Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/683 E. 2023/324 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/683 Esas
KARAR NO: 2023/324
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/11/2020
NUMARASI: 2017/579 E, 2020/385 K.
DAVANIN KONUSU: Fikir Ve Sanat Eseri (Maddi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 23/02/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin Tv ve Sinema sektöründe faaliyette bulunduğunu, belgesel, sinema, dizi ve televizyon formatlarına ilişkin çalışmalarını sürdürdüğünü, “…” isimli Tv formatını Elbistan … Noterliği’nde tescil edildiğini, formatın ayrıntılı biçimlendirilmiş halini …’ye sunulmak üzere hazırladığını, ispat vesikası olarak 16/06/2016 ve 22/09/2016 tarihinde gönderilen e-posta gönderimi ile tevsik ederek güvence altına aldığını, müvekkilinin Tv kanalları ile görüşmeleri devam ederken, Davalı …’ın format sahibi olduğu, Davalı …’nin ise yapımcılığını üstlendiği, Davalı … Televizyonun ise yayıncı olarak … Tv kanalında yayınlanmakta olan dava konusu “…” adlı yarışma programının 06/04/2017 tarihinde yayınlanmaya başladığını, müvekkili tarafından davalı … Tv’ye ve Davalı …’ne yayının derhal durdurulması, müvekkilinin eser sahibi olmasından kaynaklanan haklarının ve uğramış olduğu zararların tazminini, aksi halde hukuki yollara başvurulacağının ihtar edildiğini, davalı … Tv’nin cevap vermediğini, davalı … Merkezinin ise format sahibinin … olduğunu, müvekkile ait formatın bilinmediğinin bildirildiğini, dava konusu formatın, müvekkilinin formatından taklit edilmesi suretiyle oluşturulduğunu, yarışma formatmda yarışmacıların soruları kimin bilemeyeceğini bildiklerini, Yarışmanın hiçbir yerinde “…” ifadesinin yer almadığını, her soruda “…” sorusunun sorulduğunu, dolayısıyla müvekkilinin formatına iltibasın söz konusu olduğunu belirterek, dava konusu yayının derhal durdurulmasını, her türlü tanıtımın sonlandırılmasını, dava konusu yayının bütün haklarının müvekkiline ait olduğunun tespitini, FSEK m.68 uyarınca 1.000,00 TL maddi ve 25.000,00 TL manevi tazminat ve 1.000,00 TL yoksun kalınan ticari kazancın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.Davalı … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; iktibastan bahsedilebilmesi için eserin alenileşmiş olması gerektiğini, müvekkillerinin “…” isimli formatının, davacı tarafın iddiaları kendisine gönderilene kadar ve “…” isimli yarışma programı yayınlanana kadar duymadığını ve görmediğini, davacının …’ye gönderdiği formatın ancak alenileşmeye teşebbüs olabileceğini dolayısıyla intihal ve iktibasın hukuki şartlarının oluşmadığını, her iki format içerikleri arasında da birçok farklılık bulunduğunu, dolayısıyla bu açıdan da iktibas ve intihal olarak tanımlanabilecek benzerlik bulunmadığını, dava konusu yarışma programının birden çok eser sahibi olan bir Tv programı olduğunu, bu eserden elde gelirin tazminat tespitine dayanak olamayacağını, talep edilen tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Filmcilik San. ve Tic. A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinin usulüne uygun olarak düzenlenmediğini, açıklattırılmak üzere davacıya süre verilmesi gerektiğini, aksi halde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini gerektiğini, esasa yönelik olarak dava konusu yarışma programının diğer davalı şirket ile müvekkili arasında imzalanan sözleşme kapsamında yayına sunulduğunu sözleşme bedelinin de müvekkili şirketçe ödendiğini, davacının iltibas ve intihal iddialarının kabul edilemeyeceğini muhattabının da müvekkili şirket olmadığını, davacının … kadrosunda yer alan bir şahsa gönderdiği iddia edilen e-posta üzerinden, iktibas ve intihal iddialarının ileri sürülmesi ve dinlenmesinin olanağı olmadığını, davacı yanın öncelikle müvekkilinin ve diğer davalıların “…” isimli yarışma programı formatına dair