Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/672 E. 2023/27 K. 18.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/672 Esas
KARAR NO: 2023/27
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/11/2020
NUMARASI: 2018/384 2020/321
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/01/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilleri olan şirketin “…” ibareli markasının 1997 yılından bu yana Müvekkilleri adına tescilli olduğunu ve yoğun bir şekilde kullanıldığını, Davalı tarafın, müvekkilleri olan şirkete ait marka ile aynı / benzer “…” markasını kendi adına … kod numarası İle T’ürk Patent’in hatası sonucu tescil ettirdiğini, Somut olayda davalı şirketin müvekkilleri olan şirkete ait markayı biliyor olduğunu ve buna rağmen ilgili markayı adına tescil ettirmesinin kötü niyetli olduğunu, … tescil numaralı davalı adına tescilli markanın SMK hükümleri gereğince hükümsüzlüğüne ,10.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilleri olan şirketin tescilli markaları Üzerinde gerçek hak sahibi olduğunu, markaların tescil kapsamında kullanıldığı, 1980 yılından bu yana güzellik yarışmaları düzenledikleri, Davacının dayanak gösterdiği … başvuru numaralı markasının yenilenmediği için geçerliliğini yitirdiğini, davacının diğer markalan bakımından ise davacının markalarının Müvekkillerine ait hükümsüzlüğü talep olunan marka ile aynı sınıfta tescilli olmadığını, Müvekkillerinin “…” markasının, müvekkillerine ait diğer marka olan “…” markası ile birlikte yüksek ayırt edicilik vasfını kazandığını, markanın ilk defa müvekkilleri olan şirket tarafından kullanıldığını, Davacı yanın dayanak markalarından olan … kod numaralı markanın 2017 yılında yenilenmemesi nedeni ile hükümden düştüğünü, davaya mesnet olarak gösterilmekte olan … kod numaralı markanın ise Müvekkillerine ait olmakla hükümsüzlüğü talep edilmekte olan markadan farklı sınıflarda tescilli olduğunu, Kaldı ki karşılaştırmaya tabi markaların nihai tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet vermeyecek kadar farklılıklar ihtiva ettiklerini, Bu nedenlerle Müvekkillerine ait markalar ile ilgili olarak markalar aleyhine hükümsüzlük kararı verilemeyeceğini, Bu nedenlerle de davanın reddini talep ettiklerini beyan etmişlerdir.
BİRLEŞEN DAVADA;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin “…” ve Mister anlamına gelen “…” markasıyla organizasyonlar yaparak “… (…) …” markasını tanınmış hale getirdiğini ve kullanmakta olduğunu, 41.sınıfta “…” ve … anlamına gelen “…” markalarının 07/05/2017 tarihine kadar TPMK’da tescilli ve geçerli olmasına rağmen davalının kötü niyetli olarak aynı markayı 35.ve 41.sınıflarda adına tescil ettirdiğini iddia ederek davalı adına tescilli … nolu markanın 41sınıfta hükümsüzlüğünü ve “…” ve … anlamına gelen “…” markalarını kullanma hakkı, … şirketler grubuna ait olup, davalının kötü niyetle hukuka aykırı şekilde kendi adına tescil ettirdiği “…” markasının 41.sınıfta hükümsüzlüğüne karar verilmesi talebini içeren huzurdaki davanın İstanbul 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2018/384 Esas sayılı dosyasıyla birleştirilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince; “…Çünkü; ‘…Davanın temelini oluşturan vakıalar ve bu vakıalara dayanarak talep edilen netice açık olursa hakim, doğru bir karar verebilecektir.. Usulün 75/2.fıkrasına konu; hakimin, müphem ve mütenakız gördüğü iddia ve sebepler hakkında izahat isteyebileceğine ilişkin istisna dışında dosyadaki bilgi ve belgelere göre değerlendirme yapılacaktır. Oysa davacı vekilinin belirlenen kesin süre içinde bilirkişi incelemesine ilişkin gideri yatırmadığı anlaşılmaktadır. .Bilindiği gibi kesin süre davanın taraflarını bağladığı gibi Mahkeme