Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/662 E. 2023/322 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/662 Esas
KARAR NO: 2023/322
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/11/2020
NUMARASI: 2017/472 E, 2020/320K.
ASIL DAVA: Tasarıma Tecavüz, Tazminat
BİRLEŞEN DAVA: Tasarımın Hükümsüzlüğü
KARAR TARİHİ: 23/02/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ve birlesen davaya cevaplarında özetle; Uzun yıllardır cam desen tasarımı yapan müvekkilİ firma tarafından TPE nezdinde … nosu ile tescilli “…” ve (davanın açıldığı tarihte tescilsiz olup sonradan tescil edilen) ’”…” isimli cam desen tasarımlarının, İzinsiz olarak, iltibas yaratacak şekilde benzer şekilde, taklidinin üretildiğini, ticari satışının yapıldığını, İstanbul 4. FSHHM’nin 2016/111 D.iş kapsamında düzenlenen bilirkişi raporu ile benzerliğin ve tasarım haklarına tecavüz eyleminin gerçekleştirildiğinin tespit edildiğini, müvekkilin uğradığı zararın tazmini için her iki tasarım için ayrı ayrı 5.000-TL olmak üzere toplam 10.000-TL tazminatın davalıdan tahsiline, Ürünlere el konulmasına karar verilmesini, Birleşen Dava Yönünden; Davalı tarafından, dava konusu tescilli desenin önceden çizilmiş desenin benzeri olduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığını, tasarımın özgün olduğunu, iddianın hukuki dayanağı olmadığını, birleşen davanın reddini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından tescilsiz olarak üretildiği beyan edilen “… ve …” isimli desenlerin piyasada birçok firma tarafından kullanılan “…” gibi isimlerle bilinen desenler olduğunu, 1957 yılında bugüne … firması tarafından kullanıldığını, desenlerin yenilik, ayırt edicilik şartını taşımadığım, davanın haksız rekabete aykırı olduğunu, asıl davanın reddini talep ettiklerini beyan etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA: Davacı-asıl davada davalı vekili, dava dilekçesi ile; davalı tarafın müvekkili aleyhine İstanbul 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2017/472 Esas sayılı dosyasında “… ve …” isimli cam desen tasarımı ile ilgili tecavüzden bahisle dava açtıklarını, bu davada “…” isimli cam desen tasarımının TPE nezdinde … no ile davalı adına tescilli olduğu belirtilmiş ise de “…” isimli tasarımın ilk kez davalı tarafından kullanılmadığını, yenilik ve ayırt edici özellik taşımadığını iddia ederek davalı adına tescilli … nolu tasarım tescilinin iptalini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: “….Asıl davada, Davalı eylemlerinin davalının tasarım hakkına tecavüz teşkil ettiğinin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, Toplanan delillere göre dava konusu tasarım nedeni ile davacının lisans seçeneğine göre 265.051,89TL maddi tazminata hak kazandığı tespit edilmişse de talepten fazlaya hükmedilemeyeceğinden davacının fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak tasarım ihlali nedeni ile10.000TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline, Mahkemece verilen tedbir kararı infaz edilmediğinden yeniden tedbir kararı verilmesine yer olmadığına, karar kesinleştiğinde dava konusu tasarımlarla ihlal teşkil eden davalı elindeki ürünlere el konulmasına, Birleşen davanın reddine…” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı- birleşen dosyada davacı vekili istinaf dilekçesinde;-Esas dava yönünden, müvekkilin firmanın sahibi değil çalışanı olduğu için taraf ehliyeti olmadığını, firma sahibi veya yetkilisi olmadığı için hukuki bir sorumluluğu olmadığından davanın reddi gerektiğini, üçüncü bir kişinin ürettiği iddia edilen üründen müvekkilin sorumlu olmasının hukuki bir dayanağının olmadığını, bu durumun farkına varan davacı taraf bilirkişi raporlarında geçen miktar üzerinden davayı ıslah