Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/784 E. 2021/2044 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/784 Esas
KARAR NO: 2021/2044 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/10/2020
NUMARASI: 2017/190 E. – 2020/299 K.
DAVA: TECAVÜZÜN REF’İ, ÖNLENMESİ
BİRLEŞEN İSTANBUL 2.FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİNİN 2015/132 ESAS SAYILI DOSYASINDA:
DAVA: TECAVÜZÜN MEN’İ
KARŞI DAVA: ESER SAHİPLİĞİNİN TESPİTİ
KARAR TARİHİ: 02/12/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Dosyada asıl davanın İstanbul FSHHM’nin 2001/1438 Esas sayılı olduğu, daha sonra yeni mahkeme açılması ve dosyanın devredilmesi nedeniyle İstanbul 3. FSHHM’nin 2006/29 Esas sayısını aldığı, İstanbul Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2002/914 Esas sayılı dosyasında davacı … tarafından, … aleyhine, 24/12/2002 tarihinde açılan maddi ve manevi tazminat talepli davanın, mahkemenin 13/05/2003 tarihli 2003/233 Karar sayılı kararıyla, mahkemenin 2001/1438 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği,
İstanbul 2. FSHHM’nin 2015/132 Esas sayılı dosyasında davacı … tarafından davalılar … Ltd. Şti, … ve … aleyhine, “…” isimli eserin eser sahibinin davacı olduğunun tespiti talebiyle dava açıldığı, birleşen davaya karşı dava olarak, davalılardan … tarafından davacı-karşı davalı …’e “…” simli eserin eser sahibinin davacı olduğunun tespiti talebiyle karşı dava açıldığı, mahkemenin 26/08/2015 tarihli 2015/132 Esas-2015/186 Karar sayılı kararıyla, davanın İstanbul 3. FSHHM’nin 2012/289 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği görülmüştür.İstanbul 1. FSHHM’nin 2002/913 Esas sayılı dosyasında davacı … tarafından, davalı … aleyhine Tazminat talepli dava açıldığı ve davanın İstanbul 3. FSHHM’nin 2012/289 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği, görülmüştür. Mahkemenin gerekçeli kararından; yargılama devam ederken HSK’nun 02/08/2017 tarihli ve 1071 sayılı kararı uyarınca İstanbul 3. ve 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemelerinin 08/08/2017 tarihi itibarıyla faaliyetlerinin durdurulmasına, 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan dava, iş ve arşiv dosyalarının 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine devrine karar verildiği ,dava dosyasının, uyap tevzii bürosunca mahkemenin 2017/190 esas numarasına kaydedildiği, daha önce bu dava dosyası içine İstanbul 2.FSHHM’nin 2015/132 esas- 2015/186 karar ve 26.8.2015 tarihli birleştirme kararı ile 3.FSHHM’nin 2012/289 esas sayılı dosyası ile birleştirildiği anlaşılmıştır. İstanbul 3. FSHHM’nin 01/11/2012 tarihli ara kararında; “Dosyamız ile birleşen İstanbul 1. FSHHM’nin 2002/914 Esas sayılı dosyası ile dava dosyamızdaki davalı-k. Davacı … tarafından açılan davanın tefriki ile yeni bir esasa kaydedilmesine, asıl dava dosyasının, davalı-karşı davacı … Ltd. Şti’nin karşı davasının ve birleşen İstanbul 1. FSHHM’nin 2002/913 Esas sayılı dosyasının HMK 150/5 maddesi gereğince açılmamış sayılmasına” karar verildiği, açılmamış sayılmasına ilişkin kararın 10/01/2014 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Tefrik kararı verilerek yeni bir esas numarası alan davaların, İstanbul 1. FSHHM’nin 2002/914 Esas sayılı dosyasında … tarafından … adına açılan tazminat talepli dava ile, birleşen 2015/132 Esas sayılı dosyada davalı-karşı davacı … tarafından davacı-karşı davalı … aleyhine açılan karşı dava olduğu, diğer davaların açılmamış sayılmasına karar verilerek kesinleştiği anlaşılmıştır.
İSTANBUL FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ’NİN 2002/914 ESAS SAYILI DAVA; Davacı … vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin … isimli eserin yaratıcısı olduğunu, davalının müvekkilinin eserini sanki kendisine aitmiş gibi “…” adıyla … isimli yorumcuya seslendirterek, kliplerini yayınlattığını, albümlerini piyasaya sürdüğünü beyanla uğradığı zararların tazmini yönünden davalıdan 10.000.000.000 TL (ETL) maddi, 20.000.000.000 TL (ETL) manevi tazminatın en yüksek faizi ile birlikte tazminini talep etmiştir.
İSTANBUL 2.FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİNİN 2015/132 ESAS SAYILI DOSYASI:
DAVA:Davacı … vekili dava dilekçesinde; sözü ve müziği müvekkiline ait … isimli eserin davalı … tarafından yayınlanan ve sanatçı … tarafından seslendirilen “…” isimli yapımda eser sahibi olarak … isminin yer alması nedeniyle müvekkilinin hakları ihlal edildiğinden, maddi ve manevi tazminat haklarını saklı tutarak, “…” isimli esere ve eserin icrasına karşı girişilen haksız tecavüzün önlenmesi ve kaldırılmasını talep etmiştir.
