Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/704 Esas
KARAR NO: 2023/306 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/12/2020
NUMARASI: 2020/351 E. – 2020/815 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/02/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili firma tarafından dava dışı … A.Ş. lehine keşide edilen … seri numaralı 66.690,09-TL bedelli … Nenehatun/Ankara şubesine ait 03/11/2020 keşide tarihi çekin müvekkilinin, keşide tarihinin 03/11/2020 olarak düzenlenmesi gerekirken sehven 03/10/2020 yazmış ve hatayı fark etmesi üzerine üzerini karalamadan veya çizmeden doğrudan ay üzerinde düzeltme yaparak 10 sayısını 11 olarak düzelttiğini, düzeltilen kısmın hemen altına paraf imza attığını ve bu hususun çek üzerinde basit bir gözlem ile açıkça görüldüğünü, müvekkilinin ticari ilişkisinin bulunduğu lehtar … A.Ş’ye çeki …Kargo vasıtasıyla yolladığını, ancak kargonun zayi olduğunu, banka tarafında çeke karşılıksızdır kaydı düşüldüğünü, çekin lehtarın ciro imzası olmaksızın arka yüzü boş olarak çalındığını, bu sebeple ilk cironun sahte olduğunu, öteki cirantaların da çeki açıkça kötü niyetli olarak iktisap ettiklerini, yine çeki kötü niyetle iktisap edenlerin paraf imzanın soluna gelecek şekilde 14/07/2020 olarak yeni keşide tarihi girildiği, çekin vadesinden önce tahsile verilmesinin amaçlandığını, paraf imzası soluna girilen keşide tarihi olarak yazılan 14/07/2020 tarihi müvekkil firma yetkilisinin eli ürünü olmadığını, hırsızlık suretiyle ele geçirilen, keşide tarihi tahrif edilen, lehtarın kaşe ve ciro imzası sahte olarak üretilerek piyasaya sürülen çalıntı çekle ilgili 2004 Sayılı İİK’nın 72/2. maddesi gereğince alacağın %15’i tutarında teminat mukabilinde ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve davalılara borçlu olmadıklarının tespitini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafın çekin çalınmış olduğu iddiasıyla borçlu olmadıklarının tespitini talep ettiğini ancak davacının çekteki imzasına da itiraz etmediğini bu nedenle çekten doğan sorumluluklarının devam ettiğini, müvekkilinin çeki iktisap ettiği tarihte çek üzerinde herhangi bir ödeme yasağı bulunmadığını, yerleşmiş Yargıtay kararlarına göre bırakın ödeme yasağını çek için verilen iptal kararı davaya taraf olmayan müvekkilini bağlamayacağı gibi onun bu çeki icra takibine koymasına da mani olmadığını, çekteki ciro silsilesine bakıldığında müvekkilinin TTK. 702. maddesine göre yetkili ve yasal hamil olduğunu, takip konusu çekte ciro silsilesinde bir kopukluk bulunmadığına göre müvekkilinin yetkili ve meşru hamil olduğunu, çekteki lehtar imzasının şirket yetkililerine ait olmaması ve imzaların istiklali gereği ciro silsilesini bozmayacağından müvekkilini kötüniyetli hale getirmeyeceğini, dava dışı bir şirketin çeki kaybettiği gerekçesiyle borçtan kurtulmaya çalışmasının iyi niyetli bir davranış sayılamayacağını, işbu nedenlerle davanın reddi ile %20 tazminatın davacıdan tahsilini, mahkeme masrafı ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir. Diğer davalıların Ticaret Sicilde kayıtlı adreslerine Tebligat Kanunu 35. Maddeye göre tebligat yapıldığı, davaya cevap vermedikleri görülmüştür.