etmediğini, hatta davacı tarafın, yargılama sürecinde firma sahibi adına arabuluculuk görüşmesi yapıldığını, bütün dosya kapsamında bilirkişi raporlarının gerçeği yansıtmadığının da vakıa olduğunu, bilirkişilerin bizzat şahit oldukları tarihi mekanlarda var olan maddi gerçekleri yok sayılarak verdikleri raporun hukuki ve ilmi bir değeri olmadığını ve aşikar olduğunu, iddia edilen ürünler tarihi mekanlar da kullanıldığı açıklıkla ortada iken, bunu yok saymalarının temelini anlayamadıklarını, basit bir internet üzerinden yapılan araştırmada dahi mezkur ürün kamuya mal olmuş ve bir çok sitede kullanıldığını, (https://www.instagram.com/…) (https://www.instagram.com/…) mahkemenin istemesi halinde, sunabilecekleri bir çok site ismi olduğunu, sitelerdeki mezkur tasarım çeşitleri olduğunu, karşı tarafın ihtar çekmesi neticesinde, mezkur ürün üretilmediğini, imal etmesi ve satışa sunulması veya başka bir gelir temin etmesinin söz konusu olmadığını, davalı tarafın yerel mahkemeden tedbir kararları almasına rağmen bunu icra etmediğini, çünkü karşı tarafın da ürünün müvekkilinin çalıştığı yerde satılmadığını bildiğini, Birleşen dava yönünden; kamuya mal olan ve tarihi bir değeri olan tasarımın iptalini talep ettiklerini, eksik inceleme neticesi karar verildiğini, “…” isimli tasarımın ilk kez davalı tarafından kullanılmış olmadığını, davalı taraf www…com.tr adlı internet sitesinde …’a hediye edilen bir aynanın arkasındaki desenden esinlenerek yaptığını belirttiğini, önceden var olmayan yeni bir desen değil de daha önce çizilmiş bir desenin benzeri yapılmak suretiyle tasarımı tescil ettirdiğini, mutlak yenilikten söz edilebilmesi için ise, tasarım tescil başvurusu yapılan ürünün görünümünün dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulan tasarımlardan yararlanma ve benzetme serbestisi ilkesi sınırları içinde kalmak kaydıyla, küçük ayrıntıların ötesinde farklı özelliklere sahip olması gerektiğini, tasarım tescil sistemi içerisinde bir tasarım ancak “yenilik” ve “ayırt edici özellik” şartlarını haiz olması koşuluyla korunduğunu, herhangi bir yerde piyasaya sürülmüş tasarımlar yeni kabul edilmeyeceğinden tescil edilemeyeceğini, tasarımın yenilikçi ve ayırt edici özellikte olması gerektiğini, koruma koşullarını sağlamayan tasarımların kamuya açık ve rekabet özgürlüğü içinde herkes tarafından üretilebilir olduğunu, böyle bir eylemin hukuka aykırılık teşkil etmeyeceğini, Yargıtay Hukuk Dairesi kararları da bu yönde olduğunu, Söz konusu tasarım ayrıntılı incelendiğinde kamuya mal olmuş, tarihi bir gerçekliği bulunan, mezkur aynadan esinlendiği iddiasıyla, içindeki küçük desenler Topkapı Sarayı ve tarihi büyük camilerdeki desenlerle birebir aynı olduğunu, bu sebeple yerel mahkemenin birleşen davanın reddi kararı yerinde olmadığını beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME TPE kayıtlarına göre … ve … nolu cam ürünler için desen tasarımları 12.04.2011 defa tescil ediliş ve ilk yenilemesi 12.04.2016′ da geçerli olmak üzere yapılmıştır. Hükümsüzlüğüne asıl davaya konu tasarım 2.1 nolu tasarımdır. İstanbul 4.FSHHM 2016/111 D iş sayılı dosyada davalının karşı taraf olarak gösterilerek tespit talebinde bulunduğu mahkemece endüstri mühendisi …dan mahallinde inceleme yetkisi verilerek rapor alındığı bilirkişinin … isimli desen uygulaması ile davacının … numaralı desen tasarımının davalı taraf ait ürünler ile karşılaştırıldığında desenlerin iltibas yaratacak kadar benzer oldukları yönünde görüş belirtilmiştir. Bilirkişiler … Ürünleri tasarımcısı …, Güzel sanatlar bölümü Dr Öğr üyesi …, smm … raporlarında; Tasarımların harcıalem olduğuna ilişkin iddiaya dair dosyada herhangi bir belgeye rastlanmadığı, … firmasının “…” İsimli … no lu tescilli desen tasarımın