KARŞI DAVA; Davalı- k.davacı … vekili karşı dava dilekçesinde; dava konusu eserin “…” adı ile Beyoğlu …Noterliğinin 09/02/1999 tarih ve … yev.nolu beyannamesi ile müvekkili … adına tescil edildiğini, eserin ilk olarak … tarafından … ismiyle seslendirildiğini, müvekkili tarafından eserin yayınlanması, dağıtılması, basılması, men’i ve toplatılması için İstanbul FSHHM nin 2001/1438 E. Sayılı dosyası ile dava açıldığını, davanın şuanda İstanbul 3.FSHHM’nin 2012/289 E.sayılı dosyası ile derdest olduğunu, dava devam ederken davacı tarafından beyannamenin sahteliğinin ileri sürüldüğünü, İstanbul 7.ACM’de açılan davada 2015/57E. ve 2015/119 K.sayılı kararıyla müvekkilinin beraatine karar verildiğini, temyiz sonucunda görevsizlik nedeniyle kararın bozularak İstanbul 14.Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/132 E.sayılı dosyası ile ceza davası açıldığını, davacının tedbir talebinin İstanbul 1.FSHHM’nin 2015/14 D.İŞ sayılı dosyası ile reddedildiğini, tedbir talebi reddedilince bu davanın açıldığını, davanın İstanbul 3. FSHHM’nin 2012/289 E.sayılı dosyasında birleştirilmesine, karşı davada müvekkilinin … grubunun kurucusu olduğunu, sözü ve müziği müvekkiline ait eserin davacı-karşı davalı … tarafından … adıyla kullanılmaya başlanıldığını beyanla “…” isimli eserin …’e ait olduğunun tespitini talep ve dava etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 21.10.2020 tarihli 2017/190 E. – 2020/299 K. sayılı kararıyla; “…Toplanan tüm deliller birlikte incelendiğinde; Dava konusu işlem Noterlik İşlemleri Hükümleri başlığı altında toplanan Noterlik Kanunu’nun üçüncü bölümünde bulunan Noterlik Kanununun 82. maddesinin üçüncü paragrafında (bu kısmın üçüncü bölümü hükümlerine göre Noter tarafından yapılan imza onaylaması ve onaylanan imzanın ilgiliye ait olduğunu belgeleme niteliğinde olup Hukuki işlemlerin içindekileri kapsamaz. Bu işlemlerde imza ve tarih sahteliği sabit oluncaya kadar geçerlidir. Dolayısıyla 9 Şubat 1999 tarihli … yevmiye sayılı işlemde İmza hangi kişi tarafından, hangi tarihte noter dairesinde onaylandığı şeklindedir. Noterlik kanunu 90 ve müteakip maddelerine uygun onaylama işlemi olup, keza Noterlik Kanunu 82/3 maddesine göre de aksi ve sahteliği kanıtlanamamıştır. Yine heyette yer alan adli tıp ve belge inceleme uzmanı bilirkişisinin değerlendirmesine göre; dosyada mevcut imza ve yazı örnekleri dikkate alındığında, sahtecilik yapıldığını gösterir herhangi bir bulguya rastlanmadığı hususu da belirlendiğinden gerek ceza yargılamasına ait kesinleşmiş mahkeme ilamları ve ilam içeriğindeki gerekçeler nazara alındığında: Beyoğlu 3. Asliye Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sırasında celp edilerek 27/03/2009 ve 04/10/2009 tarihli oturum zabıtlarına geçirilen yevmiye defteri ve cilbentlerin yapılan tetkikinde de cilbentteki işlemin sanık … adına yapıldığının, buna mukabil yevmiye defterinde ise … isminin yazılı olduğunun, işleme ilişkin noterlik makbuzunda da aynı şekilde … isminin yer aldığının, yevmiye defterinin 312. sayfasında herhangi bir tahrifat bulunmadığının, fotokopisindekinin aksine sayfanın aslının gölgeli olmadığının, fotokopisinin gölgeli çıkmasının ise yevmiye defterinin kalın olması ve sayfanın fotokopi makinesine tam olarak oturmamasından kaynaklandığını, aynı şekilde suç ve dava konusu işlemin bulunduğu cilbentte sahtecilik yapıldığını gösterir herhangi bir tahrifat, bulgu, iz ve emareye rastlanılmadığının açıkça tespit edilmiş olması, noter bilirkişi tarafından da raporda belirtildiği üzere 504 sayfa yevmiye defterinin aslı cilbendde işlem aslı tetkik edildiği A,B,C, isimli cilbendlerde ayrı ayrı tetkik edilerek yevmiye numarasında bir sapma ve evrakın saklanmasında yapıştırılmasında bir hata ve usulsüzlük görülmediğinin belirlendiği, davacının ileri sürdüğü hususların mahkeme tutanağına geçirilmesi suretiyle de incelenmiş olduğu, dolayısıyla toplanan tüm deliller dikkate alındığında mahkemece hükme dayanak yapılan denetim ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu kapsamına göre de birleşen dosyada karşı dava yönünden “…” isimli eserin( Noter belgesinde … ismiyle tescil edilmiştir) eser sahibinin … olduğunun anlaşıldığı, davacı … tarafından tecavüz istemli açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle;”1-…” isimli eserin eser sahibinin … olduğunun tespitine, (Birleşen dosyada karşı davacı …’ün açtığı davada) 2-Davacı yanca açılan davanın reddine, (… tarafından açılan davaların) ” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURULARI: Asıl davada davacı, birleşen davada davacı/k.davalı … vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkemenin uyuşmazlığın