bilgi sahibi olduklarını somut deliller ile ispatlaması gerektiğini, iki format arasında soruları kimin doğru cevap veremeyeceğinin tahmin edilmesi dışında başka bir benzerlik bulunmadığını, bu benzerliğin sıradan bir benzerlik olduğunu, bu benzerlikten hareketle intihal iddiasında bulunmanın gerçekçi olmadığını, istenilen tazminat miktarının da fahiş olduğunu belirterek, öncelikle dava dilekçesinin açıklattırılması için davacıya süre verilmesine, aksi halde davanın açılmamış sayılmasına ve davacının tüm taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTANBUL 1.FSHHM’NİN 2017/806 ESAS SAYILI BİRLEŞEN DOSYASINDA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin “…” isimli yarışma programı firki geliştirdiğini ve bu fikri Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü’nün 25/032010 tarih ve … sayı ile tescil ettirdiğini, tescil sonrasında davalı … Tv ile yarışma programı olarak sunulması hususunda görüşmeler yapıldığını ve teklif götürüldüğünü, davalı … Tv tarafından müvekkiline daha sonra haber verileceğinin bildirildiğini ancak haber verilmediğini, daha sonra eserin isminin değiştirilerek “…” ismi ile … Tv’de yayınlandığını, Fsek kapsamında müvekkiline ait yarışma programı formatının bilgisi dışında program haline getirildiğini dolayısıyla maddi kayıp oluştuğunu, müvekkilinin, eserin isminin değiştirilmesi ve formatta izin alınmaksızın yanıltıcı değişiklikler yapılması nedeniyle manevi olarak da zarar gördüğünü belirterek, Fsek hükümleri gereğince 10.000,00 TL maddi ve 35.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … TV vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu yarışma programının diğer davalı şirket ile müvekkili arasında imzalanan sözleşme kapsamında yayına sunulduğunu sözleşme bedelinin de müvekkili şirketçe ödendiğini, davacı tarafından tescil edildiği bildirilen “…” isimli fikir ile müvekkili şirketin yayınlamış olduğu “…” isimli yarışma programı arasında en ufak bir benzerlik olmadığını, bu nedenle yanıltıcı değişiklik yönündeki taleplerinin kabulünün mümkün olmadığını, davacının formatının Fsek kapsamında “Eser” ya da “Format” olarak haksız rekabet hükümlerine göre korunduğunun kabulü halinde dahi müvekkilinin yayınladığı yarışma programı ile aralarında bir benzerlik bulunmadığından maddi ve manevi olarak haklarının ihlal edildiğinden bahsedilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …vekili cevap dilekçesinde özetle; iktibastan bahsedilebilmesi için eserin alenileşmiş olması gerektiğini, davacının “…” isimli formatı diğer davalı şirkete göndermiş olmasının alenileşme teşkil etmeyeceğini, her iki format içerikleri arasında da birçok farklılık bulunduğunu, dolayısıyla bu açıdan da iktibas ve intihal olarak tanımlanabilecek benzerlik bulunmadığını, “…” isimli yarışma programı ile ilgili İstanbul 2.FSHHM nezdinde de 2017/579 Esas sayılı dosya mevcut olduğunu dava konusunun aynı olduğunu belirterek, her iki dava dosyasının birleştirilmesine karar verilmesini ve her iki format arasında benzerlik bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: “… Tüm toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporları muvacehesinde 5846 Sayılı FSEK kapsamında ana fikrin yada fikrin değil fikrin ifade ediliş biçiminin korunduğu, davacıların tescil ettirdikleri yarışma programlarının eser vasfında olmadığı için ana fikrinin de korunamayacağı, asıl dosya davacısının “…” isimli formatıyla ve yine birleşen dava davacısının “…” formatıyla, “…” isimli formatlar arasında bir intihalden söz edilemeyeceği, Yargıtay kararlarıyla da sabit olduğu üzere, fikir, düşünce ve konseptlerin tek başına korunmadığı, korunanın bunların ifade ediliş biçimi olduğu, dolayısıyla aynı konsept ve fikirden yararlanılarak farklı kişilerce değişik programların hazırlanabileceği, meselenin esinlenme serbestisi açısından değerlendirilmesi