Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/756 E. 2023/199 K. 03.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/756 Esas
KARAR NO: 2023/199 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/12/2020
NUMARASI: 2020/25 E. – 2020/793 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/02/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; davalı alacaklı tarafından 10 adet kambiyo vasfı niteliğine haiz olmayan evraka ilişkin olmak üzere toplamda 20.000,00-USD tutar üzerinden İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ilamsız icra takibi başlatıldığını, takip konusu evrakların 2012 ve 2013 yıllarının muhtelif aylarını kapsar şekilde vade tarihli olarak düzenlendiğini, bonoların vade tarihlerinden itibaren 3 yıllık zaman aşımı süresinin geçmesinden sonra 2019 yılında takip konusu yapıldığını, buna ilişkin olarak takip konusu evrakların ve alacağın zamanaşımına uğradığını, icra takip dayanağı yapılan senetlerde, tanzim yeri ve borçlu adresi bulunmadığını, bononun esaslı unsurlarından olan tanzim yerinin yazılmış olması gerektiğini, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda yer aldığı üzere, düzenlendiği yer gösterilmeyen bir bono, düzenleyenin adının yanında yazılı olan yerde düzenlenmiş sayılacağını, eğer o kısımda da bir adres bulunmuyor ise bono kambiyo senedi vasfını yitirdiğini ve senedin geçersiz olduğunu beyanla; müvekkilinin borçlu olunmadığının tespitine ve evrakların istirdatına, davalı alacaklı tarafından haksız ve kötü niyetli olarak başlatılan icra takibi nedeniyle alacağın %20’sinden az olmamak üzere aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının tüm taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacı aleyhine açılan takibin ilamsız takip olduğunu, davacının icra takibinin dayanağı olan kambiyo senetlerinin zamanaşımına uğradığını iddia etse de davacının bu iddiasının tamamen kötüniyetli olup borçtan kurtulmaya yönelik olduğunu, davacının başlatılan icra takibine itiraz etmediğini ve takibin kesinleştiğini, davacının takibe konu bonoların kambiyo senedi vasfını kaybettiğini iddia ettiğini ancak davacının bu iddiasının taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, senet üzerinde ödeme ve düzenlenme yeri bulunmasının alternatif şekil şartı olarak düzenlendiğini, dolayısıyla bunların yazılı olmadığı senetlerin de geçerliliklerini koruduğunu, düzenlenme yeri bulunmayan senetlerin, düzenleyenin adının yanında yazılı olan yerde düzenlenmiş sayılacağını ve tüm bu nedenlerle davanın reddine, davacı tarafın %20’den aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI; İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/12/2020 tarihli 2020/25 E- 2020/793 K sayılı kararıyla;”Tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda yapılan yargılama, toplanan deliller ile dosya kapsamındaki tüm belge ve bilgiler birlikte değerlendirildiğinde; davalı tarafın bir kısım bonoları genel haciz yoluyla takibe koyduğu, davacı tarafın işbu takibe itiraz etmediği ve menfi tespit talebinde bulunduğu, davacı tarafın bonolardaki imzaya itiraz etmediği, Türk Ticaret Kanunu’nun 732/4 maddesi uyarınca ispat yükünün sebepsiz zenginleşmediğini iddia eden taraf yani somut olayda davacı tarafa ait olduğu, davacı tarafın sebepsiz zenginleşmediğini ispat edemediği” gerekçesiyle; davanın reddine, davalı taraf aleyhine verilmiş bir ihtiyati tedbir kararı bulunmadığından davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU; Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile müvekkili aleyhinde başlatılan 13.06.2019 tarihli takibe konu belgelerin vade bakımından en ileri tarihlisinin, 31.03.2013 tarihli olup, takip tarihi bakımından zamanaşımına uğradığını, menfi tespit davalarında ispat yükünün davalı alacaklı üzerinde olduğunu ve talebin zamanaşımı nedeniyle kambiyo vasfını yitiren belgelere dayalı icra takibinden müvekkilinin sorumlu olmayacağı ve borçlu olmadığının tespitine ilişkin olduğunu, bu belgelerin tek başına alacağın varlığını ispata yeterli belge olarak kabul edilemeyeceğini, ancak yazılı delil başlangıcı sayılabileceğini, davalının müvekkilinden alacaklı olduğunu ispatlaması gerektiğini (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2003/19-781 E-2003/768 K sayılı kararı) -Müvekkilinin davalıya borcu olmamakla birlikte, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, zamanaşımına uğramış borçların eksik borç olduğunu, sonradan iadesinin talep edilemeyeceğini. -Kabul anlamına gelmemek kaydıyla, sebepsiz iktisap hükümleri doğrultusunda dahi TBK 82’de öngörülen 2 yıllık zamanaşımı süresi dolduğundan talep hakkının yitirildiğini, takip konusu bonoların esaslı unsurları taşımadığından kambiyo vasfında olmadığını. -Senetlerde tanzim yeri ve borçlu adresinin bulunmadığını, TTK’da tahdidi olarak sayılan bononun esaslı unsurlarından birinin, tanzim yerinin yazılmış olması olduğunu, -Müvekkilinin bonolardan dolayı borçlu olmadığını, davalının belgeleri iade etmesi gerekirken 6-7 sene sonra takip başlattığını beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne, davalı alacaklının alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesine cevabında; takibe davacı tarafça itiraz edilmediğini, imzaya itiraz edilmediğini, menfi tespit davasında ispat yükünün davacıda olduğunu, davanın hukuki yarar yokluğundan reddi gerektiğini, davacının iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacının senedin esaslı unsuru tanzim tarihi yazılmadığından bonoların kambiyo vasfını kaybettiğini ileri sürmüşse de; senet