tespitinde fahiş bir yanılgıya düştüğünü, davalı tarafın talebinden farklı başka bir konuda karar verdiğini, usul ve kanuna aykırı olarak HMK 26.maddesine uygun olmayan şekilde hatalı karar verildiğini, birleşen 2015/132 E.sayılı dosyasında, davalılardan … vekilinin karşı davada “…” isimli eserin kendisine ait olduğunun tespitini istemesine rağmen mahkemenin talepleri dışında “…” isimli eser hakkında karar verdiğini, davalının mahkemeyi yanıltıcı beyanlarda bulunduğunu, İstanbul 3.FSHHM’nin 2016/29 E. – 2012/240 K.sayılı 01.12.2012 tarihli kararla … tarafından açılan asıl ve birleşen davaların açılmamış sayılmasına karar verildiğini, mahkemenin kapatılması ile dosyanın İstanbul 1.FSHHM’nin 2017/190 E.sayısını aldığını, mahkemenin önceki ara kararlarına uymadığını, 04.04.2007 tarihli ara kararda; bir noter ve bir hukukçu bilirkişi tarafından yerinde inceleme kararı verilmesine rağmen, yerinde inceleme yapılmadığını, mahkemenin sonraki ara kararı ile sahtelik iddiasının bu davada incelenmesinin müşkilat yaratacağı gerekçesi ile ihbarda bulunduğunu, açılan ceza davasında beraat kararı verilmişse de, Yargıtay’ca beraat hükmünün bozularak zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine karar verildiğini, mahkemenin tayin ettiği Noter bilirkişisinin evrakların düzenlendiği Beyoğlu … Noterliğine gidip, bu hususlar hakkında yerinde inceleme yapacağı yerde dosya üzerinde inceleme yapmakla yetinildiğini, bilirkişinin raporunda; yevmiye defterinde işlem sahibinin … yerine … yazılmış olmasının keza noterlik tablosunda da bu ismin yer almasının normal bir şeymiş gibi esaslı konu olmadığını belirtecek kadar işini savsakladığını, fotokopi evraklar üzerinde inceleme yaptığını, Noterlikte …’e ait evrakların yok edilerek, şarkı sözü, nota ve beyannamelerin sahte olarak sonradan ilave edildiğini, Noterde evrakların Ciltbent denilen deftere sayfa sayfa ve ardarda yapıştırılarak konulduğundan oradan çıkarılmalarının mümkün olmadığını, bütün defter halinde noterlerde muhafaza edildiğini, Noterlik Makbuzu ve Yevmiye Defteri sayfasının ise … adına düzenlendiğini, noterlik makbuzunda değerli kağıt adedi 1 olarak belirtilmişse de karşı tarafın sunduğu evraklarda 4 adet değerli kağıt mevcut olduğunun tespit edileceğini, …’in Noter tastikli beyanından bu gerçek evrakın sadece bir imza beyannamesi olduğunu, bilirkişinin raporunda bu hususlara değinilmediğini, alınan noter masrafı konusunda da inceleme yapılmadığını, Beyoğlu CBS nin 2007/22161 Sor.nolu 19.12.2007 tarihli iddianamesinde de bu hususun açıkça belirtildiğini, ceza dosyasındaki …, Noter …, Noter Katibi …, Noter Başkatibi …’ın beyanları tanık …nın beyanlarının haklılıklarını gösterdiğini, gerek MESAM kayıtlarında gerekse Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğünden celp edilen tescil belgelerinden … isimli müzik eserinin eser sahibinin müvekkili olduğunun bilirkişi tarafından değerlendirilmediğini beyanla mahkeme kararının kaldırılarak asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Asıl davada davalı, birleşen davada davalı /k.davacı … vekilinin istinaf dilekçesine cevabında; 2017/190 E.sayılı dosyaya yönelik davacının istinaf başvurusunda eser isminin hatalı yazılmasının yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğini, dosya içeriğine rağmen davalarının açılmamış sayılmasına karar verildiğini yönünde gerçekle bağdaşmayan beyanlarının bulunduğunu, iki ayrı ceza dosyasında ve bu davada alınan bilirkişi raporlarında Noterlik Belgesi üzerinde tahribat bulunmadığının tespit edildiğini, yerinde inceleme yapılması talebinin yersiz olduğunu, Beyoğlu 3.ACM’nin 27.03.2009 tarihli celsesinde; yevmiye defteri ile ciltbent’in mahkemece incelenerek zapta geçirildiğini, yevmiye defteri sayfasının fotokopisinin aksine gölgeli olmadığının görüldüğünü, mahkemenin gerekçeli kararında fotokopinin gölgeli çıkmasının yevmiye defterinin kalın olması ve sayfanın fotokopi makinasına tam olarak oturmamasından kaynaklandığının anlaşıldığını açıkladığını, mahkemenin ciltbent’de tahribat yapıldığına ilişkin bir bulguya rastlanılmadığından yevmiye defteri ve makbuzun karışıklık nedeniyle … adına yazıldığının ve sahtecilik yapılmadığının kabul edilerek sanıkların beraatine karar verildiğini, davacının sanki fotokopi üzerinde inceleme yapılmış gibi beyanda bulunduğunu, MESAM ve Kültür Bakanlığından celp edilen belgelerin eser sahipliğinin tespitinde önem arz etmediğini, noter belgesinin bu belirtilen evraklardan yıllar önce düzenlediği gözetildiğinde, davacının haksızlığının anlaşılacağını, müvekkilinin iki kez beraat ettiğini beyanla davacı istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir. Asıl