Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/779 E. 2023/441 K. 10.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/779 Esas
KARAR NO: 2023/441 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/10/2020
NUMARASI: 2017/498 E. – 2020/299 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Maddi Tazminat İstemli) – Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
KARAR TARİHİ: 10/03/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin 1956 senesinde İstanbul’da faaliyete başladığını, 1974’ten beri … (ABD) firmasından metal dedektörleri ve 1991’den beri de x-ışınlı kontrol sistemleri ithal ettiğini ve bu cihazların montaj, servis ve garanti hizmetlerini yürüttüğünü, müvekkili şirketin sektörün gelişmesine sunduğu katkıların yanı sıra “…” markasını Türkiye’de tanınmış ve güven içeren bir marka haline getirdiğini, davacı şirketin “…” markası ürünlerin Türkiye’de tek yetkili satıcı sıfatına sahip olduğu, ayrıca ürünlerin kurulumu, çalışanların ve kullanıcıların eğitimi, garanti hizmetleri ve garanti sonrası hizmetlerin gerçekleştirilmesi / uygulanması konularında da tek yetkili olduğunu, davacı şirketin tek satıcı sıfatını koruyabilmek için yatırım ve ödemeler yaptığı ve lisans hakkı için yüksek bedeller ödemek zorunda kaldığını, aynı sektör içinde faaliyet gösteren tüm hususlar hakkında bilgi sahibi olduğu düşünülen davalı şirketin haksız olarak “…” markalı taklit ürünleri temin etmeye ve satmaya başladığını, ürünlerin gerek perakende gerek ihale usulü ile satışlarında kendisini yetkili satıcı olarak tanıttığını, müvekkili şirketin tanınmışlığından haksız olarak yararlandığını, müvekkilinin “…” ve “…” marka haklarına tecavüz ettiğini, müvekkilini zarara uğrattığını, … tescil nolu “…” ibareli ve … tescil nolu “…” ibareli markaların … adına tescilli olduğunu, söz konusu markalar için 01/01/2014 tarihli marka lisans sözleşmesi ile müvekkili şirkete Türkiye sınırları içinde inhisarı lisans hakkı tanındığını, sözleşmenin 4.maddesinde müvekkili şirkete tüm dava ve talep hakkı tanındığını iddia ederek, davalının … tescil nolu “…” ibareli markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, haksız kullanımın durdurulmasına, men’ine, fiili zarara karşılık 10.000 TL, yoksun kalının kazanç açısından 10.000 TL, markanın itibarının zedelenmesi yönünden 10.000 TL olmak üzere 30.000 TL tazminat ile haksız rekabetten kaynaklanan eylemler nedeniyle 10.000 TL tazminatın davalıdan tahsili ile hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin … marka kargo tipi X-Ray cihazları üretimi konusunda Türkiye’deki ilk ve tek üretici olduğunu, bunun dışında güvenlik sistemleri ile ilgili olarak yurt dışı ve yurt içi tedarikçilerinden resmi olarak ithal ettiği ve/veya satın aldığı başka marka ürünlerin de yaklaşık 30 yıllık tecrübesi ile satış, pazarlama ve servis hizmetlerini verdiğini, müvekkili şirketin bu başarıyı kaliteli ve uygun fiyatlı ürün satmak yanında satış sonrası tüm marka güvenlik cihazlarına vermiş olduğu hızlı ve kaliteli servis nedeni ile sağladığını, davacının aynı sektörde çalışan başka markaların satış ve pazarlaması işi ile iştigal ettiğini, sektörel anlamda müvekkili şirketin ticari rakibi olduğunu, ancak davacının … marka sahte ürünleri haksız olarak kullandıkları ve bu şekilde taklit ürünleri satarak haksız rekabette bulundukları iddiasının tamamen gerçek dışı olduğunu, müvekkilinin resmi yollardan ithal ettiği ürünlerin tamamen orijinal olduğunu, taklit ya da sahte ürün satışı yapmadığını, müvekkilinin sahte markalı ürünleri haksız olarak kullanmadığı gibi herhangi bir şekilde taklit de etmediğini, müvekkilinin tümü ile orijinal ürünlerin satış ve pazarlamasını yaptığını, aksi halde kamu kurumları ile çalışmasının, ihaleye katılma şartlarını yerine getirmesinin mümkün olmadığını, davacının tek satıcı olduğunu iddia ettiği … marka ürünlerinin Türkiye’de tek başına satışını yapabileceği iddiasının hukuka aykırı olduğunu, müvekkili tarafından verilen fiyatın rekabete aykırı olmadığını, davacının fiyatının müvekkilinden yüksek olmasının müvekkilinin sahte veya taklit ürün sattığını göstermeyeceğini, davacının iddiasını dayandırdığı müvekkilinde bulunan bir makine ambalajındaki seri numarası ile piyasada kullanılan bir makinenin seri numarasının aynı olmasının markaya tecavüzün olduğunu göstermeyeceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 