Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/666 E. 2023/150 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/666 Esas
KARAR NO: 2023/150
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/01/2021
NUMARASI: 2017/492 2021/13
DAVANIN KONUSU: Marka (Maddi Tazminat İstemli)|Marka (Tecavüzün Giderilmesi İstemli)|Marka (Manevi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 02/02/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; avalının davacıya ait tanınmış “…” markası ile davalının kullanımında olan “…” adresinde yer alan spor tesisinin işletmesinde ve tüm faaliyet ve tanıtım araçlarında davacı markasına kullandığı benzerlik teşkilettiği bu kapsamda marka hakkına tecavüz oluştuğu iddiaları ile davalının hukuka aykırı kullanımlarının durdurulması, davalı şirket ünvanının sicilden terkini, tecavüz teşkil eden kullanımlara son verilmesi, yarattığı haksız kazanç iddiası ile fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 10000 TL maddi zarar, 10000 TL manevi zararın davalıdan tahsili, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; avalının davacıya ait tanınmış “…” markası ile davalının kullanımında olan “…” adresinde yer alan spor tesisinin işletmesinde ve tüm faaliyet ve tanıtım araçlarında davacı markasına kullandığı benzerlik teşkilettiği bu kapsamda marka hakkına tecavüz oluştuğu iddiaları ile davalının hukuka aykırı kullanımlarının durdurulması, davalı şirket ünvanının sicilden terkini, tecavüz teşkil eden kullanımlara son verilmesi, yarattığı haksız kazanç iddiası ile fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile Davacı vekili 19.10.2020 tarihli ISLAH dilekçesiyle; maddi tazminat istemini 391.966.28 TL ye yükseltmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin Antalya’da spor salonu ve doğal yaşam ürünleri bulunan sağlıklı yaşam alanı hizmeti verdiğini; bulunduğu ilde vermiş olduğu hizmetlerin diğer spor salonlarından oldukça farklı olması sebebiyle adeta kompleks bir sağlıklı yaşam birimi oluşturmuş ve diğer spor salonlarının sağladığı hizmetlerden farkı sayesinde kısa sürede adım duyurarak hizmeti ile geniş bir müşteri portföyü oluşturmuş olduğunu; davacı şirketin ise İstanbul merkezli olup otel işletmeciliği ve otellerde ve alışveriş merkezlerinde bulunan spor salonu işletmeciliği yapmakta olduğunu; davacı markası olan “…” ibaresi ile müvekkilinin kullandığı “…” İbarelerinin benzer olmadığını; “…” ibaresinin Türkçede “…” anlamına geldiğini ve ayırt edici ibareler eklenmek suretiyle pek çok kişi tarafından kullanılmakta olduğunu; “…” İbaresi genel bir kullanım olduğundan bu İbareyi kullanmanın tek bir kışının tekeline bırakılamayacağını; davacı markasının “…” müvekkili markasının “…” şeklinde telaffuz edildiğini; markalar arasında yazılış, okunuş ve görsel itibariyle farklı olduğunu; taraf şirketlerin işletmelerinin farklı coğrafyalarda bulunduğunu ve müşteri kitlelerinin farklı olduğunu; spor salonlarının yerel bazlı işletmeler olup aylık ve yıllık üyelik Üzerinden hizmet verdiğini; hal böyle olunca davacı şirketin İstanbul’da ve müvekkili şirketin Antalya’da hizmet veriyor olmasının markalar arasında karıştırılma ihtimalini ortadan kaldırdığını; davacı ile müvekkili şirketin vermiş olduğu hizmetlerin de farklı olduğunu; müvekkili şirketin sıradan spor salonundan ziyade müşterilerin yeme-içme, kişisel bakım, vitamin bar, çocuk aktivite odaları, dans okulu alanlarım da barındırarak dinlenme ve sağlıklı yaşam tarzı hizmetlerini de beraberinde sunarak bütünlük sağlayan bir tesis İşletmekte olduğunu; müvekkilinin … no.lu “…” marka başvurusunun bulunduğunu; müvekkilinin unvanında yer alan “…” ibaresinin kullanım alanı İle davacı markalarının kullanım alanlarının farklı olduğunu; ticaret unvanı ve markanın hukuken kullanım alanlarının farklı olduğunu; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 19/01/2021 tarihli 2017/492E.