Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/659 E. 2023/551 K. 24.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/659 Esas
KARAR NO: 2023/551
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/01/2020
NUMARASI: 2017/268E, 2020/40K.
DAVANIN KONUSU: Markanın Hükümsüzlüğü, Haksız Rekabet
KARAR TARİHİ: 24/03/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVADA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 1973 senesinden bu yana hasat sonrası hububat, bakliyat, tohum ve yağlı tohum gıda işleme teknoloji sanayisi için makineler ürettiğini ve tescilli ticaret unvanı altında faaliyetlerini sürdürdüğünü, tescilli ticaret unvanının ilk kelimesi … olan sektörünün öncü isimlerinden biri haline geldiğini, müvekkilinin “…” ve türevlerini barındıran TPE nezdinde tescilli birçok markasının bulunduğunu, müvekkilinin ayrıca www…com ibareli alan adı üzerinden de 24/09/2004 tarihinden bu yana ticari faaliyetlerini sürdürdüğünü, davalı şirketin müvekkilinin eski hissedarı ve çalışanı olan baba-oğul tarafından kurulduğunu, davalı yanın evvelce müvekkili firmanın ortaklığında bulunmuş olan … ile oğlu ve müvekkili firmanın eski çalışanı olan … isimli şahıslar tarafından kurulduğunu, …’in müvekkili şirkette bulunan hisselerini devir ettiğini ve şirket bünyesinden ayrıldığını, davalı firmanın kurulmasını sağlayan …’in müvekkili şirketteki hisselerini devretmesine rağmen, müvekkilinin tanınmışlığından haksız bir şekilde yararlanmak sureti ile oğlu … ile birlikte … San.Tic.ve Ltd.Şti’ni kurduğunu ve bu durumun müvekkilinin tescilli ticaret unvanına, tescilli alan adınave tescilli markalarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini iddia ederek, davalı yanın …sayılı “…” ibareli marka ve … sayılı “…” ibareli markaların hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini, davalının haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin tespitini, men’ini ve durdurulmasını, önlenmesini ve ayrıca davalının ticaret unvanının sicilden terkinini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili dilekçesinde özetle; davacı yanın ve müvekkilinin aynı faaliyet alanında çalıştıklarını, tümüyle aynı faaliyet alanında ve aynı ürünleri üreten iki firmanın birbirilerini gayet iyi bildiklerini, bu halde de aksini iddia eden davacı tarafın kötü niyetle hareket ettiğinin açık olduğunu, davacı yan kötü niyetli olarak müvekkilinin ticari faaliyetlerine engel olduğunu, davacının iddia ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
BİRLEŞEN DAVADA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının … kod numaralı ”…” ibareli markası ile, … kod numaralı ”…” ibareli markların hükümsüzlüğünü, sicilden terkinini, davalının haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin tespitini, men’ini, durdurulmasını, önlenmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkiline ait sitede kullanılan markaların müvekkili adına tescilli olduğunu, ancak sitenin müvekkili tarafından değil, müvekkilinin ortağı olduğu … tarafından kullanıldığını, ayrıca davacı yan her ne kadar siteyi eskiden bu yana kullandığını iddia etmekte ise de, müvekkilin babası …’in 1975 yılında faaliyetlere başlandığını, 1981 yılında ticaret siciline … olarak kayıt yaptırıldığını, 1987 yılında diğer kardeşlerle birlikte … isimli şirketi kurduklarını, 1996 yılında ticaret unvanını değiştirilerek … unvanını