Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/787 E. 2023/408 K. 08.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/787 Esas
KARAR NO: 2023/408
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/12/2020
NUMARASI: 2017/437 E. – 2020/230 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Maddi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 08/03/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı…karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle; “…”, “…”, “…”, “…” ibareli tescilli markaların sahibi bulunan davacının her yıl bu markalar altında birçok firma ve yüzlerce kişinin katılımıyla organize edilen etkinlikler gerçekleştirdiğini, davacının organizasyonunu yarattığı ve yürüttüğü “…” etkinliğinin ayırt edilemez ölçüde benzerinin “…” ve/veya “…” markaları altında davalı tarafından taklit edilerek haksız kazanç sağlandığını, davalının İzmir’deki etkinliğine katılan markaların ve şahısların, bu etkinliğin davacının “…” etkinliğiyle ve davacıyla bağlantılı olduğunu düşündüklerini, İzmir’deki etkinlikte yaşanan olumsuzluklar ve amatörlükler nedeniyle davacının ve davacı markasının itibar kaybettiğini, davalının http:/…com/ adresinde davacı adına tescilli marka ve logonun ayırt edilemez ölçüde benzerini kullanarak çıkar elde ettiğini belirterek, bu sebeplerle davalının davacının marka hakkına tecavüz niteliğindeki fiillerin durdurulmasına, belirsiz alacak davası olarak 50.000,00 TL itibar tazminatı, 50.000,00 TL manevi tazminat ve 5.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı…karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; “…” ve “…” markalarının davanın açıldığı tarih itibariyle davacı…karşı davalı adına tescilli bulunmadığını, dünyanın pek çok önemli şehrinde kahve festivalleri düzenlendiğini, şehir adı ve kahve festivali ibaresinden oluşan hiçbir markanın hiçbir ülkede tescil edilmediğini, bu tür markaların bir şehirde yapılmakta olan etkinliği ifade ettiği, coğrafi kaynak belirtmesi ve jenerik bir ifade olması nedeniyle marka tesciline konu teşkil edemeyecekleri; nitekim, davalı/karşı davacının 2017’de yaptığı “…” ibareli marka başvurusunun Türk Patent tarafından SMK md.5/1-b ve c uyarınca reddedildiğini, davacı…karşı davalının 2015’te aynı ibarenin … versiyonunun tescili için yaptığı başvurunun nasıl tescil edilebildiğinin anlaşılamadığını, davalı…karşı davacının iyi niyetli olduğu ve işbu davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan (mülga) 556 sayılı KHK md.12 uyarınca davalı…karşı davacının kullanımının davacı…karşı davalı tarafından engellenemeyeceğini, tarafların kullanımlarındaki “…” (kahve festivali) ibaresinin ayırt edici unsur niteliği taşımadığını, bu kullanımlardaki asli ve ayırt edici unsurların “…” ve “…” olduğunu, davacı…karşı davalının itibar tazminatına dayanak gösterdiği vakıaların gerçek olmadığını, bu tür organizasyonlarda birtakım sıkıntıların yaşanmasının normal olduğu ve hiçbir zaman davacının belirttiği kadar abartılı bir noktaya ulaşmadığını, davacı…karşı davalının İstanbul’da düzenlediği organizasyonla davalı…karşı davacının İzmir’de düzenlediği organizasyonun karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, bu organizasyona katılan firmaların büyük şirketler olduğu düşünüldüğünde, davacı/karşı davalı ile davalı/karşı davacı arasındaki unvan farklılığının organizasyonun farklı kişilerce yapıldığını gösterdiğini, davacı…karşı davalı adına tescilli … numaralı “…” ve … numaralı “…” markalarının dava dışı … Dış Ticaret Ltd. Şti. tarafından 14/04/2011 tescil tarihli ve 41. sınıfta tescilli “…” markası ile aynı