Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/713 Esas
KARAR NO: 2023/308 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/12/2020
NUMARASI: 2016/518 E. – 2020/892 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/02/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalının, müvekkili şirket bünyesinde, 24.10.2007 tarihinden 15.4.2014 tarihine kadar çalıştığını, davalının işçilik ve ayrıca iş akdinin sona erdirilmesine yakın kısa bir süre çalışanların bir kısmının sabah akşam servis işini yaptığı için “işçilik ve sair kısa dönem servis işleri” sebebiyle hak ettiği alacaklarına karşılık, … bank Hadımköy Şubesi –… numaralı, 10.507,80 TL bedelli ve 30.05.2014 keşide tarihli, … bank Hadımköy Şubesi –… numaralı, 4.353,33 TL bedelli ve 18.07. 2014 keşide tarihli, … bank Hadımköy Şubesi –… numaralı, 22.118,04 TL bedelli ve 18.07.2014 keşide tarihli, … bank Hadımköy Şubesi –…2 numaralı, 5.324,86 TL bedelli ve 18.07.2014 keşide tarihli, çekler ciro edilip teslim edildiğini ve böylece …’a olan borcun muhasebe kayıtlarında kapatıldığını, Davalı …’ın müvekkili şirket aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, bu takip dosyasının mesnedinin iki adet çek olduğunu, çeklerden bir tanesi olan … bank Hadımköy Şubesine ait 16.01.2015 keşide tarihli … numaralı 350.000,00 TL bedelli çekten dolayı müvekkilinin davalıya borcu olmadığının tespitine, Anadolu …İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı icra takibinin 16.01.2015 keşide tarihli … numaralı 350.000-00 TL bedelli çek ve bu çeke bağlı ferileri bakımından iptaline, davalının 350.000-TL çek bedelinin %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı şirket aleyhine başlatılan icra takibine ilişkin ödeme emrinin tebliği ile müvekkili aleyhine ikame edilen işbu menfi tespit davasının açılma tarihi arasındaki sürenin bir yıllık hak düşürücü süreyi aşmış olduğundan süre yönünden reddine karar verilmesini, davaya konu 16.01.2015 tarihli çek, Organik Tarım Laboratuarının inşa edilmesi karşılığında davacı şirketin muhasebe servisi tarafından müvekkiline verildiğini, tamamen haksız, usul-yasa ve hakkaniyet ilkelerine aykırı olarak ikame edildiğini, gerçeğe aykırı iddia ve beyanlardan oluşan işbu davanın esas açısından reddine, davacı şirket aleyhine borç tutarının %20’sinden aşağı olmamak kaydıyla tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/12/2020 tarihli 2016/518 E. – 2020/892 K. sayılı kararıyla; ” Davacı taraf, davalının 24/10/2007 -15/04/2014 tarihleri arasında davacı şirkette ” mekanik bakım-onarımcı ” olarak çalıştığını ve işçilik alacakları için 18/07/2014 vade tarihli 22.118,04-TL bedelli , yine 18/07/2014 vade tarihli 5.324,86-TL bedelli, yine 18/07/2014 vade tarihli 4.353,33-TL bedelli, yine 30/05/2014 vade tarihli 10.507,80-TL bedelli çekleri verdiğini kabul etmekte olup SGK kayıtları ile davalının davacı şirkette işçi olarak çalıştığı sabit olup yaptırılan defter incelemesi sonucunda yukarıda tek tek sayılan çeklerin davacı defterlerine kayıtlı olduğunun tespit edildiği, bu çeklerden ilk üçünün Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı takip dosyasına dayanak yapıldığı ve davacı tarafın itirazsız kabulünde olduğu, diğer 30/05/2014 vade tarihli 10.507,80-TL ‘lik çek ise 16/01/2015 vade tarihli … çek nolu 350.000-TL bedelli çek ile birlikte İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı takip dosyasına dayanak yapıldığı, davacının 30/05/2014 vade tarihli 10.507,80-TL ‘lik çeki kabul etmesine rağmen 16/01/2015 vade