aldığını, 2013 yılında …’in şirketten ayrıldığını, …’in 1 Mayıs 2014 yılında şirketten ayrılarak … firmasını kurduğunu, tarafların aynı aileden geldiğini, …’in şirketten ayrılırken centilmenlik sözleşmesi adı altında bir sözleşme imzalandığını, bu sözleşmede davalının babasının ve mirasçılarının şirketin faaliyet konusuyla ilgili faaliyetleri ve aynı makineleri üretip satışına muvafakat edildiğini ve … markasının da davalı adına kayıtlı olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: “….Asıl davada; 1-Davalı adına tescilli … sayılı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne,2- … sayılı … ibareli markanın hükümsüzlük isteminin reddine,3-Ticaret unvanının terkini ve www…com ibareli siteye erişimin engellenmesi taleplerinin reddine, 4-Davalının kataloglardaki kullanımlarının haksız rekabete neden olduğu anlaşıldığındankataloglarındaki kullanım dolayısıyla fiilin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti ile haksız rekabet eylemininmeni ve ref’ine,
BİRLEŞEN DAVADA; (İstanbul 1 FSHHM 2015/140 esas sayılı birleşen dosyasında) 1-Davalı … adına tescilli … sayılı”…” ibareli markanın hükümsüzlük isteminin reddine,2-Davalı … adına tescilli … sayılı “…”ibareli markanın hükümsüzlüğüne, 3-Davalının eyleminin fiilin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti ile haksız rekabet eyleminin meni ve ref’ine, …” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Kötüniyetli tescilin hükümsüzlük sebebi olduğunu, Davalının müvekkili ile eskiye dayalı iş ilişkisi, akrabalığı, şirketten hisse devri karşılığında alınan ödemeler ve centilmenlik anlaşması kapsamında markaların kullanılmayacağının bildirilmiş olmasına karşın marka başvuruları ve katalogların kötüniyetli olduğunu, Asıl davada … Numaralı … ŞEKİL ibareli markanın hükümsüzlüğü talebinin kabulü gerektiğini, müvekkilinin … markasının kullanıldığı logo dikkate alındığında ilk 3 harfin altınını çizili olduğunu, … ibaresinin müvekkili tarafından yıllardır kullanılmakta olduğunu, … ibareli makinelerin tescilsiz kullanımın dikkate alınması gerektiğini, istinaf dilekçesinde yer verilen görsellerin müvekkilinin genel katalogundan alındığını, makine isminin açıkça yer aldığını, davalı …’in davacı şirkette çalışırken marka tescil işlemlerini de yürüttüğünü, Davalıların davacı şirkette “satış ve pazarlama müdürü” olarak yer aldıklarını, markanın varlığından haberdar olduklarının kabulü gerektiğini, Müvekkilinin ticaret ünvanının esas unsurunun … olduğunu, müvekkili şirketin eski ortağı ve oğlu tarafından kurulan davalı şirketin aynı işi yaptığını, aynı makinelerin üretildiği ve satıldığını, … ibaresinin unvanda yahut marka olarak kullanımının iltibasa yol açacağını, davalıların kullanımının kötüniyetli olduğunu, Kataloglar da dikkate alındığında kullanımın dürüstçe olmadığının görüleceğini, Davalıların müvekkilini taklit ettiğini, katalog ve broşürlerde müvekkilinin cümlelerinin birebir kopyalandığını, sadece … yahut … ibarelerini … olarak değiştirdiklerini, Müvekkilinin internet sitesinin arşiv kaydından alınan 26.03.2012 tarihli görselin eklendiğini, katalogların 2011-2012 yılında internet üzerinden yayınlandığını, davalı şirketin 08.11.2013 tarihinde kurulduğunu, davalı şirketin kuruluşundan daha önce müvekkili sitesinden katalog ve broşürlerin yayınlandığını, bu hususun yeterince araştırılmadığını, işçi ve makine resimlerinin