olduğu ve aynı türdeki mal ve hizmetler için tescil edildiğinden, ayrıca davacı…karşı davalı adına tescilli markaların (mülga) 556 sayılı KHK’nin 5 ve 7. maddelerinde belirtilen koşulları taşımadığı ve hükümsüz kılınması gerektiğini, bu sebeplerle asıl davanın reddi ile karşı davanın kabulüne ve karşı dava kapsamında … ile … sayılı markaların 41. sınıftaki “spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil)” alt hizmet sınıfları yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 03/12/2020 tarih ve 2017/437 Esas – 2020/230 Karar sayılı kararıyla; “…Açıklanan gerekçelerle dava konusu markanın, markasal algı yaratmayan bir ibare olduğu, soyut ve somut ayırt ediciliğinin bulunmadığı, bu ibareyi gören ortalama düzeydeki tüketici kesiminin bu ibareyi kahve konusunda sosyal ve kültürel bir tanıtım ya da festival yerini gösteren bir işaret olarak algılayacağı, dolayısıyla SMK’nun 5/1-c maddesi uyarınca tescil edilemeyecek bir ibare olduğu, markanın kullanım yoluyla da ayırt edicilik kazandırıldığının ispat edilemediği kanaatine varılmış, aksi yönde kanaat bildiren dosyadaki bilirkişi raporlarına itibar edilmemiştir.Tüm bu nedenlerle; Asıl davanın reddine; Karşı davanın kısmen kabulüne, davacı…karşı davalı adına tescilli … numaralı “…” markasının tescilli olduğu 41.sınıf mal ve hizmetlerden “spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil)” hizmet sınıfları yönünden kısmen hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, davacı…karşı davalı adına tescilli … tescil numaralı “…” markasının kısmen hükümsüzlüğü için açılan davanın reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı…karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde; “Karşı dava yönünden ilk derece mahkemesi tarafından, … markasının hükümsüzlüğü için açılan davanın reddine karar verilmesi isabetli olup, … markasının kısmen hükümsüzlüğü yönüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, 556 sayılı KHK’nın 7/son maddesine göre: Bir marka tescil tarihinden önce kullanılmış ve tescile konu mallar veya hizmetlerle ilgili olarak bu kullanım sonucu ayırt edici bir nitelik kazanmış ise (b), (c), (d) bentlerine göre tescili reddedilemeyeceğini, 556 sayılı KHK’nin 42/son maddesine göre de, aynı KHK’nin 7/son maddesine göre kullanımla ayırt edicilik kazanan markanın hükümsüz sayılamayacağını, … markası, kullanım sonucu ayırt edicilik kazanmış olması gerekçe gösterilerek TPMK tarafından tescil edildiğini, TPE 10.02.2016 tarihli YİDK kararı dosyaya mübrezdir ancak ilk derece mahkemesi tarafından değerlendirilmediğini, 16.04.2018 tarihli bilirkişi heyet raporunda markanın kullanım sonrası ayırt edicilik kazandığını ve dahi tanınmışlık sağladığını tespit edildiğini, 14.08.2018 tarihli bilirkişi raporunda, tescil aşamasında markanın ayırt edicilik kazandığı hususunun açıkça tespit edildiğini,15.11.2018 tarihli uzman görüşünde … markasının; gerek yazılı ve basılı medyada gerek tv ortamında gerek ise de sosyal platformlarda çok yüksek yer bulduğu ve geniş kitlelere ulaştığı, markanın 2014 yılından bu yana aktif kullanıldığı ve 2015 yılında kullanım sonucu ayırt edicilik kazanmış olduğu, SMK Md 25 ve mülga Mark.KHK Md. 42 hükümleri uyarınca kullanım neticesi ayırt edicilik kazandığından, hükümsüzlüğünün istenemeyeceği kanaatine varıldığını, Dosyada tanzim edilen 3. bilirkişi heyeti raporunda … adının coğrafi kaynak gösteren bir ibare sayılamayacağı, bu iddiaya itibar edilse dahi … markasının 01.04.2015 tarihli tescil başvurusu öncesi kullanım suretiyle ayırt edicilik kazandığı ve bu itibarla mülga 556 sayılı KHK md 7/II ve SMK Md 5/2 