02/10/2020 tarihli 2017/498 E. – 2020/299K. sayılı kararıyla; “….Davacı vekili tarafından davadışı marka tescil sahibinden alınan lisans sözleşmesi hükümleri dikkate alındığında her ne kadar raporlarda inhisari lisans olmadığı değerlendirilmiş ise de sözleşmenin 4. Maddesinde ” Eğer lisans alan lisanslı markaya benzer bir ticari marka veya ticari isim kullanan bir şahıstan haber alırsa derhal lisans alan takdir yetkisini kullanarak hukuki yollara başvurmalıdır. Lisans alan ticari markadan doğan hakları ihlal eden herhangi bir üçüncü tarafa karşın yasal işlem başlatma hakkına sahiptir” hükmünü içerdiği, şu hale göre madde içeriğinden Türkiye ile sınırlı olmak üzere inhisari lisans tanındığı, bir an için bu maddenin inhisari lisans olarak yorumlanamayacağı değerlendirilse bile sözleşme hükmünün izahı yapılan SMK158/2 kapsamında yetkiyi barındırdığının kabulü gerektiği, bu kapsamda izahı yapılan mevzuat ve yargı uygulamaları gereği (emsal nitelikli Yargıtay 11. HD. 19/01/2005 tarih 2014/15585 esas, 2015/598 karar sayılı kararı) inhisari lisans sahibi olduğu anlaşılan davacının (aksi kabulde dahi SMK 158/2 gereği) iş bu dava yönünden aktif husumetinin bulunduğu sonucuna ulaşıldığı… davalı tarafça davaya konu ürünlerin davadışı tescil sahibi firmanın İtalyan bayisinden alındığına ilişkin delillerin ve ithalat belgelerinin sunulduğu, Halkalı Gümrük Müdürlüğüne davalı adına tescilli serbest dolaşıma giriş beyannameleri ile toplam 144 adet … de … marka kapı tipi metal dedektörü, kullanılmamış ithal edildiğinin anlaşıldığı, yapılan incelemelerde ürünlerin ithal edildiği İtalyan firmanın sitesinde kendisini davadışı marka sahibinin İtalya Distribütörü olarak tanıttığı, yapılan incelemede davalı tarafça dosyaya sunulan ürünlerin sahte olduğunun ispatlanmadığı, yine seri numara farklılıklarına ilişkin iddialarının ve tescil sahibi firma sahibince düzenlenen belgelerin davadışı italyan firmanın yetkili satıcı olmadığını ispata yarar nitelikte olmadıkları, aksi kabulü gerektirir bir delilin de davacı tarafça dosyaya sunulmadığı (italyan firmanın yetkili olmadığında dair … tarafından düzenlenmiş belge vs gibi) sunulan deliller kapsamında izahı yapılan SMK 152 maddesinde düzenlenen tükenme ilkesi uyarınca tescilli markayı taşıyan malların marka sahibi tarafından veya onun izni ile münhasır lisans sahibi tarafından markanın tescilli bulunduğu ülkede ve Türkiye’de piyasaya sunulmasından sonra marka hakkı sahibi ürettiği markalı malları kendi menşe ülkesinden başka bir ülkeye ihraç eder veya markalı malları menşe ülkeden başka bir ülkede üretirse, bunların üçüncü kişiler tarafından usulüne uygun bir şekilde o ülkeden Türkiye’ye ithaline (paralel ithalat) aynı ilkenin yabancı markayı taşıyan malların Türkiye’de tek satıcısı durumunda olan ve marka sahibinin izniyle bu markayı adına tescil ettirmiş bulunan kişi bakımından da geçerli olduğu, zira marka sahibinin markalı malları kendi rızası ile piyasaya sunduktan sonra bu mallar üstündeki ticaret serbestisinin mutlak boyuta ulaştığı, ticaret serbestisi o ürün bazında marka hakkı ile sınırlanmaktan kurtulacağı ve malların piyasa ajanları arasında ticarete konu olmaya başlayacağı, bir başka ifade ile marka sahibinin herhangi bir malı bir kez sattıktan, piyasaya sürdükten sonra belli bir coğrafi bölgede artık o malın müteakip satışlarına, el değiştirmesine, ikinci, üçüncü satışlarına engel olamayacağı, Yargıtay tarafından da üçüncü kişilerce Türkiye’ye ithal edilen ürünlerin orijinal ürünler olduğunun tespiti halinde, dava konusu markayı taşıyan malların yurt dışından Türkiye’ye ithalinin marka hakkına tecavüz olarak görülmediği ve SMK 152 (eski KHK m. 13) kapsamında marka hakkının tükenmesi olarak değerlendirildiği, marka hakkının tükenmesi ilkesi karşısında davalının inhisari lisans sahibi olduğu … markalı ürünleri Türkiye’ye ithal etmesine ve bu suretle davaya konu markayı kullanmasının engellemesinin mümkün olmadığı sonucuna ulaşıldığı, marka sahibinın markalı malları ilk defa ticaret mevkiine koymakla hukuk sisteminin kendine tanıdığı tekel hakkından faydalandığı, orijinal nitelikteki markalı malların piyasada tedavülünden zarar görmeyeceği, bu bağlamda, tükenme ilkesi, fikri mülkiyet haklarına sağlanan koruma ile serbest ticaret düzeni, özel mülkiyetin kullanımı ile kamusal yararın