davada davalı, birleşen davada davalı /k.davacı … vekilinin katılma yoluyla ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkeme kararında müvekkiline ait olduğu tespit edilen eserin isminin sehven … olarak yazılması nedeniyle eserin isminin … olarak düzenlenmesine, asıl ve birleşen dava yönünden ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken tek ücret takdirinin hatalı olduğunu beyanla mahkeme kararının kaldırılarak, eksik hükmedilen vekalet ücretindeki hatanın giderilmesini talep etmiştir. Davalı … Ltd Şti istinaf dilekçesine cevabında; davacı …’un istinaf başvurusunun kötüniyetli olduğunu, davanın da kötüniyetli olarak açıldığını, dosyada bir kök, bir ek rapor ve tekrardan yeni bir bilirkişiden rapor alındığını, İstanbul 1.FSHHM’nin bir rapor daha aldığını, tamamında …’ün eser sahibi olduğu görüşünün beyan edildiğini, davalı …’ün Beyoğlu …Noterliğinin 09.02.1999 tarihli ve … yev.nolu belge ile eseri kendi üzerine tescil ettirdiğini, davacının ise İzmir …Noterliğinin 25.04.2000 tarihli … yev.nolu belgesi ile eseri üzerine kaydettirdiğini, bekletici mesele yapılan ceza dosyasında beraat kararı verildiğini beyanla kötüniyetli olarak istinaf başvurusu yapan davacının istinaf taleplerinin reddine, disiplin para cezası uygulanmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı … vekilinin istinaf dilekçesine cevabında; davalının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Davacı …’in İzmir …Noterliğinin 25.04.2000 tarihli … yev.nolu Noter Tespit Belgesi ile “…” isimli eserin güfte ve bestesinin kendisine ait olduğunu tespit ettirdiği görülmüştür. Davacının İzmir …Noterliğinin 17 Ekim 2001 tarihli … yev.nolu muvafakatname ile … Ltd.şirketine … isimli eserin kullanımı konusunda muvafakat verdiği anlaşılmıştır. İstanbul 2.fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2015/132 Esas Sayılı Dosyası’nda karşı davacı … tarafından Beyoğlu … Noterliği’nin 09 Şubat 1999 tarihli … yevmiye numaralı beyannamesinde “…” isimli eserin söz ve müziğinin kendisine ait olduğunu tespit ettirdiği görülmüştür. İstanbul 1.FSHHM’nin 2015/14 D.İŞ sayılı dosyasında; Musiki Eser Sahipleri Grubu Meslek Birliğinin yazı cevabından söz, besteci, aranjör sıfatıyla …’ün “…” isimli “…” mısrası ile başlayan müzik eserini 22.09.2004 tarihinde tescil ettirdiği görülmüştür. Tespit dosyasındaki MESAM yazı cevabından; … eserinin MESAM’a da tescil ettirildiği anlaşılmıştır. MESAM üye eser bildirim listesinden “… ” isimli eserin … adına kayıtlı olduğu 23.01.2001 tarihinde kaydedildiği görülmüştür. …’in mahkemeye sunduğu 22.01.2002 tarihli dilekçede; “…’ü tanımadığını. Onun adına ne 1999 Şubat ayında, ne de başka bir tarihte Beyoğlu …Noterliğine gidip herhangi bir işlem yaptırmadığını, belge çıkartmadığını, beyanname tasdik ettirmediğini, onun adına Noter ücreti ödemediğini ve makbuz almadığını, kendisi adına herhangi bir nota ve şarkı sözü tescil ettirmediğini. Bu sektörle yakından uzaktan bir ilgisinin bulunmadığını” beyan ettiği. Dilekçe ekinde Beyoğlu …Noterliğinin 16.12.1999 tarihli … yev.nolu imza beyannamesini ibraz ettiği görülmüştür. İstanbul CBS’nin 2007/35817 sayılı soruşturmasında ifade veren İstanbul Beyoğlu …Noteri …’un ifadesinde; işlemin yapıldığı 09.2009 tarihinde beyanname işlemlerini yapmakla görevli kişinin Noterlik Başkatibi … olduğunu, veznede yetkili memurun … olduğunu, Noterlik işlemlerinin yürütülme şekli gereğince beyannamenin üzerinde kayıtlı olan tarih ve yevmiye numarası ile veznede gerçekleştirilen yevmiye defteri kayıt defteri ve yevmiye numarası noterlik makbuzunda mevcut tarih yevmiye numarası ve işlem sahibi kişinin aynı olması gerektiği, farklı olmaması gerektiğini, somut olaydaki farklılığın nedenini bilemediğini söylemiştir. Beyoğlu 3.Asliye Ceza Mahkemesinin 2007/1256 E.sayılı dosyasında; sanık olarak ifadesi alınan …’ın dava konusu olayda sanık …’ün imzasını noter dışında bizzat kendisinin aldığını, şuanda nerede aldığını hatırlamadığını, imza beyannamesinin ve farklı beyannamenin ayrı bir kodu olduğunu, …e ait noterlik belgesinin imza beyannamesine ait olmayıp, herhangi bir beyannameye ait olduğunu, bu makbuzun …’e ait işleme ilişkin olduğunu, makbuzun kalabalık nedeniyle karışıklıktan farklı isim adına kesilmiş olabileceğini beyan etmiştir. Aynı ceza dosyasında sanık olarak ifadesi alınan sanık …’ün ifadesinde; dava konusu işlemi noterde kendisinin yaptırdığını, kimi zaman stüdyosunda onay yaptırdığını, büyük ihtimalle stüdyo da yapıldığını, …’i tanımadığını, … Grubunun stüdyosunu açtığını, daha sonra başka bir firma ile anlaşarak albüm yaptıklarını, kendisinin … isimli parçasını … ismiyle kullandıklarını, klip çektiklerini, ancak