Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/815 E. 2023/450 K. 10.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/815 Esas
KARAR NO: 2023/450 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/02/2020
NUMARASI: 2017/341 E. – 2020/126 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/03/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde; davacı şirketler arasında 01.10.1996 tarihli Distribütörlük Sözleşmesi akdedildiğini, bu sözleşme ile müvekkili şirketin … şirketinin ürettiği testere ve elektrikli aletlerin Türkiye’de bulunan tek yetkili satıcısı haline geldiğini, müvekkili … AŞ.’nin distribütörü olduğu diğer müvekkili …’nin motorlu ve elektrikli testereler ve buna bağlı yan ürünler konusunda pek çok ülkede faaliyet gösteren ve yine pek çok ülkede tescilli … markasının sahibi olan, Almanya kökenli bir şirket olduğunu, … markasının Türkiye’de … Ticaret marka no ile tescilli olduğunu, söz konusu markanın Türkiye’de ilk defa 23.12.1977 yılında tescil edildiğini, aynı markanın daha sonra … tescil numarası ile 4., 7.. 8., 9,. 11, ve 25. sınıflarda 04.11.2003 tarihinde tescil edildiğini ve markaların yenilendiğini, müvekkili … AŞ.’nin uzun yıllardan beri … markasının distribütörü olduğunu, uluslararası çapta faaliyetleri sonucu söz konusu markayı koruyarak geliştirdiğini, yine aynı şekilde …’nin de markayı geliştirerek, markayı dünya çapında bir kalite sembolü haline getirdiğini, … markasının ülkemiz yanı sıra dünya ülkelerinin pek çoğunda da tanınmış bir marka olduğunu, Davalı Şirketin … markasının iltibasını veya taklidini yaratacak şekilde benzerlerini kullandığını, teşhir ettiğini ve internet sitelerinde pazarlamasını yaparak, aynı zamanda diğer 3. firmalara söz konusu ürünleri temin ederek pazarlamasının yapılmasına neden olduğunu, internet tarayıcılarında yapılan aramalarda müvekkili şirketin distribütörü olduğu … markasına benzer olacak şekilde yer alan … markasının ve … markası ile aynı sınıfta yer alan ürünlerin resimli şekilde yer aldığı ve ürünlerin birbirinden ayırt edilemeyecek nitelikte benzerlikler taşıdığının tespit edildiğini, …’nin 556 Sayılı KHK’nın 8/III. maddesi uyarınca, … markasının yaratanı ve marka üzerinde üstün hak sahibi olduğunu, davalı şirketin … markası ile görsel ve işitsel olarak aşırı derecede benzer nitelikte olan … markasını kendisi adına tescil ettirerek kullandığını, davalının … markası ile … markasının tescilli olduğu ürün grubuna ait ürünleri ürettiğini ve “… Sırt tipi Benzinli Motorlu Tırpan” ürününde … markası ile aynı turuncu rengi ve dizaynı kullanarak hem markanın saygınlığı azalttığını hem de tüketicilerde … markası ile karıştırılma ihtimali uyandırdığını ve … markasının tanınırlığından kötü niyetli olarak yararlanarak haksız kazanç elde ettiğini, davalının söz konusu eylemlerinin 556 Sayılı KHK ve TTK uyarınca marka tecavüzü ve haksız rekabet teşkil ettiğinden bahisle, davalıya ait olan … markasının KHK 44/1 uyarınca geçmişe yürür olarak hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, davalının … markasının kullanımı nedeniyle müvekkillerinin marka haklarına tecavüz ve haksız rekabetinin tespiti ile bu durumun önlenmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, davalının varsa, … markasını birlikte, tek başlarına veya başka herhangi bir ibare ile birlikte, her türlü yayınlar, hizmetler ve mallar, ürünler, ambalajlar, ilan, reklam, broşür, afiş ve sair her türlü tanıtım malzemesi, basılı kağıtlar, faturalar ve sair her türlü ticari evrak ile internet alan adları da dahil olmak üzere internet üzerinde, Türkiye’de ya da yurtdışında kullanmasının önlenmesine ve bunların toplatılarak, hükmün kesinleşmesini müteakip bu türden her türlü materyalin imha edilmesine, davalının varsa … markasını kullandığı alan adlarının kullanılmasının yasaklanmasına ve