Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/838 E. 2021/1097 K. 28.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/838 Esas
KARAR NO: 2021/1097
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/01/2021
NUMARASI: 2020/411 2021/54
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 28/05/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia :Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalı …. tarafından müvekkili şirket aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. nolu dosyasında; … San. Ve Tic. Ltd.Şti. unvanlı şirket tarafından faktoring işlemine konu edilen … nolu, 22.05.2015 fatura tarihli, 17.11.2015 vadeli 200.000 Euro tutarlı bir adet faturanın da dahil olduğu 6 adet faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibi yapıldığını ve takibin kesinleştiğini, Bu icra dosyası esas alınarak müvekkili ve gayrimenkul alıcısı 3. Kişi aleyhine İstanbul 21. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/345 Esas sayılı dosyasıyla davalı tarafından tasarrufun iptali davası açıldığını, hem icra takip dosyasının hem de tasarrufun iptali dava dosyasının derdest olduğunu, Davalının 1 eylül 2019 tarihinde davaya konu faturayı ….Ltd Şti den tahsil ettiğini , ancak dava konusu faturaya ilişkin ne icra dosyasına ne de tasarrufun iptali dava dosyasına alacağını tahsil ettiğini bildirmediğini, tahsil edilen tutar kadar taraf ehliyetinin kalmadığı hususunda bildirimde bulunmadığını, icra takibine ve tasarrufun iptali davasına aynen devam ettiğini, Beyoğlu …. Noterliği 24.06.2020 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamede dava konusu faturanın … tarafından ödenmesi nedeniyle icra dosyasına beyanda bulunularak alacağın tahsil edildiği veya fatura ve icra dosyası … temlik edilmiş ise temlik evrakının icra dosyasına sunulmasının talep edildiğini,ihtar cevabında … A.Ş. tarafından Beyoğlu … Noterliği 08.07.2020 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edilerek ,200.000 Euro tutarlı Faturanın faktoring müşterisi … tarafından, … A.Ş.’ye ödendiği ve faturanın faktoring müşterisine geri temlik edildiği açıklanarak, söz konusu temliğin icra dosyasına bildirildiğinin belirtildiğini, Davalının icra dosyasında halen davalı alacaklı gözükmekte olup, tasarrufun iptali davasında da tek davacı sıfatıyla davaya haksız ve hukuksuz bir biçimde devam ettiğini, belirterek ; İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. nolu dosyadan; … nolu, 22.05.2015 fatura tarihli, 17.11.2015 vadeli 200.000 Euro tutarlı fatura bakımından müvekkil şirketin …A.Ş.’ye karşı borçlu olmadığının tespitine,Haksız, kasıtlı ve ağır kusurlu ve kötü niyetli bir tutumla, takibe konu fatura bedeli üçüncü kişi … tahsil edilmiş bulunmasına rağmen, tahsilatı icra dosyasına bildirmeyen, alacak temlik edilmiş ise geçerli bir temlik sözleşmesi sunmayarak gerek icra dosyası gerekse uyap kayıtlarında tek alacaklı sıfatıyla müvekkili ve üçüncü kişileri icra takibi ve dava baskısı altında tutan davalının dava konusu fatura bedeli üzerinden %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkumiyetine, yargılama gider ve masrafları ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerine bırakılmasına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler :Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacının dava dilekçesinde de belirttiği üzere, aleyhine başlatılan icra takibi kesinleştiği ve adına kayıtlı bir kısım taşınmazları yasaya aykırı şekilde devretmiş olduğu iddiası ile İstanbul 21. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/345 E. Sayılı dosyası ile tasarrufun iptali davası açıldığını ,söz konusu davada sava şartı olan “geçici aciz vesikası” nın mahkemeye sunulduğunu, HMK’nın Teminat Gösterilecek Haller başlıklı 84. maddesinin 1.fıkrasında; “Aşağıdaki hâllerde davalı tarafın muhtemel yargılama giderlerini karşılayacak uygun bir teminat gösterilir” denilmiş ve b bendinde; “Davacının daha önceden iflasına karar verilmiş, hakkında konkordato veya uzlaşma suretiyle yeniden yapılandırma işlemlerinin başlatılmış bulunması; borç ödemeden aciz belgesinin varlığı gibi sebeplerle, ödeme güçlüğü içinde bulunduğunun belgelenmesi” halleri sayılmak suretiyle aciz halinde olmanın teminat gösterilmesine sebep olduğu açıkça belirtildiğini, Davacı aleyhine onlarca icra takibi açıldığını ve ipotekle temin edilmiş alacaklar hariç olmak üzere hiç bir dosyadan tahsilat sağlanamadığını, davacının müvekkili şirket aleyhine İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1192 E. sayılı dosyası ile açmış olduğu menfi tespit davası, davacı tarafından takip edilmeyerek müracaata bırakılmış ve davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, Alacağın