Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/810 E. 2023/282 K. 22.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/810 Esas
KARAR NO: 2023/282
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/11/2020
NUMARASI: 2018/413 E. – 2020/668 K.
DAVANIN KONUSU: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Menfi Tespit)
KARAR TARİHİ: 22/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH: 22/02/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı bankanın İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyası üzerinden icra takibi yaptığı, talimat yoluyla İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Talimat sayılı dosyası üzerinden 01.11.208 tarihinde haciz icrası sırasında dava dışı üçüncü kişi … San. AŞ malları üzerinde haciz işlemi yapıldığı, muhafaza işlemi sırasında makinelerin zarar görme tehlikesi sebebiyle üçüncü kişi … tarafından 100.000 TL miktarlı ödeme yapıldığı ve ayrıca bakiye dosya borcunun 156.450 TL olarak üçüncü kişi … tarafından üstlenildiği, taraflar arasında ayrıca Dış Üstlenme Sözleşmesi akdedildiği, söz konusu sözleşme ile üçünü kişi …’ın borcu 15.12.2019 tarihinde başlamak üzere her ayın 15 inde olmak üzere, 15.000 TL, 15.000 TL, 30.000 TL, 30.000, 30.000 TL ve son olarak 15.05.2109 tarihinde 36.450 TL olmak üzere ödeyeceğini taahhüt ettiği bu ödemelerin süresi gelmeden 14.12.2018 tarihinde haczedilen malların muhafaza altına alınmasının talep edildiği, icra dosyasına 100.000 TL harici ödeme ile 9.434,20 TL ödemeyi bildirmediği, bu işlem sonrasında davacı vekili olarak tahsil edilen miktarların icraya bildirilmediği yönünde UYAP üzerinden beyanda bulunulduğu, davalı vekilinin 115.000 TL tahsil edildiğini bildirdiği, ancak bu tahsilatın ilk yapılan ve 20.12.2108 yapılan taksit ödemesinin toplamını oluşturduğu, ilk tahsilatın bildirilmediği, borcun üstlenilmesi ile birlikte borçlunun TBK md. 196 ve 198 madde gereğince borçtan kurtulacağı, dava dışı … ile davalı banka arasındaki işlemin bu sonucu doğuracağı, davalı bankanın halen icra takibini sürdürdüğü, … tarafından ödemelerin yapıldığı, 15.12.2018 tarihli ödemenin alacaklı vekilinin hesabına yapıldığı ve senedin teslim alındığı, bu ödemenin de davalı banka vekilinin borcun üstlenilmesini kabul ettiğini gösterdiği, ödeme planının kabulü ile icra işlemlerine devam edilmemesi gerektiği, belirtilerek borçlu olunmadığının tespitine ve takibin ödeme süresince talikine ve kötüniyet tazminatı ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir
CEVAP: Davalı cevap dilekçesinde özetle; borcun ödenmiş olması sebebiyle davanın konusuz kaldığı, takibin kambiyo senedine dayandığı, davalıların bu kambiyo senedinde bulunan imzalara inkar etmedikleri yapılan haczin usulüne uygun olduğu, üçüncü kişiye istihkak iddiasında bulunmak için süre verildiği, davacı şirket ile davalılar arasında organik bağlantı bulunduğu belirtilerek davanın reddi talep ve dava edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin10.11.2020 tarih ve 2018/413 Esas – 2020/668 Karar sayılı kararıyla; “…Somut olay bakımından borçlular (davacı … Çikolata AŞ-…-…) veya borcu üstlendiği ileri sürülen (…) tarafından, borcun iç yüklenilmesi sözleşmesinin davalı … AŞ’ye bildirildiğini gösterir bir belge veya bilgi dosya kapsamında yer almamaktadır. Dosyada yer alan Protokol başlıklı belgede, iç yüklenilmesinin davalıya bildirildiği, davalının (… bank) bunu kabul ettiği açık bir biçimde anlaşılmamaktadır. 01.11.2018 tarihli protokolde icra dosya borcuna mahsuben dava dışı …’dan davalı banka vekilince senet alındığı, senetlerin biri ödenmediği takdirde senetlerin hepsinin muaccel hale geleceği ve tahsilde tekerrür etmemek kaydı ile işleme konulacağı, avukatlık ücretleri, masrafları ve tahsil harçlarının borçluya ait olacağı kararlaştırıldığı anlaşılmıştır. Davalı alacaklı dosya borcuna mahsuben tahsilde tekerrür etmemek kaydı ile senetleri 3. Kişiden aldığından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosya borcunun sona ermeyeceği iradesini beyan ettiğinden borcun üstlenilmesi ile borcun sona erdiğini da kabul etmediği ve gene dava dışı 3.kişi …’ın protokolü imzalama iradesinin 