Hakimini de bağlayıcı etkiye sahiptir. Kesin süreye uyulmaması nedeniyle davacı bilirkişi incelemesi delilinden vazgeçilmiş sayılmıştır. Dosyaya sunulan deliller gerçek hak sahipliğini davacı lehine ispat eden nitelikte bulunmadığı gibi, karıştırma ihtimali, davalının ileri sürdüğü davacının markasını kullanmadığı hususları, hakimin tek başına karar vereceği hususlardan bulunmadığından ispat edilemeyen asıl ve birleşen davanın reddine…” şeklinde karar verilmiştir. Kararı asıl ve birleşen davada davacı vekili istinaf etmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Asıl ve birleşen davada davacı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkili adına tescilli … markasının 41. Sınıfta tescili devam ederken TPMK’nın mükerrer olarak bu markayı davalı adına tescilinin yolsuz tescil olduğunu, söz konusu markanın 07/05/2017 tarihine kadar tescilli iken bu süre dolmadan 1,5 sene evvel 24/05/2016 tarihinde 41. Sınıfta … Markasının … numarası ile davalı adına tescil edildiğini, oysa bu markanın SMK’nın 6/8 maddesi gereğince müvekkili adına korumasının bulunduğunu, mahkemenin sorması üzerine TPMK’nın mahkemeye gönderdiği cevabi yazıda … markasının halen geçerliliğini korumakta olduğu şeklinde açıklamada bulunduğunu, bilirkişilerin SMK’nın 6/8 maddesi gereğince kullanma şartının bulunduğunu belirttiğini, bu şartın olduğu kabul edilse bile Anayasa Mahkemesinin bu hususu iptal ettiğini, dolayısıyla verilecek kararın geçersiz olduğunu, yine müvekkilinin markasının iptal edilmediğinden ve TPMK’nın hatası ile müvekkiline ait markanın davalı adına tescili yapılmasa idi kullanıp kullanmama söz konusu olmadan markanın otomatikman 10 yıl daha tescilinin uzayacak olduğunu, huzurdaki davanın konusunun yalnızca yolsuz tescil iptaline ilişkin olduğunu, mahkemenin ve bilirkişilerin ise markanın tanınmışlığı, gerçek hak sahipliği ve kulanma hususlarında inceleme ve değerlendirme yaptıklarını, halbuki müvekkilinin bu markayı 9 senedir kullandığını, davalının eyleminin markaya tecavüz niteliğinde bulunduğunu, mahkemenin … no’lu markanın gerçek sahibinin olduğunu araştıracağına ve davalı aleyhine iptaline ve hükümsüzlüğüne karar vermesi gerektiğini ancak farklı hususlarda değerlendirme yaptığını, ayrıca ek bilirkişi ücretinin müvekkili tarafından ödenmemesi sebebiyle davanın reddedilmesinin usule aykırı olduğunu, hak sahibinin tespiti veya kullanmamanın dava konusu olmadığından bilirkişilerden görüş sunulmasına gerek olmadığını, mahkemenin bu konudaki gerekçesinin hatalı olduğunu, mahkemenin tecavüzün gerçekleştiği tarih itibariyle inceleme ve karar verilmesi gerektiğini, bilirkişilerin SMK’nın 6/8 maddesi kapsamında korumanın devam ettiğinin tespit olunamadığını belirttiklerini, davalıların temsil ettikleri markanın SMK’nın 25/5 maddesi uyarınca her bakımdan hükümsüz olduğunu, 556 sayılı KHK’nın 42. Maddesinin bilirkişilerce dikkate alınmadığını, davalının müvekkili adına tescilli markayı bilerek kedi adına tescil etmesinin kötü niyetini gösterdiğini, davanın müvekkilinin … numaralı 16,38 ve41. Sınıftaki tescil talebine kötü niyetli itiraz ederek …” markasının sadece 41. Sınıfta iptalini sağladığını, müvekkilinin bu markayı 16 ve 38. Sınıflarda tescil ettirebildiğini, davalının kötü niyetli olduğunu, ayrıca müvekkilinin 1980’li yıllardan itibaren gerek Türkiye’de gerekse uluslar arası alanlarda … Ve … markasını kullandığını, davalının … Markasının korsanvari olarak kullandığını, … markasının yayın hakkı kendisine aitmiş gibi yayın yapılmasını sağladığını, bu durumun yargıtay kararı ile de sübuta erdiğini, ayrıca … TV’nin müvekkilinin müsaadesi ile Türkiye kadın ve erkek güzellik yarışmasını sanki kendisi yapmış gibi göstermeye çalıştığını bildirmiştir.