kendisi adına noterden onaylı olduğunu beyan etmiştir. Aynı ceza dosyasında Tanık olarak dinlenen …nın yeminli ifadesinde; … Grubunda gitarist olarak çalıştığını, yakın arkadaşı …’ün stüdyosunda çalışırken bu parçanın bestesinin ortaya çıktığını, şikayetçinin bestelediğini, kendilerinin de çaldığını, …’ün de yanlarında olduğunu, 1999 yılında parçalarını bilgisayar ortamına kaydettiğini, 2001 yılında dava konusu parçanın ortaya çıktığını, daha önce bestelenmesinin ve bilgisayar ortamına kaydedilmesinin mümkün olmadığını, …’ün ortağının … olduğunu, 6 ay sonra … bey’in arayarak … şarkısını beraber çalıştığı sanatçının albümünde kullanmak istediğini söylediğini, parçayı kendilerinin kullanacağına dair cevap verdiğini beyan etmiştir. Aynı ceza dosyasında Tanık olarak dinlenen … yeminli ifadesinde; 90 ‘lı yıllarda Taksimde ticarethanesinin bulunduğunu, noterlere gittiğini, Beyoğlu …Noterliğine de gitmiş olabileceğini, ancak ne sanıkları ne de şikayetçiyi tanımadığını, makbuzu da hatırlamadığını söylemiştir. Mahkemece İTÜ Mimarlık Fakültesi Öğr.Görevlisi Dr. … ve Prof. …’dan alınan raporda; uyuşmazlık konusu fikri ürünün FSEK 3.maddesi kapsamında bir müzik eseri niteliğinde olduğunu, dosyaya sunulan eser nüshaları örneği üzerinde her iki tarafın adının bulunması nedeniyle FSEK 11/1 maddesi kapsamında eser sahipliği sorununun çözülemeyeceğini, noter görevlisi tanık …’ın “işlem mahallinde yapılmıştır.” şeklindeki beyanında çelişki bulunduğu kabul edilirse 09.02.1999 tarihli noter belgesinin geçerliliğinden yola çıkılarak davacı …’ün eser sahibi olarak kabul edilmesi gerektiği, ancak aksi taktirde Adli Tıp Grafoloji bölümüne tezkere yazılarak belgedeki …’e ait imzanın yaşının tespit edilip edilemeyeceğini sorulmasında hukuki yarar umulabileceği, eser sahipliği sıfatının davacı …’e aidiyetinin kabulü halinde davacının mali haklarından çoğaltma, dağıtım, icra ve umuma iletim haklarının ihlali anlamında olduğu, manevi haklardan umuma arz, eser sahibinin belirtilmesi, eserin adının değiştirilmesi haklarının ihlal edildiğini, FSEK 66.madde uyarınca tecavüzün ref’ini, FSEK 69.uyarınca tecavüzün men’ini talep edebileceğini beyan etmişlerdir. Bilirkişi heyetinden alınan ek raporda; 15.06.2003 tarihli raporun 9.sayfasındaki Adli Tıp Grafoloji Bölümüne tezkere yazılarak 09.02.1999 tarihli noter belgesindeki davacı …’ün imza yaşının tespiti gerekip gerekmediği şeklindeki görüşe mahkemece itibar edilmediği anlaşıldığından dava konusu esere ilişkin eser sahipliği sıfatının 09.02.1999 tarihli noter belgesi uyarınca davacı …’e ait olduğunu beyan etmişlerdir. Mahkemece hukukçu bilirkişi …, Adli Tıp uzmanı … ve … tarafından hazırlanan 18.06.2019 tarihli bilirkişi raporunda;Noterlik işlemi yönünden yapılan incelemede; söz konusu işleme bakıldığında işlemin Noterlik kanunu 9.kısım birinci ve üçüncü bölüm maddelerine uygun olduğu, 1512 sayılı Noterlik kanunu 90,91,92 ve 93.maddelerine göre hazırlanmış onaylama bir işlem olduğunun görüldüğü, Beyoğlu …Noterliği işlemin; noter işlemleri bir nevi usul yasası olan Noterlik Kanunu yönetmeliğinin 21,22 ve 23. maddelerine göre … İsimli katip tarafından işlemler (22) servisinde yazıldığı, vezne (23) mühürlendiği ve gerekli yevmiye numarası ve kaşelerin basıldığı onaylandığı (21) konularında esas yönünden bir eksiklik görülmediğini, iddia edildiği gibi yevmiye defterinde yevmiye numarası karşısında …’ün yerine … yazılmış olmasının, keza makbuzda bu ismin görünmesinin işlemin esası ile ilgili bir konu olmadığı, tali bir konu olduğu, … soyadlı şahsın Noterin bulunduğu semtte Taksim çevresinde bulunabileceği,başka bir tarihte gene aynı kod altında bir işlem yaptırması ihtimali sebebiyle Noterde kullanılan vezne programında bilgisayar beyninde bu ismin oturduğu klavye hatası ile o anda çağrılmış makbuza adının yazılmış olabileceğinin düşünüldüğü, ama tetkik edilen dosyalar kapsamında esas olanın ilgili …’ün beyanname altında ve eklerinde imzasının esas alınması gerektiğini, ayrı ayrı dosyalara gelmiş … yevmiye numaralı işleme ve ekine bakıldığında (imza dahil) herhangi bir tahrifata rastlanmadığını, değerli kağıt sayfasının A 4 büyüklüğünde olabileceği gibi, çok büyük de olabileceğini, sayfa değil varak olduğunu, Beyoğlu 3.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2007/1256 Esas 2009/ 658 karar sayılı 11/11/2009 tarihli gerekçeli kararında,sanıkların ayrı ayrı beraatine dair (noter memurları da dahil) işbu kararın beşinci sayfasında delillerin takdiri ve gerekçesinde:”Beyoğlu …Noterliği’ne ait … beyanname ‘…’ parçasının sahibi … tarafından imzalandığı arkasına kaşe ve mühür basıldığı, keza 504 sayfa yevmiye defterinin aslı, cilbendde işlem aslının tetkik edildiği, A,B,C, isimli cilbendlerde ayrı ayrı tetkik edilerek yevmiye numarasında bir sapma ve evrakın saklanmasında yapıştırılmasında bir hata ve usulsüzlük görülmediğinin mahkeme tutanağına geçirilmesi ile yukarıdaki kanaatlerinin doğrulandığını, İstanbul 14.