Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/812 E. 2023/456 K. 10.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/812 Esas
KARAR NO: 2023/456 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/10/2020
NUMARASI: 2018/545 E. – 2020/308 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Fikir Ve Sanat Eseri İle İlgili Sözleşmeden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/03/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; Taraflar arasında 02/10/2015 tarihli kira sözleşmesi olduğunu, bu sözleşme ile mülkiyeti davalı …’ne ait “Nevşehir ili, Ürgüp ilçesi, … Beldesi, … Mevkii, … pafta, …-…-…-…-… ve … parselde bulunan … olarak adlandırılan otelin kiralanmasına ilişkin sözleşmenin davalı şirket tarafından feshedildiğini, davalı şirketin, müvekkili aleyhine İstanbul 16. Sulh Hukuk Mahkemesinde 2016/382 E. sayılı davası ile kira sözleşmesinin feshi, kiralanın tahliyesi ve cezai şart istemli dava açtığını, müvekkili tarafından da müvekkili aleyhine ikame edilen İstanbul 10. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/197 E. Sayılı davasında görülen davada kira sözleşmesinin geçerli olduğunu, feshin haksız olduğunu, gayrimenkulün otel işletmesi için gerekli standart ve donanımda olmadığı gibi sebeplerle teslime elverişli olmadığını, bunun davalı şirkete bildirildiği ve verilen süre içinde eksikliklerin giderilmediğini, bu nedenle 500.000 EURO tutarındaki cezai şartın 17/02/2017 tarihinden itibaren temerrüt faiziyle birlikte davalı’dan tahsilinin talep edildiğini, her iki davanın İstanbul 16. Sulh Hukuk Mahkemesindeki dava ile birleştiğini ve yapılan yargılama sonunda İstanbul 16. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/382 E., 2017/1006 K. ve 14/12/2017 tarihli kararı ile “… tarafından açılan davanın reddine, … tarafından … aleyhine açılan davanın kabulüne, 500.000 EURO tutarındaki cezai şartın …’dan tahsili ile …’e ödenmesine” karar verildiğini, karar verildikten sonra tarafların 02/05/2018 tarihinde kira sözleşmesinin sulhen sona erdirilmesi amacıyla “Sulh ve İbra Protokolü”nü imzaladıklarını, Protokolde; …’in, Protokol’ün 3.3. hükmünde yer alan yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirilmesi ile kira sözleşmesinin feshi, kira sözleşmesi şerhinin tapudan terkini, … adına kayıtlı aboneliklere ilişkin tüm borçlar ödendikten sonra aboneliklerin …’a devri, otelin tahliyesi ve demirbaşların …’a devir ve teslimi ile davadan feragat edileceğini, aynı anda ve birlikte (eş zamanlı) 350.000 EURO’nun …’e ödenmesi konusunda anlaşıldığını, bununla beraber, Protokolün 3.ve 4. maddelerinde tarafların yükümlülüklerinin ayrıntılı olarak açıklandığını ve ödeme tarihi olan 04/05/2018 tarihinin daha sonra taraflarca 10/05/2018 olarak değiştirildiğini, aynı Protokol kapsamında Lisans Sözleşmesi, Alan Adı Kullanım Sözleşmesi, Logo Kullanımına ilişkin Taahhütnamenin imzalanacağının davalı şirket tarafından taahhüt edildiğini, sözleşme konusu protokol kapsamında … tarafından ödemenin yapılması ile müvekkilinin, İstanbul 16. Sulh Hukuk Mahkemesinde 2016/382 E sayılı kararı kapsamında doğmuş alacaklarından feragat edeceğini, ödeme günü olan 10/05/2018 günü tüm metinlerin son haline getirildiğini, müvekkili şirketin vekili Av. … ile davalı şirket