, uzun yıllardır faaliyet gösterdiği alanda yalnızca İstanbul’da değil, tüm Türkiye’de ve yurtdışında … isim ve logosunu alanında tanınmış bir marka haline getirdiğini, müvekkilİ şirketi temsil eden isim ve logo, 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümleri çerçevesinde 08.12.1993 tarihinde Türk Patent Enstitüsü Marka Tescil Belgesi ile … numara ile kayıt ve tescil edildiğini, müvekkil şirketin çikolata ve pasta ürünleri alanında … ismi ile edindiği saygın konum dışında, ticari ve harici sebeplerle başkaca birçok kaliteli ürün ve markanın da sahibi konumunda olup bu ürün ve markalardan bir tanesinin de görsellerini de sundukları “…” isimli marka olduğunu, “…” markasının, Marka Tescil Belgesinden anlaşılacağı üzere, … başvuru numarası, 06.08.2013 başvuru ve 24.07.2014 tescil tarihi ile … Ticaret marka numarasıyla müvekkili adına tescil edildiğini, 01.12.2015 başvuru ve tescil tarihi … başvuru ve tescil numarasıyla alınmış, Locarno 09-05 sınıfı özel tasarım bir çikolata sunum ambalajı içerisinde tüketiciye sunulduğunu, Davacı yanın 2016 yılında kurulan, gıda sektöründe yeni yeni faaliyet göstermeye çalışan bir şirket olup müvekkili şirkete kıyasen yeterli tanınmışlığa ulaşmış bir şirket olmadığı gibi şırınga ambalajını kullandığı ürünlerin “…” ve “…” de, müvekkilin tescilli markası ve 2015 yılından bu yana piyasada yer alan ürünü “…” kadar tanınmışlık düzeyine ulaşmadığını, davacı/karşı davalı şirketin ürünlerinin müvekkilinin tescilli markası ve çikolata sunum ambalajı ile açık iltibas oluşturduğunu, davacı/karşı davalının dilekçesinin 2.sayfasında belirttiği ve müvekkili şirketten önceki bir tarihe ait olan “… Ticaret Ltd. Şti. firmasına ait tescil, geçerli bir tescil olmadığını, Zira kanunda belirtilen süreler içerisinde yenilenmemekle düştüğünü, üstelik incelendiğinde görüleceği gibi süngerden kesilerek kalıp haline getirilmiş, tek renk, ambalajsızı şekilsiz bir görsel olduğunu, salt şırınga şeklinde kesilmiş bir sünger parçası ile müvekkil şirketin sunumu ve markasıyla ayrılmaz bir bütün haline getirdiği çikolata Sunum Ambalajı tasarımı bir tutulamayacağını, asıl olanın, dava konusu tescilli çikolata sunum ambalajlarının, bu nevi ürünler bakımından tek ve asıl tanınmışlık düzeyine ulaşmış olan olması olduğunu, bahsi geçen şirketin tescilinin düştüğü zaten ortada olduğunu, Ayrıca tescilden sonra herhangi bir kullanım gerçekleştirdiğine dair ne internet ortamında ne de davacı/karşı davalı dilekçesi ve eklerinde hiçbir belge yahut ibare mevcut olmadığını, üstelik müvekkili şirketin tescil başvurusunu TPE nezdinde gerçekleştirmiş ve yapılan inceleme sonrasında talebi uygun görülerek işleme konduğunu, davacı/karşı davalının dilekçesinin 2.sayfasının sonunda … ile başlayan ve muhtelif firmalar bakımından devamında paylaştığı kullanım ve görsellerin tamamı müvekkilinin dava konusu tasarım tescilsiz olarak kullanmaya başladığı 28.05.2009 tarihinden sonra olup müvekkili şirketin dava konusu tasarımı 28 Mayıs 2009 tarihinde kullandığını gösterir Stok Giriş evrakından anlaşılacağı üzere, davacı/karşı davalı müvekkilin tescilsiz kullanımı başlattığı tarihten öncesine ait hiçbir belge ya da görsel sunamadığını, davacı/karşı davalı firmanın mesnetsiz davasının tüm talepleri yönünden reddedilmesi gerektiğini, müvekkili şirkete ait çikolata sunum ambalajı 01.12.2015 tarihinden sonrası için tescilli olarak ve fakat kanun nezdinde de açıkça belirtildiği üzere kamuya sunulan 28.05.2009 tarihinden itibaren de tescilsiz olarak koruma altında olduğunu, davacı/karşı davalının bildirdiği gibi, internet üzerindeki birtakım görseller ve videolar ve bunlara ait linkler, HMK’nın belgelerin delil kabul edilmesi için aradığı