tarihli 350.000-TL ‘lik çeki davalıya vermediklerini ve çekten dolayı borçlu olmadıklarını iddia ettiği, davacı tarafın, muhasebe şefi olarak çalışan …’ye takibe konu çeki vergi dairesine vergi borçlarını yapılandırması ve ödemesi amacıyla verdiğini, davalı tarafın ise davacı şirket için Silivri’de … adı altında laboratuvar inşaa ettiğini ve bunun için çeki verdiklerini iddia ettiği, davacı tarafça yapılan suç duyurusu neticesinde Büyükçekmece 11.Asliye Ceza Mahkemesi’nce 2018/460 E – 2019/1510 K.sayılı dosyasında … ve iş bu dosya davalısı … hakkında takibe konu çek ile ilgili olarak hizmet nedeniyle görevi kötüye kullanma, resmi belgede sahtecilik ve bedelsiz senedi kullanma suçlarından ceza verilmiş ve ilamın kesinleştiğinin anlaşıldığı, her ne kadar mahkeme ceza yargılaması ile bağlı olmasa bile kesinleşen ceza mahkemesi kararındaki maddi vakalar yönünden birebir bağlı olduğu, buna göre maddi vakaların mahkemece dikkate alınması gerektiği, 16/01/2015 vade tarihli 350.000-TL bedelli çekin yaptırılan bilirkişi incelemesine göre sonradan … tarafından doldurulduğu, vergi dairesi cevabi yazılarına göre davacı şirketin borcunun çek ile ödendiği gibi bir hususa rastlanmadığı, dinlenen tanık beyanlarına göre çekin …’ye boş olarak vergi dairesine sunulmak üzere verildiğinin kesinleşen maddi vakalardan olduğu, ayrıca Gelir İdaresi Başkanlığı’nın , vergi dairesi müdürlüğünün ve SGK kayıtlarının incelenmesi sonucunda …’ın davacı şirkette işçi olduğu, çek bedeli olarak inşaat işi yaptığını beyan etse de bu hususun ispat edilememiş olduğu , ayrıca davalının kötüniyetle hareket ettiğinin ceza mahkemesi kararı ile sabit olduğu, kötüniyet tazminatı şartları oluştuğu” gerekçesiyle;”Davanın KABULÜNE, İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına dayanak yapılan keşidecisi …San.ve Tic.Ltd.Şti olan lehtarı … San.ve Tic.Ltd.Şti olan , 16/01/2015 tarihli 350.000,00-TL bedelli çekten dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine, 350.000,00-TL çek bedeli üzerinden hesaplanacak %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, davalıdan tahsiline” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; usulüne uygun düzenlenmiş kambiyo senedinin bedelsiz olduğunu, ya da bu senedin taraflar arasındaki anlaşma hilafına düzenlendiğini, senedin bedelsiz olduğunu ve anlaşma hilafına kullanıldığını iddia eden tarafın bu iddiasını yazılı delil ile ispat etmesi gerektiğini.- Davacı tarafın, dava konusu kambiyo senedini müvekkiline vermediğini, bir başkasına verdiğini iddia ettiğini, senet metni incelendiğinde, davacı şirketin senet arkasındaki cirosunun “beyaz ciro” olduğunu, ayrıca, senedin ciro silsilesinin de düzgün ve hukuka uygun olduğunu, bu durumda, senedin şeklen hak sahibi olmayan kişide olduğunu iddia eden davacı tarafın bu iddiasını yazılı delil ile ispat etmesi gerektiğini, davacı tarafın yazılı delil sunmadığını.-Mahkemece gerekçeli kararda kesinleşmiş mahkumiyet hükmünden bahsedilmişse de; Büyükçekmece 11. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2018/480 E. Ve 2019/1510 K. Sayılı ilamı ile HAGB kararı verildiğini, HAGB kararının bir mahkûmiyet hükmü olmadığı gibi İstinaf ve Yargıtay denetiminden geçmeyen, itiraz usulü ile denetlenen türden kararlardan olduğunu, mahkemenin bu kararın hukuki bağlayıcılığı yönünden hataya düştüğünü. -Müvekkilinin, dava konusu kambiyo senedini hangi hukuki ilişki kapsamında aldığını ispat etmekle yükümlü olmadığını, kambiyo senedinin sebepten mücerret bir borç ikrarı niteliğine sahip olduğunu, dava konusu 350.000,00 TL bedelli çekin, davacıdan olan alacağını ispatlamak için yeterli olduğunu, bu nedenle, mahkemenin müvekkilinin davacı taraftan alacaklı olduğunu ispat etmesi gerektiği anlamına gelecek gerekçesinin hatalı olduğunu. -Davacı tarafın, dava konusu 350.000,00 TL tutarlı çekin vergi borcu ödemesi için dava dışı…’a verildiğini iddia etmişse de bu çeki kendi ticari defterlerine işlemediğini, ispat külfetinin müvekkili üzerinde olduğunu kabul etmemek kaydıyla, tanık dinletme taleplerinin üç kez reddedildiğini, müvekkilinin alacağını ispat edemediği anlamına gelen gerekçe kurulmasının hukuka aykırı olduğunu beyanla, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili 23/03.2022 tarihli dilekçesi ile; Mahkemece verilen 2016/518 Esas ve 2020/892 karar sayılı karar ile müvekkili aleyhine tesis edilen kararın istinaf aşamasında olduğunu, bakiye harcın tahsili için yazılan harç tahsil müzekkeresinin hükmün kesinleşmemesi nedeniyle tahsilinin mümkün olmadığını, dilekçe ekinde sunduğu İstanbul 10. Vergi Dairesinin 2018/2195 Esas, 2019 404 karar sayılı, 28.02.2019 tarihli kararı ile “taşınmaz mal ile ilgili aynı haklara ilişkin yargı kararlarının kesinleşmedikçe yerine getirilemeyeceği”ne karar verildiğini, bu nedenle HMK 323. Maddesi ve vergi mahkemesi kararına istinaden Mahkememizce yazılan 07.05.2021 tarihli … referans numaralı harç tahsil müzekkeresinin iptali için ilgili vergi dairesine yazı yazılmasını talep etmiştir.
EK KARAR: Mahkemenin 06/04/2022 tarihli 2016/518 E. – 2020/892 K. Sayılı ek kararıyla; 492 Sayılı Harçlar Kanunun 28. Maddesinin ” a “bendinde “Karar ve ilam harçlarının dörtte biri peşin, geri kalanı kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenir” maddesi gereğince, kararın davalı tarafa tebliğ edildiği ve yasada belirtilen 1 aylık süresi içinde yatırılmaması nedeniyle harcın tahsili için ilgili vergi dairesine Harç Tahsil Müzekkeresi yazıldığı gerekçesiyle, talebin reddine karar verilmiştir.
EK KARARIN İSTİNAFI:Davalı vekilinin 08/04/2022 tarihli istinaf dilekçesiyle; 2004 Sayılı İİK 72. Madde de, menfi tespit davalarına ilişkin kararların kesinleşmeden icra edilemeyeceğinin düzenlendiğini, harç tahsil müzekkeresi yazılmasının hükmün infaz edilmesi anlamına geleceğini beyanla harç tahsil müzekkeresinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: İlk derece mahkemesince alınan 09/09/2020 tarihli bilirkişi raporunda; “…Davacı tarafın incelenen ticari defter kayıt ve belgelerine göre, davacı tarafın davalı tarafa, 18.07.2014 vade tarihli … nolu, 22.118,04 TL. Bedelli, 18.07.2014 vade tarihli … nolu 5.324,86 TL. Bedelli, 18.07.2014 vade tarihli … nolu 4.353,33 TL Bedelli, 30.05.2014 vade tarihli … nolu 10.507,80 TL. bedelli olmak üzere 4 adet toplamı 42.304,03 TL bedelli çekleri vermiş olduğu, – Keşidecisi … San. Ve Tic. Ltd. Şti. olan lehtarı … Sist. San. Ve Tic. Ltd. Şti. olan 16.01.2015 vade tarihli … sıra numaralı 350.000,00 TL. bedelli davaya konu çekin davacı taraf ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı ” görüşü bildirilmiştir. Büyükçekmece Cumhuriyet Savcılığı’nca Grafolog bilirkişiden alınan raporda; … bank Hadımköy Şubesi , … San. Ve Tic. Ltd. Şti. Hesabına ait … seri numaralı … San. Ve Tic. Ltd. Şti. Emrine yazılmış, keşide yeri “İstanbul” ve tarihi 16/07/2015 olan 350.000 TL bedelli çekte metin yazı ve rakamlarının şüpheli …’a ait yazı ve rakamlar arasında, işleklik ve baskı derecesi ile tersim özellikleri, konumlanma ve noktalama alışkanlıkları itibarıyle uygunluk ve benzerlikler gözlenmiş olmakla; çek metnindeki yazı ve rakamların, şüpheli …’ın eli ürünü olduğu sonucuna varıldığını beyan etmiştir. Büyükçekmece 11. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2018/480 E. Ve 2019/1510 K. Sayılı ilamından; sanıklar …’nin katılan … San. Ve Tic. Ltd. Şti.’ne karşı Güveni Kötüye Kullanma suçunu işlediğinden cezalandırılmasına, …’ın Resmi Belgede Sahtecilik Suçu ile Bedelsiz Senedi Kullanma Suçundan mahkumiyetine, sanıkların hakkında Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına karar verildiği, karara karşı yapılan itirazın reddi nedeniyle kararın 27/12/2019 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. SGK Genel Müdürülüğü’nün cevabi yazısından; …’ın 26/05/2006 tarihinden itibaren davacı … SİST. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.’nde çalışmaya başladığı anlaşılmıştır. Dava dilekçesi ekinde keşidecisi … San. Ve Tic. Ltd. Şti. Olan Marmara Kurumlar Vergi Dairesi Başkanlığı lehine düzenlenen İstanbul-22/04/2014 keşide yer ve tarihli 126.224, 22 TL bedelli çek örneği sunulmuştur.
G E R E K Ç E: İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verildiği, davalı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır. Dosya kapsamında bulunan ceza dosyasında; davacı şirket yetkilisinin, keşidecisi …San. Ve Tic. Ltd. Şti. Olan Marmara Kurumlar Vergi Dairesi Başkanlığı lehine düzenlenen İstanbul-22/04/2014 keşide yer ve tarihli 126.224, 22 TL bedelli çekin Vergi Dairesi’ne verilmek üzere düzenlendiği, davacı şirkette muhasebe bölümünde müdür yardımcısı olarak çalışan …’nin bu çekin karşılığının bankada bulunmaması üzerine Vergi Dairesi’ne teslim edilmeyerek davacı şirkete iade edildiği, daha sonra …’nin Vergi Dairesi’nde tanıdığının bulunduğunu söyleyerek menfi tespit davasına konu … Hadımköy Şubesi, … Mak. San. Ve Tic. Ltd. Şti. Hesabına ait … seri numaralı … San. Ve Tic. Ltd. Şti. Emrine yazılmış, keşide yeri “İstanbul” ve tarihi 16/07/2015 olan 350.000 TL bedelli çekin, …’ye Vergi Dairesi’ne verilmek üzere, keşideci ve lehtar ciranta imzası bulunduğu halde boş olarak teslim edildiğini ileri sürdüğü anlaşılmıştır. Büyükçekmece 11. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2018/480 E. Ve 2019/1510 K. Sayılı ilamı ile, dava dışı şirket çalışanı …’nin … San. Ve Tic. Ltd. Şti.’ne karşı Güveni Kötüye Kullanma suçunu, davalı …’ın Resmi Belgede Sahtecilik Suçu ile Bedelsiz Senedi Kullanma Suçunu işlediğinden bahisle cezalandırılmasına karar verildiği ve yargılama sonunda Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına Karar verildiği anlaşılmıştır. Ceza dosyasında alınan bilirkişi raporunda, davaya konu çekteki metin yazı ve rakamlarının şüpheli …’ın eli ürünü olduğu tespit edilmiştir. Davaya konu çekte keşideci … San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin yetkilisi ile lehtar ciranta … Işıkla şirketinin yetkilisinin aynı kişi … olduğu anlaşılmıştır. Çek davalı … tarafından 16/01/2015 tarihinde bankaya ibraz edilerek karşılıksız çıkması üzerine icra takibine konu edilmiştir. Davalı …’ın davalı şirkette “mekanik bakım-onarımcı” olarak çalıştığı anlaşılmıştır. Davalı … vekili ise çekin müvekkilinin davacı şirketin Organik Tarım Laboratuvarı inşa edilmesi karşılığında, davacı şirketin muhasebe servisi tarafından verildiğini ileri sürmüştür. Menfi tespit davasında ispat yükünün kimde olduğunun tespit edilerek, ispat yükünü yerine getirip getirmediğinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28.06.2022 