yetkilisi …’nin ofisine gidildiğini, diğer vekilin de feragat işlemleri için adliyeye ve Ürgüp’e elektrik aboneliğine ilişkin işlemleri yapmak ve borcu ödemek üzere gittiğini, davalı şirket yetkilisi …’nin, müvekkili şirketin sözleşme kapsamındaki tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini ve davadan feragat ettiğini öğrendikten sonra “Lisans Sözleşmesi”, “Alan Adı Kullanım Sözleşmesi” ve “Logo Kullanımına İlişkin Taahhütname” metnini imzalamaktan vazgeçtiğini, müvekkilinin taraflarca imzalanmış protokollerde üstlendiği yükümlülükleri yerine getirdiğini, mecburi tahliye ettiğini, tapudaki şerhin terkin edildiğini, elektrik borcunu ödeyerek aboneliği davalıya devrettiğini, demirbaşları davalıya teslim ettiğini, müvekkilinin edimlerini geri dönülemez şekilde yerine getirdiğini ve bu nedenle büyük zarara uğradığını, buna karşılık davalı şirketin yükümlülüklerini yerine getirmediğini, Sulh ve İbra Protokolünde üstlenilen ‘‘Taraflar, ödeme tarihinde …’in grup şirketi olup alt lisans verme hakkını haiz bulunan ‘… Ticaret Anonim Şirketine’ ait “…” ve” …” markalarının 3 yıllık süre boyunca … tarafından..,Otel’de kullanılmasına ve Otel’in bu markalar altında işletilebilmesine imkan sağlayacak bir alt lisans sözleşmesi (Lisans Sözleşmesi) imzalayacaktır. ” hükmüne ve sözleşmede lisans ilişkisine dair sair hükümlere aykırı davrandığını, gelinen noktada imza teatisinin tamamlandığını, ancak taraflarda birer suret kalacak şekilde paylaşılması gereken sözleşme suretlerinin müvekkili şirkete teslim edilmemiş olması sebebi ile davalının Sulh ve İbra Sözleşmesi’ndeki yükümlülüklerine ve Türk Borçlar Kanunu’na aykırı davrandığını, müvekkilinin uğramış olduğu zararın her türlü talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydı ile şimdilik 90.000-EURO’nun TCMB’nin dövize uyguladığı en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; Müvekkilinin Sulh ve İbra Sözleşmesine uygun olarak davacıya 350.000 EURO (320.000 EURO doğrudan alacaklı şirkete, 30.000 EURO ise alacaklı taraf vekiline vekalet ücreti olarak) ödediğini, bu tutarın Protokol’ün 3.2. maddesine göre 500.000 EURO cezai şart, 167.545,33-TL tutarında … vekili lehine hükmedilen vekalet ücreti, 32.790,50-TL … lehine hükmedilen yargılama gideri ile “www…com” isimli internet sitesini ve … tarafından kullanılan ve mülkiyeti …’e ait olan tüm demirbaş ve sair malzemeleri kapsadığını, ödemeden sonra müvekkilinin, davacı tarafından ibra edildiğini, davacının davasından feragat ettiğini, bu hususların davacı vekili tarafından ikrar edildiğini, Lisans Sözleşmesi ile Alan Adı Kullanım Sözleşmesinin müvekkili şirket yetkilisi tarafından imzalanmasına rağmen davacıya teslim edilmediği ve sürecin tamamlanmadığı iddialarının gerçek olmadığını, davacının iddia ettiği sözleşmenin imzalanmasına rağmen sözleşme suretinin davacı vekiline teslim edilmediği iddiası ile İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na … aleyhine şikâyette bulunduğunu, ancak şikâyet sonucunda Kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, davacı tarafın sözleşmeye uygun olarak bedeli tahsil olunmasına rağmen “www…com” isimli web sitesini müvekkiline devretmediğini, otelde kullanılan mülkiyeti davacıya ait olan tüm demirbaş ve sair malzemeleri teslim yükümlülüğünü ifa etmediğini, davacının “…” ve “…” markalarının sahibi olmadığını, marka sahibinin dava dışı … Turizm A.