niteliklere haiz olmadığını, zira video ve linklerin internet ortamına sunulduğu tarihler tahrifata ve değiştirilmeye açık olduğunu iddia ederek asıl davanın reddine karar verilmesini, Davalı şirketin müvekkiline ait özel tasarım ambalajını kopyalayarak izin ve muvafakatleri dışında satış yaptığını, davalı şirketin ürün adını bile müvekkiline benzetmeyi amaçlayarak, açık iltibas yaratacak şekilde “…” ve “…” isimlerini kullandığını, bu haliyle tescilli ürün, marka ve tasarımlarına açık bir tecavüz bulunduğu gibi tüketicinin de aldatıldığını, müvekkilin tüketiciye tanıttığı ve tüketici nezdinde hatırı sayılır bir beklenti oluşturduğu ürünün, davacı/karşı davalının tecavüzüne uğradığını, mevcut tecavüzün sonlandırılması için taraflarınca Beyoğlu … Noterliğinden … yevmiye numaralı ve 30.01.2018 tarihli ihtar keşide edildiğini, fakat davacı/karşı davalı mahkeme huzurunda ikame ettiği dava ile beyanlarını yok saymış, şekil olarak şırıngayı kullanabileceklerini ve benzer ürünlerin başka firmalarca da kullanıldığını söyleyerek eylemlerine devam ettiğini, davacı/karşı davalının keşide ettikleri ihtarnameye rağmen halen haksız uygulamalarından ve kullanımlarından vazgeçmediğini, üstelik davacı/karşı davalının, birtakım gıda fuarlarına da katılarak yahut ürünlerine ait bilgi paylaşılması için birtakım gıda tanıtım sitelerine ürün ve bilgi sağlamakla müvekkili şirkete karşı hak ihlallerini sergilemekten ve haksız rekabet etmekten de geri kalmadığını, müvekkili şirkete ait tescilli ürünü kopyalayarak; hiçbir sözleşme olmadan, izin ve muvafakat almadan bu şekilde kullanılması, müvekkil şirketi maddi ve manevi olarak zarara uğrattığından, bu durumun önlenmesi, fazlaya dair hakları, başkaca talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik, müvekkilinin şirketine ait “…” markası için 5.000 TL maddi, 25.000 TL manevi tazminatın en yüksek banka reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, müvekkili şirkete ait “Locarno 09-05” sınıfında tescilli, şırınga şekline haiz “özel tasarım çikolata sunum ambalajı” için 5.000 TL maddi, 25.000 TL manevi tazminatın en yüksek reeskont faizi ile birlikde davalıdan tahsiline, müvekkiline ait isim, logo ve özel tasarım çikolata sunum ambalajından oluşan markaya davalı yanca yapılan vaki tecavüzünün men’ine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: “…Ana davada; -Davacının davasının KABULÜ ile; -Davalı yana ait … tescil numaralı tasarımın hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine, – Karşı davanın reddine …” karar verilmiştir. – Davacı-karşı davalı vekili 04.11.2020 Tarihli talep dilekçesinde; markaya tecavüz ve tasarıma tecavüzün de reddedilmiş olmaısna rağmen bu talepler yönünden vekalet ücretine hükmedilmediğini, HMK 305/A hükmü uyarınca hükmün tavzihini talep etmiştir. – Mahkemenin 18.12.2020 Tarihli ek kararı ile; “-Mahkememizce 02/10/2020 tarihli verilen kararın hüküm kısmında sehven vekalet ücreti eksik yazıldığı anlaşıldığından hükme aşağıdaki şekilde vekalet ücreti ile ilgili kısım eklenmesine;-Karşı davalı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre markaya tecavüzün tespitinden kaynaklı dava reddedilmiş olup bu talep yönünden 4.910,00 TL ücret takdirine, bu ücretin karşı davacıdan alınarak karşı davalıya verilmesine,-Karşı davalı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre tasarıma tecavüzün tespitinden kaynaklı dava reddedilmiş olup bu talep önünden 4.910,00 TL ücret takdirine, bu ücretin karşı davacıdan alınarak karşı davalıya verilmesine..” dair ek karar oluşturulmuştur.