bunların iptaline, hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava dilekçesindeki beyanları kabul etmediklerini, müvekkilinin tamamen iyi niyetli olup kendi malını şahsileştirip diğer mallardan ayırt edilmesini sağlamak üzere … markasını 19.01.2015 tarihinde başvurarak aldığını, davacıların tescilli marka belgesinin bulunmadığını, 556 Sayılı KHK gereği tecavüz iddiasında bulunulamayacağını, davacıların markasının tanınmış marka olmadığını, davacı tarafın … markasının müvekkilinin markası ile hiçbir benzerliğinin bulunmadığını, okunuş şeklinin bile farklı olduğunu, iki markanın görüntüsünün de farklı olduğunu, iki marka arasında fonetik fark bulunduğunu, iki marka arasında hiçbir iltibas bulunmadığını, somut olayda her iki markanın aynı emtia sınıfında kullanılmasının söz konusu olduğunu, her ikisinin de benzer olduğunun iddia edildiğini, her iki markada ortak hiçbir harf, kelime bulunmadığını, markaların hakim unsurları dikkate alındığında bunun yanında tali unsur olarak … ibaresinin kullanılmasının bir benzerlik iltibas ya da karıştırılma sonucuna neden olacağının kabulünün mümkün olmadığını, ayrıca distrübütörün dava hakkının bulunmadığını, … televizyonda yayınlanan reklamlarla müvekkilinin hiçbir ilgisinin bulunmadığını, sipariş üzerine herkese gönderilen ürünleri bir şekilde elde ederek kendi insiyatifiyle kendi kanalında üstüne kâr koyarak davacı markasını da kullanıp kendisinin maddi menfaat temin etmeye çalıştığını, müvekkilinin bu durumu davacının dilekçesi ile öğrendiğini, … televizyonuna ihtarname göndererek eylemlerine son vermesinin gerektiğinin iletildiğini beyanla davacı yanın haksız davasının reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
MAHKEME KARARI: İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 19/02/2020 tarihli 2017/341 E. – 2020/126 K. sayılı kararıyla; “…Davacı taraf markasını elektrikli testere ürünü bakımından tescil ettirdiği, davalı markasının tescil edildiği emtia arasında ise testere ürünü yer almadığı, davacı tarafından dosyaya sunulan davalı kullanımlarının elektrikli testere ürünü bakımından gerçekleştiğinin görüldüğü, davalı tarafın davacı markası ile benzer bir kelimeyi, kendi markasının tescili bulunmayan bir ürün bakımından kullanmasının davacı tarafın tescilli markasından kaynaklanan hakkını ihlal ettiği, davacı markasına ilişkin yapılan sektörel incelemelerde, markanın uzun süredir, tüm dünyada ilgili sektörde kullanıldığı, satış rakamları ve teknolojik yenilikler bakımından firmanın sektöründe lider olduğu, firmanın ürettiği ürünlerin nihai tüketiciye ulaştığı dikkate alındığında dünya çapında yaygın bir bilinirliğe sahip olduğunun anlaşıldığı, bu tespit ve değerlendirmeler ışığında davacının bulunduğu sektördeki lider durumu, markasına yaptığı yatırımlar dikkate alındığında … markasının tanınmış marka olduğu, bu sebeple davalı tarafın markasını tescil ettirirken davacı markasının ilgili sektördeki tanınmışlığından yararlanma kastı ile hareket etmiş olabileceği kanaatine varıldığı, davacı ve davalı markalarının tescil edildiği emtia karşılaştırıldığında, bu ürünler bakımından bir benzerliğin bulunmadığı görüldüğü, ancak davacı markasının motorlu aletler ve ilgili sektörde tanınmışlığı dikkate alındığında, davalı markasının kötü niyetli tescil ettirildiği sonucuna da varıldığı… Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin emsal uygulamasına göre kural olarak tescilli bir markanın sicilden terkin edildiği tarihe kadar kullanılmasında herhangi bir usulsüzlük bulunmayacağından, bu dönem içinde davalıya karşı haksız rekabet İddiası ileri sürülemeyeceği, ancak bu kuralın uygulanması için davalının markasını tescilli olduğu sınıfta kullanmasının gerektiği, oysa davalının kullanımının kendi mal sınıfında değil davacının mal sınıfında kullandığından Yargıtay’ın emsal