Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/80 E. 2022/1979 K. 25.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/80 Esas
KARAR NO: 2022/1979 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/03/2019
NUMARASI: 2017/446 E. – 2019/112 K.
DAVANIN KONUSU: Patent (Tecavüzün Mevcut Olmadığının Tespiti İstemli)
KARAR TARİHİ: 25/11/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili adına tescilli tasarımların, TPMK nezdinde tescilli “…” markası adı altında davalıya ait adreste satışa sunulması nedeniyle müvekkilinin tasarım ve marka haklarına tecavüz teşkil ettiğini ve bu satışın müvekkili şirketin bilgi ve izni olmadan yapıldığını, davalının adresindeki mağazada 64 adet … etiketini içerir bazı ürünlerin iç etiketinde koton markasının halen kullanılarak ürün satışının yapıldığını, Mahkemenin 2015/91 D.İş sayılı dosyasında tespit yapıldığını iddia ederek, müvekkili şirket markasına ve müvekkili şirket adına tescilli ürünlere ilişkin tecavüzün tespitini ve önlenmesini, davalının elinde bulunan ürünlerin ve Bakırköy 5. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında el konulan ürünlerin imhasını, yoksun kalınan kazanç bakımından davalının tasarımı bir lisans anlaşması ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması halinde ödenmesi gereken lisans bedelinin tespiti ile şimdilik 25.000,00 TL tazminatın ve müvekkil şirketin tasarımlarının uğradığı itibar kaybı nedeniyle 20.000,00 TL tazminata ve Bakırköy 1.Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2015/91 D.iş ve Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında yapılan 1.742,60 TL masrafın dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı vekilinin müvekkilinin ortağı olduğu şirketi ile davacı şirket arasında uzun yıllara dayalı bir ticari ilişki bulunduğunu, aralarındaki sözleşme gereği müvekkilinin ortağı olduğu şirketin davacı şirkete ürün hazırlayıp ve üretim yaptığını, davacı şirketin ürünler hazırlandıktan sonra yapılan kontroller sonucu bazı ürünlerin hatalı veya fazla üretildiğinden bahisle sipariş verdikleri tüm ürünleri satın almadıklarını, bunun üzerine söz konusu bu ürünlerin sezon geçinceye kadar depoya kaldırıldığını, davacı şirket ile yapılan sözleşme gereği söz konusu hatalı ve fazla olması nedeniyle alınmayan ve depoya kaldırılan ürünlerin sezon geçtikten sonra müvekkilin ortağı olduğu şirket tarafından etiketleri kesilmek suretiyle satılabileceği hususunda iş birliği bulunduğunu, bu işbirliğinin yalnızca müvekkilinin ortağı olduğu şirkete tanınmış bir ayrıcalık olmayıp, piyasada aynı şekilde üretim yapan diğer başka şirketlere de uygulanmakta olduğunu, davacı şirketin bilgi ve izni olmadığı şeklindeki iddiası tamamen haksız ve gerçek dışı olduğunu, Mahkemenin 2015/95 D.İş sayılı dosyasında yapılan keşifte el konulan sezonu geçmiş olan ürünlerden 3 modelin üretiminin davacıya yapılmadığı gibi, bir üründe Gusto adlı markaya ait olmasına karşı davacının bu ürünlerin kendisine ait olduğunu ileri sürüp sahiplendiğini ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