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı- karşı davacı vekili asıl ve karşı dava yönünden sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; Kararın birçok yönden usul ve yasaya yakırı olduğunu,Usul yönünden; davacı-karşı davalının her ne kadar dava dilekçesinde ikrar/kabul etmiş olsa da , yargılama esnasında inkarı seçerek üretim yapmadığını ilan ettiğini, dava konusu ürünlere ilişkin üretim faaliyeti göstermediği ve dosyaya ürün sunamadığını, dava konusu ürünlerle ilgili somut bir gelecek planı olmadığını, mahkemece hükmolunan yüklü vekalet ücreti dışında müvekkilinin tasarımının hükümsüzlüğüne bağlı kazancı olmadığını, bu durumda hiçbir hukuki yararı olmayan ve dava şartı olmayan hükümsüzlük talebini usulden reddi gerektiğini,Esas yönünden ise, Tasarımın; “bir ütünün tamamının veya bir parçasının çizgi, şekil, doku ve malzemenin esnekliği veya/ve süslemesi gibi insan duyuları ile algılanabilen, çeşitli unsur veya özelliklerden oluşan görünüm” şeklinde tanımlanabileceğini, mahkemenin tasarım sadece kabulk görünüm olarak ele alınırken tasarımın “kabuk görünüm” dış tasarım” olarak kabul edildiği düşünce sisteminde dahi dokusu ve malzemesinin önem taşıdığı hususunu atladığını, doktrinde belirtildiği üzere bu sürecin davacı/karşı davalıda olmayan ve müvekkilinde olan “sürekliliği de “gerektirdiğini, Tüm Dünya hukuku ile ele alındığında çok daha geniş kapsamı bulunan ve kesinlikle fonksiyonelliğin esas unsur sayıldığı tasarım tanımı için Türk hukuku ve SMK düzenlemelerinde de doku ve malzemenin önem arz ettiğini, ancak mahkemesinin tasarımın dokusu ve malzemesine kesinlikle değinmediğini,Mahkemenin müvekkiline ait tasarımı kesinlikle fiziki olarak incelemediğini, Müvekkilinin tasarımından önce alenileştiği iddia edilen internet görsellerinin hiçbirisinin de fiziki olarak değerlendirilmediğini,Ürünün görünümüne yani tasarıma katkısı olan özelliklerin fonksiyonel olup olmadığına bakılmaksızın korunduğunu, mahkemenin müvekkilinin tasarımındaki farklılıkları salt fonksiyonel olarak değerlendirdiğini, işlevsel de faydası olan bu aparatların aynı zamanda görünüm katkısı itibarı ile dikkate alınması gerektiğini atladığını, Gerekçeli kararın 1.sayfasında yer verildiği üzere dava dilekçesinde davacı vekilinin “müvekkili firmanın üretip satmakta olduğu ürünler arasında sıvı çikolatanın bir plastik şırınga içerisine konulmak suretiyle çocukları cezbedici şekilde sunulan “çikolata şırıngası” şeklinde bir ürün de yer almaktadır” beyanı ile dava tarihinde müvekkilinin marka ve tasarımına vaki tecavüzü kabul ve ikrar ettiğini,Müvekkilinin markasının … isimli ürün olduğunu, karşı tarafın tecavüz eden ürünlerinin ise … ve … adlı taklit ürünler odluğunu, müvekkilinin ARGE çalışmaalrı için çok yüklü harcama yaptığı taasarım ve markası olduğunu, Mahkemenin davacı-karşı davalıdan ürün ibrazının istenmesinin ispat yükünü değiştirmesi olarak nitelendirdiğini ve karşı yana ait taklit ürünlerin varlığını ispat için sunulan görselleri değerlendirmediğini, Ancak görsellerin bir gıda fuarında bizzat müvekkili şirket çalışanları tarafından kayda alındığını, kararın gerekçesinde sanki hiç delil sunulmamış gibi değerlendirme yapıldığını,Kötü niyetli davacı-karşı davalı tarafından kanun boşluğunun sömürülmeye çalışıldığı ve dosyaya sunulmadığı gibi piyasan dahi çekilen ürünleri karşı dava yönünden ispat etmek için tek yöntemin davacı/karşı davalının ticari defter ve kayıtlarında yapılacak inceleme olduğunu, markaya tecavüz yönünden 06.07.2020 Tarihli dilekçede de yer aldığı üzere karşı davalının defterlerini incelnemesi gerektiğini, mahkemenin ise bu talebi gerekçe sunmaksızın reddettiğini, İlk derece mahkemesinin taraflara eşit mesafede kalmadığını, reddi hakime başvurulmasından sonra da objektifliğini yitirdiğini,İlk derece mahkemesinin 18.04.2019 Tarihli ara karardan gerekçesiz