Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/767 E. 2022/750 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/767 Esas
KARAR NO: 2022/750
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/02/2021
NUMARASI: 2020/7 2021/31
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 28/04/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalının … tescil numaralı markayı 19,37 ve 39.sınıftaki ürün ve hizmetler yönünden dava tarihinden geriye doğru son 5 yıldan bu yana 6769 Sayılı SMK’nun 9/1 maddesi uyarınca ciddi bir şekilde kullanmadığını, kaldı ki bu sınıflar yönünden son 5 yıldır kullanmama ile ilgili olarak yasa değişikliği, savaş, ambargo gibi haklı bir nedenin de mevcut olmadığını belirterek dava konusu markanın belirtilen sınıflardaki ürün ve hizmetler yönünden 6769 Sayılı SMK’nun 26/1-a ve 190/1-a maddeleri delaleti ile 9/1 maddesi gereğince iptaline ve Türk Patent Marka Sicilinden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, 6769 Sayılı SMK’nun 10/01/2017 tarihinde yürürlüğe girdiğini, SMK’nun 9.maddesi uyarınca 5 yıl kesintisiz kullanmama halinde markanın iptaline karar verilebileceğini, müvekkilinin dava konusu … markasını tescil ettirdiği tarihte yürürlükte bulunan 556 Sayılı KHK’nun 14.maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiğini, kanunların geriye yürümezliği ilkesi gereğince 10 Ocak 2017 tarihinde yürürlüğe giren kanunun geriye yürümeyeceğini, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, ayrıca davacının markanın tescil edildiği tüm hizmetler için iptal davası açmakta hukuki yararı bulunmadığını, asıl davacının … markasını müvekkilinden izin almaksızın 10 yıl süreyle kullandığını, haksız kullanım bedeli için davacı aleyhine dava açtıklarını, davanın kötüniyetli olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece ilk olarak 25/12/2018 tarihinde 556 Sayılı KHK 14.maddesinin Anayasa Mahkemesi kararıyla ihtar edildiği, ihtar tarihi itibariyle kullanmama nedenine bağlı iptali düzenleyen herhangi bir yasal düzenlenme bulunmadığı, davanın mevsimsiz açıldığı gerekçeleriyle reddine karar verilmiş, kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 30/12/2019 tarihli kararıyla SMK’nın yürürlüğünden önce tescil edilmiş olan markalar yönünden iptal kararı nedeniyle 4 günlük yasa boşluğu süresi dikkate alınarak ve kullanmama süresinin de 5 yıl 4 gün kabul edilerek değerlendirme yapılması gerektiğinden bahisle kararın kaldırılmasına ve dosyanın yargılamaya devam edilmek üzere mahkemesine iadesine karar verilmiş, Dairemiz kaldırma kararından sonra Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; “davalının 2002 yılında tescil ettirdiği “…” markasını tescilli olduğu mal ve hizmetler üzerinde tescil tarihinden itibaren 5 yıl içinde ve dava tarihine kadar ciddi ve etkin bir şekilde kullanıldığını kanıtlayamadığı, davalının fatura ve iş evrakında “…” ibaresinin kullanıldığı, “…” markasının yalnızca kaşe üzerinde kullanıldığının tespit edildiği, bu kullanımın markanın kullanıldığını kanıtlamaya yeterli olmadığı, bu nedenle davalı tarafça markanın tescil tarihinden itibaren 5 yıl içinde ve dava tarihine kadar geçen süre içinde kullanıldığını kanıtlayamadığı, davacının davalıya ait markanın kullanılmadığı gerekçesiyle iptaline karar verilmesini kendi faaliyet alanı dışında kalan mal ve hizmetler için de talep etmekte hukuki yararı bulunduğu, bu nedenle bilirkişilerin yalnızca 37 .sınıfta yer alan “Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve akaryakıt dolumu).” hizmetler için iptal davası açılabileceğine dair görüşlerine itibar edilemeyeceği” gerekçeleriyle davanın kabulüne karar vermiş, davalı vekili bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; dava iptal davası olduğu halde mahkemenin geriye dönük bir iptal kararı verdiğini ancak bu kararın bu nedenle hatalı olduğunu,bilirkişi raporunda “ yalnızca 37 .sınıfta yer alan “kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve akaryakıt dolumu).” hizmetler için iptal davası açılabileceğine” dair bir görüş yer almasına rağmen tüm emtia ve hizmetler yönünden karar verilmesinin hukuka uygun olmadığını, diğer hizmetler yönünden davacının hukuki menfaati bulunmadığı halde iptaline karar verilmesinin hukuka uygun olmadığını, bu nedenle bozulmasını, mahkemenin henüz yürürlüğe girmeyen SMK 26. maddesine göre hüküm verdiğini, bu kararın bu nedenle de hatalı olduğunu beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Yargılama sırasında alınan 23/05/2018 tarihli heyet