Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/638 E. 2023/165 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/638 Esas
KARAR NO: 2023/165
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/10/2020
NUMARASI: 2019/15 2020/150
DAVANIN KONUSU: Markanın Hükümsüzlüğü
KARAR TARİHİ: 02/02/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; Müvekkili şirketin “…” ibaresini taşıyan birden fazla markanın sahibi olduğunu, bu markaların uzun yıllardır müvekkili şirkete ait olduğunu, aynı zamanda müvekkili şirketin markasının ismini taşıyan ve İstanbul Avrupa Yakasında bulunan kampüslerinde uzun yıllardan beri eğitim verdiğini, davalının ise müvekkiline ait marka ile iltibas oluşturacak derecede yakın bir marka olan ” …” ile bu markaya bağlı olarak şeklini aldığı “… ” adında marka tescilinde bulunduğunu, anılan markayı kullandığını, ancak anılan markanın da önceden müvekkili şirket tarafından alınmış olması nedeniyle, davalı tarafından alınan markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle ; Dava dilekçesinin HMK ya uygun olmadığını, davacının “…” ibareli marka tescil başvurusuna itiraz ettiğini ancak davacının itirazının Türk Patent Enstitüsü tarafından incelendiğini ve haklı bulunmayarak reddedildiğini, davacı tarafından itirazlarının Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunda yeniden incelenmesi için herhangi bir talepte bulunulmadığını, bu sebeple “…” markası 13/04/2016 tarihinden itibaren 10 yıl süreyle 01/03/2017 tarihinde tescil edildiğini, Davacının 27/04/2018 tarihli Resmi Marka Bülteninde ilan edilmiş olan ” …” markasına karşı Türk Patent Enstitüsüne itirazda bulunmadığını markanın 04/04/2018 tarihinden itibaren on yıl süreyle 05/09/2018 tarihinde tescil edildiğini, davacı yanın yasal süresi içerisinde herhangi bir itirazda bulunmadığından dava açma hakkını kaybettiğini, davanın zaman aşımı yönünden reddinin gerektiğini, davanın öncelikle dava şartı yokluğu, husumet, zaman aşımı yönünden reddine, aksi halde davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: “….Davanın KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ ile davalıya ait … numaralı “…” ve … numaralı ” … ” markalarının 41. Sınıf bakımından HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE, davalı adına tescilli diğer sınıflar yönünden davanın reddine, -Davacının fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE, …” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf isteminde özetle; Müvekkili Şirketin “…” İbaresini ilk olarak kullanan kişi olup, söz konusu ibarenin asıl ve gerçek hak sahibi olduğunu, müvekkili şirket tarafından büyük emek ve harcama yapılarak bilinilir hale getirildiğini, bu hususların dosyada bilirkişi raporları ile de sabit olduğunu, müvekkilinin markalarının seri marka olduğunu, “…” ibaresinin müvekkilinin markalarındaki kök ibare olduğunu, TPMK’nın müvekkili şirkete ait benzer başvurular için red kararı verdiğini, Davalıya ait markların 41. sınıf dışındaki tescillerinin hükümsüzlüğüne karar verilmemesinin taraflar arasındaki iltibası engellemeyeceğini, Davalıya ait … başvuru numaralı markanın 35. Sınıfta kapsadığı hizmetler ve davalıya ait … başvuru numaralı markanın 16. Sınıfta kapsadığı emtialar dikkate alındığında markaların kapsadığı alt sınıfların 41. Sınıf ile bağlantılı bulunduğunu, bu nedenle dava konusu markaların söz konusu sınıflarda da hükümsüz