Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/637 E. 2022/2164 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/637 Esas
KARAR NO: 2022/2164
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/12/2020
NUMARASI: 2019/342 2020/662
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/12/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin borçlu olarak yer aldığı İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasında borç dayanağı olarak 28/02/2016 ödeme tarihli 15.000,00.TL tutarındaki bono olduğunu, bonoda borçlu olarak yer aldığı gerekçesi ile icra takibine borçlu olarak dahil edilen müvekkiline ait olduğu iddia edilen imzanın müvekkiline ait olmadığını, takip konusu bononun borçlusunun müvekkilinin abisi diğer davalı … olduğunu, müvekkkilinin adı alacaklı veya diğer borçlu tarafından kendisinden habersiz olarak eklendiğini ve kendisi adına imza atıldığını, bonoda yer alan imzanın müvekkiline ait olmadığını, yapılan icra takibindeki alacaklı tarafın akrabası olduğunu, bu nedenle borca itiraz etmediğini ve alacaklı avukatların halledeceğini söylediğini ve müvekkilini borçlu konuma düşürenlerin takibi haksız olarak ilerlettiklerini bu nedenle işbu davayı açtıklarını, takibe konu bonoda yer alan isim … olarak yazılmış olup doğrusunun … olduğunu, müvekkilinin kendi adını yanlış yazmasının veya yanlış yazılanı düzeltmemesi halinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, ismin altına atılan imzanın da öylesine atılmış bir imza olduğunu belirterek davalıya karşı açılan davanın kabulünü, davacı müvekkilin 28/02/2016 tarihli ve 15.000,00-TL tutarlı bono kapsamında ve alacaklı durumunda olan …’a borçlu olmadığını, dava konusu bononun tahsili halinde müvekkilinin ileride telafisi imkansız maddi ve manevi zararlara uğrayacağı muhtemel olduğundan dava konusu senedin, teminatsız veya mahkemece uygun görülecek bir teminat mukabilinde ve bu dosya kapsımında yapılacak yargılama neticesi verilecek mahkeme kararının kesinleşmesine kadar davaya konu senedin ödenmesini engeller mahiyette ve muhtemel icra takiplerinin durdurulması amacıyla ihtiyat-i tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle, Bono ile ilgili uyuşmazlıklarda açılacak davalarda görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, Davacı tarafın 2016 yılında aleyhine açılmış olan icra takibinden kaynaklı bonoya dayalı borca, aradan takip açılmasından 2 yılı aşkın süre geçtikten sonra işbu davayı açmasından ve imzaya itiraz etmesinde hukuki yararın olmadığını ve zamanaşamı itirazının bulunduğunu, davacının 2 yılı aşkın süredir borçtan haberdarken işbu davayı açarak icra borcunun ödenmesinin ötelemeye ve zaman kazanmaya çalıştığını, bu tarihe kadar akraba olduklarından dava açmadıkları bahanesine sığındıklarını, ticari hayatta böyle bir gerekçe ile ilgili borcun ödenmemesi hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek davanın görevli mahkemede açılmaması nedeniyle davanın usulden reddini, zamanaşımı nedeniyle davanın usulden reddini, haksız açılan davanın hukuki dayanaktan yoksun olması nedeniyle reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: “….Dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davaya konu bonoda davacıya atfen atılı bulunan imzanın davacının eli ürünü olmadığı tespit edildiğinden davacının davalı taraf aleyhine açtığı menfi tespit davasının kabulü ile İstanbul … icra müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasında takip konusu olan 15.000,00.