DELİLLER: Türk Patent ve marka kurumundan 3.10.2002 tarihli gönderilen cevabı yazıda …, …, sayılı markaların geçerli olmayıp sahipleri adına hüküm ifade etmediğinin bildirildiği görülmüştür. Yine Türk Patent ve marka kurumunun 24.9.2018 tarihli cevabı yazıda … nolu markanın 3 ve 16. Sınıf tescilli olduğunu, 30.12.2002 tarihinde tescil edilen markanın 29.12.2012 tarihinden itibaren yenilendiğini … AŞ adına kayıtlı olduğunu, … tescil numaralı … (….) … markasının 41. Sınıfta 12/05/1998 tarihinde davalı adına tescil edildiği, … nolu markanın ise süresi içinde yenilenmediğini sahibi adına hüküm ifade etmediğinin bildirildiği görülmüştür. Davalı adına ise … nolu … şekil markasının 35,41. Sınıflar için ilk kez 24.5.2016 tarihinde davalı adına tescil edildiğinin bildirildiği görülmüştür.Yargılama sırasında alınan 08/07/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle ; Davalı yanın “gerçek hak sahipliği” yönündeki savunmalarının dosya içerisinden tespit o bunamadığı, Davacı yana ait davaya mesnet … kod numaralı markanın dava ikame edilmeden Önce koruma süresinin dolduğu, S M K. 6/8 kapsamında davacı yan markayı kullandığına ilişkin dosyaya bir bilgi ya da belge sunmamış olduğundan davacı yanın ilgili markası bakımından SMK. 6/8. Madde kapsamındaki korumanın devam ettiğinin heyetçe tespit olunamadığını, Karşılaştırmaya tabi davacı yana ait … kod numaralı marka ile Davalı yana ait davaya konu … kod numaralı markaların ayniyet veya ortalama tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet verecek kadar benzerlik arz ettiği; bunun yanında kullanılan sair kelimelerin ayırt ediciliği sağlamaktan uzak olduğu, takiben taraf markalan arasında işaretsel anlamda iltibasa mahal verecek kadar benzerliğin var olduğunu, Davacı yanın markasının tescilli olduğu Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına İlişkin Tebliğ1 in 03 ve 16. Sınıfında yer alan emtialar ile davalı yan adına tescil edilmiş olan markanın tescilli olduğu 35. sınıfta yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve safın alması için Ağartma ve temizlik amaçlı maddeler: deterjanlar, çamaşır suları, çamaşır yumuşatıcıları, leke çıkarıcılar, bulaşık yıkama maddeleri Parfümeri; kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler (insan ve hayvanlar için deodorantlar dahil). Sabunlar. Diş bakımı ürünleri: diş macunları, diş parlatma ve beyazlatma maddeleri, tıbbi amaçlı olmayan ağız gargaraları. Aşındırıcı ürünler: zımpara bezleri, zımpara kağıtları, ponza taşları, aşındırıcı pastalar. Deri, vinil, metal ve ahşap için parlatma ve bakım ürünleri: cilalar, bakım kremleri, cilalama amaçlı vaks., Kağıt, karton (mukavva); kağıt veya karton malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri, karton kutular; kağıttan yapılmış tek seferlik kullanıma mahsus ürünler (kırtasiye amaçlı ürünler hariç): kağıt havlular, tuvalet kağıtları, kağıt peçeteler. Plastik malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri Matbaa ve ciltleme malzemeleri Basılı yayınlar, basılı evrak! kitaplar, dergiler, gazeteler, faturalar, irsaliyeler, gelir makbuzları, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, pullar. Kırtasiye, büro, eğitim-ûğretim, yazım, çizim, resim ve sanatçılar için malzemeler (mobilyalar ve cihazlar hariç): kırtasiye tipi kağıt ürünler, yapıştırıcılar, kalemler, silgiler, kırtasiye tipi bantlar, el işi için karton, yazı kağıtları, kopyalama kağıtları, yazarkasa kağıt ruloları, çizim aletleri, kara tahtalar, resim boyaları.) mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri” benzerlik arz ettiği ve ilgili hizmetler bakımından davalı yana ait markanın sicilden terkin edilerek davalı markasının bu hizmetler bakımından SMK m,25/5 uyarınca kısmen hükümsüzlüğü koşullarının oluştuğunu, Dosya arasında yer alan bilgi ve belgelerden davalı yanın kötü niyetli olduğu yönündeki iddialar bakımından heyetlerinde herhangi bir kanaat oluşmadığını, davacı yana ait dayanak markaların tanınmış olmadığı…” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, davalıya ait markanın hükümsüzlüğü ve manevi tazminat talebine ilişkindir.Davacı taraf davalının markayı tescilinde kötü niyetli olduğunu iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur.Yargılama sonunda asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş, kararı asıl ve birleşen davada davacı vekili istinaf etmiştir.Dosyanın incelenmesinde tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi bakımından bilirkişi raporu alındığı, alınan rapor içeriğinde davalının tescilinde kötü niyetli olduğu hususunun ispatlanamadığı anlaşılmıştır.Somut olay bakımından gerçek hak sahipliğinin incelenmesi gerekmekte olup, bu konuda davacı tarafça yeterli delilin dosyaya sunulmadığı, gerçek hak sahipliğinin değerlendirilmesi bakımından mahkemece ek rapor alınmasına karar verildiği ancak davacı vekilince bilirkişi ücreti yatırılmadığı açıklamaları doğrultusunda davanın kabulü gerektiği ileri sürülmüş ise de ilk derece mahkemesince karar yerinde de isabetle belirtildiği üzere bu hususta bilirkişiden rapor alınması gerektiğini, ancak davacı tarafça bu konuda verilen kesin süreye rağmen bilirkişi giderinin yatırılmadığı, dosyadaki mevcut delillerin de davacının gerçek hak sahibi olduğu hususunu ispatlamaya yeterli olmadığı, yine davacının markayı kullandığına dair yeterli delilin de sunulmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Asıl ve birleşen davada davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken (179,90*2=)359,80 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 300,50 TL harcın asıl ve birleşen dava davacısından alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.18/01/2023