dahi aynı olduğunu, davalıların kataloğunun sonunda 2015 Mart Nisan dergisi görüldüğünü, davalıların kendilerin müvekkili firma gibi köklü bir aile şirketi olarak tanıtmalarının mümkün olmadığını, Erişimin engellenmesinin reddi kararının yerinde olmadığını, markanın anahtar kelime olarak kullanımının dahi tek başına markaya tecavüz olduğunu, makine görsellerinin ve animasyonların kopyalanıp yayın için kullanıldığını, anahtar kelime listesinin sunulduğunu, somut bilgi ve belge ibraç edilmişken salt alan adı isminde tescilli markanın kullanıldığı gerekçesi ile talebin reddinin yerinde olmadığını, Kötüniyetin açık olduğunu, …’in bir röportajında müvekkilinin yurt içinde, … ile yurt dışında faaliyet gösterileceğini beyan ettiğini, Davalının … markasını tescilli şekilde kullanmadığını, müvekkili ile aynı olan kırmızı ve siyah renkler seçtiğini, İstanbul 2.FSHHM 2016/9, İstanbul 3.FSHHM 2017/62 D:iş sayılı Delil tespit dosyalarının dikkate alınmadığını, Müvekkilinin … olarak kullandığı maskotun davalı tarafça .. olarak kullanılmasının kötüniyet göstergesi olduğunu, dilekçeye müvekkilinin internet sitesinin 05.08.2011 Tarihli arşiv kaydının eklendiğini, maskotun üstünde … yazdığını, Davalıya ait derginin ilk sayfasından alıntının dilekçede eklendiğini, 2013 yılında kurulan şirketin 1 -2 yıl izinde köklü firma haline geldiği izlenimi yaratılarak tüketicilerin yanıltılacağını,Tespit dosyasında facebook ve youtube üzerinden yapılan incelemede müvekkilinin ürettiği makine ve görsellerin kendine ait gibi paylaşıldığının görüleceğini, markanın anahtar kelime olarak kullanıldığını, erişim engeli talebinin kabulü gerektiğini,… markasının da müvekkilinin … markasından haberdar olunarak kötüniyetle tescil edildiğini, … görselinde görüleceği üzere müvekkili ile aynı makineyi üretip aynı kod numaralarını verdiklerini, … markasının senelerdir müvekkili tarafından kullanıldığını, broşürlerin sunulduğunu, Mahkemenin “centilmenlik anlaşmasını” değerlendirmediğini, kullanılmayacağı beyan edilen markaların kullanılmakta olduğunu, müşteriler teklifler götürüldüğünü, çalışanların bünyelerine katıldığını, halen da marka başvuruları yapılmakta olduğunu, Yargıtay kararlarına göre hükümsüzlük davası devam ederken marka başvurus yapılmasının kötüniyet göstergesi olduğunu belirterek kararın aleyhe hususlar yönünden kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemenin “…” markasının hükümsüzlüğüne karar vermesinin yerinde olmadığını, markanın ad ve soyaddan oluştuğunu, … ve … ibarelerinin bir bütün olarak algılandığını, birden fazla kelime içeren markalarda vurgunun ilk kelimede olduğunu, … esas unsurlu pek çok marka olduğunu,müvekiilinin ad ve soyadını marka olarak kullanmakta hukuki yararı olduğunu, 556 sayılı KHK 12.md gereğince hükümsüz kılınamayacağını, dürüstçe ve ticari sınai kullanımın bilirkişiler tarafından ad soyad kullanımının nazara alınmadan rapor tanzim edildiğini, müvekkilinin emek ve sermaye harcayarak sektörde belli bir bilinirliğe ulaştığını, … ibaresinin davacı şirket yetkililerin de soyadı olduğunu, bu durumda dahi ayırt edici ek almak sureti ile markanın kullanılabileceğini, iltibas olmadığını, … numaralı 07.08.2015 tarihli ” …” markasının 7,9, 35 sınıflarda başvurusunun tüm sınıflar yönünden reddine dair verilen karara karşı TPE kararına itiraz davası açıldığını, mahkemenin red kararının ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nin 2017/1607 E, 2018/520 K sayılı ilamının Yargıtay’da bozulduğunu, Y.11.HD, 11.09.2019 Tarih, 2018/3525, 2019/5282 K sayılı ilamında;” Somut olayda davacının kısmen reddedilen başvuru markası “ …” ibaresinden, ret gerekçesi markalar ise tanınmış marka niteliği bulunmayan “… + şekil” vb. markalardan oluşmaktadır. Dairemiz’in emsal 26.06.2019 tarih 2018/3204 – 2019/4861 sayılı kararında da belirtildiği üzere, davacı markası ad-soyad markaları niteliğinde olduğundan ve kendisini oluşturan “…” ve “…” ibarelerinden tamamen farklılaşarak belirgin bir şahsa işaret eden, kavramsal ve bütünsel açıdan tamamen farklı ve ayırt edici niteliği olan ibare haline dönüşmüş olmakla, ortalama tüketici nezdinde bıraktıkları genel izlenim itibariyle ret gerekçesi yapılan markalar ile karıştırılma ihtimali bulunmadığının kabulü gerekirken, yazılı şekilde davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmesi ve bu doğrultuda Bölge Adliye Mahkemesince de istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir” şeklindeki kararı sonrası ilk derece mahkemesinin YİDK kararının iptali ile markanın tam sınıflar yönünden tesciline karar verildiğini, Yargıtay’ın bu kararına göre ilk derece mahkemesi kararının yerinde olmadığını,Tarihleri belirlenebilir olmayan katalogların haksız rekabet iddiasına dayanak kılınamayacağını, önceki raporlarda da buna değinildiğini, Müvekkili adına tescilli … numaralı … markanın davacı adına tescilli … numaralı … markası ile iltibas ihtimalinin bulunmadığını, okunuşlarının işitsel olarak farklı olduklarını, “…” ve “…” ibarelerinin ekli olduğunu, REKOLTE kelimesinin hasat anlamına geldiğini, zayıf marka olduğunun raporlarla belli olduğunu, önceki iki raporda markaların benzer olmadığının tespit edildiğini, hükümsüzlük kararının kaldırılması gerektiğini, Mahkemenin asıl ve birleşen davada kısmen kabul kararlarının kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME TPE kayıtlarına göre; … nolu …+Şekil markasının 7, 9 ve 35.sınıflarda 27.11.2013 t başvuruya istinaden 27.04.2015 tarihinde tescil edilmişitr. … nolu “…” markasının 16.sınıfta 27.11.2013 Tarihli başvuruya istinaden 04.09.2014 tarihnde tescil edildiği anlaşılmaktadır. (basılı yayın, basılı evrak emtiasını da içerir şekilde.) … numaralı … markası 07,09,35.sınıflarda 07.11.2013 tarihli başvuruya istinaden 05.09.2014 Tarihinde davalı … adına tescil edilmiştir. (otomatik satış makineleri, galvaniçle kaplama ve elektronik azma kapama mekanizmaları, dekoratif mıknatıslar) … numaralı “…” markasının 05.11.2013 tarihli başvuruya istinaden 21.08.2014’de sicile tescil edildiği, emita sınıflarının 07 va 9 olduğu görülmüştür. (tarım hayvancılık ziraat sektörlerinde ve tahıl meyve sebze gıda işlenmesinde kullanılan makineler ve robotik mekanizmalar …vb) ve… ve … numaralı markalar yönünden marka sahibi el … Teknoloji ..