Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/742 E. 2023/316 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/742 Esas
KARAR NO: 2023/316 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/09/2020
NUMARASI: 2018/547 E. – 2020/289 K.
DAVANIN KONUSU: Fikir Ve Sanat Eseri (Tecavüzün Tesbiti İstemli)
KARAR TARİHİ: 23/02/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili firmanın sektörünün öncülerinden olduğunu, 1998 yılında faaliyetlerine başladığını, ve 20 yıldır … ticaret unvanı ve markası ile elektrik, inşaat, mühendislik hizmetleri alanında faaliyetlerini sürdürdüğünü, inşaat ve mühendislik alanında tanınmış, iyi bilinen ve itibarlı bir firma olduğunu, uluslararası alanda elektrik ve mekanik işler alanlında, mühendislik ve müteahhitlik hizmeti sunduğunu, Türkiye’de ve 16 ülkede önemli projelerde; elektrik taahhüt işleri, mekanik taahhüt işleri, ses ve veri iletişim işleri, tesis yönetim işleri, enerji işleri, inşaat işleri alanlarında faaliyet gösterdiğini ve göstermeye devam ettiğini, ticaret unvanını yıllardır markasal olarak kullandığını, tescilli markalarının iyi bilinen markalar olduğunu, müvekkili şirketin 07,08,09,11. ve 37. sınıflarda … nolu “…” ve … nolu ” … şekil” ibareli tescilli markaları bulunduğunu, bu markalar ile ticaret unvanının tanınmış olduğunu, davalı şirketin ise 16 Ekim 2014 tarihinde kurulduğunu, müvekkili şirketten 16 yıl sonra kurulduğunu, müvekkili ile aynı alanlarda faaliyet gösterdiğini, sermaye şirketi olduğunu, ticaret unvanının ayırt edici ekinin müvekkili şirketin unvanı ile benzer ve karıştırılma ihtimalinin yüksek olduğunu, müvekkilinin davalıdan son yıllarda haberdar olduğunu, son yıllarda müvekkilinin girmediği ihalelerde davalı şirketin aldatıcı ve yanıltıcı bir şekilde davacının sektördeki güçlü ve güvenilir kimliğinden yararlanarak benzer bir unvan ile elektrik ihalelerine girdiğine ilişkin duyumlar olduğunu, davalının aynı/benzer marka başvurusu üzerine somut olarak haberdar olduklarını, davalının marka başvurusunun TPMK tarafından red edildiğini, müvekkilinin haksız kullanımlarına son vermesi için ihtarname göndermesine rağmen davalının müvekkilinin tescilli markaları ile aynı/benzer markayı tescilsiz olarak kullanmaya devam ettiğini, web sayfası üzerinden ve çeşitli biçimlerle markayı tescilsiz olarak kullanmayı sürdürdüğünü, bu durumun müvekkilinin marka hakkına tecavüz oluşturduğunu, davalının müvekkili şirketin markalarını ve ticaret unvanın bilecek durumda olduğunu, kötü niyetli olarak müvekkilinin marka hakkına tecavüz eylemlerini gerçekleştirdiğini, davalının eylemlerinin aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğinden bahisle, davalının www…com.tr web sitesi üzerinden yapılacak inceleme ile davacının tescilli “…” markaları ile yanı/benzer olan “…” markasını tescilsiz, izinsiz ve hukuka aykırı olarak kullandığının tespit edilmesini, müvekkilinin sınai mülkiyet hakkına tecavüz teşkil eden fiillerin önlenmesi ve durdurulması kapsamında, davalıya ait “www…com.tr” web adresinde yer alan kullanımların hukuka aykırılığının tespit edilerek tedbiren erişimin engellenmesine ve “…” ibaresini barındıran her türlü iş emtiasına basılı evraka el konulmasına, sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilerek üretilen veya ithal edilen tecavüze konu ürünlere, bunların üretiminde münhasıran kullanılan vasıtalara, Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi alanlar dahil, bulundukları her yerde el konulması ve bunların saklanmasına, karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirket tarafından davacı yanın iddia ettiği gibi bir tecavüz bulunmadığını, davacının iddialarının haksız ve dayanaksız olduğunu, her iki şirketin logo, yazı sitili, renk ve şekil ve benzeri hususlar incelendiğinde de bir benzerlik iltibas olmadığının görüleceğini, Markalar Kanununun aradığı anlamda aynı ya da benzerlik olmayıp markanın bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini, marka hakkına tecavüzün söz konusu olmadığını, iki markanın birbirinden tamamen farklı şekil, renk ve yazım şekilinden meydana geldiğini, müvekkilinin müşteri kitlesinin marka baz alarak gelen müşteri olmadığını, şahısların