raporunda; davalı tarafın satış faturalarında antentli ve kaşeli olarak … Limited Şirketi, adres ve mali bilgilerinin yer aldığı, “…” ibaresinin evraklar üzerine basılan kaşelerde … ibaresinin kullanıldığı, … ibaresinin sadece kaşe üzerinde olması sebebiyle evraklar üzerinde eskiden beri kullanıldığı bilgisini kanıtlar nitelikte olmadığı, antentli kağıt ve zarflar, not kağıtlar üzerinde kullanılan deliller markasal kullanım için yeterli olmadığı, kurumsal bir şirketin işleyişi için gerekli dökümanlar olduğu, davacı ve davalı iş kolları karşılaştırıldığında sektörde kesiştikleri alt sınırın 37.sınıfın “kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım , tamir ve akaryakıt dolumu)” olduğu, davacının hükümsüzlük talebinin bu alt sınıf için değerlendirilebileceği, 37.sınıfın diğer alt sınıfları ile 19 ve 39.sınıf için hükümsüzlük hallerinin oluşmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Davacı vekilinin rapora karşı beyan ve ıslah dilekçesi verdiği, müvekkilinin 556 Sayılı KHK’nun 43, SMK’nun 26/2 maddeleri anlamında ve iptal davası bağlamında zarar görme tehlikesi içinde bulunan ilgili kişi olduğunun kabulüne ve markanını tüm sınıflar yönünden iptaline karar verilmesini istediği görülmüştür. 11/11/2020 tarihli ek bilirkişi raporunda; Satış faturaları üzerinde; Ahş faturalarında … TİCARETLTD ŞTİ, satış faturalarında da antetli olarak ve kaşeli olarak … LTD ŞTI adres ve mali bilgilerinin yer aldığı, yapılan tespitte eke konulan evraklar üzerinde “…” ibaresinin, evraklar üzerine basılan kaşelerde “…” ibaresinin kullanıldığı, “…” ibaresinin sadece kaşe üzerinde olması sebebi ile evrakların üzerinde eskiden beri kullanıldığı bilgisini kanıtlar nitelikte olmadığı, antetli kağıt ve zarflar, not kağıtları üzerinde kullanılan deliller markasal kullanım için yeterli olmadığı, kurumsal bir şirketin işleyişi için gerekli dokümanlar olduğu, davacı ve davalı İş kolları karşılaştırıldığında sektörde kesiştikleri alt sınıfın 37.sınıfın “Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve akaryakıt dolumu).” olduğu, davacı tarafından istenen hükümsüzlük talebinin bu alt sıniıf için değerlendirilebileceği, 37.sınıfın diğer alt sınıfları, 19 ve 39.sınıf için kök raporla aynı kanaate hükümsüzlük hallerinin oluşmadığı” yolunda görüş bildirmiştir. Davacıya ait … markasının … tescil numaralı olup 4.sınıf emtia yönünden 14/02/2006 tarihinden itibaren tescil edildiği görülmüştür. Davalı şirketin 17/01/2000 tarihinde ticaret siciline tescil edildiği, davacı şirketin ise 10/03/1997 tarihinde tescil edildiği görülmüştür. Dava konusu davalıya … ait markasının … tescil numaralı olup 19,37 ve 39.sınıflarda 17/03/2004 ‘den itibaren tescil edildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, kullanmama sebebine dayalı markanın iptali ve sicilden terkinin talebine ilişkindir. Mahkemece ilk olarak davanın mevsimsiz açıldığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş, bu kararın istinaf edilmesi üzerine Dairemizce, SMK’nun yürürlüğünden önce tescil edilmiş markalar yönünden 5 yıl 4 gün üzerinden değerlendirme yapılarak bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmiş yeniden yapılan yargılama sonunda davanın kabulü cihetine gidilmiş, iş bu kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Kullanmama sebebiyle iptal davalarında ispat külfeti davalı tarafta olup, dava konusu markanın ciddi bir şekilde kullanıldığını ispat etmesi gerekir. Davalı tarafça dosyaya sunulan delillerin değerlendirilmesinde “…” ibaresinin sadece kaşede yer aldığı, bu hususun evrakların üzerinde eskiden beri kullanıldığı hususunun kanıtlamaya yeterli olmadığı kanaatine varılmıştır. Öte yandan bir kısım basılı evraklarda “…” ibaresi markasal olarak yer almakta ise de, söz konusu belgelerde ve davalı antetli kağıtlarda herhangi bir tarihin yer almadığı dolayısıyla sunulan bu delillerin de kullanımı ispata yeterli olmadığı kanaatine varılmıştır. Öte yandan bilirkişi raporunda sadece 37 sınıfta yer alan “Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve akaryakıt dolumu)” hizmetler bakımından iptalinin mümkün olduğu, diğer alt sınıflar ile 39. Sınıf için hükümsüzlük şartlarının bulunmadığı yolunda görüş bildirilmiş ise de, davacının kendi faaliyet alanı dışında kalan mal ve hizmetler bakımından da iptal talebinde bulunmakta hukuki yararının bulunduğu anlaşıldığından, mahkemece bu yönden bilirkişi raporuna itibar edilmemesi usul ve yasaya uygun olup, davalı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.28/04/2022