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/132E.sayılı gerekçeli beraat kararının 4. sayfasının 2. paragrafında (Beyoğlu …Noterliği’ne ait suç ve dava konusu evrakın (müzik eserinin tesciline ilişkin beyanname ) yer aldığı yevmiye defterinin 312,sayfasındaki … numaralı beyannamede … isminin yazılı olduğu,beyanname ile tescil edilen “…” başlıklı müzik notasının altında sanık …’ün isim ve imzalarının bulunduğu ,beyannamenin arka yüzünde ise 09/02/1999 tarih ve No:… kaşesi olup,üzerinin Noterlikçe mühürlü ve imzalı bulunduğu, söz konusu işleme ilişkin … numaralı,09/02/1999 tarihli … sıra numaralı makbuzda ise … isminin yazılı bulunduğu, nitekim Beyoğlu 3.Asliye Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sırasında celp edilerek 27/03/2009 ve 04/10/2009 tarihli oturum zabıtlarına geçirilen yevmiye defteri ve cilbendlerin yapılan tetkikinde de cilbenddeki işlemin sanık … adına yapıldığının buna mukabil yevmiye defterinde ise … isminin yazılı olduğunun, işleme ilişkin noterlik makbuzunda da aynı şekilde … isminin yer aldığının, yevmiye defterinin 312.sayfasında herhangi bir tahrifat bulunmadığının, fotokopisindekinin aksine sayfanın aslının gölgeli olmadığının ,fotokopisinin gölgeli çıkmasının ise yevmiye defterinin kalın olması ve sayfanın fotokopi makinesine tam olarak oturmamasından kaynaklandığının, aynı şekilde suç ve dava konusu işlemin bulunduğu cilbentte sahtecilik yapıldığını gösterir herhangi bir tahrifat,bulgu,iz ve emareye rastlanılmadığının tesbit edilerek tüm bu hususların duruşma tutanağına aktarıldığı yapılan yargılama, toplanan deliller iddia ve sanık savunmaları ,Beyoğlu …Noterliği’nin suç ve dava konusu işleme ilişkin noterlik evrakı,yeminli tanık anlatımları, İstanbul Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin dava dosyası evrakı ile tüm dosya kapsamından sabit olup) diyerek noter memurları dahil beraat kararı verildiğini, Davaya konu şarkının melodi ile yarattığı ahenk, sıra bağlılık ve ritim yönüyle hususiyet arz eden FSEK 3 anlamında müzik eseri olduğu, Davacı her ne kadar … isimli müzik eserinin söz ve bestesinin kendisine ait olduğunu iddia etmişse de davalı … tarafından davacının delillerinden önce davaya konu eserin … ismi ile daha önce notere tespit ettirmesi dikkate alındığında davacının eser sahibi olmadığı eser sahibinin davalı … olduğu, davacı taleplerinin bu çerçevede haklı olup olmadığının takdirinin mahkemeye ait olacağı beyan edilmiştir. Mahkemece bekletici mesele yapılan İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/132 ESAS, 2015/283 karar nolu VE 10/09/2015 Tarihli ilamı incelendiğinde; katılan … , SANIK …, …, …, …, hakkında Kamu Görevlisinin Resmi Belgede Sahteciliği suçundan kamu davası açıldığı fiziken celp edilip incelenen dosya kapsamı ve gerekçeli karar evrakına göre; Müşteki …’in İstanbul 3. Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2001/1438 esas sayılı dava dosyası üzerinden yürütülen mali haklara tecavüz davasının yargılaması sırasında vermiş olduğu dilekçesinde sanıklardan …’ün Beyoğlu …Noterliği’nde görevli olan diğer sanıklarla birlikte noterlikte mevcut … isimli şahsa ait 09/02/1999 tarih ve … yevmiye sayılı beyanname evrakını yok ederek, yok edilen söz konusu evrak yerine sahte olarak düzenlenmiş “…” adlı müzik eserinin söz ve notalarının telif hakkının sanık …’e ait olduğuna ilişkin beyannameyi koydukları ve sanık …’ın sahte beyannameyi 26/12/2001 tarihli dilekçesi ekinde İstanbul 3. Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesine ibraz ederek kullandığını iddia etmesi ve İstanbul 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince ihbar ve suç duyurusunda bulunulması üzerine soruşturma başlatıldığı, Beyoğlu CBS tarafından düzenlenen 19/12/2007 tarih ve 2007/22161 soruşturma, 2007/9378 esas nolu iddianame ile sanıkların eylem ve irade birliği içerisinde hareket ederek resmi belgede sahtecilik suçunu işledikleri iddiasıyla eylemlerine uyan 5237 sayılı TCK.nun 7/2, 37 ve 38. maddeleri delaletiyle 204/1-3, 53 ve 54 maddeleri gereğince ayrı ayrı cezalandırılmalarına karar verilmesi istemiyle haklarında kamu davası açıldığı, Beyoğlu 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nce yapılan yargılama neticesi 11/11/2009 tarih ve 2007/1256 esas, 2009/658 karar sayılı karar ile sanıkların atılı suçu işlediklerinin sabit olmadığı gerekçesiyle