MAHKEME KARARI: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 28/03/2019 tarihli 2017/446 E. – 2019/112 K. sayılı kararıyla; “…Tüm dosya kapsamı, deliller, yukarıda belirtilen rapor ve ek rapor birlikte değerlendirildiğinde; davacı şirket ile dava dışı … Tic.Ltd.Şti arasındaki sözleşme gereği dava konusu tasarımları da içerir tekstil emtiasının sipariş üzerine … Limited Şirketi tarafından üretimi konusunda anlaşma olduğu, anlaşmanın 6.17 maddesi uyarınca davacı şirket tarafından bazı ürünlerin alınmayabileceğinin ve bunların siparişte belirtilen sevkiyat tarihinden 12 ay sonra ürün üzerindeki kotona ait tescilli bulunan marka etiketi logo ve benzeri tanıtıcı malzemeler çıkartıldıktan sonra üretici firma olan … şirketine satış yetkisi verildiği, dosyadaki fatura ve bilirkişi raporunda değinilen ticari defterlere göre dava konusu edilen ürünlerin dava dışı … Ltd.Şti tarafından davalıya satıldığı sabit olup, bu hususun davacının da kabulünde olduğu, bu ürünlerin piyasaya sürülmeyip depoda beklediği anlaşılmakla, ürünler taklit olmayıp, davacının siparişi üzerine üretiminin yapıldığı ve sözleşmede verilen izin kapsamında davacıya satıldığı, dolayısıyla davalı tarafça davacının haklarının ihlal edilmediği, sözleşmeye aykırılığın muhatabının dava dışı … Ltd.Şti olduğu” gerekçesiyle; davacının davasının reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkemece alınan kök ve ek raporlarda, davalının müvekkilinin markalarını kullandığı, davalının kullandığı modellerin müvekkilinin tescilli ürünleri ile karşılaştırıldığında ayırt edicilik taşımadığının tespit edildiğini, mahkemece davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu. -Davanın marka ve endüstriyel tasarım hakkına tecavüze ilişkin olup, tecavüz eden tarafın … olduğunu, mahkeme gerekçesinin ise sözleşmeye aykırılık üzerine kurulduğunu, müvekkilinin tasarımlarını, etiketler ile birebir kullanan ve satışa konu ettiği ürünlerde etiketleri çıkarmayan davalının davanın muhatabı olduğunu, mahkemece alınan raporda 11 adet modelde müvekkilinin tescilli tasarımının kullanıldığının, 4 adet modelde tasarımların kullanıldığı ve etiketlerin kesilmediğinin, taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığının tespit edildiğini, mahkemenin marka etiketi, logo, ve benzeri tanıtıcı malzemeler çıkarılarak satışa konu etmiş gibi gerekçelendirdiğini. -Davalının müvekkilinin tescilli tasarımları kullanılarak ve/veya marka etiketleri çıkarılmadan, ürünleri satışa konu etmesinin, tasarım ve marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini, bu hususun gerek Bakırköy1. FSHHM’nin 2015/91 D.İş sayılı delil tespiti dosyası, gerekse akabinde dosyada tanzim edilen bilirkişi raporlarıyla tespit edildiğini, 554 Sayılı KHK 17. Maddesi ve SMK 59. Madde gereğince davalının 2015/03126 tescil numaralı tasarımlarını, kendi markalarına ait etiketlerle kullanma hakkının bulunmadığını, davalının bir kısım ürünleri de müvekkilinin marka etiketlerini kesmeden ve/veya çıkarmadan satışa konu ettiğinin sabit olduğunu. -Müvekkili ile davalı arasında ticari ilişki bulunmadığını ancak “Üretim ve Satın Alma Sözleşmesi” gereğince davalının ortağı bulunduğu … ile ticari ilişkisi bulunduğunu, müvekkilinin siparişinin … tarafından üretildiğini ancak haksız kullanımların tespit edildiği işletmenin …a ait olmadığını, ihlal konusu ürünlerin bu işyerinde bulunmasına veya depolanmasına mahal veren bir sözleşme bulunmadığını, …’in şirket ortağı olması dolayısıyla, üretilen ürünlerin müvekkilinin tasarımı olduğunu bildiğini, ürünlerin davalının şahıs şirketi … etiketi ile satışa arz edildiğini, bilirkişi raporundaki 3,6,7 ve 9 numaralı modellerde müvekkilinin marka etiketlerinin kesilmeden satışa arz edildiğini, ürünlerde … markasının bilinmemesinin mümkün olmadığını, davalının ürünlerin sezon geçene kadar depoya kaldırıldığına dair ifadesinin de sözleşme ilişkisinden haberdar olduğunu gösterdiğini, bu savunmanın da yerinde olmadığını, müvekkili tarafından ürünlerin Bakırköy1. FSHHM’nin 2015/91 D.