Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/671 E. 2022/2166 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/671 Esas
KARAR NO: 2022/2166
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/12/2020
NUMARASI: 2019/311 2020/856
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 22/12/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … San. Ve Tic. Ltd. Şti. tarafından … A.Ş. emrine 07/12/2006 düzenleme tarihli, 29/05/2007 ödeme tarihli 13.455,00 TL bedelli ve de 07/12/2006 düzenleme tarihli, 27/08/2007 ödeme tarihli 13.455,00 TL bedelli iki adet adi senet düzenlemiş olduğunu, iş bu senetlerin … ve davalı … tarafından müşterek borçlu – müşterek müteselsil kefil sıfatı ile imzalandığını, ödeme günü gelmesine rağmen iki adet adi senetten doğan borcun davalı borçlu ve diğer borçlular tarafından ödenmediğini, alacağın 20.07.2017 Tarihinde temlik alındığını ve temlik ile itirazdan HABERDAR OLUNDUĞUNU, bu nedenle … A.Ş. tarafından borçlular … San. Ve Tic. Ltd. Şti, … ve … aleyhinde İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2007/1334 D.İş. numaralı dosyasında 02/10/2007 tarihinde ihtiyati haciz kararı alındığını ve bu karara istinaden İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Sayılı dosyasından 26.910,00 TL asıl alacak, 27.239,46 TL asıl alacağın işlemiş faizi olmak üzere toplamda 54.149,46 TL tutarında ilamsız takip başlatıldığını, davalının icra takibine itiraz ederek takibi durduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; itirazın iptali davasının müvekkilinin itirazından itibaren bir yıllık süre içerisinde açılmamış olduğunu, bu sebeple davanın hak düşürücü süre içersinde açılmadığından reddi gerektiğini, davacı vekilinin dava dilekçesinde 20.07.2017’de takibin ve alacağın temlik alındığı ve alacağı temlik ile itirazdan haberdar olunduğu, dosyanın yenilenerek … numarasını aldığını, alacağı temli ile birlikte dosyada itirazdan haberdar olunduğunu beyanı ile itirazdan 20.07.2017 tarihinde haberdar olduğunun ikrar edildiğini, 15.08.2012 tarihli itiraz yönünden süreden sonra açılan davanın reddi gerektğini, iddia edilen dava konusu senedin borcu, borcu kabul anlamına gelmemek üzere zamanaşımına uğramış olup, zamanaşımı definde bulunduklarını, davaya konu senetler üzerindeki imzanın müvekkiline ait olmadığı gibi, senetlere konu bir borcu da, bu borç ilkişkisini gerektirecek bir ilişki de davacı/alacaklı veya icra takip konusu dosya alacağını temlik eden … A.Ş. ile müvekkili arasında bulunmamakta olduğunu, davacının %20 icra inkar tazminatı talebinin de haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek, davanın reddine dava konusu icra takibine konu %20 ‘sinden aşağı olmamak üzere icra tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: “…Bonoda zamanaşımı vadeden itibaren 3 yıldır. Eldeki icra takibine konu olan bonoların vade tarihi 29/05/2007 ve 27/08/2007 olup, 3 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu açıktır. Davalı vekili süresinde verdiği cevap dilekçesinde zamanaşımı def’inde bulunmuştur. Zamanaşımına uğrayan bono delil başlangıcı niteliğinde olup, alacaklı alacağını tanık dahil her türlü delil ile ispatlama imkanına sahiptir. Ne var ki davacı dava dilekçesinde delil olarak icra dosyasına, bonolara ve bilirkişiye dayanmıştır. Bu haliyle alacağın varlığını ispata elverişli herhangi bir delil bildirilmediğinden sübut bulmayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Son olarak her ne kadar davalı kötüniyet tazminatı isteminde bulunmuş ise de, takibin kötüniyetli olarak başlatıldığına dair delil bulunmadığından kötüniyet tazminatı isteminin de reddine karar vermek gerekmiştir…” şeklindeki gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; bonoların … ve davalı … tarafından müşterek borçlu müşterek müteselsil kefil sıfatı ile imzalandığını, ancak her iki bononun da ödeme gününde davalı borçlu ve dava dışı borçlular tarafından ödenmediğini, bu nedenle … A.Ş. tarafından borçlular … San. Ve Tic. Ltd. Şti, … ve … aleyhine İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2007/1334 D.