korunması arasında bir denge oluşturduğu dikkate alındığında davacının inhisari yetkilerine ilişkin iddialarını lisans verene karşı ileri sürebilecek ise de paralel ithalat kapsamında markayı kullanan davalının eyleminin markaya tecavüz fiilini oluşturmayacağı sonucuna ulaşıldığı, markaya tecavüze dayalı taleplerinin reddine karar vermek gerektiği…. davacının inhisarı lisans sahibi olduğu … markasını kullanmasının kanuna uygun olarak paralel ithalat yolu ile ürünlerin satışını gerçekleştirmesinden kaynaklandığı ve dürüst kullanım niteliğinde olduğu, dikkate alındığında haksız rekabeti doğuran herhangi bir eylemi bulunmadığı sonucuna ulaşılmış davacının haksız rekabete dayalı taleplerinin reddine karar vermek gerektiği. tüm dosya kapsamı sunulan rapor içerikleri yukarıda izahı yapılan mevzuat kapsamında değerlendirildiğinde; ” davalının eyleminin paralel ithalat kapsamında kaldığı” gerekçesiyle; davacının … tescil nolu “…” ibareli markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, haksız kullanımın durdurulması, men’i maddi ve manevi tazminata yönelik davanın sübut bulmadığından reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; davalının ticaretini yaptığı malların davalı tarafından 4458 Sayılı Gümrük Kanunu’na muhalefet ederek ülkemiz sınırlarına dahil edildiğini, kanuna aykırı ve suç teşkil eden eylem nedeniyle Çatalca C. Savcılığı tarafından soruşturma yürütüldüğünü, Gümrükler Genel Müdürlüğü Daire Başkanlığı’nın 02/12/2020 tarihli cevabi yazısına göre idari tahkikatın devam ettiğini, bu hususların bekletici mesele yapılmamasının hatalı olduğunu. -Dosya kapsamında haklılıklarını ispatlayan çok sayıda bilirkişi raporu mevcut olduğunu, mahkemece tüm delillerin değerlendirilmeden ve tartışılmadan karar verildiğini, mahkemenin son bilirkişi raporunu doğru kabul ederek hükme esas almasının çelişkili olduğunu, çelişki giderilmeden hüküm kurulduğunu. -Dosyaya sunulan uzman görüşünün mahkemece değerlendirilmediğini, gerekçeli kararda özeti yapılmakla yetinildiğini, eksik incelemeye dayalı olarak karar verildiğini. -Mahkemenin orijinallik ve paralel ithalat tespitlerinin, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet yönünden yerinde olmadığını, bilirkişiler tarafından gerçekleştirilen orijinallik incelemesi ve tespitinin “mahaldeki ürünlerin ve çiplerin bulunduğu haznenin fotoğraflarının çekilmesi ve mahalden ayrıldıktan sonra bu fotoğrafların kıyaslanmasıyla” gerçekleştirilmişse de, bu incelemenin teknik açıdan yeterli olmadığını, gerekçe olarak Gümrük Müdürlüğü’nün ve satın alan kurumun aksi yönde tespiti bulunmaması gösterilmişse de; Gümrük Müdürlüğü’nün resen böyle bir inceleme yapmasının gerekmediğini, davalı tarafın marka sahibi tarafından verilen onay belgesi, üretici tarafından hazırlanan garanti belgesi ile servis yeterlilik belgesi, ürünleri Türkiye’de satmak üzere yetkili olduğunu gösterir belgesinin bulunmadığını iddia ettiklerinden, ihale dosyalarının celbini talep ettiklerini. – Fason üreticilerin marka sahibinin rızası dışında fazla üretim yapma ihtimali bulunduğun, seri numaralarına ilişkin inceleme yapılmadığını, davalı tarafından İtalya’dan ithal edilen ürünlerin orijinal seri numaralarının değiştirildiğini, bu durumun haksız rekabet olarak kabul edildiğini, dava konusu ürünlerin marka sahibinin rızası ile piyasaya sürülüp sürülmediği hususunun incelenmediğini, davalının orijinal ürün satıyorsa garanti belgelerini, ürünler üzerinde servis vermeye yetkili olduğuna ilişkin belgeleri, üretici firmaya yaptığı parça değiştirme taleplerini sunması gerektiğini, müvekkilinin inhisari lisans sahibi olduğunu. -Davalının sektörde kendisini yetkili satıcı olarak göstererek müvekkilinin münhasır yetkisinin olduğu markasının sağladığı güven ortamından menfaat elde ettiğini, haksız rekabet teşkil ettiğini. -Davalının sattığı … markalı malların seri numaralarının üretici firmada karşılığının bulunmadığını, mahkemenin bu hususu gözardı ettiğini, dosyaya üretici firmanın cevabını sunduklarını. -Müvekkilinin ülkemizde … markasının tek yetkili satıcısı olduğunu, parelel ithalat olarak değerlendirme yapılmasının söz konusu olmadığını. -Müvekkilinin marka lisans sözleşmesi ile davalının ticaretini yaptığı “…” markalı mallar üzerinde marka hakkının baki olduğunu, davalının aynı markalı ürünlerin satışını yaparak orantısız menfaat elde