yeni ve ayırt edici niteliklere sahip olduğu ve “…” İsimli tasarımının davalı (karşı davada davacı) tarafın süsleme desen tasarımı ile ayniyet derecesinde benzer olduğu, … firmasının “…” İsmi ile andığı desen tasarımının tescili bulunmadığından, desen Üzerinde her iki taraf için değerlendirme yapılamayacağı, Dosyada belirtilen, … alt olduğu söylenen … Mahallesi … Cad.No:… Fatih /İstanbul adreste kişi adına tanımlı bir vergi mükellefiyeti bulunmadığından mahkeme tarafından istenen, davacının seçmiş olduğu lisans kapsamında taraf ticari defter ve belgeleri ve ciroları ile ITO’dan gelen yazı İçeriği dikkate alınarak cironun %15 ‘inin emsal lisans alınması konusunda gerekli çalışma yapılamamış olup, davanın adreste bulunan vergi mükellefi …’a yöneltilerek bilirkişilere defter ve belgeleri üzerinde inceleme yetkisi verilmesi halinde, …’ın defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılabileceğini bildirilmişlerdir. 2. Bilirkişi heyetinde Bilirkişiler endüstri ürünleri tasarımcısı …, mm …, sektör uzmanı … bilirkişi raporlarında; Geleneksel Türk süsleme sanatında tasarımcının sonsuz seçenek özgürlüğü olduğu, … tasarımı için davalının 1957’den bu yana piyasada kullanıldığı ve … koleksiyonlarında yer aldığı iddiası dışında bir delil sunmadığı, resen yapılan internet araştırmasında ise benzer sayılabilecek bir ürüne rastlanmadığı, … ismli cam ürün desen tasarımının daha önce üretilmiş bir örneğine rastlanmadığından sahibinin hususiyetini taşıyacak derecede yeni ve özgün niteliklere sahip özgün bir tasarım olduğu ve ilk defa … tarafından üretildiğinin tespit edildiği, davalı adresinde çay bardağı üzerindeki desenlerin küçük farklar dışında … deseni ile benzer olarak algılandığını, tescilli ve tescilsiz tasarımların koruma kapsamında olduğu, Birleşen dava Yönünden; Davacı tarafından tescilli … nolu “…” cam ürünü için desen tasarımı ile “…” isimli “cam ürünü için desen tasarımının” ayırt edicilik ve yenilik niteliklerine sahip tasarımlar olduğunu, Asıl Dava Yönünden; Davacı tarafından tescilli … nolu cam ürünü için desen tasarımı ile “…” isimli “cam ürünü için desen tasarımının” 6769 Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamında; tescilli ve tescilsiz tasarımın korumasına ilişkin maddeler gereğince; değerlendirilebilecek koşulların var olduğu, Davalı adresinde tespit edilen cam ürünleri üzerindeki desenlerin, … nolu “…” ve “…” İsimli “cam ürünü için desen tasanmlan” ile iltibas yaratacak kadar benzer olduğunu bildirmişlerdir. Mali Bilirkişi … 14/01/2020 tarihli ek bilirkişi raporunda; Davacı tarafın tazminat yöntemi seçimi olan, Sınai Mülkiyet Kanununun 151/2-c maddesi gereğince; “Sınai mülkiyet hattına tecavüz edenin, bu hattı bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış alması halinde ödemesi gereken lisans bedeli” esası kapsamında ve İTO’dan gelen yazı içeriğindeki “lisans sözleşmesinin olmadığı durumlarda davaya konu olan markanın cirosunun %15‘inin emsal lisans bedeli olarak tespit edileceği” görüşü kapsamında; Yıllar İtibariyle, dava konusu Hürrem ve Bergüzar desenli ürünler ile ilgili “Satış Ciroları” ve buna bağlı olarak, %15 “Emsal Lisans Bedeli” hesaplamalarının 2015 Yılı Cirosu -624.048,16 TL. (%15) Emsal Lisans Bedeli = 93.607,22 TL. 2016 Yılı Cirosu- 596.995,49 TL. (%15) Emsal Lisans Bedeli – 89.549,32 TL 2017 Yılı Cirosu -545.969.04 TL (%15) Emsal Lisans Bedeli – 81.895,35 TL Toplam ciro =1.767.012,69 TL , Toplam lisans bedeli = 265.051,89 TL olduğunu bildirmiştir. Bilirkişi 16/07/2020 tarihli 2.Ek bilirkişi raporunda; bir önceki ek rapor ile aynı ciro ve toplam emsal lisans bedellerini belirtmiş, ürün bazında yıllık ciro ve satış miktarı ile cironun %15 ine göre yıllara göre hesaplama yaptığını bildirmiştir.