kılınmasına karar verilmesi gerektiğini, Davalının da eğitim hizmetleri verdiği düşünüldüğünde bu eğitim ile ilgili olarak, kitap, dergi, ilan ve reklam vereceği sabit olduğundan bu basılı ürünler üzerinde de “…” ibaresinin geçeceği sabit olduğundan, müvekkil şirket ile davalı arasında iltibas oluşacağını, müvekkili şirketin de halihazırda kendisi adına yaptığı basılı yayınları bulunduğunu, dava konusu markaların tüm sınıflarda hükümsüz kılınması gerektiğini belirterek davanın kabulüne, dava konusu markaların tüm sınıflar yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf isteminde özetle; Dava dilekçesinin HMK 119 /1 maddesine uygun olmadığını, dava diekçesi ve delil listesi ekindeki belgelerin tebliğ edilmediğini, mahkemelerin karalarının gerkçeli olması gerektiğini, davacının … markasına TPE nezdinde itiraz ettiğini itirazın reddedildiğini,yeniden inceleme talebinde bulunmadığını, markanın 10 yıl süre ile koruma altında olduğunu, dava konusu diğer marka yönünden ise tescile itiraz olmadığını, on yıllık koruma süresi olduğunu, davacını uzun süre sessiz kaldığını, müvekkili lehine kazanılmış hak oluştuğunu, dava açma hakkını kaybettiğini, davanın zamanaşımına uğradığını, Vakfın tüzel kişiliğe sahip olduğunu, davanın vakfa ve TPE yöneltilmesi gerektiğinii, husumet yönünden davanın reddi gerektiğini, davanın vakfa ihabr edilmesi talebinin reddinin de yerinde olmadığını, Markalar arasında iltibastan söz edilemeyeceğini, davacının markalarından farklı olarak piyasaya sürdüğü mal ve hizmetler kar gütme amacı ve ticari faaliyeti olmadığından davacı ile arasında rekabet çıkar çatışması olmadığını, dava dilekçesinde haksız kazanç sağlama amacı ve kötüniyete ilişkin iddiaların yerinde olmadığını, raporda da bunun belirtildiğini, Karıştırma ihtimali değerlendirilirken unsurların tek tek değil bir bütün olarak markanın bıraktığı izlenime dikkat edileceğini, markalarda geçen tek bir ibarenin aynı olmasının markalar arasında ayniyet yaratmayacağını, yargıtay kararlarının da dikkate alınamsı gerektiğini, Markalar arasıdna … kelimesi dışında görsel ,fonetik herhangi bir iilişki olmadığını, markada logonun da önplanda olduğunu, ayırt edicilik sağlandığını, dava idlekçesindeki … markası dışında davacının şekil markası olmadığını, bumarkadaki logo ile müvekkilinin logosunun da benzerlik taşımaıdğını, davacının bu markasının müvekkilinin … markaısından sonra tescil edildiğinden, bu marka yönünden öncelik hakkı olmadığını, işitsel olarak da kelimlerin farklı olduğunu, metnin tamamına bakılması gerektiğini, kabul anlamına gelmemek üzere … kavramının davacı ile özgülenemeyecek oldukça geniş kapsamlı bir kelime olduğunu, Raporda görsel işitsel yönden bütüncül bir değerlendirme yapılmadığını, akademisyen bilirkişiden rapor talebinin reddedildiğini, Davacının markalarının tamamının 41 sınıfta tescilli olduğunu, 16 ve 35 sınıfta tescilli markası olmadığını, bunun da karıştırma ihtimali bulunmadığını gösteren hususlardan olduğunu, müvekkilinin eğitim kurumu olmadığını, mahekem kararının aksine eğitim kurumalrına özel eğitim kurumların akayıt yaptuırılırken uzun bir zaman harcandığını araştırma yapıldığını, hitap edilen tüketicinin bilinçli tüketici kesimi olduğunu, bu hususun ek raporda dikkate alınmadığını, markalar arasında ayırt edicilik sağlandığını belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep etmiştir.