olarak 24.09.2019 Tarihinde döndüğünü, ancak 18.04.2019 tarihli celse hakiminin “davalı-karşı davacı vekilinin rapora ciddi itirazları bulunduğundan..” şeklindeki gerekçe ile itiraz doğrultusunda araştırma yapılmasını kararlaştırdığını Kök ve ek raporda bilirkişi heyetinin yeterlilik ve uzmanlık alanı dışındaki esaslı unsurlarda değerlednirme yapılmadığını, heyetin ehil olmadığını ikrar ettiğini, davacı tarafça ürün sunulmadığından benzerlik değerlendirmesi yapılamadığının da belirtildiğini, mahkemenin ara karardan rücu ettiğini ve sonrasında davanın seyrinin değiştiğini, Müvekkilinin uzun yıllara dayanan ürün yaratma süreçleri, markalaşma, Arge çalışmalarının görmezden gelindiğini, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini, ara kararda defter inceleme talebi reddedilmiş ise gerekçe gösterilmediğini, mahkemelerin tüm kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini,Gerekçeli kararda bir takım internet görselleri ve art work mahiyetindeki çalışmalar dayanak kabul edilerek aksi belirtilmek istenmiş ise de; ürünün görünümünn yanında ürünün yapısı, işlevi, dayanıklılığı, çalışma kolaylığı, güvenliği, ergonomisi ve çevreyle tkileşim gibi bir çok anlamda aslında tasarım kavramı içerisnde ifade edildiğini, Tasarımla sadece görünüme ve estetiğe katkıda bulunmakla kalınmadığını aynı zamnada ürünün işlevselliğine de artı değer katıldığını, Fikri çalışmanın şartları oluştuğu takdirde tasarım mevzuatı yanında Fikir ve Sanat Eserleri, PAtent ve Faydalı Model mevzuatına göre de korunacağının kanun koyucu tarafından kabullenildiğini, Mahkemenin aleni oldukları iddiasına konu ürünleri fiziken ele almadığını, fotokopi belgeler üzerine inceleme yaptığını, müvekkilnin ürününün rapora konu görselelrden farklı olduğunu,Hükümsüzlüğe gerekçe gösterilen alelade şırınga görünümlü ürünlerin birçok çocuğun ölümüne sebep olduğunu, basına yansıdığını, kazanç hırsı ile hiçbir güvenlik çalışması yapılmadan basit malzemeler ve üretim teknikleri kullanılarak merdiven altında imal edilen ve müvekkiine ait üsütn tasarım ile aynı piayasaya unularak trajik ölümlere sebep olan taklit ürünlere müsamağa gösteren yakaşımın doğru olmaıdğını,Youtube videoları incelendiğinde ürünler arasında belirgin farklılıklar olduğunu, farklılıkların tespiti için uzman olmaya gerek olmadığını, Davacı-karşı davalının … ile başlayan ve devamında muhtelif firmalar bakımınsan paylaştığı kullanım ve görsellerin tamamının müvekkilini davaya konu tasarımı tescilsiz kullanmaya başladığı ve bu durumu belgeleyebildiği 28.05.2009 tarihinden önce olduğunu, aslen müvekkilinin beslenme şırıngası ile ilgili çalışmalarının 2009 öncesine dayandığını ancak kullanımın fatura ile ispat edilen tarihinin 28.05.2009 olduğunu, bu tarihten önce bir görsel, video sunulmadığını, Mahkemenin önceki tarihli kullanım savunması yönünden değerlendirme yaparken resmi faturayı yok sayarken alenileşme iddiası yönünden fotokopiler ve internet çıktıları üzerinden inceleme yaptığını, SMk kapsamında yeni düzenleme ile tescisiz tasarıma ilişkin koruma süresinin artırıldığını 12 aydan 3 yıla çıkarıldığını, müvekkilinin dava konusu ürünü kamuya ilk sunan firma olduğunu, Youtube liknleri ve tarihlerinin onaylanmaya muhtaç olduğunu, HMK nın belgelerin delil kabul edilmesi için aradığı niteliklere haiz olmadığını, tahrifata ve değiştirilemeye açık tarihler ve videolar olduğunu, Davalının ticari defter resmi kayıtlaır, üretim kayıtları incelendiği takdirde ne kadar ürün sattığı ve ürettiğini – sağlıklı kayıt tutulmuş ise- ortaya çıkacağını, Mahkemenin kötüniyetli davacı- karşı davalı lehine 5 ayrı vekalet ücretine hükmettiğini, hüküm bir an için kabul edilse dahi vekalet ücretinin 2 adet olması