Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/758 E. 2023/130 K. 01.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/758 Esas
KARAR NO: 2023/130
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/12/2020
NUMARASI: 2019/186 E. – 2020/177 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/02/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafın, müvekkili şirketin tek ve gerçek hak sahibi olduğu, dünyaca ünlü ilgili sektörde tanınmış markalarının iltibasa mahal verecek nitelikte benzerini, Türk Patent nezdinde tescilli olduğu sınıflarda ve ilgili benzer ürünler üzerinde tescile konu etmiş, açıkça müvekkilinin markasının piyasada edindiği yerden ve bilinirliğinden faydalanmayı amaçladığını, davalının davaya konu markasını devir veya temlik yapması durumunda, husumet yöneltmesi yahut yeni bir dava ikame etmesi gerekeceğinden, öncelikle devir ve temliki önleyici tedbir talebi ve davalının, kötüniyetli tescilin yanı sıra kötüniyetli bir devir veya temlik yapması halinde ise; markanın sicilde kayıtlı sahibi değişecek ve ona karşı yeni bir dava ikame etmek gerekeceğini bu durumda, markanın gerçek sahibi olan müvekkil, telafisi imkansız zararlara maruz kalabileceğini, takdiren teminatsız olarak, öncelikle … ve … sayılı markalarının devir ve temlikini önleyici mahiyette tedbir ve bununla birlikte, davalı taraf iptali istenen www…com.tr alan adlı internet sitesi üzerinden çevrim içi satışlar gerçekleştirme niyeti, hazırlığı ve faaliyetinde bulunuyor olup, SMK 159/1 madde hükmü ve ayrıca HMK’nın ilgili hükümleri uyarınca, huzurdaki dava sonuçlanıncaya kadar davalıya ait www…com.tr alan adlı internet sitesine erişimin engellenmesi yönünde ihtiyati tedbire hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, uzun yıllardır faaliyette olan her türlü elektrik elektronik ürün tasarımlarını yapan, bunları ithal eden ve satan, özellikle saat sektöründe aktif rol alan, alanında saygın ve ticari itibari yüksek seviyede olan bir şirket olduğunu, davacının dava dilekçesi ile hükümsüzlüğünü talep ettiği “…” Markası; Davacının dava dilekçesi ile hükümsüzlüğünü talep ettiği “…” Markası; kuyumculuk eşyaları (taklitleri dahil); altınlar, mücevherler, takılar, kıymetli taşlar saatler ve zaman ölçme cihazları olan 14. sınıf kategorisine 2013 yılında … tescil numarası i14. sınıf kategorisine 2013 yılında … tescil numarası ile, beyazlatma ve temizlik amaçlı maddeler,parfümeri, kozmetik ürünleri ve diş bakım ürünleri olan 3.sınıf kategorisine 2018 yılında … tescil numarası ile, konusu dokunmuş ve dokunmamış kumaşlar, ev tekstil ürünleri olan 24. sınıf kategorisine 2018 yılında … tescil numarası ile, TPE’ ye tescil edildiği. Müvekkili Şirketin markası, tescilli olduğu sınıflarda tescil tarihlerinden bu yana aktif olarak faaliyet göstermekte ve Türk Patent nezdinde korunduğunu, davacının “…” markası hakkında talep ettiği tanınmışlık tescili TPE tarafından iki kez reddedilmiş olmakla birlikte, bilirkişi raporunun da davacının tanınmış marka niteliğine haiz olup olmadığı tespitinden uzak olduğunu, müvekkil şirkete ait “…” markası ile davacıya ait markanın ayırt edicilik vasfına haiz esas unsurları birbirinden farklı olduğunu, müvekkili şirket’e ait www…com.tr adlı internet sitesine erişimin önlenmesine karar verilmiş ve ayrıca ihtiyati tedbir kararının değerlendirilmesi verilen erişimin engellenmesi kararı müvekkil şirketi çok ciddi zarara sokacağı bu zararı önlemek adına işin esasına girilmeden verilen erişimin önlenmesi kararının kaldırılmasını, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul Anadolu 2.