yaptığı işe ve iş tecrübelerine ve çalıştığı kişilere bakıldığını, bu sebeple markaların bu anlamda bir etkisinin bulunmadığını, … kelimesinin Türk Dil Kurumuna göre “gök bilimi” anlamına gelen Türkçe bir kelime olduğunu, sona eklenen” …” ibaresinin ise anlamı olmayan ve sadece uyumlu olsun diye eklenen bir ses olduğunu, müvekkilinin kötü niyetli olmadığını, kelimeyi seçerken uyum sebebi ile seçtiğini, logoda vurgulanan renk ve kelimenin “…” olduğunu, logonun davacı logosu ile tamamen farklı olduğunu, her iki taraf markalarının benzer olmadığını, birbirinden tamamen bağımsız şekil, renk logo yazım kullandıklarının bilirkişi raporu ile de tespit edildiğini, markaların karşılaştırılırken tüm unsurları ile birlikte bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini, müvekkilinin iştigal konusu itibariyle hizmet sunduğunu, ürün üretimi ve bu isimle ürün satışının bulunmadığını, müvekkilinin kendisini ismi ile yani markası ile lanse etmediğini, markanın sadece bir zorunluluk sonucu oluştuğunu, müvekkilinin web sitesinden gelen herhangi bir müşteri kitlesinin bulunmadığını, kullandığı unvan ile web sitesi gibi mecralardan herhangi bir iş bağlantısı kurmasının işin niteliği gereği son derece zor hatta imkansız olduğunu, müvekkili şirket ve benzeri hizmet sunan tüm şirketlerin iş yapacakları firma ile iletişime geçtikten sonra tüm şirket profilini çalışacağı firmaya bir klasör dosya şeklinde sunup, kendini tanıtması ve işi yapabileceğini karşı tarafa dosya üzerinden ve yüz yüze anlatması sonucu iş yaptıklarını, bu tarz işlerde birden fazla şirketin sunum yaptığını ve bu sunumlar üzerinden iş sahibinin çalışacağı şirketi seçtiğini, bu hali ile müvekkili şirketin davacı şirketin ismini kullanmasının ve marka hakkına tecavüzünün söz konusu olamayacağını, müvekkili şirketin isim ile değil kendi kişisel ticari atılımları sebebiyle iş yaptığını, faaliyetlerinde kötü niyet bulunmadığını, ayrıca müvekkili şirketin markayı kullanarak iş almadığı için karşı tarafla işbirliği içerisinde bulunup markayı değiştirebileceğini belirttiğini, bu konuda davacı tarafın görüşünün de alındığını, bu aşamada taraflar arasında iletişimsizlik olduğunu ve konuyla ilgili bir anlaşma imzalanamadığını, haksız bir gelirinin bulunmadığını, müvekkilinin marka olarak ürettiği herhangi bir ürününün de bulunmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
MAHKEME KARARI: İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 30/09/2020 tarihli 2018/547 E. – 2020/289 K. sayılı kararıyla; “…Tüm dosya kapsamı, sunulan deliller, TPMK kayıtları, bilirkişi raporu bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davanın kısmen kabulü ile, davalının davacıya ait tescilli marka hakkına tecavüzünün tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, davalının davacının markasına tecavüz edecek şekilde kullanımlarının bulunduğu her türlü iş evrakı kartvizite, katalog gibi tanıtımlarının masrafı davalıdan alınmak üzere el konulmasına ve hüküm kesinleştiğinde imhasına, www…com.tr alan adına erişimin engellenmesine karar verilmiştir. Red yönünden dosya kapsamı ve alınan bilirkişi raporunda davalının tecavüze konu ürünleri ürettiğine dair tespit edilen bir vasıta bulunmadığından, davacının bu yönde ki talebinin reddine karar vermek gerekmiş ancak istemin, dava konusu asıl talebin tali bir unsuru niteliğinde olduğu gözetilerek karşı vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiği” şeklindeki gerekçe ile; -Davanın KISMEN KABULÜ ile, davalının davacıya ait tescilli marka hakkına tecavüzünün tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, -Davalının davacının markasına tecavüz edecek şekilde kullanımlarının bulunduğu her türlü iş evrakı kartvizite, katalog gibi tanıtımlarının masrafı davalıdan alınmak üzere el konulmasına ve hüküm kesinleştiğinde imhasına, -www…com.tr alan adına erişimin engellenmesine, bu hususta BTK’ya müzekkere yazılmasına, -Bu ürünleri üretmek için tespit edilen bir vasıta bulunmadığından, vasıtalara el konulmasına ve saklanmasına yönelik talebin reddine,” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkeme kararı verilirken Yargıtay içtihatları ile Kurum kararlarının dikkate