Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/701 E. 2021/1239 K. 15.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/701 Esas
KARAR NO: 2021/1239
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/10/2020
NUMARASI: 2020/532 2020/532
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Haciz
KARAR TARİHİ: 15/06/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İhtiyati haciz isteyen vekili talep dilekçesinde özetle; Borçlunun müvekkile olan borcundan dolayı, … BANKASI İstanbul E-5 Maltepe şubesi 15.08.2020 ödeme tarihli ve … seri no’lu 70.000,00 TL bedelli bir adet çek keşide ederek teslim ettiğini, çekin süresi içerisinde bankaya ibraz edildiğini, bankanın hesapta yasal karşılığı olmadığından müvekkile yasal garanti tutarı olan 2.225 TL’yi iade ettiğini, çekin kalan tutarı olan 67.775,00TL olan kısmının karşılığı olmadığından “karşılıksızdır” işlemi yaptırıldığını, son olarak borçlunun müvekkil şirkete 67.775,00 TL borcu kaldığını, alacaklarının hiçbir teminata bağlı bulunmadığı gibi, borçlunun bugüne kadar ödenmediğini, borçlular hakkında takibe başlayacaklarından ve icra takibinden haberdar olduğu takdirde mallarını kaçırmasından endişe ettiklerinden buna mani olmak için borçlunun menkul ve gayrimenkul mallarıyla 3.şahıslardaki hak ve alacaklarının İHTİYATEN HACZİNE karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin borçluya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, 16/10/2020 tarihli kararla; “İhtiyati haciz, alacaklının bir para alacağının zamanında ödenmesini güvence altına almak için mahkeme kararı ile, borçlunun mallarına geçici olarak el konulması olarak tanımlanmaktadır. İhtiyati haciz kararı talep edebilmek için alacağın para alacağı olması, vadesi gelmiş ve rehinle temin edilmemiş olması ya da İİK’nın 257/II. maddesindeki koşulların gerçekleşmiş bulunması gerekir. Anılan yasa maddesinin ikinci fıkrasındaki şartlar vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa; borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunması olarak açıklanmıştır.İİK’nın 258/I. maddesinin ikinci cümlesinde “Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebebi hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur.” şeklinde yapılan düzenleme ile alacaklının ihtiyati haciz talep edebilmesi ve ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın varlığı ve istenebilir olduğunun tam ve kesin olarak ispat edilmesi gerekliliği aranmamış, bu konuda mahkemeye kanaat getirecek delillerin sunulması yeterli kabul edilmiştir. İhtiyati haciz talep eden, öncelikle dilekçesinde dayandığı ihtiyati haciz sebebini açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Buradaki ispatın ölçüsü, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir. Yaklaşık ispat kuralı uygulanırken, iddianın doğruluğunu kabul etmekle birlikte, aksinin mümkün olduğu ihtimali de gözetilmelidir. Bu nedenle, ihtiyati hacize karar verilirken, talebin haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan kural olarak teminat alınır. Geçici hukuki koruma kapsamında olan ihtiyati haciz kararı verirken hakim, asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar vermemelidir. Bununla birlikte, ihtiyati hacize karar verilirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati haczin amacını hakimin gözetmesi gerekli ve zorunludur. Her somut olayda ihtiyati haciz şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini incelemelidir. İhtiyati haczin şartları mevcut değilse, yasa’nın öngördüğü ölçüde ispat edilememişse, ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmelidir.İİK’nun 258/2 maddesi gereğince tarafları dinleme gereği duyulmaksızın evrak üzerinde karar verilmesi cihetine gidilmiştir. Yukarıda hüviyeti yazılı alacaklının borçlulardan alacağı olan 67.775,00-TL alınmasının temini bakımından vaki isteği İcra İflas Kanununun 257. Maddesinin 1.fıkrasına uygun bulunmuş, alacak rehinle temin edilmemiş ve diğer taraflarla üçüncü şahısların muhtemel zarar ve ziyanlarına karşı kafi teminat karşılığında talebin kabulüne” şeklinde gerekçeyle “1- İcra İflas Kanununun 257. Maddesinin 1. fıkrası ve müteakip maddeleri gereğince aleyhine ihtiyati haciz istenilen borçluların, 67.775,00 TL borcuna yetecek miktarda, yedlerinde bulunan menkul ile gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslarda olan hak ve alacaklarının haczi caiz olan kısmının İHTİYATEN HACZİNE, 2- İİK’nın 259/1. maddesine göre İhtiyati haciz isteyen alacaklının ihtiyati haciz talebinde haksız çıktığı taktirde borçlunun, kefilinin ve üçüncü şahısların uğrayacakları zararlarına karşılık olarak borç miktarının % 15 ( 10.166,25-TL ) oranında nakdi teminat yatırmasına veya aynı oranda başka bankadan kesin ve süresiz teminat mektubu sunmasına, karar vermiştir. Karşı taraf vekili itiraz dilekçesinde; Müvekkilinin dinlenmeden ihtiyati haciz kararı verildiğini, müvekkilinin kaçma, mevcut malı azaltma kastının bulunmadığını, ihtiyati hacze dayanak çekte bulunan yazı ve imzaların müvekkiline ait olmadığını, çek keşidecisi ve cirantalarla hiçbir ticari faaliyetinin bulunmadığını, 16/11/2020 tarihinde İstanbul Nöbetçi İcra Hukuk Mahkemesine imza ve borca itiraz yolunda dava açıldığını, müvekkili tarafından 16/11/2020 tarihinde imza beyannamesi sunularak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına belgede sahtecilik kovuşturma yapılması yolunda suç duyurusunda bulunduğunu, ihtiyati haciz kararı ile ilgili taraflarına hiçbir evrak tebliğ edilmediğini, müvekkili açısından ihtiyati haciz şartları oluşmadığını, belirterek açıklanan nedenlerle ihtiyati haciz kararınının kaldırılmasına icra takininin müvekkili açısından yeniden durdurulmasına karar verilmesine, müvekkili açısından dosyada mevcut tüm hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Karşı taraf vekilinin itirazı üzerine mahkemece 25/01/2021 tarihli kararla; “İİK’nun 258/1. Maddesinin 2. Cümlesine göre: “İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermeye mecburdur.” Bu madde uyarınca İhtiyati haciz talep eden, İİK’nın 257/1. Maddesi kapsamında bir para borcunun alacaklısı olduğunu, borcun rehinle temin edilmediğini ve borcun vadesinin gelmiş olduğunu yaklaşık olarak mahkemeye kanaat getirecek tarzda ispat etmek durumundadır. Takibe konu çekte alacağın yaklaşık ispatına elverişli durumda olduğu için ihtiyati haciz kararına itiraz sebepleri yerinde görülmemiştir.TTK’nun 790. maddesinde; “(1) Cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile, kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır. Çizilmiş cirolar yazılmamış hükmündedir. Bir beyaz ciroyu diğer bir ciro izlerse, bu son ciroyu imzalayan kişi çeki beyaz ciro ile iktisap etmiş sayılır” hükmü yer almaktadır. Talebe konu çekteki ciro silsilesi uyarınca talep edenin yetkili hamil olduğu da anlaşıldığından, ihtiyati hacze itiraz nedenleri İİK:265. Maddesinde sınırlı olarak belirtilmiş olup itiraz eden lehtarın yetkili hamile karşı borcu bulunmadığına, cirodaki yazı ve imzaların kendisine ait olmadığına yönelik esasa dair taleplerinde genel mahkemede inceleme konusu yapılabileceğinden ihtiyati hacze itirazın reddine karar verilmiştir. Teminata yönelik itirazlar yönüyle de takdir edilen teminat miktarı uygulamada istikrarlı şekilde ilk derece mahkemelerinde karar altına alınan ve üst mahkemeler tarafından da uygun bulunan oranlar olup itirazlar yerinde görülmediğinden reddine karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki hüküm fıkrası tesis kılınmıştır.” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Kararı … vekili istinaf etmiş ve dilekçesinde özetle “…Öncelikle müvekkilim dinlenilmeden ihtiyadi haciz kararı verilmiştir. Karara bu yönü ile itiraz ediyoruz. Müvekkilimin kaçma, mal kaçırma ya da mevcudu azaltma tehlikesi ve kastı kesinlikle bulunmamaktadır.Müvekkilim bilinen ve tanınan kişilerden olup, ikametgah değiştirmeleri mümkün değildir. İhtiyadi haczin amaçlarından biri de, borçlunun mal kaçırmasının ve alacaklının alacağını elde edememesinin önüne geçmektir. Müvekkilimin mal kaçırma amacı kesinlikle yoktur. Dolayısıyla ihtiyadi haczin emredici şartlarından olan mal kaçırma olgusu kesinlikle bizim olayımızda bulunmamaktadır. Böyle bir niyet olsa idi, karşı taraf vekilinin irtibat kurmasından sonra çok rahat mal kaçırma yapılabilirdi. Ancak müvekkilimin mal varlıklarında hiçbir şekilde azalma olmamıştır. İcra dosyasında da bu durum açıkça görülmektedir. Kaldı ki; İhtiyadi hacze dayanak çekte bulunan yazı ve imza hiçbir surette müvekkilime ait değildir. Müvekkilim imzası ile alakası olmayan imza müvekkil isim soyismi yazılmak suretiyle atılmış olup, müvekkilim çek keşidecisi ve cirantalarla hiçbir ticari faaliyette bulunmadığı gibi bu şahısları tanımamaktadır. Müvekkilim tarafından imza beyannamesi sunularak 16.11.2020 tarihinde İstanbul Nöbetçi İcra Hukuk Mahkemesinde imzaya ve borca itiraz yolunda dava açılmıştır. Müvekkilim tarafından 16.11.2020 tarihinde imza beyannamesi sunularak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına Belgede sahtecilikten kovuşturma yapılması yolunda suç duyurusunda da bulunulmuştur. Belirtilen nedenlerle; İhtiyadi haciz ile kaçma şüphesi var olduğu gerekçeleriyle sözde alacağı teminat altına almaya çalışmakta alacaklı tarafın hukuki yararı bulunmadığı gibi, bu durum usul ve yasaya da açıkça aykırılık teşkil etmektedir. …” denilerek ara kararın kaldırılmasını ve ihtiyati hacze itirazın kabul edilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Dava ; ihtiyati haciz davası olup; istinaf edilen ihiyati acze itirazın reddine dair karardır.İtiraz ve istinaf edenin ” teminat” dışında ileri sürdüğü itiraz ve istinaf nedenleri ihtiyati haczin kendileri dinlenmeden verilmiş olması ve imza itirazıdır.Yasal olarak borçlu dinlenmeden ihtiyati haciz verilmesinde bir engel olmadığı gibi uygulamada istisnai durumlar hariç borçlu dinlenilmeden ihtiyati haciz verilebilmektedir.Yine kambiyo senedine dayalı ihtiyati haciz talebi sözkonusu olmakla mahkemenin mal kaçırma durumunu araştırmasına ve alacaklının da bu yönde ispat vasıtası getirmesine gerek yoktur.Mahkemece takdir edilen teminat oranı mahkemelerce benimsenmiş ve neredeyse yeknesaklık oluşturmuş bir oran olup, istinaf eden yanın bu yöndeki istinaf başvurusu da yerinde görülmemiştir.İcra ve İflas Kanunu’nun 265/1. hükmüne göre, “Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuriyle yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir.” Bu hüküm uyarınca ihtiyati hacze itiraz nedenleri, ihtiyati haczin dayandığı sebepler, mahkemenin yetkisi ve teminat ile sınırlandırılmış olup, bunların dışındaki hususlardan dolayı ihtiyati hacze itiraz edilemez. Bu nedenle İİK.’nun 265. maddesi kapsamında olmayan ancak bir menfi tespit davasında dinlenebilecek nedenlerden dolayı ihtiyati hacze itiraz edilemeyeceğinden ilk derece mahkemesi kararı yerinde olup istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1 – Borçlu/ muterizin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2-Harç peşin alınmış olmakla ayrıca alınmasına yer olmadığına 3- Borçlu/ muteriz tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına 4- İstinaf incelemesi duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair; dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonucu HMK’nun 362/1-f maddesi gereğince KESİN olmak üzere 15/06/2021 tarihinde ve oy birliğiyle karar verildi.