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 10/12/2020 tarih ve 2019/186 Esas – 2020/177 Karar sayılı kararıyla; “… davacının … ve … esas unsurlu …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve … sayılı tescilli markaların sahibi olduğu, davalının ise davaya konu … ibareli … numaralı ve … ibareli … numaralı markaların sahibi olduğu, markaların asli unsurunun … kelimesi olduğu, davalının … kelimesi yanına koyduğu … ibaresinin yardımcı unsur olduğu, markaların iltibas yaratıcı benzerlik taşıdığı ve karıştırılma ihtimaline yol açabileceği gibi davalının tescilli markalarının davacının seri markalarının devamıymış gibi algılanabileceği, benzerliğin sınıfsal yönden yapılan değerlendirme sonucunda ise; davacı markalarının ağırlıklı olarak 03,14,18 ve 25.sınıflarda tescil edilmiş olduğu, davacıya ait … numaralı markanın ise 24.sınıfta yer alan bir takım emtialar yönünden tescilli olduğu, davalının … numaralı markasının 14.sınıfta, … numaralı markasının ise 03. ve 24.sınıflarda tescilli olduğu, böylelikle taraf markalarının aynı sınıflarda benzer mal ve hizmetlerde tescilli olduğu, sınıfsal yönden de markalar arasında benzerlik olduğu, davacı markasının tanınmış marka olması yönünden ise; her ne kadar davacı tarafından 2017 yılında yapılan tanınmışlık başvurusu kabul edilmiş olsa da, davacının 80’li yıllardan beri … tescilli markaların sahibi olduğu, bilirkişi raporu ile belirtildiği üzere tanınmışlığın bu tarihten çok daha önce olduğu, İstanbul 2.FSHM’nin 2013/98 E. Ve 2015/105 K.sayılı davası ile davacı markasının tanınmış marka olduğu, yine Bakırköy 2.FSHM’nin 2015/67 E.,2016/206 K.sayılı dosyasında 2012 yılı itibari ile … markasının tanınmışlığa ulaştığının tespit edildiği, mahkememizce de işbu emsal kararlar ve bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriği ile birlikte davacı markasının davalının ilk tescil tarihi olan 2013 yılından önce tanınmış marka olarak kabul edilmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığı, buna göre de davalının marka tescillerinin davacı markasının tanınmışlık düzeyinden istifade etme, markaya zarar verme veya markanın ayırt edici karakterini zedeleme ihtimalinin söz konusu olduğu, davalının tanınmış marka olan … markasının yaratıcısı ve gerçek sahibi olan davacı markasının aynısını kullanmasının hem yukarıda belirtilen markaların kelime ve fonetik, hem mal ve hizmetler bakımından aynı olması, hem davacı markasının tanınmışlığından faydalanması, marka olarak seçilebilecek binlerce kelime varken … kelimesini kullanmasının iyi niyetli olmadığı bu nedenle davalının tescilinin kötü niyetli tescil olduğu sonucuna ulaşılmış, bu şekilde markalar arasındaki benzerlik nedeni ile ortalama tüketici tarafından karıştırılma ihtimali, davalı markasının davacı seri markalarının devamı imiş gibi izlenim uyandırması, kullanılan mal ve hizmetlerin aynılığı, davalının tescilinin kötü niyetli tescil olması nedeni ile hükümsüzlük istemleri yönünden davanın kabulüne karar vermek gerektiği; Ticaret unvanın terki talebi yönünden ise; ticaret unvanının kullanımınının dürüstlük kurallarına uygun olarak ve marka hakkına tecavüz edilmeyecek şekilde kullanımı gerekli olup, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin … kararında da belirtildiği üzere, gerçek hak sahipliği nedeni ile bir markanın hükümsüzlüğüne karar verilirken ticaret unvanın da terkinine karar