ayrı ayrı beraatlerine dair verilen kararın katılan tarafından temyiz edilmesi üzerine kanun yolu incelemesini yapan Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin, mahkemesince usul ve yasaya uygun bulunduğundan hükmüne uyulan, 22/01/2015 tarih ve 2013/3057 esas, 2015/935 karar sayılı kararıyla “…sanık …’ün suç tarihinde noter başkatibi olarak görev yapan sanık … ile diğer noter çalışanları sanıklar … ve …’ı azmettirmesiyle sanıkların iştirak halinde sahte noter beyannamesi düzenlediklerinin iddia olunması karşısında eylemin, suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK.nun 339/1-2 maddeleri ve suç tarihinden sonra yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK.nun 204/2-3 maddelerinde öngörülen memurun (kamu görevlisinin) resmi belgede sahteciliği suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delillerin takdir ve değerlendirmesinin üst dereceli ağır ceza mahkemesine ait olduğu gözetilip görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yargılamaya devamla yazılı şekilde beraat kararı verilmesi” nin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verdiği, Beyoğlu (Kapatılan) 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nin yerine kurulan ve dosyalarının devredildiği İstanbul 17. Asliye Ceza Mahkemesi’nce Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin söz konusu bozma ilamına uyularak ilam doğrultusunda görevsizlik kararı verilerek, dava dosyasının tevzien İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildiği, yapılan yargılama sonunda suç ve dava konusu müzik eserinin tescili işlemine ilişkin beyannamenin yer aldığı cilbentte sahtecilik yapıldığını gösterir herhangi bir tahrifat, bulgu, iz ve emareye rastlanılmadığı, her ne kadar yevmiye defteri ve makbuzda yapılan noterlik işlemi … isimli dava dışı bir şahsa ait olarak gözükmekte ise de, cilbentte yapılan işlemin sanık … adına olduğu, noterlik makbuzunda evrak sayısı ve ücretinin birbirini tutmaması, aynı şekilde yevmiye defteri sayfasında ve makbuzunda cilbentten farklı olarak başka bir ismin yer almasının tali nitelikte olarak değerlendirilmesi gerektiği, suç ve dava konusu işlemi ihtiva eden ve asli nitelikte kabul edilmesi gereken cilbentte tahrifat yapıldığına ilişkin herhangi bir bulguya rastlanılmadığından, yevmiye defteri ve makbuzdaki … isminin aksi ispat olunamayan sanık savunmalarına göre karışıklık nedeniyle yazıldığının kabul edilmesi gerektiği, bu itibarla noter görevlisi olan ve 1512 sayılı Noterlik Kanunu hükümleri uyarınca kamu görevlisi sayılan sanıklar …, … ve …’nin diğer sanık …’ın azmettirmesiyle görevleri gereği düzenlemeye yetkili oldukları resmi bir belgeyi sahte olarak düzenlemek veya gerçek bir belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştirmek suretiyle resmi belgede sahtecilik suçunu işlediklerine dair atılı suçtan mahkumiyetlerine karar verilmesini gerektirir yeterlilik ve nitelikte, her türlü kuşkudan uzak, kesin ve inandırıcı, somut ve objektif kanıt elde edilemediği vicdani sonuç ve kanısına varıldığı gerekçesiyle; atılı suçtan sanıkların CMK.nun 223/2-e maddesi uyarınca ayrı ayrı beraatlerine 10/09/2015 tarihinde karar verildiği, ilamın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11.CD’nin 2017/13565 esas-2017/6026 karar ve 27.9.2017 tarihli ilamı kapsamına göre davanın geçekleşen zamanaşımı nedeniyle CMK 223/8 maddesine göre düşürülmesine karar verildiği ve ilamın 27.9.2017 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E: Taraflar arasındaki uyuşmazlık, Davacı …’in İzmir …Noterliğinin 25.04.2000 tarihli … yev.nolu Noter Tespit Belgesi ile “…” ismi ile tespit ettirilen eser ile, … tarafından Beyoğlu … Noterliği’nin 09 Şubat 1999 tarihli … yevmiye numaralı beyannamesinde “…” ismi ile tespit ettirilen eserin söz ve bestesinin taraflardan hangisine ait olduğundan kaynaklanmıştır. Tarafların farklı isimle tespit ettirilen müzik eserlerinin 5846 Sayılı FSEK kapsamında müzik eseri olduğu ve söz ve bestesinin aynı olduğu konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır. … tarafından ibraz edilen beyanname tarihi daha eski olmakla birlikte, … tarafından, ilgili noterlikteki sahtecilik yapılarak, dava dışı … adına evrakın çıkarılarak, davaya konu beyannamenin sonradan eklendiği ileri sürülmüştür. Bu durumda mahkemece alınan bilirkişi raporlarında da beyan edildiği üzere, dosyaya sunulan müzik eserleri (kaset) üzerindeki isimlere bakılarak, FSEK 11/1 maddesinde düzenlenen karinelerden faydalanılamayacaktır. Davacı …’in İzmir …Noterliğinin 25.04.2000 tarihli … yev.nolu Noter Tespit Belgesi ile “…” isimli eserin güfte ve bestesinin kendisine ait olduğunu tespit ettirdiği görülmüştür. İstanbul 2.fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2015/132 Esas Sayılı Dosyası’nda karşı davacı … tarafından Beyoğlu … Noterliği’nin 09 Şubat 1999 tarihli … yevmiye numaralı beyannamesinde “…” isimli eserin söz ve müziğinin kendisine ait olduğunu tespit ettirdiği görülmüş, ancak yargılama sırasında davacı-birleşen davada davalı … vekilince noterlik belgesinin sahte olarak oluşturulduğu ileri sürülmüştür. 