Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/786 E. 2023/147 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/786 Esas
KARAR NO: 2023/147
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/02/2021
NUMARASI: 2018/246 2021/13
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/02/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının … sayılı “…” markasının 37. sınıftaki “inşaat hizmetleri, inşaat araç gereçlerinin ve makinelerinin kiralanması hizmetleri” için tescilli olduğunu, davacı adına tescilli “…” ibareli diğer markaların da 07. sınıftaki “dozerler, kepçeler, yol yapım ve kaplama makineleri” ile 12. sınıftaki “motorlu kara taşıtları, bu taşıtlar için motorlar, parçalar” emtiasını kapsayacak şekilde tescil edildiğini, dava konusunun … sayılı “…” markasının 37. sınıftaki “inşaat hizmetleri, inşaat araç gereçlerinin ve iş makinelerinin kiralanması hizmetleri, kara araçları servis istasyonları hizmetleri” açısından hükümsüzlüğünden ibaret olduğunu, müvekkili şirketin 1923 yılında Tarsus’ta bir dokuma fabrikası olarak kurulduğunu ve … Grubu’nun bir parçası olduğunu, pek çok ülkeyi kapsayan faaliyetleri bulunduğunu, … Holding’e bağlı birçok firmanın “…” logosunu kurumsal kimlik olarak kullandığını, … markasının … uluslararası tescil numarası ile de tescilli olduğunu, hükümsüzlük talebine dayanak davacı markalarının …, …, … ve … tescil numaralı “…” ibareli markalar olduğunui markalar arasında 556 sayılı KHK 8/1 (b) bendi uyarınca iltibas ihtimali bulunduğunu, davalı markasının kapsamındaki “inşaat araç gereçlerinin, iş makinelerinin kiralanması hizmetleri” ile davacı markaları kapsamındaki “motorlu kara taşıtlarının” da benzer olduğunu, davalı markasının kapsamındaki, “kara araçları servis istasyonları” emtiası ile davacı markaları kapsamındaki 12. sınıftaki “motorlu kara taşıtları bu taşıtlar için motor parçaları” emtiasının benzer olduğu, her iki markada müştereklik arz eden “…” ibaresinin markalarda esaslı unsur olarak bulunması ile başvuruya eklenen “…” ibaresinin iltibası önleyecek kuvvette bir etki yaratmamasının markaları benzer kıldığını, …com veya …com gibi iş makinelerinin satıldığı portallarda 1985’ten günümüze kadar sayısız “…” ikinci el ilanına rastlandığını, …’lerinin ilk modellerinden son modellerine kadar hala piyasada yoğun ve yaygın bir şekilde kullanıldığını, “…” ortak unsuru nedeniyle “…” ibaresinin “…” markalarının yeni bir versiyonu zannedilebileceğini, “…” ibaresinin aynı zamanda davacının çok uzun zamandan beri tescilli ticaret unvanının çekirdek unsuru olması itibarıyla bu ibarenin aynısını içeren “…” ibaresinin de KHK 8/5 anlamında da iltibas yaratacağını, davacının ülke çapında yaptığı yetkili servis sözleşmelerinin …’nın 37. sınıftaki “kara araçları servis istasyonları” emtiasında KHK m. 8/III anlamında hak iktisap ettiğini gösterdiğini, bu sebeplerle davalıya ait … sayılı … markasının tescili kapsamındaki; “inşaat hizmetleri, inşaat araç gereçlerinin kiralanması hizmetleri, kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve akaryakıt dolumu)” emtiası açısından hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 01.12.2019 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; davalıya ait … sayılı …” markasının önceki hükümsüzlük nedenlerine ek olarak davacının markasının tanınmışlığı (SMK’nun 6/5) ve kötü niyetli tescil (SMK’nun 6/9) nedenleriyle de hükümsüzlüğünü talep ettiklerini, ayrıca dava dilekçesindeki sonuç talebini genişleterek davalının markasının tescili kapsamındaki 37. sınıfın 01. alt