3.kişinin fiilini taahhüt şeklinde değerlendirilebileceği sonucuna varılmıştır. Bu sebeple davacının borcun yüklenildiği bu sebeple borcunun bulunmadığı iddiası ispatlanamamıştır. Borcun yüklenilmesi gerçekleşmediğinden, borçluların (davacı … Çikolata AŞ-…-…) sorumluluğunun sona erdiğinden söz edilemeyeceğinden bu haliyle davacı tarafından ileri sürülen iddiaların yersiz olduğu ve açılan dava ispatlanamadığından davanın reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; “Borçlu ile borcu üstlenen arasındaki Borcun İç Yüklenilmesi Sözleşmesi’nin alacaklıya bildiriminin herhangi bir şekil şartına bağlı olmadığını, TBK’nın 196/3.maddesi bildirim şartı olmaksızın alacaklının kabulünün açık veya örtülü olabileceğini; çekince ileri sürmeksizin üstlenenin ifasını kabul etmesi halinde borcun üstlenilmesi sözleşmesini kabul etmiş sayılacağını düzenlediğini, Dava dilekçemizde Borcun Yüklenilmesi Sözleşmesi’ne dayanılmış olmasına rağmen bu belgenin davalı banka tarafından inkar edilmediğini, davalı banka ile dava dışı … arasında imzalanan “Protokol” başlıklı belgenin muhteviyat olarak Borcun Dış Üstlenilmesi Sözleşmesi olduğunu, alacaklının dış sözleşmeyi imzalamasının İç Sözleşmeyi örtülü olarak kabul ettiği anlamını taşıdığını, davalının …’ın protokol uyarınca 17/12/2018 tarihinde alacaklının hesabına göndermiş olduğu 15.000,00-TL’yi çekince ileri sürmeksizin kabul etmiş olmasının açık rızasını ispat ettiğini, Protokolde yer alan “tahsilde tekerrür etmemek kaydı” hiçbir şekilde İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosya borcunun sona ermeyeceği şeklinde yorumlanamayacağını, zira protokolün başlangıç cümlesi dahi “İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosya borcuna mahsuben aşağıdaki dökümü yapılan 6(altı) adet senetler alınmıştır…” olup davalının iradesinin icra borcunun tahsil edilmesi yönünde olduğunu, Protokol metninin İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasına hitaben düzenlenmiş olması ve 3.kişiden teslim alınan senetlerin toplam bedeli ile o tarihteki bakiye icra borcunun uyumluluk içinde olması dikkate alındığında bu protokolün imzalanma gayesini “Borcun Üstlenilmesi Sözleşmesi” nden başka gerekçeye dayandırma çabası hakkaniyete uygun olmadığını, Mahkeme gerekçesinde; dava dışı 3.kişi …’ın protokolü imzalama iradesinin 3.kişinin fiilini TAAHHÜT şeklinde değerlendirilebileceği sonucuna varıldığını; oysa ne davalı yan ne davacı yan ne de dinlenen tanığın 3.kişinin fiilini taahhüt şeklinde iddiası bulunmamış iken mahkemenin böyle bir gerekçe ile davayı reddetmesinin taraflarca getirilme ilkesine aykırı olduğunu, Protokolün, 3.kişinin fiilini taahhüt olarak değerlendirilmesi Mahkeme kararının “borcun iç üstlenilmesi sözleşmesinin alacaklı tarafa bildirilmediği” ne dair olan kısmı ile de çeliştiğini, Protokolün imzalanmasından sonra icra borçlularının ödeme yapıp yapmayacakları beklenmeksizin borç 3.kişiden tahsil ediliyorsa burada teminat veya garanti ihtimalinden söz edilemeyeceğini, 3.Kişinin fiilini taahhüt eden sözleşmeler şarta bağlı sözleşmeler olmasına rağmen dava konusu protokolde öngörülmüş veya bağlanmış herhangi bir şart bulunmadığını, 3.kişinin fiilini taahhüt eden sözleşmelerde borcu üstlenenin sorumlu tutulabilmesi için asıl borçlunun borcunu hiç veya gereği gibi ifa etmemesi gerektiğini, …’ın protokolü imza anında evli olduğu ve dosya içinde eşinin rızasını gösteren belgenin bulunmadığı dikkate alındığında TBK 603.maddesi gereğince protokolün 3.kişinin fiilini taahhüt olarak kabul edilemeyeceğini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında; davalı tarafından ihtiyati haciz talebinde bulunulduğu ve İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 25.10.2018 tarih ve 2018/1311 D.İş ve 2018/1306 K. Sayılı değişik iş kararına dayalı olarak davalı tarafından davacılar aleyhine 200.035,53 TL toplam alacak üzerinden icra takibi yapıldığı anlaşılmıştır. *İstanbul 21.