gerektiğini, uygulamada maddim enavi tazmina için ayrı taleper için ayrı vekalet ücreti tahakkuk ettirildiği görüldüğünden bu kabul edilse dahi en çok 3 vekalet ücretine hükmedilebileceğini, müvekkili tarafından üretilen … markası özel tasarım çikolata sunum ambalajından bağımsız olmadığını, 2013 ten beri … ürününün aynı tasarım çinde sunulduğunu bu nednele en çok 2 vekalet ücreti söz konusu olabileceğini, Hükümsüzlük geçmişe etkil olsa da dava tarihinde adava hakkı olduğunu, markaların açık iltibas oluşturduğunu,bu durumun uzmanlık gerektirmediğini, tavzih talebinin de reddi gerektiğini Ayırt edicilik değerlendirmesinin bilgilenmiş kullanıcının yapacağını,, değerlendirmenin de bilgilenmiş kullanıcı gözü ile yapılması gerektiğini, değerlendirm yapılırken fonksiyonel ekler olsun olmasın bir bütün olarak ve en genel anlamda görünümün göze alınacağını, tüm dünyada yenilik kriterinin benimseneceğini, karşılaştırılan tasarımların hem yan yana konacağını hem ayrı ayrı değerlendirileceğini, mahkemenin yüzeysel ve denetime elvrişsiz bir hüküm kurduğunu kararın bozularak ortadan kaldırılmasını, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı-karşı davacı vekili EK KARARA yönelik süresinde sunduğu ve harçlandırdığı istinaf dilekçesinde özetle; ek karar ile ek vekalet ücretlerine hükmedilemeyeceğini, HMK 305/A maddesinin vekalet ücretine ilişkin hususları kapsamadığını, reddi hakime başvurulmuş olması nedeni ile müvekkilinin ve vekil olarak kendilerinin cezalandırıldığını,HMK 305/2 md gereğince taraflara tanına haklar ve yüklenen borçların tavzih yolu ile sınırlandırılamayacağını, genişletip değiştirilemeyeceğini, bu hususun karara yönelik istinaf/temyiz başvuru gerektiren bir durum olup tavzih ile ek vekalet ücreti verilemeyeceğini,Karşı yan vekalet ücretinin “yargılamada ileri sürülen” veya “kendiliğinden hükme geçirilmesi gerekli olan” bir kalem olmadığını, mahkemenin hüküm ile birlikte dosyadan el çektiğini, İlk karara karşı istinaf dilekçesi sunduklarını, dosyanın istinaf numarası aldığını, iş bu talebin önceki istinaf talebinin devamı mahiyetinde olduğunu, her iki istinaf isteminin birlikte değerlendirilmesini talep etmiş ve esasa ilişkin ek beyanlarda bulunmuştur.
İNCELEME Davalı-karşı davacı tarafın keşide ettiği Beyoğlu …Noterliğinin 30.01.2018 tarihli, … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile; ihtar eden … Aş’ye ait olduğu belirtilen tescilli tasarımlar ve … ve … markalarının hukuka aykırı kullanımına son verilmesinin davacı … Tic Ltd Şti’ye ihtar edilmiştir. Davacının hükümsüzlük istemine konu … numaralı “çikolata sunum ambalajı” isimli tasarımı 01.12.2015 başvuru ve tescil tarihlidir.Davacının davaya konu … şekil numaralı … şekil markası, 30.sınıfta 06.08.2013 Tarihli başvuruya istinaden 24.07.2014 tarihinde tescil edilmiş olup bilirkişi raporuna göre davalı adına tescilli marka bulunmamaktadır.Bilirkişiler tasarım bölüm başkanı Dr.Öğr. Üyesi …, ürün tasarımcısı …, bilişim uzmanı … 31.12.2018 tarihli raporlarında özetle; “Asıl Davada; Hükümsüzlüğü talep edilen … numaralı tasarım tescilinin başvuru tarihi olan 01.12.2015 başvuru tarihinden önce kamuya sunulması sebebi ile koruma şartı olan yenilik ve ayırt edici nitelik özelliklerine sahip olmadığı, Karşı Davada; Davacı/Karşı davalıya ait olduğu iddia edilen “…” ve “…” ibarelerinin Davalı/Karşı davacı tarafa ait … numaralı Marka tescili ile karşılaştırılmasının heyetlerinin teknik uzmanlık alanı dışında olduğu, Davacı/Karşı davalıya ait bir ürün örneği sunulmadığı için … numaralı tasarım tescili ile benzerlik ve ayırt edici nitelik değerlendirmesi yapılamadığı ” hususlarında görüş beyan etmişlerdir.Ek raporda ise; “Asıl Davada; Hükümsüzlüğü talep