MAHKEME KARARI; İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/12/2020 tarihli 2020/351 E- 2020/815 K sayılı kararıyla; “Davaya konu çekin dava dilekçesine ekli fotokopisi incelendiğinde; üstte yazılan keşide tarihi olan 03/11/2020’de 11 rakamının düzeltildiği açıkça gözükmekle paraflanmış olup altında yazan ve davacı keşideci tarafından yazılmadığı iddia edilen 14/07/2020 tarihindeki değişiklik olup, davacı taraf, parafın ilk tarihteki 10 sayısının 11 olarak düzeltildiğini ve parafın kendisi tarafından atıldığını, diğer tarih olan 14/07/2020’nin kendisi tarafından yazılmadığını iddia etmiştir. Diğer bir deyişle ilk tarihteki değişikliğin ve altındaki parafın bu tarihe (03/11/2020) ait olduğunu beyan etmiştir. Bu sebeple düzenleme tarihindeki değişikliğe yönelik parafın kendisi tarafından atılmadığına yönelik herhangi itirazı olmadığından, parafın davacıya ait olup olmadığı yönünden uyuşmazlık bulunmadığı anlaşılmış bu hususta bilirkişi incelemesine gerek kalmamıştır. Davacının çekteki keşide tarihinin 14/07/2020 olmadığı, bu tarihin sonradan atıldığına yönelik itirazı mevcuttur. Davaya konu olan çekin bütün yasal unsurları mevcut olup, ciro silsilesinin kopuk olmadığı anlaşılmakla, keşide tarihindeki tahrifat da çekin kambiyo senedi olma vasfına zeval getirmeyeceği açıktır. Davacının ileri sürmüş olduğu gibi keşide tarihinde tahrifatın olması durumunda tahrifattan önceki tarihe göre işlem yapılması gerekmektedir. Önceki tarihe göre işlem yapılması durumunda yani keşide tarihinin 03/11/2020 tarihinde olduğunun kabulü halinde dahi 14/07/2020 tarihleri arasındaki vadede keşideci tarafından erken ödeme yapılmış olması nedeniyle keşidecinin uğrayacağı iskonto, faiz zararı, finansman giderleri vs. erken ödemeden kaynaklı zararları talep edebilecektir. 6102 Sayılı TTK 732/1. Fıkrasında; ” Zamanaşımı sebebiyle veya poliçeden doğan hakların korunması için gerekli olan işlemlerin yapılmasının ihmal edilmiş olması dolayısıyla, düzenleyenin veya kabul edenin poliçeden doğan yükümlülükleri düşmüş bile olsa, bunlar poliçenin hamiline karşı, onun zararına zenginleşmiş olabilecekleri kadar borçlu kalırlar.” Ancak eldeki davada davacı keşideci ödeme yaptığına dair herhangi bir bilgi belge sunmadığı gibi böyle bir talebi de yoktur. Öte yandan açılan dava, menfi tespit davasıdır ve çekin dava dışı lehtara karşı olan borçtan dolayı kargo aracılığıyla gönderildiği belirtilmiştir. Davacının çekin keşide tarihinde tahrifat yapıldığına dair iddiaları yönünden ayrıca bir inceleme yapılması davayı aydınlatma bakımından önem arz etmeyeceği, tahrifat olsa dahi bu çekin geçersizliği sonucunu doğurmayacağı, tahrifatın varlığı halinde önceki keşide tarihinin dikkate alınacağı, kambiyo senedi olma vasfını etkilemeyeceği ve davanın menfi tespit davası olduğu, davacının vadesinden önce çekin ödenmesi yüzünden zararına yönelik olmadığı, çekin ödendiğine yönelik bir beyanı ya da zarara ilişkin bir talebinin de olmadığı anlaşıldığından tahrifata yönelik inceleme keşidecinin çekten dolayı sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağından mahkememizce bu yönde bir inceleme yapılmamıştır. Belirtilen bu nedenlerle bizzat davacının keşideci olduğu, kendi imzasına yönelik itirazının bulunmadığı, imzaların istiklali prensibi gereği davacı şirketin çekteki kendi imzasından TTK 732.maddesi ve 687.maddeleri uyarınca davalılara karşı sorumlu olduğu” gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU; Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkemenin eksik araştırma ile tahrifat iddialarını değerlendirmeden, delillerini ve iddialarını gözetmeksizin, TTK 792. Maddesine aykırı gerekçe ile davanın reddine karar verdiğini.