gerekeceği, buradaki benzerliklerin taklit ve kopyalama değil, olsa olsa esinlenme kapsamında değerlendirileceği bu durumda da intihalden söz edilemeyeceği gerekçeleri ile asıl dosya ve birleşen dosya davacılarının taleplerinin yerinde olmadığı anlaşıldığından asıl dava ve birleşen davanın ayrı ayrı redddine…” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Asıl davada davacı vekili istinaf dilekçesinde; Müvekkili …’e ait “…” isimli eserinin noter onayında hususiyetin açık ve net olarak belirtildiği gibi 25 sayfalık detaylı şekilde senaryo edilmiş olan sunumda da açık şekilde belirtildiğini, bu hususiyetin ‘Ekrana gelen soruları kimin bilemeyeceğini tahmin etmek’ olduğunu, Müvekkili …’e ait olan sunum hem dijital sunum dosyası(.PDF) şeklinde hem de kağıt üzerinde şekillenmiş olduğunu, . 25 sayfalık replik ve diyalog içeren yazıların bugün senaryo olarak kabul edilmekte olduğunu, üstelik yarışmacıların temsili resimlerinin dahi yer aldığını, ‘Şekillenme’ kavramını ‘televizyonda yayınlanma’ olarak tanımlamak Hususiyet kavramının hukuken tanımlanmış kaidelerine aykırı olduğunu, FSEK’in 2.maddesinin ‘İlim ve Edebiyat Eseri’ başlığı altında ‘herhangi bir şekilde dil ve yazı ile ifade olunan eserler’ denilerek …’in noter tasdikli formatını ve 25 sayfalık sunumunu FSEK koruması altına alındığını, Bilirkişilerce ve mahkemece değerlendirilmemiş olan Ankara 2.Fikri Sinai Haklar Mahkemesi’nin emsal kararında da görüldüğü üzere 1 sayfalık bir yarışma programı metni hem FSEK Madde 2’deki ‘herhangi bir şekilde dil ve yazı ile ifade olunan eserler’ hem de ‘her biçim altında ifade edilen bilgisayar programları ve bir sonraki aşamada program sonucu doğurması koşuluyla bunların hazırlık tasarımları’ çerçevesinde ele alınarak eser olarak kabul edildiğini, bu kararın değerlendirilmemesinin kararın kaldırılmasını gerektirdiğini, Mahkeme Kararında “telif hakları fikirleri değil, onların ifade ediliş şekillerini korumaktadır.” diye yorumlanan TRIPS 9/2 maddesinin “Fikir hakkının korunması…” şeklinde başladığını ve TRIPS 9/2 açıktır ki; ‘Fikir Hakkı’ ile ‘Düşünce’ aynı şey olmadığını, davacının … eserini hem notere onaylattığını, hem de 25 sayfalık senaryo sunumu hazırlayıp eposta ile yayıncı kuruluşa göndererek alenileştirdiğini, … eserinde düşüncenin ifade ediliş biçiminin (temel hususiyetin) Yarışmacılar ekrana gelen soruları hangi yarışmacının bilemeyeceğini tahmin ederek başarılı olmaya çalışacak olmaları olduğunu, … TV’de yayınlanan … programında düşüncenin ifade ediliş biçiminin; Yarışmacılar ekrana gelen soruları hangi yarışmacının bilemeyeceğini tahmin ederek başarılı olmaya çalışmaları olduğunu, Hatta … TV’de yayınlanan programın her bölümünde ‘…’ denildiğini ve …’in ‘…’ eserinin ismi planlı ve periyodik şekilde 323 kez programda zikredilmekte olduğunu, programın izleyicileri programın isminin ‘…’ olması için yorumlar yaptıklarını, Son bölümü olan 21.bölümünde de, programın ilk bölümünde de ‘ekrana gelen soruları kimin bilemeyeceği tahmin edilmektedir’ Yine yayınlanan programın ilk bölümünden son bölümüne kadar kesintisiz ve sürekli olarak … sorusu jenerik olarak kullanılmakta olduğunu, …’in eserindeki replikler birebir aynı şekilde zikredilmekte olduğunu, böylesi bir benzerliğin intihalden başka bir açıklaması olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, …’ın 25 yıllık televizyonculuk hayatında tek bir format üretmemiş olması, ilk formatını …’in noter onayından 6 ay sonra, …’in gönderdiği epostadan da 3 ay sonra ürettiğini iddia etmesi de davalı taraf iddialarını dayanaksız kıldığını, Davalı taraf savunmalarında tevili ikrarla; …’ın …’in eserinden haberi olduğunu kabul etmekte olduğunu, temel hususiyeti aynen kopyalayarak, yarışma ismi, yarışmacı sayısı, joker sayısı, dekor rengi gibi ayrıntılar değiştirildiğinde asıl eserden farklı bir eser ortaya