sınıfındaki hizmetlerin tümü; “İnşaat hizmetleri, inşaat araç – gereçlerinin ve iş makinelerinin kiralanması hizmetleri”, 37. Sınıfın 03. alt sınıfındaki hizmetlerin tümü; “Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve akaryakıt dolumu)”, emtiası açısından da hükümsüzlük kararı verilmesini talep ettiklerini bildirmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin 1993 yılından beri, 24 yıllık tecrübesi ile inşaat sektöründe tanınmış hale gelen, bugüne kadar İstanbul, Adana ve Mersin’de sayısız nitelikli konut projesine imza atmış saygın ve köklü bir kuruluş olduğunu, davalı şirket ortaklarının “…” çekirdek unvanlı ilk şirketlerini 1993 yılında … TİC. A.Ş. unvanı ile kurduklarını, yıllar içinde … unvanlı diğer şirketlerin de eklenmesiyle bu şirketlerin … ŞİRKETLER TOPLULUĞU’ nu oluşturduğunu, davalının da bu şirketler topluluğuna bağlı olup 2010’da ticaret sicile … Yatr. Tic. Ltd. Şti olarak kaydedildiğini, unvanın daha sonra unvan değişikliği ile … TİC. A.Ş. olarak değiştiğini, davalı şirketler grubunun “…” ibaresini çekirdek unvan olarak 24 yıldır kullandığını, “…” ibareli ilk marka tescilinin de 2000 yılında yapıldığını, “…” ibareli eski tarihli onlarca marka tescilinin mevcut olduğunu, davalının 17 yıldır seri markaları ile markalaşmış, sektöründe tanınmış ve köklü bir kuruluş haline geldiğini, davalının faaliyet alanının genel olarak, gayrimenkul ve inşaat hizmetleriyle ilgili olduğunu, davalının aynı zamanda inşaatları için inşaatta kullanılan bir kısım makinaların kiralanması ve tamir ve bakımını da yaptığını, davalı şirketin önceki tarihli tescilli seri markaları nedeniyle “kazanılmış hakkı” bulunduğunu, davacı ve davalının farklı sektörlerde faaliyet gösterdiğini ve tescilli olan sınıflar ve marka ibarelerinin benzer olmadığını, davacı şirketin faaliyet alanının iş makinesi üretimi ve satışı ile sınırlı olduğunu, davalı markası bütüncül değerlendirme kriteri göz önüne alındığında tüm kelime unsurları ve şekil unsuru da nazara alındığında davacının markalarından oldukça farklı olduğu ve karıştırılmasının mümkün olmadığını, davalı markasının ilk kelimesi ve esas unsurunun “…” ibaresi olmakla, başta olan “…” ifadesinin sonra gelen ve taraf markalarında ortak olan “…” ibaresinden daha çok ön plana çıktığını, davalı markasında “…” ibaresinin “çatı marka” olmakla dava konusu ihtilaf bakımından yan unsur olduğunu, taraf markaları karşılaştırıldığında markalar arasında bir karıştırılma ihtimali bulunmadığını, taraf markalarının bütünsel olarak değerlendirildiğinde birbirinden ayrıştığını, farklı esas unsur, farklı şekil, renk, yardımcı kelime unsurları ve logolar içerdiğini, dava konusu markanın esas unsurunun “…” ifadesi olduğunu, davalı markasındaki “…” ibaresinin ise çatı marka olmakla yan unsur olduğunu, buna karşılık davacı markalarındaki gibi … ibaresinin tek başına veya esas unsur olarak kullanılmak için ayırt ediciliğinin düşük olduğu ve zayıf markanın koruma alanının da daha dar olacağını, 556 Sayılı KHK’dan farklı olarak 6769 Sayılı SMK ile markası aleyhine hükümsüzlük davası açılan tarafa davaya mesnet davacı markalarının kullanılmadığı yönünde def’ide bulunma hakkı getirildiğini, bu def’i hakkı kapsamında davacının kullanmadığı markalarını davalıya karşı ileri süremeyeceğini, davacının davaya mesnet markalarını tescilli olunan sınıflarda kullanmadığı “…” ibareli markalarını ise hiç kullanmadığını, Google arama motorunda görseller arasında yapılacak basit bir araştırma ile de anlaşılacağı üzere davacının ürettiği iş makineleri üzerinde sadece “…” ibaresine yer verdiğini, web sitesi dahil hiç bir mecrada “…” markalarını kullanmadığını, davacının uzun süre sessiz kalmış olması vakıasının dikkate alınması gerektiğini, davalının … ibaresini unvan ve marka olarak kullanmasından dolayı yerleşmiş, kökleşmiş ve sektöründe tanınmış firma olması itibariyle davacı ile karıştırılmasına imkan bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/246E.