durumunun burada söz konusu olamayacağı, davacı firmanın (…) bir çok diğer alanda olduğu gibi özellikle motorlu ağaç testereler konusunda uzman ve tanınmışlık düzeyini aştığı, ayrıca davalının yanıltmayı-iltibası artırmak amacıyla TV reklamlarını kullandığı anlaşılmaktadır. Reklam filmi davacının “…” markasının üzerinde göründüğü orijinal ürün ancak tüketiciye gönderdiği ve reklamın küçük bir bölümünde gösterdiği testerenin performansı orijinal ürün ile verildiği, böylece orijinal ürün algısı sağlandığı, bu durumda davalının davacının tescilli olduğu mal sınıfındaki vaki kullanımının iltibas oluşturmakta olduğu ve vaki kullanımın TTK 55 gereğince haksız rekabete sebebiyet verdiği” gerekçesiyle; Davanın KABULÜNE, davalı … adına kayıtlı … sicil nolu “…” ibarelin markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, Davalının davacının markası ile karıştırma ihtimaline meydan verecek şekilde kullanımlarının olduğu görülmekle bu kullanımların haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, haksız rekabetin önlenmesine, sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, Davalının … markası ile birlikte yaptığı her türlü yayın ve ürün üretiminin tanıtım malzemesi ve ticari evrakların kullanılmasının önlenmesine, Hüküm kesinleştiğinde bu şekilde kullanımların çıkarılmasına mümkün değilse imhasına, Davalının … ibareli alan adının tespit edilemediğinden bu yöndeki talebin reddine,” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; müvekkilinin … tescil ve başvurulu markasının 21. 12.2015 tarihinde 9. Nice sınıfları kapsamında tescil edildiğini, 7. Nice hizmet ve mal sınıfına ait … başvuru numaralı tescil taleplerinin ise uzman benzerlik araştırmasından geçtiğini, davacı iddialarının gerçek olması halinde, müvekkilinin başvurusunun kabul edilmemesi gerektiğini, müvekkilinin marka hukukundan kaynaklanan haklarını kullandığını.- Davacı iddialarının aksine … markasının, TPE resmi kayıtlarına göre korunan tanınmış markalar arasında yer almadığını, … markasının Türkiye’deki pazar hacminin markayı tanınmış markalar statüsüne getirmeyeceğini, “Markanın diğer ülkelerdeki tanınmışlığı veya tescil sayısının fazlalığı tanınmışlık için yeterli değildir. Marka Türkiye’deki çevrelerce yaygın şekilde biliniyor olmalıdır” (Tekinalp FMH 351, Yasaman 308, 309 ) Davalı şirketin markasının tanınmışlık özelliği taşımadığını.-Davalı tarafın sayın mahkemeye sunduğu …@…com.tr resmi adresine farklı tarihlerde gönderilmiş elektronik postaların delil niteliği taşımadığını, söz konusu mail veya benzerlerinin hemen herkes tarafından atılabileceğini, müvekkilinin reklam filmleriyle hiçbir ilgisi olmadığını, Bakırköy … Noteliği’nin … yevmiye numaralı … TV’ye gönderilmiş ihtarname ile bildirildiğini, müvekkilinin rızası dışında yapılan bu haksız eylemlerine derhal son vermeleri gerektiği ihtaratının yapıldığını, ihtarname tebliğ şerhli suretinin mahkemeye sunulduğunu, müvekkilinin ‘…’ markalı ürünlerini sipariş üzerine sattığını, söz konusu muhataplarla aralarında hiçbir sözleşme olmamasına rağmen, … Tv, … TV, … Tv ‘nin tamamen müvekkilinin rızası dışında ‘…’ markalı ürünleri televizyon aracılığıyla sattıklarını, müvekkilinin mağdur olduğunu.-İki marka arasında bir benzerlik veya karıştırılma ihtimali bulunmadığını, ‘…’ ile ‘…’ markası arasında ‘…’ ibaresi yan unsur olarak ayırt edici nitelikte olduğunu, markaların bütün olarak bıraktığı izlenim itibariyle ayırt edici özellik sağlandığını, davacı tarafın bir Alman markası olan ‘…’ ibaresinin İngilizce ‘…’ olarak okunduğu iddiasının isabetsiz olduğunu, Almanca okunuşu olan ‘…’ şeklinde okunmasının da fonetik farklılık gerekliliğini sağladığını, davacı markanın kalın italik puntolarla yazılı iken müvekkilinin markasının ince ve düz puntolarla yazıldığını, iki marka arasında yazılış okunuş ve görünüş