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/1205 Esas sayılı dosyasınıda; davacısının … Gıda San.Tic. Limited Şirketi, davalısının … Olduğu, davanın haciz tehdidi altında borçlu olmayan bedelin ödenmesinden kaynaklanan istirdat davası olduğu, davacının İstanbul … Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosya ile ilgili alacaklı vekili Av; … hesabına 01.11.2018 tarihinde 100.000,00 TL; 21.12.2018 tarihinde 138.309,80 TL ve 9.000,00 TL olarak yatırılan bedellerin iadesi talebi ile açıldığı anlaşılmıştır. *İstanbul 29.İcra Hukuk Mahkemesi’nin istihkak iddiası dosyasında; üçüncü kişi tarafından … tarafından açılan istihkak davasının, ayni şirketin dosya borcunu kapatması sebebiyle karar vermeye yer olmadığı yönünde karar verildiği görülmüştür. *Mahkemece nitelikli hesap uzmanı bilirkişiden aldırılan 16/07/2020 tarihli raporda; 01.11.2018 tarihinde yapılan 100.000,00 TL miktarlı harici ödeme sonrasında dosya borcunun 142.213,70 TL olduğu, borcun üçüncü kişi tarafından üstlenildiğini gösterir bir bilgi ve belge bulunmadığı, borçluların İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyası üzerinden, 01.11.2018 tarihi itibariyle sorumluluklarının devam ettiği sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesi tarafından; “…Somut olay bakımından borçlu davacılar veya borcu üstlendiği ileri sürülen (…) tarafından, borcun iç yüklenilmesi sözleşmesinin davalı … AŞ’ye bildirildiğini gösterir bir belge veya bilgi dosya kapsamında yer almadığı, dosyada yer alan Protokol başlıklı belgede iç yüklenilmesinin davalıya bildirildiği, davalının bunu kabul ettiğinin açık bir biçimde anlaşılmadığı, protokolde icra dosya borcuna mahsuben dava dışı …’dan davalı banka vekilince senet alındığı, senetlerin biri ödenmediği takdirde senetlerin hepsinin muaccel hale geleceği ve tahsilde tekerrür etmemek kaydı ile işleme konulacağının kararlaştırıldığı, davalı alacaklı dosya borcuna mahsuben tahsilde tekerrür etmemek kaydı ile senetleri 3. kişiden aldığından icra dosyası borcunun sona ermeyeceği iradesini beyan ettiğinden borcun üstlenilmesi ile borcun sona erdiğini da kabul etmediği ve gene dava dışı 3.kişi …’ın protokolü imzalama iradesinin 3.kişinin fiilini taahhüt şeklinde değerlendirilebileceği; borcun yüklenilmesi gerçekleşmediğinden, davacı borçluların sorumluluğunun sona erdiğinden söz edilemeyeceğinden bu haliyle davacı tarafından ileri sürülen iddiaların yersiz olduğu ve açılan dava ispatlanamadığından davanın reddine. ” karar verilmiştir. Hüküm davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacının, davaya konu icra dosyası kapsamında üçüncü kişiye ait adreste haciz işlemi yapıldığı esnada makinelerin muhafaza edilmesini önlemek amacıyla üçüncü kişi tarafından 100.000 TL miktarlı ödeme yapıldığı ve ayrıca bakiye dosya borcunun 156.450 TL olarak üçüncü kişi … tarafından üstlenildiği, bu durumun borcun dış üstlenilmesi niteliğinde olduğunu ve borcun üstlenilmesi ile birlikte borçlunun TBK 196 ve 198 maddeleri gereğince borçtan kurtulacağını beyanla menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı ise iddiaları kabul etmeyerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Dosyada yer alan 01.11.2018 tarihli Protokol başlıklı belgeden, “İcra dosya borcuna mahsuben dava dışı …’dan davalı banka vekilince senet alındığı, senetlerin biri ödenmediği takdirde senetlerin hepsinin muaccel hale geleceği ve tahsilde tekerrür etmemek kaydı ile işleme konulacağı, avukatlık ücretleri, masrafları ve tahsil harçlarının borçluya ait olacağı kararlaştırıldığı.” anlaşılmaktadır. Belge içeriği dikkate alındığında, belgenin borcun üstlenilmesi niteliğinde olmadığı, icra dosyası borcuna mahsuben bakiye borcun ödenmesini temin bakımından üçüncü kişiden bonolar alındığı, bonoların ödenmemesi halinde İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosya borcunun sona ermeyeceği, sadece üçüncü kişinin ödemesi oranında borçtan kurtulacakları açık olduğundan, somut duruma göre icra dosyasının asıl borçluları olan davacıların sorumluluğunun ortadan kalkmadığı anlaşıldığından, mahkemece yerinde gerekçe ile davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından, davacılar vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacılar vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacılardan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.22/02/2023