Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/724 E. 2021/1711 K. 07.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/724 Esas
KARAR NO: 2021/1711
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/07/2020
NUMARASI: 2020/7 2020/406
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 07/10/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; “Davalının kefili olduğu … Ltd. Şirketi’nin müvekkili bankanın Esenyurt Şubesi’nden kredi kullandığını, müvekkili banka tarafından görülen lüzum üzerine Beşiktaş …Noterliği’nin 13/02/2014 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesinin keşide edilerek hesabın kat edilip ihtarnamede yazılı diğer borçlularla birlikte davalıya 156.067,73 TL nakit, 43.680- TL gayri nakit kredi borcunu ödemesi için süre verildiğini, ihtarnamenin davalıya tebliğ edildiğini, ancak borcun ödenmediğini, bunun üzerine alacağın tahsili için davalı aleyhinde ilamsız icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiğini ve borçlunun icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini, davalının itirazının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, bu nedenle iptalinin gerektiğini ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına, % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini” talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; “Kredi sözleşmesinin dava dışı … Ltd.Şti. İle davacı arasında akdedildiğini, davalının 11/05/2011 tarihinde ortaklıktan çıktığını, müvekkilinin … Ltd. Şirketi’nin yetkilisi olduğu dönemde kefil olarak imzaladığı 18/02/2010 tarihli genel kredi sözleşmesinin doğrudan müşteri çeklerine istinaden alınan kredi olduğunu, bedelinin çek olarak kredi alırken ödendiğini ve borcun kapandığını, diğer dayanak kredi sözleşmelerinde müvekkilinin kefaleti olmadığından borçlu olmadığını, müvekkiline gönderilen ihtarnamenin tebliğine ilişkin yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, davacı-karşı davalı bankanın itirazın iptali davasının reddine karar verilmesini, Karşı dava olarak ise; müvekkili aleyhine tatbik edilen tüm haciz işlemlerinin tedbiren kaldırılmasını, karşı dava yönünden ise Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından müvekkilinin davacı-karşı davalı bankaya borçlu bulunmadığının tespitine, davacı-karşı davalı bankanın müvekkilinin borçlu sıfatının doğmadığını bilerek hareket ettiğinden borcun % 20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini” istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI (2015/188 Esas): Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/03/2017 tarih 2015/188 E. – 2017/207 K.sayılı kararıyla; “Dava konusu nakdi ve gayri nakdi alacağın davalının kefaletinin bulunduğu 18.02.2010 tarihli sözleşme kapsamında olmadığı, daha sonra akdedilen ve davalının kefil olmadığı 03.11.2011 ve 21.06.2013 tarihli genel kredi sözleşmeleri kapsamında kullandırılan kredilerden kaynaklandığı, davalının kefaleti bulunmayan sözleşmeler kapsamında kullandırılan kredilerden dolayı kefalet sorumluluğunun söz konusu olamayacağı sonuç ve kanaatine varılmakla itirazın iptali istemine ilişkin asıl davanın reddine, davacı bankanın takipte kötü niyetli olduğu kanıtlanamadığından davalı yanın kötü niyet tazminatı talebinin reddine, menfi tespit istemine ilişkin karşı davanın ise kabulü ile, Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına konu borçtan dolayı karşı davacının karşı davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine, takibin kötü niyetli yapıldığı anlaşılamadığından karşı davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine.” karar verilmiştir. Kararı davacı- karşı davalı vekili istinaf etmiştir.