GEREKÇE: Davacı TPE nezdinde … no ile tescilli desen tasarımı ile tescilsiz “…” desen tasarımlarına dayanarak davalının tecavüz teşkil eden eylemlerinin durdurulmasını ve SMK 151/2.c maddesine göre maddi tazminata karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen davada ise davacı, davalının TPE nezdinde … no ile tescilli cam ürünler için desen tasarımının hükümsüzlüğünü talep etmiştir.İlk derece mahkemesince asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı-birleşen dosyada davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. Maddesi gereğince kamu düzeni dikkate alınarak ve HMK 357. maddeleri gereğince davalı tarafça ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ile sınırlı olarak yapılmıştır.Davalı vekilinin öncelikli istinafı husumet itirazının reddine ilişkin gerekçenin yerinde olmadığına yöneliktir. Husumet, dava şartı olup her aşamada re’sen dikkate alınır. HMK 124/3.maddesine göre ise; maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir. HMK 124/4.maddesinde de; “Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder.” şeklinde düzenlenmiştir.Davadan önce davacı tarafça İstanbul 4.FSHHM’nin 2016/111 D.iş sayılı dosyasında delil tespit talebinde bulunulduğu, karşı taraf olarak davalı …’ın ismi belirtilerek yerinde inceleme yapılarak bilirkişi raporu alındığı, tespit raporunun davalıya 03.12.2016 Tarihinde bizzat tebliğ edildiği, davalının herhangi bir husumet itirazında bulunmadığı, yine iş bu davaya cevap ve 2.cevap dilekçesinde de bu yönde itirazının bulunmadığı, bilirkişi raporundan sonra husumet itirazında bulunduğu anlaşılmaktadır. Bilirkişilerin raporlarında “dosyada belirtilen, … alt olduğu söylenen … Mahallesi … Cad.No:… Fatih/İstanbul adreste kişi adına tanımlı bir vergi mükellefiyeti bulunmadığı”, adreste bulunan vergi mükellefinin … olduğu belirtilmiş, mahkeme kararında da dava dışı vergi mükellefinin davalının eşi olduğuna da değinilerek husumet itirazı reddedilmiştir. Somut uyuşmazlıkta; tecavüze konu olduğu iddia edilen işletme davalıya ait değil ise de, dosyada mevcut belgelere göre dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanmaktadır. Davacı vekili, 18.10.2018 tarihli dilekçesinde “davanın …’a yöneltilmesi gerekli olmadığından ek rapor alınmasını, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde davanın …’a yöneltilmesi için süre verilmesini” talep etmiştir. Bu durumda HMK 124/4. maddesi gereğince davacı vekiline üçüncü kişiyi davaya dahil etmesi için süre verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Bununla birlikte davacı iddiasını tescilsiz tasarımına da dayanmıştır. Dava tarihinde yürürlükte olan SMK 55/4.md göre; ilk kez Türkiye’de kamuya sunulmuş olması hâlinde ise tescilsiz tasarım olarak korunur. Kanun’un 56.maddesi; Tescilsiz tasarımın yeni ve ayırt edici niteliğe sahip olması şartıyla bu Kanunla sağlanan haklar kapsamında korunur. Kanun’un 59/2. maddesi; “Tescilsiz tasarım, sahibine birinci fıkrada belirtilen fiilleri engelleme hakkını sadece korunan tasarımın aynısının veya genel izlenim itibarıyla ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kopyalanarak alınması hâlinde verir. Korunan tasarımın kendi tasarımından önce kamuya sunulduğunu makul yollarla bilmesi mümkün olmayan bir tasarımcı tarafından bağımsız olarak yapılan tasarımın koruma kapsamındaki tasarımdan kopyalanmış olduğu kabul edilmez.” Yine Kanun’un 69/2; ” Tescilsiz tasarımların koruma süresi, koruma talep edilen tasarımın kamuya ilk sunulduğu tarihten itibaren üç yıldır.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu durumda tescilsiz tasarımın koruma şartlarının olup olmadığı yönünden mahkemece re’sen inceleme yapılarak Kanun’da öngörülen koşullarının değerlendirilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi yerinde görülmemiştir.Açıklanan nedenle istinaf isteminin kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, sair hususların bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı- birleşen davada davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE,2-İstanbul 1.Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 03/11/2020 tarih, 2017/472 E, 2020/320 K. sayılı kararının HMK 353/1-a-6, 355.md gereğince KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde yargılamaya kaldığı yerden devam edilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalı- birleşen davada davacıya iadesine, 5-İstinaf aşamasında davalı- birleşen davada davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 310,70-TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 70,25-TL posta masrafı olmak üzere toplam 380,95-TL’nin davacı-birleşen davada davalıdan alınarak davalı- birleşen davada davacıya verilmesine,Davacı-birleşen davada davalıdan gider avansından kullanıldığı anlaşılan 21,75-TL istinaf masrafının davacı-birleşen davada davalı üzerinde bırakılmasına,6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.23/02/2023