-Dava tarihinde ve çekin ibraz edildiği 16/07/2020 tarihinde yürürlükte olan, 5941 Sayılı Çek Kanunu’nun geçici 3. maddesinin 5. bendinde; “31.12.2020 tarihine kadar, üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir” hükmü düzenlendiğini, mahkemece grafoloji raporu alınarak tahrifat iddiası araştırılmış olsaydı, çekin kendilerince kabul edilen 03/11/2020 tarihinden önce 16/07/2020 tarihinde ibraz edildiğinden kambiyo vasfını yitireceğini, senet üzerindeki tüm çıkıntı ve değişikliklerin keşideci tarafından onaylanması gerektiği yönündeki kural gereğince, sahte keşide tarihinin müvekkil tarafından ayrıca paraflanmadığı(onaylanmadığı) ve bu tarihin müvekkilinin eli ürünü olmadığı yönündeki iddialarının bilirkişi marifetiyle araştırılması gerektiğini.-Davalılar hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 2020/109290 sayılı dosyası ile yürütülen soruşturma dosyasının, davalıların çeki açıkça kötüniyetle iktisap ettiklerini ispatlayacağını, bu hususun da göz ardı edildiğini, dilekçelerinde ibraz ettikleri üzere keşide tarihinde tahrifat ile birlikte lehtarın ciro imzası ve kaşesinin de sahte olarak üretilerek piyasaya sürüldüğünü, soruşturma dosyasında elde edilen delillerin bu davaya etkili olduğunu.-Tarafların ticari kayıtlarının da incelenmesi gerektiğini.-Mahkemenin sadece dava dilekçesi üzerinden davalıların kötüniyetli olmadığına kanaat getirmişse de, TTK 792. Madde gereğince davalının kötüniyetli olduğunun kanıtlanması yönünden tüm iddia ve taleplerinin incelenmesi gerektiğini beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı …Ltd. Şti.’nin istinaf dilekçesine cevabında; davacının keşide tarihinin 03/11/2020 olduğunu ancak tahrifat yapılarak 14/07/2020 tarihi olarak değiştirildiğini iddia etmişse de, HMK 207. Maddesi gereğince, senetteki düzeltmelerin keşideci tarafından paraf edilmesi gerektiğini, düzeltmenin onaylı olmaması veya imzanın keşideciye ait olmadığının anlaşılması halinde, düzeltmenin yok hükmünde olduğunu ve senedin düzeltme öncesi durumuna göre değerlendirme yapılması gerektiğini, yani çek üzerindeki her değişikliğin, çekin kambiyo vasfını etkilemediğini, sadece yapılan değişikliğin yok farz edilerek çekin gerçek tarihinin dikkate alınması gerektiğini, davacı çekin keşide tarihini 03/11/2020 tarihi olarak belirttiğinden, keşide tarihinin 03/11/2020 tarihi olarak kabulü gerektiğini, bu durumda çek 16/07/2020 tarihinde yani çekin keşide tarihinden önce bankaya ibraz edildiğine göre çekin kambiyo vasfının ortadan kalkmadığını, çekin 10 günlük ibraz süresi geçmediği için bu tahrifatın hükmünün bulunmadığını, çek bankaya süresinde ibraz edildiğinden müvekkilinin çeke dayalı talep hakkının bulunduğunu, kaldı ki davacının keşideci olup, bir an için kambiyo vasfının ortadan kalktığı düşünülse dahi, davacının sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre çekten ötürü sorumluluğunun devam ettiğini, TTK 677. Madde gereğince çeklerde imzaların istiklali ilkesi bulunduğunu, ticari defter ve tahrifat iddiasının incelenmesinin yargılamayı uzatacağını, müvekkilinin iyi niyetli olduğunu, kaldı ki müvekkilinin kötüniyetli veya ağır kusurlu iktisap etmesi halinde istirdat talep edilebileceğini, bu davanın ise menfi tespit davası olduğunu beyanla, istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.