farkı bulunduğunu ve benzer olmadıklarını. ve bu markalar arasında hiçbir benzerlik bulunmadığını beyanla, istinaf başvurusunun kabulünü talep etmiştir.Davacı vekilinin istinaf dilekçesine cevabında; mülga KHK, Sınai Mülkiyet Kanunu ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesi kararları gereği tescili istenen bir markanın, bir müşteri nezdinde başka bir marka ile bağlantısı olduğunun çağrıştırılmasının dahi yeterli görüldüğünü, mahkemenin gerekçeli kararıyla, taraf markalarının karıştırılma ihtimalinin tespit edildiğini, mal ve hizmet sınıfları yönünden farklılık bulunmasına rağmen, müvekkilinin markasının motorlu aletler ve ilgili sektörde tanınmışlığı dikkate alındığında, davalı markasının kötüniyetli tescil edildiğinin tespit edildiğini, dosyaya sunulan bilirkişi raporundan, müşterilerin davalı ürünlerini müvekkilinin markası … markasına güvenerek aldığının anlaşıldığını, taraf markaları arasında karışıklığı engelleyecek bir farklılık bulunmadığını, müvekkilinin markasının tanınmışlığının dosyaya sunulan belgeler ile markanın internet üzerinde yapılan basit incelemesi ile açık ve tartışmasız şekilde ortaya konulduğunu, … markası ile iltibas yaratabilecek nitelikte olan … markasının tescili ve kullanılmasının, … markasının ayırt ediciliğinin yitirilmesine, ürüne ve markaya duyulan güvenin azalmasına, itibar yokluğuna ve aynı zamanda da haksız tescil sahibi olan Davalının … markasının tanınmışlığından haksız olarak yararlanarak haksız kazanç elde etmesine neden olacağını, pek çok TV yayınında davalının taklit ürün reklamının yapıldığını ileri sürerek istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.
DELİLLER: TPMK kayıtlarından, 23/12/1997 başvuru tarihli 07/08/09. Sınıflarda tescilli … başvuru numaralı … markası ile 04/11/2003 başvuru tarihli … başvuru numaralı … sayılı (U.Tescil No: …) … markasının davacı … şirketi adına tescilli ve koruma altında olduğu anlaşılmıştır. Hükümsüzlüğü istenen davalı markasının 09. Sınıfta 19/01/2015 başvuru tarihinde … başvuru numarasıyla tescilli … markası olduğu anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince Doç.Dr. …, Y.Doç.Dr. … ile Marka Patent Vekili …dan oluşan heyetten alınan 22.01.2018 tarihli bilirkişi raporunda; “…Davalı tarafın davacı markası ile benzer olan … kelimesini, kendi markasının tescilli bulunmadığı elektrikli testere ürünü bakımından kullanmasının davacı tarafın tescilli markasından kaynaklanan hakkını ihlal ettiği, (sf 6) davacı markasının tanınmışlık iddiasında bulunduğu ancak dosya içerisinde bu iddiayı ispatlamaya yönelik bir delil bulunmadığı, sektörel değerlendirme sonucu davacı markasının ilgili sektörde tanınan bir marka olduğunun söylenebileceği, internet ortamında raporda yer verilen bilgilere ulaşıldığı, sektörel incelemelerde, markanın uzun süredir, tüm dünyada ilgili sektörde kullanıldığı, satış rakamları ve teknolojik yenilikler bakımından firmanın sektöründe lider olduğu, firmanın ürettiği ürünlerin nihai tüketiciye ulaştığı dikkate alındığında dünya çapında yaygın bir bilinirliğe sahip olduğu, davacı markasına yapılan yatırımlar dikkate alındığında … markasının tanınmış marka olduğu, bu sebeple davalı tarafın markasını tescil ettirirken davacı markasının ilgili sektördeki bilinirliğinden yararlanma kastı ile hareket etmiş olabileceği, davacı markalan ile davalının … tescil numaralı markasının tescil edildiği emtia karşılaştırıldığında, bu ürünler bakımından bir benzerliğin bulunmadığı, ancak davacı markasının motorlu aletler ve ilgili sektörde tanınmışlığı dikkate alındığında, 9 sınıfta yer alan davalı markasının tescil edildiği emtia bakımından MarkaKHK m.8/5 ve 42 uyannca hükümsüzlüğüne karar verilebileceği…” sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir. İlk derece mahkemesince aynı bilirkişi heyetinden alınan 