6100 Sayılı HMK 208/4 maddesinde; “Resmi bir senetteki yazıyı ve imzayı inkar eden tarafın bu iddiası, ancak ilgili evraka resmiyet kazandıran kişiyi de taraf göstererek açacağı ayrı bir davada incelenip karara bağlanabilir. Asıl davaya bakan hakim, gerekirse bu konuda imza veya yazıyı inkar eden tarafa, dava açması için iki haftalık kesin bir süre verir.” hükmü düzenlenmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözülebilmesi için, her iki davada davalı olan … tarafından ibraz edilen ve “…” isimli eserin söz ve müziğinin kendisine ait olduğunu tespit ettirdiği, Beyoğlu … Noterliği’nin 09 Şubat 1999 tarihli … yevmiye numaralı beyannamesinin sahtelik iddiasının yerinde olup olmadığının tespiti gerekmektedir. Her ne kadar belge üzerindeki imzaların sahte olduğu ileri sürülmemişse de, belgenin sahte olarak oluşturularak ilgili Noterlik defter ve cilbendine kaydedildiği ileri sürülmüştür. Mahkemece yapılan ihbar üzerine, Beyoğlu … Noterliği’nin çalışanları ve …’ün, Beyoğlu 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanarak beraatlerine karar verildiği, daha sonra kararın temyizi üzerine mahkemenin görevsizliği nedeniyle bozularak, görevsizlik kararı verilmesi neticesinde Yargıtay İstanbul 14.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/132E.sayılı dosyasında yargılandıkları, beraat kararı verildiği, temyiz aşamasında ceza davasının zamanaşımına uğraması nedeniyle düşme kararı verilerek kesinleştiği, ceza yargılaması sırasında Noterlik defterleri ve evrakları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmadığı, mahkemenin defterler ve evrakları getirerek inceleyerek sonuca vardığı anlaşılmıştır. HMK 214/2 maddesi gereğince ceza mahkemesinin beraat/düşme kararı hukuk hakimi yönünden bağlayıcı değildir. Somut olaya ilişkin yargılamada Beyoğlu … Noterliği’nin 09 Şubat 1999 tarihli … yevmiye numaralı beyannamesinin sahteliğinin, ilgili işlemi yapan noterlik çalışanlarının taraf olmadığı davada hadise şeklinde ele alınarak incelenmesi de usul hükümlerine uygun değildir. (bkz Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 18/10/2017 tarihli 2016/5844 Esas-2017/5490 Karar sayılı kararı) Sahtelik iddiasının sabit görülmesi halinde noterlik çalışanlarının Noterlik Kanunu hükümlerine göre sorumluluğuna yol açabileceği gibi, noterlik çalışanlarının savunmaları da davanın sonucunu etkileyeceğinden, mahkemenin davanın esasına dayanak aldığı belgenin sahtelik iddiası yönünden, davacı vekiline 6100 Sayılı HMK 208/4 maddesi gereğince davacı vekiline ilgili evraka resmiyet kazandıran kişi/kişiler ile davalı …’ü hasım göstererek sahteliğin tespiti yönünde dava açmak üzere iki haftalık kesin süre vermesi, kesin süre içerisinde dava açılması halinde bekletici mesele yapılması ve hasıl olacak sonuca göre karar vermesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile karar vermesi yerinde görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, davalı-karşı davacı … vekilinin istinaf başvurusunun bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı … vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN KABULÜNE, 2-Davalı-karşı davacı … vekilinin istinaf başvurusunun bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 3-İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 21.10.2020 tarihli 2017/190 E. – 2020/299 K. sayılı kararının 6100 Sayılı HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 4-Dairemizin kararında işaret edilen hususlarda yargılamaya devam edilmek üzere dosyanın mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 5-Davacı … vekilinin istinaf talebi yerinde görülmekle, davalı-k.davacı … vekilinin istinaf başvurusu bu aşamada incelenmediğinden, istinaf başvurusunda bulunan tarafların talepleri halinde istinaf peşin harçlarının ilk derece mahkemesince ilgilisine iadesine, 6-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacı …’in avansından kullanıldığı anlaşılan; 174,00 TL (posta-teb-müz) masrafının 1/2 oranında 87,00 TL’sinin davalı-karşı davacı …’dan alınarak davacı …’e verilmesine, 7-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 8-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 02/12/2021 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.