İş sayılı delil tespiti dosyasına sunulan fatura düzenlenerek satın alındığını, bu durumun depoda olmadığı satışa sunulduğunu gösterdiğini, ürünlerin satışa sunulmasının süresine ve şartlarına uygun olmadığı, dolayısıyla üçüncü kişilere satışının da dava dışı … tarafından gerçekleştirilemeyeceğinin bilinmesi gerektiğini. -Davalının 2015-2016 yıllarına ait gelir kayıtlarının da göz önüne alınması gerektiğini, belirtilen meblağların gerçekleştirilen iş ve/veya işlemlerin güvenilirliği hususunda şüphe uyandırdığını, tespite konu dört katlı binanın giriş katının satış ofisi, ikinci katının depo, üçüncü katının ofis (büro) olarak kullanıldığının ifade edildiğini, davalının 2016 yılı gelirinin neredeyse tamamının dava dışı, aynı zamanda ortağı olduğu şirket ile gerçekleştirildiğini, 2015 yılı geliri ile 2016 yılı geliri arasında da büyük ölçüde fark olduğunu. -Müvekkilinin tasarımlarının aynı zamanda FSEK hükümleri uyarınca da korunmaya değer tasarımlar olup, davalının tasarımların herhangi bir özelliğinin olmadığı, düz modeller olduğu ve ürünlerin renklerinin farklı olduğuna dair iddialarının bu davada dinlenebilir olmadığını, beyanla mahkeme kararının kaldırılarak taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Dosya kapsamında bulunan TPMK kaydından; 22/04/2015 başvuru tarihli … başvuru numaralı çoklu tasarım belgesi ile, Bluz, etek, elbise ve pantolon tasarımlarının davacı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır. Bakırköy 1. FSHHM’nin 2015/91 D.İş sayılı dosyasında, davalı adresinde 14/07/2015 tarihinde tespit yapıldığı, tespit sırasında hazır bulunan şirket yetkilisi …’ın beyanında “…’la aralarında ticari ürün anlaşması bulunduğunu, üretilen ürünlerin bir kısmının ikinci kalite ürün olduğu için Koton’un bu ürünleri kendilerinden almadığını, bu ürünleri yurt dışına gönderdiklerini, iddia edilen modellerin bir kısmının da eski modeller olduğunu, yeni olmadığını, piyasada var olan modeller olduğunu, üst katta depoda bulunan Koton markalı ürünlerin markası kesip yurt dışına gönderdiklerini, bu ürünlerin aynı sezonda piyasaya sürülmediğini” beyan ettiği anlaşılmıştır. Tespit dosyasına davacı tarafça …-… tarafından …- … adına düzenlenen 64 adet Bluz açıklamalı 1.356,80 TL bedelli 31/03/2015 tarihli irsaliyeli fatura ile “etek, beyaz elbise, uzun elbise ve çeşitli kod numaralarının bulunduğu” 31.03″ tarihli 520 Dolar bedelli sevk irsaliyesi sunulduğu anlaşılmıştır. Tespit raporunda bilirkişinin, keşif mahallinde tespit edilen 11 adet ürünün Koton firması tarafından orijinal ürünler olarak sunulan ve çoklu tasarım belgesinin karşılaştırılması sonucunda Model 1 olarak tanımladıkları ürün dışında bütün modeller ile tasarımların birebir aynı olduğunu, Model 1’in ise mevcut bazı farklılıklar bulunsa bile (kol ağzı formu, etek formu, göğüs pens formu) ayırt edici yenilik düzeyine ulaşmadığını, nihai tüketici nezdinde karışıklığa sebebiyet verebileceğini, Model 1, Model 4, model 5, Model 11’de … markasının kullanıldığını, Model 2 ve Model 9’da ‘de … markalı yıkama talimatı, Model 6’da “…” marka etiketi, Model 7’de … ense dokuma etiketinin bulunduğu, Model 3 ve Model 8’de etiketin kesildiği, Model 10’da … markalı dokuma etiketi ve yıkama talimatının bulunduğunun tespit edildiği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince bilirkişi