ettiğini, Yargıtay 11. HD’nin, 1.10.2009 Tarihli, 2007/14608 Esas, 2009/9957 Karar sayılı kararında”…Paralel ithalat, 556 sayılı KHK’nun 13. maddesi gereğince marka sahibinin marka tescilinden doğan haklarının tüketilmesi sonucunu doğurur ise de, TTK’nun 57/10. maddesi gereğince haksız rekabet halini ortadan kaldırmaz.” denildiğini, bu durumda mahkemece, 14.12.2006 tarihli uzman bilirkişi raporundaki Yönetmelik hükümlerine aykırılık hallerinin somut olay bakımından TTK’nun 57/10. maddesi kapsamında haksız rekabet hali oluşturup oluşturmayacağının, anılan eksikliklerin ürün fiyatına ne gibi etkisinin olacağının belirlenip sonucuna göre karar verilmesi gerektiğini, eksik incelemeyle karar verildiğini beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak, dosyanın yeniden inceleme için mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin istinaf dilekçesine cevabında; Müvekkili şirket yetkilileri hakkında huzurdaki olay ile ilgili açılan tek soruşturmanın, davacı yanın şikayeti ile Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/123937 soruşturma nolu dosyası olup, bu soruşturma neticesinde Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesinin 2018/313 E. Sayılı dosyası ile kamu davası açıldığı ve yargılama sonunda Müvekkillerinin beraat ettiğini, beraat kararının dosyada mübrez olduğunu, davacının lehine olduğunu ileri sürdüğü tek raporun Makine Mühendisi … tarafından düzenlenen rapor olduğunu, bilirkişiden müvekkilinin ithalatı ve satışını yaptığı cihazların sahte olup olmadıklarının tespitinin istenildiğini, görevlendirme konusu ile ilgili inceleme yapmadığını hukuki değerlendirme yaptığını, son bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının yerinde olduğunu, müvekkili şirketin, BAVUL TİPİ X RAY CİHAZLARININ Türkiye’ de ki tek üreticisi olup esas iştigal konusunun da bu cihazlar olduğunu, güvenlik için bu cihazlardan almak isteyen müşterilere yanında da kapı tipi dedektör almak isterse paralel ithalat yolu ile aldığı cihazları da çok cüzi bir karla bu cihazların yanında sattığını, davacı yanın iddia ettiği gibi hiçbir zaman yetkili satıcı olduğuna ilişkin bir beyanı veyahut reklamı olmadığını, müvekkili şirketin ithalatini yaptığı cihazların üretici firmada seri numaralarının olmadığına ilişkin beyanlarının da kabulünün mümkün olmadığını, cihazların … şirketinin İtalya yetkili satıcısı olan … firmasından ithal edildiğini, cihazların seri numaralarının ithal edildiği haliyle satıldığını, müvekkili şirket tarafından değiştirilmediğini, davacının iddialarının aksine müvekkili tarafından yapılan ithalatın tamamen bir paralel ithalat olduğunu, üretici firmanın söz konusu cihazları üretip satarak söz konusu ürünler üzerindeki hakkını tükettiğini, paralel ithalatta önemli olan hususun, paralel ithalata konu ürünlerin orjinal ürünler olup olmadığı noktasında toplandığını, ürünlerin orjinal olduğunun gerek Yerel Mahkeme tarafından alınan bilirkişi raporundan, gerekse İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından düzenlenen raporla açıkça ortada olduğunu beyanla, istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.
DELİLLER: Dosya arasında bulunan Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtlarının incelenmesinde; … tescil nolu, “…” ibareli markanın, 07, 08, 09 ve 21.sınıfta, 16/09/2008 tarihinde tescil edildiği, … tescil nolu “…” ibareli markanın, 09.sınıfta 10/02/2015 tarihinde tescil edildiği ve … adına kayıtlı oldukları anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince Makine Yüksek Mühendisi …’dan alınan 15/06/2017 tarihli raporda; bilirkişinin, davalı tarafa ait Beylikdüzü … Mahallesi … Sitesi … Cadde No: … Beylikdüzü/İstanbul adresindeki depoda yapılan tespit neticesinde, … markalı 23 adet el dedektörü ve üst üste istiflenmiş 53 adet … model kapı dedektörü tespit edildiği, … seri numarası yazılı … model kapı dedektörü kutusunun içerisinden, … seri numaralı … marka kapı dedektörünün çıktığını, sonuç olarak davalı firmanın “…” markasını el ve kapı detektörlerinde kullandığı ve “…” markasını da kapı detektörlerinin bulunduğu kutularda kullandığının tespit edildiği, ayrıca sunulan fatura örnekleri incelendiğinde davalı firmanın bu ürünleri yurt dışından satın aldığı ve yurt içinde sattığının belirlendiği, tüm bu tespitler ışığında, davalı firmanın “…” ve “…” markalarına 556 sayılı KHK Madde 