Ş. olduğunu, bu sebeple davacının aktif husumet ehliyetinin olmadığını, 02/05/2018 tarihli sözleşmenin 3.3 maddesinde Lisans Sözleşmesi’nin imzalanacağı öngörülen … Ticaret Anonim Şirketi’nin, davacı grup şirketi olarak tanımladığını, davacının iddiasının müvekkili ile bir 3. kişinin arasında akit kurulması olduğunu, bu sözleşmenin kurulmaması ile davacıyı zarara uğratacak yahut zararı gösteren bir kayıt veya belgenin mevcut olmadığını, bu itibarla davacının zarara uğramadığını, marka standartlarının belirlenmeksizin müvekkilinin lisans almaya zorlanamayacağını, lisans verenin dava dışı 3. kişi … Ticaret Anonim Şirketi’nin olduğunu, davacı şirketin hazırlanan taslakta garantör olarak adlandırıldığını, davacının kendisine ait olmayan bir marka hakkında lisans sözleşmesi yapmasının hukuken mümkün olmadığını, davacının veya …’nın lisans vermeye yetkili olduğuna dair muğlak bir şifahi beyanına istinaden lisans sözleşme yapma yükümlülüğü altına girmeyeceğini, davanın reddine karar verilmesini beyan etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 23/10/2020 tarihli 2018/545 E. – 2020/308K. sayılı kararıyla; “… davacının, davalı şirket ile … Ticaret Anonim Şirketi arasında Lisans addedilmediği için uğradığını beyan ettiği doğrudan zararın, Lisans Sözleşmesi kapsamında davalı tarafından ödeneceği taahhüt edilmiş olan yıllık asgari lisans bedeli 30.000 EURO üzerinden 3 yıllık lisans sözleşmesi kurulsa idi 3 yılın sonunda elde edilecek toplam asgari lisans bedelinin hesaplanması ile ulaşılan meblağ olduğunu, diğer bir deyişle dava dilekçesinde talep edilen 90.000 EURO zararın, yıllık asgari lisans bedeli 30.000 EURO x 3 yıl sözleşme süresi şeklinde ulaşılmış bedel olup, ancak sözleşme kurulsa idi lisans bedelinin ödeneceği kişi olarak dava dışı 3. kişi konumundaki Lisans Veren/… Ticaret Anonim Şirketi’nin, sözleşmede açıkça ve tek başına belirlendiğini, sözleşmeye aykırılık sebebi ile tazminat talep eden tarafın, zarara uğraması gerektiğini, davacı tarafından zarar olarak talep edilen 90.000 EURO’nun, eğer Lisans Sözleşmesi kurulsa idi dava dışı 3. kişi konumundaki lisans verene/… Ticaret Anonim Şirketi’ne 3 yılın sonunda ödenecek lisans ücreti olduğu, davacı şirketin, bu ödemenin tarafı olmadığı, lisans sözleşmesi kurulmadığı için zararının doğmadığı, davaya konu ihtilaf bakımından talep hakkına haiz olmadığı ” gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkemenin davaya konu ihtilaf bakımından talep hakkına haiz olmadığı gerekçesinin sözleşme şartları ile örtüşmediğini, sözleşmenin 8. Sayfasında; “… tarafından ödenecek olan ücretin (Lisans Kullanım Ücreti) … tarafından … ve/veya Lisans verene ödenecektir” şeklinde hüküm bulunduğunu, müvekkilinin dava dışı üçüncü şirketle birlikte alacaklı olduğunu, ödemenin …’e yapılabileceğinin açıkça düzenlendiğini, müvekkilinin sulh ve ibra protokolünün tarafı olduğu gibi aynı zamanda ödemenin de tarafı olduğunu. -Müvekkilinin dava dışı üçüncü kişiyle sözleşme imzalama taahhüdünü yerine getirmemesi sebebiyle zarara uğradığını, yukarıda açıklandığı üzere, ödemenin müvekkiline yapılacağı açıkça düzenlendiğinden, müvekkilinin talep hakkı bulunduğunu, zarara uğradığını ispatlamasına gerek olmadığını, sulh ve ibra protokolünün üçüncü kişi yararına sözleşme niteliği taşıdığı kanaatine varılması halinde de müvekkilinin zararının doğduğu ve talep hakkının bulunduğunu, davalı şirketin müvekkili şirkete üçüncü kişi … Turizm ve Tic. A.