faktoring müşterisi … geri temlik edilmiş olduğu hususu icra dosyasına 09.07.2020 tarihinde bildirildiğini, davacı faturadan kaynaklı alacağın faktoring müşterisi … geri temlik edildiğini bildiğinen tüm taleplerini ..’a karşı ileri sürmesi gerektiğini, söz konusu faturanın, faktoring sözleşmesinin kabili rücu olması nedeni ile akdedilen protokol ile müşteriden tahsil edildiğini ve sözleşme gereği faturanın müşteriye ödeme sonrası geri temlik edildiği bildirildiğini, davaya konu fatura geri temlik edildiğine göre söz konusu faturanın alacaklısının artık … olduğunu,belirterek; davacı aciz halinde olduğundan muhtemel yargılama giderleri için teminat gösterilmesi gerektiğini, davaya konu faturanın alacaklısı dava dışı … olduğundan ve bu husus dava açılmadan önce davacı tarafından da bilindiğinden davanın husumet nedeni ile reddine, …’un yaptığı ödemenin kendi nam ve hesabına olduğundan davanın esastan da reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı :İlk derece mahkemesince; “…Davalının hakkında verilmiş konkordato ve iflas kararı bulunmadığından, davalı tarafından İstanbul 21 Asliye hukuk mahkemesi dosyasına sunulu geçici aciz vesikası niteliğindeki haciz tutanağı olup, kesin aciz vesikası bulunmadığından HMK 84 gereğince yapılan teminat itirazının reddine, Davalının husumet itirazının kabulüne davanın davalının pasif husumet ehliyeti bulunmadığından HMK 114/1-d ve davacının hukuki yararı bulunmadığından HMK 114/1-h maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulen reddine, Davalı tarafın kötü niyet tazminat isteminin yasal koşullar oluşmadığından reddine ” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davamızın açıldığı tarih olan 07.08.2020 tarihinde davalı icra dosyasında dava konusu fatura nedeniyle tek başına alacaklı görünmektedir. Yukarıda da açıklandığı üzere davalının hukuk dışı ve savsaklayan beyan ve talepleri icra müdürlüğünce reddedilmiş, bu red kararına karşı davalı şikayet yoluna başvurmamış, yazılı temlik sözleşmesini ise icra dosyasına ibraz etmemiş ve icra dosyasında davalı dava konusu fatura nedeniyle müvekkili haciz baskısı altında tuttuğu gibi bu icra dosyası nedeniyle dava dışı 3. Kişiler aleyhine açtığı tasarrufun iptali davasına (halen derdesttir) devam etmiştir. Halen derdest bir icra takibi bulunması sebebi tek başına yeterli olup, bu nedenle işbu davayı açmakta hukuki menfaatimiz mevcuttur. Bu husus Yargıtay Kararları tetkikinde de açıkça belirtilmiştir. Davalının hukuk dışı ve tek taraflı geri temlik bildiriminin borçlar kanunu ve icra iflas kanunu nezdinde hiçbir sonucu bulunmadığından, icra takibinde tek başına alacaklı konumunda bulunan davalının husumet ehliyeti bulunduğu açıktır. zira tarafımızca her türlü hukuki yol tüketilmiş olup, genel mahkemeye gitmek dışında hiçbir yol kalmamıştır. Dava konusu fatura halen derdest bir icra dosyasında davalı tarafından takip edilmektedir. Davalının temlik beyanı İcra Müdürlüğü ve İcra Tetkik Mercilerince reddedilmiş, herhangi bir hukuki sonuç doğurmamıştır. Borçlar Kanunu uyarınca tek taraflı temlik diye uyduruk bir belgenin değil, tarafların birlikte başvurarak temlik beyanını tutanağa geçirmeleri veya noterden imzalanan bir temlik belgesini davalı veya temlik alıcısının icra dosyasına sunması yasal zorunluluktur. Türkiye Cumhuriyeti yasaları halen yürürlükteyse bunun dışında herhangi bir yol bulunmadığı açıktır. Fakat tarafımızca işbu dava ikame edildikten sonra; 14.08.2020 tarihinde dava dışı temlik alacaklısı … tarafından İcra Müdürlüğü’ne beyanda bulunulmuş, bu beyanda dava konusu fatura yönünden ilgili dosyaya alacaklı olarak kaydının yapılması talep edilmiştir. Bu talepten sonra İcra Müdürlüğünce herhangi bir işlem yapılmamıştır. Görüldüğü üzere Kredi Kurumu davalı ve tacir sıfatına sahip … tarafından İcra Müdürlüğü’ne temlik bildirimi nasıl oluyorsa bir türlü usulüne göre gerçekleştirilememiştir. Temlik alacaklısı … bu bildirimiyle de İcra Müdürlüğü dosyasında alacaklı sıfatına haiz olamamıştır. Davalı lisanslı bir itibar müessesidir. Yetkin bir hukuk servisine sahip olup, konusunun her yönüyle uzmanı tüzel kişilerdendir. Alacağını tahsil ve/veya temlik etmesi halinde yapması gereken işlemleri bilmediğini düşünmek imkansızdır. Davalı onca sürece rağmen, kasıtlı olarak müvekkil ve 3. kişileri zarara uğratmak maksadıyla hareket etmiş olup, bu kötü niyetli hareketini ısrarla sürdürmektedir. Bu süreçte hukuki menfaatimiz olmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar veren İlk Derece Mahkemesi şu sorumuzu cevaplamalıdır; İlk Derece Mahkemesi davalının İcra Müdürlüğü ve İcra Tetkik Mercii nezdinde hukuki sonuç doğurmayan temlik beyanına nasıl itibar