DAİREMİZİN KARARI (2017/3429 Esas): İstinaf incelemesi neticesinde Dairemizin 10/12/2019 tarih 2017/3429 Esas – 2019/2723 Karar sayılı ilamıyla; “… ilk derece mahkemesince karşı davacı vekiline netice-i talebini açıklaması için süre verilmesi ve gerekirse harç ikmali yapıldıktan sonra talebin değerlendirilmesi sureti ile karar verilmesi gerekliyken bu hususun dikkate alınmaksızın davanın kabulüne karar verilmesi yerinde görülmediği gerekçesiyle davacı-karşı davalı vekilinin istinaf isteminin kabulüne, diğer hususların bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, yargılamaya devam olunmak üzere, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine.” karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI (2020/7 Esas): Dairemizin kaldırma kararı sonrası ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/03/2017 tarih 2015/188 E. – 2017/207 K.sayılı kararıyla; “Dava konusu nakdi ve gayri nakdi alacağın davalının kefalet imzasının bulunduğu 18.02.2010 tarihli sözleşme kapsamında olmadığı, daha sonra akdedilen ve davalının kefil olmadığı 03.11.2011 ve 21.06.2013 tarihli genel kredi sözleşmeleri kapsamında kullandırılan kredilerden kaynaklandığı, hal böyle olunca davalının kefaleti bulunmayan sözleşmeler kapsamında kullandırılan kredilerden dolayı kefalet sorumluluğunun söz konusu olamayacağı, davacı bankanın takipte kötü niyetli olduğu kanıtlanamadığı gerekçesiyle asıl davanın reddine, davacı bankanın takipte kötü niyetli olup olmadığı anlaşılamadığından davalının kötü niyet talebinin reddine, karşı davanın kabulüne, Bakırköy … İcra müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına konu borçtan dolayı davalı karşı davacının, karşı davalıya borçlu olmadığının tespitine, takibin kötü niyetli yapılıp yapılmadığı anlaşılamadığından karşı davacının kötü niyet tazminat talebinin reddine.” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı-karşı davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Mahkeme kararında önemli olanın cari hesap bakiyesinin sıfırlanıp sıfırlanmadığı hususu olduğu belirtilmesine rağmen aksine hüküm kurulduğunu, davalının kefalet imzası olan sözleşme ile kurulan cari hesap ilişkisi müvekkil bankaca hesabın kat edilmesi ile sona erdiğini, Dava ve takip konusu borcun 18.02.2010 tarihli çerçeve nitelikli Genel Kredi Sözleşmesine istinaden devam eden cari hesap ilişkisi içerisinde 20.04.2012 tarihinde kullandırılan krediden kaynaklandığını, kredi sözleşmelerinin birbirinin devamı niteliğinde olduğunu, dava konusu kredi davalı karşı davacının kefalet imzası olan sözleşme kapsamında kullandırıldığını, Bilirkişi raporları kendi içerisinde çeliştiğini ve bu çelişki giderilmeden hüküm verildiğini (kök raporda davalının dava konusu borçtan kefaletinin devam ettiği belirtilmiş ancak ek raporlarda davalının dava konusu borçtan sorumlu olmadığına dair görüş belirtilmesi şeklinde), Hükme esas alınan 28.02.2017 tarihli ek rapor kendi içerisinde çeliştiğini, (Gayrinakitten nakde dönüşenler dışında iade edilmeyen çeklerin banka sorumluluk tutarları olan depo talebi de hesap katıyla beraber istendiğinden, ek raporda depo bedellerini de 2011 yılındaki sözleşme kapsamında değerlendirmek ancak davalının kefalet imzası olan 2010 yılındaki sözleşme kapsamında değerlendirmemek şeklinde). Davalı karşı davacının kefaletinin sona ermesi talebini içerir bir ihtarnamesinin bulunmadığını, Usulüne uygun açılmış bir karşı dava bulunmadığını, Karşı dava yönünden talebin aşılarak karar verildiğini,” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri gibi karar verilmesi istenmiştir.