uyarınca tescilinin reddedilemeyeceğinin açıkça tespit edildiğini, Tüm bilirkişi raporlarında müvekkil şirket markasının kullanım yoluyla ayırt edicilik kazanmış olduğu hususunda tam bir görüş birliği oluştuğunu, Dosyaya tarafımızca ibraz edilen beyan dilekçeleri, 4 klasör belge, sunulan CD ve diğer deliller göz ardı edilerek, markaya kullanım ile ayırt edicilik kazandırıldığının ispat edilemediği sonucuna varılmasının usule aykırı olduğunu, Davalı tarafça “…”, “…” biçiminde, tescilsiz kullanımlar ile gerçekleştirilen organizasyon, müvekkilin adına tescilli “…” marka kullanımı ile 2014 yılından bu yana gerçekleştirmiş olduğu, çok sayıda ödül alan, her yıl en az 40.000 kişinin katılımıyla gerçekleşen organizasyon ile karıştırılma ihtimali yüksek bir organizasyon olduğunu, Davalının haksız kullanımı, davacı müvekkilin tescilli marka kullanımı ile benzerlik ihtiva ettiğini ve markaya tecavüz unsurlarını bulundurduğunu,Tüm bu hususların 16.04.2018 tarihli bilirkişi raporunda denetime elverişli şekilde açıkça tespit edildiğini, bu raporu hazırlayan heyette uzman organizatör bilirkişinin yer alması nedeniyle dikkate alınması gerektiğini,Ne yazık ki ilk derece mahkemesi tarafından hükme esas alınan son bilirkişi raporunda ulaşılan sonucun kopyacılığı, taklitçiliği, paraziterliği teşvik ve meşru kılmaktan başka bir şey olmayacağını,Ankara 3. FSHHM 2016/419 E. sayılı dosyada uzman bilirkişi heyetinden alınan bilirkişi raporunda uzman kişilerin dahi marka kullanımını karıştırabileceğinin belirtildiğini,Davalı müvekkile ait markayı yalnızca logo kullanımı ile taklit etmekle kalmayıp ayrıca marka kullanımına dayalı etkinlik kapsamında çeşitli görselleri müvekkili taklit ederek kullandığını, davalı / karşı davacı müvekkilin organizasyonuna ait web sitesine kadar her türlü üretimi taklit ederek kullandığını, Mahkeme tarafından, ‘…’ biçiminde bir anlayış ile varılan sonucun kabul edilemeyeceğini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının talepleri gibi kaldırılması istenmiştir. Davalı…karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde; “Davacının hükümsüzlük talebi reddedilen markası değerlendirildiğinde, markada yabancı kelime kullanıldığını, bu kelimenin serbest kullanıma bırakılması gerekilen kelimeden oluştuğunu, “…” ibaresinde yer alan “…” keimelerinin Türkçe karşılığının “…” anlamına geldiği gözönüne alındığında bu sektörde faaliyette bulunan tacirlerce kullanımının zorunlu olduğunu, markanın “…” kelimesini içermesi nedeniyle coğrafi kaynak belirttiğini, “…” ibaresine eklenen yardımcı unsurların oluşturulan markada ayırt edicilik unsurunu sağlayamadığını, markanın bir bütün ve düzenleme olarak, yazımsal, görsel ve işitsel özellikleri itibariyle değerlendirilmesinde de ayırt edici vasıf yaratacak bir etkinin ortaya çıkmadığı tespiti yapılmakta olduğunu, bu nedenlerle bu marka tescile olmadığını, Açıkladığımız bu nedenlerle mahkeme tarafından davacı…karşı davalı adına tescilli … tescil numaralı “…” markasının kısmen hükümsüzlüğü talebinin reddine karar verilmesinin yasaya aykırı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının talepleri gibi kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *Bilirkişiler …, … ve …’den oluşan bilirkişi heyetinden alınan 16.04.2018 tarihli raporda; “Davalı…karşı davacı marka kullanımı incelendiğinde “…” ibaresinin “…” (…) ibaresi için coğrafi kaynak olmadığı, davacı/karşı davalının tescilli markasında yer alan etkinliğin yerinin işaret edildiği ibare olarak kullanıldığı, “…” ibaresinin kullanımının davacı…karşı davalı markasından farklılığa sebep olmadığı, davacı…karşı