üzerinde düzenleme ve ödeme yeri bulunmasının alternatif şekil şartı olduğunu, bunlar yazılı olmayan senetlerin geçerliğini koruduğunu, düzenleme yeri bulunmayan senetlerde düzenleyenin adının yazılı olduğu yerde düzenlenmiş sayılacağını ve idari birim yazılmasının yeterli olduğunu, adrese gerek bulunmadığını, senetlerde düzenleyenin TC numarasının bulunduğunu, ihtilaf vukuunda İstanbul Mahkemelerinin yetkili kılındığını, ispat yükünün borçluya düştüğünü, takibe dayanak yapılan senetler, her ne kadar zamanaşımına uğradığı ileri sürülse de, bulunduğundan ispat yükünün davacı borçluda olduğunu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun ”İSPAT YÜKÜ” başlıklı 6. Maddesinde ” Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” şeklinde genel ispat kuralı belirtildiğini beyanla, istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davalı alacaklı … tarafından, davacı borçlu … hakkında 20.000 USD asıl alacak ve 11.100,82 USD işlemiş faiz olmak üzere, toplam 31.100,82 USD üzerinden 13/06/2019 tarihinde takip başlattığı, ödeme emrinin …’ya 25/08/2019 tarihinde tebliğ edildiği, itiraz etmediği anlaşılmıştır. İcra takibine konu senetlerin incelenmesinde; borçlusu …, alacaklısı … olan ve her biri 2.000 USD olarak düzenlenen 30/06/2012, 31/07/2012, 31/08/2012, 31/09/2012, 31/10/2012, 30/11/2012, 31/12/2012, 31/01/2013, 28/02/2013 ve 31/03/2013 vade tarihli senetlerin, düzenleme tarihlerinin tam okunamamakla birlikte 20/01/… şeklinde olduğu, borçlunun adının yanında adres ve düzenleme yeri bulunmadığı, senetlerin bazılarında borçlunun TC numarasının bulunduğu görülmüştür.
G E R E K Ç E: İlamsız takibe dayalı menfi tespit davasında ilk derece mahkemesince TTK 732/4 maddesi uyarınca sebepsiz zenginleşmediğini ispat yükünün davacıda olduğu, davacının sebepsiz zenginleşmediğini ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, davacı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır.Davacı vekili takibe konu senetlerin zamanaşımına uğradığını, senetlerde düzenleme yeri bulunmadığından kambiyo vasfı bulunmadığını, senetlerin yazılı delil vasfında bulunduğundan ispat yükünün davalı alacaklıda olduğunu ileri sürmüştür. Bononun şekli şartlarından düzenleme yeri alternatif zorunlu bir unsur olarak kabul edilmektedir. Bu yüzden düzenlendiği yer gösterilmeyen bir bono, düzenleyenin adının yanında yazılı olan yerde düzenlenmiş sayılır. Somut olayda davanın dayanağı İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına konu 10 adet senete düzenleme yeri gösterilmemiş ve düzenleyenin adının yanında herhangi bir adresin yer almadığı tespit edilmiştir. Senetteki yetki koşulunun tanzim yeri olarak kabul edilmesi de mümkün bulunmadığından, takibe konu senetler kambiyo senedi vasfı bulunmadığından somut olayda, zamanaşamına uğramış kambiyo senetleri yönünden uygulanan TTK 732/4 maddesinin uygulanma ihtimali bulunmamaktadır. Ancak keşide yeri bulunmayan bu senet, kambiyo senedi niteliğinde değilse de muayyen bir meblağın ödenmesi taahhüdünü içerdiği ve imzası da inkar edilmediği için adi senet sayılacağı, ispat yükünün borçlu bulunmadığını ileri süren davacıda olduğu kanaatine varılmıştır. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “ispat yükü” başlıklı 6. maddesinde; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür” ifadesine yer verilmiştir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya dair ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir. Usul hukukumuzda HMK 200. Madde de, senede karşı senetle ispat zorunluluğu ilkesi kabul edilmiştir. Davacı tarafça borçlu bulunmadığının ispatı yönünden yazılı delil sunulmadığı; senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı def’i ( savunma ) olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemlerin ancak senet (yazılı belge) ile ispat edilebileceği, ispatlanamayan davanın reddi gerektiği kanaatine varılmış, ilk derece mahkemesince somut olaya uygun olmayan gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, düzeltilmiş gerekçe ile davanın reddine karar verilerek kazanılmış haklar korunarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE, 2-İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/12/2020 tarihli 2020/25 E-2020/793K sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, düzeltilmiş gerekçe ile; 3-Davanın REDDİNE, -Davalı aleyhine verilmiş tedbir kararı bulunmadığından, davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin reddine, 4-İlk derece yargılaması yönünden; – Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu Genel Tebliği gereğince hesap olunan 179,90-TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin yatırılan 3.096,46-TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 2.916,56-TL harcın talep halinde davacı tarafa iadesine, -Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, -Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 21.142,26-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, -Arabulucu Ücret Kararı gereği Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00.-TL’nin davacıdan alınarak Hazineye irad kaydına, 5-İstinaf yargılaması yönünden; -Davacı vekilinin istinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talep halinde iadesine, -İstinaf yargılaması sırasında davacı tarafından yapılan 162,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 34,50 tebligat ve posta giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, -İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 03/02/2023 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.