etmiştir? İcra dosyasında halen tek başına alacaklı olan davalı, icra dosyasından haciz talimatı yazdırdığı takdirde dava konusu fatura yönünden de pekala müvekkilime karşı haciz işlemini gerçekleştiremeyecek midir? Her ne kadar davalı tarafından yargılama sırasında dava konusu fatura nedeniyle artık alacaklı bulunmadığı belirtilse de Bu durum davanın davalı tarafından kabul edildiği şeklinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira davalı davadan önce icra takibindeki alacaklı sıfatını sona erdirmemiş, bu icra dosyasına dayanarak açtığı tasarrufun iptali davasına da devam etmiştir. Daha ilginç olanı bu gün dahi icra dosyasında tek alacaklı, tasarrufun iptali davasında da tek davacı sıfatıyla davalı haksız ve hukuksuz işlemlerine devam etmektedir.İstinafa konu Yerel Mahkeme kararı kesinleştiği takdirde de, davalının tasarruf hak ve yetkisine sahip olmadığı dava konusu fatura nedeniyle icra takibine devam etmesi ve müvekkilimi haksız ve hukuka aykırı haciz ve dava tehdidi altında bırakması tamamen yasal hale gelecektir. Borçlunun ödemek zorunda olmadığı bir borç ile tehdit edilmesi durumunda hukuksal yararın varlığının kabulü yanında icra dosyasında davalı tek başına alacaklı sıfatına sahip bulunmakla davalının husumet ehliyeti bulunmadığı yönündeki yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu açıkça görülmektedir. Davalının 09.07.2020 tarihli icra dosyasına yaptığı beyanın ertesi günü 10.07.2020 tarihinde tarafımızca İstanbul 20. İcra Hukuk Mahkemesi 2020/249 Esas sayılı dosyası ile dava konusu edilen faturanın üçüncü kişi tarafından ödenmiş bulunması sebebiyle, davalı yönünden, ödenen 200.000 EURO tutarlı fatura ve ferileri nedeniyle davalıya borçlu bulunmadığımız ortada bulunmakla öncelikle takibin durdurulmasına karar verilmesi talep edilmişse de sınırlı yetkiye sahip İcra Hukuk Mahkemesi de icra dosyasında şekli incelemeyle yetindiğinden talebimizin reddine karar verilmiştir. Dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine yönelik tesis etmiş olduğu yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve esastan karar verilmek üzere dosyanın yerel mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini …” talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Dava ;menfi tespit davasıdır.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.HMK 355. Maddeye göre yapılan incelemede, dava değerinin 1.697.200,00 TL olduğu ve TTK 5. Maddeye göre 500.000 TL lik sınırı aştığı nedenle yazılı yargılama usulünün uygulanması gerekeceği, ancak mahkemenin yargılamayı basit usule tabi bir dava olarak nitelendirdiği ve yargılamayı da bu usule göre yürüttüğü görülmüştür. Savunma ve iddianın genişletilme, değiştirme yasakları başta olmak üzere, ikinci dilekçeler safhası, sözlü yargılama aşaması gibi tarafların hukuki dinlenilme hakkının etkileyen bir çok konuda hak kaybına neden olacak şekilde hatalı yargılama usulü uygulandığı anlaşılmıştır. Bu husus kamu düzenine ilişkin olmakla resen nazara alınmıştır.Ayrıca kabule göre de ; icra dosyasında halen alacaklı tek olmakla ve alacak talebi davalı yanca yapıldığından menfi tespit davasında davalının pasif husumet ehliyeti bulunduğu halde gerekçesi çelişkili şekilde davalının pasif husumetinin olmadığı yönünde karar verilmesi doğru bulunmamıştır.Dava dışı şirketin ödeme yapması ve ödenen miktarın takibe konu miktar içinde bir bölümü oluşturması nedeni ile , davalı alacaklının da dava tarihinden önce ödemeyi icra müdürlüğüne bildirmiş olması karşısında davanın konusuz kalıp kalmadığı hususu mahkemesince ayrıca irdelenmelidir.Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesi kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 -Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE ; İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 2020/411 Esas ve 2021/54 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6 ve HMK 355. Maddele nazaran KALDIRILMASINA Yargılamaya yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE 2- Davacı tarafından yatırılan peşin harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde iade edilmesine 3- Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderleri olan ; başvuru harcı gideri 162,10 TL, istinaf dilekçesinin tebliği için yapılan 11,00 TL , dosyanın istinafa gidiş/dönüş giderleri için yapılan 32,50 TL ki toplam 205,60 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı yana verilmesine 4- İstinaf incelemesi duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair; dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonucu HMK’nun 353/ 1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 28/05/2021 tarihinde ve oy birliğiyle karar verildi.