61 hükümlerince tecavüz edildiği görüşü beyan edilmiştir. İlk derece mahkemesince hukukçu akademisyen bilirkişi Doç. Dr. …, mali müşavir … ve elektrik-elektronik imalat sektör bilirkişisi …’den oluşan bilirkişi heyetinden alınan raporda;davacının marka hakkı kapsamında bulunan kullanımların davalı tarafça kabul edildiği, bu kullanımların paralel ithalat kapsamında hukuka uygun kullanım olması için gerekli belgelerin davalı tarafça dosyaya sunulmadığı, davalının ticaretini yaptığı ürünlerin yetkili satıcıdan alınan ürünler olduğunu ispatlamak külfeti altında olduğu, bu külfeti yerine getirmeyen, davalı kullanımlarının davacının üstünde hak sahibi olduğu … markasından kaynaklı marka hakkını ihlal ettiği ve haksız rekabet teşkil ettiği, davacının talebi doğrultusunda yoksun kalınan kazanç hesaplanabilmesi için davalı defterlerinin incelenmesi gerektiği, bu çalışmanın mahkemece tespit edilecek yöntem ve zamanda yapılacak inceleme sonucu ek rapor şeklinde yapılabileceğigörüşü beyan edilmiştir.Davalı vekili bilirkişi raporuna itiraz ettiği, itiraz dilekçesi ekinde, İTÜ Elektrik-Elektronik Fakültesi öğretim üyeleri tarafından düzenlenen teknik görüş ile, İtalyan menşeli … şirketinin internet sitesinden alınan çıktıları sunduğu, ürünlerin … markasının İtalya’daki yetkili satıcısı … şirketinden alındığını, internet sitesi incelendiğinde bu şirketin yetkili satıcı olduğunun görüleceğini, bilirkişi heyetinin ürünler üzerinde inceleme yapması gerektiğini ileri sürdüğü, yine dilekçe ekinde x-ray cihazlarının kurulum ve servisine ilişkin X-RAY CENTER (davalı şirket) tarafından tutanakların ibraz edildiği, tutanaklarda cihazların garantili olduğunun beyan edildiği, yurt dışı alış faturaları ve gümrük beyannamelerinin ibraz edildiği anlaşılmıştır.İlk derece mahkemesince I.heyetten alınan ek raporda; davalı kullanımlarının davacının üstünde hak sahibi olduğu … markasından kaynaklı marka hakkını ihlal ettiği ve haksız rekabet teşkil ettiği, davalı kullanımlarının paralel ithalat olarak kabul edilebilmesi için gerekli olan tedarik sürecine ilişkin evrakın davalı tarafından dosyaya sunulamaması sebebiyle söz konusu kullanımların paralel ithalat kapsamında değerlendirilemeyeceği, davalının defterlerini ibraz etmemesi sebebiyle tazminat hesaplaması yapılmadığı, hususlarını bildirdikleri anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince Gümrük ve Ticaret Bakanlığı E Başmüfettişi, Bağımsız Denetçi Cafer Şahin, Elektrik Elektronik Mühendisi Erkan Güneş, Bilişim Uzmanı … ve Hukukçu akademisyen bilirkişi Doç. Dr. …’dan oluşan heyetten alınan raporda; davalı … Merkezi San Tic. Ltd. Şti avukatlarının bildirdiği yer olan Eyüp Belediyesi ana giriş kapısında bulunan, … ve … seri numaralı 2 adet metal detektörlerin 06/09/2019 tarihli yapılan incelemede eşyaların yabancı menşeli oldukları, sahte olduğunu gösteren herhangi bir tespit olmadığı, İstanbul Teknik Üniversitesinin 01/10/2018 tarih ve 1689 sayılı yazısı ekinde 28/09/2018 tarihli bilirkişi raporu, … Merkezi San Tic. Ltd. Şti’nin sattığı ürünler ile başka bir firmanın sattığı ürünler karşılaştırılarak, sahte olduklarına ilişkin tespit olmadığı, Halkalı Gümrük Müdürlüğüne … Merkezi San Tic. Ltd. Şti adına tescilli …-26/02/2014, …-29/05/2015, …-26/02/2016, …-06/06/2017, …-17/02/2017, serbest dolaşıma giriş beyannameleri ile … firmasından toplam 144 adet … de … marka kapı tipi metal dedektörü, kullanılmamış ithal edildiğinin anlaşıldığı, ithal eşyasının 556 sayılı KHK ve bunu kaldıran 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Hakları Kanunu’nun gümrükte uygulamasının Gümrük Kanunu’nun 57. maddesi ve Gümrük Yönetmeliğin ilgili maddelerinde düzenlendiği, eşyaların sahteliği konusunda tespit olmadığı, davalının bildirdiği yer olan Eyüp Belediyesi ana giriş kapısında bulunan … vc … seri numaralı 2 adet metal detektörlerin, davacının bildirdiği yer olan … seri numarası:…, ve …, seri numarası:…, kapısında bulunan … marka … model kapı tipi metal detektörlerin, aynı özellikleri taşıdığı, kamu kurumu olan Eyüp Belediyesinin davalıdan aldığı ve böyle bir eşya alınması durumunda resmi kurallara tabi olduğu, sahteliği konusunda tespit olmadığı, bu durum karşısında Eyüp Belediyesinde incelemesi yapılan Eyüp Belediyesi ana giriş kapısında bulunan, … ve … seri numaralı 2 adet metal detektörlerin orijinal olduğu, Halkalı