İŞ numaralı dosyasından ihtiyati haciz kararı alındığını ve bu karara istinaden İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile 26.910,00 TL asıl alacak, 27.239,46 TL işlemiş faizi olmak üzere toplamda 54.149,46 TL tutarında ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı borçlu tarafından alacağı sürüncemede bırakmak amacıyla haksız ve mesnetsiz şekilde takibe itiraz edildiğini, temlik alan müvekkil şirket tarafından ikame edilen itirazın iptali davasında bilirkişi incelemesine dayanıldığını, temlik alınan banka emrine düzenlenen, takibe konu bonoda “bedelin malen ahzolunduğu” ifadesinin yer aldığını, talep edilen bilirkişi incelemesi işbu ticari ilişki kapsamında, bonolara karşılık teslim edilen mala ilişkin araştırma yapılması, bu bağlamda temlik alınan bankadaki kayıtların istenmesi gerektiğini, ilk derece mahkemesince eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, bu hususun yanı sıra, davalı tarafça sunulan cevap dilekçesinde, ilamsız icra takibinin dayanağı olan iki adet senedin davalı tarafından imzalanmadığını, bono metnindeki imzanın kendi eli ürünü olmadığının iddia edildiğini, ilk derece mahkemesince bu iddia doğrultusunda araştırma yapılmadığını, taraflarınca delil gösterilmediği gerekçesiyle davanın reddedildiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME Davaya esas icra dosyasında yer alan bonoların suretleri incelendiğinde; Borçlusu … Sanayi ve Tic Ltd şti, müşterek broçlu müteselsil kefili …, … olan 07.12.2006 tanzim 29.05.2007 vade tarihli 13.455,00YTL bedelli bonoda lehtarın … Aş olduğu senette malen kaydı yer aldığı, Borçlusu … Sanayi ve Tic Ltd şti, müşterek broçlu müteselsil kefili …, … olan 07.12.2006 tanzim 27.08..2007 vade tarihli 13.455,00YTL bedelli bonoda lehtarın … Aş olduğu senette malen kaydı yer aldığı görülmüştür. İstanbul …İcra dairesinin … yeni esas, …, … eski esas sayılı dosyasında; alacaklı … AŞ tarafından … şti, … ve … aleyhine, 13.455TL bedelli 2 adet adi senede dayalı 06.08.2012’de ilamsız takip başlatıldığı , davalının takibe itiraz ettiği , borcu ve imzayı kabul etmediğini bildirdiği görülmüştür.
GEREKÇE Dava, İİK 67.maddesine dayalı olarak açılan itirazın iptali davasıdır. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı davanın süresinde açılmadığını ileri sürmüş olup bu husus hak düşürücü süre olmakla öncelikle usul yönünden resen inceleme yapılmıştır. İİK. 67/1 maddesi “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliğ tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak genel hükümler dairesinde alacağın varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir” düzenlemesini getirmiştir. İİK’nun 67/1. madde hükmünde açıkça dava açma süresinin ödeme emrine vaki itirazın alacaklıya tebliği tarihinden itibaren başlayacağı belirtilmiş, bunun dışında bir yol (harici öğrenme vs.) öngörülmemiştir. Nitekim aynı Kanun’un 62/2.maddesi de itirazın alacaklıya tebliği zorunluluğu getirilmiştir. )YHGK 2013/11-360, 1605, 27.11.2013; YHGK 2013/192415, 2015/2335, 21.10.2015) Yasa koyucu bu sürenin hak düşürücü süresi olması, bu bağlamda hakkı söndüren bir süre olması nedeniyle alacaklının borçlunun itirazlarına tam olarak muttali olması, bunun da ancak itirazın tebliği yoluyla olacağını öngördüğünden sürenin tebligatla başlayacağını kabul etmiştir. Davacının yaptığı icra takibine itiraz edildiğini öğrenmesi de itirazın içeriğini tam olarak öğrendiğini göstermez. Davaya esas takip dosyasında davalının itirazının alacaklıya tebliğ evrakına rastlanmadığı gibi davalının da bu yönde iddiası bulunmadığından dava süresindedir. Açıklanan nedenle davacının esasa yönelik istinaf isteminin incelenmesine geçilmiştir. Somut uyuşmazlıkta; takip ilamsız takibe dayalı olarak başlatılmış olup takibe konu senetler zamanaşımına uğramıştır. Esasen davacı vekilinin de bu hususta istinafı bulunmamaktadır. Dava konusu senetlerden sonraki vadeli olanın vade tarihi; 29.05.2007 tarihli olup 3 yıllık süre 29.05.2010’da sona ermiştir. Alacaklı vekili 08.10.2007 tarihinde takip talebinde bulunmuş ise de; sonrasında icra işlemi yapılmamış, 06.08.2012 Tarihinde ilamsız takip başlatılmış; takibin dayanağı olarak iki adet adi senet gösterilmiştir. Davalı, ilamsız takibe konu senetlerde kefil olarak gözükmektedir. Senetlerin tarihi itibarı ile yürürlükte olan TTK’nun 644. maddesinde davanın yöneltilebileceği kimseler tahdidi olarak belirtilmiş olduğundan, cirantalara, kefile, aval verene karşı sebepsiz zenginleşmeye dayalı dava açılamaz. ( bkz.Yargıtay 11.HD.4.7.2002 2002/3093 E., 2002/7001 K.) Somut olayda da; takip konusu zamanaşımına uğramış olan bonoda kefil durumunda olan davalıya karşı takip başlatılamayacağından, TTK’nun 644. maddesi gereğince davanın reddi gerekir. Mahkemece davanın farklı gerekçeyle reddine karar verilmiş ise de netice itibarı ile davanın reddi yerinde olduğundan davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.22/12/2022