alınmadığını, davacı markalarına tecavüzün bulunmadığını, müvekkilinin dava açıldıktan sonra davacı vekiliyle görüşmeler yaparak tek harfi değiştirerek … başvuru numaralı “revatech mühendislik” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, … San. Ve Tic. Ltd. Şti. Tarafından müvekkilinin marka başvurusuna itiraz edildiğini, TPMK tarafından itirazın reddine karar verildiğini, tek harf sebebiyle bile itirazın reddine karar verilmesinin bu dava yönünden emsal olması gerektiğini, Yargıtay’ın benzer nitelikte emsal kararları bulunduğunu. -TPMK uygulamaları, emsal tesciller, emsal ulusal ve uluslararası yargı kararları dikkate alındığında, taraf markaları arasında iltibas bulunmadığını, markaların gerek genel görünüş, gerek fonetik açıdan benzerlik ihtiva etmediğini, iki markanın tamamen farklı şekil, renk ve yazım şeklinden meydana geldiğini, markaların tüm unsurlarıyla değerlendirilmesi gerektiğini, benzerlik değerlendirmesi yapılırken şekil ve unsurların birbirinden bağımsız olarak tek tek ele alınması şeklinde değil, markaların tüm unsurlarının birlikte yarattığı bütüncül izlenime göre yapılması gerektiğini. -Her iki taraf açısından da ortalama tüketicinin baz alınması gerektiğini, sektörde marka değil sunulan hizmetin kalitesi baz alınarak iş yapılması gerektiğini, … kelimesinin “gök bilimi” anlamına geldiğini, sonuna eklenen “…” ibaresinin ise anlamının bulunmadığını, sadece uyumlu olsun diye eklendiğini, logoda vurgulanan rengin ve kelimenin … ibaresi olduğunu, bütün olarak taraf markalarının farklı olduğunu, müvekkilinin ürün üretim ve satışının bulunmadığını, web sitesinden gelen müşterisinin de bulunmadığını, sektörde bir firmanın bir işi alabilmesi için, hazırladığı dosya ile en iyi yapabileceğini anlatması gerektiğini. -Mahkeme kararının TPMK’nın kararlarından farklı olduğunu. -Davada kısmi kabul söz konusu olduğu halde lehlerine vekalet ücretine hükmedilmemesinin yerinde olmadığını beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekilinin istinaf dilekçesine cevabında; davalının marka başvurusunun TPMK tarafından hukuka uygun olarak reddedildiğini, ileri sürülen istinaf sebeplerinin yerinde olmadığını, mahkemece reddedilen talebin asıl talebin tali bir unsuru olduğu gözetilerek karşı vekalet ücretine hükmedilmediğini beyanla, istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Dosya arasında bulunan TPMK kayıtları incelendiğinde; davacı … Sanayi ve Ticaret A.Ş adına kayıtlı … numaralı “…” şekil markasının 7,8,9,11. Ve 37.sınıfta yer alan mal ve hizmetler bakımından 03.07.2007 tarihinden itibaren tescilli olduğu, … numaralı “…” şekil markasının 9,11 ve 37.sınıflarda yer alan mal ve hizmetler bakımından 01.06.2009 tarihinden itibaren tescilli olduğu, davalı … İnşaat Ticaret Ltd. Şti. Adına … numaralı markanın itiraz aşamasında reddedildiği ve sahibi adına hüküm ifade etmediği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince alınan 16.12.2019 tarihli bilirkişi raporunda;”…Dosya içinde yer alan davalı kullanımını gösterir internet sitesinde “..” ibaresinin, markasal anlamda kullanıldığı görülmektedir. Davalının “…” seklindeki kullanımının, davacı markası olan “…” ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğu, şekil unsurları farklı olsa da “…” ibaresinin esas unsur olduğu ve bir bütün olarak marka değerlendirildiğinde, görsel, sesçil ve anlam olarak benzerliğin var olduğu ve “k” yerine “c” harfinin kullanımının bir fark yaratmadığı, davalının internet sitesinde, davacının marka tescil kapsamına giren hizmetlerin sunulduğu ve haliyle davalı kullanımının davacının tescil kapsamına giren hizmet sınıfında olduğu, davalı kullanımının davacı marka sahibinin herhangi bir iznine dayanmadığı, davalının markanın kapsadığı hizmete yönelik kullanımının halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali doğuracağı sonuç ve kanaatine varılmıştır. Dolayısıyla davalı tarafın internet ortamındaki kullanımının, taraflar arasında karışıklık/iltibasa yer vereceği, SMK’nın 7 ve 29. maddeleri gereğince davacının marka hakkına tecavüz oluşturacağı, davacıya ait olduğu belirtilen bahsi geçen ‘”www…com.tr” internet web sitesinin kullanımda ve aktif olduğu, alan