davalının tescilli markalarında ve davalı…karşı davacının marka kullanımında ortak ve yapılan işin esas unsuru niteliğindeki ibarenin “…” ibaresi olduğu, davalı…karşı davacının kullanımının davacı…karşı davalının kullanımına benzerlik ihtiva ettiği, davalı…karşı davacı marka kullanımının davacı…karşı davalı tescilli markalarındaki ibarelere karıştırma ve markaya tecavüz unsurları bulundurduğu, “…” markası (ismi) altında festivallerin, etkinliklerin İstanbul’un saygın eğlence merkezlerinde ve mekânlarında düzenlendiği, “…” markası (ismi) altında TV (görsel), medya-sosyal medya aracılığıyla ve yazılı basın yoluyla gazete, sosyal medya haberleri vasıtasıyla reklâmlarını yaptığı, yapılan reklâm çalışmaları ile …’inin reklâm harcaması yaptığı, davacı…karşı davalı markaları … sayılı “…” ve … sayılı “…” için sektörde farkındalık yaratıldığı, düzenlenen etkinliklerle markaların kullanıldığı, bilinirlik sağlandığı, bu sebepten dolayı marka hükümsüzlük hallerini barındırmadığı.” yönünde görüş bildirilmiştir. *Bilirkişiler …, … ve …’dan oluşan bilirkişi heyetinden alınan 14.08.2018 tarihli raporda; “Davalı…karşı davacının “…” ve “…” marka kullanımının davacı…karşı davalı markalarıyla benzer olmadığı ve karışıklığa sebebiyet vermeyeceği, davalı…karşı davacının “…” ve “…” marka kullanımının davacı…karşı davalı markalarıyla benzer olmaması ve karışıklığa sebebiyet vermemesinden kaynaklı, davacı…karşı davalının itibarına zarar vermeyeceği, hükümsüzlüğü istenen … sayılı “…” ve … sayılı “…” markalarının tek başına tanımlayıcı ibareler olduğu, ancak fiiliyatta marka kullanımlarının ve tescillerin figüratif unsurla (kahve fincanı altının bıraktığı iz modeli şeklinde figüratif unsur) birlikte yapılması ve kullanım sonucunda marka vasfı kazanmalarından kaynaklı ayırıcılık ifade ettikleri.” yönünde görüş bildirilmiştir. *İlk derece mahkemesince alınan her iki bilirkişi raporu arasında çelişki bulunduğundan, bu çelişkinin giderilmesi için bilirkişiler …, … ve …’dan oluşan bilirkişi heyeti 09.10.2019 havale tarihli raporda; “Her iki tarafın da uyuşmazlık konusu markaları ayrı ayrı organize ettikleri “kahve festivali”nde kullandıkları, festivallerin marka tesciline ilişkin mal/hizmet sınıflandırmasında 41. sınıftaki “spor, kültür ve eğlence hizmetleri” kapsamına girdiği, davacı…karşı davalının “…” ibareli … sayılı markasındaki “…” ibaresinin festivalin türünü tanımlayan bir ibare olduğu ve 41. sınıftaki “spor, kültür ve eğlence hizmetleri” bakımından markasal ayırt edicilik taşımadığı, “…” ve “…” markalarının ortalama dikkati haiz tüketici kitlesi nezdinde birbirinden ayırt edilebilir bulunduğu; iki markanın birbiriyle karıştırılma/ilişkilendirilme ihtimali bulunmadığı, sadece 41. sınıftaki “spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil)” için hükümsüzlüğü istenilen … sayılı “…” markasının “spor, kültür ve eğlence hizmetleri” bakımından tanımlayıcı olmadığı ve bütünüyle ayırt edici bulunduğu, … sayılı “…” markasının “spor, kültür ve eğlence hizmetleri” bakımından “…” aslî ve ayırt edici unsur, “…” tanımlayıcı unsur olmak üzere, tescil edilebilir bir marka olduğu, mülga 556 sayılı KHK md.7/I-c ve SMK md.5/c kapsamına girmediği, her iki markada geçen “…” adının coğrafi kaynak gösteren bir ibare sayılamayacağı, “…” adının coğrafi kaynak sayılması gerektiği iddiasına itibar edilse bile, … sayılı “…” markasının 01.04.2015 tarihli tescil başvurusu öncesi kullanım suretiyle ayırt edicilik kazandığı; bu itibarla, mülga 556 sayılı KHK md.7/II ve SMK md.5/2 uyarınca tescilinin reddedilemeyeceği.” yönünde görüş bildirilmiştir.