şirketi arasındaki 15.06.2015 tarihli inhisari olmayan lisans sözleşmesi sureti TPE tarafından gönderilmiştir. Davacının delil olarak dayandığı “…” ibaresi olan … nolu … markası 05.05.2013’ten itibaren 07 nolu sınıfta, … nolu … şekil markası 26.03.2007’den beri 07 nolu sınıfta davacı adına, … nolu “… packaging …+Şekil”, markaları 07 nolu sınıfta 01.07.2012 den beri, 2010-47415 sayılı markası … şekil ibaresi ile 19.07.2010 koruma tarihi ile 07,9 sınıflarda davacı adına tescilli … nolu şekil markası 7,9,28 sınıflarda 19.07.2010’dan itibaren davacı adına, … nolu… ŞEKİL markası 16,41 sınıfta 07.08.2010 koruma tarihi ile 25.11.2011 de davalı adına tescilli, … nolu … markası 16, sınıfta 23.12.2014 korumu tarihi ile 22.10.2015’te davacı adına tescilli olduğu görülmektedir. Davacı … şirketi, …Ltd Şti , …, …, … in taraf olarak yer aldığı 22.01.2015 tarihli centilmenlik anlaşmasında “…’ in kuracağı şirketin sözleşmede anılan şirketler ile aynı iştigal konusunda faaliyet göstermesine ve üretilen mallar hangi hakka sahip olursa olsun aynı makinelerin üretim ve satışını yapmasına muvafakat vermişlerdir” … kendisine ait olmayan marka logo ve logo tasarımı kullanımı yapmayacaktır…” şeklinde hükümler mevcuttur. Ticaret sicil kayıtlarına göre; davacı şirketin 1987’de … PAZ SAN TİC LTD ŞTİ olarak kurulduğu, müdürün … olduğu, 11.10.1996’da unvan değişikliğine gidilerek … TARIM ÜRÜN. MAK ..LTD ŞTİ olduğu görülmüştür. Davalı şirketin 14.11.2013 tarihli Ticaret sicil gazetesine göre; … SAN TİC LTD ŞTİ olarak kurulduğu, 29.05.2014 tarihli sicil gazetesine göre unvanın … SAN TİC LTD ŞTİ UOLARAK DEĞiştiği , şirketin ilk kurucusunun … olduğu, 29.07.2015 tarihli genel kurul kararı ile hisselerinİ …’e devrettiği ve …’in şirket müdürü olduğu görülmüştür. Ankara 3.FSHHM 2019/393 E, 2021/1721 K sayılı, 05.03.2020 Tarihli ilamı incelendiğinde; davacının … davalının TPMK ve … MAKİNE SAN VE TİC AŞ olduğu, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği görülmektedir. Bilirkişi … 20.07.2015 Tarihli raporunda web sitesindeki yerleşim sunum, renk tercihlerinin benzer olduğu ancak bu tarz şirket sitelerinde yaygın olarak kullanıldığı, dire alıntı sayılabilecek bir benzerlik olmadığı, içerik menülerinin farklı olduğu, logoların şablon yapısının benzer olduğu, sitenin … adına kayıtlı olduğu yönünde görüş belirtilmiştir. Bilirkişiler Doç.Dr…., Dr…. ve … 10/07/2017 tarihli bilirkişi raporlarında; esas davada hükümsüzlüğü talep edilen … nolu …+Şekil markasının 7, 9 ve 35.sınıflarda ve … nolu “…” markasının 16.sınıfta davalı adına tescil edilmiş olduğunu, davalı adına tescilli … nolu …+Şekil markası ile davacı adına tescilli olan ve esas unsuru “…” ibaresi olan … nolu … , … nolu …, … nolu ” …+Şekil”, markaları bir bütün olarak incelendiğinde, markaların benzer olmadığı ve karışıklığa sebebiyet vermeyeceği; esas davada davalı markasının hükümsüzlüğü şartlarının mevcut olmadığı; davalı adına tescilli olan … nolu … markası ile davacı adına tescilli … nolu REKOLTE markası bir bütün olarak incelendiğinde markaların benzer olmadığı ve karışıklığa sebebiyet vermeyeceği; esas davada davalı markasının hükümsüzlüğü şartlarının mevcut olmadığı, Birleşen davada hükümsüzlüğü talep edilen … nolu … markasının 7 ve 9.sınıflarda ve … nolu… markasının 7, 9 ve 35.sınıflarda davalı adına tescilli olduğu, davalı adına tescilli … nolu … markası ile davacı adına tescilli olan ve esas unsuru “…” ibaresi olan … nolu … , … nolu …, … nolu … …+Şekil, … nolu … markaları bir bütün olarak incelendiğinde markaların esas unsurlarında yer alan “…” ibaresinin benzer olduğu, birleşen davada davalı markasının hükümsüzlüğü şartlarının mevcut olduğu, davalı adına tescilli olan … nolu… markası ile davacı adına tescilli olan … nolu … markasında ayırt edici unsurlarından birinin “…” ibaresi olduğu; davacı markasının davalı markasından daha sonraki bir