çıkmadığını, …’e “…” eserine ait 25 sayfalık detaylandırılmış senaryo sunumunun yargılamaya esas olarak hiç bir suretle incelenmediğinin karar ile de açık olduğunu, “…” eserinin 25 sayfalık sunumu standartların üzerinde detaycı bir anlatıma sahip olduğunu, yarışmacıların diyaloglarına, repliklerine kadar her ince ayrıntı düşünüldüğünü, öfkelenen, gülen, güldüren, üzülen, sevinen, intikam alan yarışmacılar belirtildiğini, Yarışmanın genel kuralları, …’in “…” eserine ait 25 sayfalık detaylandırılmış mizansenin 2.sunum sayfasında temel hususiyet, yarışmacı sayısı, duruş şekli, stüdyoda olacağı, soruların ekrana yansıyacağı, her soruda ‘…’ diye sorulacağı, oylama ve eleme sistemi, oylama ile alakalı kısa örnek, programın ana akışı, yarışmada bir ödülün varlığı, sonraki bölümde yeni yarışmacının dahil olması gibi tüm detaylar belirlendiğini, Oyuncuların muhtemel stratejileri, sunumunun 10. Sayfasında yarışmacıların strateji geliştirmesi ve gruplaşma örnekleri olduğunu, Yine 11.sayfada … isimli yarışmacının diğer yarışmacıları stratejileri kapsamında örgütlemesi detaylı bir sunumun tüm gerçekliğini ortaya koyduğunu, 15.sayfasında bir yarışmacının rakiplerini yanıltmak için strateji gereği kafasını kaşıdığı dahi görüldüğünü, eserinin 25 sayfası baştan sona okunduğunda dakika dakika akışın mevcut olduğu görüleceğini, mahkemenin eksik inceleme ile karar verdiğini, temsili sunucu ve yarışmacı resimleri eklendiğini, temsillerin ayrı coğrafyaları, ayrı meslekleri, cinsiyetleri, karakterleri ve hayatları temsil etmekte olduğunu, ayrı temsil ve tipteki kişilerin programa ne kadar renk kattığını eseri okuyan her kişi için tasdik edilesi bir gerçeklik olduğunu, sunucunun resmi ile nasıl bir görünüşü olacağının belirlendiğini, Yarışmayı nasıl sunduğunun, sunumun tümünde repliklerine kadar belli olduğunu,19.sunum sayfasındaki sunucunun yarışma ile ilgili tarifi dikkat çektiğini, sunumdaki 2.sayfada her soruda yarışmacılara “…” sorusunun sorulacağı belirtilmiş olduğunu, 8. sayfasında sunucunun yarışmacılara her soru geldiğinde … diye soracağı tekrar belirtildiğini, … TV’de yayınlanan programda da sunucu her soru geldiğinde yarışmacılara “…” diye sormakta olduğunu, rapora itirazlar, itiraz görsel ve USB VIDEO SUNUM’larda belirtilmiş olmasına rağmen yerel mahkeme kararının gerekçesinde işbu husus hiç bir suretle ortaya konulmadığını, 15.sayfasında yarışmacılarla birlikte stüdyodaki konukların da tezahürat yaptıkları ve yarışmaya aktif katıldıkları açık şekilde belirtildiğini, Jokerlerden birinde stüdyodaki izleyicilerden birinin sayı söylemesi de yine bu unsurun eserdeki varlığını gösterdiğini, ‘içeriğin şekillenmesine temel olan hususiyetle yoğrulmuş özgün fikrin de bir başka biçim etrafında meydana getirilmesi’ cümlesinin ‘Ekrana gelen soruları kimin bilemeyeceğini tahmin etmek’ temel hususiyetinin başka bir biçim etrafında … TV’de yayınlanması ‘olayına karşılık geldiğini, özgün unsurun kullanım oranına bakılması gerektiği kararda belirtildiğini, “…” eseri ve “…” programı incelendiğinde; “…” isimli program … TV’ de 21 bölüm yayınlanmıştır. Eğer bu programda temel hususiyet aynı olmayıp yarışmanın sadece bir yerinde konuşma esnasında bir kez sunumdaki replik kullanılmış olsaydı bu durumda telif hakkı ihlalinden bahsedilmesi gerçekçi olmazdı. Ancak 1. Bölümden 21.bölüme kadar her soru geldiğinde “…” diye sormak, yarışmanın temel hususiyetini (ki bu temel hususiyeti davalılar bizzat kendileri dünyanın en farklı bilgi yarışması olarak nitelemişlerdir.) 