adının … (sahip) bilgileri kontrol edildiğinde bu alan adının 22.12.2000 tarihinde kayıt olunduğu ve alan adı sahibinin “… Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti” davacıya ait olduğu, davalıya ait olduğu belirtien bahsi geçen “www…com.tr” alan adının aktif olduğu, alan adının … (sahip) bilgileri kontrol edildiğinde bu alan adının 03.11.2014 tarihinin kayıt olunduğu ve alan adı sahibinin “… İNŞAAT TİCARET LTD ŞTİ” davalıya ait olduğu, davalı tarafın internet ortamındaki kullanımının, taraflar arasında karışıklık/iltibasa yer vereceği, SMK’nın 7 ve 29.maddeleri gereğince davacının marka hakkına tecavüz oluşturacağı …” sonuç ve kanaatine varıldığının bildirildiği anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E: Davacı vekilinin tescilli ticaret unvanı, tescilli markaları ve alan adından kaynaklanan haklarına dayanarak, davalının … ibaresini markasal kullanımının önlenmesini, meni ve refi ile davacı markalarına tecavüz teşkil ettiğinin tespitini, www…com.tr ibareli alan adına erişimin engellenmesini talep ettiği anlaşılmıştır. Davalı vekili istinaf başvurusunda bütüncül izlenimde davalının kullandığı logo ve … ibaresini kullanımının davacı markaları ile benzer olmadığının, mahkeme kararının emsal Yargıtay kararları ve TPMK kararlarından farklı olduğunu, sonradan markadaki tek harfi değiştirerek yaptıkları başvurunun TPMK tarafından kabul edildiğini ve dava dışı şirketin yaptığı itirazın reddedildiğini, reddedilen kısmi talepler yönünden vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Davalı tarafın 11. Sınıfta yapmış olduğu, 18/10/2017 başvuru tarihli şekil+… elektrik mühendislik ibareli marka başvurusu, TPMK’nın 23/06/2018 tarihli kararı ile tümüyle reddedildiği, davalı adına tescilli marka bulunmadığı anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporundan, tarafların aynı sektörde faaliyet gösterdiği, davacı adına …com.tr alan adlı internet sitesinin 22.12.2000 tarihinde tescil edildiği, davalının ….com.tr alan adlı internet sitesinin 02.11.2014 tarihinde tescil edildiği, davalının internet sitesinde “logo+… elektrik mühendislik” ibaresini sayfaların başlığında ve … ibaresini içerikte markasal olarak kullandığı, faaliyet konusunun Elektrik-İnşaat-Mekanik Tahhüt İşleri olarak tanıtıldığı anlaşılmıştır. Davacı şirketin internet sitesindeki paylaşımlarında; faaliyet konusunu “elektrik-mekanik-inşaat-işletme bakım” başlıkları altında tanımladığı anlaşılmıştır. Davacı şirketin ticaret unvanının 18 Eylül 1998 tarihinde, davalı şirketin ticaret unvanının 16 Ekim 2014 tarihinde tescil edildiği anlaşılmıştır. Davacı şirketin dava dilekçesi ekinde sunduğu faturalardan 30/01/2004 tarihli “elektrik tesisat işleri bedeli” açıklamalı faturada, ticaret unvanının … ibaresinin tescilli markasındaki logo ile birlikte büyük şekilde yazıldığı, davacının 11. Sınıfta tescilli markasının bulunduğu anlaşılmıştır. Davacı şirketin … başvuru numaralı … şekil markası ile,… başvuru numaralı … ibareli markasının 37. Hizmet sınıfında “İnşaat Hizmetleri” sınıfında tescilli olduğu, davalının 37. Sınıfta da markasal kullanımının bulunduğu anlaşılmıştır. … ve … ibareleri arasında son harf dışında yüksek oranda benzerlik bulunduğu, logo kullanımının ayırt edicilik kazandırmadığı, davalının Elektrik-İnşaat-Mekanik Tahhüt İşleri alanında … markasını tescilsiz olarak kullanması halinde tüketici nezdinde yapılan yahut tanıtılan işin davacı tarafından verildiği izlenimi yaratılacağı ve iltibas ihtimali bulunduğu kanaatine varılmıştır. Davalı vekilinin bütüncül izlenimde markalar arasında benzerlik bulunmadığı ve kararın emsal yargı kararları ile uyumlu olmadığına yönelik istinaf sebebi yerinde değildir. Mahkemenin gerekçesinde de açıklandığı üzere, mahkemece reddine karar verilen talepler, feri nitelikte bulunduğundan, davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi yerinde olup davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak;a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 53,50 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, b)Davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 23/02/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.