GEREKÇE: Asıl dava itirazın iptali, karşı dava ise menfi tespit istemine ilişkindir. Asıl davada; davacı banka genel kredi sözleşmeleri kapsamında kullandırılan kredi borcunun ödenmemesi üzerine kefaleti bulunan davalıya karşı icra takibi ve akabinde itirazın iptali davası açmış; karşı davada ise, davalı-karşı davacı, takibe konu alacağın kefaleti bulunan 2010 tarihli kredi sözleşmesinden kaynaklanmadığından bahisle menfi tespit isteminde bulunmuştur. Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/03/2017 tarih 2015/188 E. – 2017/207 K.sayılı kararıyla; “… itirazın iptali istemine ilişkin asıl davanın reddine, davacı bankanın takipte kötü niyetli olduğu kanıtlanamadığından davalı yanın kötü niyet tazminatı talebinin reddine, menfi tespit istemine ilişkin karşı davanın ise kabulü ile, Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına konu borçtan dolayı karşı davacının karşı davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine, takibin kötü niyetli yapıldığı anlaşılamadığından karşı davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine.” karar verilmiştir. Hükmün davacı-karşı davalı vekili tarafından istinafı üzerine, Dairemizin 10/12/2019 tarih 2017/3429 Esas- 2019/2723 Karar sayılı ilamıyla; “… ilk derece mahkemesince karşı davacı vekiline netice-i talebini açıklaması için süre verilmesi ve gerekirse harç ikmali yapıldıktan sonra talebin değerlendirilmesi sureti ile karar verilmesi.” gerekçesiyle davacı-karşı davalı vekilinin istinaf isteminin kabulüne, diğer hususların bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, karar verilmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından devam eden yargılamada, davalı-karşı davalı vekili tarafından yazılı ve sözlü olarak ‘Dava değerinin doğru olarak gösterildiği, icra dosyası ile uyumlu olduğu, eksik harcın bulunmadığı’ hususunun beyan edildiği ve mahkemece aynı kararın verildiği görülmüştür. Hüküm davacı-karşı davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davalı karşı davacı süresi içinde verdiği cevap dilekçesiyle karşı davasını açmış olup, eksik harç mahkemenin verdiği sürede ikmal edilmiştir. Buna göre karşı davanın usulüne uygun olarak açılmış olması nedeni ile, bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Yargılama sırasında aldırılan bilirkişi raporları arasında çelişki bulunmayıp, mahkemenin talebi üzerine davalının kefaletinin bulunduğu kredi sözleşmesi ile borcun kaynağı yönünden yapılan değerlendirmeler nedeniyle son raporda kanaatin değiştiği, varılan hukuki sonucun yerinde olduğu görülmüştür. Buna göre son olarak aldırılan bilirkişi ek raporunda takibe konu alacağın davacının kefaletinin olduğu 18.02.2010 tarihli kredi sözleşmesinden kaynaklanmadığı belirlendiğinden, asıl davada itirazın iptali talebinin reddine karar verilmesi isabetlidir. Davalı-karşı davacının kendisine karşı açılmış olan itirazın iptali davasında savunma yapma imkanı varken, karşı dava yoluyla asıl alacağa konu edilen talep yönünden menfi tespit davası açmasında hukuki yarar bulunmadığından, mahkemece bu husus gözden kaçırılarak karşı davanın kabulüne karar vermesi hatalı olmuştur. Bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden kararın kaldırılarak aşağıdaki şekilde karar verilmesi yoluna gidilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı-karşı davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen KABULÜNE, 2-Bakırköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/07/2020 gün, 2020/7 Esas, 2020/406 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Asıl davanın REDDİNE, A-Davacı bankanın takipte kötü niyetli olup olmadığı anlaşılamadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine, B)Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 59,30 TL harçtan, peşin yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL harcın davacı-karşı davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, C)Davacı-karşı davalı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, D)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret tarifesi gereğince hesaplanan 17.693,29 TL vekalet ücretinin davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine, 4-Karşı davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle REDDİNE, A)Alınması gereken 59,30 TL harcın, peşin yatırılan 2.470,54 TL harçtan mahsubu ile artan 2.411,24 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı-karşı davacıya iadesine, B)Davalı-karşı davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, C)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret tarifesi gereğince hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine, 5-İstinaf yargılaması yönünden; A)İstinaf peşin harcının talebi halinde davacı-karşı davalıya iadesine, B- İstinaf aşamasında davacı-karşı davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 324,20 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 66,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 390,20 TL’nin davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine, C-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.07/10/2021