-2021/13K. Sayılı kararı ile; “… Davacı markasının Davacının … ve … ibareli markasının genel olarak otelcilik-geçici konaklama hizmetleriyle ilgili olarak yoğun ve yaygın olarak kullanıldığı, , Davacı adına tescilli olan … noJu “…”, … no.lu “…” ve … no.lu “…” markaların 41. sınıfta “spor hizmetleri” de dahil olmak üzere tescilli olduğu; Davacının … no.lu “…” markasının 2007 yılından itibaren TÜRKPATENT nezdinde tanınmış marka statüsünde olduğu; Davalının spor kompleksi işletmesinde “…” ibaresini kullandığı, Davalının kullandığı markanın esas unsurunun “…” ibaresi olduğu; ancak “…” ibaresi davacı markasının da esas unsuru olmakla, davalının aynı veya benzer faaliyet alanlarında “…” ibaresini markasal olarak kullanıyor olması nedeniyle ve ticaret unvanını da ticari etki yaratacak şekilde seçmesi de dikkate alınarak, taraf cirolarından hareket ile son rapordaki 391.966.28 TL lisans bedeli olarak belirlenmiş ve maddi tazminatta bu bedele hükmedilmiştir. Davacı manevi tazminat da talep etmiştir. Manevi tazminat yönünden marka hakkına yapılan tecavüzün niteliği ,davacının manevi ticari varlığında meydana gelen kayıp durumu, manevi tazminatın amaç ve içeriğine, hak, nesafet ve adalet ilkesine keza manevi tazminatın maddi bir zenginleşme talebinden çok manevi tatmine yönelik bir talep olması, dolayısıyla somut olaya göre takdiren 10.000 TL manevi tazminatın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur. Davalının davacıya ait marka hakkına tecavüzün tespitine, hukuka aykırı kullanımlarını durdurulmasına, önlenmesine, 6769 sayılı SMK’nun 151/2-c maddesi kapsamında belirlenen 391.966.28 TL maddi tazminatın ve 10.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, Davalının ticaret unvanından … ibaresinin terkinine, karar kesinleştiğinde ilamın ticaret sicil müdürülüğüne gönderilmesine…” şeklinde karar verilmiştir. Kararı davalı vekili istinaf etmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Davacının 06.03.2017 tarihinde “…” ve “…” markalarına tecavüz edildiği iddiasıyla müvekkili şirket aleyhine maddi ve manevi tazminat talebiyle dava açtığını, ancak davacı “…” markasını tescil ettirdiği faaliyet sınıfında aktif ve ciddi bir şekilde kullanmadığını, davacının “…” markasını tescilden itibaren 5 yıl kesintisiz süre ile 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 9. Maddesi gereği uygun şekilde kullanmadığı sabit olmasına ve “…” markasının korunması gereken hukuki bir değeri olmamasına rağmen ilk derece mahkemesinin bu hususu göz ardı ettiğini, müvekkilinin davacının tescilli markasından evvel zaten söz konusu markayı kullanmakta olduğunu, davacının hem dava dilekçesinde hem de replik dilekçesinde seçilik hakkından hangisini seçeceğini belirtmediğini, mahkemenin bu durumu re’sen gözettiğini, bilirkişi raporunun son derece hatalı olduğunu, öncelikle davacı henüz bir seçimlik hakkını kullanmamışken hangi usulde maddi zarar hesaplaması yapılacağının re’sen belirlendiğini, Hukuk lisansı olmayan bir heyet tarafından davacının netice-i talep konusunun belirlenmesinin açıkça usul