-2021/13K. Sayılı kararı ile; “…Davalının 2008 yılından bu yana “…” ibaresini içeren ticaret unvanını tescilli olarak kullanmakta olması nedeniyle, SMK’nun 6/6. maddesinin uygulanamayacağı anlaşılmış, yine kötü niyetli marka tescilini ispat yükü davacı tarafta olmasına rağmen davacı tarafça bu konuda hiç bir delil sunulmadığından, davalının daha önce “…” esas unsurlu başka markalarının da mevcut olması, ticaret unvanında “…” ibaresinin yer alması nedeniyle davaya konu markasını kötü niyetli olarak tescil ettirmediği kanaatine varılmıştır. Tüm bu nedenlerle; davanın kabulüne, davalıya ait …numaralı “…” markasının 37.sınıfta tescilli olduğu “inşaat hizmetleri, inşaat araç gereçlerinin ve iş makinelerinin kiralanması hizmetleri, kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve akaryakıt dolumu)” emtiası açısından kısmen hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine…” şeklinde karar verilmiştir. Kararı davalı vekili istinaf etmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davanın haksız ve dayanaksız olduğunu, davada davacının markası ile müvekkiline ait dava konusu … markası arasındaki karıştırılma ihtimalinin davacı tarafından ispat edilemediğini, 08/11/2019 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu markanın hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı yönünde görüş bildirildiğini, 21/09/2021 tarihli raporda davacının markasının tanınmışlık kararı bulunmadığı … markasının dava konusu marka ile aynı karakterde olmadığı yolunda görüş bildirildiğini, buna rağmen davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, hakimin tarafların ileri sürmediği hususları kendiliğinden dikkate alamayacağını, ayrıca kararın gerekçesinde … ibaresinin zayıf marka olduğu belirtilmekle birlikte belirli bir tanınmışlık düzeyine eriştiğinin anlaşıldığı şekilde bir gerekçeye yer verildiğini, mahkemenin bu sonuca nasıl vardığının anlaşılamadığını, dolayısıyla kararın hatalı olduğunu, yine mahkemenin SMK’nın 6/1 maddesindeki hükümsüzlük koşullarının mevcut olduğu yolunda gerekçeye yer verdiğini, bu durumun da hatalı olduğunu, ayrıca taraf markaları karşılaştırıldığında birbirinden ayrıştığı, farklı esas unsur, farklı şekil, renk, yardımcı kelime unsurları ve logolar içerdiğini, davacının markasının esas unsurunun tema, müvekkilinin markasının esas unsurunun ise çukurova ibaresinin olduğunu, çukurova ibaresinin yer adı olup ayırt ediciliğinin zayıf olduğunu, davacının çukurova esas unsurlu markalarının zayıf marka olduğunu, ayrıca müvekkilinin markasından ayırt edilebilecek düzeyde olduğunu, yine davacının ve müvekkilinin hitap ettiği tüketici kitlesinin bilinçli ve profesyonel bir kitle olup özen seviyesinin ortalamanın üstünde olduğunu, dolayısıyla iltibas durumunun gerçekleşmediğini, mahkemenin bütünsel değerlendirme yapmadığını, bu durumun hatalı olduğunu davalının sessiz kaldığı yönündeki iddianın sadece davaya konu … numaralı … markasının 17/08/2017 tescil tarihinden dava tarihine kadar geçen süresinin 5 yıldan az olması nedeniyle dikkate alınmadığını, müvekkilinin çukurova ibaresinin çekirdek ünvan olarak 24 yıldır nizasız olarak kullandığını, dolayısıyla da bu ibareyi tescil ettirebileceğini, müvekkilinin ilk olarak … ibareli marka için 2000 yılında başvuru yaptığını, mahkemenin Ankara 2. FSHHM’nin 2015/311E.