08.06.2018 tarihli ek raporda; “… Davacı tarafın … markasının tanmmışlığına ilişkin delil sunmaması sebebiyle dosya kapsamında yapılan değerlendirme sonucu … markasının tanınmışlığının ispatlanamadığı…” sonuç ve kanaatinin bildirildiği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince Prof Dr. Mak.Müh. … ile Sektör Bilirkişisi …’tan oluşan heyetten alınan 10.08.2019 tarihli bilirkişi raporunda;”…WIPO Uzmanlar Kurulunun 1999 tarihli tanınmışlık ölçütlerinin dikkate alınmasında, sektörel değerlendirmeler kısmında, … Şirketinin Tarihçesi ve … Ürün Tarihçesine yer verilerek, bu haliyle davacının … markasının WIPO’nun tanınmış markaların belirlenmesindeki kriterleri sağladığı, bu çerçevede farklı mal sınıfında da olsa, davalının 556 Sayılı KHK anlamında davacının markasından haksız yararlanma amacı taşıdığı, Davalının “…” markası açısından hükümsüzlük şartlarının oluştuğu, davalının … şeklindeki motorlu ağaç kesme testeresinde kullanımının tescilli markası kapsamında bulunmadığını, davacının birçok diğer alanda olduğu gibi özellikle motorlu ağaç testereleri konusunda uzman ve tanınmışlık düzeyini aştığını, davalının bu durumu (yanıltmayı-iltibası) artırmak amacıyla TV reklamlarını kullandığının anlaşıldığı, reklam filminde orijinal ürün algısı yarattığını, davalı markasındaki … ibaresinin ayırt edicilik sağlamaya yetmediğini, davalının iltibası artırmak amacıyla ürün üzerine ayrıca germany ibaresi eklediğini, reklam filminin davacının orijinal … markası üzerinde göründüğünü, tüketiciye ise reklamın küçük bölümünde görünen new stil markalı ürünün gönderildiğini, orijinal ürün algısı yaratıldığını, davalının markasının önüne eklediği, … kelimesinin tüketici de sanki orijinal ürünün yeni bir modeli olduğu imajını da yaratma çabası olduğu kanaatine ulaşıldığını, davacının tescilli olduğu mal sınıfındaki vaki kullanımının iltibas oluşturduğu ve vaki kullanımın TTK 55/l-a4 bendi gereğince haksız rekabete sebebiyet verebileceği beyan edilmiştir. Kapatılan İstanbul 4. FSHHM’den devrolunan dosya da mahkemece 10/03/2017 tarihinde ihtiyati tedbirin reddine karar verildiği, davacı tarafça istinaf başvurusu sonucu Bölge Adliye Mahkemesinin 18/07/2017 tarihli kararı ile tedbirin kısmen kabulü ile 50.000TL teminat karşılığı markanın kısmen kullanımın engellendiği, davacı vekilinin teminatı süresinde yatırmaması nedeniyle tedbirin kalkmış olduğu, buna ilişkin davacı vekilinin vermiş olduğu dilekçenin daire tarafından süreyi uzatma veya değiştirme yetkisi bulunmadığından dosyanın iadesine karar verildiği, dosya kapsamı toplanan deliller ve BAM 16 Hukuk Dairesinin ihtiyati tedbire ilişkin kararı gerekçesi kapsamında davacının ihtiyati tedbir talebi değerlendirilerek kısmen kabulüne karar verildiği ve davacı tarafın teminat mektubunu sunduğu ve Mahkemenin 01.11.2017 tarihli kararı ile ;”…6100 sayılı HMK’nın 389-390 maddeleri ile 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 159.maddesi gereğince İHTİYATİ TEDBİR TALEBİNİN takdiren 50.000 TL nakdi teminat veya aynı miktarda kesin ve süresiz banka teminat mektubu ibrazı şartıyla KABULÜNE karar verdiği anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E: Marka hükümsüzlüğü ve markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, meni, refi talepli davada ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.