Gümrük Müdürlüğüne davalı adına tescilli serbest dolaşıma giriş beyannameleri ile toplam 144 adet … de … marka kapı tipi metal dedektörü, kullanılmamış ithal edildiğinin anlaşıldığından paralel ithalat kapsamında olduğu, 556sayılı KHK’nın 9. Maddesi marka tescilinden doğan hakların kapsamı, 61 madde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller ve 21. maddesinde lisans sözleşmesinin düzenlendiği, davacı ile … markasının sahibi … arasında yapılan Ticari Marka Lisans Sözleşmesinin incelendiğinde, sözleşmenin 1 Ocak 2014 tarihinde yürürlüğe girdiği ve 20 yıllık süreli olduğu, 556 sayılı KHK’nın 20. maddesi uyarınca yapıldığı, bu maddeye göre yapılan lisans sözleşmesinin, 6769 sayılı yasanın 24. maddesinde tanımlanan inhisari olmayan lisans olduğu, inhisari lisans olmadığı, aynı yasa maddesinde inhisari olmayan lisans sözleşmelerinde lisans veren markayı kendi kullanabileceği gibi üçüncü kişilere de başka lisanslar verebildiği, davalının Halkalı Gümrük Müdürlüğünden toplam 144 adet ithalat işlemlerinin paralel ithalat olarak tanımlanabileceği, bu kapsamda davalı kullanımlarının 556 sayılı KHK’nın 9.maddesi marka tescilinden doğan hakların kapsamı, 61. madde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller ile 556 sayılı KHK yürürlükten kaldıran 10/01/2017-29944 tarih sayılı resmi gazetede yayınlanan 6769 sayılı yasanın 7. maddesinde marka tescilinden doğan hakların kapsamı ve istisnaları ile 6769 sayılı yasanın 29. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller hükümleri karşısında tecavüz olarak değerlendirilemeyeceği, hususlarında görüş ve tespitlerini bildirdikleri anlaşılmıştır. İstanbul Teknik Üniversitesinden davalı tarafça alınan mütalaada; … Merkezi San Tic. Ltd. Şti’nin vekili tarafından yapılan başvuru kapsamında … marka … model numaralı olan …, …, …, … seri numaralı metal dedektörlerin incelemesi tamamlanarak yapılan inceleme neticesinde … Merkezi San Tic. Ltd. Şti tarafından satılan ve kurulumu yapılan; … Parti İstanbul İl Başkanlığı binasında bulunan … ve … seri numaralı, İstanbul Üniversitesi Beyazıt kampüsü yerleşkesinde bulunan … seri numaralı, … içerisinde bulunan … seri numaralı, … marka … model numaralı cihazların … içerisinde bulunan ancak başka bir firma tarafından satıldığı beyan edilen aynı marka ve model numaralı … ve … seri numaralı cihazlar ile kıyaslamasının yapıldığı, bu kapsamda inceleme konusu …, … …, … seri numaralı metal dedektörlerin … ve … seri numaralı metal detektörleri ile aynı ana kart yapısına sahip oldukları, elektronik komponctlcrin ve bu komponetlerin kart üzerindeki dizilimlerinin aynı oldukları ve gömülü yazılımı taşıyan … etiketi MCU çipinin tüm ana kartlarda mevcut olduğu ve bunun sonucu olarak tüm cihazların üzerindeki yazılımların aynı olduğunun belirlendiği, bu kapsamda yapılan inceleme neticesinde … Merkezi San Tic. Ltd. Şti tarafından satılan … marka ve … model numaralı incelemesi yapılan kapı tipi metal detektörlerin orijinal olmadığına ilişkin teknik bir bulguya rastlanmadığı yönünde kanaat bildirildiği anlaşılmıştır. Davacı vekilinin 09/12/2019 tarihli dilekçe ekinde sunulan 09/12/2019 tarihli Prof. Dr. … tarafından hazırlanan mütalaada, eldeki dava kapsamında, davalı şirketin, “…” markasına ilişkin kullanımlarının, davacı şirketin marka hakkına tecavüz teşkil edip etmediğinin tespit edilmesi gerektiği, markayı taşıyan ürünlerin, hak sahibinin rızasıyla piyasaya sunulmasından sonra ticarete (paralel ithalata) konu olabileceği (tükenme ilkesi), ancak markayı taşıyan ürünlerin, marka hakkı sahibi tarafından piyasaya sürülmüş olduğunun ispat edilememesi halinde, ilgili ürünlerin alınıp satılmasının marka hakkına tecavüz teşkil edeceği, ürünlerin marka hakkı sahibi tarafından (veya hak sahibinin rızasıyla) üretilip piyasaya sürüldüğünü ispat yükünün davalıya ait olduğu, serbest dolaşıma giriş beyannamesinin bu hususu ispatlama aracı olamayacağı, sadece ürünlerin ülkeye girişinin yapıldığını göstereceği, marka hakkının ihlal edilip edilmediğine karar verilmesinde, dava konusu ürünün orijinal olup olmadığının tespitinin önem taşımayacağı, ürünün marka hakkı sahibinin rızasıyla piyasaya sürülmüş olup olmadığına göre neticeye varılacağı, bunun içinde ilk üreticiden nihai üreticiye kadar tüm fatura zincirinin davalı tarafından ortaya konulabilmesi gerektiği, aksi takdirde