verilmelidir. Davacı markası olan … ibaresi her ne kadar ticaret unvanı olarak Türkiye’de tescilli değil ise de, davacı markalarının 80’li yıllardan beri Türkiye’de tescilli olduğu, davalı ticaret ünvanının 2017 yılında tescil edildiği, davacı markasının bu tarihten çok önceleri tescilli ve tanınmış marka olduğu, ayrıca davacı şirketin ABD’de 1967 yılında kurulduğu ve dünyanın birçok ülkesinde bu isimle uzun yıllardır ticari faaliyette bulunduğu, davacının … markası üzerinde üstün ve gerçek hak sahibi olması ve önceye dayalı kullanımı olması, davalının davacı … markası ile aynı olan … kelimesini ticaret unvanı olarak seçmesinin tesadüf olmayıp bu markanın tanınmışlığından faydalanmaya yönelik basiretli bir tacirden beklenmeyen davranış olarak değerlendirildiği, bu nedenle davalının bu tescilinin kötü niyetli olduğu ve kötü niyetli tescillerin hiçbir şekilde korunamayacağıda dikkate alındığında davalının ticaret unvanındaki … kelimesinin terki yönündeki davacı talebinin de kabulüne karar vermek gerektiği; Alan adı terkini talebi yönünden ise; davaya konu www…com.tr alan adının hali hazırda aktif ve tescilli olmadığı gibi davalı tarafından kullanıldığına dair de tespit yapılamadığından bu talep yönünden karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiş, davaya konu alan adı davalı adına tescilli ve aktif olmadığından bu talep yönünden davalı dava açılmasına sebebiyet vermediğinden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; “Müvekkil şirket markalarının, davacı firmaya ait markalar ile benzerliği nedeniyle, tüketici tarafından karıştırılma ihtimalinin olduğu yönündeki gerekçenin yerinde olmadığını; … ibaresi bir spor türünün genel adı olup davacı firmaya hasredilebilecek türden bir marka dı olmadığını, halihazırda davacı dışında birçok firma veya şahıs Türk Patent ve Marka Kurulu tarafından tescil edilmiş içinde … ibaresi geçen marka adlarını kullandığını, Mahkeme her ne kadar marka adında bulunan … ibaresinin müvekkilin … markası ile karıştırılma ihtimalinin yüksek olduğu yönünde gerekçe ileri sürmüşse de, davacı şirketin internet sitesi başlığında ve yurt içi/yurt dışında bulunan kendi mağazalarında markasındaki … ibaresi kullanılmadığını, davacı şirkete ait marka yaygın bir şekilde “…” olarak tanındığını, Müvekkil şirketin marka adı ile davacı şirket markasının kullanım alanının farklı olduğunu, müvekkil “…” markasını saat emtiyasında kullandığını, davacı şirket ise; tekstil alanında faaliyet göstermektedir ve markasını bu alanda kullandığını, markalar arasında bir benzerlik olabilmesinin önemli koşulunin uyuşmazlık konusu markanın aynı mal ve hizmetlerde kullanılması olduğunu, Tüm bunların yanı sıra; müvekkil şirketin markası ile birlikte kullandığı logonun davacı şirketin marka logosundan oldukça farklı olup taraflara ait markalar bu açıdan da birbirinden farklılık göstermediğini, tüketici nezdinde markaların karıştırılma ihtimali bulunmadığını, Müvekkil şirket 2013 yılında markasını tescil ettirmişken davacı şirketin 2017 yılında ”TANINMIŞ MARKA” statüsünü kazandığını, bu durumda davacının ”TANINMIŞ MARKA” statüsünün sağladığı koruma mekanizmalarından yararlanmasının mümkün olmadığını, davacı şirketin Türkiye’de yalnızca bir mağazası bulunduğunu ve davacı şirket Türkiye’de uzun zamandır reklam çalışması yürütmediğini, Müvekkil şirketin ticaret unvanının sicilden terkini için hiçbir haklı gerekçe bulunmadığını; TTK 52. maddesine göre; ‘Ticaret unvanı ticari dürüstlüğe aykırı bir biçimde bir başkası tarafından kullanılması halinde hak sahibi, bunun tespitini, yasaklanmasını; haksız kullanılan ticaret unvanı tescil edilmişse kanuna uygun bir şekilde değiştirilmesini veya silinmesini … isteyebilir….’ Kanun koyucu; ticaret unvanının terkinini, yalnızca ticaret unvanı bir başkası tarafından haksız bir şekilde kullanılan hak sahibinin isteyebileceğini açıkça düzenlediğini, davacının ise Türk Ticaret Sicili’nde tescil edilmiş bir ticaret unvanı olmadığından müvekkil şirket tarafından haksız bir şekilde kullanılmasının mümkün olmadığını, Davacı şirket ve müvekkil markaları arasında iltibas olsa dahi, davacı şirketin 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun ilgili düzenlemesinden yararlanamayacağını.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *İlk derece mahkemesince alınan 02/09/2019 tarihli bilirkişi raporunda; “Davalının … no ile 14. sınıfta, … no ile 03/24 sınıfta yer alan markaları ile davacı adına TPMK nezdinde …, …, … (…), … no ile tescilli … markaları ile ayırt edemeyecek kadar benzer olduğu, davalının kullanımlarının davacının tescilli ve … markaları ile tescil kapsamında yer alan aynı benzer (ilgili) mallar için kullanılmak üzere tescil ettirildiği, davalının sözkonusu emtialar üzerinde markalarını kullanması halinde tüketici nezdinde iltibasa yol açabileceği, www…com.tr alan adının davacının tescilli … ve … esas unsurlu markalarına ayırt edilemeyecek kadar benzediği, www…com.tr alan adına ait who is kaydı incelendiğinde, … Limited Şerkite adına kayıtlı olduğu, www…com.tr internet sitesine çeşitli zamanlarda ziyaret gerçekleştirildiğinde, internet sitesinin yayınının olmadığı ve söz konusu alan adını taşıyan web sitesinde herhangi bir kullanım olmadığı, internet arşiv görüntüleri sorgulandığında arşiv içeriğinin bulunmadığının tespit edildiği.” belirtilmiştir.
GEREKÇE: Dava, markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından, “Davanın KISMEN KABULÜ ile davalı adına tescilli … ve … sayılı markaların HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE, -Davalıya ait ticaret ünvanında yer alan … ibaresinin ticaret ünvanından çıkartılarak sicilden terkinine, -Dava konusu www…com.tr alan adı şu anda tescilli olmadığından ve kullanılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. … ve … esas unsurlu markaların 1988 tarihinden itibaren davacı adına tescilli olduğu, davalının ise … ibareli … numaralı ve … ibareli … numaralı markaların sahibi olduğu, her iki tarafın markaları bir bütün olarak incelendiğinde markalardaki esaslı unsurun … ibaresi olduğu, davacının markasının tanımış marka olduğu ve davacının bu marka üzerinde gerçek ve üstün hak sahibi olduğu, tüketicilerin aldanma ihtimali ve seri marka algısına kapılma ihtimalinin bulunduğu gözetilerek 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet kanunu’nun 25.maddesine göre davacının hükümsüzlük isteminin kabulüne dair ilk derece mahkemesi kararı yerindedir. Davacı markalarının 1980’li yıllardan beri Türkiye’de tescilli olduğu, davalı ticaret ünvanının 2017 yılında tescil edildiği, davacı markasının bu tarihten çok önceleri tescilli ve tanınmış marka olduğu, davalının davacı … markası ile aynı olan … kelimesini ticaret unvanı olarak seçmesinin tesadüf olmayıp bu markanın tanınmışlığından faydalanmaya yönelik olduğu dikkate alınarak davalının ticaret unvanındaki … kelimesinin terkinine karar verilmesi de isabetli olduğundan, davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.01/02/2023