1.bölümün başından 21.bölümün sonuna kadar sirayet etmiş şekilde kullanmak, bu da yetmezmiş gibi …’in sunumundaki replikleri bile birebir aynen kullanmak açık ve hüsnüniyet barındırmayan bir intihaldir. Yarışmacı sayısı, dekor rengi , sunucunun ayakkabısı gibi ayrıntıların temel hususiyetle karşılaştırılabilecek derecede önemli ayrıntılar olmadığı sabit olduğunu, 1.bölümden 21.bölümün sonuna kadar yani programın tamamına sirayet etmiş bir özgün fikrin orantısız ve kötü niyetli kullanımı söz konusu olduğunu, Yerel Mahkeme Kararı ve bilirkişi raporlarının ‘kamera açısı, kamera sayısı, ışığın rengi, vs.’ gibi unsurları farklılaştırarak, ‘Ekrana gelen soruları kimin bilemeyeceğini tahmin etmek’ temel hususiyetini, yani davalıların bile dünyanın en farklı bilgi yarışması fikri olarak nitelediği çok değerli bir eserin temel hususiyetini farklı renk ışık kullanarak, kamerayı birkaç metre geride konumlandırarak, farklı enstrüman ile çalınan bir müzik kullanarak herkesin izinsiz kullanabileceğini belirtmesinin hukuka aykırı olduğunu, eserin telif hakları kapsamında karşılaştırmasını yapmak için eserin televizyonda yayınlanmış olmasına gerek olmadığını, alenileşmenin, “eserin üçüncü kişiler tarafından görüldüğü anda başladığına” dair hukuki dayanakların dosyaya eklendiğini, uzman olmayan ortalama bir izleyici dahi; …’e ait sunum okutulduğunda ve yayınlanan programın sadece bir bölümü izletildiğinde ‘…’in defalarca yayınlanan programda tekrar edildiğini, programın ana fikrinin aynı olduğunu belirteceğini, Raporun uzmanlıktan ve tarafsızlıktan uzak olduğunu, eserin isminin yanına ‘ismi değişebilir’ ibaresi eklenebileceğini, bu eserin isminin değişmesi eseri farklı bir eser yapmayacağını, noterde temel hususiyetin genel çerçevesiyle ile tescil ettirildiğini ve diğer ayrıntıları opsiyonlu olarak, bilinçli şekilde kaleme alındığını, 25 sayfalık senaryo sunumunda noter onayında opsiyonlu yazdığı her unsuru belirlediğini, temel hususiyet esinlenmek adıyla haksız suretle kullanılamayacağını, Davalı …’dan 3 ay önce e-posta yolu ile göndermiş olduğu 25 sayfalık, replikleri dahi içeren adeta bir senaryo olan sunumu yok sayıldığını, gerekçenin yerinde olmadığını, itirazların değerlendirilmediğini,bilirkişilerin görüş ve kanaatlerini ortaya koydukları makale ve kitaplarındaki tespitlere tamamen zıt tespitlerle hareket ettiklerini,bilirkişiler hakkında suç duyurusunda bulunduklarını, kararın ve tespitlerin yerinde olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Asıl davacı vekili istinaf aşamasında beyan dilekçesi ve 25 sayfalık sunumun yapım halinin video görüntülerinin yer aldığını belirttiği 1 adet USB bellek sunduğu, bilirkişiler hakkındaki soruşturma dosya numarasını bildirdiği, yeni bilirkişi incelemesi talep ettiği görülmüştür. Birleşen davada davacı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece birleşen dava dosyasında davalı aleyhine ikame ettiğimiz davamız asıl dava dosyasındaki davacının talepleri ile herhangi bir ayrıştırma yapılmaksızın genel ibareler kullanılmak sureti ile reddedildiğini, kararın bu anlamda hiçbir gerekçeyi içermediğini, somutlaştırma gerçekleştirilmeden eser vasfı bulunmadığına hükmedilerek bu kapsamda davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, her iki davadaki program formatlarını ayrı ayrı karşılaştırması gerektiğini, müvekkilinin tescil belgesinin kendi inisiyatifiyle notere giderek beyanda bulunma şeklinde değil Kültür Bakanlığı nezdinde kaydedilmiş olduğunu gözetilmesi gerektiğini, müvekkilinin formatı özgün ve eser niteliğinde olmasa idi Kültür Bakanlığı tarafından hiçbir şekilde tescil edilmeyeceğini, raporda formatın eser vasfını haiz olup olmadığı yönünden değerlendirme başlıklı kısımda dipnotlardan da anlaşılacağı üzere pek çok müellifin kitaplarından alıntılar yapıldığını, bu şekilde bir rapor düzenlemesini kabul edilemeyeceğini, raporun 5. Sayfasının 3 numaralı bendinde: “davacılara ait format sunuluş biçimi, akışı, içeriği benzer formattaki programlar gibi hususiyet taşımayan alelade formatlardan olup fsek kapsamında eser vasfını haiz değildir. zira davacıya ait formayahususiyet katan herhangi bir unsur söz konusu olmayıp bu