DELİLLER; Davaya konu … Nenehatun/ANK şubesine ait … seri nolu, keşidecisi davacı …Ltd. Şti. Lehtarı … A.Ş. Olan 66.690,00 TL bedelli çekin, keşide yeri, tarihi kısmında Ankara 03/11/2020 (11 yazan kısımda değişiklik yapıldığının gözle görüldüğü, ayrıca tarihin üzerinin bir kez çizildiği) altta keşideciye ait olduğu beyan edilen imza ile, imzanın solunda 14/07/2020 tarihi bulunduğu, çekin arkasında sırasıyla … A.Ş. Kaşe ve imzası, … Ltd Şti,…, … San. ve Tic. Ltd. Şti. Kaşe ve ciro imzalarının bulunduğu, çekin 16/07/2020 tarihinde bankaya ibraz edildiği anlaşılmıştır. … Kargo tarafından davacı şirket adına düzenlenen 16/07/2020 tarihli yazıda, 08/07/2020 tarihinde … A.Ş. Alıcılı kargonun Zuhurutbaba Şubesinde yaşanan hırsızlık nedeniyle zayi olduğunun iletildiği, yapılan araştırmalar neticesinde kargonun akibei ile ilgili bir neticeye ulaşılamadığı anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E:Davacı vekilinin dava dilekçesinde, davaya konu çekin lehtar … A.Ş. Lehine düzenlenerek kargoya verildiğini, kargoda çalındığını, çeki kötüniyetle iktisap edenlerce çekin keşide tarihinde tahrifat yapılarak keşide tarihinden önce bankaya ibraz edildiğini, lehtar ciranta kaşe ve imzasının sahte olduğunu ileri sürerek borçlu bulunmadığının tespitini talep ettiği, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verildiği, davacı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır.Davalı …Ltd. Şti. Vekili davaya cevabında müvekkilinin iyiniyetli hamil olduğunu ve çekteki ciro silsilesinde kopukluk bulunmadığını, lehtar imzasının sahte olmasının ciro silsilesinde kopukluk meydana getirmeyeceğini, davacının imzasını inkar etmediğinden sorumlu olması gerektiğini ileri sürmüş, keşide tarihinde tahrifat yapıldığı iddiasına karşı beyanda bulunmadığı anlaşılmıştır.İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararında, keşide tarihinde tahrifat iddiası yönünden paraf imzası davacı tarafından inkar edilmediğinden, imza incelemesi yapılmasına gerek olmadığı, keşide tarihinin davacının ileri sürdüğü gibi 03/11/2020 olarak kabulü halinde dahi çekin geçersizliği sonucunu doğurmayacağı, davacı keşideci tarafından ödeme yapılmış olması halinde, davacının çekin 14/07/2020 vade tarihinden önce ödeme yapılması nedeniyle erken ödemeden doğan zararları talep edebilecekse de, davada bu zararların istenilmediği, tahrifata yönelik incelemenin davacının sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı, davacının imzaların istiklali ilkesi gereğince çekteki imzasından TTK 732. Maddesi ve 687. Maddeler uyarınca davalılara karşı sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. 5941 sayılı Çek Kanununun geçici 3/5. Maddesinde; (5)”31/12/2020 tarihine kadar, üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir.” hükmü düzenlenmiştir. Aynı Kanunun 3. maddesinin 8. fıkrasında ise; “(8) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihinden önce ibraz edilen çekin karşılığının Türk Ticaret Kanununun 707 nci maddesi uyarınca kısmen veya tamamen ödenmemiş olması hâlinde, bu çekle ilgili olarak hukukî takip yapılamaz. İleri düzenleme tarihli çekle ilgili olarak hukukî takip yapılabilmesi için, çekin üzerindeki düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde bankaya ibraz edilmesi ve karşılıksızdır işlemine tabi tutulması şarttır.” hükmü yer almaktadır. Davacı vekilinin çekin tahrif edilmemiş haliyle keşide tarihinin 03/11/2020 tarihli olduğunu ileri sürdüğü, somut olayda takibe konu edilen çekin 16/07/2020 tarihinde bankaya ibraz edildiği görülmektedir. Bu durumda keşide tarihinin ve devamında davaya konu çekin süresinde bankaya ibraz edilip edilmediğinin tespiti, çekin kambiyo vasfının bulunup bulunmadığı, davacının çek hamili …Ltd. Şti. ile diğer davalı cirantalara karşı borçlu olup olmadığının ve uyuşmazlığın çözümünde uygulanacak hukuk kurallarının tespiti yönünden sonuca etkili olduğundan, ilk derece mahkemesince incelenerek sonucuna göre değerlendirme yapılması gerekirken, eksik inceleme ile karar verildiği kanaatiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın davacı tarafın tahrifat iddiası incelenerek, hasıl olacak sonuca göre karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle:1-Davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince, İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 17/12/2020 tarihli 2020/351 E. – 2020/815 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,2-Yargılamaya devam olunmak üzere dosyanın, karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine,4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 72,50 TL (posta-teb-müz) masrafının davalılardan alınarak, davacıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 23/02/2023 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.