Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/794 E. 2023/125 K. 01.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/794 Esas
KARAR NO: 2023/125
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/05/2019
NUMARASI: 2015/821 E. – 2019/339 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/02/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 15/07/2015 keşide tarihli, 12.000 TL tutarlı, keşidecisi …İnş.San.ve Tic.Ltd.Şti., lehtarı davacı şirket olan çekin davacı şirketin yetkilisi …’nun otomobilinden 16/01/2015 tarihinde 3 adet çek ile birlikte çalındığını, keşidecilerin haberdar edildiğini ve Bakırköy 7.ATM’de çek zayi nedeniyle iptal davası açıldığını, ayrıca Küçükçekmece C.Başsavcılığının 2015/3507 Hazırlık numaralı dosyası ile soruşturma yürütüldüğünü, çekin icra takibine konu edildiğinin öğrenildiğini, çekin arka yüzündeki ciro silsilesi incelendiğinde silsilenin kopuk olduğunun anlaşıldığını, davacı şirketin kaşesinin taklit edildiğini ve imzasının sahte olarak atıldığını, ayrıca davacı şirketten sonra cirosu bulunan … ile davacı şirket arasında hiçbir ilişki bulunmadığını, hırsızlık olayı sonucu davacının elinden çıkan çeke dayalı olarak icra takibi başlatan davalının yasal yükümlülüklerine aykırı davranarak çeki devralırken bilerek-bilmesi gerekerek kendilerinin zararına hareket ettiğini, davalı faktoring şirketine diğer gerçek ve tüzel kişi tacirlerin göstermesi gerekli özen yükümlülüklerinin çok daha fazlasının yasal mevzuat tarafından yüklendiğini, bir an için davalı şirketin faktoring şirketi olduğu göz ardı edilse dahi, Ticaret Sicil Gazetesinde iptal edileceği-davaya konu edildiği ilan edilmiş ve ödeme yasağı kararı ilgili bankaya tebliğ edilmiş bir kambiyo senedini devralan tacirin basiret yükümlülüğünü yerine getirdiğinden söz edilemeyeceğini, davacının dava konusu kambiyo senedine dayanılarak başlatılan icra dosyasının borçlusu olmadığının tespitini, dava konusu çekin istirdatı ile davacı şirketin lehtar olarak haklı hamil sıfatıyla alacaklı olduğunun tespiti ile çekin dayanak gösterildiği icra dosyası kapsamında borçlular tarafından yapılan ödemenin kendilerine verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; işbu davada istirdat taleplerinin mevcut olabilmesi için ihtiyati tedbir kararı olmaksızın tam olarak icra tehdidi altında ödemenin yapılmış olması gerekirken, davacı tarafından tedbir kararı alındıktan sonra icra dosyasına 12.000 TL asıl alacak tutarında ödeme yapıldığını, bu nedenle davacının istirdata yönelik taleplerinin reddedilmesi gerektiğini; davalının 6163 Sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu kapsamında müşterisi olan ve söz konusu çekte ciranta sıfatına haiz …-… Malzemeleri ile 15/01/2015 tarihli faktoring sözleşmesi akdettiğini, işbu sözleşme kapsamında müşterisi olan şirketin cari hesaplarına kayıtlı faturalı alacaklarının temlik alındığını ve temlik işlemine karşılık olarak işbu davaya konu ve hakkında hem menfi tespiti hem de istirdatı talep edilen çekin, davalı şirkete müşteri olan …’ın yine çek cirantalarından olan … adına düzenlemiş olduğu 20/01/2014 tarihli ve 15.003,70 TL tutarlı fatura ile birlikte teslim edildiğini, davacı şirketin iddialarının aksine çek ile fatura bedellerinin birbirini karşıladığını ve fatura ile çek taraflarının birbirini tuttuğunu, davacı tarafın çek iptali başvurusu ve ödeme yasağı kararlarından çok önce davalı firmanın müşterisi ile faktoring ilişkisini tesis ederek söz konusu çeki teslim aldığını, TTK hükümleri uyarınca davalı şirketin sorumluluğunun kötü niyetinin ispatı ile mümkün olduğu hükme bağlanmış olup, davacı tarafından da kötü niyeti ispatlar nitelikte herhangi bir delil sunulmamış olduğundan, davalı şirket söz konusu çekin meşru ve iyi niyetli hamili olduğundan ve söz konusu çeki iktisap ederken davacı şirkete karşı herhangi bir kötü niyeti ve kastının mevcut olmadığı sarih olduğundan davanın reddi ile davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06.05.2019 tarih ve 2015/821 Esas – 2019/339 Karar sayılı kararıyla; “… davacının lehdarı olduğu çekin iradesi dışında elinden çıkmak suretiyle dava dışı kişiler tarafından sahte kaşe ve imza kullanılmak suretiyle piyasaya sunulduğu, davalı faktoring şirketinin mevzuata uygun bir şekilde ciro silsilesi düzgün gözüken bahse konu çeki devraldığı, İstanbul 16.İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/920 esas sayılı dosyasında grafoloji uzmanı bilirkişiye yaptırılan imza incelemesi sonucunda çekteki ciroya ilişkin imzaların çekte lehtar olarak gözüken davacı şirket yetkililerine ait olmadığı, mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda; davacının incelenen ticari defter ve kayıtlarına göre dava dışı …İnş.San.ve Tic.Ltd.Şti.ile ticari ilişkisinin olduğu, fatura alacağına karşılık 12.000 TL.lik çeki aldığı, dava dışı … ile ticari bir ilişkinin varlığının tespit edilemediği, Şişli Vergi Dairesinin yazısı ekinde gönderilen …’nın 2014-2015 yıllarına ait BA-BS formlarının incelenmesinde, … ile … arasında bir ticari ilişkinin varlığının tespit edilemediği, vergi daireleri yazıları ve dosya kapsamı diğer belgelerden, …’ın davalı faktoring şirketine temlik ettiği dava konusu çeki mal veya hizmet satışından doğan alacağına karşılık aldığı yönünde bir tespitte bulunulamadığı, davacı şirketin icra dosyasına 16.349,02 TL ödemede bulunduğu, davacının çekten kaynaklı davalıya karşı sorumluluğunun bulunmadığı anlaşılmakla yapılan ödemenin istirdadına yönelik davanın kabulüne” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Müvekkil şirket tarafından çekin faktoring sözleşmesine istinaden ve faktoring kanununa, mevzuata uygun olarak iyiniyetle ödeme vasıtası olarak alındığını, dava dışı borçlu ile çekin ciro alındığı şirket arasındaki mal ve hizmet alım-satımının belgelendiğini ve fatura ile tevsik edilme şartının yerine getirildiğini, Davacı keşideci faktoring ilişkisinin dışında olduğundan kişisel defilerin faktoring şirketine karşı ileri sürülebilmesi ancak ve ancak temlik alınan şirketin dava konusu çeki iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket ettiğinin kanıtlanmış olmasına bağlı olduğunu, davacının kanuna ve usule uygun bir şekilde kambiyo senedini devralan şirkete karşı herhangi bir şahsi def’i ileri süremeyeceğini, Karara esas alınan mali bilirkişi raporu eksik inceleme ile düzenlenmiş olup, ayrıca davacı defterlerinin usulüne uygun tutulmamış olması nedeniyle delil niteliğinin bulunmadığını,Davacının imzanın sahteliği iddiasına ilişkin bilirkişi raporu hazırlanmadığını; mahkemenin gerekçeli kararda Istanbul 16.Icra Hukuk Mahkemesinin 2015/920 Esas sayılı dosyasında grafoloji uzmanı bilirkisiye yaptırılan imza incelemesi sonucunda çekteki ciroya iliskin imzaların davacı sirket yetkililerine ait olmadığının tespit edildiğini belirttiğini, ancak söz konusu bilirkişi raporunun huzurdaki davadaki karara esas alınmasının hukuka aykırı olduğunu, Davacının istirdat talebi hukuka aykırı olduğunu; davada istirdat taleplerinin mevcut olabilmesi için davacının ihtiyati tedbir kararı olmaksızın tam olarak icra tehdidi altında ödeme yapmış olması gerektiğini, oysa davacı tarafından tedbir kararı alındıktan sonra icra dosyasına 12.000 TL asıl alacak tutarında ödeme yapıldığını.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *Bakırköy 7.ATM’nin 2015/57 Esas sayılı dosyasnda; dosya davacısı tarafından 22/01/2015 tarihinde açılan çek iptali davası olduğu, 09/09/2015 tarihinde dava konusu bir kısım çekler yönünden davanın kabulüne, mahkemede davaya konu edilen çek yönüden ise çekin ibraz edildiği anlaşılmakla bu çek yönünden konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, bu çek yönünden ödeme yasağının devamına ve iyiniyetli 3.