tür programlar birçok kişi tarafından yapılmakta ve genellikle aynı özellikleri taşımakta ve harcıâlem nitelik arz etmektedirler” ibarelerinin yer aldığını, müvekkili ile diğer davacı … tarafından tescil ettirilen yarışma formatı arasında herhangi bir benzerlik olmadığı gibi her iki davacının sunduğu formatların birlikte cümleler ile sıradan kabul edilerek eleştirilmesini kabul edilemeceğini, müvekkili tarafından ortaya konulan fikrin özgün bir fikir olup bu sayede Kültür Bakanlığı tarafından tescil edildiğini, Müvekkilinin sunduğu formatın eser mahiyetinde olup olmadığını tartışılmasının elindeki tescil belgesinin gücü karşısında hukuken olanaksız olduğunu, bilirkişi raporunda bu hususta hiçbir açıklama bulunmadığını, mahkemenin bilirkişi heyetine dava konusu formatın eser niteliği olup olmadığını da sormadığını, bu formatın eser niteliğini Kültür ve Turizm Bakanlığı tescil etmiş olduğuna göre artık hiç kimsenin harcıâlem olarak değerlendiremeyeceğini, bilirkişilerin anlaşıldığı kadarı ile Kültür ve Turizm Bakanlığının üzerinde bilgi sahibi şahıslar olduğunu, Diğer davacının ve davalının tescil belgeleri ise noterliklerden alınmış ve tamamen beyana dayalı durumu tespit niteliğinde belgeler olduğunu, İstanbul 1. FSHH Mahkemesinin 2017/806 E. Sayılı dava dosyası ile birleştirildiğini, delillerin ise birleştirilen dava dosyasının içinde mevcut olup bilirkişi raporunda mukayese tablolarına ve fotoğraflara yer verilmediğini, delillerinden bahsedilmediğini, tablonun tekrar sunulduğunu, her iki programın amblemi, tanıtımı ve sunumu arasında çok büyük benzerlikler bulunduğunu, bu benzerliklerden dolayı ana fikri müvekkilinin özgün buluşu olan fikir etrafında çalıntı eser halinin çağrıştırılmaması için yapılmış küçük değişiklikleri barındırdığını, müvekkilinin bu programı … TV’ye yayınlatmak üzere götürdüğüne dair tanık dinlettiğini, Kültür ve Turizm Bakanlığının eser mahiyetini kabul ederek tescil ettirdiği format özgün fikrine ilişkin bir fikir eseri olup davalı taraf eğer bunun aksini iddia ediyor ise önce bu tescil belgesinin iptalini dava etmesi gerektiğini, kararda ortada bir intihalin bulunmadığına hükmediş ise de dinlenen tanıkların beyanlarını hiçbir şekilde değerlendirilmediğini, müvekkilinin programını … TV’ye sunmuş, örneğini bırakmış ve daha sonra geri almamış olduğunu, bilirkişilerden sadece … Üniversitesinde görevli akademisyen olup diğer iki bilirkişinin uzmanlıklarının nereden geldiği çözülemediğini, ..’in Avukat olarak internet ortamında bulunmuş olup bu kimliğini gizleyerek FSEK uzmanı olarak raporu imzaladığını, bilirkişi …’ta reklam şirketi sahibi olup … TV’ye onlarca reklam vermiş olabileceği ihtimali üzerinde durulması gerektiğini, Gerekçeli kararın son sayfasında: “olsa olsa esinlenme kapsamında değerlendirileceği” ibarelerine yer verilirken müvekkilinin formatının özgün niteliği ile Kültür Bakanlığının yönetmeliğine uygun bulunup eser vasfı gözetilerek tescili hakkında yorum yapılmaktan kaçınılmış olması kararın gerekçesizliğini gösterdiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME Asıl davada, davacı tarafından eser sahibi hak iddiası yönünden “…” televizyon formatına ilişkin Elbistan … Noterliğinin 15/06/2016 tarih ve … Yevmiye Numaralı noter tasdikli tescil evrakına, e-maillere dayanmakla birlikte davacının senaryosunu yazdığı …’de yayınlanan “…” isimli filmin tanıtımı, davacı tarafından Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü’ne Belgesel Animasyon, Kısa Film Yapım Desteği Başvuru Formu ile yapılan “Ezberlediler” isimli belgesel yapımı için başvuru, söz konusu başvuruda, başvuru sahibinin yapımcı şirket ve yapımcı-senarist sıfatıyla Davacı … olarak göründüğü belge, davacıya ait …’da kayıtlı 2 adet çalışma, … ve … Gazetesi Pazar ekleri ile … ve … isimli dergilerde yayınlanmış davacı ve davacıya ait … isimli