-TL bedelli 12/01/2016 tanzim, 28/02/2016 vade tarihli bonodan dolayı, kefil sıfatıyla imzası bulunan davacı …’ın davalı …’a borçlu olmadığının tespitine, icra takibinin davacı yönünden iptaline, davalı alacaklının takibinde haksız ve kötüniyetli olduğu hususu davacı tarafından ispatlanamadığından İİK 72/5 maddesi koşulları oluşmadığından, davacının % 20 tazminat talebinin reddine, Gerek bonoda gerekse takipte …’ın da davacı gibi borçlu olarak yer alması ve davacının …’a huzurdaki davayı yöneltmesinde hukuki menfaatinin bulunmaması nedeniyle bu davalı yönünden hukuki yarar yokluğundan davanın reddine …” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Her ne kadar bilirkişi raporuyla söz konusu bonoda yer alan imzalar davacının el ürünü çıkmamış ise de; davacı tarafından imzanın bile isteye atılmadığı kanaatinde olduklarını, borçtan kurtulmak için bonoların müvekkil yanında imzalanmadığını, davacı taraf müvekkil adına yapılan icra takibine akraba oldukları gerekçesi ile itiraz etmediklerini beyan ettiğini, ancak İİK hükümleri uyarınca icra takibine akraba olunmasından dolayı itiraz edilmemesi hayatın olağan akışı ile bağdaşmayacak bir gerekçe olduğunu, Davanın zaman aşımına uğramış olup reddedilmesi gerektiğini, İcra İflas Kanunu madde 72, fıkra 8 hükmü uyarınca icra takibin haksız olarak yapılması sebebi ile borçlu olan taraf 1 Yıllık süre içerisinde menfi tespit davasını açabileceğini, ancak davacı taraf 2016 yılında aleyhine açılmış olan icra takibinden kaynaklı bonoya dayalı borca; aradan takip açılmasından 2 yılı aşkın süre geçtikten sonra iş bu davayı açtığını, bu nedenle dava hakkının zaman aşımına uğradığını beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME: İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında; davacının borçlu, …’ın alacaklı olduğu, diğer davalı …’ın borçlu olduğu, takibin15.000TL bedelli keşidecisi … …, … olduğu, lehtarın … olduğu, 12.01.2016 tanzim 28.02.2016 vade tarihli olduğu, keşide yerinin İstanbul olduğu görülmüştür. Grafoloji bilirkişi raporunda özetle; inceleme konusu borçlusu … …, kefili …, alacaklısı … olan, 12/01/2016 tanzim, 28/02/2016 vade tarihli 15.000-TL tutarlı senet aslında … adına atılı imza ile …’a ait imzalar arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, istif, eğim, doğrultu, alışkanlıklar, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptanmadığından söz konusu imzanın mevcut mukayese imzlarına kıyasla …’ın eli ürünü olmadığı mütalaa edilmiştir. Davalı taraf sunduğu 26/06/2020 tarihli beyan dilekçesinde davacı yanın beyanlarını ve raporu kabul etmediğini, senedin … tarafından kendisine verildiğini, … ve …’ın kardeş olduklarını, birlikte ticaret yaptıklarını, davacının kötü niyetli olduğunu ifade etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, imza inkarına dayalı olarak İİK’nın 72.maddesi gereğince açılan menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalının istinaf istemi; borçtan kurtulmak için senedin davalının huzurunda imzalanmadığı, takibe itiraz edilmediği, menfi tespit davasının İİK 72/8 md gereğince 1 yıllık sürede açılmadığına yöneliktir. İmza defi mutlak defi olup herkese karşı ileri sürülebilir. Davacı, çekte keşideci olarak bulunan imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürmüş, bilirkişi incelemesinde imzanın davacı eli ürünü olmadığı belirlenmiştir. Davalının istinaf isteminde raporun içeriği ve usulü yönünden itirazı bulunmamakla birlikte, senedin davacının ağabeyi tarafından verildiğini, birlikte iş yaptıklarını iddia ettiği, ancak imza davacının eli ürünü olmadığından bu yöndeki savunmanın kabul edilemeyeceği, İİK 72/8 maddesindeki sürenin istirdat davası için öngörüldüğü, menfi tespit davası için davanın zamanaşımına uğradığına yönelik savunmanın yerinde olmadığı da dikkate alındığında davalının istinaf isteminin esastan reddi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 1.024,65TL harçtan TL harçtan, peşin alınan 256,17-TL harcın mahsubu ile bakiye 768,48-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.22/12/2022