Ş. İle Lisans Sözleşmesi imzalamayı taahhüt ettiğini, üçlü ilişkide müvekkilinin vadettiren, davalı … vadeden, dava dışı Kasa ise lehtar olarak düşünülebileceğini, “Vaadettirenin, vadedenin borcunu ihlal etmesi üzerine kendi uğradığı zararın tazminini vadedenden talep edebilir. Örnek olarak vadedenin kusuruyla edimi imkansızlaştırması veya temerrüde düşmesi üzerine vaadettiren aralarındaki ilişki sonucu lehdara karşı tazminat borcu altına girmiş veya bir menfaat elde etme şansını kaybetmişse bu yüzden uğradığı zararın tazminini vaadedenden isteyebileceğini (Kemal OĞUZMAN, Turgut ÖZ, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 2009, İstanbul sf. 835) “, müvekkili şirketin grup şirketi olan … Ticaret Anonim Şirketi ile bir lisans sözleşmesi akdedeceği ve en az üç sene sürecek bu iş ilişkisi çerçevesinde minimum 90.000 Euro elde edeceği bir sözleşme kurulacağı beklentisi içinde olduğundan halihazırda İstanbul 16. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/382 E., 2017/1006 K. ve 14/12/2017 tarihli kararında hükmedilen 500.000 Euroluk cezai şart miktarı 320.000 Euro olarak ödendiğini, müvekkili şirketin en az 180.000 Euro ve 32.790,50 TL maddi zararının oluştuğunu, davanın ise kısmi dava olarak açıldığı ve şimdilik 90.000 Euro talepte bulunulduğunu, mahkemenin Lisans bedelinin lisans verene ödeneceğinin öngörüldüğü, Lisans verenin … şirketi olduğu, davacı tarafın ödemenin kendisine yapılması talebi ile dava açma hakkının bulunmadığına yönelik gerekçesinin yerinde olmadığını. -Davalının temerrüde düşmesi nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığını, mahkemece ister dava konusu lisans sözleşmesinde kararlaştırılan minimum sözleşme bedelinin ifasının talep edildiği, isterse de işbu lisans sözleşmesinin kurulmamış olması sebebiyle müvekkili şirketin uğradığı zararın talep edildiği şeklinde nitelendirilsin iki şekilde de müvekkili şirketin talep hakkı bulunduğunu. -Bilirkişi raporunda davalının sözleşme yapma taahhüdünü yerine getirmeyerek, sözleşmeye aykırı davrandığının tespit edildiğini, davanın kabulü gerekirken husumetten reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu.-Mahkemenin davanın aktif dava ehliyeti bulunmadığından reddine karşın nispi vekalet ücretine hükmetmesinin de hatalı olduğunu beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne, bu hususun kabul görmemesi halinde vekalet ücreti yönünden davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekilinin istinaf dilekçesine cevabında; müvekkiline ait otel binasının davacı tarafça kiralandığını, 02/05/2018 tarihli sulh ve ibra protokolü ile 10/05/2018 tarihli protokol ile kira sözleşmesinin feshi, tahliye ve alacakların tasfiye edildiğini, protokol hükümlerine göre müvekkilinin 320.000 Avro’yu davacının hesabına 30.000 Avro’yu da taraf vekiline vekalet ücreti olarak ödediğini, 02/05/2018 tarihli protokol 3.2 maddesine göre 350.000 Avro ödemenin; 500.000 Euro tutarlı cezai şart, … lehine