filmle ilgili röportajlar, tescil edilen formatın biçimlendirilmiş ve ayrıntı (andırılmış mini sunum belgeleri, davacının … TV Filmleri Projesinin idari kadrosunda görev alan … isimli şahısa gönderdiği 22/09/2016 ve … tarafından davacıya gönderilen 16/06/2016 tarihli e-posta ve ekinde dava konusu formatla ilgili mini sunum isimli PDF Dosyası, davacının davalılardan yayıncı … TV ve yapımcı BKM’ye gönderdiği Kartal … Noterliğinin 15.05.2017 tarih ve … Yevmiye Numaralı ihtarnamesi, davalılardan yapımcı BKM’nin keşide ettiği Üsküdar … Noterliğinin … Yevmiye Numaralı ve 23.05.2017 tarihli cevabi İhtarnamesi, “…” İsimli yarışma programının 1-20. Bölümleri arasındaki bütün bölümlerinin deşifre edilmiş hali yani yayın akışları, davacının Anadolu Üniversitesi “Görsel – İşitsel Teknikler ve Medya Yapımcılığı bölümü yapımcılık eğitimine ilişkin ön lisans diploması ve diploma belgelerini sunmuştur. Birleşen dava davacısı … tarafından ise; Beşiktaş … Noterliğinin 01/12/2017 tarih ve … yevmiye no’lu ihtarnamesi, Üsküdar … Noterliğinin 08/12/2017 tarih ve … yevmiye no’lu cevabi ihtarnamesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü’nün 25.03.2010 tarih ve 6349 sayılı tescil belgesi ve programla ilgili sunum dosyası belgeleri delil olarak dosyaya sunulmuştur. Radyo Tv sinema reklam uzmanı …, Akademisyen edebiyatçı Prof Dr …, İKU Hukuk Fakültesi Dr Öğr … raporlarında neticeten; dava konusu formatların farklı birer format olduğu, format veya programlarda kimin bilebileceğinin ya da bilemeyeceğinin tahmin edilmesi dışında işin mahiyetinden ve teknik zorunluluklardan başka benzerliklerin de olması gerektiği, dava konusu formatlar arasında farklılıklar ve benzerlikler bulunduğu ancak benzerliklerin sektörel uygulamada karşılaşabilecek nitelikte olduğu, esinlenme sınırları dahilinde kabul edilebileceği, asıl dava davacısının formatı ve birleşen dava dosyası davacısının formatı ile “…” isimli formatlar arasında bir intihalden söz edilemeyeceği, mahkemece aksi kanatte olunması halinde mali hak ihlali nedeniyle FSEK m.68 uyarınca hükmedilecek tazminata esas teşkil etmek üzere bir rayiç bedel belirlenmesi gerektiği sektörel değerlendirme sonucu bu bedelin 50.000,00 TL ila 150.000,00 TL arasında olabileceği görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir. 2.raporda bilirkişiler FSEK uzmanı …, İStanbul Üniversitesi Radyo TV anabilim dalı İLetişim fak. Prof Dr …, sektör bilirkişisi … müşterek bilirkişi raporunda özetle; davacıya ait programın Fsek kapsamında eser olarak korunamayacağı, dava konusu olayda haksız rekabet teşkil eden bir eylemin de mevcut olmadığı, mahkemece hak ihlali olduğu kanaatine varılması halinde talep edilecek tazminatın sektörel teamüle uygun olarak davalının programının toplam yapım bütçesi üzerinden %8 oranında lisans bedeli üzerinden olabileceği görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir. Birleşen dosya davacısı tarafından tanık olarak bildirilen … beyanında; Ben yapımcı yönetmenim, o yüzden davacı ile tanışıyorum, davacı bir proğram hazırlamıştır zekice çok basit isimli bir yarışma programıydı, davacı bunun televizyonda yayınlanmasını istiyordu, benimde … tv de proğramlar müdürü olarak çalışan …’i tanıyordum davacı ile görüşmesi için ondan randevu aldım, bu takriben …in … tv den ayrılmadan bir yıl kadar önceydi, yanılmıyorsam 2010 yılıydı çünkü davacı ile 2009 yılında Almanyada berlinde tanışmıştık, ben randevu ayarladıktan sonra davacı gidip görüşmüş proğramı teslim etmiş, ancak görüşme sırasında ben yoktum, fakat daha sonra … ile bizzat görüştüm proğrama ilişkin dosyayı …’in masasında hazır olarak gördüm, hatta kendisi de proğramı beğendiğini söyledi, ancak sunucu seçiminde bir tereddüt vardı, proğramı yapmak istediklerini söyledi, daha ünlü bir sunucunun sunmasını istiyorlardı, ancak bundan bir yıl kadar sonra … zaten … tv’den ayrıldı” şeklinde beyanda bulunmuştur.Davacı tanığı …’nun konsolosluk aracılığıyla yazılı ifadesi dosyaya alınmıştır.