tarihli 2019/(19)11-253 Esas- 2022/1036 Karar sayılı kararında ispat yükünün düşeceği tarafı; “…Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer. Davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, başka bir deyişle bu hukukî ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü hukukî ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) m. 190; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m.6). Fakat, menfi tespit davasını açan davacı (borçlu), davalının (alacaklı) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkinin hiç doğmadığını iddia etmeyip, bilakis bu ilişkinin doğduğunu bildirerek başka bir nedenle hukukî ilişkinin geçersiz olduğunu veya son bulduğunu ileri sürmekte ise bu iddiayı ispat yükü TMK’nın 6. maddesi gereğince davacıya düşer. Örneğin; alacaklının dayandığı senedin karşılıksız olduğunu ispat yükü, davacıya (borçluya) düşer. Bunun gibi, davacı (borçlu), davalının (alacaklının) iddia ettiği alacağın ödeme, ibra ve takas gibi bir nedenle son bulduğunu ileri sürerse, bu iddiayı ispat yükü de davacı borçluya düşer (Kuru-El Kitabı, s.370 ilâ 372)….” şeklinde açıklamıştır. Somut olayda, davacı tarafça, davalının ileri sürdüğü Organik Tarım Laboratuvarı inşa edilmesi işinin davalı tarafça yapıldığı iddiası inkar edilmiş, bu çekten kaynaklanan borçlandırıcı ilişki bulunmadığı ileri sürülmüştür. Davaya konu çekteki ciro silsilesinin incelenmesinde, taraflar arasında temel ilişki bulunduğu anlaşılmaktadır. İspat yükünün davalıda olduğu, davalının şirkette elektrik işlerini yapan çalışan olduğu, davalı tarafça davacı şirketin Organik Tarım Laboratuvarı inşa edilmesi işini üstlendiği ve alacağının doğduğu iddia edilmesine rağmen bu ilişkinin ispatlanamadığı, çekteki rakam ve yazıların davalıya ait olduğu, bu durumun da çekin boş olarak davalının eline geçtiğini ve kendisi tarafından doldurulduğunu gösterdiği, çeke dayalı alacağın varlığının davalı tarafça ispatlanamadığı kanaatine varılmakla, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesi yerinde olduğundan, davalı vekilinin davanın esasına yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Davalı vekili mahkemenin 06/04/2022 tarihli ek kararına yönelik istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılıyorsa da, mahkemenin ek kararının Harç Tahsil müzekkeresinin iptali talebine ilişkin olduğu ve HMK 341/1 maddesinde düzenlenen, istinaf başvurusuna ilişkin kararlardan bulunmadığından, ek karara yönelik istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-Davalı vekilinin esasa yönelik yerinde görülmeyen istinaf başvurusu 6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2-Davalı vekilinin ek karara yönelik yerinde görülmeyen istinaf başvurusu 6100 sayılı HMK.’nın 341/1 maddesi gereğince USULDEN REDDİNE,3-Davalı vekilinin esasa yönelik istinaf başvurusu için alınması gereken 23.908,50 TL nispi harçtan, peşin alınan 5.979,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 17.929,20 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,4- Davalı vekilinin ek karara yönelik istinaf başvurusu için alınması gereken 179,90 TL maktu harçtan, peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,7-İstinaf yargılama giderleri olarak;a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 22,00 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, b)Davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,8-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 23/02/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.