hükmedilen vekalet ücreti ve yargılama giderlerini, web sitesini, … tarafından otelde kullanılan ve mülkiyeti kendisine ait olan tüm demirbaş ve sair malzemeleri kapsadığını, bedelin ödendiğini, hukuki işlemlerden feragat edildiğini, tarafların birbirini ibra ettiğini, davacının sözleşmenin imzalanmasına rağmen müvekkiline teslim edilmediği, müvekkilinin yanıltıldığına yönelik şikayetinin KYOK kararı ile sonuçlandığını, davacının www…com isimli web sitesini devretmediğini, demirbaş ve sair malzemeleri de teslim etmediğini. -Davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, markaların tescil sahibinin … A.Ş. Olduğunu, … A.Ş.’nin markalarla bağının bulunmadığını, davacının kendisini … şirketi ile grup şirketi olarak adlandırsa da, hukukumuzda böyle bir tabir bulunmayıp en yakın tabirin TTK 195. Madde deki “Şirketler Topluluğu” olduğunu, davacının kendisine ait olmayan, sicil kayıtlarına göre dava dışı üçüncü şahıs …’ya da ait olmayan, … Turizm A.Ş. ünvanlı şirkete ait ve tescilli olan dava konusu markalar ile ilgili vaatte bulunmaya, vaadi kabule ve sair yetkilere haiz olmadığını, 2 Mayıs 2018 tarihli protokolde, …’nın markaların maliki olduğu yönündeki bilginin gerçek dışı olduğunu. -Edimini ifa etmeyen tarafın davacı olup, davacının doğmuş bir zararının da bulunmadığını, davacının henüz istinaf ve temyiz incelemesinden geçmemiş kesinleşmemiş ilamın bozulması riskini bertaraf etmek için 350.000 Euro ödemeyi kabul ettiğinin açık olduğunu beyanla istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.
DELİLLER: TPMK kaydından; 06/04/2010 başvuru ve koruma tarihli 36/37/41/43. Sınıflarda … başvuru numaralı … markası ve 06/04/2010 başvuru ve koruma tarihli 36/37/41/43. Sınıflarda … başvuru numaralı … markasının dava dışı … Turizm A.Ş. Adına tescilli olduğu anlaşılmıştır. Dosyaya sunulan, … Turizm A.Ş. İle … şirketi arasında imzalanan 2 Haziran 2016 tarihli “Ana Lisans Sözleşmesi” ile 02 Haziran 2016 tarihli davaya konu markaların da içinde bulunduğu Ticari Markaların otel projeleri için markaları kullanma ve TC sınırları içerisinde otelcilik işinde kullanılmak üzere üçüncü şahıslara Ticari Markaların alt lisansının verilmesi konusunda münhasır bir ana lisans verildiğine dair “Ana Lisans Sözleşmesi” ibraz edildiği, sözleşmenin tercümesinden sözleşmenin Lisans veren ve Lisans alan her iki şirket adına … ve … tarafından imzalandığı anlaşılmıştır. Dosyaya taraflarca imzalanan 02/05/2018 tarihli Sulh ve İbra Protokolünün örneğinin sunulduğu, sözleşmenin 11. Sayfasında 4.1.iii bendinde; protokolün 3.3 maddesinde yer alan Lisans Sözleşmesi’nin …, Lisans Veren ve … arasında akdedileceği, … Otelciliğin Lisans Sözleşmesinde markalar üzerinde, …’ın Lisans süresi boyunca Markalar’ı kullanımını etkileyecek herhangi bir takyidat ya da 3. Kişilere ait kullanım hakkı bulunmayacağını, Markalar’a ilişkin olarak üçüncü kişilerden gelebilecek her türlü kullanımı kısıtlayan eylem ve fiillere karşı …’ı bağışık tutacağını üstlenerek Lisans Veren’in Lisans Sözleşmesi kapsamında garantörü (Lisans verenin edimini taahhüt eden) olacağının düzenlendiği anlaşılmıştır. Dosya arasında bulunan İstanbul Anadolu CBS’nın 2018/106109 numaralı soruşturma dosyası incelendiğinde; Davacının …, şikayetçinin … TURZ. VE TİC. A.