İstinaf incelemesi HMK 355. Madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepler ile, kamu düzeniyle ilgili hususlarla sınırlı olarak yapılmıştır.Davalı vekilinin yargılama sırasında ve istinaf dilekçesinde, davacı markasının tanınmış marka olmadığını, dosyaya tanınmışlık yönünden delil sunulmadığını ileri sürmüştür. İlk derece mahkemesince alınan birinci heyet kök raporunda “.. davacı markasının tanınmışlık iddiasında bulunduğu ancak dosya içerisinde bu iddiayı ispatlamaya yönelik bir delil bulunmadığı, sektörel değerlendirme sonucu davacı markasının ilgili sektörde tanınan bir marka olduğunun söylenebileceği, internet ortamında raporda yer verilen bilgilere ulaşıldığı…. davacı … markasının tanınmış marka olduğunun ..” beyan edildiği, aynı heyetten alınan ek raporda davacı tarafın 14/11/2016 ve 16/11/2016 tarihli dilekçe ekinde … markasının tanınmışlığına ilişkin evrakın dosyaya sunulduğunun ifade edildiği, söz konusu sözleşme ekinde TUİK dış ticaret veri tabanından alındığı belirlenen 03/02/2016 tarihli çıktı bulunduğu, söz konusu evrakın tek başına davacı markasının tanınmışlığını ispatlar nitelikte bulunmadığı, davacı tarafça da başka delil sunulmadığı, tanınmışlığın ispatlanamadığı beyan edilmiştir. İlk derece mahkemesince alınan ikinci heyet raporunda da, sektörel incelemede davacı markasının tanınmış olduğu sonucuna varılmışsa da, bilirkişilerce bu sonuca dosya kapsamına sunulan deliller incelenerek değil dosya kapsamı dışında araştırma yapılarak ulaşıldığı anlaşılmıştır. Bu durumda bilirkişi heyet ek raporu ile ikinci heyet raporu arasında çelişki oluştuğu ve teknik uzmanlıkları bulunan bilirkişilerin markanın sektörel bilinirliği konusunda görüş beyan edebileceklerse de, tanınmışlık incelemesinin genel kabul gören kriterlere göre dosya kapsamına sunulan deliller çerçevesinde dayanakları açıklanarak yapılması gerektiği göz önüne alınarak, ilk derece mahkemesince somut delil ve dayanakları açıklanmadan, davacı markasının tanınmış marka olduğu ve davalı markasının kötüniyetle tescil edildiği sonucuna varılarak hüküm kurulması yerinde görülmemiştir. Davacı vekilinin flash bellek içerisinde, … Tv’de yayınlanan reklama ilişkin görüntüleri dosyaya sunduğu, davalı vekilinin davaya cevap dilekçesinde reklamlarda kullanılan ürünün kendisine ait olduğunu inkar etmemekle birlikte, TV reklamlarının kendisi tarafından yapılmadığını, bu hususta … TV’ye ihtar gönderildiğinin açıklanarak ihtarname örneğinin sunulduğu, mahkemece bu reklamların davalı tarafça yaptırılıp yaptırılmadığı konusunda değerlendirme yapılmadığı ancak karar gerekçesinde davalının yanılmayı-iltibası artırmak amacıyla TV reklamlarını kullandığından bahsedilmesinin ayrıca davalının hangi fiillerinin davacı markasına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği konusunda somut tespit yapılmadan, bilirkişi raporundaki beyanlar gerekçeli kararda tekrarlanarak eksik inceleme ile karar verilmesi yerinde olmadığından, davalı vekilinin istinaf incelemesinin kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın davacı adına tescilli … sayılı (U.Tescil No: …) … markasının tescilli olduğu mal ve hizmet sınıflarını gösterir kaydının dosyaya getirtilmesi, davacı markasının tanınmışlık tespiti yönünden raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi, hasıl olacak sonuca göre hükümsüzlük talebinin değerlendirilmesi, reklam filmlerindeki kullanımın davalıya ait olup olmadığı konusunda değerlendirme yapılarak, sonuç olarak markaya tecavüz fiilinin işlendiği kanaatine varılması halinde men ve ref talebinin tespit edilen ihlal eylemleri çerçevesinde değerlendirilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince, İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ’nin 19/02/2020 tarihli 2017/341 E. – 2020/126 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,2-Yargılamaya devam olunmak üzere dosyanın, karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davalı tarafa iadesine,4-İstinaf yargılama giderleri olarak;a)Davalı avansından kullanıldığı anlaşılan; 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 31,50 TL (posta-teb-müz) masrafının davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, b)Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 10/03/2023 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.