heyetinden alınan 05/07/2018 tarihli raporda; “… incelenen 11 adet modelde davacı firma adına TPMK nezdinde … sayı ile tescilli tasarımın kullanıldığı, incelenen modellerden 3, 6, 7 ve 9 nolu modellerde söz konusu tasarımlar kullanıldığı gibi, marka etiketleri kesilmemiş olduğundan markasal kullanımın da yapıldığını, davalı ile davacı arasında ticari bir ilişki bulunmadığı, ticari ilişkinin davacı ile davalının ortağı olduğu … arasında bulunduğu, ancak mali işlemlerin kişilik kavramı gereği söz konusu ticari ilişkinin davalıyı bağlamayacağı, davacı ile … arasında yapılan sözleşme gereği … firmasının … ürünlerini, …’a ait etiket, logo ve benzeri tanıtıcı malzemeleri çıkardıktan sonra satma hakkı bulunmasına rağmen, satışın etiketlerin kesilmesi şartının gerçekleştirilmeden yapıldığı, … firmasından davalıya 2015 yılında 516.464,00 TL ve 2016 yılında ise 50.000,00 TL satış yapıldığı, davalının 2015 yılı gelirinin 591.593,33 TL, 2016 yılı gelirinin ise 51.53,00 TL olduğu, ancak defter ve belgelerden bu satışlar içinde yer alan … ürünlerinin miktar ve tutarının tespit edilemediği, bu nedenle lisans ürünlerine ilişkin kullanım bedellerine ulaşılamadığı, lisans bedeli hesaplanabilmesi için öncelikle …’un söz konusu marka ile ilgili olarak üçüncü kişilere verdiği lisans haklarını gösteren emsal teşkil edebilecek nitelikte lisans sözleşmelerinin bulunmadığı, ancak dava dosyasına … firmasının almış olduğu lisanslarla ilgili sözleşme örneklerinden hareketle garanti edilen minimum telif bedellerinin 10.000 USD, 20.000 USD ve 30.000 Euro olarak belirlendiği” belirtilmiştir. İlk derece mahkemesince aynı bilirkişi heyetinden alınan 16/11/2018 tarihli ek raporda; “… ortak …’in … ile yapmış olduğu ticari ilişkinin, …’in ortağı olduğu … Konfeksiyon Şirketine uygulanmasının hukuki olarak mümkün bulunmadığı, sözleşme tarafları arasında … şahıs şirketinin bulunmadığı, … Konfeksiyon Şirketinin etiketleri kesmeden satmış olabileceği, her halükarda bazı ürünlerde koton markalı etiketlerin kesilmemiş olmasının marka hakkı ihlali oluşturacağı, davacı şirketin davalı tarafa lisans hakkı tanıyacak olması halinde, mevcut piyasayı değerlendirmek için kendisine lisans hakkı tanınmış olan sözleşmeleri örnek alarak bir bedel belirleyebileceği ve benzer fiyatlarda bir lisans bedeli hesaplanabileceği” belirtilmiştir.Dosya arasında bulunan Bakırköy 1. FSHCM’nin 2016/211 Esas sayılı dosyası incelenmesinde; aynı eyleme dayalı olarak davalı sanık … hakkında tasarım hakkına tecavüz iddiası ile dava açıldığı, mahkemece yapılan yargılama neticesinde beraatine karar verildiği ve kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.Dosya içerisinde bulunan ticaret sicil kaydından … Ticaret Limited Şirketinin … ve … isminde iki ortağı ve yetkilisinin bulunduğu anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E: Tescilli tasarım ve tescilli markaya tecavüzden kaynaklanan, tecavüzün tespiti, meni, refi ve tazminat istemli davada ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verildiği, davacı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır. Davacı şirket ile davalının ortağı bulunduğu … Konfeksiyon arasında, “Üretim ve Satın Alma Sözleşmesi” gereğince ticari ilişki bulunduğu her iki tarafın kabulündedir. Dosya kapsamında sözleşme örneğinin bulunmadığı, mahkemece alınan kök raporda bilirkişilerce sözleşmenin incelendiği, sözleşmenin 6.17. Maddesinde “…Üretici işbu sözleşmenin …’a verdiği haklardan dolayı …’un almadığı