Ş, şüphelinin …, suçun dolandırıcılık olup 07/12/2018 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği görülmüştür. İlk derece mahkemesince bilirkişi heyetinden alınan 24/09/2019 tarihli raporda; Uyuşmazlığın sebebinin …’in, Sulh ve ibra Sözleşmesi’ne aykırı davranışı olduğu, sözleşmede akdetmeyi üstlendiği Lisans Sözleşmesi’ni akdetmeyerek borca aykırı davrandığı, davacı tarafından zarar kalemi olarak talep edilen 90.000 EURO’nun, eğer Lisans Sözleşmesi kurulsa idi dava dışı 3. kişi konumundaki Lisans Veren’e/…’ya 3 yılın sonunda ödenecek lisans ücreti olduğu, davacı …’in bu ödemenin tarafı olmadığı, dolayısıyla lisans sözleşmesi kurulmadığı için zararının doğmadığı, bu bağlamda davaya konu ihtilaf bakımından talep hakkına haiz olmadığı bildirilmiştir.
G E R E K Ç E: Davacı vekilinin dava dilekçesinde, taraflar arasında imzalanan Sulh ve İbra Protokolü gereğince müvekkilinin tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, davalının ise Lisans Sözleşmesini imzalamadığını, Protokol hükümlerine göre, davalı …’in altı aylık dönemlerde otelden elde ettiği gelirlerin toplamından komisyonlar düşüldükten sonra kalan bakiye bedelin %5+ KDV’sini, bir yıl içerisinde ödenen lisans kullanım ücretinin net 30.000 Euro’nun altında kalması halinde ise …’in bir yıllık toplam lisans kullanım ücreti ile birlikte net 30.000 Euro arasındaki farkı müvekkili şirket ve/veya Lisans Veren (…’ya) Lisans Kullanım ücreti olarak ödeyeceğinin kararlaştırıldığını ve asgari 30.000 Euro Lisans Kullanım Ücreti ödemesinin üç yıl süreyle garanti edildiğini, davalının sözleşme hükümlerine aykırı davrandığını ileri sürerek şimdilik 90.000 Euro maddi zararın ödenmesini talep etmiş, cevaba cevap dilekçesinde müvekkilinin 500.000 Euro cezai şart ve 32.790,50 TL yargılama gideri alacağından feragat ederek 320.000 Euro üzerinden sulh protokolü imzalamasının nedeninin davalı şirketin belirtilen sözleşmeleri yapacağına yönelik taahhüdü olduğunu ileri sürmüştür.Davalı vekili davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, TPE kayıtlarından markanın malikinin davacı ve … şirketi olmadığının anlaşıldığını, protokol tarihinde objektif olarak lisans sözleşmesi yapılmasının imkansız olduğunu, ifa imkansızlığı bulunduğunu, davacının iki ayrı şirketi şirketler topluluğu olarak ifade etmesinin, müvekkili şirkette güvensizlik doğmasına neden olduğunu, davacının edimini yerine getirmediğini, doğmuş zararının bulunmadığını, markalara ilişkin sözleşme yapılmasını düzenleyen maddenin müvekkiline tanınan opsiyon maddesi olduğunu, 12 numaralı ek madde de, lisans verenin … şirketi olup davacının garantör olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince sözleşmeye aykırılık nedeniyle tazminat talebinde bulunanın zarara uğraması gerektiği, davacı tarafın üç yıllık Lisans Bedeli talep ettiği, davacının bu ödemenin tarafı olmadığı, lisans sözleşmesi kurulmadığı için zararının doğmadığı, davaya konu ihtilaf bakımından talep hakkına haiz olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Taraflar arasındaki sulh ve İbra Protokolünün 3.2 maddesinde; 350.000 Avro ödemenin; 500.000 Euro tutarlı cezai şart, … lehine hükmedilen 167.545,33 TL vekalet ücreti ve 32.790,50 TL yargılama giderlerini,www…com isimli web sitesini, … tarafından otelde kullanılan ve mülkiyeti kendisine ait olan tüm demirbaş ve sair malzemeleri kapsadığı düzenlenmiştir. Protokolde 3.1 maddesinde; ödeme tarihi olarak 04/05/2018 tarihinin belirlendiği, …’in sözleşmenin 3.3 maddesindeki yükümlülüklerini eksiksiz yerine getireceği, aynı anda 350.000 Avro ödeme yapılacağı düzenlenmiştir. Protokolde tarafların ödeme tarihinde …’in Grup Şirketi olup alt lisans verme hakkı bulunan … Ticaret A.