GEREKÇE: Asıl dava, marka hakkına tecavüzün tespiti, men’i ile maddi -manevi ve itibar tazminatı; karşı dava ise markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından, “ASIL DAVA YÖNÜNDEN; Davacının davasının reddine, KARŞI DAVA YÖNÜNDEN; Karşı davanın kısmen kabulü İLE davacı…karşı davalı adına tescilli … numaralı “…” markasının tescilli olduğu 41.sınıf mal ve hizmetlerden “spor, kültür ve eğlence hizmetleri( sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil)” hizmet sınıfları yönünden kısmen hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, -Davacı…karşı davalı adına tescilli … tescil numaralı “…” markasının kısmen hükümsüzlüğü için açılan davanın reddine” karar verilmiştir.Hüküm her iki taraf vekilince istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı…karşı davalının “…” ve “…” ibareli tescilli markaların sahibi olduğu, davacının her yıl bu markalar altında organize edilen etkinlikler gerçekleştirdiği, davalı tarafından “…” ve “…” markaları altında gerçekleştirilen etkinliklerin davacının organizasyonunu ayırt edilemez ölçüde benzeri olduğu iddiasıyla davalının davacının marka hakkına tecavüz niteliğindeki fiillerin durdurulmasına, itibar tazminatı, manevi tazminat ve maddi tazminat isteminde bulunulduğu; karşı davada ise; dünyanın pek çok önemli şehrinde kahve festivalleri düzenlendiği, şehir adı ve kahve festivali ibaresinden oluşan hiçbir markanın hiçbir ülkede tescil edilmediğini, coğrafi kaynak belirtmesi ve jenerik bir ifade olması nedeniyle marka tesciline konu teşkil edilemeyeceği, tarafların kullanımlarındaki “…” ibaresinin ayırt edici unsur niteliği taşımadığı, davacı…karşı davalı adına tescilli “…” ve “…” markalarının (mülga) 556 sayılı KHK’nin 5 ve 7. maddelerinde belirtilen koşulları taşımadığı ve hükümsüz kılınması gerektiğinden bahisle markaların 41. sınıftaki “spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil)” alt hizmet sınıfları yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmesi isteminde bulunulduğu görülmüştür. Mahkemece iki ayrı bilirkişi heyetinden aldırılan raporlar arasında çelişki görülmesi üzerine, çelişkinin giderilmesi için oluşturulan yeni bilirkişi heyetinden rapor aldırılması isabetlidir. Mahkemece itibar edilen ve denetime elverişli bulunan raporlar uyarınca, davalı…karşı davacı tarafından davacı…karşı davalı markalarına tecavüzün bulunmadığı belirlendiğinden mahkemece asıl davanın reddine karar verilmesi yerindedir. Tüm dosya kapsamına göre; mahkemece davacı…karşı davalıya ait “…” markasının markasal algı yaratmayan bir ibare olduğu, soyut ve somut ayırt ediciliğinin bulunmadığı, bu ibareyi gören ortalama düzeydeki tüketici kesiminin bu ibareyi kahve konusunda sosyal ve kültürel bir tanıtım ya da festival yerini gösteren bir işaret olarak algılayacağı, dolayısıyla SMK’nun 5/1-c maddesi uyarınca tescil edilemeyecek bir ibare olduğu, markanın kullanım yoluyla da ayırt edicilik kazandırıldığının ispat edilemediği kanaatine varılarak (aksi yönde kanaat bildiren dosyadaki bilirkişi raporlarına itibar edilmeyerek) bu marka yönünden hükümsüzlük kararı verilmesinde isabetsizlik yoktur. Davacı…karşı davalıya ait “…” markası yönünden ise; markada yer alan “…” ibaresinin yer adı olduğu, “…” ibarelerinin İngilizce kelimeler olup, Türkçe karşılığının “…” olduğu, gerek “…” ibaresinin Türkçe anlamını markanın hitap ettiği ortalama tüketici tarafından yaygın olarak bilinmemesi, gerekse markanın tescilli olduğu mal ve hizmetler için tanımlayıcı olmaması nedeniyle hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı sonucuna varılarak, bu marka yönünden hükümsüzlük isteminin reddine karar verilmesi de yerindedir. Tüm bu açıklamalar ışığında; mahkemece asıl ve karşı davalar yönünden verilen kararların isabetli olması nedeniyle taraf vekillerinin istinaf istemlerinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Taraf vekillerinin istinaf taleplerinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı…karşı davalıdan alınması gereken toplam 359,80 TL (179,90 x 2) harçtan, peşin alınan toplam 118,60 TL (59,30×2) harcın mahsubu ile bakiye 241,20 TL harcın davacı…karşı davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı…karşı davacıdan alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davalı…karşı davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.08/03/2023