tarihte tescil edilmiş olduğu, ancak dosyaya ibraz edilen ürün kataloglarından tespit edildiği üzere davacı “…” ibaresini ürün markası olarak kullanmakta olduğu, markaların esas unsurlarında yer alan “…” ibaresi nedeniyle markalar benzer olduğundan davalı markasının hükümsüzlüğü şartlarının mevcut olduğu, Esas ve birleşen dava yönünden davalılar adına tescilli olan … nolu …+Şekil markasının kullanımının … …+şekil şeklinde olduğu ve … nolu “…” markasının kullanımının ” …+Şekil” şeklinde olduğu, markaların tescil edildiğinden farklı kullanıldığı, davacının marka tescili ve kullanımının …+Şekil ve … …+Şekil şeklinde olduğu, somut olayda davalı markalarına eklenen “…” ibaresi de bu kapsamda olup, davalının tescilli markalarının ayırt edici karekterini değiştirmediğinden, davalının marka kullanımları tescile uygun olup, hukuka uygunluk karinesi kapsamında olduğundan davacının markalarına tecavüz eder nitelikte olmadığını, esas dava yönünden de taraflara ait katalogların görsel unsurlar, tasarım unsurları ve açıklama metinleri itibarıyla aynı/benzer olduğu, davalı şirketin http://www…..com/tr/…/ … sayfasında yer alan e-katalog 2.sayfasında “…”, “… ibarelerine yer verilmiş olduğunu bildirmişlerdir. Bilirkişiler …, … ve … 04/06/2018 tarihli raporlarında; Davalı yana ait … numaralı …+Şekil ibareli markanın … numaralı sınıflarda TPMK nezdinde tescilli olduğunu, davacı yana ait … numaralı … …+şekil, … numaralı … ve … numaralı … şekil markalar ile genel izlenim olarak benzer olmadıklarını, her iki tarafın hitap ettikleri tüketici kitlesi nazara alındığında markaların karıştırılma ihtimalinin olmadığını ve markalar bir bütün değerlendirildiğinde ise … numaralı …+Şekil markasının hükümsüzlüğü için yeterli şartların olmuşmadığını, davalı yana ait … numaralı “…” ibareli markanın 16 numaralı sınıfta TPMK nezdinde tescilli olduğunu, davacı yana ait … numaralı “…” ibareli marka ile genel izlenim olarak benzer olmadıklarını, ancak davalı yanın markayı tescil edildiği hali ile kullanmadığını, davacı yanın markasına yakınlaşarak kullandığı tespit edildiğinden ve her iki tarafın hitap ettikleri tüketici kitlesi nazara alındığında markaların karıştırılma ihtimalinin olduğu anlaşıldığından … numaralı … ibareli markanın hükümsüzlüğü için yeterli şartların oluştuğunu, … numaralı “…” ibareli markanın 07 / 09 numaralı sınıflarda TPMK nezdinde tescilli olduğunun tespit edilmiş olduğunu, davacı yana ait … numaralı … …+Şekil, … numaralı … ve … numaralı … markalar ile genel izlenim olarak benzer olduklarının anlaşılmış olduğunu, markaların karıştırılma ihtimalinin olması ve her iki tarafa ait markada esas unsurun “…” ibaresi olması nedeniyle … numaralı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğü için yeterli şartların oluştuğunu,… numaralı “…” ibareli markanın 07/09/35 numaralı sınıfların bazı emtialarında TPMK nezdinde tescilli olduğunun tespit edilmiş olduğunu, davacı yana ait… numaralı “…” ibareli marka ile genel izlenim olarak benzer olmadıklarını, davalı yana ait marka başvuru tarihinin, davacı yana ait marka başvurusu tarihinden önce olması ve markların karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı tespit edildiğinden … numaralı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğü için yeterli şartların mevcut olmadığını, taraflara ait dosya ekinde sunulan katalogların, görsel, tasarımsal, şekilsel