Ş.’ye ait “…” ve “…” markalarının … tarafından otelde kullanılması için Lisans sözleşmesi yapılacağı, internet sitesinin de Lisans süresi boyunca …’e devredileceği, Lisans süresi sonunda da noterden yapılacak devir sözleşmesi ile devredileceği düzenlenmiştir. Tarafların protokolde kararlaştırılan bedelin ödenmediği yönünde itirazının bulunmadığı anlaşılmıştır. Sulh ve İbra Protokolünün 11. Sayfasında 4.1.iii bendinde; protokolün 3.3 maddesinde yer alan Lisans Sözleşmesi’nin …, Lisans Veren ve … arasında akdedileceği, … Otelciliğin Lisans Sözleşmesinde markalar üzerinde, …’ın Lisans süresi boyunca Markalar’ın kullanımını etkileyecek herhangi bir takyidat ya da 3. Kişilere ait kullanım hakkı bulunmayacağını, Markalar’a ilişkin olarak üçüncü kişilerden gelebilecek her türlü kullanımı kısıtlayan eylem ve fiillere karşı …’ı bağışık tutacağını üstlenerek Lisans Veren’in Lisans Sözleşmesi kapsamında garantörü (Lisans verenin edimini taahhüt eden) olacağının düzenlendiği anlaşılmıştır. Sözleşme maddesinden, davacı tarafın Lisans sahibi … Ticaret A.Ş. ile marka lisans anlaşması yapılması halinde, markaların kullanımını kısıtlayan eylem ve fiilleri önleyeceğini taahhüt ettiği, TBK 128/1 maddesi gereğince garantör olduğu anlaşılmıştır. TPMK kaydından dava tarihinde Protokole konu markaların dava dışı … Turizm A.Ş. Adına tescilli olduğu, … Şirketi ile … şirketi arasında imzalanan 2 Haziran 2016 tarihli “Ana Lisans Sözleşmesi” sunulduğu, sözleşmeye göre markaların alt lisans verilmesi hakkının … şirketine tanındığı anlaşılmıştır. Yukarıda açıklandığı üzere, protokolde Lisans Sözleşmesinin davacı, davalı ve protokolün tarafı olmayan … Şirketi arasında yapılacağının düzenlendiği, davacının protokolde Lisans Sözleşmesinin garantörü olacağının düzenlendiği anlaşılmıştır. Davacı ve davalı arasında Lisans Sözleşmesi yapılması markalar üzerinde tasarruf sözleşmesi niteliğinde olup, protokolün tarafı olmayan üçüncü kişi … Şirketinin hukuk alanında sonuç doğuracağından geçersiz olup, davacı tarafın Lisans Sözleşmesinin yapılmaması nedeniyle, müspet zarar niteliğinde bulunan üç yıllık Lisans bedelinin istenilmesi mümkün değildir. Yukarıdaki açıklamalardan, taraflar arasındaki hukuki uyuşmazlıkların sulh ile çözümlendiği, protokolde kararlaştırılan bedelin davacı tarafa ödendiği, Lisans sözleşmesinin yapılmamış olması nedeniyle zarara uğranıldığının ispatlanamadığı gibi başkaca tazmin talebinde bulunulmasının da yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Mahkemece davanın dava şartı nedeniyle usulden reddine değil esastan reddine karar verildiği, davalı lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin de yerinde olduğu kanaatiyle, davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 10/03/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.