ve esasa aykırı olduğunu, davacı lisans bedeli hesaplama yöntemini seçmiş olsa idi bile yapılan hesaplamanın hatalı olduğunu, itirazları üzerine dosyanın yeniden bilirkişiye verildiğini ancak ikinci bilirkişi heyetinin de hukuka aykırı hesaplama yaptığını, davacının maddi ya da manevi bir zarara uğramadığını, kaldı ki davacı marka ile müvekkilinin markası arasında hiçbir benzerlik ve alaka olmadığını ve bu durumun son bilirkişi heyetince kanıtlandığını, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin de sırf bir kelimenin marka olarak tescillenmiş olmasının o kelime üzerinde tekel hakkı vermeyeceğini hükme bağladığını bildirerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLER: Yargılama sırasında alınan 13/06/2018 tarihli bilirkişi raporunda; Davalı …TİC. A.Ş. adına tescilli Ticaret unvanının, davacının … numarası ile tescilli “…” – … numarası ile tescilli “…” ibareli markalan ile iltibas yaratacak surette benzerlik gösterdiği Dosyada lisans bedeli anlaşması ya da Ticaret Odası muhtemel lisans bedeline İlişkin görüş bulunmadığı, Tazminata hükmedilmesi durumunda dosyadaki eksikliklerin giderilerek dosyanın taraflarına tevdi edilmesi gerektiği görüşünü bildirmişlerdir. Yargılama sırasında alınan 21/12/2018 tarihli bilirkişi ek raporunda; “…davalı “… İHR-TİC.AŞ.” adına tescilli Ticaret unvanının, davacının … numarası ile tescilli “…” – … numarası ile tescilli “…” ibareli markalan İle iltibas yaratacak surette benzerlik gösterdiği, Dava tarihi olan 06.03.2017 tarihinden geriye dönük olarak Gelir İdaresi Başkanlığı Antalya Vergi Dairesi Müdürlüğünden celp edilen vergi beyanlarından elde edilen veriler neticesinde davalı …. TİC. A Ş. Firmasının elde ettiği cironun 2.613.108,51 TL olduğu, Ticaret odası emsal lisans görüşü cironun %15’i olup hesaplanan lisanslama bedelinin 391.966,28 TL olduğu…” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 10/06/2019 tarihli bilirkişi raporunda; “…davalının ödemesi gereken tazminat tutarının davacının cirosu üzerinden hesaplanmasının raporda sıralanan nedenlerden ötürü uygun bulunduğunu, Emsal lisans bedeli, markaya tecavüz eden ile marka sahibi arasında bir lisans sözleşmesi yapılsa idi, lisans alanın (tecavüz edenin) ödeyeceği bedel olduğu, Davalı ile yapılmış böyle bir anlaşmanın olmamasına rağmen, bu anlaşma yapılsaydı ödenecek muhtemel tutar tazminat konusu oluşturabileceğini, Bu noktada emsal bedeli bilinmediğinden İTO tarafından belirlenen %15’lik oran esas alınarak hesaplama yapılabileceği, Her ne kadar hasılatın %15’i gibi yüksek bir rakam belirlenmiş olduğu kanaati taşısalarda dosyada başka bir veri olmadığından bu oran kullanılarak bir hesaplama yapılabileceğini, Bu tutarın kabul edilmesi halinde Ödenmesi gereken tazminat tutarı 2015 yılı için 136.256,78TL, 2016 yılı için 227.582,64TL ve 2017 yılı için 26.208,83TL olmak üzere toplam 390.048,24TL olacağı…” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 03/07/2020 tarihli bilirkişi raporunda; “…Davacı adına tescilli olan … noJu “…”, … no.lu “…” ve … no.lu “…” markaların 41. sınıfta “spor hizmetleri” de dahil olmak üzere tescilli olduğu; Davacının … no.lu “…” markasının 2007 yılından itibaren TÜRKPATENT nezdinde tanınmış marka statüsünde olduğu; Davalının spor kompleksi işletmesinde “…” ibaresini kullandığı, Davalının kullandığı markanın esas unsurunun “…” ibaresi olduğu; ancak “…” ibaresi davacı markasının da esas unsuru olmakla, davalının aynı veya benzer faaliyet alanlarında “…” ibaresini markasal olarak kullanıyor olmasının davacının marka hakkına tecavüz kapsamında değerlendirilebileceği, Huzurdaki davada tazminata hükmedilebilmesi için aranan kusur şartının gerçekleşmiş olduğunun kabul edilebileceği, Davacı ve davalı şirketler unvanının ek/vurgulayıcı unsurunun “…” ve “…” ibareleri olduğu; tarafların ticaret unvanlarındaki ek/vurgulayıcı unsurları aynı veya benzer olmamakla, TTK uyarınca ticaret unvanının terkini şartlarının mevcut olmadığı, Hizmet sektöründe faaliyet gösteren tacirlerin ticaret unvanı ve işletme adı taciri ve işletmeyi tanıtma özelliklerinin yanı sıra üşteriler nezdinde İlgili hizmet ile bağdaşarak hizmet markası olarak tanıtıma yaptığı katkı göz ardı edilemeyeceği; davalının “… Ticaret A.Ş unvanı ile hizmet sektöründe faaliyet gösterdiği ve 06.03.2015 tarihinde ticaret sicile tescil edilmiş olduğu; davacı şirketin “…” markasının tanınmış marka olduğu dikkate alındığında davalı şirket unvanından “…” ibaresinin terkini şartlarının mevcut olduğunun kabul edilebileceğini, (SMK. M.7/3/e) Talep edilebilecek maddi tazminatın ise 391.966,28 TL olduğunu, Manevi tazminat bedelini takdirin Mahkemeye ait olduğu…” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Antalya ticaret sicil müdürlüğünden gelen 13.2.2018 tarihli yazı kapsamına göre davalı … TİCARET A.Ş unvanın 6.3.2015 tarihinde tescil edildiği faaliyet alanının turizm(otel..), inşaat,spor ve güzellik merkezi başta olmak üzere birçok alan için tescil edildiği anlaşılmıştır. Davacının ticaret odasına 14.5.1973 tarihinde kayıt olduğu ve … A.Ş olup, eski unvanının … ve … olduğu, web sayfasının www…com.tr olduğu, firma faaliyet konusunun yurt içi ve yurt dışında turistik tesis yatırımları, arazi tahsisleri ve tadil tasarısındaki diğer işleri gerçekleştirmek amacıyla kurulduğu anlaşılmaktadır. Davacının 5, 9, 14, 16, 18, 19, 21, 24, 25, 26, 28, 30, 32, 33, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45.sınıf ürün ve hizmetleri de içeren … ve … ibareli birçok markanın sahibi olduğu ayrıca davacının … nolu tanınmış markasının bulunduğu anlaşılmıştır. Dosya istinaf incelemesi için dairemizde beklediği sırada ilk derece mahkemesinin 14/12/2022 tarihli yazısı ekinde davacı vekili Av. … tarafından sunulan beyan dilekçesinin gönderildiği, bu dilekçede tarafların ara buluculuk kanunu kapsamında ihtiyari ara buluculuk anlaşma tutanağı uyarınca anlaştıkları, HMK’nın 315/1-2. Cümle gereğince karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmesini talep ettiği, ayrıca 30/11/2022 tarihli uyuşmazlığın ara buluculuk faaliyeti sonunda çözüme kavuşturulduğuna dair ara buluculuk anlaşma belgesi ve sonuç tutanağının sunulduğu, bu tutanağın incelenmesinde istinafa konu dava dosyasının da ara buluculuk ile sonuçlandırılan uyuşmazlıklar arasında gösterildiği görülmüştür. Dosya istinaf incelemesi için dairemizde beklediği sırada ilk derece mahkemesinin 19/12/2022 tarihli yazısı ekinde davalı vekili Av. … tarafından sunulan beyan dilekçesinin gönderildiği, bu dilekçede tarafların ara buluculuk kanunu kapsamında ihtiyari ara buluculuk anlaşma tutanağı uyarınca anlaştıkları, HMK’nın 315/1-2. Cümle gereğince karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmesini ayrıca tarafların birbirlerinden herhangi bir yargılama gideri ve avukatlık ücreti talebi de bulunmadığı hususunun dikkate alınmasını, müvekkilinin 05/12/2002 tarihinde … markasını terkin ettiğini beyan ettiği, ayrıca 30/11/2022 tarihli