ve içerik bakımından ayniyet derecesinde benzer olduğunun tespit edildiğini, ancak her iki tarafın ticari hayat geçmişleri nazara alındığında, davalı yanın kataloglarının, davacı yanın kataloglarına benzetme ihtimali olduğuna dair çıkarım yapılabilmesine karşın, incelenen konunun haksız rekabet kapsamında katalogların üzerinde tarih yer almadığından kesin bir yargıya varılmasının güç olduğunu, davalı tüzel kişinin ticaret unvanının “… SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ” şeklinde olduğunu ve davacı yana ait … ibareli marka ile … ibareli markanın benzer olmaması nedeniyle, ticaret unvanının terkini şartının mevcut olmadığını,davalı …’e ait olduğu tespit edilen www…com internet sitesinin ana unsurunun … ve yan unsurunun … olduğu ve … ibaresinin ise davacı yana ait … ibareli markalar ile benzerlik teşkil etmemesi nedeniyle, alan adına erişimin engellenmesi için gerekli şartların oluşmadığını bildirmişlerdir. Bilirkişiler …,… ve … 08/01/2019 tarihli raporlarında; TR … nolu “…” ibareli marka tescili için hükümsüzlük şartlarının mevcut olmadığını, TR … nolu “la recolte du monde” ibareli marka tescili için hükümsüzlük şartlarının mevcut olduğu ve TR … nolu “…” ibareli marka tescilinin hükümsüz kılınması gerektiğini, TR … nolu “…” ibareli marka tescili için hükümsüzlük şartlarının mevcut olduğu ve TR … nolu “…” ibareli marka tescilinin hükümsüz kılınması gerektiğini,TR … nolu “…” ibareli marka tescili için hükümsüzlük şartlarının mevcut olmadığını, Davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti.’ nin ticaret unvanının ayırt edici kısmının … ibaresinden oluştuğu, davacının tescilli “…” markası ile davalının tescilli “…” markasının iltibas yaratmadığını, davalının ticaret unvanın terkin şartlarının oluşmadığını, taraflara ait Katalog tasarımlarının Sayfa düzeni, kompozisyon, içerik, markalar, görseller, logolardan oluşan kriterler baz alınarak incelenmesi sonucu, ayırt edilemeyecek kadar benzer tasarımlara sahip olduğunu, Davalı Tarafın TR … nolu “…” ibareli marka ve TR … nolu “…” ibareli marka kullanımının mevcut olduğu Katalog Tasarımında, yüksek oranda Davacının Katalogundan esinlenildiği sonuçta iltibas yaratarak haksız rekabet koşullarının oluştuğunu, www…com alan adının engellenmesi için gerekli şartların oluşmadığını bildirmişlerdir. Bilirkişiler …, … ve … 19/07/2019 tarihli bilirkişi ek raporlarında; Bilirkişi heyeti olarak ek rapor değerlendirmesinde kök raporda varılan teknik değerlendirmenin sonucunu değiştirecek bir husus tespit edilmediğini bildirmişlerdir. Her iki dava, 02.07.2015 tarihinde açılmıştır. Dosyada delil olarak sunulan değişik iş dosyaları; davadan sonraki tarihli olup davacı vekili de 08.09.2016 tarihli duruşmada; “dosyaya gönderilen İstanbul 2 FSHHM nin 2016/9 d. iş sayılı dosyası ile tespit yaptırmamızın amacı davalı yanın müvekkil markasına yeni tecavüzlerinin tespiti sebebiyledir. Zaten biz bu dosyada ki tespite dayalı tecavüz davası açacağız. Kaldı ki bu dosyada markaya tecavüz iddaiamız da yoktur. Zira bu dava açıldıktan sonra 2015 yılının eylül ayında davalının youtube yüklediği videolar sebebiyle tecavüz tespit ettik. Ve bu fiilin tespitinin söz konusu değişik iş dosyasında istedik. Söylediğimiz gibi davalı yanın bu dosya açıldıktan sonraki yeni fiillerine dayalı olduğundan bu dosyada değerlendirilmemelidir…” şeklinde beyanda bulunmuştur.
