Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/759 E. 2021/1406 K. 08.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/759 Esas
KARAR NO: 2021/1406
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
NUMARASI : 2020/358
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/07/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacılar vekili, dava konusu “…” markasının müvekkili … tarafından tasarlanarak kullanılmaya başlandığını, yine bu marka ile ilgili 2018 yılından beri kullanılan …group domain ve web adresinin ekteki whois sorgusunda da görüleceği üzere aynı müvekkiline ait olduğunu, yine müvekkili …’nin bu markayı 2018 yılından beri kullanmakta olup 2019 yılında da coopera unvanlı şirketi ticaret siciline kaydettirdiğini, müvekkili şirketin 30/12/2019 tarihinde tüzel kişilik kazandığını, davalının ise kötüniyetli olarak bu markayı kendi adına tescil ettirdiğini belirterek davalı adına tescilli …tescil numaralı markanın hükümsüzlüğüne, ayrıca dava konusu markanın dava sonuna kadar devrinin ve mülkiyeti kısıtlayıcı işlemlere konu edilmesinin önlenmesi bakımından ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 23/10/2020 tarihli ara kararla ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile; markanın üçüncü kişilere devrinin önlenmesi bakımından TPMK kaydına teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmiştir. Davalı vekili, davacının önceki kullanım iddiasına dayandığını, bu beyanların doğru olmadığını, markanın 2018 yılında müvekkili tarafından oluşturulduğunu ve davacının da dahili bulunduğu protokollerde marka sahibinin müvekkili şirket olduğunun açıkça kabul edildiğini, davacının iddialarının çelişkili olduğunu, tedbir kararının kaldırılmasını talep ettiklerini bildirmiştir. Mahkemece, 11/02/2021 tarihinde duruşma açılarak yapılan inceleme sonunda; marka üzerine taraf teşkili sağlamak üzere tedbir konulduğu, davalının olası zararların teminatı bakımından davacı tarafından iki haftalık kesin süre içinde 10.000 TL teminatın yatırılmasının uygun olacağı gerekçeleriyle davalı vekilinin tedbirin kaldırılması talebinin reddine, 10.000 TL teminatın iki haftalık kesin süre içerisinde davacı tarafından yatırılması karşılığında 23/10/2020 tarihli ara karar gereğince tedbirin devamına, teminatın yatırılmaması halinde verilen ihtiyati tedbirin kaldırılabileceğinin ihtarına karar verilmiş, kararı davacılar vekili istinaf etmiştir. Davacılar vekili, istinaf sebebi olarak; tedbir kararının yargılama sırasında teamül haline geldiğini, bu durumun usul ekonomisinin de bir sonucu olduğunu, bu şekildeki tedbir kararlarında teminat alınmasının istisnai bir durum olduğunu, tedbir kararının varlığı ile davalının bir zararı doğmadığını, davalı tarafın bu yönde bir delil dahi sunmadığını, muhtemel bir zararın dahi olmadığını, teminatın fahiş olduğunu, bu şekildeki kararın Anayasal eşitlik hakkını ihlal niteliğinde bulunduğunu belirterek tedbirin teminatsız olarak uygulanması gerektiğini bildirmiştir. Dosya içeriğinde davalının marka tescil belgesinin bulunduğu, buna göre … tescil numaralı … Group Of Companies + şekil markasının 30/03/2020 tarihinde 9, 38, 41, 42, 45 ve 35.sınıflarda tescil edildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, markanın hükümsüzlüğü talebine ilişkindir. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık ise ihtiyati tedbire itirazın kısmen kabulü kararına yöneliktir. HMK’nun 392.maddesi uyarınca karşı tarafın ve üçüncü kişilerin uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık ihtiyati tedbir talep edenin teminat göstermesi zorunludur. Somut olayda tescilli markanın davalı adına oluşu dikkate alındığında mahkemece teminata hükmedilmesinde usule aykırı bir yön bulunmadığı anlaşıldığından davacılar vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacılar vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 3-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile HMK’nun 362/1-f maddesi uyarınca kesin olarak karar verildi.08/07/2021