edilen … numaralı tasarım tescilinin başvuru tarihi olan 01.12.2015 başvuru tarihinden önce kamuya sunulması sebebi ile koruma şartı olan yenilik ve ayırt edici nitelik özelliklerine sahip olmadığı, Karşı Davada ; Davacı/Karşı davalıya ait olduğu iddia edilen “…” ve “…” ibarelerinin Davalı/Karşı davacı tarafa ait … numaralı Marka tescili ile karşılaştırılmasının heyetin teknik uzmanlık alanı dışında olduğu, davacı/karşı davalıya ait bir ürün örneği sunulmadığı için … numaralı tasarım tescili ile benzerlik ve ayırt edici nitelik değerlendirmesi yapılamadığı” şeklinde görüş belirtmişlerdir.Marka uzmanı bilirkişi …’den alınan raporda neticeten; “…markanın taklit edildiği ya da iltibas yoluyla marka hakkına tecavüz edildiği bilgine dair eylemin gerçekleştiğini gösterir şekilde bir belge dosyaya sunulmadığından dosya mevcut haliyle değerlendirildiğinde markaya tecavüzün söz konusu olmadığı..” şeklinde görüş belirtilmiştir.Delil olarak dayanılan faturalardan bir kısmında ve 01.01.2009 tarihli malzeme ekstresi suretinde; “…” açılaması olduğu, bir faturada ise “kilitli beslenme şırıngası (50cc) kırmızı, kilitli beslenme şırıngası (50cc) mavi, kilitli beslenme şırıngası (50cc) sarı, kilitli beslenme şırıngası (50cc) yeşil” ibaresi olduğu, rapora itiraz dilekçesi ekinde 11.09.2009, 05.10.2010 tarihli faturaların sunulduğu, faturalarda 50cc kil. Bes. Şırıng. Açıklaması olduğu, stok giriş ekran görüntüsünde … 28.05.2009 yazılı olduğu görülmektedir
GEREKÇE Asıl dava, davalı adına tescilli … numaralı tasarımın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. Karşı davada davacının istemi ise; karşı davacının özel tasarım ambalajının kopyalanarak davacının satış yaptığı ve … markası ile iltibas yaratacak şekilde … ve … isimlerini kullanmak sureti ile ürün, marka ve tasarıma tecavüz edildiği, marka ve tescilli şırınga şeklinde haiz özel tasarım çikolata sunum ambalajı için ayrı ayrı maddi ve manevi tazminat, isim, logo ve özel tasarım çikolata sunum ambalajından oluşan markaya tecavüzün menine karar verilmesi istemlerine ilişkindir.İlk derece mahkemesince davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiştir. Mahkemenin 18.12.2020 Tarihli ek kararında ise davacının HMK 305/A md dayalı talebin kabulüne karar verilmiştir. Mahkemenin 02.10.2020 tarihli asıl kararı ile 18.12.2020 tarihli ek kararına karşı davalı- karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı-karşı davacı vekili istinaf isteminde; davacının hükümsüzlük davası açmakta hukuki yararı olmadığını ileri sürmüş olmakla öncelikle usule ilişkin istinaf istemi incelenmiştir. Beyoğlu … Noterliğinin 30.01.2018 tarihli, … yevmiye numaralı ihtarnamesinde; ihtar eden … Aş’ye ait olduğu belirtilen tescilli tasarımlar ve … ve … markalarının hukuka aykırı kullanımına son verilmesinin davalı tarafça davacı … Tic Ltd Şti’ye ihtaren bildirildiği görülmekle dosyada mevcut delil durumuna göre davacının dava açmakta hukuki yararı olduğunun kabulü gerektiğinden esasa ilişkin istinaf istemleri incelenmiştir. Somut uyuşmazlıkta; davacının hükümsüzlük istemine konu … numaralı “çikolata sunum ambalajı” isimli tasarımı 01.12.2015 başvuru ve tescil tarihlidir.Dosyada mevcut bilişimi uzmanı, ve tasarım uzmanı bilirkişilerin yer aldığı kök ve ek raporlarda; bilişim uzmanının internet görsellerini ekleyerek, videolarının siteye yüklenme tarihlerini belirttiği, videoların en eskisinin 02.07.2009 tarihli olduğu, raporda tasarımın gövde, itici piston ve uç olarak 3 ana öğeden oluştuğu, bu öğelerin biçimleri, oranları, yüzey özelikleri ve birbirleri ile ilişkileri sayesinde farklılaşarak ayırt edicilik kazanabileceğinin belirtildiği, … numaralı çikolata şırıngası isimli 14.09.2011 