GEREKÇE Asıl davada davacı …, Elbistan … Noterliği’nin 15/06/2016 tarih ve … Yevmiye Numaralı noter tasdikli tescil evrakına, e-maillere dayalı olarak “…” isimli eserin sahibi olduğunu, davalıların yapımcı, yayıncı ve eser sahibi oldukları “…” isimli yarışma programında eserini taklit edilerek izinsiz kullandığını iddia ederek hak sahibi olduğunun tespiti ile maddi ve manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir. Birleşen davada ise; davacı …, Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü’nün 25.03.2010 tarih ve … sayılı tescil belgesi gereğince “…” isimli eserin sahibi olduğunu, davalıların “…” isimli yarışma programının 23.03.2010 Tarihinde tescil edilmiş olan eserinin izinsiz olarak kullanılarak oluşturulduğunu iddia ederek maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur. İlk derece mahkemesince asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı asıl ve birleşen dosyada davacı vekilleri, yasal süresi içinde ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut olayda, mahkemece iki ayrı bilirkişi raporu alınmış olup her iki rapor da aynı doğrultudadır. Raporlarda her iki davacının formatı dava konusu program ile ayrı ayrı karşılaştırılmıştır. Davacı …, eserinin hususiyet unsurunun kimin bilemeyeceğini tahmin etmek olduğunu ileri sürmüş ise de özellikle ilk raporda; yarışmada her katılımcının hem asil yarışmacı hem de rakip olduğunu, bu yönüyle formatın “…” “…” Programlarındaki mantık ile aynı olduğu, …’ e ait yarışma formatında kimin bilemeyeceği yarışması tarafından tahmin edilmekte olduğu, davalılara ait programda sıklıkla kullanılan ve kilit cümle olan “…” cümlesi olduğu, programda da bu ifadenin sıklıkla kendini belli ettiğini, ancak bu cümlenin veya fikrinin tek başına davacının hususiyetini taşıyan unsur olarak değerlendirilemeyeceği belirtilmiştir. Davacının delil olarak dayandığı noter belgesinde formatın kesin sınırlarla belirlenmiş bir çerçevesinin olmadığı, şartların kuralların değişkenlik gösterdiği, keza birleşen dosyada davacı …’ın “…” isimli yarışma formatında ise yarışmada kimin bileceğinin tahmin edildiği, formatta tam anlamıyla şekillenmemiş hususlar olduğu, geçerli bir formatta hususiyetten bahsedebilmek için kim bileceği yahut kimin bilemeyeceğini tahmin etmek dışında başka benzerlikler olması gerektiği, davalıların programı ile davacı formatı arasında intihal, iltibas olmadığı tespit edilmiştir. Asıl davacı delil olarak dayandığı 25 sayfalık sunum dosyasının dava dışı … çalışanına gönderildiğinin belirtmiş ise de, bu delil davalılar ile ilişkilendirilememiştir. İstinaf dilekçesi eki beyan dilekçesindeki Usb bellek, HMK 357 md gereğince yeni delil olarak istinaf aşamasında incelenmeyecektir. Bu durumda; dosyadaki her iki bilirkişi raporunda davacıların formatının FSEK kapsamında eser olmadığı belirlenmiş olmakla dava konusu program ile davacıların formatı arasında intihal bulunmadığından haksız rekabet de oluşmayacağı kabul edilerek davaların reddine karar verilmesi yerinde olup davacı ve birleşen davacı vekilinin istinafının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davacı … vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, -6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, birleşen dosyada davacı … vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 179,90-TL harçtan, peşin yatırılan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 120,60-TL harcın asıl dosyada davacı …’ten alınarak hazineye irad kaydına, -Alınması gereken 179,90-TL harçtan, peşin yatırılan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 120,60-TL harcın birleşen dosyada davacı …’dan alınarak hazineye irad kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/02/2023