-2016/269K. Sayılı kararı ile ilgili Yargıtay 11. HD’nin 2018/4828E.-2020/2346K. Sayılı kararındaki müvekkiline ait … markasının davacıya ait … markası ile benzer olduğu gerekçesiyle verdiği kararın onamasını esas aldığını ancak bu kararın emsal niteliği bulunmadığını, zira İstanbul Anadolu 1. FSHHM’nin 2017/9E.-2019/199K. Sayılı kararında tarafları aynı, dava konusu … ibaresi olan davada davanın reddine karar verildiğini ve bu kararın istinaf edildiğini, bu gerekçeli kararın markanın kötü niyetli tescil edilmediği kanaatine varılmıştır şeklindeki gerekçesinin de müvekkilinin kendi ticari markası açısından bir strateji belirlediği, kendi ticari ünvanına dayanarak marka tescil ve kullanmak niyetinde olduğunu ispatladığını belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
DELİLLER: Dosyaya Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtları getirtilmiş olup, incelendiğinde; … numaralı “…” ibareli markanın 26/11/2013 tarihinde 7 ve 37.sınıflarda, … numaralı “…” markasının 19/11/2012 tarihinde 7 ve 12.sınıflarda, … numaralı “…” markasının 28/01/2013 tarihinde 7 ve 12.sınıflarda, … numaralı “…” markasının 31/12/1998 tarihinde 7 ve 12.sınıflarda davacı adına tescil edildiği anlaşılmıştır. Yine Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtları incelendiğinde; … numaralı “…” ibareli markanın 14.02.2017 tarihinde 37.sınıftaki “İnşaat hizmetleri, inşaat araç – gereçlerinin ve iş makinelerinin kiralanması hizmetleri. Temizlik hizmetleri; dezenfeksiyon hizmetleri; haşere ilaçlama hizmetleri; temizlik araçları ve makinelerinin kiralanması hizmetleri. Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve akaryakıt dolumu). Deniz araçlarının bakımı ve tamiri hizmetleri; gemi inşaatı hizmetleri. Hava taşıtlarının bakım ve tamiri hizmetleri. Mobilyalara ilişkin döşeme, tamir, restorasyon hizmetleri. Isıtma, havalandırma ve su tesisatının kurulması (tesis edilmesi), bakımı ve tamiri hizmetleri. Giysilerin temizliği, bakımı ve tamiri hizmetleri. Sınai makinelerin ve cihazların, büro makinelerinin ve cihazlarının, haberleşme cihazlarının, elektrikli ve elektronik cihazların tesisi, bakımı ve tamiri hizmetleri. Asansör tamiri ve bakımı hizmetleri. Saat tamiri hizmetleri. Madencilik, maden çıkarma hizmetleri. Ayakkabı, çanta, kemer tamiri hizmetleri” emtialarında davalı adına tescil edildiği anlaşılmıştır. Ayrıca; … numaralı “…” markasının 19, 36 ve 37.sınıflarda 12.05.2016 tarihinde , … numaralı “…” markasının 36. sınıfta, … numaralı “…” markasının 36. sınıfta, … numaralı “…” markasının 36. sınıfta, … numaralı “…” markasının 36, 37. sınıflarda, … numaralı “…” markasının 36. Sınıfta, … numaralı “…” markasının 36. sınıfta davalı adına tescilli oldukları anlaşılmıştır.Taraflara ait ticaret sicil kayıtları dosya içine getirtilmiş, incelendiğinde; davalı şirketin 20/06/2008 tarihinde ticaret sicil kaydının yapıldığı, davacı şirketin ise 20/12/1978 tarihinde tecsil edildiği, her iki şirketin ticaret unvanlarında başlangıçtan bu yana “…” ibaresinin yer aldığı tespit edilmiştir.Yargılama sırasında alınan 08.11.2019 tarihli bilirkişi raporunda; “…2013 ve 2014 yılına ait yevmiye ve kebir defterlerinin sunulmadığını, davacının 2015, 2016, 2017, ve 2018 yılları yasal defterlerini elektronik ortamda sunduğunu, davacının davaya dayanak yaptığı markaların kullanımına ilişkin, dava tarihinden