GEREKÇE: Asıl dava, davalı şirket adına kayıtlı … markası ve … ibareli markaların hükümsüzlüğü, ticaret unvanının terkini, haksız rekabetin tespiti, meni durdurulması istemlerine ilişkindir. Birleşen dava ise; davalı … adına kayıtlı … markası ile … markalarının hükümsüzlüğü, www…com ibareli alan adına erişimin engellenmesi, haksız rekabetin tespiti, meni durdurulması önlenmesi istemlerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı ve davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut uyuşmazlıkta davacının haksız rekabet iddiası; davalının internetteki ve kataloglardaki kullanımlarına ilişkin olup davacı katalog görsellerinin, yazılarının, içeriklerinin aynı olduğunu, müvekkilinin şirket işçilerinin dahi görsellerinin kullanıldığını, müvekkiline ait … ibareli robot logosunun da davalı yanca kataloglarda … olarak kullanıldığını, tanıtım, beyanların gerçeğe uygun olmadığını, davalıların kötüniyetli olduğunu ileri sürmüştür. İlk derece mahkemesince aşamalarda üç ayrı bilirkişi raporu alınmış ise de; raporlarda davacının web sitesine ve e-kataloglarına ilişkin görsellerin arşiv kayıtlarına ilişkin bir inceleme yapılmamıştır. Bununla birlikte davacı davaya konu … markası yönünden hükümsüzlüğü talebini; markanın genel ibareden oluştuğuna ve önceye dayalı hak sahipliğine dayandırmış ise de; teknik bilirkişinin yer aldığı raporda “genel ibare” iddiası yönünden bir değerlendirme yapılmadığı gibi davacının önceye dayalı hak iddiası yönünden web sitesindeki arşiv kayıtlarından … ibaresini internet sitesinde yahut e-kataloglarında markasal olarak kullanıp kullanmadığı değerlendirilmemiştir. Keza 1.bilirkişi raporunda davacının kataloglarında … şeklinde ürün markası kullandığı, davacı kataloglarının önceki tarihli olduğunun tespiti halinde davacı markayı daha önce kullandığından hükümsüzlük koşullarının oluştuğunun kabul edilebileceğine değinilmişken mahkemece bu husus üzerinde durulmadan dava konusu markadan sonraki tarihli davacı markası ile sınırlı olarak değerlendirme yapılması yerinde görülmemiştir. Davacının diğer bir iddiası ise kataloglarda yer alan … ibareli robotun davalının kataloglarında … ismi ile benzer şekilde kullanılmasının haksız rekabet oluşturduğuna ilişkin olup mahkemece bu yönden de herhangi bir değerlendirme yapılmadığı gibi davalının savunmasına istinaden taraflar arasındaki centilmenlik sözleşmesinin de gerekçede değerlendirilmediği görülmektedir. Açıklanan nedenlerle mahkemece belirtilen hususlarda ek rapor alınarak değerlendirme yapılması için bu aşamada taraf vekillerinin istinafının kısmen kabulüne ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, sair hususların bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- Davacı ve davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, 2- İstanbul 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2017/268E, 2020/40K. Sayılı, 28.01.2020 Tarihli kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde yargılamaya kaldığı yerden devam edilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde taraflara iadesine, 5-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 297,20-TL (148,60+148,60-TL) istinaf yoluna başvurma harcı ile 183,50-TL posta masrafı olmak üzere toplam 480,70-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 310,70-TL (162,10+148,60-TL) istinaf yoluna başvurma harcı ile 130,10-TL posta masrafı olmak üzere toplam 440,80-TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 7-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.24/03/2023