başvuru ve tescil tarihli tasarımın da değerlendirildiği; geçmiş tarihli ürün görselleri ile dava konusu tasarım karşılaştırıldığında aynı geometrik biçim, oran, yüzey ve yerleşimde olduğu, dava konusu tasarımda tescilli gövde üzerinde stilize edilmiş erkek doktor görseli yer aldığı, bu görselin diğer ürünlerde olmadığı; ancak bu küçük farkın ayrıntı olarak algılandığı ve tasarımların geometrik biçimine ayırt edicilik kazandırmadığının tespit edildiği, neticeten dava konusu tasarımın başvuru tarihi olan 01.12.2015 Tarihi itibarı ile yenilik ve ayırt edicilik nitelik özelliklerine sahip olmadığı belirilenmiş olup rapor denetime ve hükme elverişlidir.Youtube videolarındaki tarih bilgisi paylaşım tarihinde sistem tarafından oluşturulduğundan, taraflarca üzerinde değişiklik yapılamadığı gibi tasarımda korunanın işlevsellik değil, görünüm olup SMK 57.md; “Kamuya sunma, sergileme, satış gibi yollarla piyasaya sürme, kullanma, tarif, yayım, tanıtım veya benzer amaçlı faaliyetleri kapsar” şeklindeki hükmü dikkate alındığında Kanun’da ürünün kamuya sunulmuş olmasının yeterli görüldüğü, ürünlerin artwork olduğuna ilişkin davalı itirazın yerinde olmadığı, hükümsüzlük iddiası yönünden ürünlerin fiziken incelenmesinin gerekli görülmemesinin yerinde olduğu da dikkate alındığında davalı-karşı davacı vekilinin asıl davaya yönelik istinaf isteminin esastan reddi gerekmiştir.Asıl davada davalı tasarımının hükümsüzlüğüne karar verilmiş olmakla hükümsüzlük kararı geriye etkili olduğundan davalı-karşı davacının tasarıma tecavüzün meni ve tasarıma dayalı tazminat taleplerinin reddi yerindedir.Davalı-karşı davacı vekili tasarımın 28.05.2009’dan beri kullanıldığının faturalar ile ispatlandığını, tescilsiz tasarıma dayalı hakkı olduğunu ileri sürmüş ise de; bu hususta sadece fatura sunulması yeterli olmayıp bu yöndeki istinafın reddi gerekmiştir.Karşı davada markaya tecavüz ve maddi, manevi tazminat istemlerinin reddedilmesinin yerinde olmadığına yönelik istinaf istemine gelince; ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararında yerinde olarak belirtildiği üzere marka hakkına tecavüz iddiasına dayalı talep yönünden ispat yükü karşı davacıdadır. Karşı davacı, karşı dava dilekçesinde delil olarak; “taklit emtialara ilişkin görseller, marka tescil belgeleri, müvekkiline ait ürüne ve tasarıma ilişkin fatura suretleri, ihtarname, bilirkişi incelemesi, mahkeme ilamı, keşif ve her türlü yasal delile” dayanmış, aşamalarda tecavüze konu ürünü, davalının marka kullanımına ilişkin delilleri sunmamış, karşı davalı tarafça da ürün sunulmamıştır. Tecavüz iddiası yönünden ispat yükü davalıya yüklenemeyeceğinden; markaya tecavüze konu olduğu iddia edilen ürünün karşı davalı tarafından sunulmasına ilişkin kesin süre ve ihtar içerir ara karardan dönülmesi yerindedir. Karşı davacı istinafında; müvekkili şirket çalışanı tarafından çekilen video görüntülerinin değerlendirilmesi gerektiğini ve davalının defterlerinin incelenmesi gerektiğini belirtmiş ise de; delil listesinde bu delillere dayanılmamıştır.Bununla birlikte ilk derece mahkemesinin 19.04.2018 tarihli öninceleme günü belirleme tutanağında “taraflara dilekçelerinde gösterdikleri henüz sunmadıkları belgeleri sunmak için 2 hafta kesin süre verilerek sunulmadığı takdirde o delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağının” ihtar edildiği, 03.07.2018 Tarihli önincelemede davalı-karşı davacı vekilinin “biz delillerimizi dosyaya ibraz ettik” şeklinde beyanda bulunduğu, mahkemenin aynı celse HMK 140/5 md gereğince delillerin ibrazı için 2 hafta kesin süre verdiği, davalı-karşı davacı vekilinin ise 23.06.2020 Tarihli rapora karşı beyan dilekçesi başlıklı 06.07.2020 Tarihli dilekçesi