ürünleri siparişte belirtilen sevkiyat tarihinden itibaren 12 (oniki) ay sonra, ürün üzerindeki …’a ait tescilli bulunan markalı etiket, logo ve benzeri tanıtıcı malzemeleri çıkardıktan sonra satma hakkı olduğunu beyan, kabul ve taahhüt eder” hükmünün düzenlendiğinin tespit edildiği ve bilirkişi heyeti tarafından, dava dışı … Konfeksiyon ile … işletmesinin ayrı birer mali kişilik olduğundan satışın etiketlerin kesilmesi şartının yerine getirilmeden yapılması nedeniyle, taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığı, markasal kullanım bulunduğu, tasarımların kullanıldığı görüşünün beyan edildiği anlaşılmıştır. Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporundan, davalının … firması ile … şirketi arasındaki ticari ilişkinin, davalının ticari faaliyetinin tamamına yakın kısmını oluşturduğu ve davalının … şirketinin iki ortağı ve yetkilisinden biri olduğu anlaşılmıştır. … firması ile davacı arasındaki sözleşmede de, … tarafından alınmayan ürünlerin üzerindeki marka, etiket ve logo benzeri tanıtıcı malzemeler çıkarıldıktan ve sipariş sevk tarihi üzerinden 12 ay geçtikten sonra satışına izin verildiği anlaşılmıştır. Davalı vekili de müvekkilinin adresinde tespit edilen ürünlerin satışa sunulmadığını, üst kat depoda bekletildiğini, süre şartı gerçekleştikten sonra etiketlerin çıkarılarak satışa sunulacağını ileri sürmüştür. Davacı vekili ise tespit dosyasına 31/03/2015 tarihli fatura/irsaliye örneği ve ürün örnekleri sunmuş, bu ürünlerin davacıdan satın alındığını ileri sürmüştür. Tespit raporundan tespit mahallinden alınan 11 adet ürün ile, … firması tarafından sunulan orijinal ürünler ve TPMK … numaralı Çoklu Endüstriyel Tasarım tescilinde yer alan ürünlerin karşılaştırıldığı anlaşılmıştır. Tespit dosyasındaki 15/07/2015 tarihli tutanaktan bilirkişiye …-… işletmesinden faturası mukabili olarak alınan ürün örneklerinin bilirkişiye tevdi edildiği anlaşılıyorsa da, bu ürünlerin incelenip incelenmediği rapor kapsamından anlaşılamamıştır. Bu durumda ilk derece mahkemesince, davacı ile … Şirketi arasındaki sözleşme örneğinin, davaya konu ürünlerin sipariş ve sevkiyat/irsaliye belgelerinin ibrazı istenildikten sonra, davalının işyerinde tespiti yapılan ürünler yönünden davalı tarafın savunması üzerinde durulması, davalı tarafça tespit dosyasına sunulan ürünler ve fatura/irsaliyeler incelenerek, ürünlerin bu belgelere konu ürünler olduğunun tespiti halinde, satışa konu edilen ürünlerin, sözleşme kapsamında satışına izin verilen ürünlerden olup olmadığı ve sözleşmedeki koşulların yerine getirilip getirilmediğinin, markaya tecavüz ve tasarıma tecavüz iddiası yönünden ayrı ayrı incelenerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmek gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi yerinde olmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın Dairemizin kararında işaret edildiği şekilde yargılamaya devam edilmek üzeri mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince, BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ’nin 28/03/2019 tarihli 2017/446 E. – 2019/112 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2-Yargılamaya devam olunmak üzere dosyanın, karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak; a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 109,50 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, b)Davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 25/11/2022 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.