şahısların hak ve menfaatlerinin saklı tutulmasına karar verildiği anlaşılmıştır. *Küçükçekmece C.Başsavcılığının 2015/3507 Soruştuma sayılı dosyasında; şikayetçinin … ve … San.ve Tic.Ltd.Şti., şüphelilerin … ve diğer şüpheliler, suçun nitelikli hırsızlık, gece vakti hırsızlık, mala zarar verme, suç tarihinin 16/01/2015 olduğu, davaya konu edilen çekin hırsızlık suretiyle çalınması nedeniyle şikayette bulunulduğu anlaşılmıştır. *İstanbul 16.İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/920 esas sayılı dosyasında; davacının …San.ve Tic.Ltd.Şti., davalının … A.Ş., davanın 31/07/2015 tarihinde açılan İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında takibe ilişkin ödeme emrine konu çekteki imzaya itiraz davası olduğu, 21/02/2017 tarihinde davacı yanın imzaya itirazının kabulü ile takibin davacı şirket yönünden durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır. *İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında; alacaklının … A.Ş., borçluların … San.ve Tic.Ltd.Şti., …, … Yapı Malz…. ve … san.ve Tic.Ltd.Şti., takip tarihinin 28/07/2015 olduğu, 12.000 TL asıl alacak olmak üzere toplam 13.278 TL üzerinden takip başlatılmış, davacı tarafından 07/01/2016 tarihinde dosyaya 16.349,02 TL ödeme yapıldığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit-istirdat davasıdır. Davacı, davaya konu çekin lehtarı olarak göründüğünü, ancak lehtar adına atılı imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığından ve keşideci ile ticari ilişkisinin bulunmadığını beyanla menfi tespit ve istirdat isteminde bulunmuş; davalı taraf ise iddiaları kabul etmeyerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesi tarafından,”… davacının lehdarı olduğu çekin iradesi dışında elinden çıkmak suretiyle dava dışı kişiler tarafından sahte kaşe ve imza kullanılmak suretiyle piyasaya sunulduğu, İstanbul 16.İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/920 esas sayılı dosyasında grafoloji uzmanı bilirkişiye yaptırılan imza incelemesi sonucunda çekteki ciroya ilişkin imzaların çekte lehtar olarak gözüken davacı şirket yetkililerine ait olmadığının tespit edildiği, mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda davacı ile sonraki ciranta arasında ticari ilişkinin olmadığı anlaşıldığından davanın kabulüne, davacının icra dosyasına yaptığı 16.349,02 TL’nin istirdadına.” karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Takibe konu 15/07/2015 keşide tarihli, 12.000 TL tutarlı çekin lehtarı görünen davacının imzanın kendisine ait olmadığından bahisle menfi tespit davasını açtığı, mahkemece toplanan deliller ve İstanbul 16.İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/920 Esas sayılı kesinleşmiş dosya kapsamında alınan grafolojik inceleme raporu uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından davanın kabulüne karar verildiği görülmüştür. Mahkemece davaya ve takibe konu çekteki lehtar imzasının davacıya ait olup olmadığı konusunda denetime elverişli grafoloji raporu alınarak oluşacak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, dar yetkili mahkeme olan İstanbul 16.İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/920 Esas sayılı dosyasında alınan raporla yetinilmesi usule aykırı olduğundan; davalı vekilinin istinaf isteminin kabulüyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/05/2019 tarih, 2015/821 E. – 2019/339 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 5- İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 162,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 32,50 TL posta masrafı olmak üzere toplam 194,60 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.01/02/2023