ürünün, marka hakkı sahibi tarafından üretilmediği ve marka hakkının ihlal edildiği sonucuna varılacağı, somut olayda davalının, birbirini takip eden faturalar yoluyla, ürünün marka sahibi tarafından piyasaya sürüldüğünü ispat etmesi gerektiği halde ispat edememiş olduğu, bu açıdan dosyaya sunulan 18/11/2019 tarihli bilirkişi raporundaki, davalı şirketin ithal işlemlerinin marka hakkına tecavüz teşkil etmediği tespitinin eksik ve hatalı olduğu, orijinallik incelemesinin isabetli bir yöntem olmadığı gerçeği bir yana, ürünler arasındaki teknik benzerliği tek başına orijinallik tespiti için yeterli olmadığı, günümüz teknolojisinde orijinalini aratmayacak nitelikte ve kalitede sahte (imitasyon) ürün imalinin mümkün olduğu, marka sahibi birçok kişinin, orijinal ve sahte ürünleri birbirinden ayırt edebilmek için seri numarası, marka üzerinde gizli yazı, hologram gibi çeşitli yöntemleri kullanmasının da bu tespiti doğruladığı, davalı şirketin ürünleri satın aldığı İtalyan menşeli şirketin markaya hak sahibinin rızasıyla kullandığını ispat etmesi gerektiği, dosya kapsamında bu hususu ispata yarar bilgi ve belge mevcut olmadığı, marka sahibi üretici tarafından sağlanmış garanti belgesinin dahi mevcut olmadığı, netice itibariyle davalı şirketin ispat yükünü yerine getiremediği ve fiillerinin, SMK m.29 hükmü uyarınca, davacı şirketin marka hakkına tecavüz teşkil edeceği, dosya kapsamındaki lisans sözleşmesine göre davacı lehine verilen lisansın Türkiye sınırları içerisinde inhisari nitelikte bir lisans olarak kabul edilmesi gerektiği, gerçeğe aykırı olarak “yetkili satıcı” izlenimi oluşturulması, başka bir işletmenin oluşturduğu sürümden yararlanılmasının TK m.55 hükmü uyarınca haksız rekabet teşkil edeceği, hususlarında görüş bildirdiği anlaşılmıştır.Bakırköy 1. FSHCM’nin 20/03/2019 tarihli 2018/313 E-2019/250 K sayılı kararıyla; sanıklar … hakkında, başkasının marka hakkına tecavüz suçundan açılan ceza davasında, ürünlerin orijinal olmadığına dair delil elde edilemediği, şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereği sanıkların beraatine karar verildiği anlaşılmıştır. … firması tarafından düzenlenen ve dosyaya tercümesi sunulan 30 Haziran 2020 tarihli belgede; Türkiye’de yetkili distribütörü … Ltd. Şti.’nin …, …, …, …, …, …, seri numaralarının doğrulanması istenilmişse de, bu seri numaralarının veri tabanında bulunmadığı, dolayısıyla ilgili dedektörlerin … üniteleri olmadığını yada seri numaralarının değiştirilmiş olduğunu, …i metal dedektörü için beş tane eşleşen seri numarası referans yeri tespit edildiğini, bunlardan iki tanesinin panel A ve panel B’de, iki tanesi ana kontrol ünitesinde (kapıda ve elektronik kutusunun içinde) bir tanesinin de bellek çipine elektronik olarak yerleştirildiğini beyan ettiği anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E: Davacı vekilinin dava dilekçesinde, müvekkilinin … markasının tescil sahibi olan … (ABD) firmasından … markalı ürünlerin Türkiye’de satışı için münhasır lisans aldığını, davalı tarafça … markalı dedektör satış ve pazarlanmasının markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürdüğü, davalı tarafça satışı yapılan ürünlerin … firmasının İtalya distribütörü … şirketinden satın alınarak yasal yollardan Türkiye’ye getirilerek satıldığını, paralel ithalata konu ürünler yönünden marka hakkının tükenmesi ilkesinin geçerli olduğunu ileri sürdüğü anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince; ürünlerin davalı tarafça ithal edildiğinin anlaşıldığı, yapılan incelemelerde ürünlerin ithal edildiği İtalyan firmanın sitesinde kendisini davadışı marka sahibinin İtalya distribütörü olarak tanıttığı, ürünlerin sahte olduğunun ispatlanmadığı, yine seri numara farklılıklarına ilişkin iddialarının ve tescil sahibi firma sahibince düzenlenen belgelerin davadışı İtalyan firmanın yetkili satıcı olmadığını ispata yarar nitelikte olmadıkları, aksi kabulü gerektirir bir delilin de davacı tarafça dosyaya sunulmadığı (İtalyan firmanın yetkili olmadığında dair … tarafından düzenlenmiş belge vs gibi) davalının eyleminin paralel ithalat kapsamında kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dosya kapsamında ürünlerin orijinal olup olmadığının tespiti yönünden alınan 15/06/2017 tarihli raporda el dedektörlerinin orijinal olup olmadığının incelenmediği, kapı dedektörlerinin orijinal olup