uyuşmazlığın ara buluculuk faaliyeti sonunda çözüme kavuşturulduğuna dair ara buluculuk anlaşma belgesi ve sonuç tutanağının sunulduğu, bu tutanağın incelenmesinde istinafa konu dava dosyasının da ara buluculuk ile sonuçlandırılan uyuşmazlıklar arasında gösterildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, markaya tecavüzün önlenmesi, durdurulması, ticaret unvanının sicilden terkini ile maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir. Davacı taraf davalının davacıya ait marka haklarını ihlal ettiğini iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne dair verilen karar davalı vekilince istinaf edilmiştir. Dosya istinaf incelemesi için dairemizde beklediği sırada taraf vekillerinin ayrı ayrı verdiği dilekçeler ile ihtiyari ara buluculuk yolu ile uyuşmazlığı çözüme kavuşturduklarını, anlaşma sağladıklarını belirterek HMK’nın 315/1-2. Cümle gereğince karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini istedikleri, bu beyanları ekinde ara buluculuk anlaşma belgesi ve son tutanağın da eklendiği istinafa konu uyuşmazlık ile ilgili tarafların anlaşma sağladığı görülmüştür. HMK’nın 314. Maddesi uyarınca sulh, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. HMK’nın 315/1 maddesi uyarınca sulh ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterler ise sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezler ise, karar verilmesine yer olmadığına karar verir. Somut olayda ilk derece mahkemesince verilen kararın kesinleşmediği, dava konusu uyuşmazlığın tarafların üzerinde serbestçe tasarrufta bulunabilecekleri uyuşmazlıklardan olduğu, tarafların dava konusu uyuşmazlık ile ilgili olarak sulh oldukları, yargılama giderlerinin de sulh kapsamında taraflarca kararlaştırıldığı ve tarafların karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini istedikleri görülmekle davalı vekilinin istinaf talebinin esasa dair yönler incelenmeksizin kabulü gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin esasa dair yönler incelenmeksizin KABULÜNE,2-İstanbul 1. FSHHM’nin 19/01/2021 tarih, 2017/492 E. -2021/13 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dava konusu uyuşmazlık konusunda tarafların sulh oldukları anlaşılmakla ve taraf vekillerinin talepleri doğrultusunda HMK’nın 315/1-2. Cümlesi gereğince karar verilmesine yer olmadığına, 4-Harçlar kanununun 22. Maddesi uyarınca alınması gereken (179,90×2/3=) 119,93 TL harcın dava açılırken yatırılan peşin harç 341,55 TL ve ıslah nedeniyle yatırılan 6523,05 TL harcın toplamı olan 6.864,60 TL’den mahsubu ile 6.744,67‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ilk derece mahkemesince ve talep halinde davacıya iadesine, – Davacının yatırdığı harçlardan mahsup edilen 119,93 TL’den kimin sorumlu olduğu konusunda ayrıca karar verilmesine yer olmadığına 5-Taraflarca yapılan yargılama giderleri konusunda karar verilmesine yer olmadığına, 6-Taraflar yararına vekalet ücreti konusunda karar verilmesine yer olmadığına, İstinaf yargılaması yönünden:7-İstinaf peşin harcının talebi halinde karar kesinleştiğinde ilk derece mahkemesince davalıya iadesine, 8-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin takdiren davalı üzerinde bırakılmasına,9-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 10-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde ilk derece mahkemesince ve talep halinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda,HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.02/02/2023