geriye dönük 5 yıla ait e-faturaların mal ve hizmet içeriklerinde “…” ibaresinin geçmediğini, delil olarak sunulan faturalarda satışların 7. ve 12. sınıfa ait olduğunu, davacının 37. sınıfa ait emtia ve hizmet satışının olmadığını, davacının 37. sınıfa ilişkin kullanıma ilişkin kanaat oluşmadığı, taraf şirketlerin kuruluş tarihi itibariyle davacının “…” ibaresini unvanda daha önce kullanmaya başladığını, davacı ve davalı marka kullanımının aynı olmadığı, davalının dava konusu … başvuru numaralı “…” markası için hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı yönünde görüş bildirilmiştir.Yargılama sırasında Bilirkişiler …, … ve …’dan oluşan bilirkişi heyetinden alınan 21.09.2020 tarihli raporda; davacı şirketin 07 ve 37. sınıfta tescilli … tescil numaralı …, 07 ve 12. sınıfta tescilli … tescil numaralı “…”, 07 ve 12. sınıfta tescilli … tescil numaralı “…” ve 07 ve 12.sınıflarda tescilli … tescil numaralı “…” markalarının tescil sahibi olduğu, davalı şirketin ise dava konusu “…” markasının … tescil numarası ile 37. sınıfta tescil ettirdiği, tarafların 37. sınıfta tescilli olan “…” ve “…” markaları arasında SMK 6/1 anlamında yapılan karşılaştırmada Markanın tescil sınıfının daha özel bir tüketici kitlesine hitap ettiği, markada yer alan “…” ibaresinin özgün bir ibare olduğu, markanın bir bütün olarak ve aynı mal ve hizmet sınıfında ayırt edici olduğu, davacı adına tescilli “…” ibareli markaların 07 ve 12. sınıfı kapsadığı, davalı markasının ise “…” ibaresinden ibaret olarak 37. sınıfı kapsadığı “inşaat araç gereçlerinin ve iş makinalarının kiralanması hizmetleri, kara araçları servis istasyonları hizmetleri” olarak belirlenen alt grubun da doğrudan iş makineleri ve mekanizmaları ile ilgili olduğu, bu bağlamda davacı ve davalı markaları arasında SMK 6/1 bendi anlamında emtia benzerliği bulunduğu, davacı tarafa ait 07 ve 12. sınıflarda tescilli … tescil numaralı “…”, 07 ve 12. sınıflarda tescilli … tescil numaralı “…”, markalarının 37. sınıfta tescilli … sayılı “…” markası ile SMK 6/1 anlamında markaları teşkil eden unsurların ve “…” ibaresinin özgün bir ibare olması nedeniyle iltibasa yol açacak benzerlik bulunmadığı, 04. 07 ve 12. sınıflarda “…” ibareli ilk tescilin davacı tarafça yapıldığı, “…” ibaresinin davacı taraf ile özdeşleşmiş bir marka olduğu, ancak coğrafi bir bölgeyi ifade eden “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin daha düşük olduğu ve ayırt edici bir ibareyi tamamlar şekilde markanın tescilinin engellenmemesi gerektiği, davalı markasında yer alan “…” ibaresinin ayırt edici bir ibare olması nedeniyle hükümsüzlüğünün istenemeyeceği, davacının dava gerekçeleri arasında SMK 6/3’ü de göstermesi nedeniyle kullanmama def’inin dikkate alınmayacağı, davacı şirketin çok uzun zamandan beri iş makinesi ürettiği, sattığı ve bayilikler verdiği, bu satış faaliyetinin doğal sonucu olarak servis hizmeti de verileceği, 07 ve 12. sınıf ile 37. sınıfın kısmi bağlantısı ve hayatın olağan akışı dikkate alındığında şirketin özellikle “inşaat araç ve gereçlerinin ve iş makinelerinin kiralanması” hizmetleri bakımından eskiye dayalı kullanımının var olduğu, ancak bu kullanımın sadece “…” ibaresini kapsadığı, “…” gibi ayırt edici bir işarete teşmil edilemeyeceği, ticaret unvanı benzerliğinin ayrıca markasal kullanıma konu edilmeme halleri dışında tek başına marka hükümsüzlük sebebi olamayacağı, davalı tarafın da uzun zamandan beri fiilen ticaret unvanını kullandığı, davacının SMK 6/6 uyarınca salt ticaret unvanı benzerliğinden dolayı marka hükümsüzlüğü