olmadığı yönünde de inceleme yapılmadığı, mahkemece alınan 13/06/2018 tarihli bilirkişi heyet raporunda, ürünlerin paralel ithalat kapsamında Türkiye’ye getirildiğine ve yetkili satıcıdan alındığına dair davalı belgelerinin dosyaya sunulmadığının beyan edildiği anlaşılmıştır. Mahkemece hükme esas alınan; 20/11/2019 tarihli heyet raporunda, davalının ürününün bulunduğu Eyüpsultan Belediye Başkanlığı ana binasında bulunan … ve … seri numaralı iki ürün incelendiği, devre kartları teknik servis tarafından açıldıktan sonra incelendiğinde, baskı devrelerinde … logosunun gömülü olduğu, menü üzerindeki seri numarasına ulaşıldığında etiket bilgisi ile aynı olduğu, orijinal ürünlerle aynı fabrika ürünü olduğu kanaati bildirilmiştir. Davalı tarafça sunulan İTÜ Elektrik-Elektronik Mühendisliği bölümü öğretim üyelerince hazırlanan mütalaada; … Parti İstanbul İl Başkanlığı bina girişindeki metal dedektörlerin incelendiği, dedektörlerin … ve … seri numaralı olduğu, İstanbul Üniversitesi Beyazıt Kampüsü yerleşkesinde bulunan … seri numaralı kapı dedektörü ile … içerisinde bulunan kapı metal dedektörünün ve karşılaştırma yapılmak üzere başka firma tarafından satılan aynı bina içerisindeki … ve … seri numaralı metal dedektörlerinin incelendiği, aynı kart yapısına sahip oldukları, elektronik komponctlcrin ve bu komponetlerin kart üzerindeki dizilimlerinin aynı oldukları ve gömülü yazılımı taşıyan … etiketi MCU çipinin tüm ana kartlarda mevcut olduğu ve bunun sonucu olarak tüm cihazların üzerindeki yazılımların aynı olduğunun belirlendiği anlaşılmıştır. Davacı tarafça sunulan … firması tarafından düzenlenen 30 Haziran 2020 tarihli belgede; …, …, …, …, …, … seri numaralarının veri tabanında bulunmadığının beyan edildiği anlaşılmıştır. Mahkemece alınan bilirkişi heyet raporu ile İTÜ akademisyenleri tarafından düzenlenen raporda farklı ürünler incelendiği, üretici firmadan incelenen ürün seri numaralarının veri tabanında bulunup bulunmadığının sorulmadığı, bilirkişi … tarafından depoda tespit edilen ürün seri numaralarının sorulduğu ve bu seri numaralarının veri tabanında bulunmadığının bildirildiği anlaşılmıştır.Davalı tarafça bu ürünlerin İtalya distribütöründen satın alınarak ithal edildiği ileri sürülmüşse de, dosya kapsamında davalı tarafça ürünlerin satın alındığı İtalyan firmanın üretici firmanın distribütörü olup olmadığı konusunda yeterli inceleme yapılmamıştır. Bilirkişi rapor ekinde sunulan internet sitesi çıktılarının yetkili distrübütörlük iddiasının ispatı yönünden yeterli olmadığı, yurt dışına istinabe yazılarak, üretici firmadan davalı tarafça ürün alınan firmanın yetkili distribütör olup olmadığının ve yukarıda açıklanan incelenen ürünlere ilişkin seri numaralarının üretici firmanın veri tabanında bulunup bulunmadığının sorulması gerektiği kanaatine varılmıştır. Ürün kurulum ve servis belgelerinde ürünlerin garantili olduğu yazılı ise de, dosya kapsamında incelenen ürünlerin seri numaralarını içeren garanti belgeleri ve bu seri numaralı ürünlerin İtalyan firmadan ithal edildiğini gösterir belgelerin, İtalyan firmanın üreticiden satın aldığını gösterir belgelerin dosya kapsamında bulunmadığı, davalı taraf ticari defterleri, dayanak belgeleri, ithalat ve gümrük belgelerinin incelenmediği, eksik inceleme ile karar verildiği kanaatiyle, davacı vekilinin istinaf isteminin kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın Dairemizin kararında açıklandığı üzere üretici firmadan yukarıda açıklanan bilgilerin sorulması, ürünlerin marka hakkı sahibi tarafından piyasaya sürüldükten sonra paralel ithalat ile Türkiye’ye getirilip getirilmediği konusunda davalı ticari defter ve kayıtları üzerinde usulünce inceleme yapılarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle:1-Davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince, İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ’nin 02/10/2020 tarihli 2017/498 E. – 2020/299 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,2-Yargılamaya devam olunmak üzere dosyanın, karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine,4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 97,70 TL tehir-i icra karar harcı ile 51,75 TL (posta-teb-müz) masrafı olmak üzere toplam 311,55 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 10/03/2023 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.