NCELEME Dava konusu hükümsüzlüğü istenen markalar; davalının … tescil numaralı 35 ve 41 sınıfta 03.04.2018 başvuru 04.04.2018 tescil tarihli ” … ” markası ve … numaralı 16, 35, 41 sınıfta 13.04.2016 başvuru, 01.03.2017 tescil tarihli “… Şekil” markalarıdır. Davacının; … esas unsurlu en eski 27.06.2007 başvuru, … numaralı … markasının 41.sınıfta tescilli olduğu, yine davacının … numaralı … ÜNİVERSİTESİ markasının 41.sınıfta 20.02.2014’te tescil ediliği, … sayılı … markasının da 41 sınıfta 18.08.2015 başvuru ya istinaden 25.05.2016’da tescil edildiği, marka tescil belgesine göre; “eğitim öğretim hizmetleri, sempozyum, konferans, kongre seminer düzenleme, idare hizmetleri, spor kültür eğence hizmetleri, dergi kitap, gazete, vb yayımlama hizmetleri, film radyo ve radyo prog yapım hizmetleri…vb” alt sınıfları kapsamakta olduğu anlaşılmıştır. Marka bilirkişisi … ve ek raporunda sonuç olarak; davacı ve davalı markalarının tescilli markaları incelendiğinde her iki markada asli unsunun “…” ibaresi olduğu, asli unsuru “…” olan davalı markalarının, davacı markalarına benzer olduğu, davacı markalarının asli ve tali unsurları incelendiğinde seri marka imajı bulunduğu, davacı ve davalı markalarının mal ve hizmet sınıfları incelendiğinde her iki taraf markasında 41. Sınıf emtialarının ortak olduğu, davalıya ait … dosya numaralı ” … ” ve … dosya numaralı ” …” ibareli markaların 41. Sınıf bakımından kısmi hükümsüzlük koşullarının oluştuğu, kötü niyet hususunda takdiri mahkemede olmak üzere somut bir kanıya ulaşılamadığına dair görüş belirtmiştir.
GEREKÇE Dava, markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. Davacı iddiasında … esas unsurlu seri markaları olduğunu davalının … numaralı “…” ve … numaralı “… ” markaları ile müvekkili markası arasında iltibas oluştuğunu, davalının marka tescilinde kötüniyetli hareket ettiğini, müvekkilinin markasının toplumda tanınmışlığa ulaştığını belirterek markaların hükümsüzlüğünü talep etmiştir. İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili ve davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı vekilinin istinaf istemi markaların tamamen hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiği ve markaların alt sınıflarının benzer olduğuna yöneliktir. Davacının markası 41.sınıfta, davalının … tescil numaralı markası 35 ve 41. sınıfta, … numaralı markası ise 16, 35, 41 sınıfta tescillidir. Taraf markaları kısmen farklı sınıflarda tescilli ise de; Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda marka sınıflarının kapsadığı mal ve hizmetlerin tek tek karşılaştırılmadığı, sınıfların benzer olup olmadığının değerlendirilmediği görülmektedir. Bununla birlikte davalı vekili rapora itirazında ve istinafında 41.nolu hizmet sınıf yönünden hitap edilen tüketici kesiminin ortalama tüketici kesimi olmayıp bilinçli tüketici kesimi olduğunu ileri sürmüş olup davalının bu yöndeki itirazı değerlendirilmemiştir. Bu durumda hükme esas alınan rapor eksik incelemeye dayalı olmakla mahkemece marka vekili bilirkişi ve sektör bilirkişisinin yer aldığı yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınması gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi yerinde görülmemiş, kararın bu yönlerden kaldırılması gerekmiştir. Açıklanan nedenle davacı ve davalı vekilinin istinafının kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, kaldırma sebebine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf talebinin ayrı ayrı KISMEN KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 2. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 15/10/2020 tarih, 2019/15 E – 2020/150 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde yargılamaya kaldığı yerden devam edilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde taraflara iadesine, 5-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 162,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 24,50-TL posta masrafı olmak üzere toplam 186,60-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 162,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 31,50-TL posta masrafı olmak üzere toplam 193,60-TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 7-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.02/02/2023