talep edemeyeceği, davacı adına tescilli “…” veya “…” markası lehinde SMK 6/4 anlamında verilmiş bir tanınmışlık kararı bulunmadığı, dosyaya sunulan delillerden davacı tarafın “…” markasının tescil sınıfı olan 07 ve 12. sınıfta bilinirliğe sahip olduğu, bu sınıflar bakımından SMK 6/5 anlamında tanınmış bir marka sayılabileceği, bu faaliyetin doğal sonucu olarak da özellikle “inşaat araç ve gereçlerinin ve iş makinelerinin kiralanması” hizmetleri bakımından dolaylı olarak bilinirliği olduğu, ancak bu tanınmışlığın sadece “…” ibaresini kapsadığı, “…” gibi ayırt edici bir işarete teşmil edilemeyeceği, dosyaya sunulan deliller ve davalı tarafın uzun zamana yayılmış marka başvuruları dikkate alındığında somut olay bakımından davalıya atfedilecek kötü niyet bulunmadığı, davacı tarafın markasının kendi internet sitesi www…..com adresinde “…” ve küçük karakterde tam unvan, davalı tarafça ise kendi internet sitesi www…com adresinde “…” olarak kullanıldığı, inceleme tarihi itibariyle kesinleşen Ankara 2. FSHM 2015/311-2016/266 sayılı kararına konu olan “…” markasının huzurdaki dava konusu “…” markası ile aynı karakterde olmadığı, “…” ibaresinin ticaret hayatında herkes tarafından kullanılan ibarelerden olması hasebiyle “…” kelimesinin ifade ettiği ayırt ediciliği haiz olmadığı…” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, davalıya ait markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini talebine ilişkindir. Davacı taraf davalının markasının hükümsüz kılınmasını istemiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Yargılama sonunda davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekilince istinaf edilmiştir. İstinaf incelemesi istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek yapılmıştır. Dosyanın incelenmesinde hükümsüzlüğü istenilen davalıya ait markanın … tescil numaralı “…” ibareli olup, 14/02/2017 tarihinde 37. Sınıftaki tescil edildiği görülmüştür. Davacı vekilinin başlangıçta davasını 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesine dayandırdığı, daha sonra verdiği ıslah dilekçesi ile 6/5 ve 6/6 maddelerine de dayandığı anlaşılmıştır. Her ne kadar yargılama sırasında alınan bilirkişi raporlarında hükümsüzlük koşulları oluşmadığı yolunda görüş bildirilmiş ise de ilk derece mahkemesince bu görüşlere itibar edilmemiştir. Dairemizce yapılan değerlendirmede ise davacının … tescil numaralı … ibareli markasının 37. Sınıfta da tescili bulunduğu, dolayısıyla sınıfsal yönden benzerlik bulunduğu, her iki marka yönünden de yapılan değerlendirmede … ibaresinin daha ön planda bulunuğu, … ibaresinin yeterince markaya ayırt edicilik kazandırmadığı ve Yargıtay 11. HD’nin aynı taraflar arasındaki benzer bir davada davalıya ait … markasının 37. Sınıftaki ” inşaat hizmetleri, inşaat araç-gereçlerinin ve iş makinelerinin kiralanması hizmetleri. Kara araçları servis istasyonu hizmetler” bakımından davacının YİDK kararına itirazının reddine dair açılan davada davanın kabulüne dair kararı önce bozduğu, daha sonra karar düzeltme başvurusu üzerine yapılan incelemede 2018/4828E.-2021/2346K. Sayılı ilamı ile bozma ilamının kaldırılarak ilk derece mahkemesi kararının onanmasına karar verildiği anlaşılmakla ve bu kararın da huzurdaki dava yönünden emsal nitelikte bulunduğu kanaatine varılmakla davalı vekilinin istinaf talebinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, – İstinaf aşamasında davacının gider avansından kullanıldığı anlaşılan 30 TL posta ve tebligat masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.02/02/2023