ekinde 2 adet görsel çıktısı sunduğu, 23.01.2020 Tarihli dilekçede de … ana haber bülteninde vidalı sistemle kapağın açılması gerektiği belirtilen ürünün müvekkili ürünü olduğunu, diğer ürünlerle karşılaştırma yapıldığını, müvekkili ürünün sağlamlığı ve güvenilirliğinin anlatıldığını içeren video görüntülerine dayandığını beyan ettiği görülmüştür.Delil listesinde yer almayan ve mahkemenin ara kararında yer alan kesin süre içinde ibraz edilmeyen bu deliler değerlendirilemeyeceği gibi davalı taraf davalı-karşı davacının dilekçesini ve sunulan görsellerdeki ürünlerin müvekkiline ait olduğunun belli olmadığını, ürünlerin müvekkili tarafından fuarda sergilendiğine ilişkin delil sunulmadığını belirtmiştir.Bu durumda mahkemece karşı davada marka hakkına tecavüz ve tazminat istemlerine ilişkin iddia ispatlanamdığından davanın reddine karar verilmesi yerindedir.Ek karara ilişkin ve asıl karardaki vekalet ücretine ilişkin istinafa gelince;HMK 305/A maddesine göre; “Taraflardan her biri, nihaî kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde, yargılamada ileri sürülmesine veya kendiliğinden hükme geçirilmesi gerekli olmasına rağmen hakkında tamamen veya kısmen karar verilmeyen hususlarda, ek karar verilmesini isteyebilir. Bu karara karşı kanun yoluna başvurulabilir”.Gerekçeli karar davacı vekiline 17.11.2020’de tebliğ edilmiş, davacı vekil istinaf kanun yoluna başvurmamış ise de 04.11.2020 tarihli dilekçesi ile tavzih talebinde bulunulmuştur. Kararın tebliğinden itibaren 1 ay içinde HMK 305/A maddesi gereğince hükmün tamamlanması talebinde bulunulabilir. Karşı davada birden fazla talep mevcut olup dava yığılması şeklinde açılan davalarda her talep esasen ayrı bir davadır ve her talep hakkında ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gereklidir. Karşı davada; tasarım ve markaya tecavüzün meni, tasarım hakkının ihlali nedeni ile maddi ve manevi tazminat, marka hakkının ihlali nedeni ile maddi ve manevi tazminat talep edilmiş olup mahkemece markaya tecavüz ve tasarıma tecavüzün meni talepleri yönünden asıl kararda vekalet ücretine ilişkin hüküm kurulmamıştır. Bu durumda mahkemece hüküm kurulmayan vekalet ücreti yönünden ek karar ile değerlendirme yapılarak talebin kabulü yerinde olduğu gibi asıl kararda da her biri ayrı talep olan markaya tecavüze dayalı maddi tazminat, manevi tazminat, tasarıma tecavüze dayalı maddi tazminat manevi tazminatın reddi ve asıl davadaki hükümsüzlük isteminin kabulü yönündeki karar yönünden ayrı ayrı vekalet ücretine hükmetmesi yerindedir.Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığından davalı- karşı davacı vekilinin asıl dava, karşı dava yönelik istinaf istemi ile ek karara yönelik istinaf isteminin esastan reddi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davalı -karşı davacı vekilinin asıl ve karşı davaya ilişkin 02.10.2020 Tarihli karar ile 18.12.2020 Tarihli ek karara yönelik yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2- Davalı- karşı davacıdan asıl dava ve karşı dava yönünden alınması gereken 80,70’er TL harç ile ek karar yönünden alınması gereken 80,70Tl ki toplam; 242,10Tl harçtan, davalı-karşı davacı tarafça asıl ve karşı dava için yatırılan 54,40TL, 54,40TL ve ek karar için yatırılan 59,30 TLki toplam; 168,10TL’nin mahsubu ile bakiye 74,00TL harcın davalı- karşı davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davalı- karşı davacı üzerinde bırakılmasına, – Davacının gider avansından kullanıldığı anlaşılan 16,50TL istinaf yargılama giderinin asıl davada davalı- karşı davacıdan alınarak asıl davada davacı- karşı davalıya verilmesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 09/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.